onedio
Görüş Bildir

Uğur Dündar Haberleri

Uğur Dündar ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Uğur Dündar ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Türkiye’de Bir İlk: Artı 1 TV Çalışanlara Devredildi
Uğur Dündar ve ekibinin istifasının ardından Can Dündar ‘ın da mali sorunlar nedeniyle istifa ettiği Artı 1 TV‘nin çalışanlarına devredildiği açıklandı. Can Dündar Twitter’dan yaptığı açıklamada, Artı 1 TV’nin sahibi Altan Ertürk ‘ün kanalı çalışanlarına bıraktığını söyledi: “Meğer sevenimiz, izleyenimiz, destek olmak isteyenimiz çokmuş. Hepsi aradı, yardıma koştu ve bugün ‘Türkiye’de bir ilk’i denemeye karar verdik. 3 aydır, özgür yayın yapmamızı sağlayan Altan Ertürk, kanalı çalışanlara devrediyor. Artı 1, ‘çalışanların sahip olup yönettiği kanal’ oluyor. Bu zorlu dönemde, halkın haber alma hakkını savunmak üzere, kaldığımız yerden devam ediyor, herkesin desteğini bekliyoruz.”diken.com.tr
Müjdat Gezen'in Bahçesinde Nazım Hikmet Büstü
Kadıköy'deki sanat merkezinin bahçesine konulan Nazım Hikmet büstünün açılışına Müjdat Gezen başta olmak üzere Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün, Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk, Nazım Hikmet Vakfı Başkanı Rutkay Aziz, Nazım Hikmet Vakfı Başkan Yardımcısı Tarık Akan, Gazeteciler Uğur Dündar, Yılmaz Özdil ve Yönetmen Kandemir Konduk ile sanat merkezinin öğrencileri katıldı.'AYRILIYORUM AMA BU HAYATTAN AYRILMIYORUM' Saat 14:00'de Müjdat Gezen Sanat Merkezi bahçesinde gerçekleşen törende açılış konuşmasını Müjdat Gezen yaptı. Gezen, Nazım Hikmet büstünü Büyükçekmece'de gördüğünü ve çok beğendiğini belirterek, 'Sayın Hasan Akgün bir benzerini armağan etti. Nazım'ın vasiyeti altında yazıyor' şeklinde konuştu. Büstü hediye eden Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün de 'Bu kadar muhteşem' diye nitelediği insanlarla bir kaç dakika da olsa bir arada bulunmaktan büyük mutluluk duyduğunu söyleyerek, 'Burada gerçek Cumhuriyetçi, Atatürkçü candan, bütün yürekleriyle özümsemiş insanlarla beraber olmak bana büyük mutluluk vermiştir' dedi. Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk de MSM'nin hemen yanına bir park yaptıklarını hatırlatarak,' Müjdat'tan izin aldık. Oraya modern bir heykel gelecek. İnanıyorum ki okulla çok bütünleşecek' şeklinde konuştu. Kadıköy belediye başkanlığından yakından ayrılacağını hatırlatan Öztürk, 'Ayrılıyorum ama bu hayattan ayrılmıyorum. Yine Atatürk'ün yolunda. Yine demokrasi yolunda hep birlikte mücadele edeceğiz' diye konuştu. RUTKAY AZİZ: ELBET GÜNEŞLİ GÜNLERİ GÖRECEĞİZ. Nazım Hikmet Vakfı Başkanı Rutkay Aziz de büstün açılışı için gerçekleşen törende söz aldı. MSM'nin öğrencilerinin çok şanslı olduğunu söyleyen Aziz, ' Şaire 'günaydın' diyerek güne başlayacaklar. Şair de onlara ' elbet güneşli günleri göreceğiz çocuklar' diyecek. Bu umut hayata geçene kadar hep beraber yarınlara yürüyeceğiz' dedi. TARIK AKAN: MUSTAFA KEMAL'İN ASKERLERİYİZ Nazım Hikmet Vakfı Başkan Yardımcısı sıfatıyla konuştuğunu söyleyen ünlü oyuncu Tarık Akan da, 'Nazım bizim hocamız. Bizi biz yapan Nazım Hikmet. Sizleri de siz yapan Nazım Hikmet olacaktır. Mustafa Kemal Atatürk'ün askerleriyiz. Bunu bizim elimizden hiç kimse alamayacaktır. Ne yaparlarsa yapsınlar' diye konuştu. UĞUR DÜNDAR'DAN TÜRGEV ESPİRİSİ Gazeteci Uğur Dündar konuşmasıyla herkesi güldürdü. İki sitemi olduğunu söyleyerek konuşmasına başlayan Dündar, 'Birisi Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk'e, şu gördüğünüz güzelim parkı TÜRGEV'e bağışlamak varken sizlerin hizmetine sunmuş, oysa hayır işi yapabilirdi, bağışlayarak' diye konuştu. Dündar'ın bu sözleri öğrenciler tarafından alkışlandı. İkinci siteminin Büyükcekmece belediye başkanına olduğunu söyleyen Dündar sözlerini, ' Ötekiler balya balya dolarları taşırken; oradan bu tarafa Nazım Hikmet heykelini taşıdı. Çok değerli bir çaba. Ötekilerden bizi ayıran da bunlar' diye tamamladı. YILMAZ ÖZDİL'DEN MSM'YE ÖVGÜ Son olarak konuşan Gazeteci Yılmaz Özdil de, 'yasaklar okyanusu içinde bir ada' olarak nitelediği Müjdat Gezen Sanat Merkezi'nin bir çakıl taşı olabildikleri için çok mutlu olduklarını söyledi. Özdil, ' Sizler de buranın bir parçası olduğunuz için torunlarınıza bile bırakabileceğiniz bir mirasa sahipsiniz' dedi.
Umut Oran ve Uğur Dündar’a MEB Sansürü
CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, İçişleri ve Milli Eğitim bakanlarının yanıtlaması istemiyle iki ayrı soru önergesi sundu. Oran, her iki bakana şu soruları yöneltti: Katılacağım sempozyumu neden iptal ettiniz? İhsan Doğramacı Vakfı Özel Bilkent Ortaokulu’nun 19 Nisan 2014 tarihinde düzenleyeceği ve benim de katılımcısı olduğum Bahar Sempozyumu neden iptal edildi? İptal gerekçesi Uğur Dündar mı?Bu iptal kararında, aynı sempozyuma benimle birlikte duayen gazeteci-yazar Uğur Dündar’ın katılacak olmasının da bir payı var mıdır? Verilen izin 34 gün sonra neden geri alındı? Çankaya Kaymakamlığı’nın 14.2.2014 tarih ve 663074 sayılı onayıyla yapılması uygun bulunan sempozyumun, bu onaydan 34 gün sonra iptal edilmesi için alınan karar hangi mevzuatın hangi maddesine dayanılarak alınmıştır, bu mevzuatın tam adı nedir? Çankaya Kaymakamı Mehmet Ali Yıldırım’ın, Çankaya Milli Eğitim İlçe Müdür Vekili Mehmet Yılmaz’ın 20.3.2014 tarih ve 1190529 sayılı sempozyum iptali talebi yazısına aynı gün 44734767-09 sayılı yazıyla onay vermesinin gerekçesi nedir? Ankara Valisi veya İçişleri-MEB mi telkinde bulundu? Çankaya Kaymakamı Mehmet Ali Yıldırım, sempozyum iptali kararını verirken, Ankara Valisi ve İçişleri-Milli Eğitim bakanlıkları bürokratlarıyla istişarede bulundu mu? Varsa buralardan konuyla ilgili olarak alınan görüş nedir? “Seçilmişleri atanmışlara kul etmeyeceğiz” Bu iptal uygulaması ve gerekçesi, Recep Tayyip Erdoğan’ın “Seçilmişleri atanmışlara kul etmeyeceğiz” sözüne aykırı değil midir? İptal talimatını siz mi verdiniz? Çankaya Kaymakamına sempozyumun iptali talimatını siz mi verdiniz? AKP’linin katılacağı sempozyum iptal edildi mi?Bir okulun düzenlediği sempozyuma, Anamuhalefet partisi olan CHP’nin bir milletvekilini çağırmasına rağmen, çeşitli gerekçelerle daha sonra aynı etkinliğe çağrılan milletvekili yerine CHP’li bir başka milletvekilinin katılarak konuşma yapacak olmasının sakıncası nedir? Sempozyumun iptali için bu durum neden gerekçe yapılmıştır? Benzeri biçimde kaymakamlığa bildirilen ve onay alınan etkinlikte belirtilen AKP’li yerine bir başka AKP Milletvekilinin konuşacak olması nedeniyle aynı şekilde mülki amirce iptal edilen başka herhangi bir etkinlik var mıdır? Varsa bu etkinlik ne zaman nerede düzenlenecekti, kim için onay alındı, kimin katılacağı bildirildiği için iptal edildi?
Uğur Dündar'a 200 Bin Tl'lik Tazminat Davası
Yıldırım, avukatı Serkan Bayram aracılığıyla yaptığı başvuruda, 200 bin lira manevi tazminatın yanı sıra Dündar'ın köşe yazısının hukuka aykırılığının tespit edilmesini, basılı ve internet ortamında yapılan yayınların kaldırılmasını ve erişimlerinin engellenmesini, mahkeme kararının gazetede ve internette yayımlanmasını talep etti. Dava dilekçesinde, Dündar'ın köşe yazısında, 'İstanbul da Sabiha Gökçen Havalimanı'na 2. pist inşa edileceği, ihale bedelinin 2 milyar doları bulacağı, pistin ihalesini ön yeterlilik belgesi sunan 20 firmadan birinin üstleneceği ve bu anlamda çok yakında ihaleye çıkılacağı, bazı ses kayıtlarına dayanılarak Cengiz İnşaat'ın sahibi Mehmet Cengiz'in bu ihale için yüzde 10 verdiği, bu sebeple bahsi geçen kişinin 14 Kasım 2013 günü , 'la İstanbul'daki Kıyı Emniyeti Sosyal Tesisler'inde buluştuğu ve 23.00'e kadar pist ihalesini konuştukları ve yüzde 10 vererek ihalenin halledildiği' iddialarına yer verildiği kaydedildi. Söz konusu yayınların, 'Yıldırım'ı karalamaya yönelik, toplumun gözünde önyargılı ve yanlış bir algı oluşturma gayreti taşıyan, eleştirel niteliği bulunmayan, ciddiyetten uzak ve asparagas nitelikte' aktarılan dilekçede, şu ifadelere yer verildi: 'Davacı sayın müvekkil Binali Yıldırım, eski Ulaştırma, Denizcilik ve leşme Bakanı'dır. Yayınlarda, bu tür asılsız isnat ve karalamalar ile davacı müvekkilin siyasi başarısı gölgelenmeye ve engellenmeye çalışılmıştır. Bir bakan ve siyasetçi olarak davacı müvekkil, sanki rüşvet almak, menfaat temin etmek, yolsuzluk yapmak ve adam kayırmak yollarıyla kamu ihalelerinin belli gruplara kazandırılmış gibi gösterilerek ve kamu vicdanında rüşvet alan, menfaat temin eden, yolsuzluk yapan ve adam kayıran kişi konumuna sokulup mahkum edilmeye çalışılmıştır. Oysaki sayın müvvekilin bahsi geçen kişi ve kurumlar ile yalan haberde belirtildiği şekilde bir ilişkisi bulunmamakta olup, davacı müvekkile hakaret edilmiş, iftira atılmış, kişilik hakları ihlal edilmiştir.' 'Ses kayıtlarının gerçeklikle ilgisi yok' Köşe yazısında iddiaların ses kayıtlarından yola çıkılarak yöneltildiği kaydedilen dilekçede, 'Söz konusu haber her ne kadar bir takım ses kayıtlarına dayanılarak yapılmış olsa da, bu ses kayıtlarının gerçeklikle ilgisi yoktur. Hukuki düzenlemeleri gözeterek haber yapan bir gazeteciden beklenmesi gereken öncelikle bir takım duyumların gerçekliğini araştırmaktır. Oysa ki dava konusu yapılan bu haberi yapan yayıncı kuruluş ve yazar hiçbir hukuki düzenlemeleri gözönünde bulundurmadan meslek etiğini hiçe sayarak yalan haber yapılmıştır' denildi. Dava, İstanbul Anadolu Adliyesi 23. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülecek.
Sadettin Teksoy'la Gurur Duymamız İçin 15 Sebep
Günün birinde ders kitaplarında 100 Türk büyüğü arasında Sadettin abimizin adı geçer mi bilemeyiz ama kendisi gönüllerimizde çok ayrı bir yere sahip. Bir zamanların değil tüm zamanların efsanesi olabilmesi mümkün, çünkü o daha önce hiç bir vatan evladının yapmayı başaramadığı şeylere tek başına imza atmaya çabalamıştır. Kimse ona görev vermemiş olsa da 'Teksoy Görevde' diyerek, emir almadan direk uygulamaya geçen tartışmasız bir gönüllerin kahramanıdır. Onunla gurur duymak için bir çok sebebimiz var elbette ancak şımarmaması için on beş tanesini sizler için seçtik. Onunla gurur duyun ahali çünkü o;
Köşe Bucak Gündem: Köşe Yazarları 1 Mayıs Hakkında Ne Yazdı?
Gazetelerin köşe yazarları bugün neler yazdılar, gündemi nasıl gördüler? İşte günün öne çıkan köşe yazarları... Kasetten canlı 1 Mayıs izlenimleri | Ahmet Hakan | Hürriyet  OLAY yerinden bildiriyorum:-  Sabahın erken saatleri... Evdeyim. -  Gözümü yeni açmış, mahmurluktan kurtulmak için anlamsız hareketler yapıyorum.-  Fakat o da ne? Dışarıdan helikopter, patlama ve siren sesleri geliyor. -  Dışarıdan gelen bu ses, benim için en az beş kahve etkisinde... Sabah mahmurluğunu sıfırlıyorum yani. Kolayca. Yazının devamını okumak için tıklayınız. 12 Eylül darbesinden ne farkı var? | Uğur Dündar | Sözcü Az gittik, uz gittik, aradan geçen 34 yıl içinde demokraside bir TOMA boyu yol gidemedik! Buna karşın ölümcül iş kazalarında Avrupa’da birinciliğe, dünyada ise üçüncülüğe yükseldik! AKP iktidarına bu rekorlar (!) da yetmedi! 1 Mayıs’ı, yani bayramlarını kutlayan işçileri biber gazları sıkarak, gaz bombaları atarak ve tazyikli sular sıkarak etkisiz hale getirmek istedi. Yazının devamını okumak için tıklayınız. Silahsız işgal'in şehidi | Yılmaz Özdil | Hürriyet Dedi ki...ilk günü atlattın mı iyidir değildir!İlk günden sonra yok olur hal hatır sormalar, tavsiyeler, iyi dilekler, dualar Yazının devamını okumak için tıklayınız. 1 Mayıs’la ilgili bir dizi aykırı soru | Fehmi Koru | Star Sabahın köründen beri muhalif TV kanallarında yapılan yorumları izleyip durdum; nicedir zihnimde beliren soruların hiçbirine aklı başında bir cevap alamadım...  İşte ana soru: Uzun bir aradan sonra Taksim Meydanı’nı 1 Mayıs kutlamalarına açıp barışçı gösterilerin yapılmasına imkân sağlayan Ak Parti hükümeti bu yılın kutlamalarında neden farklı davrandı? Herhalde 1 Mayıs’ı kutlayanları hor gördüğü için değil... 1 Mayıs’ı yeniden ‘emek bayramı’ adıyla tatil haline Ak Parti hükümeti getirdi. Yazının devamını okumak için tıklayınız. Bu Ateş, Öfkeyle Sönmez| Can Dündar | Cumhuriyet Aileden Sorumlu Bakan, ailelere, “İstismara karşı çocuklarınıza çığlık atmayı öğretin” diyordu ya... Dün devlet öğretti çocuklara çığlık atmayı... Bu 1 Mayıs’ın unutulmaz görüntülerinden biri, evinde otururken polis gazıyla “istismar” edilip gözleri kavrulan yavrucakların annelerine sarılıp çığlık çığlığa ağlamasıydı. Bakan, çığlık atınca devlet yardıma koşar sanıyordu. Oysa çocuklar, çığlıklar atarak devletten kaçıyordu. Yazının devamını okumak için tıklayınız. Şanlı 1 Mayıs destanı! | Cüneyt Özdemir | Radikal Sıhhıye Kızılay'da kurulan çelik duvarlar, hükümetin 'çelik gibi' iradesinin sergilenmesi adına önemli bir simgeydi.Polis, dün bir kez daha ‘destan’ yazdı. Dünyaya rezil olmamızdan öteye gitmeyen aşırı tedbirler sonucunda Taksim Meydanı'ndan kuş uçurtulmadı. Yazının devamını okumak için tıklayınız. Nerede o eski bayramlar?!| Candaş Tolga Işık | Posta  Eli sapanlı göstericiler… Eli sapanlı polisler... Göstericilerle karşı karşıya gelen eli sopalı mahalle sakinleri... Gaz maskeli milletvekilleri… Biber gazı fişeği ile gösterici avlayan polis... Yakaladıkları polis memurunu linç etmeye kalkan göstericiler... Bomboş bir Taksim... Bomboş Taksim’de çift kale maç yapan Beyoğlu esnafı... Bomboş Taksim’de ‘selfie’ çektiren çevik kuvvet timi... TOMA ve gazdan nasibini alan gazeteciler... Basılan bir siyasi parti binası ve gözaltına alınanlar ‘siyasiler’... Biber gazı sayesinde çığlık atmayı öğrenen (!) çocuklar... Yazının devamını okumak için tıklayınız. Mayıs ruhu ölür mü? | Güray Öz | Cumhuriyet Saat sabahın 5’i, alacakaranlıkta uzaklardan geceyi uykusuz geçirmiş şehrin uğultusu geliyor. Dinledim ne diyor bu uğultu diye. Sonra güneşli bir gün başladı. Bayram gününe yakışır bir gün, bir güneş. Polisler Halaskârgazi Caddesi’ne çıkan bütün sokakları tutmuşlardı. Basın kartının yardımıyla aştığım polisler ıssız caddenin tek sahibiydiler. Taksim tarafında görev yapan arkadaşların bildirdiğine göre oralarda sarı basın kartı da geçmiyor, validen izinli olmak gerekiyormuş. Doğaldır, diye geçiyor içimden. Otoritenin basına “hoşgörüsü” de bir yere kadar, öyle değil mi? Yürüdüm. Üç yerde durdurdular ve basın kartımı incelediler. Yazının devamını okumak için tıklayınız. Yine cop, yine Toma, yine gaz, yine gözaltı, yine dayak| Amberin Zaman | Taraf 1 Mayıs “kutlamaları” isçilere bayram olacağına hepimize cehennem oldu. Toplumdaki kutuplaşma daha da perçinlendi. Çünkü başbakanımız öyle arzu etti. Bunun başka izahı yok. Zira biliyoruz ki, 2011 ve 2012’de denendi, Taksim Meydanı kutlamalara açıldığında, polis de soğukkanlı davrandığında 1 Mayıs pekâlâ kazasız belasız kutlanabiliyor bu ülkede.  Bunu bile bile Başbakan neden izin vermedi. Taksim ile Gezi direnişi özdeşleştiği için mi? Buna izin vermek hasımları tarafından zafiyet, “sokağa” taviz şeklinde algılanacağı için mi? Yazının devamını okumak için tıklayınız. Ha polis ha polizei| Akif Beki | Hürriyet POLİS yerine polizei deniyor, gaz yerine gas, su yerine wasser, cop yerine... Ha, bir de geleneksel olay mahalleri burada Taksim, Okmeydanı, Şişli vesaireyken orada St. Pauli, Spielbudenplatz, Fischmark filan diye geçiyor. Yazının devamını okumak için tıklayınız. Şeytanın gör dediği| Çetin Altan | Milliyet Her 100 yılın içinde en çok 3 kuşak sığıyor ve her birey için sonuç, kaybolmak oluyor.Dünyamızda politik satranç da bu faktörlerle oynanıyor. Sadece bir Batı “kentselliğiyle”, Şark köylülüğü bir sentez yaratamıyor ve hâlâ daha bizde bile “köy ağaları” denetiminde çeşitli köylerden toplanıp aynı açık kamyona, ellerindeki büyük oraklarla bindirilmiş 20-30 kadın köylü, ihtiyacı olan çeşitli tarlalara “Haraba grupları” olarak götürülüyor. Fabrika işçileri ile toprak işçisi köylüler, çok farklı kesimlerden.Bizde ABD’nin baskısıyla “çok partili” döneme geçildiği dönemde ABD’de 70 milyonu aşkın fabrika işçisi vardı. İç pazarın en geniş açık pazarı da o işçi gruplarıydı. Yazının devamını okumak için tıklayınız. 1 Mayıs taktikleri| Emre Aköz | Sabah Türkiye' de uysa da, uymasa da tekrarlanan klişe bir lakırdı vardır: Efendim bürokrasi yeniliklere kapalıymış. Sosyal miyopmuş, ileriyi düşünerek hareket etmezmiş. Döne döne hep aynı uygulamaları yaparmış.Bunu iddia edenlerin yanıldığını, dünkü 1 Mayıs olayları esnasında apaçık gördük. Hayır, elbette biber gazından söz etmiyorum. O artık kanıksandı.Eylemcinin 'survival kit'inde; gaz maskesi, su ve limon standart malzeme... Yazının devamını okumak için tıklayınız. Taksim kapatılabilir ama.......| Eser Karakaş | Star Yazımı 1 Mayıs günü öğle saatlerinde yazıyorum, en içten temennim bugün ciddi sayılabilecek bir olayın yaşanmamasıdır  Yazımın başlığını “Taksim kapatılabilir ama...” diye koyuyorum. “Ama”sı çok önemli. 1 Mayıs’larda Taksim kapatılmayabilir de. Hatırlayabildiğim kadarıyla Taksim’de 1 Mayıs kutlamalarında sadece bir kez, o da 1 Mayıs 1977’de çok büyük olaylar oldu, başka büyük olay hatırlamıyorum, bu konuya aşağıda döneceğim.  İşçi sendikaları, sosyalistler, çalışanların bir bölümü 1 Mayıs’ı ısrarla Taksim Meydanı’nda kutlamak istiyorlar ve bir koşulla da haklılar. Yazının devamını okumak için tıkayınız. Güneri Cıvaoğlu | Alacakaranlık 1 Mayıs | Milliyet Dünyadan 1 Mayıs görüntü-lerini imrenerek izledim. Bizden görüntüler ise yüreğimi sızlattı. Dünyada meydanlar neşeyle, coşkuyla kutlamalara açıktı. Çiçekler, müzik, oyunlar... Türkiye’de ise “gaz banyosu” ve “TOMA’lar” ve de teknolojinin ileri aşamasını temsil eden “kale” adlı modifiye edilmiş çelik duvarlı, gözaltı odalı araçlar. Yazının devamını okumak için tıklayınz. Mehmet Şeker| İşçiyiz, güçlüyüz... Yaşasın 1 Mayıs | Yeni şafak DİSK '1 Mayıs'ta Taksim'de Olmak İçin 15 Neden' başlıklı bir rapor yayınladı. 1- Her dakika iş kazası 2- Her saat bir ölüm 3- Sağlığımız risk altında 4- Taşeronlar ölüm saçıyor 5- Çalışmaktan yaşayamıyoruz Yazının devamını okumak için tıklayınız.
'Cem Garipoğlu'nun Değil Babasının Avukatı Oldum'
Kendisi hakkında 'Cem Garipoğlu'nun avukatlığını yaptı' eleştirilerine yanıt veren Feyzioğlu, 'Ben Cem Garipoğlu'nun babasının avukatı oldum.' dedi. Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Uğur Dündar’ın sunduğu 'Halk Arenası' programına konuk oldu. Kendisine yönelik eleştirilere yanıt veren Feyzioğlu, Cem Garipoğlu'nun avukatlığını yaptığı iddialarını da yalanladı. 'İLK DEFA AÇIKLAYACAĞIM' Geçtiğimiz günlerde Danıştay etkinliğinde Başbakan Erdoğan ile yaşadığı tartışma ile gündeme gelen Feyzioğlu, basında kendisi hakkında başlatılan karalama kampanyalarını kınadığını belirtti. Cem Garipoğlu'nun avukatlığını yaptığı yönündeki iddiaları yalanlayan Feyzioğlu 'Ben Cem Garipoğlu'nun babasının avukatı oldum. Neden olduğumu ilk defa açıklayacağım. Toplum bir bütün olarak bir insanı linç etmeye karar vermişti. Kötüydü ve linç edilmeliydi. Olayın trajik olduğu konusunda hemfikiriz. O zaman bana dosyayı göstermediler. Bir baba oğluyla birlikte eline testere alıp bir kızı öldürmekle suçlanıyor. Bu suçu o babanın mantık çerçevesinde bu suçu işlemiş olduğuna inanmıyorum' dedi.haberler.com
Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı
Bu korkunç başlığı atmak istemezdim. Ancak maalesef gerçek bu. Zira devlet, utanmadan, sıkılmadan, tekrar tekrar bize şunu söylüyor: Başta Gezi, herhangi bir protesto eylemine karışan, hatta kazara oradan geçen vatandaş işkenceyi, kötü muameleyi ve evet, öldürülmeyi hak ediyor! Sadece şu son iki günde görülen davalar, yayınlanan görüntüler, edilen sözler bunun kanıtı: 1- Değil mahkemede izleyenleri, tanık ifadelerini okuyanları bile ağlatan Ali İsmail Korkmaz (19) cinayeti davasında, birbirinden güçlü deliller (Adli Tıp raporu, video görüntüleri, ifadeler) sunuldu... Cinayetin faillerinden olduğu anlaşılan Yalçın Akbulut’un tutuklanma talebiyse nedense reddedildi! Tutuklu sanık Şaban Gökpınar’ın sözleri, polisin ve aslında iktidarın ayrımcı bakış açısını özetledi: “Gezi eylemlerine katılan şahsın beyanlarına ne kadar itibar edilebilir?” Katillerin, muhbirlerin, “sokak başbakanları”nın (*) beyanı dururken mahkeme ne diye itibar etsin, di mi ama?
"Düğüne Gider Gibi Gelmişsin, Git Buradan..."
Gazeteci-yazar Uğur Dündar, Soma Kömür İşletmeleri Maden Ocağı'nı ziyareti sırasında protesto edildi.Türkiye Gazeteciler Federasyonu (TGF) Başkanı Atilla Sertel ve gazeteci-yazar Uğur Dündar, Soma Kömür İşletmeleri Maden Ocağı'nı ziyaret etti. Sertel, Dündar ile geldiği Eynez bölgesindeki maden ocağında yürütülen çalışmaları inceledi, mahsur kalan işçilerin yakınları ve vatandaşlarla sohbet etti. İncelemelerinin ardından etrafında toplananlara konuşma yapmaya başlayan Dündar, bir grup işçi yakınınca 'Burası siyaset yapma yeri değil, git burdan. Düğüne gider gibi gelmişsin, git buradan...' denilerek protesto edildi. Tepkiler üzerine konuşmasını yarıda kesen Dündar, maden sahasından ayrıldı. ensonhaber.com
'Bugün Türkiye'nin En Çok İhtiyaç Duyduğu Hukukun Üstünlüğü Siyasetidir'
İZMİR'de, Küçük Kulüp Derneği'nin 'Hayatın İçinden' söyleşilerinin konuğu olan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Türkiye'de 76 milyonu eşit yurttaşlık paydasında Atatürk milliyetçiliği ilkesi çerçevesinde aynı paydada buluşturmaktır' dedi.Küçük Kulüp Derneği Emre Sarıgedik Başkanlığı'nda 'Hayatın İçinden' isimli söyleşileri kapsamında Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu'nu ağırladı. Alsancak Allaince Kulüp'te gerçekleşen söyleşide Feyzioğlu, 'Türkiye karışık günler geçiriyor. Kararlı bir şekilde söylememiz gerekeni söylemeye devam ediyoruz. Bizim mücadelemiz siyasi parti siyasetinin çok üzerinde. Bugün Türkiye'nin en çok ihtiyaç duyduğu hukukun üstünlüğü siyasetidir. Hukukun ve demokrasinin evrensel üstünlüklerini savunmaktır. Türkiye'de 76 milyonu eşit yurttaşlık paydasında. Atatürk milliyetçiliği ilkesi çerçevesinde aynı paydada buluşturmaktır. Siyasi partilerin birbirlerine sövüp saydırdıkları bu dönemde biz herkese inandığımız doğruları ifade ediyoruz. İfade ettiklerimiz size göre doğru olmayabilir, ama biliriz ki doğru olduğunu düşündüğümüz için söylüyoruz. Hiç bir art niyet olmaksızın yıllardır aynı ilkeler çerçevesinde konuşuyoruz. Siyasi düşüncesi ne olursa olsun herkes insanda buluşacağı için parçalanmaktan korktuğumuz birliğe ulaşacağız' dedi. BAROCULUK TÜRKİYE'NİN EN ZOR SİYASETİDİR Uğur Dündar'ın geçtiğimiz günlerde sorduğu siyasete girecekmişsiniz sorusunun hatırlatılması ve cumhurbaşkanlığı adaylığı üzerine Metin Feyzioğlu şunları söyledi: 'Ben bürokrat değilim. Atanmış hiç değilim. Ben seçilmişim hiç bir yere atanarak gelmedim. Kendi atadıkları yada atar gibi seçtikleri kişilerle hiç karıştırmasınlar. Baroculuk Türkiye'nin en zor siyasetidir. Ben yıllardır Baroculuğun içinde bir kadro hareketin başındayım. Kadro hareketinin başarısının sırrı son derece basit; Biz kanaat önderleriyle pazarlık yapmayız. Onunla bununla kapalı kapılar ardından hiç bir müzakereye girmeyiz. Açık oynarız her şey ortadadır. Söylediğimiz Edirne ve Cizre'de aynıdır. Siyaset zor, ama dünyanın en keyifli işlerinden biri. Bu iş hizmet yarışıdır. Türkiye sanıyorum bir işi layıkıyla yapmayı mutlaka bir yere oynamaktan anlamak gibi artık vazgeçmeli. Ama bizi izlemeye devam ederlerse herkes alışacak. Biz işimizi iyi yapmaya gayret ediyoruz. Halkı ve yurttaşları kucaklayan ve hukukun üstünlüğünü savunan bir üslup geliştirdiğimizden halkımız teveccüh gösteriyor. Bu onur veriyor. Bu onuru yaşamak ayrı birde spekülasyona kapılıp hiçte lüks ve hakkımız olmayacak şekilde bulunduğumuz mevki ve makama zarar vermek ayrı. Sosyal demokrat yada bir başka grubun Barolar Birliği başkanı değilim. Tüm Türkiye'nin Barolar Birliği Başkanıyım. Siyasi partiden gelen hiç bir cümle benden gelmez. Benim pozisyonum bu makama ve sıfata uygun ağırlıkta dayanmak.' EZME HAKKI BULUYORLAR KENDİNDE Sandıktan çıkanın herkesi ezme hakkı olduğunu düşünen bir demokrasi olduğunu belirten Feyzioğlu, 'Ey diye başlayan cümlelerle içerde başka kutuplaşmanın malzemesi yapılıyor. Ama şunu unutmayalım yüzde 80'den daha fazla modern toplum var. Bu modern toplum özgürlük istiyor. Ekonomik refah ve güven içerisinde yaşamak istiyor. Sorun şu ki Türkiye'de siyasi partilerin düzeni bozuk. Yüksek baraj ve sivil topluma sıkı sıkı kapanmış siyasi partiler yurttaşların anlamlı bir kısmını kehlen oy verir duruma sokuyor. Birbirimizi fazlasıyla kategorize etmeye meraklı olduğumuzdan en demokratik olanda en güzel sıfatları takanda aynı davranıyor. Onun dışında bir hak kavramını asla kabul etmiyor' dedi. YARGILAMA OLDUKÇA SIKINTILI Türkiye'de makul sürede yargılamanın oldukça sıkıntılı geçtiğini belirten Metin Feyzioğlu, 'İki celsede bitmesini beklediğiniz davalar iki senede bitiyor. Sıkıntı ortada ve bunun için önerilerimiz var. Ama ilk adımız ben yargıyı nasıl tarafsız ve bağımsız hale getirebilirim sorusu olmalı. Siyasiler yargıyı nasıl kendime bağlayabilirim diye hareket ediyor. Daha önce kaset savaşları sürmekteydi. Belden aşağı vuruş serbestti. Herkes birbirine en ağır şekilde sövüyordu. Birisi de çıkıp hukukta evrensel gücün çözümü budur dediğinde duyması gerekenler sesimizi duymadı' diye konuştu. Eray ARPAŞİN/ İZMİR, (DHA)