onedio
Görüş Bildir

Borsa İstanbul Haberleri

Borsa İstanbul ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Borsa İstanbul ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Sabah-atv Satışında BDDK ve SPK Devreye Girdi Mi?
Zirve Holding’in sermayesi borcu karşılamıyor kamu bankaları ipotek veya teminat aldı mı? Bankalar önce kredi verip sonra da reklam ve ilanla Sabah-atv’yi mi destekliyor?ANKARACHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, Sabah-atv’nin oluşturulan havuz aracılığıyla Zirve Holdinge satılmasıyla ilgili yeni bir soru işaretini daha gündeme getirdi. Sabah-atv’yi aldığı belirtilen Zirve Holding’in sermayesinin 380 milyon TL olduğunu, Çalık grubunun ise kamu bankalarına 500 milyon dolar borcu kaldığını belirten Umut Oran, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’a, “Peki kamu bankaları ipotek veya teminat aldı mı? SPK ve BDDK bu borç devri ve teminat konularında harekete geçti mi, geçmediyse siz re’sen devreye girecek misiniz? Kamu bankalarının hükümete yakın medya kuruluşlarına sadece kredi vermediği, aynı zamanda bu kredi ödemelerini kolaylaştırmak için yüksek miktarda reklam-ilan desteği de sağladığı kanısı doğru mudur?” diye sordu.2007’de Çalık satın almıştıCHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın yanıtlaması istemiyle TBMM’ye sunduğu soru önergesinde, Sabah-atv medya grubunun 2007 yılında iki kamu bankasının verdiği kredilerle (Vakıfbank 375, Halkbank 375 milyon dolar) Çalık Grubu’nca satın alındığını anımsattı.Kalan borç 500 milyon dolarZaman içerisinde bu borcun 500 milyon dolara indirildiği ve Sabah-atv’nin Ömer Faruk Kalyoncu’nun sahibi olduğu Zirve Holding’e, “kamu bankalarına olan borçlarıyla birlikte” devredildiğinin kamuoyunda yer aldığını  anımsatan Umut Oran, Babacan’ın şu sorulara yanıt vermesini istedi:Eylül 2013’te kurulan ve Aralık 2013’te Sabah-atv’yi satın alan Zirve Holding, Çalık Grubu’nun kamu bankalarına (Vakıfbank ve Halkbank) olan borçlarını da üstlenmiş midir?Kamu bankaları Zirve’den ipotek aldı mı?21 Ekim 2013 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi’ne göre Zirve Holding’in toplam sermayesi 380 milyon TL (190 milyon dolar) olduğu için Kalyon Grubu’nun kasasında 500 milyon dolarlık borcu devralacak miktarda para bulunmadığı doğru mudur? Bankalar Kanunu’na göre Zirve Holding’in bu borçları devralabilmesi için yüksek tutarlı ipotek vermesi gerektiği, ancak bu işlemin de yapılmadığı bilgisi doğru mudur?Ziraat, Halkbank, Vakıfbank bu satın alma işlemi için yeni kurulan Zirve Holding’e kredi desteği sağladı mı? Kamu bankaları bu satış/devir işlemleri için kaç para kredi sağlamıştır?Kamu bankaları Sabah-atv’nin satışı/devri için Zirve Holding’ten ne kadar teminat ve ipotek almıştır? Bu teminat ve ipoteklerin ayrıntılı listesi nedir?BDDK inceleme yaptı mı?Böylesi önemli bir kredilendirme işleminin Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından denetlenmesi gerekmiyor mu, Sabah-atv’nin Zirve Holding’e satışı konusunda BDDK hangi işlemleri yapmıştır? BDDK’nin ihmali varsa bu konuda siz re’sen harekete geçerek işlemi başlatacak mısınız?SPK ne zaman harekete geçecek?Sabah-atv satışına kredi sağlayan kamu bankalarının bir bölümünün Borsa İstanbul’da (BİST) işlem görmesi karşısında, bankalar niçin bu durumu yatırımcılara ve hissedarlara bildirmedi? SPK bu konuda ne zaman harekete geçecektir? SPK’nın ihmali varsa bu konuda siz re’sen harekete geçerek işlemi başlatacak mısınız?Bankalar Sabah-atv için önce kredi sonra da reklam desteği mi veriyor?Kamu bankalarının hükümete yakın medya kuruluşlarına sadece kredi vermediği, aynı zamanda bu kredi ödemelerini kolaylaştırmak için yüksek miktarda reklam-ilan desteği de sağladığı kanısı doğru mudur?Vergi mükelleflerinin ödediği vergilerden kaynaklandığı için kamuyu ilgilendirdiğinden, Ziraat, Vakıfbank ve Halkbank’ın son 5 yılda Sabah-atv grubuna toplam kaç TL’lik reklam, ilan vermiştir?
Wall Street Journal'dan Türkiye'ye Ukrayna Benzetmesi!
Wall Street Journal gazetesine göre, Ukrayna'da yaşanan kriz, Rusya'nın Kırım'da havaalanlarını ve askeri üstleri giden yolları işgal etmesiyle birlikte yeni bir boyut kazanırken yurtdışı borsalarda yaşanan satışla birlikte, BIST 100 endeksi haftanın ilk işlem gününde yüzde 2 değer kaybetti. Borsa gün içinde en düşük 61262,79 puana geriledi. Haberde '2,23 liranın üzerini gören dolar kuru saat 15.00'de yüzde 0,7 yükselişle 2,2213'ten işlem gördü. Gösterge tahvil faizi yüzde 11'in üzerinde seyrederken gelişmelerden çok etkilenmedi' denildikten sonra 'Hem cari açığının yarattığı kırılganlık hem de yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun yarattığı çalkantılar ve son dönemde patlak veren dinleme skandalıyla Türkiye, gelişen piyasalardan negatif ayrıştı' yorumu yapılıyor. Bu arada, WSJ, 'bugünkü PMI (satın alma endeksi) verilerini değerlendiren ABD'li yatırım bankası Goldman Sachs GS +0.64yüzde Türkiye için bu yıl yüzde 2, gelecek yıl ise yüzde 1,8 büyüme beklediklerini yineledi. Yatırım Finansman, BIST 100 Endeksi için 12 aylık hedefini 83 bin puandan 72 bin puana indirdi' diye yazıyor. ANKA
Türkiye'nin En Zengin 100 İsmi Belli Oldu
Geçen yıl üçüncü sırada yer alan Murat Ülker servetini 600 milyon dolar artırarak 3,7 milyar dolarla Türkiye'nin yeni 'en zengini' oldu FORBES Türkiye, bu yıl dokuzuncusunu hazırladığı “En Zengin 100 Türk” listesini açıkladı. Geçen yıl 44 dolar milyarderinin olduğu listede 19 kişi bu unvanını kaybetti. Bu yıl listede 25 dolar milyarderi yer alıyor. FORBES 100’ün zirvesinde de büyük bir değişiklik var. Geçen yıl 3,4 milyar dolarla Türkiye’nin ‘en zengini’ olan Ferit Şahenk ’in serveti Garanti Bankası’ndaki değer kaybına bağlı olarak 2,1 milyar dolara geriledi ve listede ancak bu yıl ancak altıncı olabildi. Geçen yıl üçüncü sırada yer alan Murat Ülker ise borsadaki düşüş ve dolar kurundaki yükselişe rağmen servetini 600 milyon dolar artırarak 3,7 milyar dolarla Türkiye’nin yeni ‘en zengini’ oldu. Geçen yıl Forbes'un listesine göre Türkiye'nin en zengin insanı Doğuş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ferit Şahenk'ti. Doğan Haber Ajasnı'nda yer alan habere göre, Enka İnşaat’ın Borsa İstanbul’daki piyasa değerinin dolar bazında yüzde 18 artmasıyla Şarık Tara da servetini 500 milyon dolar artırarak listede ikinciliğe yerleşti. “En Zengin 100 Türk” listesinde dikkat çeken önemli değişikliklerden biri de Sabancı Ailesi’nden altı, Koç Ailesi’nden de üç kişinin dolar milyarderi unvanını kaybetmesi. FORBES 100’de Türkiye dışından iki milyarder var. Amerika’da Chobani Yogurt markasıyla büyük bir başarı yakalayan Hamdi Ulukaya bu yıl servetini 1,4 milyar dolara yükseltti. KKTC’den Suat Günsel de 1,2 milyar dolarlık servetiyle listede yer buldu. FORBES 100’de aileler sıralamasında da değişiklikler var. Geçen yıl 12,7 milyar dolarlık toplam servetiyle Türkiye’nin en zengin ailesi olan Koçların serveti 3,8 milyar dolar azalarak 8,8 milyar dolara geriledi. Toplam serveti 8,9 milyar dolar olan Sabancılar ise ‘en zengin aile’ unvanını Koç Ailesi’nden devraldı. İşte en zengin 10 Türk MURAT ÜLKER YILDIZ HOLDİNG 3.7 milyar dolar ŞARIK TARA ENKA İNŞAAT 3.3 milyar dolar HÜSNÜ ÖZYEĞİN 3 milyar dolar ERMAN ILICAK RÖNESANS HOLDİNG 2.8 milyar dolar SEMAHAT ARSEL KOÇ HOLDİNG 2.2 milyar dolar FERİT ŞAHENK DOĞUŞ HOLDİNG 2.1 milyar dolar RAHMİ KOÇ KOÇ HOLDİNG 2.1 milyar dolar SUNA KIRAÇ KOÇ HOLDİNG 1.85 milyar dolar FİLİZ ŞAHENK DOĞUŞ HOLDİNG 1.8 milyar dolar SİNAN TARA ENKA İNŞAAT 1.6 milyar dolar FORBES 'En zengin 100 Türk' listesinde öne çıkanlar Toplam Servet: 92,8 milyar dolar. Bu rakam geçen yıl 117,8 milyar dolardı. Milyarderler: Bu yıl FORBES 100’de 25 dolar milyarderi Türk var. Geçen yıl bu sayı 44’tü. Milyarderler listesinde Sabancı Ailesi’nden hiç kimse yok. Ortalama Servet: FORBES 100’ün ortalama serveti bu yıl 863 milyon dolara geriledi. Geçen yıl bu rakam 1 milyar 43 milyon dolardı. Sektörler: Sektörler listesinin ilk üçünde gayrimenkul, enerji ve turizm var. Gayrimenkulle 83, enerjiyle 82, turizmle ise 53 zengin faaliyet gösteriyor. Kadın Sayısı: Bu yıl listede 22 kadın var. Geçen yıl 10 olan kadın milyarder sayısı ise beşe geriledi. Kadınların toplam servet içindeki payı yüzde 20,6. Ortalama servetleri ise 870 milyon dolar.T24
Hisse Senedi Nasıl Alınır, Nasıl Satılır?
Günümüzde birikimlerin değerlendirilmesi ve para kazanma konusunda kişiler daha duyarlı. Gelişen teknoloji ve yükselen yaşam standartları kişilerin para ihtiyacında önemli bir artışa neden olmuştur. Bu gelişmelere ayak uydurmak için daha çok çalışarak para kazanmak yerine de, kişiler alternatif yollar arayışına girmiştir.Para kazanmak için alternatif yollar, günümüz olanaklarından olan internet sayesinde de gelişim göstermiştir. İnternetten yürütülecek alternatif işler, yapılan işe ek olarak yapılıp, ek kazanç elde edilmesini kolaylaştırmıştır. Ama bu yöntemlerin hepsinin güvenli, yasal yöntemler olduğunu söylemek pek mümkün değil. Borsadan para kazanmak ise bu alternatif yollar arasında hem güvenli hem yasal hem de kazançlı olanıdır.İlk Hisse Senedi İşlemleriBorsa denildiği zaman akla genellikle hisse senetleri gelir. Bunun nedeni de, borsa binaları hisse senetlerinin ticari işlemlerde kullanılmaya başlamasıyla kurulmuştur. 15. yüzyılda Dünya Deniz Ticareti’nin gelişim gösterdiği dönemde kıymetli evraklar ilk defa ticari işlemlerde kullanılmıştır. Kullanılan ilk kıymetli evrak ise poliçelerdir. Daha sonra da hisse senetleri bu ticari işlemlere dahil olmuştur. Yapılan ilk işlemler sokak köşelerinde, kahvehanelerde ve belirli yerlerde toplanılarak yapılmıştır.Hisse senetlerinin o dönemlerde el değiştirmesi tahmin edeceğiniz üzere az bir işlem hacmine sahiptir. Deniz aşırı ticarette, hisse senetlerinin el değiştirmesinde artan işlem hacmi ise işlemlerin daha güvenli yerlerde ve kayıt altına alınarak yapılması gereksinimini doğurmuştur. Borsaların güvenli yerler olduğunu da bu ihtiyaç kanıtlamaktadır. Borsada yapılan işlemler güvenlidir ve denetimler sonucunda yapılmaktadır.Borsada Hangi Hisse Senetleri Alınıp Satılır?Hisse senetleri, sermaye şirketlerinin ortaklarına, ortaklıklarını ve paylarını belirlemek amacıyla verdikleri kıymetli evraklardır. Ortaklara verilen bu hisse senetleri, sahiplerine bazı haklar kazandırmaktadır. Bu haklar ise;    Rüçhan hakkı; bedelli sermaye artırımına katılma hakkı.    Kardan pay alma hakkı; temettüden her ortak kendi payını alır.    Oy kullanma hakkı; şirket ile ilgili alınacak kararlarda oy kullanabilir.    Yönetime katılma hakkı; şirket yöntemi ile ilgili hak tanır.    Tasfiyeden hisse oranında pay alma hakkı.    Bilgi edinme hakkı; şirket ile ilgili her türlü bilgiden haberdar olma hakkı tanır.Hisse senetlerinin alım satımının yapılması demek bu hakların devrini bazı durumlarda söz konusu kılarken bazı durumlarda devri kapsamamaktadır. En basit örnek olarak, borsadan alınıp satılan hisse senetlerinde hakkın devri söz konusu değildir.Hisse senetleri tanıdığı haklara ve özelliklerine göre çeşitli türlere sahiptir. En çok bilinen hisse senedi türü ise Adi ve İmtiyazlı hisse senetleridir. İmtiyazlı hisse senetleri özellikle Amerika gibi gelişmiş ülkelerde kullanılmaktadır. Türkiye’de ise İmtiyazlı hisse senetlerinin kullanımına izin verilmemektedir ve yatırımcılar tarafından alınıp satılamamaktadır.Türk Ticaret Kanunu 409. Maddesi‘ne göre, hisse senetleri Hamiline Yazılı Hisse senetleri ve Nama Yazılı Hisse Senetleri olarak ikiye ayrılmaktadır. Nama yazılı olan hisse senetleri sahiplerinin isimlerine kaydedilmiştir. Bu hisse senetlerinin borsada alınıp satılması söz konusu değildir ve borsaya kayıtlı olmayan şirketlerin hisseleri Türk Ticaret Kanunu’na göre işlem görmektedir. Nama yazılı olan hisse senetlerinin borsada alınıp satılması istendiği zaman ise hamiline çevrilmeleri gerekir ve Borsa İstanbul’a kayıt (kote) ettirilmesi gerekir.Hamiline yazılı hisse senetlerinde ise o senedin hamili kimse hak sahibi o kişi sayılmaktadır. Bu kişi de, ya ibraz edendir ya da Takasbank dökümünde kime kayıtlı görünüyorsa o kişidir. Ülkemiz borsasında işlem gören tüm hisse senetleri hamiline yazılı hisse senetleridir. Yine hamiline yazılı olan hisse senedinin borsada işlem görebilmesi için Borsa İstanbul’a kote edilmesi gerekmektedir.DEVAMI: http://www.borsanasiloynanir1.com/hisse-senedi-nasil-alinir-nasil-satilir/
Bank Asya Hisselerinde 'Olağanüstü Hareketlilik'
Atar Islamic Bank (QIB) ile ortaklık görüşmesi açıklamasının ardından son üç gündür tavan seviyelerden hareket eden ve bu sabah 'olağandışı fiyat-miktar hareketleri' nedeniyle işlem sırası durdurulan Bank Asya hisseleri tekrar işleme açılmasının ardından yüzde 8.13 primle tavan seviyesine yükseldi. QIB ile stratejik ortaklık kurulması için görüşmelere başladığını açıklayan Bank Asya'nın hisseleri bugün de tavan seviyesinden işlem görürken, hissenin son dört günlük performansı ise yüzde 66.4'ü geçti. Borsa İstanbul, Bank Asya'nın işlem sırasının, payın piyasasında meydana gelen olağandışı fiyat-miktar hareketleri nedeniyle Borsa İstanbul Otomatik Seans Durdurma Sistemi tarafından 0951'e kadar durdurulduğunu açıklamıştı. Hisse saat 1025 itibariyle yüzde 8.13 primle 1.73 liradan işlem görüyor. Bank Asya, 17 Aralık'ta başlatılan yolsuzluk iddiaları operasyonunun ardından hükümet ve Gülen cemaati arasındaki gerilimde cemaate yakın banka olarak değerlendirilmiş ve bankadan ciddi mevduat çıkışı olduğu iddia edilmişti. Bank Asya Genel Müdürü Ahmet Beyaz da, bu süreçte bankadan bazı kurumsal firmaların da dahil olduğu bir mevduat çıkışı olduğunu, ancak çıkışın yarısından fazla da giriş olduğunu açıklamıştı. Bu gelişmelerin ardından Bank Asya sermayesini nakit yüzde 33 artışla 1.2 milyar liraya çıkarma, iştiraki A101'deki yüzde 18 payını 298 milyon liraya satma kararı aldığını duyurmuştu. CNN Türk 11:11'de güncellendi
Borsayı Seçim Sonrası Zor Bir Gündem Bekliyor
İSTANBUL Mart ayının son işlem günü öncesinde aylık bazda yüzde 10,5 oranında yükseliş kaydeden Borsa İstanbul 100 endeksi böylece son üç yerel seçim öncesindeki ayı yükselişle tamamlarken, yerel seçim sonrasında zorlu bir sürece giriyor. Borsa İstanbul 100 endeksi son 5 yıldır devam eden mart aylarındaki yükseliş geleneğini bu sene de bozmayarak ayın bitmesine bir gün kala elde ettiği kazanımla şubat ayı kapanışına göre yüzde 10,5 oranında artış kaydetti. Yerel seçimler öncesinde mart ayının son haftasını 69.117,32 puandan tamamlayan BIST 100 endeksi, bundan önceki 2 yerel seçim öncesindeki aylarda da ortalama yüzde 7 oranında artış kaydetmişti. Seçimlerden sonra hem siyasi hem yoğun ekonomik takvim nedeniyle zorlu bir sürece girecek olan BIST 100 endeksinin, bundan önceki nisan ayı performansları incelendiğinde mart ayı kadar belirgin olmasa da genel olarak yükseliş isteği öne çıkıyor. BIST 100 endeksi bundan önceki son 5 senenin nisan ayı değerlendirildiğinde; 4 kez aylık bazda yükseliş kaydederken, sadece 2012 yılı Nisan ayında yüzde 3,86 düşüş gösterdi. BIST 100 endeksi, bundan önceki son iki yerel seçimlerden sonraki nisan ayı performanslarına bakıldığında ise 2009'daki yerel seçimler sonrası nisan ayında yüzde 22,8 değer kazanırken, 2004 yerel seçimleri sonrasındaki nisan ayında ise yüzde 10,7 oranında düşüş kaydettiği görüldü. Analistler, Borsa İstanbul'un arada istisnalar olsa da genel olarak seçim dönemlerinde pozitif seyrettiğini, siyasi istikrarla ilgili seçim sonuçlarının da fiyatlamalara olumlu yansıdığını belirtiyor. Bu seneki yerel seçimler öncesinde de siyasi istikrarın devam edeceğine yönelik iyimserliğin mart ayının son haftasında etkili olduğunu ifade eden analistler, nisan ayında kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye değerlendirmeleri, faizlerin artış sürecine gireceğine yönelik endişelerle makroekonomik verilere olan hassasiyetin artması gibi nedenlerle Borsa İstanbul'u zorlu bir sürecin beklediğini belirtiyor. Temkinli olunması gereken bir sürece girilecek Konuyla ilgili görüşlerini AA muhabirine aktaran Garanti Yatırım Araştırma Müdürü Özgür Yurtdaşseven, global hisse senedi piyasalarında toparlanmanın etkili olduğu mart ayının geride bırakıldığını, nisan ayında ise temkinli olunması gereken bir sürece girileceğini belirtiyor. Yurtdaşseven, ABD’de büyüme etkisinin yanı sıra, deflasyon etkisiyle Avrupa, büyüme kaygılarıyla Çin ve Türkiye gibi piyasalarda gündeme gelen gevşek para politikalarının Borsa İstanbul'da mart ayında toparlanmaya katkı sağladığını aktararak, 'Türk hisseleri açısından ise global faktörlerle birlikte seçim ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) açıklamaları ön plandaydı. Borsa açısından, her seçimin farklı dinamikler nedeniyle farklı etkiler yarattığı görülüyor. Bu açıdan net bir istatistik ortaya konulamıyor' dedi. Satış fırsatı olarak değerlendirilebilir Teknik anlamda BİST100 endeksini, 65.500-66.000 aralığının destek olmasıyla oluşan ikili dip formasyonu paralelinde izlediklerini ifade eden Yurtdaşseven, seçim sonrası dönemde endeksin 71.000-72.000 bölgesine yaklaşması halinde formasyonun tamamlanacağını ve kısa vadedeki yükselişlerin satış fırsatı olarak izleneceğini göz ardı etmemek gerektiğini kaydediyor. Yurtdaşseven, ayrıca nisan ayında kredi derecelendirme kuruluşlarının gerçekleştireceği gözden geçirmeleri hatırlatarak teknik açıdan önerdikleri temkinli eğilimin bu gözden geçirme sürecinde etkili olabileceğini vurguluyor. Son 5 seçim sonrasında ortalama yüzde 3,5 yükseliş görülüyor Turkish Yatırım Araştırma Bölüm Başkanı Baki Atılal ise 2002 yılından bu yana gerçekleşen 5 seçime için seçimden sonraki bir aylık periyoda bakıldığında, 2 seçim sonrası yükseliş, 3 seçim sonrası ise düşüş olduğunu belirtiyor. Ortalamalara bakıldığında ise 5 seçim döneminin ardından geçen bir aylık sürede yüzde 3,5’lik değer artışı olduğunun görüldüğünü hatırlatan Atılal, 2002 genel ve 2009 yerel seçimleri sonrasında kaydedilen ciddi yükselişlerin ortalamayı yükselttiğini kaydederek değerlendirmesine şöyle devam etti: “Mart ayına kritik 61.000 desteğinden başlayan BIST 100 endeksi, Rusya’ya olası yaptırımlardan dolayı o bölgeden kaçan bir miktar paranın Borsa İstanbul'a gelmesi, Para Politikası Kurulu (PPK) toplantı özetinde bankaların TL zorunlu karşılıklarına faiz ödenebileceğinin dile getirilmesi ve 2002 seçimlerinden itibaren seçimler öncesi ayda ortalama yüzde 8 yükseliş kaydeden endeksin bu yöndeki tavrı, 69,000 seviyelerine kadar yükselişi sağladı.” BIST 100 endeksinde yeni hedef 70.500 puan 67,500 destek seviyesinin aşağı yönlü kırılmaması durumunda endeksin direnç seviyelerini 69,500 ve 70,500 olarak gördüğünü ifade eden Atılal, özellikle 70,500 seviyesinin kırılması için Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) parasal genişleme adımı atmasının şu anki veriler ışığında zorunlu olduğunu kaydetti. Atılal, nisan ayında 24 Nisan’daki PPK toplantısında ve 30 Nisan’daki Fed açıklamalarında sürpriz beklenmediği bir ortamda BIST 100 endeksinin 70,500 hareketi için global risk iştahının artmasının yanında pazar günü yapılacak yerel seçimlerde yabancı yatırım kuruluşları raporlarında yer alan varsayımların gerçekleşmesi gerektiğini vurguladı. Muhabir: Bekir Gürdamar
Moody's Türkiye'nin Kredi Notunun Görünümünü Negatife Çevirdi
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody's, Türkiye'nin kredi notunu Baa3 olarak sabit bırakırken, not görünümünü negatife çevirdi. Bu sabah açıklanan raporda kararın verilmesinde 'yükselen siyasi bilinmezlik ve düşük küresel likiditenin ülkenin dış finansman pozisyonu üzerinde yarattığı baskı ve bunun dış ve yerel yatırımcı güveni üzerindeki ters etkisi'nin neden olduğu belirtildi. Ayrıca raporda büyümeyi tetikleyecek reformların siyasi türbülansın yaşandığı ve politika belirsizliğinin görüldüğü bu dönemde azalmış olmasının muhtemel olduğu da belirtildi. Ülke notunun Baa3'te sabit bırakılmasıyla ilgili olarak ise borçların milli gelire olan oranının gittikçe azalmasının önemli bir rol oynadığı belirtilirken, döviz üzerinden gerçekleşen borçlanmanın azalmasının da bu kararda etkili olduğunun altı çizildi. Türkiye ile aynı nota sahip ülkelere bakıldığında Türkiye ekonomisinin ekonomik gücü, boyutu, zenginliği ve sahip olduğu çeşitliliğin notun sabit kalmasında etkili olduğu açıklandı. Moody's buna rağmen ülkenin kredi notunun yakın vadede artırılacağına dair herhangi bir sinyal vermezken, dış finansman tarafından yaratılan baskıların üstesinden gelinmesinin ancak böyle bir imkan sağlayabileceğinin altını çizdi. Moody's tarafından raporun yayınlanmasının ardından dolar 2,12 seviyelerini test ederken, euro ise 2,94 seviyelerinde seyrediyor. BIST 100 endeksi ise sabah 07:40 itibariyle yüzde 1'lik artışla 73,150 puan seviyelerindeydi. WSJ Türkiye
Fenerbahçe'liler Galatasaray'ı Şikayet Ediyor
Fenerbaçeli taraftarlar, TFF ile UEFA'ya da gönderilmesini planladığı başvuru dilekçesi yayınlandı. Taraftar gruplarının öncülüğünde, Fenerbahçeli taraftarlardan ilgili dilekçenin TFF'ye gönderilmesi isteniyor.Fenerbahçe taraftarları Galatasaray'ın lisans almamaları için TFF'ye başvuru kampanyası başlattı.. Daha önce 3 Temmuz sürecinde de Fenerbahçe'yi, ezeli rakipleri Galatasaray ile kupayı isteyen Trabzonspor taratftarları UEFA'ya şikayet etmişlerdi. Sarı lacivertli taraftarlar da son organizasyonlarını; 'Hesap vakti geldi! diyerek duyuruyor. İşte Fenerbahçeli taraftarların hazırladıkları o metin; TFF ye Başvuru - UEFA LİSANSI TÜRKİYE FUTBOL FEDERASYONU BAŞKANLIĞINA İSTANBUL Konu: 2014 – 2015 Türkiye Süper Lig ve UEFA Kulüp Lisans ve Mali Fair Play kriterleri çerçevesinde verilecek LİSANS lar Sn. Yetkili, Federasyonunuzun yayınlamış olduğu Kulüp Lisans ve Mali Fair Play kriterleri çerçevesinde, 2014 – 2015 döneminde Türkiye Liglerinde müsabaka yapacak kulüpler 31 Mart 2014 itibariyle başvurularını tamamlamış ve Federasyonunuz, bu başvuruları değerlendirmeye almıştır. Başvuru sayısının çokluğu ve kapsamının genişliği, UEFA Finansal Fair Play kriterleri açısından bu değerlendirmenin zorluğu ve zaman alacağının farkındayız. Bu nedenle, biz Türk Sporseverleri olarak, Sizlere ve değerlendirmeyi yapan uzman arkadaşlara birkaç konuda görüşlerimizi aktarmak istiyoruz. Bu değerlendirmelerimiz, yabancı dile çevrilerek son söz sahibi UEFA’ya ve UEFA’nın Avrupa Ligi ve Şampiyonlar Ligi Lisansı vermediği Avrupa kulüplerine de gönderilecektir. Galatasaray Spor Kulübü ve hakim ortak olduğu GALATASARAY SPORTİF SINAİ VE TİCARİ YATIRIMLAR A.Ş. (GS Sportif AŞ), son yıllarda finansal ve yönetsel açıdan bir çok usulsüz işlemde bulunmuş olup, bu usulsüz işlemler dolayısıyla Başbakanlık, Maliye Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Sermaye Piyasası Kurulu, Borsa İstanbul’a başvurular yapılmış; cezalar almış ve halen İstanbul Asliye Ticaret Mahkemelerinde devam eden bir çok dava bulunmaktadır. Kurumunuzun yaptığı ve yapacağı araştırmalar neticesinde mutlaka ortaya çıkacak olan bu işlemleri özetlersek : 1) Galatasaray Kulübü, hakim ortak olduğu GS STAD ve GS FUTBOL şirketlerinin Borsa’da işlem gören GS Sportif AŞ ile birleşme işlemi sırasında, Sermaye Piyasası Kurulunun denetim, tespit ve cezalandırdığı üzere, yatırımcılardan bilgi gizleyerek Stad Hasılatının % 90 ına daha sonra imzalanacak bir protokolle el koymuştur. Bu konuda olması gereken, TT Arena Stadının Kulüp tarafından GS Sportif AŞ’ye kiralanması ve maç hasılatlarını ise tümüyle GS Sportif AŞ’nin almasıdır. Yıllardır haksız bir şekilde Kulüp’e aktarılan bedeller de GS Sportif AŞ'ye iade edilmelidir. Bu konuda mahkemelerde açılan ve devam eden onlarca dava bulunmaktadır. 2) Ayrıca Galatasaray Kulübü, mükellefiyetlerini yerine getirmediği için, TT ARENA Stadı ile ilgili olarak Genclik ve Spor Bakanlığı – GSGM ile mahkemelik olmuş ve 10 ayrı davada bu mahkemeler sürmektedir. Galatasaray Kulübü, Sermaye Piyasası Kurulu’na sunduğu resmi izahnamede bu davaların sonucunda TT Arena’nın elinden alınabileceğini ve Galatasaray’ın maçlarını başka bir stada oynamak zorunda kalabileceğini bizzat ifade etmiştir. (EK 1 A - B) Bilindiği gibi UEFA, Kulüplerin Stad sahibi olmalarına ve o stadda müsabaka yapmalarına büyük önem vermektedir. Bu konunun tarafınızca dikkate alınması gerekir. 3) Galatasaray Kulübü, belirtilen usulsüz işlem dolayısıyla elde ettiği TT ARENA Stad biletlerini 17 yıllık bir süreyle tabiatı geregi sahibi olması gereken GS Sportif A.Ş.’ye bir kez daha satmıştır. Federasyonumuzun tanımıyla İLİŞKİLİ TARAF olan Kulüp ve Şirket arasında bir fiktif satış işlemi gerçekleştirilmiştir. Bu fiktif işlem dolayısıyla ortaya çıkan 442 Milyon TL lik Galatasaray Kulüp fiktif ALACAĞI, 2012 de ve 2014 de yapılan sermaye artırımları sırasında kullanılarak, Galatasaray Kulübünün finansal tabloları düzeltilmiş, bu şekilde UEFA nın belirlediği Finansal Fair Play kurallarına uygun hale getirilmiştir. Federasyonumuzun, fiktif satış işlemi ile işlem yapılan bu bedelleriGalatasaray Kulübünün gelirleri hesabından çıkarması gerekmektedir. 4) Galatasaray Kulübü, LİSANS için tarafınıza başvurduğu 31 Aralık 2013 tarihli bilançosundan sonra 28 Şubat 2014 tarihine kadar, çok yüksek bedelli transferler yapmış ve Banka kredileri dolayısıyla büyük borçlanmalara gitmiştir. Sadece GS Sportif AŞ’nin ticari ve finansal borçları, bu 2 ay içerisinde 439.375.691 TL den 518.827.020 TL ye yükselmiştir. Bu borçların 413.570.525 TL si Kısa Vadelidir. Kurumunuzun bilanço tarihinden sonraki değişiklikler olarak bildirilmesini istediği ama tarafınıza intikal ettirilmeyen bu fark bilançoları ve tüm dengeyi bozmaktadır. ( EK 2 A – B ) 5 ) Futbol takımının sahibi olan GS Sportif AŞ’nin, 2013 – 2014 sezonunda futbol faaliyetlerinden doğan gelirleri 28 Şubat 2014 itibariyle 200.678.822 TL olup, giderler 291.239.160 TL olarak gerçekleşmiş, 90.560.338 TL Futbol faaliyeti ZARARı oluşmuştur. Bu zarara rağmen Galatasaray Kulübü yurt dışından yüksek maliyetli transferler yapmakta ve yapmaya devam edeceğini de açıklamaktadır. LİSANS değerlendirmesi yapılırken, UEFA nın büyük dikkat gösterdiği TRANSFER YASAĞI konusunun da dikkate alınması gerekir. ( EK 3 ) 6 ) MALİYE BAKANLIĞI tarafından, Galatasaray Kulübünün, vergi kaçakçılığı yaptığı tespit edilmiş, ilave 54 Milyon TL de ceza ile birlikte, 108 Milyon TL vergi cezası tahakkuk ettirilmiştir. Galatasaray Kulübü, önce bu cezayı kabul ederek Kamuoyu Aydınlatma Platformu’nda UZLAŞMA ya gideceğini açıklamış, ancak daha sonra UEFA lisansı için, bu UZLAŞMA’dan vazgeçmiştir. Şu anda bu ceza için yasal işlemler sürmektedir. Ayrıca LİSANS Başvurusundan sonra gerçekleşen bir başka konu, GS Sportif A.Ş. nin, 2009 - 2010 yıllarına dair Vergi İncelemesine alınma kararıdır. Bu konu da KAP'ta açıklanmıştır. Resmi VERGİ DENETİM RAPORU na konu olan ve VERGİ KAÇAKÇILIĞI tespit edilen Galatasaray Kulübüne LİSANS verilmemelidir ( EK 4 A - B ) 7 ) Galatasaray Kulübünün hakim ortak olduğu, ve Stadın ve Futbol Takımının sahibi olan GS Sportif AŞ, Türk Ticaret Kanunu Md. 376’ya göre TEKNİK İFLAS kapsamına girmiştir. Bu konuda Kamuoyu Aydınlatma Platformu’na yapılan açıklamada, Kanunun belirlediği hesaplamaya göre, 49.227.824 TL NEGATİF ÖZVARLIK toplamı ile GS Sportif AŞ, resmen TEKNİK İFLAS ını açıklamak zorundadır. Ancak GS Sportif AŞ, DENİZ YATIRIM tarafından yapılan bir Değerleme Raporu ile 2029-2030 yılına kadarki TAHMİNİ GELİRLER iskonto edilerek bu İFLAStan kurtulmuştur. ( EK 5 ) Bu konuda yatırımcılar ve hissedarlar olarak Mahkemelere başvurularımız olmuş, Mahkeme kararı ile TEKNİK İFLAS’ın açıklanması beklenmektedir 8 ) Bahsi geçen değerleme işlemini yapan DENİZ YATIRIM’ın, Galatasaray’a kredi veren tek finansal kurum olan DENİZBANK’ın bir iştiraki olduğunu, Yönetim Kurulu Başkan Vekilinin Galatasaray CEO su ile sıhri hısımlık içinde olduğunu belirtmek gerek. Dolayısıyla DENİZBANK ve Deniz Yatırım AŞ tarafından yapılan bütün değerleme raporları çıkar çatışması nedeniyle iptal edilmeli ve yeniden yapılmalıdır. 9 ) Bir çıkar çatışması da, tarafınıza sunulan BAĞIMSIZ DENETİM’den geçmiş bilançolarla ilgilidir. Galatasaray Mali Tablolarını denetleyen AKİS Bağımsız Denetim kuruluşu, KPMG Türkiye tarafından lisanslanmış bir mali kuruluştur. KPMG Türkiye’nin Başkanı, bizzat Galatasaray Kongre Üyesi olan bir kişidir. Bu kişinin süpervizyon ve yönetimi altında olan bir kuruluşun BAĞIMSIZ bir denetim yapabileceğine ne kadar inanılabilir? Kurumunuzun çok iyi bildiği gibi, yapılan bildirimlerin hatalı eksik ve yanıltıcı bilgi ve belge içermesi durumunda, UEFA‘nın verdiği – vereceği cezalar maalesef ülkemiz ve Türk Spor kulüpleri açısından telafisi imkansız zararlar doğuracak ve yanlış imaj yaratacaktır. Özellikle geçmiş yıllara yönelik olarak MALİYE BAKANLIĞI tarafından tespit edilen VERGİ KAÇAKÇILIĞI, geçmiş yıllarda Galatasaray Kulübünün vergi borcu bulunmadığı konusunda tarafınıza ve UEFA'ya yanlış beyanda bulunduğunun açık ve net delilidir.Bilgilerinize sunar, Türkiye Süper Lig ve UEFA LİSANSI verme değerlendirmelerinizin takipçisi olacağımızı, ve konuyu UEFA nezdinde de takip edeceğimizi arz ederiz. Saygılarımızla,Skorer
Başbakan Erdoğan: 'Taksim'den Ümidinizi Kesin'
Parti grubunda konuşan Erdoğan, Mısır'daki idam kararlarıyla ilgili 'Bizden neden ses çıkıyor? Bizim ciğerimiz yanıyor ciğerimiz' dedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Meclis'teki grup toplantısında gündemi değerlendiren açıklamalarda bulundu. 1 Mayıs kutlamaları konusunda son sözü söyleyen Erdoğan 'Taksim'den umudunuzu kesin. Devletle bir gerilime girmeyin. Kanun benim diyemezsin. Her zaman söylüyoruz. Başkalarının özgürlük alanına müdahale etmediği sürece herkes dilediğini yapar. Dilediğini ifade eder. Ancak başkalarının özgürlüğüne müdahale ediyorsa sokaktaki insana dükkandaki esnafa rahatsızlık veriyorsa emniyet güçleri ve hukuk devreye girer gerekeni yapar. Açık net söylüyorum biz bu konuda bir defa ilan ettiğimiz yerler dışında, Yenikapı ve Maltepe dışında yeri kabul etmiyoruz. Ben orada yapmayacağım illa burada yapacağım dersen bu çatışmaya ben hazırım anlamına gelir' dedi. 'CİĞERİMİZ YANIYOR' Mısır'daki idamlar konusunda sessiz kalan Avrupa ülkelerini de eleştiren Erdoğan '20 dakikada 529 idam kararı. AB'de idam yasak ama onlardan ciddi bir ses görmüyoruz. Diğer ülkelere bakıyoruz onlardan ses yok. Bizden neden ses çıkıyor? Bizim ciğerimiz yanıyor ciğerimiz. İman sıradan bir olay değil. Akif diyor ya imandır o cevher ki ilahi ne büyüktür imansız paslı yürek sinede yüktür. Biz inancımızın gereğini yapmaya mecburuz. Bunlara sessiz kalamayız' şeklinde konuştu. Erdoğan'ın açıklamalarından satırbaşları; Geçtiğimiz yıl Nisan ve Mayıs'ta Türkiye ekonomisi tarihin en başarılı dönemlerinden birine şahit olmuş ve her alanda tarihi rekorlar kırılmıştı. Gösterge faiz en düşük seviyeye düşmüş, BIST endeksi 93 binin üzerine çıkarak tarihi rekor kırmış, Merkez Bankası rezervimiz 136 milyar dolarla tarihin en yüksek seviyesine çıkmıştı. 14 Mayıs'ta IMF'ye borcumuzu sıfırlamıştık. 'HUZUR KADAR EKONOMİ DE HEDEF ALINDI' Gezi olaylarında ve 17 Aralık sürecinde Türkiye'deki huzur kadar ekonomi de hedef alındı. Bu hadiseler cereyan ederken belli odaklar uluslararası platformlarda karalama kampanyası başlattı. Uluslararası medyada boy boy ilanlar yayınlandı. Bunu ülkenin içinden birileri yaptı. Türkiye bir kriz ülkesi gibi gösterilmek istendi. İşveren örgütleri Türkiye'ye uluslararası yatırım gelmez diyerek bizi tehdit ettiler ve yatırımcıya gelmeyin çağrısı yaptılar. Ekonomiyi durduralım çağrıları yapıldı. 'BÜYÜMEYE DEVAM' Bütün bu kampanyalara rağmen moral bozma görüntüsü oluşturma kampanyalarına rağmen ihanet girişimlerine rağmen ekonomimiz dim dik ayakta kaldı. İstikrarla büyümeye devam etti. 2013 yılının tamamında yüzde 4 büyüme kaydettik. Milli geliri biz 2002 yılında 350 milyar lira olarak devralmıştık. Yani 350 katrilyon. 2013 sonunda 1 buçuk trilyon lira sınırını aştı. 1 trilyon 562 milyar yani eski parayla 1 katrilyon 562 milyar liraya ulaştı. Dolar bazında milli gelir 230 milyar iken şu anda 820 milyar dolara yükseldi. Kişi başına gelir ise 3500 dolardan 2013 itibariyle 10.800 dolara çıktı. 'TURİST SAYISI YÜKSELDİ' Borcun milli gelire oranı yüzde 73 idi. Şu anda yüzde 36... Bakın nereden nereye gerilemiş bulunuyor. Bunlarla beraber turizme bakıyoruz. Turizmde hamdolsun 2002'de gelirimiz 8 buçuk milyar dolardı. 2013'te 35 milyar dolara yükseldi. 13 milyon kişi gelirken 2013'te 35 milyona turist sayısı yükseldi. Şu anda biz oteller itibariyle yetiştiremiyoruz. Böyle bir konumdayız. 'ORANLAR ESKİ SEVİYEYE İLERLEMEKTE' Dünyanın ülkemize olan teveccühü anlamlıdır. Kampanyalara rağmen dünya ülkemizi önemli bir destinasyon olarak görüyor. İşsizlik enflasyon ve faiz de gerilimden çok ciddi derecede etkilendi. Şu anda da oranlar eski seviyelerine doğru ilerlemekte. MB rezervini biz 2002'de 27 buçuk milyar dolar olarak devralmış ve 136 milyar dolara çıkarmıştık. Yaşanan süreçte rezerv bir miktar düşse de 128 milyar dolar seviyesini yeniden yakaladık. Geçmişte bir anayasa kitapçığı fırlatıldığı için milyar dolarla kaybeden toplumun fakirleştiği ekonomi vardı. Şu anda ise demokrasi tarihinin en kirli darbeleri karşısında bile sarsılmadan ayakta duran bir yapımız var. 'YATIRIMLARIMIZ KATLANARAK DEVAM EDECEK' 30 Mart seçimleri demokrasi dış politika ve çözüm süreci için olduğu kadar ekonomi için de bir milat olma özelliği taşıyor. Artık ekonomi önünde de hiçbir engel yoktur. Türkiye istikrarla büyümeye ve milli gelirini artırmaya göstergelerini ileriye ulaştırmaya devam edecek. Küresel yatırımlarımız hızla devam ediyor. Bunun yanında eğitim sağlık adalet ve emniyet başta olmak üzere 81 vilayetteki yatırımlarımız da katlanarak devam edecek. Gezi olaylarında ve darbe girişimlerinde başarısız olanların inatla huzuru bozmak için çırpındıklarını görüyoruz. Acaba sokakları nasıl hareketlendiririm nasıl bir kaos ortamı oluştururm diye çaba sarfedildiğini görüyoruz. Mayıs ve Haziran yaklaşırken huzuru bozmak cam çerçeve kılmak esnafa zarar vermek gayesiyle birileri gerilim siyaseti üretiyor. Bunlar 30 Mart'ta gereken cevabı aldılar. Demokrasiye milli iradeye sandığa saygıları olmadığı için hala başka yerlerden medet umuyorlar. 30 Mart'ta millet söyleyeceğini sandıkta zaten söyledi. Bu aziz millet sokakta çatışma görüntüsü görmek istemiyor. Millet taşın sopanın molotofların egemen olduğu sokaklar istemiyor. Sokaklara şiddet görüntüsünün egemen olmasına izin vermedik vermeyeceğiz. Bazı STk'lar emekçi örgütler artık demokratik mücadele kültürünü demokratik gösteri kültürünü öğrenmelidir. 'EMNİYET GÜÇLERİ GEREKENİ YAPAR' Her zaman söylüyoruz. Başkalarının özgürlük alanına müdahale etmediği sürece herkes dilediğini yapar. Dilediğini ifade eder. Ancak başkalarının özgürlüğüne müdahale ediyorsa sokaktaki insana dükkandaki esnafa rahatsızlık veriyorsa emniyet güçleri ve hukuk devreye girer gerekeni yapar. 'KARANLIK ÖRGÜTLERİN ÜZERİNE BİZ GİTTİK' Türkiye'nin yakın tarihindeki karanlık noktaları aydınlatmak AKP olarak bizim en başından beri gayemiz oldu. Biz darbelerin üzerine giden bunları araştıran bir hükümetiz. Hatta darbe yapanların cezalandırılması için anayasayı değiştirdik. Faili meçhullerin üzerine biz gittik. Karanlık suç örgütlerinin üzerine biz gittik. Maraş olayları Sivas Çorum Gazi mahallesi olaylarını aydınlatmak için samimi girişimlerde bulunduk. 1 Mayıs 1977 taksim olaylarının aydınlatılması da gayretimiz oldu. Bütün bunlarda karşımızda statükoyu gördük. Karşımızda statüko partisi CHP'yi statükonun sivil toplum örgütlerini gördük. Biz Ergenekon ile kıyasıya mücadele ederken bu CHP ve yandaşları Ergenekon avukatlığı yuaptılar. Biz anayasayı değiştirirken aynı çevreler itiraz ediyor hayır diyorlardı. Biz karanlık olaylar aydınlansın diye çırpınırken birileri inatla ve ısrarla statükoyu savundular. 1 Mayıs'a hak ettiği değeri biz verdik. Sol mu verdi? CHP mi verdi? Aşırı uçlar mı verdi? MHp mi verdi? 1 Mayıs'ı 2008 yılında tatil ilan eden bizdik. Bunu biz yaptık. İşçilerimiz emekç.ilerimiz sendikalarımız için tarihi düzenelemeleri biz yaptık. Net asgari ücret yüzde 359 oranında arttı. Bizden önce asgari ücretler artmıyordu. Reel olarak asgari ücreti yüzde 69 oranında artıran biz olduk. Her zaman iş barışı ve diyalogtan yana olduk. Biz işçinin emekçinin kazanımlarını nasıl artırırız ekonomiyi nasıl büyütürüz diye çaba gösterirken birilerinin emekçi görüntüsü altında huzura istikrara kastetmesini asla kabul etmeyiz. Emek ve dayanışma gününü kutluyorum diyerek esnafa sokaktaki insana zarar verilmesini sineye çekemeyiz. 'İSTANBUL'DA MİTİNG YAPILACAK ALANLAR BELLİDİR' Buradan ekranları başında bizi izleyen milletime de sesleniyorum. Sendikalara sesleniyorum. STK'lara sesleniyorum. Ülkemizde miting yapılacak alanlar bellidir. İstanbul'da miting yapılacak yerler bellidir. 1 Mayıs'ı kutlamak isteyen yasaların izin verdiği yerde kutlamasını yapar. Kutlamaya mani bir hal yok. Şu an itibariyle Yenikapı özel hazırlanmı miting alanıdır. Denize dolgu yapılarak bir alandır. Yaklaşaık 750 bin metrekarellik bir alandır. Gel burada mitingini yap. Burası bana ufak geliyor diyorsan o zaman Maltepe'de 1 milyon 250 bin metrekarellik bir alan ar. Orada da miting yapabilirsin. 'BUNDAN SONRA KADIKÖY'DE MİTİNG YAPILMAYACAK' Bu sene son olarak Kadıköy miting alanı olarak müsade edildi. Çünkü Maltepe bitmemişti. Bundan sonra Kadıköy'de de miting yapılmayacak. Çünkü burada yaşayan insanlar çok bedel ödedi. Bayram günü eza cefa günü olamaz. Eğer barışı kutlayalım diyorsak en güzel şekliyle adeta festival havasında eğleneceksek buyrun Yenikapı buyurun Maltepe diyoruz İstanbul için... 'TAKSİM'DEN BİR DEFA ÜMİDİNİZİ KESİN' Biz AK Partili belediyelere gelin daha küçük alanlar da oluşturalım dedik. Buralar kendisine büyük gelenler oralarda mitinglerini yapsınlar dedik. Bunun da hazırlıkları yapılıyor. Başbakan olarak söylüyorum. Taksim'den bir defa ümidinizi kesin. Gelin buyurun Yenikapı... Orası olmazsa Maltepe... Buyurun orada yapın. Devletle bir gerilime lütfen girmeyin. Halkın huzurunu kaçırmayın. Barış gününü çatışmaya dönüştürmeyelim terörize etmeyelim. 'İLLA ORADA YAPACAĞIM DERSEN...' Açık net söylüyorum biz bu konuda bir defa ilan ettiğimiz yerler dışında, Yenikapı ve Maltepe dışında yeri kabul etmiyoruz. Ben orada yapmayacağım illa burada yapacağım dersen bu çatışmaya ben hazırım anlamına gelir. Ki buna da biz asla müsade etmeyiz. Bunu bilmeleri gerekir. Çünkü herkes yapacağı her işi hukuk içinde yapmalıdır. Ben hukuku zorlayarak kanun benim dersen kusura bakma kanun sen değilsin. Bu ülkenin kanunları vardır sen de bu şekilde yaparsın. 'BELKİ SENEYE GİDİP MALTEPE'DE YAPACAĞIZ' Biz nasıl gidip mitinglerimizi gösterilen yerde yaptıysak sen de yapacaksın. Orada Biz Yenikapı'da yaptık 2 buçuk milyon kişi toplandı yetmiyor. Belki seneye gidip Maltepe'de yapacağız. 'TAKSİM ISRARINA İYİ NİYETLE BAKAMAYIZ' Taksim ısrarına biz hiç kimse kusura bakmasın artık iyi niyetle bakmayız, bakamayız. Sokak eylemleri şiddet ve vandalizimle bir yere varılamayacağını herkes anlamıştır. Sendika başkanı burası bizim kutsalımızdır diyor. Lafa bak ya. Nasıl bir kutsalsa... Yani orada eğer belli bir kabir ziyareti yapacaksan veya orada bir anıtı ziyaret edeceksen Yönetim Kurulu olarak gider çelenk koyarsınız ondan sonra da orada biliyorsunuz metro da var. Bak sizin için metro da yaptık. Taksim'den Yenikapı'ya metroyla geçersin. O gün hatta resmi taşıma araçlarını ücretsiz de yaparız. E daha ne yapacağız ya. Her şeyi yapıyoruz. Bütün imkanları hazırlıyoruz. İlla ben burada yapacağım diyorsun. Kusura bakmasın. Birileri Türkiye'yi Mısır ve Ukrayna'daki neticelere ulaştırmanın gönüllerinden geçtiğini biliyoruz. Millet bir yıldır sabır ve tahammülle sokaklardaki şımarıklığı izliyor. Bu millet sokağa çıkmadı ama sandığa giderek mesajını net olarak verdi. Millet huzur ve istikrar istediğini gayet net biçimde ortaya koymuştur. 'BAŞTA MUSTAFA KEMAL OLMAK ÜZERE...' Yarın TBMM'nin açılışının 94. yıl dönümünü bu vesileyle de Milli Egemenlik ve Çocuk bayramını idrak edeceğiz. Bu vesileyle Gazi M. Kemal başta olmak üzere Kurtuluş savaşı gazi ve şehitlerini minnetle yad ediyorum. Çocuk bayramının ülkemiz ve dünya çocukları için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. 94 yıl önce ilk Meclis'te vazife alan Kurtuluş Savaşı'nı sevk ve idare eden tüm vekillere de buradan bir kez daha rahmet ve şükran duygularımı iletiyorum. 16 Mart 1920'de 600 yıllık Osmanlı'nın son başkenti olan İstanbul işgal edilmiş bir dönem sona ermiş bir devlet resmi olarak tarihe karışmıştır. Ankara'da yeni bir devletin şekillenmesi için yeni bir mücadele başladı. Bir meclis için çalışma yapılırken Osmanlı Meclisi Mebusanından milletvekilleri bu meclise çağrılmış ayrıca Anadolu'nun çeşitli vilayetlerinde seçimler yapılmıştır. 'DIŞLAYAN BİR MECLİS KABUL GÖRÜR MÜYDÜ?' Türkler ve Kürtler gibi Lazlar Çerkezler Boşnaklar Arnavutlar Romanlar ve Gürcüler.. Velhasıl tüm etnik gruplar kurucu unsur olarak var oldular. İlk meclis kimsenin kimseye üstünlüğü olmayan bir meclisti. Kibirle yaklaşmadığı bir meclisti. Eğer ilk meclis böyle bir hoşgörünün üzerine bina edilmeseydi Kurtuluş savaşı yapılamaz yapılsa da zafer mümkün olmazdı. Misak-ı Milli içindeki Kürtleri Arapları Lazları Gürcüleri Romanları diğer tüm etnik grupları dışlayan bir Meclis kabul görebilir miydi? Kuvayı Milliyeyi sevk ve idare edebilir miydi? Mütedeyyinleri sakallıları başörtülüleri dışarda bırakan bir meclis düşman önüne çıkaracak kahraman neferleri bulabilir miydi? İşte biz 12 yıldır 23 Nisan 1920'deki bu manzararnın bu fotoğrafın üzerinde hassasiyetle duruyor ve hatırlatıyoruz. 'BUGÜN BUNU GÖRMEYENLER VAR' İlk meclis rasgele açılan bir meclis değildi. Hatmi şeriflerle binlerce onbinlerce salatı tefriciyeler ve kurbanlar kesilerek cumayı müteakiben Hacı Bayram Camiinden yürüyerek birinci meclise geliniyor ve öyle açılıyor. Bina edildiği o manevi yapı ortada. Bunu bugün göremeyen bir halk parti zihniyeti var. Bunu bugün göremeyenler var. Bu parlamentoda olup da göremeyenler var. Niye? Görmek istemiyorlar. 'İNANCIMIZDAN KAYNAKLANAN BİR GÖREVİMİZDİR' Bizim Suriye'ye uzanan elimizi inkar edenler var. Mısır Libya Tunus'a Myanmar'a uzanan elimizi görmek istemeyenler var. Bu sabah Patani'de Budistlerin baskısı altında olan ve son günlerde yüzlerce binlerce oradaki Müslümanın öldürüldüğü bir tabloyu izliyorum. Orada bir yaşlı Müslümanın Türkiye'ye duasını izledim. Bizlere duasını izledim. İsim vererek o duayı izledim. Düşünebiliyor musunuz o oradan bize dua ediyor. Şu ifadeyi kullanıyor: Erdoğan sabret... Ve ağlıyor. Ve Türkiye'ye dua ediyor. Türkiye bizim yanımızda oldu diyor. Yalnız bırakmadı diyor. Ama bunu bu çatının altında anlamayacak kadar zavallı olanlar var. Çünkü onların böyle bir derdi sıkıntısı yok. Ama biz tevarüs ettiğimiz bir miras var. Biz devleti aliyeyi osmaniyenin bıraktığı miras üzerine gelmiş bir nesiliz. Dolayısıyla bizim ecdadımız Açe'ye nasıl gitmişse Hint Yarım Adasına nasıl gittiyse dünyanın her hangi bir yerinde zulüm varsa oralara gitmek tarihi görevimiz olduğu gibi inancımızdan kaynaklanan bir görevimizdir. 'KAPIMIZI AÇARIZ, YEDİRİRİZ, BARINDIRIRIZ' Şu anda Suriye'den ülkemize gelenlerin sayısı nerdeyse 1 milyona yaklaştı. Biz Suriye'den bize sığınan bu kardeşlerimize kapılarımızı kapatıp Suriye'de ölün mü diyeceğiz? Bunu diyebilir miyiz? Böyle bir hakkımız var mı? Bırakın Suriye'deki Müslümanı bir başkası imdat diye kapına sığınsa ona kapını açmak zorundasın bizim insanlık anlayışımız bu. İnancımızdan gelen anlayışımız bu. Kapımızı açarız, yediririz ve barındırırız. Ama bu CHP'de bu anlayış yok. O zalim Esed'in yanına adamlarını göndermekle beraberlik mesajı verdi. Darbecilerin yanında oldu. Bunlar geçimişi itibariyle darbeci. Mısır'da Sisi'nin yanında oldu. '20 DAKİKADA 529 İDAM KARARI' Şimdi o darbeci Mısır'da Cumhurbaşkanlığına hazırlanıyor. Orada binlerce insan öldürülecek Esmalar öldürülecek 529 idam ilan edilecek dünyanın sesi çıkıyor mu? Dünyaya sesleniyorum. ülkeme sesleniyorum 529 idam kararı, daha onaylanmadı, onaylanır veya onaylanmaz işte bir kısım yargı belası demek ki her ülkede var. 20 dakikada 529 idam kararı. AB'de idam yasak ama onlardan ciddi bir ses görmüyoruz. 'CİĞERİMİZ YANIYOR CİĞERİMİZ' Diğer ülkelere bakıyoruz onlardan ses yok. Bizden neden ses çıkıyor? Bizim ciğerimiz yanıyor ciğerimiz. İman sıradan bir olay değil. Akif diyor ya imandır o cevher ki ilahi ne büyüktür imansız paslı yürek sinede yüktür. Biz inancımızın gereğini yapmaya mecburuz. Bunlara sessiz kalamayız. Bu adımı atmak için bu ülkede biz her bir sorumluluk makamında olan sesini yükseltmek durumundayız. STK'lar sesini yükseltmelidir. Türkiye'de bazı STK'ların dışında bakıyorsunuz diğerlerinden özellikle solla dans edenlerden ses çıkmıyor. Hani idamlara karşıydınız. Hadi konuşsanıza. Sesinizi yükseltsenize. Bütün bunlara rağmen ne diyoruz? Zalimler için yaşasın cehennem. Olay budur. 'KİMSENİN KİMSEYE ÜSTÜNLÜĞÜ YOK' Bizim yeni Türkiye anlayışımız 23 Nisan 1920'deki anlayışla birebir uymaktadır. Her bir ferdin bu ülkenin kurucu unsuru olduğu anlayışıdır. Elinde silahı olanın elinde silahı olmayana üstünlüğü yoktur. Elinde parası olanın olmayana üstünlüğü yoktur. Gazetesi televizyonu olanın olmayana üstünlüğü yoktur. Okumuşun ümmiye Türkün Kürde şehrilinin köylüye üstünlüğü yoktur. Hiçbir zümrenin diğeri üzerinde üstünlüğü yoktur. 77 milyonun her bir ferdi kurucu unsurdur. Türkiye cumhuriyetinin sahibidir. Tek bir kişinin ve ailenin sultasını cumhuriyet sona erdirirken, yeni diktatörler yönetici elitler ya da milli şefler tesis etmek için kurulmamıştır. 'BENİM ÖYLE BİR HAYALİM VAR Kİ..' Ailesi gelir durumu etnik kökeni ayırt etmeksizin herkes eşittir. Türkiye'nin istikbalini tayin hususunda dağdaki çoban da üniversitedeki profesör de aynı derecede söz sahibidir. Cumhuriyetin hemen ardından tek parti öyle bir baskı oluşturmuştur ki bu ülkenin asıl sahipleri kurucu unsurları yani çoğunluk kendini dışlanmış hissetmiştir. Darbeler azınlığı iktidara taşırken çoğunluğun hukukunu ayaklar altına almıştır. İşte Yeni Türkiye bu çarpık gidişin son bulduğu bir Türkiye'dir. Biz 12 yıldır Türkiye'yi hayalleriyle buluşturmanın mücadelesiniv eriyoruz. Benim öyle bir hayalim var ki gerçek olmasını çok arzu ediyorum. 77 milyonun her ferdinin bu ülkenin asıl sahibi olarka hisssetmesini başını öne eğmeden dimdik durmasını arzu ediyor samimi hayaliyle yaşıyorum. 'BU HAYALİNİ MÜMKÜN HALE GETİRMENİN GAYRETİNİ VERİYORUZ' Biz böyle bir haylin peşindeyiz. Bu hayali mümkün hale getirmenin mücadelesini veriyoruz. Çetelerle mücadele ederken bu hayalin peşinde koşuyoruz. Belli zümrelerin tahakkümüne son verirken bu hayalin özlemiyle gayret gösteriyoruz. Azınlığın çoğunluğa baskı kurduğu bir iklimden ülkeyi çıkarıp herkesin birbirine aynı nazarla baktığı bir iklimi inşa ettik ediyoruz. Hep söyledik Türkiye sesi çok çıkanların egemen olduğu bir ülke değildir. Türkiye sokaklara çıkıp şımarıkça camı çerçeveyi indirenlerin tahakküm kurduğu bir ülke değildir. Türkiye parası olanın düdüğünü çalacağın manşet atanın rota çizeceği bir ülke değildir. Kardeşlerimin bu hissiyat içinde olmasını istiyoruz. Dünyadaki tüm kardeşlerimizin güçlü bir devlet olan Türkiye'nin yanlarında olduklarını hissetmesini istiyoruz. 30 Mart öncesinde kendisini imtiyazlı zanneden kibir abideleri kaybetmiş milletten cevabını almıştır. Millet en ağır saldırılar karşısında gücünü iradesini tüm dünyaya hissettirmiştir. Azınlığın çoğunluğa tahakküm ettiği dönemler bir daha geri gelmemek üzere bitmiştir. 'ONLAR HİÇBİR ZAMAN İNŞAA ETMEYE GELMEZ' 2007 yılında cumhuriyeti daha da güçlendirmek milli egemenliği ve demokrasiyi tahkim etmek için çok önemli bir anayasa değişikliği yaptık. Türkiye büyük millet meclisinin her kurum ve iradenin üstünde olduğunu gösterdik. CHP MHP BDP karşı çıktı. AK Parti olarak biz 330'u yakalayarak millete gittik. Millet ne dedi? Yüzde 58 ile 26 maddelik paketi onaylıyourz dedi. Bu değişiklik ile bu güne geldik. Bir anayasa... Yeni anayasa yapalım dedik. Biz 327 vekille Anayasa uzlaşma komisyonunda 3 kişiyle temsil edildik. Toplamda 227 vekille karşımızda 9 kişiyle temsil edildiler. Ne oldu? Yeni anayasaya evet dediler mi? Mutabık kalınan 60 madde var. Meclis başkanı böyle yürümez dedi. Ana muhalefet dedi ki, bunları meclisten çıkarmaya varız. Öyle deyince ben de arkadaşlarıma tamam dedim. CHP'nin genel müdürü arkadaşlarım yanlarına gidince dediler ki hayır, MHP ve BDP de evet desin. İkimizin oyu buna yetiyor. Gel çıkaralım dedik. 4 parti bunlarda mutabık. 60 maddeyle ilgili mecliste çalışma yapalım 15 günde çıkaralım iki parti olarak. Orada da mızıkçılık yaptılar. Çünkü onlar hiçbir zaman inşa etmeye gelmez. Yıkmaya gelir. Olumsuzluğun yanında negatif olmanın yanında oldular. Ama biz ne yaptık Allah'ın izniyle Türkiye'de artık gerilim olmaktan çıksın. 20 milletvekili ya da siyasi partilerin göstereceği uygun her aday milletin huzuruna çıkacak milletten yetki alırsa Cumhurbaşkanı olacak. 'ONLARIN DA KANAATİNİ ALACAĞIZ' AK Parti olarak 10 Ağustostaki seçimler için istişarelerimiz yoğun şekilde devam ediyor. Biz bir istişare partisiyiz. Her işimizi istişare ile yaparız. Bugüne kadar böyle yaptık. Geçtiğimzi hafta milletvekillerimizle yani sizlerle görüştük. Ardından genişletilmiş ilbaşkanları toplantısı yaptık. Kanaatleri aldık. Büyük kongre delegelerimiz kadın ve gençlik kollarımızla bu hafta bir araya geliyoruz. Onların da kanaatini alacağız. Kanaat önderleriyle görüşmelerimiz oluyor ve olacak. Cumhurbaşkanımızla da bu konuyu ele alıp değerlendireceğiz. 'NEDİR BU TELAŞ O ZAMAN?' MHP'nin genel başkanı bu işe iki kişi karar veremez diyor. E sen mi vereceksin kararı? Yani biz bu kadar geniş bir istişare yapıyoruz bu arada da C.başkanımızla da böyle bir konuyu açık net değerlendiririz. Nihai kararı ise millet verecek. Bu kadar siyasetin acemisi bir çırak. Bu işlerden anlamıyor. Nihai kararı millet verir. Bu noktada cumhurbaşkanlığı çantada keklik değil. Millet verecek kararı. Nedir bu telaş o zaman? 'İŞTE BELGE, NE BELGESİ' Öbür tarafta CHP'nin genel müdürü de tutuşmuş. Kendi içlerinde de birbirlerine girdiler. Pensilvanyayla neden bir araya geldiniz. Olacak olan buydu. Bunlar kime yar oldu ki size yar olsunlar. Tek ceketle yola çıktı şu anda milyarlarca liralık dava açıyor. Bunların parasını nerden buluyorsun. Tek ceketi vardı onu da kaybedecek. Tazminat davalarıyla heralde ciddi bir rakam toplayacak inşaatın kalan kısmını tamamlayacak. Şu dönemde yargının tüm kurumları içinde olanlar ortadadır. Adana olayı ortadadır. Hala utanmadan sıkılmadan yazdıkları ortadadır. Neyi yazıyorsun neyi çiziyorsun sen bu ülkenin başbakanını bakanları dinleyeceksin bunu da kalkacaksınız dinleteceksiniz utanmadan sıkılmadan belge diyeceksin. İşte belge... Ne belgesi... Kalkıp da bunu söyleyemiyor. Bu ülkenin başbakanı nasıl dinlenir diyemiyorlar. 'NASIL GİRERSİNİZ İNSANLARIN MAHREMİNE?' Bakanların konuşmaları nasıl dinlenir diyemiyorlar. Devleti kendi dinleme seanslarını yapacak yer haline getirdiler. Bunu savunacak kadar alçaklar. Bunun savunulur bir yanı var mı? Sizin adalet anlayışınız bu mu? Nasıl girersiniz insanların mahremine? Bu denli bu işin maalesef şu anda istikameti kaybolmuş ve istikametini kaybetmiş bu takım son çırpınışlarını yapıyor. Biz gereğini yapacağız. Bunun için de tüm vekil arkadaşlarıma görev düşüyor. Siz milletin vekilisiniz. Bu millet yüzde 45 buçukla meydanlarda ne dedi, biz bunların yolsuzluk yaftalarına inanmıyoruz dedi. Bu iftirayı atanlara sizler gereken cezayı vermelisiniz. Bunların elinde hep söyledim şantaj kasetleri var. Bu devletin en tepesinden en aşağısına kadar. C. Başkanının da şantaj kasedi var benim de vardı genelkurmayın da vardı. Ben dedim ki açıklamazsanız namertsiniz diyorum. Açıklayın diyorum. Şahsımla alakalı bir şey bulamadılar bulamayacaklar. Benim bakanlarımla çocuklarımla konuştuklarımı verebildiler. Veremeyecekler bulamayacaklar çünkü bunlarda o şeref yok. Geçen söyledim ya düşman bile bu şerefsizliği yapmaz. Bunlar bunu yaptı! Değerli kardeşlerim bizim aldığımız terbiye farklıdır. Biliyorsunuz Hazreti Ali düşmanı öldürmek için yatırıyor tam boynunu vuracak düşman tükürüyor. Tükürdüğü anda Hazreti Ali onu öldürmekten vazgeçiyor. Şu ana kadar seni inancımın gereği için öldürecektim ama nefsim karışır diye vazgeçiyorum diyor. Tablo budur. Vicdansızca hareket ettiler. Şimdi de farklı gayretlerin içindeler. Biz de AK Parti olarak elimizden geleni yapacak bu devleti bu Haşhaşilerden Allah'ın izniyle temizleyeceğiz. haberler.com
Sabah-atv Satışında BDDK ve SPK Devreye Girdi Mi?
Zirve Holding’in sermayesi borcu karşılamıyor kamu bankaları ipotek veya teminat aldı mı? Bankalar önce kredi verip sonra da reklam ve ilanla Sabah-atv’yi mi destekliyor?ANKARACHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, Sabah-atv’nin oluşturulan havuz aracılığıyla Zirve Holdinge satılmasıyla ilgili yeni bir soru işaretini daha gündeme getirdi. Sabah-atv’yi aldığı belirtilen Zirve Holding’in sermayesinin 380 milyon TL olduğunu, Çalık grubunun ise kamu bankalarına 500 milyon dolar borcu kaldığını belirten Umut Oran, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’a, “Peki kamu bankaları ipotek veya teminat aldı mı? SPK ve BDDK bu borç devri ve teminat konularında harekete geçti mi, geçmediyse siz re’sen devreye girecek misiniz? Kamu bankalarının hükümete yakın medya kuruluşlarına sadece kredi vermediği, aynı zamanda bu kredi ödemelerini kolaylaştırmak için yüksek miktarda reklam-ilan desteği de sağladığı kanısı doğru mudur?” diye sordu.2007’de Çalık satın almıştıCHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın yanıtlaması istemiyle TBMM’ye sunduğu soru önergesinde, Sabah-atv medya grubunun 2007 yılında iki kamu bankasının verdiği kredilerle (Vakıfbank 375, Halkbank 375 milyon dolar) Çalık Grubu’nca satın alındığını anımsattı.Kalan borç 500 milyon dolarZaman içerisinde bu borcun 500 milyon dolara indirildiği ve Sabah-atv’nin Ömer Faruk Kalyoncu’nun sahibi olduğu Zirve Holding’e, “kamu bankalarına olan borçlarıyla birlikte” devredildiğinin kamuoyunda yer aldığını  anımsatan Umut Oran, Babacan’ın şu sorulara yanıt vermesini istedi:Eylül 2013’te kurulan ve Aralık 2013’te Sabah-atv’yi satın alan Zirve Holding, Çalık Grubu’nun kamu bankalarına (Vakıfbank ve Halkbank) olan borçlarını da üstlenmiş midir?Kamu bankaları Zirve’den ipotek aldı mı?21 Ekim 2013 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi’ne göre Zirve Holding’in toplam sermayesi 380 milyon TL (190 milyon dolar) olduğu için Kalyon Grubu’nun kasasında 500 milyon dolarlık borcu devralacak miktarda para bulunmadığı doğru mudur? Bankalar Kanunu’na göre Zirve Holding’in bu borçları devralabilmesi için yüksek tutarlı ipotek vermesi gerektiği, ancak bu işlemin de yapılmadığı bilgisi doğru mudur?Ziraat, Halkbank, Vakıfbank bu satın alma işlemi için yeni kurulan Zirve Holding’e kredi desteği sağladı mı? Kamu bankaları bu satış/devir işlemleri için kaç para kredi sağlamıştır?Kamu bankaları Sabah-atv’nin satışı/devri için Zirve Holding’ten ne kadar teminat ve ipotek almıştır? Bu teminat ve ipoteklerin ayrıntılı listesi nedir?BDDK inceleme yaptı mı?Böylesi önemli bir kredilendirme işleminin Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından denetlenmesi gerekmiyor mu, Sabah-atv’nin Zirve Holding’e satışı konusunda BDDK hangi işlemleri yapmıştır? BDDK’nin ihmali varsa bu konuda siz re’sen harekete geçerek işlemi başlatacak mısınız?SPK ne zaman harekete geçecek?Sabah-atv satışına kredi sağlayan kamu bankalarının bir bölümünün Borsa İstanbul’da (BİST) işlem görmesi karşısında, bankalar niçin bu durumu yatırımcılara ve hissedarlara bildirmedi? SPK bu konuda ne zaman harekete geçecektir? SPK’nın ihmali varsa bu konuda siz re’sen harekete geçerek işlemi başlatacak mısınız?Bankalar Sabah-atv için önce kredi sonra da reklam desteği mi veriyor?Kamu bankalarının hükümete yakın medya kuruluşlarına sadece kredi vermediği, aynı zamanda bu kredi ödemelerini kolaylaştırmak için yüksek miktarda reklam-ilan desteği de sağladığı kanısı doğru mudur?Vergi mükelleflerinin ödediği vergilerden kaynaklandığı için kamuyu ilgilendirdiğinden, Ziraat, Vakıfbank ve Halkbank’ın son 5 yılda Sabah-atv grubuna toplam kaç TL’lik reklam, ilan vermiştir?