onedio
Görüş Bildir

Mehmet Şimşek Haberleri

Mehmet Şimşek ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Mehmet Şimşek ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

15 Kasım Cuma Akşamı Kaçırdığın Haberler
Dün akşam gözden kaçırdığınız ya da tüm detayları ile yeniden okuyup 'ne olmuştu ya?' diyeceğiniz haberleri sizler için derledik.İşte 15 Kasım Cuma akşamının gözden kaçırılmaması gereken ve mutlaka okumanız gereken içerikleri...
Mehmet Şimşek Meclis’te Sunum Yaptı: “Ülkemizde Vergi Yükü Yüksek Değil”
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Meclis’te yapılan bütçe görüşmelerinde sunum yaptı. “Yönetilen fiyatlar enflasyon hedefiyle uyumlu belirlenecek.” diyen Mehmet Şimşek, Türkiye’de vergi yükünün yüksek olduğu algısının da yanlış olduğunu ifade etti. Öte yandan Mehmet Şimşek, bütçe görüşmelerinde bulunan CHP’li vekiller tarafından protesto edildi.
Mehmet Şimşek'ten Kritik Asgari Ücret Açıklaması: "Çalışanlarımızı Enflasyona Ezdirmedik, Ezdirmeyeceğiz"
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, milyonların merakla beklediği asgari ücrete ilişkin kritik açıklamalarda bulundu. Asgari Ücret Tespit Komisyonu'na topu atan Şimşek, 'Asgari ücret bir komisyon sonucunda belli oluyor. Benim bu konuda bir yorum yapmam doğru olmaz. Çalışanlarımızı hiçbir şekilde enflasyona ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz' dedi.
Deniz Zeyrek’ten Asgari Ücret Tahmini: “Mehmet Şimşek de Çok İyi Biliyor Ama Vermezler”
Türkiye’de tüm çalışanları yakından ilgilendiren asgari ücretle ilgili yeni tahminler gelmeye devam ediyor. Gazeteci Deniz Zeyrek Sözcü TV’de katıldığı programda, asgari ücret için Ankara kulislerinde konuşulanları aktardı. Vatandaşın asgari ücret artışındaki en büyük handikapının seçim olmamasını söyleyen Zeyrek, konuşulan yeni asgari ücret için ise 22 bin TL ila 22 bin 500 TL arasında bir rakam olduğunu söyledi. Gazeteci Deniz Zeyrek ayrıca, asgari ücret için hedeflenen enflasyon açıklaması yapan Merkez Bankası yöneticileri ve hazinenin başındaki isim olan Mehmet Şimşek’i de eleştirdi.
14 Kasım Perşembe Akşamı Kaçırdığın Haberler
Dün akşam gözden kaçırdığınız ya da tüm detayları ile yeniden okuyup 'ne olmuştu ya?' diyeceğiniz haberleri sizler için derledik.İşte 14 Kasım Perşembe akşamının gözden kaçırılmaması gereken ve mutlaka okumanız gereken içerikleri...
CHP'li Oran, THY'deki Gizli Ses Kaydı İçin 4 Önerge Verdi
Enver Aysever’in yaşadığı THY’nin gizli ses kaydı skandalı TBMM’de THY Yetkilisi Aykırı Sorular’ın Yapımcısını da tehdit etmiş: Kimin arkasında durduğuna dikkat et!ANKARACHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, Gazeteci Enver Aysever’in dün Atatürk Havalimanı’ndaki THY Bankosunda yaşadığı ve tüm yolcuların bankodaki konuşmalarının gizli ses kaydının yapıldığını ortaya koyan skandalı tüm ayrıntılarıyla birlikte TBMM’ye taşıdı.CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, THY’nin gizli ses kaydı nedeniyle konuyla ilgilerinden dolayı İçişleri Bakanı Efkan Ala, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e 4 ayrı soru önergesi yöneltti.İşte olayın tüm ayrıntılarıUmut Oran, Enver Aysever ile görüşerek hazırladığı önergelerde, olayın ayrıhntılarını şu şekilde dile getirdi: “Tarafıma ulaşan bilgilere göre; Gazeteci Enver Aysever, dün (5 Mart 2014) Atatürk Havalimanında Hatay’a gideceği uçağını kaçırma kaygısıyla saat 12.50 sıralarında THY’nin 25. Nolu bankosuna giderek görevli Çiğdem Kılıç’tan yardım istedi. Kılıç’ın anons yapmaması ve Aysever’in uçağı kaçıracaklarını belirtmesi üzerine buraya THY yetkilisi Murat Yeşil geldi. Yeşil’in “sakin olun uçağı kaçırmazsınız” demesi üzerine Aysever, “Hatay’daki programım yanacak. Niçin anons etmediniz uçağa? İnsanları mağdur ediyorsunuz, bunu duyuracağım, THY bunu hep yapıyor” tepkisini gösterdi. Yeşil’in “Beni tehdit mi ediyorsunuz?” demesi üzerine Aysever ise “İnsanları mağdur ediyorsunuz avukatımı çağıracağım ve sizi dava edeceğim” karşılığını verdi. Bunun üzerine THY yetkilisi Murat Yeşil, banko görevlisi Çiğdem Kılıç’a dönerek, “Bankodaki konuşmaları kayıt altına aldık. Kayıtları hazırla mahkemede hesaplaşacağız” talimatını verdi.  Aysever ise, “İnsanların bankodaki konuşmalarını gizlice dinleyip, kayıt mı ediyorsunuz? İnsanlar eşiyle dostuyla mahrem konuşmalar da yapabilir burada, bu yaptığınız açıkça fişlemedir, gizli dinlemedir, suçtur” tepkisini gösterdi. Bunun üzerine bir üst THY yöneticisi Mehmet Maşuk da bankoya gelerek Enver Aysever’i “Bir daha THY ile zor uçarsın” diye açıkça tehdit etmiş, o sırada burada bulunan Aysever’in CNN Türk’teki “Aykırı Sorular” programının yapımcısının yanına giderek “Kimin arkasında durduğunuza dikkat edin” şeklinde üstü kapalı tehditte bulunmuştur.” THY Anonim Ortaklığı’nın yüzde 49,12 oranındaki hissesi Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’na, dolayısıyla kamuya ait olan bir kamu kuruluşu olduğunu anımsatan Umut Oran’ın önergesindeki sorular şöyle:Ne zamandan beri kayıt yapılıyor ve nerede saklanıyor?THY hangi tarihten bu yana bankolarındaki konuşmaların ses kaydını yapmaktadır, ses kayıtları hangi noktalarda yapılmaktadır, bunun gerekçesi nedir, kayıt talimatını kim ve ya hangi yönetim birimi vermiştir? Bu talimat yazılı mı sözlü mü verilmiştir?THY bankolarında sesin yanı sıra gizli görüntü kaydı da yapılmakta mıdır?THY bankolarındaki gizli ses kaydı ve varsa görüntü kaydı nerede, ne kadarlık bir süre için saklanmaktadır, bu kayıtlara kim veya kimlerin ulaşabilme yetkisi vardır?Bu kayıtlar hangi amaçla kullanılmaktadır, hangi kişi veya kurumlar için geriye dönük ses/görüntü kayıtları çıkarılarak ilgili yerlere iletilmiştir?MİT’le ilgisi var mı?Bu uygulamanın Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı ile yapılan uçuş/yolcu bilgilerinin online olarak aktarılmasını içeren protokolle bir ilgisi var mıdır?İçişleri veya Ulaştırma mı istedi?Bu uygulama için İçişleri ve Ulaştırma Bakanlıkları ve bağlı birimlerinden THY’ye tavsiye veya talimat gitmiş midir, gittiyse bunun gerekçesi nedir?Bu uygulama nedeniyle kolluk kuvvetine yapılan şikâyet var mıdır, akıbetleri ne olmuştur, hangi işlemler yapılmıştır?Anayasa, TCK ve CMK’ya açıkça aykırıBu uygulama Anayasa’nın “Özel hayatın gizliliği” başlıklı 20 maddesi, Türk Ceza Kanunu’nun “Özel hayatın gizliliğini ihlal” başlıklı 134. Maddesi ile Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun “Teknik araçlarla izleme” başlıklı 140. Maddelerine açıkça aykırı değil midir?Bu uygulama uluslararası sivil havacılık uygulama ve kurallarına aykırı değil midir?Adalet Bakanı talimat verecek mi?Bu konuda yetkili savcılığın inceleme yapması için Adalet Bakanı re’sen bir girişimde bulundu mu, bulanacak mı?Adalet Bakanı, bu soru önergesini suç duyurusu olarak değerlendirip ilgili/yetkili cumhuriyet başsavcılığına talimat verecek misiniz?Bu uygulama nedeniyle daha önce cumhuriyet başsavcılıklarına yapılan şikâyet, suç duyurusu var mıdır, akıbetleri ne olmuştur, her bir başvuru için hangi işlemler yapılmıştır?Bu uygulama tam da Adalet Bakanlığı’nın hazırladığı Kişisel Verilerin Korunması Hakkında Kanun Tasarısına da aykırılık teşkil etmiyor mu?
AKP İktidarında Kadının Adı Yok
CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, Türkiye'nin 12 yıldır “kadın erkek eşitliğine inanmıyorum” diyen bir başbakan ve partisince yönetildiğini, bu sözlerin AKP’nin kadına bakışını yansıttığını belirtti. Kadını “en az 3 çocuk” doğurma görevi vererek ev içine hapseden AKP zihniyetinin, erkek tahakkümü ve şiddetine sessiz kalıp erkeğine koşulsuz hizmet eden bir kadın tipi istediğini belirten Umut Oran, '30 Mart yerel seçimlerinde oy kullanacak 52.7 milyon seçmenin de yaklaşık yarısını kadınlar oluşturuyor. Kadınların oy tercihi, ülkenin kaderini belirleyecek nitelikte ve AKP zihniyetinden kurtulma yönünde büyük önem taşıyor. Türkiye’nin 12 yılını çalan; her alanda cinsiyet ayrımcılığı yapan, kadını ikinci sınıf gören, onu ekonomik, toplumsal ve siyasal hayattan dışlayan bu “erkek egemen” ortaçağ zihniyetinden kurtulmada kadınlarımıza büyük görev düşüyor…AKP son demlerini yaşıyor, 12 yıllık AKP iktidarı Türk siyasi tarihinde kara bir dönem olarak yer alacak. Kadın seçmenin iradesi;  çağdaş, demokratik, ileri bir Türkiye’ye giden yolda belirleyici olacaktır. Kadınlarımız, AKP’nin biletini sandıkta kesecektir...- Kadınlar için özgürlük, eşitlik ve adalet CHP ile gelecektir' dedi.Umut Oran'ın konuyla ilgili olarak bugün yaptığı yazılı açıklama şöyle: AKP İKTİDARINDA KADININ ADI YOK…SANDIKTA AKP’NİN BİLETİNİ KADINLAR KESECEK…Kadınlar için özgürlük, eşitlik ve adalet CHP ile gelecektir. Cumhuriyet özünde kadını toplumsal yaşama katma projesiydi. Çünkü aksi halde çağdaş ve ileri bir toplum olamazdık. 8 MartDünya Kadınlar Günü de Türkiye’de ilk kez 1921 yılında 'Emekçi Kadınlar Günü” adıyla kutlanmaya başladı.AKP döneminde ise kadınlar ekonomik, sosyal ve siyasi alanlardan giderek dışlandı. İktidardaki parti, kadını, toplumsal hayattan dışlayan, onu evi ile sınırlayan anlayışıyla kadının konumunu geriletti.Türkiye 12 yıldır “kadın erkek eşitliğine inanmıyorum” diyen bir başbakan ve partisince yönetiliyor. Bu sözler AKP’nin kadına bakışını yansıtıyor. Kadını “en az 3 çocuk” doğurma görevi vererek ev içine hapseden AKP zihniyeti, erkek tahakkümü ve şiddetine sessiz kalıp erkeğine koşulsuz hizmet eden bir kadın tipi istiyor.Türkiye nüfusunun 38.2 milyonla yaklaşık yarısını kadınlar oluşturuyor. Çalışma hayatında ise kadının adı yok. Kadınlarda işgücüne katılım yüzde 30.8’le 1990’ların gerisinde. Türkiye bu oranda OECD sonuncusu... Çalışma çağındaki 28 milyonu aşkın kadın nüfusun 11.5 milyonu ev kadını. Orta boy bir ülke nüfusuna denk bu kesim çalışma yaşamı yerine evle özdeşleşen geleneksel konumda ve işgücünden sayılmıyor.2.5 milyon dolayındaki kadının okuma yazması yok. Okuyanlar da iş bulamıyor. Çalışanlar yönetici olamıyor. Kamuda çalışanların yüzde 34’ünü  kadınlar oluştururken yöneticiler içinde kadın oranı yüzde 13.6.30 Mart yerel seçimlerinde oy kullanacak 52.7 milyon seçmenin de yaklaşık yarısını oluşturan kadınların tercihi büyük önem taşıyor. Her alanda cinsiyet ayrımcılığı yapan ve kadını ikinci sınıf gören zihniyetten kurtulmada kadınlarımıza büyük görev düşüyor. Sandıkta, AKP’nin biletini kadınlarımız kesecek…Kadınlar için özgürlük, eşitlik ve adalet CHP ile gelecektir. ‘Kadın’ dahi diyemeyen ‘bayan’ı tercih eden bu anlayış gereken cevabı bizzat kadınlarımızdan alacak.Kadınlarını ekonomik yaşamın içine katmayan bir ülkenin kalkınması, gelişmesi, ilerlemesi mümkün değildir. Kadınlar, ancak özgür, eşit, bağımsız bireyler olarak toplumda saygın yerini alır, erkeklerle aynı hak ve imkanlara sahip olur ve toplumsal süreçlere etkin biçimde katılabilirse, çağdaş ve ileri bir toplum yaratılabilir.Cumhuriyet kadını toplumsal yaşama katma projesiydi. Cumhuriyeti kuranlar, aksi halde çağdaş bir toplum ve ileri bir ülke olamayacağımızın bilincindeydi. Günümüzün en ileri ülkelerinden çok daha önce kadınlara seçme ve seçilme hakkı verildi. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü de Türkiye’de ilk kez 1921 yılında 'Emekçi Kadınlar Günü” adıyla kutlanmaya başladı.AKP döneminde ise kadınların ekonomik, sosyal ve siyasi alanlarda katılımı giderek geriledi. Ne yazık ki Türkiye 12 yıldır, kadın erkek eşitliğine inanmadığını açıkça söyleyebilen bir başbakan ve partisi tarafından yönetiliyor. İktidardaki parti, kadının haklarını ve katılımını artırmak bir yana, zihniyeti gereği kadını evi ile sınırlayarak toplumsal süreçlerden dışlamayı tercih etti. AKP,  kadının toplumdaki konumunu geriletti, onu erkeğin tahakkümü altında, ikinci sınıf insan konumuna itti ve kadına şiddeti de reva gördü.2.5 milyon kadın okuma yazma bilmiyor… Kadınların ekonomik, sosyal ve siyasi alanlarda var olabilmelerinin en önemli aracı ise eğitim. Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren kız çocukları eğitime kazandırıldı ve ayrımcılık ortadan kaldırıldı. Ancak kadının eğitim imkânlarından yararlanma oranı AKP döneminde geriledi. Türkiye’de 2012 yılı itibarı ile okuma yazma bilmeyen 2.8 milyon kişinin yüzde 83’ünü kadınlar oluşturuyor. Türkiye’de okuryazar olmayan her beş yetişkinden dördü kadındır. AKP iktidarı döneminde kız çocukları eğitimden uzaklaştırıldı; 4+4+4 sistemi ile eğitimde kız çocuklarının 5.-6. sınıflardan sonra okullarını terk eğilimi arttı. Kadınlarda yüksek eğitim oranı çok düşük… Üniversite mezunu kadın nüfusun en yüksek olduğu il olan Ankara’da bile bu oran yüzde 15.3’te bulunuyor. Bu oran Hakkari’de yüzde 2.6’ye kadar düşüyor. Çalışma hayatında kadının adı yok…2013 itibariyle Türkiye nüfusunun 38 milyon 194 bin 504 kişi ile yüzde 49.8’ini kadınlar oluşturuyor. Yani kadın nüfus erkek nüfusla yaklaşık olarak eşit… İleri yaş gruplarında ise kadın nüfus erkek nüfustan fazla… Çalışma çağındaki kadın sayısı 28 milyonu aşıyor. Bunların 11.5 milyonu ev kadını. Yani orta boy bir ülke nüfusuna yakın kadın iş gücü, çalışma yaşamı yerine evle özdeşleşen geleneksel konumunu sürdürüyor, bunlar “ev kadını” oldukları için işgücü sayılmıyor. Eğitime devam eden, emekli, iş bulma umudu olmayan, mevsimlik çalışan vb. de eklendiğinde, çalışma çağında olup da iş gücüne dahil olmayan toplam kadın sayısı 20 milyona yaklaşıyor. Geriye iş gücü olarak 8.7 milyonluk bir kadın nüfus kalıyor. Bunların da 1 milyon 33 bini işsiz, 7.6 milyonu çalışıyor. Ancak “çalışıyor” gözüken kadınların 2.4 milyonu, gerçek bir istihdam şekliyle ilgisi olmayan “ücretsiz aile işçisi”, bunların da tamamına yakını kırsal kesimde… Bu istatistik kamuflajına rağmen kadınlarda işsizlik oranı yüzde 11.9’la daha yüksek.Böylece 28 milyondan fazlası çalışma çağında olmak üzere toplamda 40 milyona yaklaşan kadın nüfus içinde ücretli-yevmiyeli, işveren ya da kendi hesabına çalışanların sayısı 5 milyon dolayında kalıyor. İşveren ve kendi hesabına çalışan kadın sayısı sadece 915 bin ve bunun toplam kadın nüfustaki oranı yüzde 2.4.2013 itibariyle kadınların işgücüne katılım oranı yüzde 30.8’le, 1990’lı yıllardakinin altında bulunuyor. Türkiye, kadının iş gücüne katılımında OECD ülkeleri içinde son; dünyada ise 127. sırada yer alıyor.İş hayatında cinsiyet ayrımcılığı…İktidardaki parti, adar yıllardır cinsiyet ayrımcılığını ve kadın düşmanı politikalarını artırarak sürdürüyor. Kamuda çalışanların yüzde 34’ünü  kadınlar oluşturuyor. Buna karşılık 2013 kamusal alanda üst düzey kadın yönetici oranı yüzde 9.3’e kadar gerilemiş durumda. Akademik personel içerisinde kadın profesörlerin oranı 2012-2013 öğretim yılı için yüzde 28.1 oldu. Kadın polis oranı 2013 yılında da yüzde 5.5’lik düzeyini korudu. BDDK, SPK gibi kuruluşlarda hiç kadın yönetici bulunmuyor, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay  ve HSYK başkanları, rektörlerin tamamına yakını erkek. Türkiye kadına ayrımcılıkta Tanzanya ve Katar’la aynı ligde…Dünya Cinsiyet Ayrımcılığı Raporu’na göre Türkiye’nin 136 ülke arasında 120. sırada bulunuyor. Sıralamada Türkiye’den hemen sonra gelen ülkeler ise Gana, Tanzanya, Katar gibi ülkeler...Kadına siyasette yer yok…AKP döneminde kadınların siyasete, sivil toplum kuruluşlarına ve genel olarak karar alma süreçlerine katılımlarındaki artış adeta durdu. Ülke nüfusunun yarısını kadınlar oluştururken, kadın milletvekili oranı yüzde 14.4’te kalıyor.  Türkiye’de 2013 itibariyle kadın bakan sayısı sadece 1 ve kabinede kadın bakan oranı olarak yüzde 4’e denk geliyor. Oysa bu oran Norveç’te yüzde 52.6, İsveç’te yüzde 52.2 düzeyinde bulunuyor. Kadınlar sivil toplum örgütlerinde de yeterince yer alamıyor. 2012 itibariyle toplam dernek üye sayısı içinde kadınların oranı yüzde 11.9’la çok düşük. Dernek üyesi kadınların toplam nüfusa oranı da sadece yüzde 2.2.AKP döneminde kadına şiddet tavan yaptı…AKP döneminde kadını ikinci sınıf gören zihniyetin tolerans ve himayesiyle toplumda kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri de tavan yaptı. Aralık 2002-Temmuz 2009 dönemini kapsayan bir araştırmaya göre bu dönemde kadın cinayetleri yüzde bin 400 arttı. göre 2002’de 66 olan kadın cinayeti sayısı, 2009’un ilk 7 ayında 953’e yükseldi. Daha yeni verilere göre de 2011 yılında 257 kadın öldürülürken, 102 kadın tecavüze uğradı ve 202 kadın yaralandı. 2012 yılının ilk altı ayında 100’e yakın kadın hayatı kaybetti.Türkiye’de günde ortalama 5 kadın, eşleri, sevgilileri ya da tanıdıkları erkekler tarafından öldürülüyor. Devletten koruma talep eden kadınların kaldığı sığınma evleri açılış törenleri ile teşhir ediliyor, koruma talebiyle polis veya savcılığa başvuran kadınların yüzde 73’ü, sığınma evlerinde olan kadınların ise yüzde 27’si cinayete kurban gidiyor.AKP, erkek tahakkümünü hak görüyor…Başbakanın “kadın erkek eşitliğine inanmıyorum” sözleri doğrudan AKP’nin kadına bakış açısını yansıtıyor. Bu zihniyet kadının, “fıtratı” gereği zayıf ve erkeğin himayesine muhtaç olduğu; bu nedenle kapatılması ve kontrol edilmesi gerektiğini düşünüyor. Kadını “en az 3 çocuk” doğurma görevi vererek aile içine hapseden, onu “itaatkâr eş ve anne” rolüne zorlayan AKP zihniyeti, erkek tahakkümü ve şiddetine sessiz kalan, erkeğine koşulsuz hizmet eden kadın tipi yaratmak istiyor.Ne kadar az eğitim, o kadar çok çocuk…Nüfus ve Konut Araştırması sonuçlarına göre 2011 yılında, 15 ve daha yukarı yaşta ve en az bir evlilik yapmış okuryazar olmayan kadınların yüzde 74.9’u 4 ve daha fazla çocuk doğurmuş durumda… Bu oran lise veya dengi okul mezunu kadınlarda yüzde 4.8’e, yükseköğretim mezunu kadınlarda yüzde 1.9’a düşüyor.Buna göre eğitimle çocuk sayısı arasında ters orantı bulunuyor. Eğitim düzeyi yükseldikçe çocuk sayısı azalıyor. O halde Başbakan’ın çiftlerden “en az 3 çocuk” talebinin gerçekleşmesi için kadının eğitimsiz kalması gerekiyor. Bu istatistik, kürtaj ve sezaryeni yasaklatan Başbakanın nasıl bir kadın, aile ve toplum tasavvuruna sahip olduğunu gösteriyor.Fuhuş sektörü AKP döneminde zirve yaptıAKP, istatistik oyunlarıyla ekonomik göstergeleri makyajladı, kötü gidişatı kamuflaj yöntemiyle gözlerden uzak tutmaya çalıştı, ekonomide sahte pembe tablolar çizdi. Şimdi de 30 Mart seçimleri öncesi, “Ben lafa değil, icraata bakarım” temalı, asılsız başarı öyküleri anlatan TV reklamları ile göz boyamaya, beyin yıkamaya devam ediyor. Bu reklamlarda yok yok… Bunları izleyenler bu ülkeye bırakın metroyu, neredeyse uçağı bile ilk AKP’nin getirdiğini sanabilir.Oysa AKP’nin 12 yıllık iktidarında uyguladığı ekonomi politikaları kitlelere iş-aş yaratmadığı gibi, gelir dağılımı daha da bozuldu, milyonlar daha da yoksullaştı. Bir ülkede ekonomi bozuldukça hayat kadını sayısı da artar.  Resmi veriler AKP döneminde fuhuş sektörünün adeta tavan yaptığını gösteriyor. Başbakanlık İnsan Hakları Kurulunun 2010 yılında yaptığı bir araştırmaya göre 2002’de 25 bin olan hayat kadını sayısı, 2010 itibariyle 100 bini aşmış durumda. Araştırma, 40 bin kadının da vesika alabilmek için beklediğini gösteriyor. Bu resmî veriler, 4 yıl önceki tabloyu yansıtıyor. Bu sayının bugün itibariyle çok daha yüksek düzeylere ulaştığı muhakkak…   AKP’nin toplum modelinde kadına biçilen rolAKP’li belediyeler düzenledikleri etkinliklerde kendi kafalarındaki kadın modelini topluma benimsetmeye çalışıyor; konuşmacılar, kadınlara erkeklerin üstünlüğünü kabul etmeleri yönünde telkinde bulunuyor. AKP kendi zihniyetindeki toplumun inşası için gerekli kadın tipini yaratma sürecinde rol modeller de oluşturuyor. Bu görevi üstlenen ve AKP’nin toplum mühendisliği çalışması kapsamında “Yaşam koçluğu ve aile danışmanlığı” sıfatıyla seminerler verenSibel Üresin, 21. Yüzyıl Türkiye’sinde açık açık çok eşliliği, imam nikahının resmileşmesini savunuyor.AKP zihniyetinin kadına bakışını gösteren sadece birkaç örnek ifadeyi hatırlamakta yarar var:- “Ben zaten kadın erkek eşitliğine inanmıyorum' (Tayyip Erdoğan / Kadın dernekleri ile yaptığı toplantıda)“Örtüsüz kadın perdesiz eve benzer. Perdesiz ev ya satılıktır ya da kiralıktır” (AKP Ünye Tanıtım ve Medya Başkanı Süleyman Demirci)- “Kadına şiddet abartılıyor' (Tayyip Erdoğan / AKP’nin ilk 7 yılında yüzde 1400 artan kadın cinayetleri hakkında.- “Benim bedenim, benim kararım diyenler feminist' (Tayyip Erdoğan / Kürtaj tartışmaları hakkında)- “Bir tane kız mıdır, kadın mıdır bilemem' (Tayyip Erdoğan / Dilşat Aktaş hakkında)- “Kürtajı bir cinayet olarak görüyorum.' (Tayyip Erdoğan / Kürtaj tartışmaları hakkında)- “Tecavüze uğrayan doğursun, gerekirse devlet bakar.' (Recep Akdağ / Eski Sağlık Bakanı, Kürtaj tartışmaları hakkında)- “Tecavüzcü, kürtaj yaptıran tecavüz kurbanından daha masum…' (Ayhan Sefer Üstün / AKP Milletvekili, İnsan Hakları Komisyonu Başkanı)- “Tecavüze uğrayan da kürtaj yaptırmamalı, Bosna’da kadınlar tecavüze uğradı ama doğurdular.' (Ayhan Sefer Üstün / AKP Milletvekili, İnsan Hakları Komisyonu Başkanı)- “Kadın ahlaklı olsun, kürtaj yapmak zorunda kalmasın.' (İ. Melih Gökçek / AKP’li Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı)- “Anası tecavüze uğruyorsa neden çocuk ölsün? Anası ölsün.' (İ. Melih Gökçek)- “Yalnız bırakılan ya davulcuya ya zurnacıya...' (Tayyip Erdoğan / Münevver Karabulut cinayeti hakkında)- “Medya olayları abartıyor. Kadına yönelik şiddet algıda seçicilik' (Fatma Şahin / Eski Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı)- “Türk kadını evinin süsüdür.' (Vecdi Gönül / Eski Savunma Bakanı)- “Evdeki işler yetmiyor mu?' (Veysel Eroğlu / Orman ve Su İşleri Bakanı / Kendisinden iş isteyen kadına)- “Kızlar okuyunca erkekler evlenecek kız bulamıyor.' (Erhan Ekmekçi / AKP İl Genel Meclis Üyesi)- “Kadınlar iş aradığı için işsizlik yüksek.' (Mehmet Şimşek / Maliye Bakanı)- 'Kocama arkadaşımı tavsiye ettim', “Kocamın ikinci bir eş almasına müsaade ettim” (Sibel Üresin / AKP’nin yaşam koçu ve aile danışmanı)- “15’inde kız ya erde, ya yerde olmalı” (Prof. Remzi Fındıklı / Hükümetin 2012’de atadığı Polis Akademisi Başkanı)“Kızlı-erkekli aynı evde ne yapıyorlar belli değil” (Tayyip Erdoğan / Üniversiteli gençler hakkında)Peki CHP ne yapacak? CHP iktidarında Eşitlik Bakanlığı kurulacak ve eşitlik eylem planı gerçekçi hedefler ve somut önerilerle yenilenecektir. Bütün kamu kurumlarında toplumsal cinsiyete dayalı bütçeleme yapılacaktır.Eşitliğe kaynak ayırma şeffaf hale getirilecektir.En fazla beş yıl içinde okuma yazma bilmeyen kadın kalmayacaktır.CHP kendi yönetim kademelerinde yüzde 33 kadın kotası koyarak, kadınların karar verme süreçlerine katılmasındaki kararlılığını göstermiştir.CHP kamu yönetiminde kadın yönetici sayısını en üst düzeye çıkartacaktır.AB ülkelerine koşut olarak özel sektörde de kadınların yönetim kademelerinde yer almasını sağlayacak hukuki yaptırım ve teşvikler uygulanacaktır.Kadınların çalışma hayatına vasıflı işgücü olarak katılmaları sağlanacaktır. Güvencesiz çalışmanın önüne geçilecek ve bu konuda işverene destek olunacaktır.Şiddet mağduru kadınlar kesinlikle korunacaktır.Kadınların çalışma hayatına katılmalarını engelleyen nedenleri kaldırmak amacı ile tam gün okul, uzun süreli ucuz gündüz bakım hizmetleri, ailedeki engelli ve yaşlıların bakımında toplumsal ve kurumsal destek gibi olanaklar geliştirilip, yaygınlaştırılacaktır.Ailenin mutluluğu bireyler arasında eşit ve paylaşımcı değerlerin benimsenmesine bağlıdır.Demokrasi ancak kadınların güçlendiği ve tam anlamıyla eşit yurttaş olduğu bir toplumda kökleşebilir. Kadınlar Türkiye'nin yeterince değerlendiremediği en büyük varlığıdır. Kadınların toplumsal ve kamusal yaşama daha eşit katılmalarından, kısacası daha güçlü olmalarından kadınlar kadar erkekler ve çocuklar, neticede tüm ülke yararlanacaktır. Şiddet mağduru kadınlar kesinlikle korunacaktır.Kadınların çalışma hayatına katılmalarını engelleyen nedenleri kaldırmak amacı ile tam gün okul, uzun süreli ucuz gündüz bakım hizmetleri, ailedeki engelli ve yaşlıların bakımında toplumsal ve kurumsal destek gibi olanaklar geliştirilip, yaygınlaştırılacaktır.Ailenin mutluluğu bireyler arasında eşit ve paylaşımcı değerlerin benimsenmesine bağlıdır.Demokrasi ancak kadınların güçlendiği ve tam anlamıyla eşit yurttaş olduğu bir toplumda kökleşebilir. Kadınlar Türkiye'nin yeterince değerlendiremediği en büyük varlığıdır. Kadınların toplumsal ve kamusal yaşama daha eşit katılmalarından, kısacası daha güçlü olmalarından kadınlar kadar erkekler ve çocuklar, neticede tüm ülke yararlanacaktır.- Kadınlar için özgürlük, eşitlik ve adalet CHP ile gelecektir.Kadınların başta ekonomi olmak üzere yaşamın her alanında daha fazla ve etkin biçimde yer alması gerekiyor.Kadınların; eğitimde eşit fırsata sahip olması, ekonomi, toplumsal yaşam ve siyasete özgür ve eşit katılımı sağlanmalıdır.Demokrasinin “olmazsa olmaz”ı niteliğindeki eşit temsil ve katılım ilkesinin gerçekleşebilmesi için TBMM’de kadın milletvekili oranının kadınların nüfustaki ağırlığına paralel bir orana ulaşması gerekiyor.30 Mart yerel seçimlerinde oy kullanacak 52.7 milyon seçmenin de yaklaşık yarısını kadınlar oluşturuyor. Kadınların oy tercihi, ülkenin kaderini belirleyecek nitelikte ve AKP zihniyetinden kurtulma yönünde büyük önem taşıyor. Türkiye’nin 12 yılını çalan; her alanda cinsiyet ayrımcılığı yapan, kadını ikinci sınıf gören, onu ekonomik, toplumsal ve siyasal hayattan dışlayan bu “erkek egemen” ortaçağ zihniyetinden kurtulmada kadınlarımıza büyük görev düşüyor… AKP son demlerini yaşıyor, 12 yıllık AKP iktidarı Türk siyasi tarihinde kara bir dönem olarak yer alacak. Kadın seçmenin iradesi;  çağdaş, demokratik, ileri bir Türkiye’ye giden yolda belirleyici olacaktır. Kadınlarımız, AKP’nin biletini sandıkta kesecektir...
"Size Oy Vermeyeceğime Yemin Ettireceksiniz"
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Adana'daki programı çerçevesinde Mısır Çarşısı'ndaki esnafı ziyaret etti. Şimşek, bazı vatandaşlarla Kürtçe konuşurken bazı kişiler tarafından da tepkiyle karşılandı. Gezi sırasında bir genç 'Adana'da işsizlik oranının neden yüksek olduğunu' sordu. Bir ayakkabıcı esnafı ise, 'Esnafız ama perişanız. İş güç yok, ne yapacağımızı şaşırdık.' ifadeleriyle rahatsızlığını dile getirdi. Seyyar esnaf bir ise Matematik bölümü mezunu oğlunun öğretmen olarak atanmamasına tepki gösterdi. Seyyar bir esnaf, 'Ne olacak bu zavallının hali? İlk defa size oy verdim. Bir daha da vermeyeceğime yemin ettireceksiniz. Çocuk 85 puan aldı. Ataması gelmedi. 70 yaşındaki insanlarımız çalışıyor, yazık. O gençlikler bitiyor. Evladımı göreceksiniz, yürekler acısı. Psikolojik sorunları başladı. Arkadaşları evlendi; ev, araba sahibi oldu. Ben fakirim, bu zavallı ne yapacak. Ben tablacıyım. 25 yıl emek verdim, yazık. Boşuna mı emek verdim?' diye dert yandı. 450 BİN İLAVE ÖĞRETMEN ALMIŞ OLACAĞIZ Esnafı dinleyen Şimşek, 'Biz iktidara gelmeden önce 80 yılda; yani 2002'de Türkiye'de 400 bin öğretmen vardı. Ağustos itibariyle bunu 850 bine; yani 450 bin ilave öğretmen almış olacağız. Bütçenin yüzde 23'ü eğitime gidiyor. Öğretmen de almaya devam edeceğiz. Ama sınavı kazanması lazım.' cevabını verdi. Ülkede üniversite sayısının 76'dan 175'e çıktığını açıklayan Şimşek, 'Bundan sonra herkes üniversite mezunu olacak. Türkiye'de çalışan 26 milyon kişiden 3 milyonu devlette çalışıyor. Özel sektörde iş imkânı arayacak. Başka bir yolu yok.' dedi. (CİHAN)
"AK Parti Oy Kaybederse Operasyonlar Devam Eder"
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'ten önemli açıklamalar...Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Önümüzde bir cumhurbaşkanlığı akabinde de genel seçimler bulunmaktadır. Operasyonların devam etmemesini istiyorsak, istikrarın sürmesini, Türkiye'nin geleceğini istiyorsak rehavete kapılmayalım. 30 Mart seçimlerine var gücümüzle asılmalıyız. AK Parti'nin oyunun düşmemesi gerekmektedir' dedi. İncelemelerde bulunmak üzere Kilis'e gelen Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, partililer tarafından karşılandı. Cumhuriyet Caddesi'ndeki esnafları ziyaret ederek destek isteyen Şimsek; daha sonra AK Parti seçim bürosunda partilelere hitap etti. 'TÜRKİYE ÜZERİNDE BÜYÜK OYUNLAR OYNANIYOR' Bakan Mehmet Şimşek, 'Bu seçimin ne kadar önemli bir seçim olduğunu Türkiye'nin istikrarı açısından, Türkiye'nin çeyrek asır geleceği açısından ne kadar önemli olduğunu sizin kapı kapı dolaşarak, komşularınıza çalışma arkadaşlarınıza, anlatmanız lazımdır. Rehavete kapılmayalım, yapacak çok iş var her bir çok önemlidir' dedi. Şimşek, '30 Mart yerel seçimlerin bir önceki seçimlerden daha önemli ve kritik olduğunun altını çezerek, çok çalışmalıyız. Halka gerçekleri anlatmalıyız. Önümüzde bir cumhurbaşkanlığı akabinde de genel seçimler bulunmaktadır. Operasyonların devam etmemesini istiyorsak, istikrarın sürmesini, Türkiye'nin geleceğini istiyorsak rehavete kapılmayalım. 30 Mart seçimlerine var gücümüzle asılmalıyız. AK Parti'nin oyunun düşmemesi gerekmektedir' diye konuştu. 'OYNANAN OYUNLARI BAĞIMSIZ MI SANIYORSUNUZ' Bakan Şimşek, 'Bakın gelişmekte olan bir çok ülkede karışıklık var. Brezilya, Venezuela karıştı, Ukrayna karıştı bölündü, Tayland karıştı. Türkiye ilk defa çok güçlü bir şekilde ayakları üzerinde duruyor. Türkiye Orta Doğu'da çok önemli bir aktör. Sınır illerinde Suriyeli misafirlerimizi istismar ve seçim malzemesi olarak kullanıyorlar. Yanı başımızda bir yangın var, komşu kaçıyor kapıları kapatacak mısın? Bu insanlar canlarını kurtarmak için kaçtı geldi. Komşunda yangın olacak ve sen tamamen kenarda duracaksınız mümkün mü? Hiç kimse evini barkını, yurdunu, vatanını terk etmek istemez. Bakın bunu dahi istismar ediyorlar' dedi. 'SAVUNMA SANAYİNDE MAKİNE TECHİZATININ YÜZDE 75'İ İTHAL EDİLİYORDU' Şimşek, MHP'nin koalisyon ortağı olduğu dönemde vergi gelirlerinin yüzde 86 dış borca giderken, Savunma sanayindeki Türk Silahlı Kuvvetleri'ne ait makine techizatının yüzde 75'i dışardan ithal ediliyordu. Yani dışa bağımlılık. Şimdi biz dışa bağımlılıkta makine techizatının yüzde 75'den yüzde 40'a indirmedik mi? Kendi helikopterimizi üretmedik mi? Tankımız, keşif uçağımız, insansız hava aracamız, füzeler, uydular... İşte gerçek milliyetçilik budur. Ülkeye dışa bağımlılıktan kurtarmaktır. Ayağa kaldırmaktır' dedi. Lokman HAPPANİhaberturk.com
Erdoğan'dan Emniyet Müdürüne Fırça!
Başbakan Erdoğan, '28 Şubat'taki gibi ikna odaları kurdular. İşçileri, öğrencileri 'AK Parti'ye oy vermeyin' diye ikna etmeye çalışıyorlar' dedi.AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Bir dershane meselesi çıkardılar, bu muhteşem buluşmayı gölgelemek istediler. Arkasından 17 Aralık darbe girişimini başlattılar. Çözüm Sürecini tümden baltalamak istediler. Kim yaptı bunu? Pensil bir zat, onun buradaki maşaları, onun buradaki yandaşları” dedi. Erdoğan, AK Parti’nin Şanlıurfa Topçu Meydanı'nda düzenlediği mitingde yaptığı konuşmaya, vatandaşların “dik dur eğilme” tezahüratlarına “Ben de öyle bir göz var mı? Biz, Allah’tan başka kimsenin karşısında eğilmeyiz, sadece rü eğiliriz” diye başladı. Şanlıurfa’nın evliyalar, şairler, ilim, sanat şehri olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Ey Şanlıurfa, alem siye heyran, ben siye kurban. Urfalı'yam ezelden, göynüm geçmez sizlerden, gönlümün gözü çıksın, iyi ki sizi sevdim ezelden. Seni gönülden selamlıyorum ey Şanlıurfa” dedi. Erdoğan, Şanlıurfa’nın tüm ilçelerini sayarak, orada yaşayan vatandaşları selamladığını ifade ederek, bugün Şanlıurfa’nın tarihi, farklı bir gün yaşadığını, bin yıllık rüyanın gerçekleştiğini ve Suruç tünelleriyle bölgenin suya kavuşacağını söyledi. “Ey Halil-ur Rahman’ın şehri, ey Hazreti İbrahim’in, Hazreti Musa Aleyhisselam’ın, Hazreti Yakup’un, Hazreti Elyesa’nın şehri Şanlıurfa seni hasretle kucaklıyorum” diyen Erdoğan, şöyle devam etti: “Sen ki Şair Nabi’nin, merhum Akif İnan ağabeyimizin şehrisin, sen ki Kazancı Bedi’nin, merhum Müslüm Gürses’in şehrisin. Sen ki 38 yıllık hasretin ardından Diyarbakır’da kucaklaşan 77 milyona ‘megri’ diyen İbrahim Tatlıses’in, Şivan Perver’in şehrisin. Sen merhum Said-i Nursi’nin Isparta’da hasta yatağında ‘gidiyoruz’ dediği zaman bir Ramazan günü 2 gün yolculuk yaparak ulaştığı, gözlerini hayata yumup hakka yürüdüğü şehirsin. İlim şehri, medeniyet şehri, yiğitliğin, mertliğin kardeşliğin şehri Şanlıurfa seni hasretle, muhabbetle selamlıyorum. Allah sizlerden razı olsun, Rabbim evlerinizden huzuru, yüreklerimizden sevdayı eksik etmesin, yüreklerinizden, soframızdan Rabbim bu uhuvvetimizi, kardeşliğimizi, dayanışmamazı daim etsin. Şanlıurfa bugün yine bir tarih yazıyor. Şanlıurfa bugün Başbakanına, hükümetine, AK Parti’ye, demokrasiye bir kez daha sahip çıkıyor. Şanlıurfa, 30 Mart’ta sandıkta söyleyeceği sözü adete bugün söylüyor, sandığın rengi Şanlıurfa’da belli olmuştur.” “Biz, terör sorununu hukuk içinde hamdolsun çözüyoruz” Erdoğan, 3 Kasım 2002’de iş başına geldiklerinde Türkiye’nin çok büyük sorunları olduğunu, ama en büyük sorununun terör olduğunu vurgulayarak, “Çok büyük acılar çektik. Nice askerimizi, polisimizi, korucumuzu şehit verdik, nice gencimizi kaybettik. Ocaklar söndü, yürekler yandı, milletçe huzurumuz kaçtı” diye konuştu. Teröre maddi olarak çok ağır bedeller ödendiğini, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin hizmetlerden, yatırımlardan uzak kaldığını anlatan Erdoğan, bölgeye yol, okul, hastaneler, üniversiteler yapılmadığını söyledi. AK Parti’nin iktidara gelmesiyle birlikte bölgeye yatırımın, hizmetin başladığını kaydeden Erdoğan, iktidara gelmelerinden bugüne kadar Şanlıurfa’ya 18 katrilyon lira yatırım yaptıklarını, bu rakamın Cumhuriyet tarihinde yapılan yatırımlardan daha fazla olduğunu söyledi. “Biz, terör sorununu hukuk içinde hamdolsun çözüyoruz” diyen AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: “Bu sorunu ‘demokrasiyle çözeceğiz, ekonomik kalkınma ile çözeceğiz, hizmetle, yatırımla çözeceğiz’ dedik. Bu sorun ‘sadece güvenlik tedbirleriyle çözülmez’ dedik, ‘kültürel, demokratik, en temel insani hakları teslim ederek çözeceğiz’ dedik. En önemlisi de biz bu sorunu ‘kardeşlikle, kardeşlik hukuku içerisinde çözeceğiz’ dedik. Önümüze çok engeller çıkardılar, bu sorunu çözmeyelim diye çok saldırdılar, çok tahrikler yaptılar. Partimizi kapatmaya kalktılar, ama başaramadılar biz yolumuza dimdik devam ettik, kimlerle? Sizlerle, milletimizle, millet bize ‘yürü’ dedi, biz yürüdük. Çünkü çıkarken bir şey söylemiştik; ‘uzun ince bir yoldayız, gidiyoruz gündüz-gece demiştik’. Ve gideceğiz gündüz-gece, durmak yok. Bu yola elimizi, kolumuzu, bütün bedenimizi, hatta canımızı koyduk. Bu acı meseleyi mutlaka çözeceğiz, kardeşliği en güçlü şekilde tesis edeceğiz dedik. Biz, bu sorunu çözmek için, kanı durdurmak için, annelerin gözyaşını dindirmek için samimi mücadele verirken, önce Oslo sürecini sabote ettiler, arkasından MİT Müsteşarımı tutuklamaya, onu devre dışı bırakmak istediler, arkasından Paris’te bir takım suikastler yaptılar, süreci bozmak istediler. İşte en son 17 Aralık darbe girişimiyle, 25 Aralık darbe girişimiyle birçok hedefin yanında çözüm sürecine saldırdılar.” Başbakan Erdoğan, 16 Kasım’da Diyarbakır’da tarihi bir buluşmayı gerçekleştirdiklerini, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani’nin, sanatçı İbrahim Tatlıses ile tam 38 yıldır ülkesinden, vatanından, toprağından uzak kalan Şanlıurfalı Şivan Perver’in Diyarbakır’a geldiğini ve muhteşem bir tablo oluştuğunu, tüm Türkiye’nin bu tablodan etkilenerek, duygulandığını anlattı. O gün kendisine telefonlar geldiğini, sevinç gözyaşlarının döküldüğünü, Türkiye’nin tamamında umutların çoğaldığını, barış umudu, çözüm umudu ve kalıcı barış umudunun çoğaldığını belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Peki ne yaptılar? Bir dershane meselesi çıkardılar, bu muhteşem buluşmayı gölgelemek istediler. Arkasından 17 Aralık darbe girişimini başlattılar. Çözüm Sürecini tümden baltalamak istediler. Kim yaptı bunu? Pensilivanya’daki bir zat, onun buradaki maşaları, onun buradaki yandaşları. Tabi bunlar yargının içinde de örgütlenmişler, maalesef emniyet güçlerimizin içinde de örgütlenmişler, devletin diğer kurumları içerisinde de örgütlenmişler. Doğu’daki, Güneydoğu’daki, Diyarbakır’daki, Şanlıurfa’daki bahar havasından rahatsız oldular. Gençlerin ölmeyecek olmasından rahatsız oldular, bölgedeki gelişmeden, değişimden değişmelerden, kalkınmadan rahatsız oldular. En başta kardeşlikten rahatsız oldular. Şanlıurfa ile Trabzon’un, Diyarbakır ile İstanbul’un, Van ile İzmir’in kucaklaşmasından rahatsız oldular. 77 milyonun bir olmasından, beraber olmasından rahatsız oldular, birlikte Türkiye olmasından rahatsız oldular.” “Hizmet için Mekke’de de olsam buraya gelirdim” Miting alanında Bediüzzaman Said-i Nursi’nin fotoğrafının yer aldığı ve üzerinde “Hizmet için Mekke’de de olsam buraya gelirdim. Bediüzzaman Said Nursi” yazılı pankart dikkati çekerken, miting öncesinde AK Parti’nin Türkçe, Kürtçe ve Arapça seçim şarkıları çalındı. Mitinge Başbakan Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı ve AK Parti Şanlıurfa Milletvekili Faruk Çelik, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı ve AK Parti Diyarbakır Milletvekili Mehdi Eker, Maliye Bakanı ve Batman Milletvekili Mehmet Şimşek, Orman ve Su İşleri Bakanı ve AK Parti Afyonkarahisar Milletvekili Veysel Eroğlu, AK Parti Şanlıurfa ve çevre illerin milletvekilleri, AK Parti Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Celalettin Güvenç de katıldı. Muhabir: Kadir Karakuş | AA