Görüş Bildir

psikoloji Haberleri

psikoloji ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. psikoloji ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

Popüler İçerikler

Forex ile Kazanmanın 10 Altın Kuralı
Birikimlerinizi değerlendirerek kazanç elde edebileceğiniz finans piyasası olarak forex piyasasından sizlere sıklıkla ve detaylı olarak bahsetmeye çalışıyoruz. Nasıl yatırım yapıldığı, yatırım araçlarının neler olduğu ve nasıl işlem gördükleri, dikkat etmeniz gereken, piyasanın özellikleri ve eğitimler üzerinde duruyoruz. Bu yazımız ile de sizlere forex piyasasında kazanmanıza yardım olacak kurallardan bahsetmek istiyoruz. Forex’te para kazanmak mümkün mü sorunuza cevap ararken bahsetmiş olduğumu konular genellikle bilgi ve deneyim kazanmanız üzerine konulardı. Forex ile kazanmanın 10 altın kuralı ile de sizlere biraz psikolojik olarak hazırlanmanız birazda püf noktası olarak değerlendirebileceğiniz küçük noktalara değineceğim. Ama unutmamanız gerekir ki; borsanasiloynanir1.com sitesi olarak sizlere herhangi bir yatırım danışmanlığı hizmeti değil, piyasayı tanımanız adına bilgiler veriyoruz. Gelelim 10 altın kural başlıklarımıza; Kendinizi Tanıyın Bir finans piyasasında yatırım yapabilmek veya hayatta herhangi bir konuda başarılı olabilmek için öncelikle kendinizi tanımanız gerekmektedir. Nasıl bir yapıya sahip olduğunuzu, hangi konularda yeteneğiniz olduğu ve başarılı olabildiğinizi iyice irdeleyin. Kişiliğinizi iyi bilmeli ve irdelemelisiniz. Risklerle veya olumsuz durumlarla başa çıkabiliyor musunuz? Kolay mı pes ediyorsunuz, iradesiz bir insan mısınız, duyduklarınıza hemen inanıyor musunuz, yoksa doğrusu bu mu diye araştırıyor musunuz? Yukarıda saymış olduğum tüm sorular ve daha fazlası forex ile kazanmak için kendinize sormanız gereken sorulardır. Çabuk sıkılan, stres ile başa çıkamayan planlı ve disiplinli bir çalışma sürdüremeyen, tezcanlı ve konsantre olma sorunu yaşayan bir insansanız, öncelikle bu konuları objektif bir şekilde değerlendirmelisiniz. Forex piyasasında işlem yapmaya kararlı iseniz, kazanmanız gereken özellikler bulunmaktadır. Sakin olmalı, aceleci davranmamalı ve sabırla işlemlerinizi yürütmelisiniz. Stres ile baş edebilmeli, planlı ve disiplin bir şekilde çalışmaya hazırlanmalısınız. Piyasaya iyi bir şekilde adapte olmalı, konsantre olma sorununuzu aşmalısınız ve konsantrenizi dağıtacak durumlardan uzaklaşmalısınız. İşlem platformunuzu açıp başına oturduğunuz zaman yalnızca yapmanız gereken işlemleri düşünmeli, planınıza bağlı bir şekilde ilerlemelisiniz. Kendinize hedefler belirlemelisiniz ve bu hedeflere ulaştığınız zaman kararınızı ani bir şekilde değiştirmemelisiniz. Psikolojinizi Piyasaya Hazırlayın Kendinizi iyi bir şekilde tanımanız piyasaya psikolojik olarak da hazırlanmanız adına büyük bir önem taşımaktadır. Sonuçta büyük bir finans piyasasında işlem yapıyorsunuz ve kazanabilir – kaybedebilirsiniz. Tüm bu durumlara psikolojinizi hazırlamalısınız. Eğer en ufak bir başarısızlık veya sorun ile karşılaştığınız zaman hemen çöküyorsanız, forex piyasası için iyi olmayan bir özelliğe sahipsiniz demektir. Ama sorunların üzerine gitmedikçe ve kaybetmekten korktukça daha fazla sorun ve kayıpla karşılaşacağınızı da bilmeniz gerekiyor. Forex ve Borsa’da psikolojinin önemi hakkındaki içeriğimizi incelemek için; burayı tıklayın. Her şeyden önce bu işin bir hobi olmadığınız ve para kazandığınız bir iş olduğunu aklınızdan çıkarmayın. Başarısızlık ile karşılaştığınız zaman piyasaya hemen küsmeyin ve sorunun hangi nokta veya noktalardan kaynaklandığını araştırın. Zarar yaşayabileceğinizi hiçbir zaman unutmayın ve öfkelenmeyin. “Keskin sirke küpüne zarar“ sözünü aklınıza yerleştirin ve sakin bir şekilde işlemlerinize devam edin. Kendinize güvenmek ve güvenmemek arasındaki çizgiyi iyi belirleyin. İşlemleri azminiz, bilgileriniz ve deneyimleriniz ile başarabileceğiniz konusunda kendinize güvenin. Ama asla ego yapmayın. “Ben kazanıyorum” havasına girmeyin ve planlarınıza bağlı bir şekilde ilerleyin. Forex piyasasının bağımlılık yapacağınız unutmayın. Aşırı hırslı bir insansanız, kaybettikçe tekrar işlem yapacaksınız. Ama bu durum daha fazla kaybetmenize neden olacaktır. Sakin bir psikoloji ile her durumu göz önünde bulundurarak, analiz ederek hareket edin ve gerekiyorsa bir süre ara verin. Bu süreçte beyniniz ve kendinizi canlandırın. Piyasayı Tam Tanıyın Dünyanın en büyük işlem hacmine sahip finans piyasasında, tüm dünya yatırımcıları ile işlem yapacaksınız. Bu nedenle bu piyasanın en ince ayrıntılarını bile tanımalı, değerlendirebilmelisiniz. Yabancı kaldığınız herhangi bir kavram olmamalı. Piyasa nasıl çalışır, paranız nereye gider ve kazandığınız para nereden gelir öğrenin. Piyasada veya yatırım araçlarının fiyatlarında meydana gelen dalgalanmaların hangi faktörlerden kaynaklandığını, bu faktörlerin nasıl etkiler yarattığını, yatırım araçlarının birbiri ile bağlantılarını inceleyin. Forex eğitimlerine mutlaka katılın ama yalnızca bu bilgiler ile yetinmeyin. Bu bilgileri başlangıç temel eğitim olarak kabul edin ve daha fazlasını öğrenmeye gayret edin. Piyasanın işlem özelliklerini iyi bir şekilde öğrenin ve uygulamada nasıl performanslı bir şekilde kullanabileceğinizi öğrenin. Bu konuda forex demo hesabı işinize en çok yarayacak araçtır. Nasıl demo hesabı açacağınızı öğrenmek için tıklayın. Hem kendi işlem özelliklerinizi belirlemeniz adına hem de piyasayı tam anlamıyla tanımanız adına sanal para ile işlem yapmanızın büyük bir faydası vardır. Aynı zamanda demo hesap sayesinde piyasada işlem yapmak beklentilerinizi karşılıyor mu, size uygun mu öğrenmenizi de sağlayacaktır. Analiz ve Yorumlama Yeteneğinizi Geliştirin Bilindiği gibi fiyatların hangi yönde ilerleyecekleri, işlem hacimleri, alım – satım fiyatları gibi birçok bilgiyi analizler ile ediniyorsunuz. Teknik ve temel analiz olarak iki analiz türü bulunuyor. Temel analizler, ülke ekonomileri, makro ekonomik veriler, dünyada meydana gelen olaylar, para politikaları gibi konuları içeriyor. Temel analizi oluşturan bu konuları tam olarak öğrenin, hangi konularla bağlantıları olduğunu öğrenin, piyasa psikolojisine ve yatırım araçlarının fiyatları üzerine nasıl etkiler yarattığını bilin. Bu konular hakkında tam bilgiye ulaştıktan sonra yorumlama yeteneğinizi geliştirin. Teknik analiz konuları ise fiyat grafiklerini okumanıza yarayan araçlardır. Birçok analiz yöntemi bulunmakta ve bu analizlerin bazıları yoğun bir şekilde kullanılmakta. Genel olarak Bollinger Bantları, trendi belirmenizi kolaylaştıran Dow Teorisi, Fibonacci dizinleri gibi analiz yöntemleri sıklıkla kullanılmakta. Ama siz tam olarak destek – direnç noktalarını, pivot noktalarını, trendleri belirleyebilmeli ve kendinize en uygun gelen analiz yöntemini belirlemelisiniz. Aracı kurumların hizmetlerinden birisi de günlük, haftalık ve aylık analiz raporları yollamaktır. Bu raporların hemen hepsini dikkate alın ama tamamen bu raporlara bağlı kalmayın. Kendi analizlerinizi de yapın ve sonuçları karşılaştırın. Teknik ve temel analizlerden edindiniz bilgileri birlikte yorumlamaya da özen gösterin. Tek başında temel analizlerden veya teknik analizlerden edindiğiniz sonuçlar size tam doğru bilgiyi vermeyecektir. Bu nedenle iki analiz türü hakkında da bilgi sahibi olun, nasıl yapıldıklarını bilin ve birlikte yorumlayın. Teminatınızı Belirleyin Daha önceden birçok kere söylediğimiz gibi 100 dolar ile forex piyasasında işlem yapmaya başlayabiliyorsunuz. 100 dolar belki kulağa küçük bir rakam olarak gelebilir. Ama bu teminatınızı mantıklı bir şekilde değerlendirdiğiniz zaman kesinlikle forex piyasası gibi bir piyasada kısa sürede daha büyük paralar ile işlem yapmanız için yeterli bir miktar. Küçük miktarlarla yani küçük işlem büyüklükleri ile işlem yapın. Bu sayede hem çok kaybetmemiş olursunuz hem de tekrar işlem yapma şansınız olur. Genel olarak EUR/USD paritesi, altın ve petrol forex piyasasında 100 dolar ile yatırıma başlayanlar tarafından tercih edilmektedir. Aynı zamanda en düşük değerler de bu yatırım araçlarına aittir. Para birimleri ile işlem yapma yeteneğiniz henüz gelişmemiş olabilir. Çünkü para birimleri yüksek işlem hacmi nedeniyle fazla dalgalanma kaydederler. Altın ve petrol gibi emtialar, daha güvenli yatırım araçları olacaktır. Petrol ile 10 dolarlık mini pozisyonlar oluşturabilir ve al – sat işlemleri yaparak kısa sürede 100 dolarlık teminatınızı 200, 300 dolara yükseltebilirsiniz. İyi bir deneyim kazanana kadar mini pozisyonlar açmaya devam edin. 100 dolarınız 400 dolar olsa bile deneyim kazandığınızdan emin olana kadar düşük işlemler yapmaya devam edin. Paranızı mümkün olduğu kadar kaybetmemeye özen gösterin. Emeklemeden koşmaya çalışmayın! Minik adımlarla ilerleyin. Yüksek işlem hacmi ile işlem yapıyorsanız, düşüşlerin sert olacağını aklınızdan çıkarmayın. Ekran Başında Olun Eğer forex piyasasında işlem yapıyorsanız veya işlem yapmaya karar verdiğiniz an ekran başında olun. Ekranınızı açar açmaz hemen pozisyon oluşturmayın. Önce iyi bir araştırma yapın. Fiyat grafiklerini, işlem hacimlerini, 1 saatlik grafikleri, trendleri gözlemleyin. Emin olmadan işlem yapmayın. Ekran başında olmadığınız zamanlarda işlem yapmayın ve stop loss özelliğine körü körüne bağlanmayın. Ekran başında olduğunuz ve piyasayı iyi bir şekle gözlemlediğiniz zamanlarda pozisyonlarınızı oluşturun. Avantajlı bir durum var diyerek stop loss özelliğini de belirleyerek ekran başından uzun süreli ayrılmayın. Anlık değişimlerden kazanç elde ettiğinizi unutmayın ve bu anlık değişimlerin aynı zamanda kaybetmenize neden olacağını da unutmayın. Gece uyumadan veya ekran başında olmayacağınız zamanlarda açık pozisyonlarınızı kapatmayı ihmal etmeyin. Bu şekilde kazançlarını sıfırlayan birçok insan olduğunu unutmayın. Pozisyonu oluştururken aklınız yalnızca işleminizde olsun ve bir hamle yaptığınızı, karşınızda milyonlarca yatırımcının da hamle yaptığını unutmayın. Duyumlarla Hareket Etmeyin Genellikle borsada büyük dertler açan duyumlar, forex piyasası için de geçerlidir. Herhangi bir arkadaşınız veya bir yatırımcıdan aldığınız duyuma göre yatırım yapmanız. Tamamen kendi gözlemleriniz, analizleriniz, bilgileriniz, stratejileriniz ve deneyimleriniz ile hareket edin. Aynı şekilde yalnızca aracı kurumların uzmanları ve analistlerinin dediklerine göre işlem yapmayın. Daha öncede belirttiğim gibi kendinize hedefler, hedefleriniz doğrultusunda stratejiler ve planlar belirleyin. Piyasa haberlerinden aldığınız bilgilere göre aniden karar vermeyin. Kazandığınızı ve kaybettiğinizi dile getirmeyin. Bu şekilde başkalarını etkilememiş olursunuz. En iyi kazancın en iyi strateji ile olacağını aklınıza yerleştirin. Başkalarına güvenerek nasıl bir işe girmemeniz gerekiyorsa, aldığınız duyumlara göre de pozisyon açmayın. Her insanın nasıl dünyaya bakış açısı farklıysa, her yatırımcının da piyasaya bakış açısı farklıdır. Aldığınız Pozisyondan Emin Olun Yeni bir pozisyon oluşturmadan önce 1 saatlik fiyat grafiğini iyice inceleyin. Piyasa verilerini, haberlerini gözlemleyin. Trendi belirleyin ve trendin tersi olabileceği ihtimalini her zaman göz önün bulundurun. Trendin tersine işlem yapmayın ve yaparsanız da küçük karlarla işleminizi kapatın. Bir alım işlemi yapıyorsanız ve fiyat grafiğinde düşme başlamış ise, artık düşmez diye düşünmeyin. Destek ve direnç noktalarını pozisyon açarken sürekli gözlemleyin. Küçük hacimlerle pozisyon oluşturmanız işleminizin tersi çıkma ihtimaline karşı iyi bir önem olacaktır. Aynı zamanda emin olduktan sonra fiyat grafiğindeki hareketlere göre fikrinizi değiştirmek yerine pozisyonu küçük karla kapatın. Yatırım aracınızı belirledikten sonra pozisyon açmaya karar verin. Bütün yatırım araçlarını gözlemlemeyin ve spesifik olun. Her yatırım aracının farklı özelliklere sahip olduğunu aklınızdan çıkartmayın. Kendinize bazı pariteleri ve emtiaları belirleyin. Onların fiyat hareketlerini sürekli gözlemleyin. Bu yatırım araçları ile ilgili bir günlük kurgular hazırlayın. Açıklanacak olan verilere, fiyat hareketlerine, saatlik, günlük, haftalık ve aylık dalgalanmalarına, destek – direnç noktalarına ait verileri, pozisyonunuzu açmadan önce önünüzde hazır edin. Pozisyonu açarken aklınızı sadece bunlara odaklayın. Pozisyon açmadan bu verileri bulmak için aklınızı gereksiz sayılarla doldurmamış olursunuz. Pozisyonunuzu oluştururken, stop loss belirleyin. Elektrik kesintisi, bağlantı kopması veya çok ani bir işiniz çıkması durumunda zararınızı engellemiş olursunuz. Stop loss oranınızı kara geçtikçe güncelleyin ve bu oran karda olacağınız bir noktada olsun. Trendi iyi belirleyin ve giriş noktası olarak 1 dakikalık grafikteki en düşük noktayı yakalamaya çalışın. Fiyat grafiklerinin tepe ve dip noktalarında pozisyon oluşturmayın. Aynı zamanda zarardaki pozisyonunuzu kapatmama gibi bir inatçılık yapmayın. Bu inat başınıza büyük belalar açacaktır. Kaldıraç Özelliğini Doğru Kullanın Forex piyasasının en cazip özelliklerinden birisi hiç şüphesiz kaldıraç oranlarıdır. Elde edeceğiniz büyük karları düşünerek en büyük kaldıraç oranını seçmeyin. Kaldıraç oranlarını da yüksek tutmayın ve tüm işleminizi kaldıraca bağlamayın. Cazip bir özellik olduğu gibi büyük kayıp yaşamanıza neden olabilecek bir özellik olduğunu da unutmayın. Deneyiminiz olmadan kaldıraçlı işlemlerden uzak durun. Deneyiminiz arttıkça 1′e 5 oranında kaldıraç kullanabilirsiniz. Kaldıraç oranlarını kumarhane mantığına dönüştürmemeye özellikle dikkat edin. Notlar Alın Yaptığınız tüm işlemler, aldığınız bütün kararlar kısaca piyasada attığınız her adımı not alın. Bu notları daha sonra büyük bir dosyada toplayın ve geçmiş değerlendirmesi yapın. Yaptığınız hataları ve başarılı gözden geçirin. Gelecekte nasıl bir yol izleyeceğinize dair planlar yapmadan, hedefler belirlemeden önce geçmişte yaşadıklarınızı göz önünde bulundurmak size büyük bir yardımcı rehber olacaktır. Analistlerin bir çoğu da geçmişin tekrar ettiğini düşüncesini savunmaktadır. KAYNAK: http://www.borsanasiloynanir1.com/forex-ile-kazanmanin-10-altin-kurali/
Paul Ekman Eğitimleri Şimdi Türkiye'de
Hayatının 40 yılını çalışmalarına adayan , Psikoloji tarihinin bilinen en iyi profesörlerinden olan Paul ekman, Time Dergisi tarafından yayınlanan “20. yüzyılda En Fazla İz Bırakan 100 Kişi” listesinde yer almıştır.<br/>Özellikle söylenenlerden çok söylenmeyenlerin hayati önem arz ettiği iş hayatınd
Aile Danışmanı Nasıl Olunur ?
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın oluşmasıyla birlikte üzerinde çalışan konulardan biri haline gelen aile danışma merkezleri yönetmelik ile düzenlenmiş koşullar içerisinde aile danışmanlığı yapabilecek kişileri de belirtmiş oluyor. Bu durumda nasilolunur.net’e de nasıl aile danışmanı olur yazmak kalıyor. Aile danışmanlığı ile ilgili yönetmelik, 2012 yılında yürürlüğe girdi. Aile danışmanı olmak için alınması gereken sertifikalar(aşağıda da behsedilecek) için derli toplu bir durum oluşturan yönetmelikten önce, ne mezunu olduğu bile belli olmayan kişilerce, aile ya da evlilik terapileri veriliyordu. Ancak artık durum değişti. Hani şu sahte diplomalı dişçi haberlerini hatırlayanlarınız vardır. Aile danışmanlığında da uzman olduğunu iddia edenler için boşluklar oluşabiliyordu. Bu yüzden yönetmelik oldukça önemli. Her ilişkide üçüncü bir karakter vardır: İlişkinin kendisi. Yani bireysel ya da genetik psikolojik sorunların yanı sıra ilişkilerin sağlıklı karaktere sahip olabilmesi için, o ilişkinin psikolojisinden anlayan birilerine ihtiyaç olabilir. Maddi manevi sorunlar ve dış dünya ile örülmüş insan ilişkilerinin çözümlenebilmesi için de aile danışmanı sosyologlara ihtiyaç doğmuş olmalı. Hangi bölümler aile danışmanı olmak için gerekli şartları taşıyor vs. ,kısaca nasıl aile danışmanı olunuyor, anlatmaya başlayalım isterseniz. İlk olarak yönetmelik madde 12’den başlayalım: “Merkez açılabilmesi için, farklı lisans programlarından mezun en az bir aile danışmanı ve bir meslek elemanı ile büro, teknik ve temizlik işlerini yürütecek en az bir personelin bulunması gerekir.” Maddesindeki merkez ifadesi aile danışma merkezlerini ifade ediyor. Yani merkezde sadece bizim bildiğimiz aile danışmanı değil bir de meslek elemanı diye bir unvan karşımıza çıkıyor. İkisi de belli saat eğitim alıyor ancak farklılıkları var. “İl müdürlüğünce onaylanan aile danışmanı dışında, herhangi bir kişi aile danışmanı olarak çalıştırılamaz.” İfadesi de devamında karşılaştığımız bir ifade ve burada unvan bir anlamda korunmuş oluyor. Peki aile danışmanı veya meslek elemanı olmak için neler yapmak gerekir, heyecanla beklediğiniz yere geldik evet: Madde 14 diyor ki: “Sosyal hizmet, psikoloji, sosyoloji, psikolojik danışmanlık ve rehberlik, tıp, hemşirelik ve çocuk gelişimi alanlarından birinde en az dört yıllık lisans programlarından mezun olanlar, Milli Eğitim Bakanlığı, Yükseköğretim Kurulu veya ün iv ersitelerden, biri tarafından uygun görülen en az üç yüz saati teorik ve en az otuz saati süpervizyon eşliğinde olmak üzere yüz elli saati uygulamalı toplam dört yüz elli saatlik aile danışmanlığı alanında bir eğitim programını başarıyla tamamladıktan sonra sertifika alanlar, aile danışmanı unvanı alabilir.” Demek ki yukardaki bölümlerden mezun olmak ilk şart, ama son değil. Daha sonra belirtilen eğitim programlarına girip sertifikamızı almak zorundayız. Peki hangi eğitim kurumu: “Yükseköğretim kurumları dışında aile danışmanlığı eğitimi sertifika programı açmak isteyen kurum ve kuruluşlar Milli Eğitim Bakanlığından izin alırlar.” Diye belirtildiğine göre Milli eğitim Bakanlığı’ndan izinli kurumlar ya da Yükseköğretim kurumları, üniversiteler. Tabi bununla ilgili bir sertifika programı açmışlarsa eğer. Peki sertifika almadan aile danışmanı nasıl olunur ? Bunun da bir cevabı var: “Sosyal hizmet, psikoloji, sosyoloji, psikolojik danışmanlık ve rehberlik, tıp, hemşirelik ve çocuk gelişimi lisans programlarını tamamladıktan sonra aile danışmanlığı alanında yüksek lisans veya doktora eğitimini tamamlamış olanlar aile danışmanı sayılır ve ayrıca bunlardan merkezlerde çalışmak için sertifika istenmez.” İşte o kadar. Meslek danışmanlığı ile ilgili maddeyi de paylaşıp artık konuyu toparlayalım: “ Merkezde çalışacak meslek elemanları; tıp, psikolojik danışmanlık ve rehberlik, sosyal hizmet, çocuk gelişimi, okul öncesi öğretmenliği, sosyoloji, aile ve tüketici bilimleri, hemşirelik, psikoloji alanlarından birinde asgari dört yıllık lisans programını tamamlamış olmalıdır.”maddesiyle eğitim şartını “ Milli Eğitim Bakanlığı, Yükseköğretim Kurulu veya üniversitelerin, biri tarafından uygun görülen en az seksen saati teorik ve kırk saati uygulamalı olmak üzere toplam yüz yirmi saatlik eğitim programını başarıyla tamamlayanlar ve/veya sertifikaya sahip olanlar meslek elemanı olabilir.” İfadesiyle de sertifika eğitim süresini öğreniyoruz. Sertifikasız meslek elemanlığı için de burada da bir ifade var: “Psikoloji, tıp, psikolojik danışmanlık ve rehberlik, sosyal hizmet, çocuk gelişimi, okul öncesi öğretmenliği, sosyoloji, aile ve tüketici bilimleri, hemşirelik lisans programını tamamladıktan sonra bu alanların birinde yüksek lisans veya doktora eğitimini tamamlamış olanlar meslek elemanı sayılır ve ayrıca bunlardan merkezlerde çalışmak için sertifika istenmez.” Ayrıca “Aile danışmanı niteliklerini haiz olanlar meslek elemanı niteliklerini haiz sayılır.” Diye belirtilmiş. Buradaki eğitimleri verecek kuruluşlar da yine üniversiteler ya da Milli Eğitim Bakanlığı’ndan ilgili izni olanlar. Aile danışmanlığı eğitimi ücretleri çok tartışılan hatta gazete haberlerine kadar düşmüş bir konu. Oldukça fazla gelebilecek ücretler istenebiliyor. Burada önemli nokta araştırmak, araştırdıktan sonra karar vermek. Siz yine pazarlığınızı edin tabi ki. Bu anlattığımız aile danışmanlığı özel sektör kuruluşlarında iş bulmanıza yardımcı olur, bazı söylentilerin aksine kamuda iş imkanları(memurluk) için değildir. Aile danışma merkezi açmak için, merkez müdürü veya diğer görevlerde yer almak için gereken şartlar, ayrıntılar ve diğer düzenlemeler için “Gerçek Kişiler ve Özel Hukuk Tüzel Kişileri İle Kamu Kurum ve Kuruluşlarınca Açılacak Aile Danışma Merkezleri Hakkında Yönetmelik” metnini lütfen okuyunuz. nasilolunur.net
Erkekleri Tahrik Eden Tuhaf Şeyler !
Erkekleri tahrik etmenin tek yolu çıplak bir beden mi sanıyorsunuz? İşte erkekleri tahrik eden 7 garip şey! Partnerinizi tahrik etmek, onu yatak odasına yönlendirmek için ne yapıyorsunuz? Vücut hatlarınızı belli eden elbiseler giymek ya da birlikte erotik filmler izlemek bir erkeği pekâlâ seks moduna sokabilir. Yalnız erkeklerin tahrik edici bulduğu son derece şaşırtıcı şeyler de var! İşte uzmanlara göre erkekleri en çok tahrik eden 7 beklenmedik şey! Chanel no.5 parfümünü bir kenara bırakın! Chicago’nun Tat ve Koku Araştırma Merkezi lavantayla karışık balkabaklı turta kokusunun erkeklerin penisindeki kan akışını arttırdığı tespit etti. Peki neden? Birbirine karışan balkabağı ve lavanta kokusu haz veren bir yemeğin anısını canlandırıyor ya da yalnızca erkeklerin biraz daha rahatlamış hissetmelerini sağlıyor. Lavanta ve balkabağı kokularını karıştırın ve sevgilinizin gönlünü kazanın! Panik duygusu erkekleri tahrik edebilir mi? British Colombia Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada, erkekleri iki gruba ayırıp, bu grupları iki farklı köprüye çıkarmışlar. Metrelerce yükseklikte biri son derece güvenli olan, diğeri ise sürekli sallanan ve çok sağlam olmayan bir köprü üzerinde bekletmişler. Daha sonra bu gruplara bir anket doldurmaları gerektiğini sölylemek için bir kadın asistan görevlendirilmiş. Sağlam olmayan köprüde bekleyen gruptan daha riskli yanıtlar alınırken, tehdit altında olma hissi, beyinde oluşan tahrik ile bağdaştırılıyor. Panik halindeki erkekler karşılarındaki kadınlara, korkunun ve paniğin verdiği etkiyle daha çabuk ve kolay yeklaşabiliyor. Sevgilinizle buluşurken küçük kırmızı elbise giymeyi düşünür müsünüz? Sosyal Psikoloji ve Kişilik dergisinde yayınlanan bir araştırmaya göre, erkekler değişik renkte kıyafetler giyen kadınlara daha çok dikkat ediyor. Erkekler, aynı kadının farklı renklerdeki elbiseyi giymesine rağmen, kırmızılı olanın daha seksi olduğunu söylüyorlar! Sevgililer günü kartları, Amsterdam’ın ünlü kırmızı ışıklı sokağı gibi unsurların yarattığı sosyal şartlanmanın bu noktada etkisi büyük. Belki de, biyolojimizi de suçlamamız gerekebilir! Kadınlar ve diğer memelilerin yüzlerinde yumurtlama döneminden önce bir kızarma meydana geliyor, bu yüz kızarması da erkekleri tahrik ediyor! Bacaklarınızı bronzlaştırmak yerine belki de kollarınızla uğraşmalısınız! Uzun kollu kadınlar erkeklerin bilinç altında daha sevecen ve anaç bir etki yaratıyor ve bu nedenle uzun bacaklı kadınlara göre daha çok farkediliyor ve beğeniliyorlar. Birbiriyle uyumlu iç çamaşırları erkeklerin yüksek moda zevkine hitab ettiği için bu listede değil! Erkeklerin uyumlu ve şık iç çamaşırlarından etkilenmesinin nedeni, pahallı iç çamaşırı takımlarının, kadınların göze hoş görünmek ve etkileyici olmak için harcadıkları çabayı yansıtması! Geniş kalçalar doğurganlığın ve kadınlığın simgesi! Kadınların kalçalarında omega 3 yağı bulunuyor ve hamile kadınların vücudundaki bu vitaminler kalçalarından plesantasına aktarılıyor. Böylece bebeğin anne karnındaki fiziksel gelişimi daha kuvvetli oluyor. Erkekler yakınlarında bulunan kadınları çekici buluyor! Erkekler, yalnızca aralarındaki ortak noktalar, benzerlikler nedeniyle değil ama karşılıklı paylaştıkları yakın ilişkiye bağlı olarak bir kadından hoşlanabilirler. Erkekler kadınlara göre, iş arkadaşlarıyla bir ilişki yaşamaya daha yatkın ve hevesliler, özellikle de aynı restoranda karşılaşıyorlarsa…
Perihan Mağden'den Deneme: 'Tehlikeli Temayüller'
Perihan Mağden’in Tehlikeli Temayüller adlı deneme kitabı Everest Yayınları’ndan çıktı. Tehlikeli Temayüller – Sahibinden Sıfır Kilometre Yazılar Perihan Mağden’in sadece bu kitap için kaleme aldığı 25 yazı ve makaleden oluşuyor. Kimi yazılarda popüler kültürün etkileri gibi güncel temaları işleyen Mağden , kimi yazılarda da zaman dışı ya da güncelliğini her dönemde koruyan meseleleri irdeliyor. Hayvan severlerin hayat felsefesinden günümüze has aile içi dinamiklere, canlı ve enerjik görünme saplantısından yaş yalanlarına kadar birçok farklı konuyu ele alan Mağden, ne yazarsa yazsın, hangi konuyu işlerse işlesin Perihanmğadence olmaktan asla ödün vermiyor. Tehlikeli Temayüller – Sahibinden Sıfır Kilometre Yazılar’da küçük detaylardan, gündelik yaşama dair önemsiz gibi görünen anekdotlardan yola çıkıp hayati meselelere açılıyor Perihan Mağden. Örneğin kapısına dadanan bir sokak kedisi günümüzün boğucu ikili ilişkilerini, şoför ile işveren arasındaki ilişki ise bize has serf toplumu üzerine düşünmeye itiyor onu. Milletçe hakikat sevmez oluşumuz, giderek mankafalaşmamız ya da popüler kültürün yaratıklandırdığı yeni nesil, onun keskin zekâsının ağlarına takılmaktan, kendine özgü hicvinden nasibini almaktan kurtulamıyor. Perihan Mağden bu kitapta yer alan yazılarda sadece eleştirmekle kalmıyor. İçinde yaşadığımız boğucu kültürden, bizlere zorla dayatılan sahte yaşam biçiminden çıkış yolları da sunuyor. Her zaman olduğu gibi kendine has sivri kalemi, keskin zekası ve o çok renkli hicviyle eleştiriyor, düşündürüyor, güldürüyor; ancak belki de en önemlisi –hele içinde yaşadığımız bu günlerde-, samimiliği, hayat sevgisi ve asla ödün vermediği duruşuyla, tek kelimeyle ferahlatıyor. Perihan Mağden, 1960’ta İstanbul’da doğdu. Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümü Mezunu. Uzun yıllar köşe yazarlığı yapa Mağden’in makalelerden oluşan on iki kitabı, iki şiir kitabı ve pek çok dile çevrilmiş altı romanı vardır. Romanları sırasıyla: Haberci Çocuk Cinayetleri (1991), Refakatçi (1994), İki Geç Kızın Romanı (2002), Biz Kimden Kaçıyorduk Anne (2007), Ali ile Ramazan (2010), Yıldız Yaralanması (2012). Kitaptan “Hayırlı sıkıntılar! Tek başına olmanın güzelliğine vakıf olamayacak bu yapışkan/yapışmış ruhlara söyleyeceğim, en kıyak laf bu.” (…) “Endüstri kazansın, hakikat ölsün! Gıcığıma giden, bu hakikat sevmezliğin seri üretimi.” (…) “Canlılık ve neşe para ettiği için, hakikilerine daha az rastlandıkça, sahteleriyle idare etme mecburiyetimiz artıyor.” (…) “Ufacık bir toprak parçasını ele geçirdiğimiz andaki coşkumuz, hala sonsuz serf halimizi içimizden atamamış olmamızla da açıklanabilir.Edebiyat Haber
Beyin Satın Alırken Nasıl Çalışır?
Davranışsal ekonomi yaklaşımı satın alma gibi ekonomik kararlarımızda rasyonellikten çok duygusallığın ağır bastığını savunur. Bu haliyle de ekonominin temel varsayımı olan ve kişilerin ekonomi ile ilgili konularda rasyonel davrandığını vurgulayan ”homo economicus” kavramını çürütür diyebiliriz. Behavioral Economics yani davranışsal ekonomi, satın alma ve tüketim faaliyetlerimizi incelerken ekonomik modellere ek olarak teknolojik, psikolojik ve sosyolojik etkenlerin de içinde olduğu teorilerin ortaya atılması gerektiğini savunan yaklaşımdır. 2002 yılında Nobel Ekonomi Ödülü’nü ilk kez bir psikoloji profesörünün (Daniel Kahneman) kazanmasıyla dikkatleri üzerine çekerek incelenmesi gereken bir alan olduğu konusunda bilim adamlarına sinyaller vermiştir… Davranışsal ekonomi yaklaşımı satın alma gibi ekonomik kararlarımızda rasyonellikten çok duygusallığın ağır bastığını savunur. Bu haliyle de ekonominin temel varsayımı olan ve kişilerin ekonomi ile ilgili konularda rasyonel davrandığını vurgulayan ”homo economicus” kavramını çürütür diyebiliriz. Davranışsal ekonomi, ekonominin sosyal içeriğinin göz ardı edilip tamamen teknik bir disiplinmiş gibi uygulanması gerektiğini savunan eğilimlere de bir tepkidir. Bilgisizlik, prestij, statü, gösteriş, bireysel ilişkiler gibi birçok farklı faktörün de etkisiyle, insanlar çoğu zaman ekonomik çıkarlarını maksimize etme amacıyla davranmayabilirler. Bu da bize davranış denilen şeyin matematiksel bir modele taşınabilecek yanlarının yanında asla sayısallaştırılamayacak taraflarının da olduğunu gösterir. Satın alma kararlarımız üzerinde bizi çocukluğumuza götüren kokuların, görüntülerin, inançlarımızın ne kadar etkili olduğundan bahsetmiştik. Şampuan almaya girdiğimiz süpermarketten şekerleme ya da fırından yeni çıkmış bir ekmek alarak çıkmamızın görünürde manasız olduğunu ama zihnimizde birbirine bağlı bir sürü aşamayla anlam kazandığını da anlatmıştık. Bahsedilen bu bilişsel faktörlerle ekonomik bir eylem olarak adlandırılan ”satın alma” davranışını anlamak psikoloji ve ekonominin iş birliğiyle daha kolay ve doğru çözümlenebilir bir hale geliyor. Davranışsal ekonomiyi ana ilkelerinden ve bu alanda yapılmış çalışmalardan bahsederek daha da detaylandırabiliriz. Bu disiplinde en önemli kabul edilen 2 temel kavram sahiplik etkisi ve kayıptan kaçınmadır. Sahiplik etkisi ‘‘ne kadar sahipsen o kadar tatminkarsın” mottosundan hareketle, aidiyetin düşüncelerimiz ve davranışlarımız üzerinde nasıl etkili olduğunu gösterir.