onedio
Görüş Bildir

metropoll Haberleri

metropoll ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. metropoll ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Asgari Ücret 2025 Zammı İçin Bugüne Kadar Kim Hangi Tahminde Bulundu?
2025 asgari ücret zammının önümüzdeki günlerde belli olması bekleniyor. Yeni yıl için asgari ücret tartışmaları önceki senelerden farklı olarak bu kez aylar öncesinden başladı. Eylül ayı itibaren kamuoyunda oldukça yoğun bir gündem oluştu.  7 milyon çalışanı doğrudan; ülkenin tamamını ise dolaylı yoldan etkileyen asgari ücretin 2025’te ne olacağı herkes tarafından merak ediliyor. Çünkü asgari ücret, sadece işverenin çalışana verdiği minimum ücret değil... Asgari ücretle birlikte neredeyse A’dan Z’ye her kaleme zam da kaçınılmaz olacak. Günlük hayat, temel tüketim ürünleri, kiraya kadar pek unsurda fiyat artışları olacak.Öyle ki daha 2025 Ocak ayı gelmeden aylar öncesinden marketler raflarda etiket değişimine başladı. Peki, asgari ücretle ilgili öne çıkan tahminler neler? Bugüne kadar yapılan açıklamalara ve öngörülere bakıldığında çeşitli senaryolar ortaya çıkıyor. Gelin, asgari ücretle ilgili bugüne kadar hangi tahminler yapıldı, kim ne dedi hep birlikte göz atalım ve hatırlayalım.👇🏻
İşte Metropoll Araştırma Şirketinin Yaptığı Son Anket
17 Aralık operasyonları, hükümete güveni sarstı, Türkiye’nin kötüye gittiği inancını artırdı. Metropoll araştırma şirketinin yaptığı son anket, oldukça çarpıcı sonuçlar verdi. Halkın yüzde 68,4′ü Başbakan Tayyip Erdoğan’ın medyaya müdahalesini doğru bulmuyor; internet yasasının onaylanmasını yanlış bulan kesim yüzde 61,9. Halkın yüzde 52,6′sı, ‘ülkenin kötüye gittiği’ görüşünde. Metropoll’den anketle ilgili yapılan açıklama şu şekilde: “30 Mart yerel seçimlerine az bir süre kaldı. Algıların ve kanaatlerin siyasal tercihlere dönüşeceği son haftaları yaşamaktayız. Başbakan Erdoğan Mart seçimlerini son 11 yılın en önemli seçimi ilan etmiş durumda. Mart ayında gerçekleşecek olan yerel seçim adeta bir genel seçim havası taşımaktadır. 30 Mart seçimleri, Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerini de etkileyecek derecede siyasal alanda büyük değişikliklere neden olabilecek bir potansiyele sahiptir. Bir yandan seçim kampanyaları devam ederken öte yandan da yolsuzluk iddiaları, kaset savaşları ve yüksek tonlu suçlamalar gündemden düşmüyor. Bu algı, kanaat ve tercih etkileme girişimlerinin seçimlere kadar artarak devam edeceği gözükmektedir. Bu araştırmanın temel amaçlarından biri seçimlere bir ay kala bu girişimlerin toplumda nasıl bir etki bıraktığının fotoğrafını çekmek olduğu gibi 17 Aralık yolsuzluk soruşturmalarına yönelik geçen iki ay içerisinde halkın yaşananlara yönelik algısının nasıl değiştiği görmektir. Şubat 2014 Türkiye’nin Nabzı araştırması; Türkiye genelinde NUTS 2 sistemine göre 26 bölgeyi esas alan 28 ilde tabakalı örnekleme ve ağırlıklandırma yöntemi ile 19-23 Şubat 2014 tarihleri arasında toplam 1505 kişi ile yapılmıştır. Araştırma; 0,95 güven sınırları içinde +/- 2,5 hata payı ile yüz yüze anket yöntemiyle gerçekleştirilmiştir.”
Türkiye'de IŞİD'e 'Terör Örgütü' Değil Diyenlerin Oranı Yüzde 11,3
MetroPoll Araştırma Şirketi'nin yaptığı ankete göre, Türkiye'de Irak Şam İslam Devleti'ne (IŞİD) 'terör örgütü' diyenlerin oranı yüzde 70,7 olurken, terör örgütü olmadığı yönünde görüş bildirenlerin oranı yüzde 11,3 olması dikkat çekti.Zaman gazetesi yazarı Sevgi Akarçeşme 'nin 'IŞİD'e Türkiye'de ne kadar sempati var?' başlığıyla yayımlanan (26 Ağustos 2014) yazısında MetroPoll Araştırma Şirketi'nin anketine yer verdi.Ankete göre, IŞİD'e 'terör örgütü' diyenlerin oranı yüzde 70,7 olurken, 'hayır' diyenlerin oranı yüzde 11,3, 'fikri olmayanların oranı ise yüzde 18 oldu.AKP'ye oy verenler arasında IŞİD'e 'terör örgütü' diyenler yüzde 62,5 oranına sahipken, CHP ve MHP'lilerin yüzde 81'i 'evet' dedi, BDP/HDP'lilerin de yüzde 59'u 'terör örgütü' olduğunu söyledi.Son olarak IŞİD'in Türkiye'de örgütlendiğini düşünenlerin oranı yüzde 51,2 oranına sahip olurken, 'Türkiye'de eylem yapar' diyenlerin oranı da yüzde 48,8 oldu.
'IŞİD'in Türkiye'de Örgütlendiğini Düşünüyor musunuz?'
MetroPOLL'ün yaptığı araştırmaya katılanların yüzde 53'ü IŞİD'in Türkiye'de örgütlendiğini düşünüyor. Yine katılanların yarısı bu örgütün bir eylem yapma olasılığının bulunduğunu belirtiyor.Hem Batı'da hem de Türkiye kamuoyunda, Türkiye'nin IŞİD'e destek verdiğine dair bir algı var. Özellikle Batı basınında Türkiye'den IŞİD'e katılımın yüksek olduğuna dair son günlerde yoğunlaştı. Prof. Dr. Özer Sencar yönetimindeki MetroPOLL Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi de işte bu algıyı ölçen bir kamuoyu yoklaması yaptı. Araştırmanın en çarpıcı sonucu, katılımcıların yarısının IŞİD'in Türkiye'de örgütlendiğini düşünmesi. Ayrıca katılımcıların yüzde 53'ü de IŞİD, El Nusra veya El Kaide'nin Türkiye'de eylem yapabileceğini belirtti.28 ilde 16-18 Eylül 2014 tarihleri arasında toplam 1876 kişi ile yapılan araştırmada Türkiye'de vatandaşın IŞİD hakkında ne düşündüğü ve hükümetin IŞİD'e karşı nasıl bir tutum sergilemesini istedikleri soruldu.IŞİD terör örgütü mü?Araştırmaya katılanların yüzde 80'i IŞİD'i bir terör örgütü olarak gördüğünü beyan etti. Yüzde 9'u ise bu görüşe katılmıyor. Haziran ayında yapılan ankete verilen yanıtlarda ise IŞİD'i terör örgütü olarak görenlerin oranı yüzde 71'di.IŞİD'in bir tehdit olarak algılanma oranının da yüksek olduğu araştırma sonuçlarından ortaya çıkıyor. Ankete katılanların yüzde 59'u IŞİD'i Türkiye için bir tehdit olarak gördüğünü söyledi. Bu oran CHP'li seçmenler arasında yüzde 74 seviyesine çıkarken, MHP'lilerde yüzde 61, BDP'lilerde yüzde 56 ve en düşük oranla AK Partililerde yüzde 50 seviyesinde.Örgüte katılım var mı?Türkiye'den IŞİD'e katılımın da yüksek olduğuna dair iddialar var. MetroPOLL'ün anketinin en çarpıcı sonuçları da bu konuda ortaya çıktı. Eylül araştırmasında katılımcılara IŞİD'e sempati duyup duymadıkları soruldu. Sempati duyanların oranın yüzde 1.3, duymayanların oranı ise yüzde 94 oldu.Çevresinden IŞİD'e katılımın olup olmadığına dair soruya ise yüzde 2'lik bir kesim olumlu yanıt verdi. Araştırmanın kapsamının çok daha geniş tutulması halinde bu oranın aslında hiçte az olmadığı dikkate çekiyor.Nitekim IŞİD'in Türkiye'de örgütlendiğine dair algı da anket sonuçlarına göre, bir hayli güçlü. Katılımcıların yüzde 53'ü IŞİD'in Türkiye'de örgütlendiğini beyan ederken, yüzde 26'sı bu görüşe katılmıyor. Yüzde 21'i ise fikir beyan etmekten kaçındı.Terör eylemi yaparlar mı?Benzer bir oran Türkiye içinde bir terör eylemi olasılığında ortaya çıkıyor. Ankete katılanların yüzde 53'ü El-Kaide, El-Nusra veya IŞİD'in Türkiye sınırları içinde bir terör eylemi yapabileceğini düşünürken, bu görüşe katılmayanların oranı yüzde 27. Aynı soruya Haziran ayında yüzde 49'u olumlu yanıt verdi. Yani bu algı 4 puan artmış durumda.Araştırmanın bir başka İlginç sonucu da toplumun IŞİD konusunda hükümetten beklediği adım konusunda. Katılımcıların yüzde 76'sı hükümetin IŞİD'in Türkiye'deki faaliyetlerini engellemesi gerektiğini düşündüğünü belirtti. Bu görüşe katılmayanların oranı yüzde 10.Katılımcıların yüzde 52’si Türkiye’nin IŞİD’e karşı uluslararası askeri bir operasyona katılmasını istiyor. Bu oran AK Parti'ye oy verenlerin arasında yüzde 47’si, CHP’lilerin arasında yüzde 57, MHP’lilerde yüzde 50’si ve BDP’lilerde yüzde 82.CNN TÜRK
Suriyelilere Verilecek Çalışma İzni Neleri Kapsıyor?
Türkiye’de Suriyeli mülteciler için hazırlanan yasa tasarısına göre işyerlerinde yüzde 10’luk baraj uygulanacak, turizmde çalışmalarına ise yasak getirilecek. Türkiye'de sayıları 2 milyona yaklaşan Suriyeli mültecilere çalışma izni verilmesi konusunda son aşamaya gelindi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın mültecilerin hangi sektörlerde hangi şartlarda çalışabileceklerine dair hazırladığı taslak pakette, yerli çalışanların mülteciler nedeniyle iş kaybı yaşamaması için ilginç önlemlere yer veriliyor.Pakete göre, bir işletme çalışan sayısının en fazla yüzde 10'a kadar Suriyeli çalıştırabilecek. Bu sınırlandırma özellikle tarım sektöründeki mevsimlik işlerde söz konusu olmayacak. Özellikle Antalya ve çevresinde ise Suriyelilerin turizm sektöründe çalışmaları yasaklanırken, mühendislik, sağlık ve eğitim alanında nitelikli olan Suriyelilerin bu alanlarda çalıştırılması için ise bağlı bakanlıkların izni gerekecek.Bakan Çelik: 100 bin açık iş varÇalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, taslak pakete ilişkin yaptığı açıklamada, Türkiye'de yarı zamanlı ve mevsimlik işlerde 80-100 bin açık iş bulunduğunu belirterek, Suriyeli mültecilerin bu ihtiyacı karşılayabileceğini kaydetti.Suriyelilerin asgari ücretin altında çalıştırılamayacağını ve primlerinin ödeneceğini dile getiren Bakan Çelik, düzenlemenin Türk vatandaşlarının istihdam piyasasında mağdur olmasını engellemeye dönük adımlar içerdiğini vurguladı. Bakan Çelik'in bu açıklamasının arkasında, mültecilerin işgücü piyasasında düşük ücretlerle uzun saatler çalışmasının bazı sektörlerde Türk vatandaşlarının işsiz kalması ile sonuçlanmasının etkisi var.Türkiye'de işsiz sayısı giderek artıyorSayıları resmi rakamlara göre 1 milyon 600 bini aşan Suriyeli mülteciler, Türkiye'de kaçak olarak çalışıyor. Herhangi bir sosyal güvenliği olmadan ve mevcut ücretlerin yarısına hatta üçte birine çalıştırılan Suriyeliler, özellikle tarım, inşaat ve tekstil sektörlerinde iş buluyor. Son açıklanan işsizlik rakamları da Bakan Çelik'in kaygısını doğrular nitelikte.Ekim 2014 işsizlik verilerine göre istihdam edilenlerle işsizlerin oluşturduğu işgücü sayısı son bir yıllık dönemde yaklaşık 2 milyon artarak 29 milyon 153 bine ulaştı. Toplam işsizlik oranı ise yüzde 10,6'ya ulaşmış durumda. Uzmanlar, özellikle Kahramanmaraş, Adana, Şanlıurfa, Hatay gibi bölgelerde işsizlik artışında mültecilerin payı olduğuna dikkat çekiyor.“Ücretler düşüyor, çalışma saatleri uzuyor”Deutsche Welle Türkçe Servisi'ne konuşan DİSK Eğitim ve İşçi Sağlığı Daireleri Müdürü Tevfik Güneş, Suriyeli çalışanların mutlaka sosyal güvenlik kapsamına alınması gerektiğini belirterek “Ancak şu durumda mültecilerin daha düşük ücrete ve güvencesiz olarak çalıştırılmasını engellemek kolay gözükmüyor” diye konuşuyor.Suriyelilere “çalışma” denemeyeceğini ancak çalışma koşullarının iyileştirilerek istihdam piyasasını dengeye oturtmak gerektiğini vurgulayan Güneş, “Türkiye'de 90'lı yıllarda köy boşaltmalarla kentlere yüz binlerce insan göçmüş ve iş gücü piyasasındaki koşullar tepetaklak olmuştu. O yıllara benzer bir durum yaşanıyor şu an. Tarım ve inşaatta ücretler düşüyor, çalışma saatleri artıyor” değerlendirmesinde bulunuyor.“Kimsenin istemediği işleri yapıyorlar”400 bin Suriyeli mülteciye ev sahipliği yapan Şanlıurfa'nın Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Eyüp Sabri Ertekin ise Suriyelilerin iş gücü piyasasına katılmasından memnun. Kentte özellikle tarım ve inşaat sektörünün Suriyelilerin gelişi ile canlandığına dikkat çeken Ertekin, “Suriyeliler, kimsenin yapmak istemediği işleri yapıyor. O yüzden mevcut işsizliğe olumsuz katkı yapacaklarını düşünmüyorum. Örneğin bu yıl pamuk üreticileri, Suriyeli işçiler olmasaydı ürünlerini toplayacak insan bulamayacaktı” diyor.Şirketlere Suriyeliler için getirilen yüzde 10 barajını eleştiren Ertekin, “Biz bölgemizde ve kentimizde bu oranın yüzde 20'ye çıkarılmasını istiyoruz. Hem daha fazla Suriyeli iş sahibi olur hem de ekonomimiz daha hızlı kalkınır” diyor.Suriyeli mülteciler seçim malzemesi olacakSuriyeli mülteciler ve işgücü piyasalarına etkisi sadece ekonominin değil, siyasetin de ana gündem maddelerinden biri olmaya devam edecek gibi gözüküyor. Metropoll Araştırma şirketinin sahibi Prof. Dr. Özer Sencar, muhalefet partilerinin Suriyelilerin Türkiye'de yoğun olarak bulundukları kentlerde artan işsizlik ve yoksulluk üzerinden iktidarı eleştireceğini söylüyor.Bu siyasi söylemin Kahramanmaraş, Hatay, Mardin gibi kentlerde kendine destek bulabileceğini ifade eden Sencar, “Hükümetin açıkladığı çalışma izni paketi de aslında siyasi bir manevra. Anadolu'da Suriyeli mültecilerden kaynaklı sorunları gizlemek için iyi bir yöntem. Bu paketle aslında Türklere ‘merak etmeyin Suriyeliler yüzünden işsiz kalmanıza ya da az para kazanmanıza müsaade etmeyiz' deniyor. Seçim öncesi böyle bir söylem üretiliyor” değerlendirmesi yapıyor.Deutsche Welle Türkçe
Türkiye'nin Baraj Problemi: HDP Barajı Aşabilir mi?
Esasında normal olan seçimlere siyasi hareketlerin parti olarak girmesi. 1980 darbesinin ürünü olan anti demokratik ve son derece yüksek seçim barajı 2002 yılında Türkiye'yi farklı bir manzara ile karşı karşıya bıraktı. Son derece yüksek oranda oy almasına rağmen bir çok parti, seçim barajının yüksekliği nedeniyle TBMM'de temsil imkanından yoksun kaldı.2007 yılında, bu durumun yarattığı sorunu çözmek için bazı yazar ve düşünürler küçük partilerin bağımsız adaylarla seçimlere girmesini önererek, bu halde bu siyasi hareketlerin TBMM'de temsil imkanına kavuşacağını ifade ettiler. Gerçekten de yapılan simulasyonlarda Demokratik Toplum Partisi ile bazı partilerin seçimlere bağımsız adaylarla girmesi halinde milletvekili çıkartabileceği gözüküyordu.Bu şartlar altında DTP, ÖDP, EMEP ve SDP 'Bin Umut Adayları' adı altında birleşerek bağımsız adaylarla seçimlere girdiler. Türkiye çapında 1 milyon 335 bin oy alan ve 22 milletvekili çıkartan bu hareket, anti demokratik seçim barajı engelini pratikte kadük duruma düşürüyordu.
Her 10 Kişiden 6'sı Ekonominin Kötü Yönetildiğini Düşünüyor
Türkiye'nin yüzde 58'i ekonominin kötü yönetildiğini söylüyorMetropoll araştırma şirketinin aylık olarak yayınladığı “Türkiye'nin Nabzı” anket sonuçlarına göre, son zamanlarda Türkiye'de ekonominin kötü yönetildiğini düşünenlerin oranı Haziran ayında yüzde 58'e çıkarken, iyi yönetildiği söyleyenler yüzde 34,9'da kaldı. Bir önceki ay kötü yönetildiğini düşünenler yüzde 55,9 iken, iyi yönetildiğini düşünenlerin oranı yüzde 36,5'ti.Böylece ekonominin iyi yönetildiğini düşünenlerle kötü yönetildiğini düşünenler arasındaki fark daha da açılmış oldu.
Ankete Katılanların Yüzde 60,9 Ak Saray İçin 'İsraf' Dedi
Metropoll'ün yaptığı ankete göre, çözüm sürecine destek yüzde 29'lar seviyesine gerilediMetropoll Araştırma Şirketi’nin yaptığı “Türkiye’nin Nabzı” konulu araştırmaya katılanların yüzde 60,9’u, Başbakanlık binası olarak tasarlanan ancak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ’ın kullandığı Cumhurbaşkanlığı Sarayı için ‘halkın parası israf edildi’ dedi. Araştırmaya göre çözüm sürecine ilişkin desteğin de yüzde 29’lar seviyesine düştüğü belirlendi.Metropoll Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Şirketi’nin son yaptığı araştırmaya göre yeni yapılan bin odalı Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na halk sıcak bakmıyor. Katılımcıların yüzde 57,1’i Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın taşınmasını onaylamazken yüzde 60,9’u da saray yapılırken “halkın parasının israf” edildiğini düşünüyor.Cumhuriyet’te yer alan habere göre, araştırma, ekonominin gidişiyle ilgili kaygıların yükseldiğini, çözüm sürecine olan güvenin azaldığını gösteriyor. Türkiye’nin Suriyeli sığınmacılara yönelik politikaları da büyük bir çoğunluk tarafından onaylanmıyor.Metropoll Araştırma Şirketi’nin yaptığı “Türkiye’nin Nabzı” kasım ayı araştırması 28 ilde 15-18 Kasım 2014 tarihleri arasında gerçekleştirildi. Toplam 2 bin 780 kişi ile yapılan araştırmaya 18-24 ve 55 yaş üstü kişiler katıldı.Araştırma, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için 1.4 milyon lira harcanarak yapılan yeni Cumhurbaşkanlığı Sarayı ile ilgili ilginç sonuçlar ortaya koydu.“Cumhurbaşkanlığı makamının Çankaya’dan yeni yapılan Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na taşınmasını onaylıyor musunuz?” sorusuna katılımcıların yalnızca yüzde 35.2 “evet” yanıtını verdi, yüzde 57.1’si “hayır onaylamıyorum” dedi.Son seçimlerde AKP’ye oy verenlerin yüzde 65.4’ünün sarayın taşınmasına onay verirken yüzde 25.1’inin taşınmayı onaylamadığı görüldü. CHP’ye oy verenlerde onay verenlerin oranı yüzde 5.9’da, MHP’ye oy verenlerde yüzde 15.2’de, DBP/HDP’ye oy verenlerde ise yüzde 8.4’te kaldı. “Yeni Cumhurbaşkanlığı Sarayı için aşağıdaki ifadelerden hangisine katılırsınız” sorusuna katılımcılardan yüzde 60.9’u “halkın parasının israfıdır” yanıtını verdi. AKP’li seçmen içinde “israf” yanıtını verenler de yüzde 31.9 oldu. Bu oran CHP seçmeninde yüzde 89.6’ya, MHP seçmeninde 80.8’e, DBP/HDP seçmeninde ise yüzde 86.2’ya çıktı. Katılımcıların yüzde 32’si saray için “Türkiye’nin gücünü göstermektedir” dedi.Araştırmada, katılımcıların ülke ekonomisi üzerine kaygılarının arttığını da gözler önüne serdi. Katılımcıların yüzde 54.4’ü ekonominin “kötü yönetildiği” yanıtını verdi. Ekonominin kötü yönetildiğini düşünenlerin oranının nisandan bu yana yüzde 10 oranında arttığı görüldü.Kürt meselesinde çözüm süreci ile ilgili yurttaşın beklentisinin de giderek düştüğü görülen araştırmada, katılımcılara “AKP hükümetinin Öcalan-PKK ile yürüttüğü barış sürecini başarılı buluyor musunuz?” sorusu yöneltildi. Soruya katılımcıların yüzde 61.4’ü “hayır başarılı bulmuyorum” yanıtını verdi. Başarılı bulanların oranı yüzde 29.1’de kaldı. Çözüm sürecine ilişkin kasım ayındaki beklentinin bir önceki aya göre de azalması dikkat çekti. HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın 2015 seçimlerine bağımsız aday mı yoksa parti olarak mı katılması gerektiğine ilişkin soruya ise yüzde 19.4’ü “bağımsız olarak katılmalı”, yüzde 35.9’u “parti olarak katılmalı”, yüzde 44.7’si de “bu konuda fikrim yok” yanıtını verdi.“Türkiye’nin Suriyeli sığınmacılara yönelik politikalarını onaylıyor musunuz?” sorusuna katılımcıların yüzde 66.8’i “onaylamıyorum”, 28.2’si “onaylıyorum” diye görüş bildirdi.Katılımcılara iş kazaları ile ilgili “İş kazalarında en büyük sorumluluk kime aittir?” sorusu da yöneltildi. Katılımcıların yüzde 49.3’ü sorumluluğun şirketlerde olduğunu düşünürken yüzde 43.5’i de hükümetin olduğunu söyledi.Metropoll Araştırma Şirketi Başkanı Prof. Dr. Özer Sencar, anket ile ilgili yaptığı değerlendirmede, Türkiye siyasetinin gündeminin hızlı ve değişken olduğunu belirterek “Buna ‘gergin’ sözcüğünü de eklemek gerek. Üstelik 2015 genel seçimleri yaklaştıkça siyasal gerginliğin daha da artması beklenir. Olup biten her şeyin siyasal bir zeminde tartışmaya açılması yoğun siyasallaşmanın kaçınılmaz bir sonucu” dedi. Aşırı siyasallaşmanın sağlıklı bir siyaset tartışmasına değil toplumu “taraf” olmaya zorlayan siyasal kutuplaşmalara ittiğini vurgulayan Sencar, “İnsanlar geleceğe ilişkin umutlarını veya umutsuzluklarını bile siyasi kimliklerinin izdüşümlerine göre tanımlıyorlar. Siyaset ‘müzakere’ işlevini yitirerek ‘kazan-kaybet’ arenasına dönüşüyor” dedi.T24