onedio
Görüş Bildir

Altın Portakal Haberleri

Altın Portakal ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Altın Portakal ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Nejat İşler 42 Yaşına Hastanede Girdi
Bir süredir sağlık sorunlarıyla gündeme gelen sanatçı, birçok önemli TV dizisi ve sinema filminde rol almış olsa da en çok Behzat Ç. dizisindeki Ercüment Çözer ve Barda filmindeki Selim rolleriyle hatırlanıyor. 1972 yılında İstanbul'un Eyüp semtinde doğdu.28 Şubat 1972 yılında İstanbul'un Eyüp semtinde doğdu. Feshane işçilerinden birinin torunu olan Nejat İşler, ilkokuldan sonra eğitimine Cağaloğlu Anadolu Lisesi'nde devam etti. Ortamına alışamadığı yeni okulunda popüler olmak ve derslerinden kaçmak için okulun tiyatro koluna girdi. Kısa zamanda popüler olan Nejat İşler derslerini de boşluyordu. Liseyi bitirdikten sonra üniversiteye giremeyince, para kazanmak için çay partileri düzenlemeye başladı.Nejat İşleri umduğu gibi gitmeyince borca girdi. Borçlarını kapatabilmek için Mahmutpaşa'dan t-shirt alıp Teşvikiye'de bu t-shirtleri satma kararı aldı. Kış aylarında ise t-shirt yerine kitap, dergi ve plak sattı. İki sene sonra Yıldız Teknik Üniversitesi Fotoğraf bölümünü kazanan Nejat İşler iki yıllık olan bölümden askerlik için iyi olmadığını düşünerek vazgeçti.On yıl kadar satış işleriyle uğraştıktan sonra Taksim'de dolaştığı birgün, bir tiyatro sahnesinde bedava gösterimde olan 'Danton'un Ölümü' adlı eseri seyretti. 'Ben niye bu işi yapmıyorum?' diye düşünen Nejat İşler, dayısının yanına gittiği Eskişehir'de konservatuar sınavına girmeye karar verdi ve kazandı. İstanbul'a döndüğünde, ilanını gördüğü Mimar Sinan Üniversitesi Konservatuar Bölümü'ne başladı. 1995 yılında Mimar Sinan Üniversitesi'nin devlet konservatuarı bölümünden mezun olana kadar devlet tiyatrosunda ve televizyon dizilerinde rol aldı.1995 yılında mezun olduktan sonra iki arkadaşıyla birlikte 'Kahramanlar ve Soytarılar Tiyatrosu'nu kurdu. Tiyatronun kurulmasından sonra kendi oyunları için hikayeler yazmaya başladı. 'Belki hiç okumayan biri de yazabilir bunları, benim yazı yazmamın nedeni yazmak değil, sadece oynayalım diye yazıyorum.' dediği, 'Tuhaf Şehir Hikayeleri', 'Biz Zavallı Erkekler' ve 'Yalnızlık Benim Gizli Sevgilim' adlı üç kitap yazdı. 41.Antalya Altın Portakal Ödülleri için Erkek Oyuncu dalında aday olarak gösterildi. Her fırsatta amacının başrol oynayıp şöhret olmak olmadığını belirten İşler, tek arzusunun yaptığı işi elinden geldiğinin en iyisi olarak yapmak olduğunu, tiyatro yaparken ölmek istediğini dile getirdi.1994 yılında rol aldığı ilk televizyon dizisi olan Gurur'dan sonra, Deli Yürek, Şehnaz Tango, Nasıl Evde Kaldım, Dedem, Gofret ve Ben, Aşk ve Gurur, Şeytan Ayrıntıda Gizlidir dizilerinde oynadı. 1999'da ilk sinema filmi Eylül Fırtınası'nda rol aldı. Mustafa Hakkında Herşey ve Anlat İstanbul filmleri ile sinema oyunculuğuna devam etti. 2000'li yıllarda da Gülbeyaz ve Behzat Ç. gibi dizilerin yanı sıra Barda ve Kaybedenler Kulübü gibi filmlerde de başarılı performanslar ortaya koydu. 17 Ocak 2014 günü septik şok tanısıyla Bodrum Acıbadem Hastanesi yoğun bakım ünitesine kaldırılan İşler'in hayati tehlikesinin kalmadığı bildirildi.Vatan
19 Yabancı Ünlünün Fantastik Türkiye Macerası
Ülkemizi birçok yabancı ünlü oyuncu, şarkıcı, manken ziyaret ediyor. Kimi tatilini geçirirken kimisi iş için ülkemize geliyor. Eminiz hepsi birçok güzel anı ile ayrılıyor ama aralarında başlarına enteresan işler gelenler de yok değil. İşte size ülkemizde yabancı ünlülerin yaşadığı fantastik olaylara birkaç örnek.
Alin Taşçıyan FIPRESCI Başkanı
Sinema yazarlığındaki yirmi beşinci yılını kutlayan eleştirmen ve gazeteci Alin Taşçıyan 89 yıllık kurum olan Sinema Eleştirmenleri Federasyonu 'nun (FIPRESCI) başkanı oldu. 2010 yılından bu yana FIPRESCI başkan yardımcılığı görevinde olan Alin Taşçyan 6 Nisan 2014 Pazar günü İtalya’nın Bari kentinde yapılan FIPRESCI olağan genel kurulunda üye ülke temsilcilerinin oylarıyla birliğin yeni dönem başkanı oldu. Dünyanın elliden fazla ülkesinin sinema yazarı ve eleştirmenlerinin kurduğu dernek ve meslek örgütlerinin bir araya gelmesiyle oluşan FIPRESCI, Türkiye’nin en eski derneklerinden SİYAD – Sinema Yazarları Derneği’nin de başkanlığını yürüten Alin Taşçıyan tarafından yönetilecek. Taşçıyan FIPRESCI başkanlığına oybirliğiyle seçildi. 1925 yılında Paris’ten ve Brüksel’den sinema yazarları bir araya gelerek FIPRESCI’nin temellerini attı. Sinema yazarlarının uluslararası federasyonu 1926 yılınının eylül ayında Paris’te gerçekleştirilen bir sinema kongresi esnasında kuruldu. Bugün 89 yaşında olan FIPRESCI’nin onursal başkanları Michel Ciment, Derek Malcolm, Marcel Martin ve Andrei Plakhov, onursal başkan yardımcısı Dan Fainaru ve onursal üyeleri de Marco Fiore ile Felice Laudadio. Federasyonun genel sekreterliğini uzun yıllardır Alman sinema yazarı Klaus Eder yürütüyor. İki yılda bir genel kurula giden FIPRESCI’nin başkanlığını Jean Roy yürütürken 2010’yılından bu yana Türkiye’den Alin Taşçıyan, Jean Roy’un yardımcılığını Macar sinema yazarı Gyorgy Karpati ile yapmaktaydı. Alin Taşçıyan, 1969 İstanbul doğumlu. İstanbul Üniversitesi Basın Yayın Yüksekokulu mezunu. 16 yıl Milliyet bünyesinde çalıştı. 1994 - 2006 yılları arasında farklı dönemlerde TRT televizyonunda Bir Zamanlar Genç Sinemacılar, Genç Sinemacılar, Sinema Büyüsü ve Beyazperde programlarını sundu. Yazıları birçok dergide yayınlandı. Estela Bravo Çağının Tanığı kitabını yayına hazırladı. Halen İstanbul Film Festivali, Adana Altın Koza Film Festivali danışmanı. İstanbul Kısa Film Günleri komitesinde, Antalya Altın Portakal Film Festivali, İstanbul Modern sineması danışma kurullarında yer aldı. İFSAK Sinema Ödülü sahibi. Drama, Köln, Linz, Roma, Nürnberg, Erivan, Pecs gibi festivallerin ana jürilerinde; Torino, Venedik, Rotterdam, Kiev, Cannes, Karlovy Vary ve Selanik film festivallerinin de FIPRESCI jürilerinde görev yaptı. Star gazetesinde köşe yazarlığı yapıyor. Medyatava
Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali Başlıyor
Bu yıl 17.’si gerçekleşecek olan Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali 8-15 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşecekUçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali, 17. kez seyirci ile buluşmaya hazırlanıyor. Festival 8-15 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşecek. Tiyatro, fotoğraf sergisi, kahkaha yogası, organik mutfak, yapımcılık atölyesi, film okuma, dans gibi etkinliklere de ev sahipliği yapacak olan festival de 108 film gösterimi yapılacak. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali bu yıl 42 ülkeden 108 filmi izleyicilerle buluşturacak. 16 bölümden oluşan festival programında Rotterdam, Toronto, Cannes, Berlin gibi dünyanın önemli festivallerinde yarışan yepyeni filmler Ankaralı sinemaseverleri bekliyor. Festival bu yıl Türkiye’den ve dünyadan yaklaşık 100 konuk ağırlamaya hazırlanıyor. Festivalin bu yılki ödülleri 8 Mayıs’ta Ankara Devlet Opera ve Bale Sahnesi’nde gerçekleşecek olan Açılış Töreni’nde sahiplerini bulacak. “Uçan Süpürge Onur Ödülü” Türkiye Sineması’na 1950li yıllardan itibaren emek vermiş, 170’den fazla filmle beyazperdede görünmüş bir yıldıza, Muhterem Nur ’a veriliyor. “Bilge Olgaç Başarı Ödülleri” ise farklı dallarda altı kadına verilecek: Sinema yazarı Alin Taşçıyan , kurgucu Çiçek Kahraman , sanat yönetmeni Natali Yeres , yönetmen Nezahat Gündoğan, oyuncu Şebnem Sönmez ve yapımcı Zeynep Özbatur Atakan . “Tema Ödülü” ise LİSTAG ve “Benim Çocuğum” belgeseline gidecek. Zeynep Özbatur’la kadınlar için yapımcılık atölyesi Yapımcılık alanında kadınların var olabildiğini, sinema sektöründe sözünün geçtiğini kanıtlayan yapımcı Zeynep Özbatur Atakan bu yıl Bilge Olgaç Başarı Ödülü’nün sahiplerinden biri olarak festivalin konuğu olacak. Festival programı kapsamında YapımLab işbirliğiyle 9 Mayıs’ta Zeynep Özbatur Atakan’ın moderatörlüğünde “Kadınlar için Yapımcılık Atölyesi” gerçekleştirilecek. Film okuma atölyesi SİYAD’ın ilk kadın başkanı olan Alin Taşçıyan geçtiğimiz günlerde FIPRESCI Başkanlığı’nı da devraldı ve bu göreve seçilen ilk kadın oldu. Alin Taşçıyan sinema yazarlığına getirdiği feminist yorumla kadınların beyazperdedeki temsiline başka türlü bakmanın mümkün olduğunu gösteren, film tarihini ve teorisini en iyi bilen eleştirmenler arasında sayılıyor. Bu işe gönül vermekle kalmayıp kadınların bu mesleği seçmesinde rol modeli olan, film eleştirmenliğinin ilk koşulunun sinemayı sevmek olduğuna hep yürekten inanan Alin Taşçıyan, 17. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’nde Bilge Olgaç Başarı Ödülü alacak. 10 Mayıs’ta ise SİYAD işbirliğiyle “Kadınlar için Film Okuma Atölyesi” yapacak. Kadınlar için senaryo atölyesi 2011’de Canavarlar Sofrası’na birlikte imza atan Ramin Matin ve Emine Yıldırım , Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde En İyi Film ödülünü alan filmleri “Kusursuzlar” ile festivalin bu yılki konukları arasındalar. Kusursuzlar, 30’lu yaşlarını süren iki kız kardeşin travmatik ilişkisini odağına alıyor. Filmin senaristi ve yapımcısı Emine Yıldırım 11 Mayıs’ta Senaryo Atölyesi gerçekleştirecek. ‘Kadınlık halleri’ atölyeleri Festival haftası boyunca her gün Buğday Derneği işbirliğinde atölyeler gerçekleştirilecek. Festival programının en keyifli bölümlerinden biri olan “Kadınlık Halleri”nde herkese uygun bir atölye var. Nihal Poyraz Temürcü ile “Doğal Merhem Yapımı”, Arzu Çol ile “Tohumu Pişirmek: Bir Arzu Nesnesi Olarak ‘Yemek’in Tarihi”, Eda Atay ile “Gülme Yogası”, Elif Zilan ile “Büyülü Dans 'Dişil Enerji Aktivasyon Atölyesi”, Canan Tüzel Okyay ile “Enerji ve Farkındalık için Fiziksel Devinim ve Dans”, Esra Debreli Deniz ile “Hikayelerle İçe Yolculuk” festival izleyicileri için olduğu kadar festival ekibi için de keyifli bir deneyim vaat ediyor. Direniş’in kadınları fotoğraf sergisi Festival programında her yıl farklı bir sergiye yer veren Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali bu yıl “Direniş’in Kadınları Sergisi”ne ev sahipliği yapıyor. SolfaSol gazetesi işbirliğiyle gerçekleştirecek sergi 10-17 Mayıs tarihleri arasında Goethe Institut Ankara’da (Alman Kültür Merkezi) ziyaret edilebilir. Evim! Güzel Evim! 2012 yılında Uçan Süpürge Bilge Olgaç Ödülü’nü alan Füsun Demirel , bu kez yeni oyunu Evim! Güzel Evim! ile festivale konuk oluyor. Demirel’in uzun bir aradan sonra tiyatro sahnelerine döndüğü bu oyun, BuluTiyatro tarafından Ebru Nihan Celkan ’ın rejisiyle seyirciyle buluşuyor. “Evim Güzel Evim” 13 Mayıs’ta Yenimahalle Belediyesi işbirliğiyle, 14 Mayıs’ta da Altındağ Belediyesi işbirliğiyle mahallelerde sahnelenecek. Festival programının tanıtımı 26 Nisan Cumartesi günü saat 17.00’de Kuğulu Park’ta Basın Toplantısı ile duyurulacak.T24
Bu Hafta 10 Yeni Film Vizyonda
Bu hafta 3'ü yerli 10 film vizyona girecek. 'Lal'  Semir Aslanyürek'in yönettiği dram türündeki 'Lal' filmi izleyiciyle buluşacak. Oyuncu kadrosunda Erkan Can, Ata Murat Kalkan, Erdal Sarı ve Gürkan Uygun'un yer aldığı filmde, Antakya'nın bir köyünde 14 yaşlarında iki çocuğun macera dolu yolculukları konu ediliyor. 'Mutlak Adalet' Yönetmenliğini Hüseyin Eleman'ın yaptığı 'Mutlak Adalet' filminde, Ozan Akbaba, Bülent Çolak, Bihter Dinçel ile Turgay Tanülkü izleyici karşısına çıkacak. Dram türündeki filmin konusu özetle şöyle: 'Metin, karısı Bahar ve kızları Ece ile mutlu bir hayat sürmektedir. Bir gün iş dönüşü evine geldiğinde üç hırsızın karısına tecavüz ettiğini ve kızını darbettiğini görür. Olayın şokuyla hırsızları kovalar ve birini yakalayıp öldürür. Nefsi müdafaa sınırları dışında adam öldürmek suçundan hapse giren Metin, çıktığında dağılan ailesini kazanmak için bir mücadele eder. Eşi psikolojik sorunlar yaşamakta, kızı Ece ise çocuk esirgeme yurdunda kalmaktadır.' 'Cennetten Kovulmak' 50- Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde 'En İyi Film', 'En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu' ve 'Jüri Özel Ödülü'nü kazanan 'Cennetten Kovulmak' filminin yönetmen koltuğunda Ferit Karahan oturuyor. Ezgi Asaroğlu, Rojin Tekin, Gülistan Acet, Bünyamin Kavrut, Jülide Kural'ın rol aldığı film, dram severleri salonlara çekmeyi hedefliyor. Filmde, elektrik mühendisi Emine'nin görevli olduğu inşaatta, kendisine karşılıksız bir aşk besleyen Kürşat adlı işçinin hayatını kaybetmesi üzerine yaşananlar anlatılıyor. 'Aşk Treni' Rohit Shetty'nin yönettiği 'Aşk Treni' filminde, Shahrukh Khan, Deepika Padukone, Satyaraj ile Nikitin Dheer rol alıyor. Hindistan yapımı aksiyon komedi türündeki filmde, ailesini çocukken kaybeden Rahul'un bir gün arkadaşlarının daveti üzerine Mumbai'den Goa'ya gitmek üzere Chennai Express'e binmesi sonu yaşanan gelişmeler izlenebilecek. 'İnanılmaz Örümcek Adam 2' Andrew Garfield, Emma Stone, Jamie Foxx, Dane DeHaan'un rol aldığı 'İnanılmaz Örümcek Adam 2' filminin yönetmen koltuğunda Marc Webb oturuyor. Macera sevenleri sinema salonlarına çekmeyi hedefleyen ABD yapımı filmin konusu özetle şöyle: 'Hayatı oldukça yoğun geçen Peter Parker, bir yandan kötü adamları yakalayıp, diğer yandan aşkı Gwen ile vakit geçiriyordur. Gwen'ın babasına kızından uzak durarak onu koruyacağına dair verdiği sözü de unutmayan Peter, bu sözü tutmakta zorlanmaktadır. Kötücül Electro'nun ortaya çıkması, eski arkadaşı Harry Osborn geri dönüşü ve Peter'ın geçmişine dair yeni ipuçlarının ortaya çıkması Örümcek Adam'ın hayatını değiştirecektir'. 'Sensiz Olmaz' Londra'da geçirdiği 2 yılın ardından İspanya'ya geri dönen Hache'nin eski ve yeni aşkı arasındaki kararsızlığı anlatan 'Sensiz Olmaz' filminin yönetmenliğini Fernando Gonzalez Molina üstlendi. İspanyol yapımı romantik dram türündeki filmin oyuncu kadrosunda Maria Valverde, Mario Casas, Clara Lago ile Alvaro Cervantes'in yer alıyor. 'Dom Hemingway' Richard Shepard'ın yönettiği 'Dom Hemingway' filminde, Jude Law, Richard E. Grant, Demian Bichir ile Emilia Clarke izleyici karşısına çıkacak. İngiliz yapımı komedi dram türündeki filmde, arkadaşlarını gammazlamadığı için 12 yıl boyunca hapis yatan Dom Hemigway'ın cezaevinden çıktan sonra uzak kaldığı kızıyla vakit geçirmek için suç dünyasını geride bırakmak için verdiği mücadele konu ediliyor. 'Aşk Bilmecesi' Ünlü Fransız senarist-yönetmen Cedric Klapisch'in yönettiği 'Aşk Bilmecesi' filminde Kelly Reilly, Romain Duris, Audrey Tautou ile Cecile De France rol alıyor. Filmde, eşinin New York'ta tanıştığı biri nedeniyle kendisi terk etmesi üzerine Xavier'in yaşadıkları izlenebilecek. 'Sıfır Teorisi' Terry Gilliam'ın yönetmen koltuğuna oturduğu 'Sıfır Teorisi' filminin oyuncuları arasında Christoph Waltz, Matt Damon, Tilda Swinton ile Ben Wishaw yer alıyor. Bilim kurgu türündeki Romanya yapımı filmin konusu özetle şöyle: 'Qohen, her şeyin aslında hiçbir şeye eşit olduğunu ispatlanmaya çalıştığı gizli bir projeye dahil olur. Ancak toplumu kontrol eden yönetim, onu bu projeden uzaklaştırmak için, aşık olabileceği bir hayat tasarlamak dahil her şeyi yapacaktır. Terry Gilliam'ın geleceğe dair karanlık bir portre sunduğu film, kapitalizm ve inanç sistemlerine dair çarpıcı eleştiriler içeriyor.' 'Sefer Tası' Ritesh Batra'nın yönettiği 'Sefer Tası' filminde, Irrfan Khan, Nimrat Kaur, Nawazuddin Siddiqui ile Denzil Smith'in oynuyor. Filmde, her gün binlerce ev kadının, hazırladıkları öğle yemeklerini sefer taslarında eşlerine ulaştırdığı Hindistan'ın en kalabalık şehri Bombay'da bir gün bir kuryenin sefer tasını yanlış adrese teslim etmesi üzerine yaşanan gelişmeler anlatılıyor. AA
Cahit Berkay: 'Politik Şarkılarla Kimse İlgilenmiyor, Sevgiyi Silah Olarak Kullanacağım'
180 film için müzik yapan Cahit Berkay, klasikleşmiş müziklerini bugüne uyarlayıp tekrar dinleyicilerinin beğenisine sunmayı planlıyor Bugüne kadar aralarında Çiçek Abbas, Selvi Boylum Al Yazmalım, Güler misin Ağlar mısın'ın da aralarında bulunduğu 180 film için müzik yapan Moğollar'ın kurucularından sanatçı Cahit Berkay yeni bir proje hazırlığında. Proje kapsamında Berkay'ın klasikleşmiş film müzikleri, senfoni orkestrasıyla sahnede yeniden çalınacak. Senfoniye darbuka, bağlama gibi enstürmanlar eşlik edecek. Cem Karaca ve Barış Manço ile birlikte söylediği şarkıları bugüne uyarlayıp Emrah Karaca solistliğinde dinleyicisi ile buluşturmayı planlıyor. Hem rock hem de aşk için 'içi boşaldı' yorumu yapan Berkay, siyasetin de müziğin değişimini tetiklediğini ifade ediyor. Kenan Evren 'e kadar analog olan müziğin onun ardından soğuklaştığına dikkat çekti. Berkay 'Politik içerikli şarkılarla kimse ilgilenmiyor. Sevgiyi silah olarak kullanıp bunu yapacağım.' diyerek Gezi olaylarının kendisini olağanüstü umutlandırdığını söyledi. Ayşegül Akyarlı Güven ’in The Wall Street Journal’da yer alan söyleşisinin bir kısmı şöyle: Kaç filmin müziğinde imzanız var bugüne kadar? Bugüne kadar birebir yaptığım 180 tane film müziği var. Uzunca bir dönem yaşamım yurtdışında geçti. Ama yaptığım film müziklerini başka filmlere de döşediler. 250 film kadar vardır herhalde onlar bir arada olunca. Şimdi bunları bir araya getirecek bir projeniz var. Biraz anlatır mısınız? Proje herşeyden önce 70'li yılları 2014'de tekrar yaşamak tekrar çalıp söylemek, nostaljiden öte dönemin müzikal yaşanmışlığını tekrar yaşamak için. bugünkü kuşaklarla paylaşmak için. Ne yapılacak bu kapsamda? İki farklı formatımız var. Birinde benim hit olmuş film müziklerinin çalınması. Bunu senfoni ile çalacağız. Şu an 12 parça var. 18-20'ye de çıkabilir sayı. Selvi Boylum Al Yazmalım, Çiçek Abbas gibi parçaları çalacağız. Tamamen batı formülünde bir senfoni resmi oluşabilir hayalinizde. Ama öyle oluşmasın. Sonuçta ben bu parçaları Anadolu'dan beslenerek yaptım. Bu nedenle Anadolu'da varolan seslerin de senfoni enstürmanlarıyla güzel bir harmanlamasını oluşturduk. Mesela zurna var, ney var, darbuka var. İki tane böyle konser yaptık. Çok başarılı geçti. Cemal Reşit Rey'de merdivenler bile doldu. Altın Portakal'da da yaptık. O Yeşilçam filmleri zaten 70'lerde kalmadı. Özel kanallar sayesinde bugünün gençleri de onları iyi tanıyor. İkinci formatınız nasıl? Biliyorsunuz biz Cem Karaca ile 45'likler artı albümler yaptık. Barış ile de 1 albüm yaptık. Emrah Karaca'nın solistliğinde bunların bugünkü yorumunu sergilemeyi düşünüyoruz. Bazılarını bugüne uyarlıyoruz. Bazılarınıysa aynı bırakıyoruz. Mesela Dağlar Dağlar. Ona hiç dokunmuyoruz. 70'li yıllarla 2014'ün enerjisinin harmanlandığı bir pozitif kurgu hazırlığındayız. Sinema için müzik nasıl yapılır? Pratikte neler değişir? Senaryo gelir. Okursun. Beğenirsen işi kabul edersin. Filmi çekip kaba montajını yaparlar. Oturup yönetmenle birlikte o kaba montajı izlersin. O sırada elinde kronometre ile filmin neresinde müzik olacağını kararlaştırırsın. Sonra stüdyoda müziği kaydedersin. Biz kaydederken stüdyoda da o film döner. Zamanın yönetmene göre değişir. Mesela Ömer Kavur ve Atıf Yılmaz'ın 'filmi bitireceğiz aman şu tarihte vizyona gireceğiz' gibi bir dertleri olmazdı. O film onların istediği olgunluğa ulaşıncaya kadar ne emek gerekiyorsa o vakti ayırırdı. Ama genelde motor dendikten 1 ay sonra film vizyona girerdi. Ama işin beste boyutu başka.. Nasıl başka? Mesela Selvi Boylum Al Yazmalım'ın müziğini nasıl bestelediğinizi anlatır mısınız? Bazı filmlerde ana temanın yanısıra ikinci bir tema da gerektirir. Mesela bir duygusal müzik olur. sonra o müziğin mutluluk hali olur, dramatik hali olur, işkilli gerilimli hali de olur. Kötü adam takibi için bir müzik gerekir. Ortalama en az 4-5 çeşit tema gerekir. Ben oturdum önce Selvi Boylum Al Yazmalım için tema oluşturmaya. İlk olarak gitar aldım elime. Ama gitarla olmadı. Bağlamayla da olmadı. 3-4 saat kara kara düşündükten sonra evdeki cura aklıma geldi. İlk curam... Telleri yok, toz içinde. O curayı indirdim. Eski telleri temizledim, akordunu yaptım. Yarım saat sonra o müziğin tamamı çıkmıştı. Çünkü filme müzik yapmak hayaldir. Önce o müzikal kurguyu hayal edeceksin. Notalarını hayalinde duyacaksın. New York'ta geçen filme davul zurnayla, Anadolu'da geçen filme saksafonla müzik yapamazsın. Hiç kaybettiğiniz iş oldu mu mesela? Hayır kaybettiğim olmadı. Ama rötuş yaptığım oldu. Ses yükselterek kavgalar etmedik. Çünkü müzikte kavga olmaz. Ama münakaşa olur. Mesela benim asla çalışmayacağım 2 tane yönetmen vardır. Ama isimlerini açıklamam. Atıf Yılmaz ve Ömer Kavur ile çalışmaksa bir ayrıcalıktır. Ne istediğini bilmeyen adamla işi çözmek çok zor. Bu coğrafyada yaşayan insanlara müzik yapıyorsan buradaki kültürü ıskalamayacaksın. Öğrenip kendini onunla donatacaksın. Pir Sultan Abdal'ı da bileceksin, Yaşar Kemal'i de. 70'lerden bugüne 10 yıllık süreçleri düşünecek olursak, neler değişti ve biz nasıl bir etki altına girdik ki bizim dinlediğimiz müzikler değişti? Siyasi açıdan bir etkilenme oldu bir kere. Ama daha da önemlisi 60-70'li yıllar analog dönemdi. Elle dokunup koklayabildiğin bir müzik vardı. Şimdi dijital. Karşı değilim hayat böyle gelişti. Ama analog filmin sıcaklığı ile dijital arasında nasıl bir fark varsa bu fark müzikte de kendini belli eder. Biri sıcaktır, diğeri soğuktur. Kenan Evren'e kadar olan dönemde hayat analogdu. Hatta bir dönem var ki taş plak dönemleri, analog bile yoktu. Sevgi, aşk, bunlar farklı yaşanıyordu. Sevgilinin elini tutmak için yanıp tutuşuyordun. Zırt diye elini tutamıyordun. Uzaktan bakıyordun, mektup yazıyordun falan filan. O zaman şarkı çıkıyordu. Şimdi çıkmıyor. Aşk için emek yok ki. 'Merhaba, naber' hooop yatağa. Maymun iştahlılık var. Aşklar 2 günde bitiyor. Yaşasalar onun da şarkısı çıkacak aslında. Siyaset çok etkiler mi müziği? Bizi etkiliyor. Mesela ben çok etkilenen bir kuşaktan geliyorum. Şimdi de var etkilenenler birkaç tane. Popçulara diyecek birşeyim yok. Onların derdi başka. Ama rock müzik yapıyorsan bunu yapamazsın. Rock'ta bunu yemez. Ama yedirdiler maalesef. İçi boş. Kendi yaşadığı ortamdan bahsetmiyor. Sen menfaatini nasıl koruyacaksın? Kendi şarkını yapmazsan bir gün sıra sana da gelir. 70'lerde her gün 25 kişi ölüyordu ortalama. Sonra büyük çoğunluk çocuklarını uzak tutmaya çalıştı haklı olarak. Kenan Evren ve şülekasının en büyük 'başarısı' kuşaklar arasındaki kültür akışını kestiler. Siyasetle ilgilenenler ya mahkemelerde hapis cezaları aldılar, ya da işkencede öldüler. Turgut Özal da sonra gelip tüy dikti üzerine. Nazım Hikmet'i bile tanımıyorlar şimdi.. Yazık. Onlar özellikle böyle yapıldılar. Son 10 yılda tek parti iktidarı var. Bu nasıl yanısıdı müziğe Genelde yok ama sistem sanata akıllı dokonuşlar yapıyor yavaş yavaş. son günlerde profesör lakaplı admalar müzikte kadın sesi haramdır, enstürman haramdır, telefonda bekleme yaparken size çalınan şarkılar haramdır gibi sözler söyler oldu. 10 yıllık bir süreçte gerçekten ciddi bir müdahale oldu mu sizce müziğe? Özgürlükleriniz gerçekten kısıtlandı mı? Gösterişte kısıtlamadılar ama polisiye devlet durumuna girdik ve bundan sonra ne yapacaklarını bilemiyorum. Gezi olayları beni olağanüstü umutlandırdı. Çünkü Gezi'ye kadar siyasetle ilgilenmeyen bir profil çiziyordu gençler. Ben yoruldum demeyeceğim ama, o kadar çok yapılmış şarkılarım var ki.. Iskaladılar. Politik içerikli şarkılarla kimse ilgilenmiyor. Sevgiyi silah olarak kullanıp bunu yapacağım. Solcuyum demenin bir anlamı kalmadı. Ama ben hala solcuyum, komunistim. Bunu söyleyecek dönem değil ama aklını kullanacak dönemdeyiz. T24
Ankara Uluslararası Film Festivali’nde Yarışacak Filmler Açıklandı
Bu yıl 5-15 Haziran tarihleri arasında düzenlenecek Ankara Uluslararası Film Festivali’nde yarışacak filmler açıklandı. Halkbank Ana Sponsorluğunda ve T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığının destekleri ile gerçekleşecek Ankara Uluslararası Film Festivali’nde yarışacak yerli filmler belli oldu. Dünya Kitle İletişimi Araştırma Vakfı tarafından düzenlenen ve bu sene 25.si gerçekleştirilen festivalde 10 yerli film yarışma bölümü için seçildi. Ulusal Uzun Metraj yarışmasına 30’un üzerinde film müracaat etti. Prof. Dr. Seçil Büker, Prof. Dr. Oğuz Onaran ve İrfan Demirkol’dan oluşan Ön Seçici Kurul bunların arasından 10 filmi yarışma için belirledi. Ulusal Uzun Metraj yarışmasında 13 dalda ödül verilecek. Bunun yanında bu ödüllerin yanısıra Sinema Yazarları Derneği (SİYAD) “En İyi Film” ödülü de yer alacak. Yarışma için seçilen 10 film şunlar: Kusursuzlar Yönetmen: Ramin Matin Oyuncular : Esra Bezen Bilgin, İpek Türktan Kaynak, İbrahim Selim, Mehmet Ali Nuroğlu, Suna Selen, Melih Düzenli Ödüller: 2013 Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali En İyi Filmi, En İyi Yönetmen, Film Yönetmenleri Derneği En İyi Yönetmen. 2013 Malatya Uluslararası Film Festivali En İyi Kadın Oyuncu Cenneten Kovulmak Yönetmen: Ferit Karahan Oyuncular: Ezgi Asarog?lu, Rojin Tekin, Ju¨lide Kural, Gu¨listan Acet, Bu¨nyamin Kavrut, Aziz C¸apkurt, Mirza Metin, Alan Ciwan, Hilmi Demirer, Yavuz C¸etin Ödüller: 2013 Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali En İyi Film Mavi Dalga Yönetmen: Zeynep Dadak & Merve Kayan Oyuncular : Ayris Alptekin, Onur Saylak, Barış Hacıhan, Albina Özden, Nazlı Bulum, Begüm Akkaya, Sefa Tokgöz, Fehime Seven, Derya Durmaz, Cüneyt Yalaz, Sude Aslantaş Ödüller: 2013 Uluslararası Antalya Altın Portakal En İyi İlk Film, En İyi Senaryo, En İyi Kurgu Ödülü Yönetmen: Kerem Deren Oyuncular : Farah Zeynep Abdullah, Engin Akyürek, Ceren Moray, Onur Tuna Şarkı Söyleyen Kadınlar Yönetmen: Reha Erdem Oyuncular: Binnur Kaya, Philip Arditti, Kevork Malikyan, Deniz Hasgüler, Vedat Erincin, Aylin Aslım Ödüller: 33. İstanbul Film Festivali En İyi Kurgu Bir Varmış Bir Yokmuş Yönetmen: Kazım Öz Oyuncular: Saim Çalar, Gamze Çalar, İsmehan Çalar, Şemsihan Çalar, Ferhat Çalar, Dilber Çalar, Derya Çalar, Recep Mertoğlu, Cengiz Kanat Ödüller: 33. İstanbul Film Festivali Jüri Özel Ödülü, Ulusal Yarışma FIPRESCI Ödülü Daire Yönetmen: Atıl İnanç Oyuncular: Fatih Al, Nazan Kesal, Erol Babaoğlu, Selen Uçer Ödüller: 2013 Uluslararası Altın Koza Film Festivali Film-Yön En İyi Film, En İyi Yönetmen Gözümün Nuru Yönetmen:Hakkı Kurtuluş & Melik Saraçoğlu Oyuncular : Melik Saraçoğlu, İsmail Saraçoğlu, Bilgin Saraçoğlu Ödüller: 2013 Uluslararası Altın Koza Film Festivali En iyi Film, En İyi Senaryo, En İyi Kurgu, SİYAD En İyi Film Ödülü Özür Dilerim Yönetmen: Cemil Ağacıkoğlu Oyuncular : Güven Kıraç, Sema Poyraz, Köksal Engür, Deniz Denker, Gökhan Kıraç Ödüller: 32. İstanbul Film Festivali En İyi Kadın Oyuncu Üç Yol Yönetmen: Faysal Soysal Oyuncular : Kristina Krepela, Nik Xhelilaj, Turgay Aydın, Faketa Salihbegovic, Rıza Akın, Alma Terzic Ödüller: 2013 ESKADER En İyi Film Ödülü Sanatrehberi
Yerli Sinemada Nefes Kesen 9 Kadın Oyuncu Performansı
Anlat İstanbul’u izleyen hemen herkesin film sonrası aklında kalan en keskin performans Yelda Reynaud’a aittir şüphesiz, zira çoğu filmde karikatürize edilmeye mahkum bırakılan trans birey ancak bu kadar gerçek ve abartıdan uzak kotarılır. Karakterin karizmatik duruşu ve hikâyesinin hezimeti bir yana, oyuncunun bu dev kadrolu yapım içinden sıyrılıp birçok festivalde ödüle uzanması da pek rastlantı değil.