Görüş Bildir

Gezi Davası Haberleri

Gezi Davası ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Gezi Davası ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

Popüler İçerikler

Gezi Davası'nda Unutulmayacak Beraat Gerekçesi
Taksim Gezi Parkı Olayları'nı protesto etmek için adliye içinde toplanarak açıklama yapan 2 avukatın 3 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılandığı davada beraat kararı verildi.'EYLEMİN SUÇ OLARAK NİTELENDİRİLMESİ VEYA BİR CEZA YAPTIRIMINA BAĞLANMASI HUKUKEN VE VİCDANEN OLANAKSIZ GÖRÜLMÜŞTÜR.'Hakim Enver Kumbasar : *(Gezi Protestoları) 'Yeşilin büyük ölçüde ortadan kaldırılarak yapılaşmaya yol açılacağından kaygılananların, Gezi Parkı ve çevresinde başlattıkları, oradan tüm İstanbul'a ve ülkenin yerine yayılan barışçıl gösterilerdir.'  *(Polisin gezi protestocularına müdahalesi)  'Bir çok ölüm yaralanmaya neden olan orantısız güç.'  BARO BAŞKANI KOCASAKAL VE YÜZE YAKIN AVUKAT KATILDI Anadolu 15. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada tutuksuz sanıklar Kartal Hukukçular Derneği Yöneticileri avukatlar Osman Zeki Erdoğan ve Mehmet Ümit Erdem hazır bulundu. Duruşmaya Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı avukat Başar Yaltı, Yalçın Tura ile İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal ve yüze yakın avukat katıldı. “YAPILAN AÇIKLAMA HUKUKA UYGUNDUR' Yaklaşık 3 saat süren duruşmada savunma yapan tutuksuz sanık avukat Mehmet Ümit Erdem, Taksim Gezi Parkı'na yapılan müdahaleyi protesto etmek için İstanbul olmak üzere bir çok yerde eylemler yapıldığını belirterek, polisin eylemleri bastırmak için şiddet kullandığı ve bunun sonucunda çok sayıda yaralı ve ölenlerin olduğunu ifade etti. Olay günü avukat ve aynı zamanda Kartal Hukukçular Derneği Başkanı olarak Anadolu Adalet Sarayı'nda basın açıklaması yapma kararı aldıklarını söyleyen Erdem, “Amacımız adliye binası içinde herhangi bir açıklama yapmak değildi. Diğer avukat arkadaşlarla adliye içerisinde buluştuk ve dışarı çıktık. Eylemimiz mesai saatleri dışında olmuştur. Görevlilerden de herhangi bir uyarı ve şikayet almadık. Yaptığımız tamamen hukuka uygundu. Bu nedenle suçlamayı kabul etmiyorum' dedi. Bir diğer sanık Osman Zeki Erdoğan ise, suçlamaları kabul etmediğini belirterek, Taksim Gezi Parkı eylemlerinde olan olaylara karşı protesto ve taleplerini dile getirmek için basın açıklaması yapma kararı aldıklarını ifade etti ve basın açıklaması yapmanın demokratik bir hak olduğuna değindi.  HAKİM: PROTESTOLAR YEŞİL İÇİN BARIŞÇIL GÖSTERİ Mahkemenin Hakimi Enver Kumbasar, 15 dakikalık aradan sonra 4 sayfalık kararını açıkladı. Kumbasar, Taksim Gezi Parkı'nda yeşilin büyük ölçüde ortadan kaldırılarak yapılaşmaya yol açılacağından kaygılananların ağaçların kesilmesine başlanması üzerine 27 Mayıs 2013 tarihinde başta Gezi Parkı ve çevresinde başlayan, oradan tüm İstanbul'a ve ülkenin bir çok yerleşim yerine yayılan protesto gösterilerinin barışçıl olduğunu belirtti. “ORANTISIZ GÜÇ KULLANILARAK GÖSTERİLER BASTIRILDI' Gösterilerin yaygınlaşması ve kitleselleşmesi üzerine kolluk kuvvetlerince çoğunlukla orantısız güç kullanılarak gösterilerin bastırılmaya çalışıldığını ifade eden Hakim Kumbasar, bir çok ölüm ve çok sayıda yaralanmalara sebebiyet verildiği, çok geniş bir yelpazede hak ihlalleri yaşandığı, bu durumun da yeni protestoları tetiklediğini kaydetti. “CEZA YAPTIRIMINA BAĞLANMALARI HUKUKEN VE VİCDANEN OLANAKSIZ' Mahkeme Hakimi Enver Kumbasar, meslekleri avukatlık olan ve bu sıfatları nedeniyle hak ve hukuku savunmak gibi önemli bir kamu görevi de yürüten sanıkların yöneticisi olduğu derneğin öncülüğünde, gezi olayları bağlamında kolluk görevlilerince yapıldığını düşündükleri yaygın ve ağır hak ihlallerine karşı protesto ve duyarlılık gösterdiklerini ifade ederek, 'Gezi eylemcilerine destek amacıyla toplu basın açıklaması olarak düzenledikleri eylemlerini gerçekleştirmek için mesleklerini icra ettikleri adliye binası içerisinde bir araya gelmeleri ve bir kaç dakika kalıp dışarıya çıkarak toplu basın açıklaması yapmaları biçiminde gerçekleşen eylemin suç olarak nitelendirilmesi veya bir ceza yaptırımına bağlanması hukuken ve vicdanen olanaksız görülmüştür. Bu muhakemenin mantıki sonucu olarak sanıklara yüklenen eylemin suç oluşturmadığının kabulü gerekmiştir. Bu gerekçelerle sanıkların beraatlarına karar verilmesi gerektiği vicdani yargısına varılmıştır' denildi. Yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olmamasını da gerekçe gösteren hakim, sanıkların ayrı ayrı beraatların karar verdi. 1 YIL 6 AYDAN, 3 YILA KADAR HAPİS CEZASI İSTEMİ Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, 5 Haziran 2013 tarihinde avukatlar Kartal Hukukçular Derneği Başkanı Ümit Erdem ve başkan yardımcısı Osman Zeki Erdoğan'ın da katılımıyla yaklaşık 40 kişinin Anadolu Adalet Sarayı C Blok içerisinde zemin katta izinsiz olarak toplanarak Taksim Gezi Parkı'nda başlayan olayları alkışlarla ve slogan atarak protesto ettikleri belirtildi. İddianamede, avukatlar Erdem ve Erdoğan'ın, '2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na' muhalefet ettikleri gerekçesiyle 1 yıl 6 aydın 3 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talp edildi. “KARAR, SARSILMIŞ OLAN GÜVENLERİ YENİDEN TESİS ETMEK İÇİN ÖNEMLİ' Duruşma sonrası açıklama yapan İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal, meslektaşlarının Taksim Gezi Olaylarını protesto ettikleri için Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na Muhalefet suçundan yargılandıklarını ve yargılama sonucuna beraat ettiklerini belirterek, “Bu karar Türk Hukuku'nun yüz akı kararlarından biridir. Hala adliye içerisinde Cumhuriyetin hakimi, savcısı olan ve sadece hukuka ve vicdanına göre karar veren pek çok sayıda savcımız ve hakimimiz var. Bugün ki karar da bunlardan bir tanesidir. Kararda bunun bir demokratik hak olduğu ve ortada suç oluşturan bir fiilin bulunmadığı belirtiliyor. Mahkeme de beraat kararı verdi. Bu tür kararlar yurttaşlarımızın hukuka olan sarsılmış güvenlerini yeniden tesis etmesi için önemlidir' dedi. Arzu KAYA/ İstanbul DHA
Antalya'da 170 Sanıklı Gezi Davası Yarın Başlıyor
ANTALYA'da, Gezi olaylarıyla ilgili 170 kişinin yargılanacağı ve 5 gün sürecek davanın ilk duruşması, yarın başlıyor.Antalya'da 31 Mayıs'ı 1 Haziran'a bağlayan gece Çallı Kavşağı ile Ak Parti il binası arasındaki 1 kilometrelik yolda 3 gün 3 gece süren olaylara ilişkin dava Antalya 13'üncü Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülecek. Çok sayıda kişinin gözaltına alındığı, 18 yaşındaki Vedat Oğuz'un gaz kapsülü nedeniyle bir gözünü kaybettiği olaylara ilişkin iddianamede çoğunluğu 1990 sonrası doğanların ve üniversite öğrencilerinin oluşturduğu 170 sanık bulunuyor. Duruşma, sanıkların çokluğu nedeniyle Antalya Adliyesi beşinci katındaki konferans salonunda başlayacak. 157 sayfalık iddianamesinde olayları Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Türkiye Gençlik Birliği (TGB), Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP), İşçi Partisi (İP), Halkevleri, Dev-Lis ve Türkiye Komünist Partisi'nin (TKP) organize ettiğine işaret edilen davanın ilk duruşmasının, 21 Mart Cuma gününe kadar sürmesi bekleniyor. İDDİANAME: 1 SAATTE 100 KİŞİ 1000 OLDU Davanın iddianamesinde, İstanbul'da 'Taksim Gezi Parkı'nda yapılan eyleme polisin müdahalesini protesto etmek amacıyla 1 Haziran 2013 cumartesi günü saat 00.10 sıralarında, yaklaşık 100 kişilik grubun Cumhuriyet Meydanı'nda toplanmaya başlamaları üzerine gerekli güvenlik önlemlerin alındığı; saat 01.20 sıralarında sayıları 1000 kişiye ulaşan grup tarafından beyaz zemin üzerine siyah sprey boya ile 'Diren Gezi Parkı' ibareli pankart açıldığı, ardından Ak Parti il binasına doğru yürüyüşe geçildiği belirtildi. Atılan sloganlar, açılan döviz ve pankartlara ilişkin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın adının geçtiği bölümler '...' olarak verilen iddianamede, şüphelilerin polisi çeşitli küfürler etmekle ve kendilerini dövmekle suçladığı açıklamaları da ayrıntılı olarak yer aldı. Olaylarda 20'ye yakın polis memurunun taşlanıp dövüldüğü, 20 kadar polis aracı, 1 TOMA ve üç polis kulübesinin tahrip edildiği de belirtilen iddianamede, kamu zararları kısmına da 3 bin litre mazot harcandığı yazıldı. SÜKUNET ÇAĞRISI Davanın avukatlarından M. Taylan Karakum, duruşma sürecinde herkesi adliye içi ve çevresinde sükunete davet etti. Karakum, ilk gün sanıkların kimlik tespiti, iddianamenin okunması gibi işlemlerin yapılacağını, yığılma ve kargaşaya neden olmaması açısından herkesin ilk gün adliyeye ve duruşmaya gelmesinin zorunlu olmadığını söyledi. Zorunluluk olmadıkça duruşma salonu içinde polis olmayacağını anımsatan Karakum, hakimi böyle bir tedbir almaya ya da duruşma salonunu boşaltmaya itecek herhangi bir duruma mahal verilmemesi çağrısında bulundu. Mehmet ÇINAR/ANTALYA, (DHA)
Gezi Davası Sonrasında Eylemcilere Müdahale
İstanbul Çağlayan'daki İstanbul Adliye Sarayı önünde, Gezi duruşması sonrası açıklama yapmak isteyen gruba polis müdahale etti. Müdahale sırasında bir avukat ezilme tehlikesi geçirdi. Gezi Parkı eylemlerine ilişkin 2911 sayılı 'Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na' muhalefet suçundan 56 sanık bugün ilk kez Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'nda bulunan 30. Asliye Ceza Mahkemesi'nde hakim karşısına çıktı. Saat 10.00'da başlayan ve 4 saat süren duruşmanın ardından Halkın Kurtuluşu Partisi üyeleri ve bazı sanıklarında aralarında bulunduğu grup adliyenin karşısındaki merdivenlerde basın açıklaması yapmak istedi. Ancak polis merdivenlerde basın açıklaması yapmanın yasak olduğunu belirterek, grubu meydana yönlendirmek istedi. Uyarıya rağmen merdivenlerde açıklama yapmak isteyen gruba polis müdahale etti. Çevik kuvvet, eylemcileri kalkanlarla iterek adliye bahçesinden dışarı çıkardı. Yaşanan arbedenin ardından açıklama yapan Avukat Pınar Akbina, çevik kuvvet polislerinin görüntüsünü cep telefonu ile çekerek, güç kullanan polislerden şikayetçi olmak için adliyeye girdi.DHA
Dolmabahçe Camii Sanığı: 'Hayatıma Kast Edildi'
İstanbul'da bugün başlayan Gezi Davası'nda Dolmabahçe Bezmialem Camisi'nde bira içtiği öne sürülen sanık Emre Öztürk ifade verdi. İSTANBUL - Gezi Parkı olaylarına ilişkin sanıkların bazılarının 1 Haziran 2013 tarihinde Dolmabahçe Bezmialem Valide Sultan Camii'ne girenlerin de bulunduğu 7'si yabancı uyruklu 255 tutuksuz sanığın yargılanmasına başlandı. İstanbul 55. Asliye Ceza Mahkemesi'nce Mayıs ayı boyunca Salı, Çarşamba ve Perşembe günleri görülecek davanın ilk duruşmasına çoğunluğu üniversite öğrencisi 32 sanığın yanı sıra müştekilerden Ali Çezik ile taraf avukatlar katıldı. Sanıkların '2911 Sayılı Toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanuna muhalefet', 'görevi yaptırmamak için direnme','kamu görevini usulsüz üstlenme ve kamu malına zarar verme', 'Özel kıyafetleri usülsuz kullanma', 'suçluyu kayırma', 'ibadethaneyi kirletmek suretiyle zarar verme' ve 'hırsızlık' gibi suçları işledikleri iddiasıyla 1 yıl ile 11 buçuk yıl arasında değişen hapis cezaları istemiyle yargılandıkları davada kimlik tespitinin ardından savunmalarının alınmasına geçildi. CAMİDE BİRA İÇTİĞİ ÖNE SÜRÜLEN SANIK İFADE VERDİ Duruşmada ifade veren ve elinde bira şişesi olduğu, Dolmabahçe Bezmialem Valide Sultan Camii'nde bira içtiği öne sürülen Emre Öztürk, çekilen fotoğrafla birlikte Türkiye'nin 3. gündemi olduğunu söyleyerek, 'İnsanlara 'elinde bira vardı' diye yansıtıldı. Hayatıma kast edildi. Eğlenmek için Beşiktaş'a gitmiştik. Birden müdahale oldu ve biz de insanlara yardım etmek istedik ama böyle bir haber çıktı. Hayatıma tecavüz edildi diye dava açtım. Elimde bir kola var ve 'camide bira içildi' diye servis edildi. İnsanlar minibüste falan beni tanıyorlar. Olay günü yanımda arkadaşım Doğan Öztürk vardı. Olay zamanı yaralanan insanlar oldu ve camiye sığındılar. Ben de yardım amaçlı camiye girdim. Caminin içine gaz sıkıldı. Gazdan etkilendiğim için gözlerim yandı ve ben de kola kutusunu gözüme tuttum. Fotoğrafım çekildi, basında yer aldı. Ben de bununla ilgili suç duyurusunda bulundum. Ben olaylar sırasında gözaltına alınmadım, davet üzerine karakola gittim. Bana kamu malına zarar verilip verilmediği soruldu ve tanık sıfatıyla ifadem alındı' dedi. Öztürk'ün avukatı Abdullah Onur Eyüboğlu ise müvekkilinin şüpheli sıfatıyla ifadesinin alınmadığını fakat iddianamede şüpheli olarak yer aldığını belirterek, 'Müvekkilim net delil olmadan suçlanmıştır. Atılı suçlamayı kabul etmiyoruz. Caminin müezzini de 6 gün boyunca camide bira içilmediğini söyledi ve bulunduğu camiden sürüldü. AKP Genel Başkanı tarafından da bu bira içme meselesi dile getirildi' diye konuştu. İDDİANAMEDEN İstanbul Cumhuriyet Savcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, 31 Mayıs 2013 günü Gezi Olayları'nın devamında eylemcilerin Dolmabahçe Bezmialem Valide Sultan Camii'ne girmek istedikleri, cami müezzini Fuat Yıldırım'ın grubun içeri girmesine engel olmaya çalıştığı, Yıldırım ve caminin güvenlik görevlisinin kırılan kapının arkasına kalaslar koyarak eylemcilerin içeriye girmesini engelledikleri ifade edildi. Ertesi gün 1 Haziran 2013 tarihinde ise eylemcilerin, cami kapısının açık olmasından faydalanarak içeri girdikleri, camideki ayakkabılıkları ters çevirerek tezgah gibi kullanmaya çalıştıkları, motosikletli kişilerin camiye sürekli ilaç taşıdıkları, tıbbi atık ve yiyecek içecek artıkları ile içerinin kirletildiği, cami içine zarar verildiği, cami içindeki güvenlik kameraları ile minber kısmında Arapça yazılar bulunan perdelerden bir kısmını çaldıkları, daha sonra polisin yaptığı incelemede, pencere önünde içi boş ezilmiş halde bira kutusu ile müezzin bölümünde boş sigara kutusu, söndürülmüş sigara izmaritleri bulunduğu, eylemcilerin caminin dışına da zarar verdikleri kaydedildi. İddianamede ayrıca cami içindeki kamera görüntülerinin çözünürlüğünün düşük olduğu, Foto Film Şubesi'ndeki iyileştirme çabalarına rağmen Bezmi Alem Valide Sultan Cami'nde bulunan sanıklardan Emre Öztürk'ün elindeki kutudan ne içtiğine yönelik bir tespitin yapılamadığı belirtildi. 1 YILDAN 11 BUÇUK YILA KADAR DEĞİŞEN HAPİS CEZASI İSTEMİ 16 Haziran günü Taksim Ramada Otel önünde eylemci bir grubun taşkınlık yaparak kolluk görevlilerine taş attıkları, otelin giriş katında usulsüz ve revir kurdukları anlatıldı. Otele giren kolluk kuvvetlerinin, üzerlerinde doktor üniforması bulunan kişileri yakaladıkları, yapılan araştırmada şüphelilerin temin ettikleri ilaçlarla yaralanan eylemcilere sağlık yardımı yaptıklarının anlaşıldığı, doktorluk mesleğine ait üniformaları yetkileri ve sıfatları olmadan alenen başkalarını yanıltıcı şekilde kullandıkları, usulsüz olarak kamu görevini üstlendikleri ileri sürüldü. Sanıkların '2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet', 'görevi yaptırmamak için direnme', 'kamu görevini usulsüz üstlenme ve kamu malına zarar verme', 'Özel kiyafetleri usulsuz kullanma', 'suçluyu kayırma', 'ibadethaneyi kirletmek suretiyle zarar verme' ve 'hırsızlık' gibi suçları işledikleri iddiasıyla 1 yıldan 11 buçuk yıla kadar değişen hapis cezasıyla cezalandırılmaları isteniyor.  Cem TURSUN-Arzu KAYA/DHA
Bursa'da 'Herkes'e Gezi Davası
Demokratik kitle örgütlerinin üyelerinin de aralarında bulunduğu 92 kişi hakkında dava açıldı.Bursa’da Gezi Direnişi’ne destek veren DİSK, KESK, ÇHD, ÖDP, HDP, TBMMOB yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 92 kişi hakkında “2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet” suçundan 1.5 yıldan 3 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Demokratik kitle örgütlerinin temsilcileri, davaların kendilerini korkutamayacağını vurguladı.Neredeyse her ilde binlerce kişiye Gezi Direnişi nedeniyle davalar açılırken bu davalara her gün yenileri ekleniyor. Bursa’da da siyasi partiler, demokratik kitle örgütlerinin üye ve yöneticilerine 3 ayrı dava açıldı.10 Eylül’de 8. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada, TMMOB -Kimya Mühendisleri Odası- MYK üyesi Ali Uluşahin, DİSK Güney Marmara Bölge Temsilcisi Ayhan Ekinci, Yıldırım ilçesi Halkevi Başkanı Zafer Algül, Bursa Halkevi Şube Sekreteri Ahmet Keskin, ADD Bursa Şube Başkanı İdris Kalender, Eski Eğitimİş Bursa Şube Başkanı Hasan Özaydın, İP Bursa İl Başkanı Hakan Sertan, HDP Bursa İl Eşbaşkanı Nuri Aysever, ÖDP PM Üyesi Yıldırım İlçe Başkanı Şaban Özdemir, ÖDP Nilüfer İlçe Başkanı Gülay Pank’ın da aralarında bulunduğu 30 sanık daha hâkim karşısına çıkacak.15 Eylül’deki 12. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yapılacak duruşmada ise ÇHD Bursa Şube Başkanı Aslı Evke Yetkin, TMMOB -Kimya Mühendisleri Odası-MYK üyesi Ali Uluşahin, Yıldırım ilçesi Halkevi Başkanı Zafer Algül, Burs Halkevi Şube Sekreteri Ahmet Keskin, ADD Bursa Şube Başkanı İdris Kalender, Bursa Dersimliler Derneği Başkanı Hediye Zengi, Eski Eğitim İş Bursa Şube Başkanı Hasan Özaydın, Eğitim-İş Şube Yöneticisi Selçuk Söğüt’ün de aralarında bulunduğu 33 kişi hâkim karşısına çıkacak.17 Eylül’de 4. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada da TMMOB -Kimya Mühendisleri Odası- MYK üyesi Ali Uluşahin, Halkevi GYK Üyesi ve Bursa Halkevi Başkanı Emine Elif Güven, Yıldırım Halkevi Şube Başkanı Zafer Algül, ADD Bursa Şube Başkanı İdris Kalender’in de aralarında bulunduğu 29 kişi yargılanacak.Bursa Cumhuriyet Basavcılığı Basın ve Memur Suçları Soruşturma Savcısı Evrim Uzunsoy tarafından 11- 15 ve 23 Haziran 2013 tarihleri arasında yapılan yürüyüşlerden sonra polis fezlekelerine ve soruşturma belgelerine dayanarak hazırladığı iddianamelerde Bursa’da yapılan tüm yürüyüşlerin olaysız olarak tamamlandığına dikkat çekilirken kitle örgütü yöneticileri, “Ambul Tayyip” sloganı attırmak ve “gösterinin makul süreleri aşmasına neden olmak” ile suçlandılar.Birbirine benzeyen iddianamelerde, eylemlerde yol kapatılması suç unsuru olarak gösterilirken, STK temsilcileri yolu polislerin kapattığına dikkat çekti. ÇHD Bursa Şube Başkanı Aslı Evke Yetkin, “Davayı iddianamenin çıkmasıyla öğrendik. Aslında avukatlara dava açılabilmesi için izin alınması gerekiyor. Bizim üzerimizden halka gözdağı verilmek isteniyor. Bu yürüyüşlerde en ufak olay çıkmadı. İddianamenin aksine biz değil yolu polis kapadı. Bu davaların dışında 100’den fazla soruşturma var. Bizi yıldıramayacaklar” dedi.Cumhuriyet
'Kutuyu Cami Tamamen Boşaldıktan Sonra Gördüm'
Aralarında Dolmabahçe Bezm-i Alem Camii'ne sığınan göstericilerin de bulunduğu 255 sanıklı Gezi Davası'nın ikinci duruşması bugün görüldü.MÜŞTEKİ POLİSLER İLE TANIK DİNLENDİMüşteki sıfatıyla dinlenen iki polis memurundan biri Dolmabahçe Başbakanlık Çalışma Ofisi etrafında görev aldığını belirterek, ' Görev yaptığım süre içerisinde kişisel manevi değerler açısından bir fiille karşılaşmadım.' şeklinde konuştu ve sanıklardan şikayetçi olmadığını belirtti.Tanık olarak dinlenen Bezm-i Alem Valide sultan Camisi'nin güvenlik görevlisi de camiye ilk olarak girenlerin ayakkabılarını çıkararak girdiklerini, yaralılar gelmeye başlayınca ayakkabılarını çıkarmamaya başladıklarını söyledi. Tanık güvenlik görevlisi , hakim'in 'İçeride bira kutusu gördün mü?' şeklindeki sorusunu '..Kutuyu cami tamamen boşaldıktan sonra gördüm...Hafiften doluydu, kutu büzülmüştü. Kutuyu kullanan şahsı görmedim' diye yanıtladı.39 ŞÜPHELİ HAZIR BULUNDU. CHP'Lİ MİLLETVEKİLLERİ İZLEDİİstanbul 55. Asliye Ceza Mahkemesi'nde bugün görülen ve tamamı tutuksuz yargılanan 255 sanıklı 'Gezi Davasının' ikinci duruşmasına 39 şüpheli ile avukatları katıldı. Duruşmada daha önce ifadesi alınmayan 7 kişinin sorgusu yapıldı. Ayrıca 2 polis memuru 'müşteki' ; caminin güvenlik görevlisi de 'tanık' sıfatı ile dinlendi. Duruşmanın bir bölümünü CHP İstanbul milletvekilleri Umut Oran ve Mahmut Tanal da izledi.GÖZALTINA İŞKENCE GÖRDÜĞÜNÜ İLERİ SÜRDÜİfadesi alınan 7 isimden Celal Akgün, gözaltına alındığı sırada işkence gördüğünü öne sürerek, “Haseki Hastanesi'nin raporunda var. Karakolda ifade verdim. Dolayısı ile bu ifade bir bakıma zorla alınmıştır. Suçsuzum, beraatimi istiyorum' dedi. Dinlenen diğer 6 sanık da olaylarla ilgileri olmadığını söyleyerek beraatlerini istediler.'KİŞİSEL MANEVİ DEĞERLER AÇISINDAN BİR FİİLLE KARŞILAŞMADIM. ŞİKAYETÇİ DEĞİLİM'Sanıkların sorgularının ardından müşteki sıfatı ile dinlenen polis memuru Fuat Yıldız, Gezi olayları sırasında Dolmabahçe Başbakanlık Çalışma Ofisi etrafında görev aldığını belirterek, “Orada tedbir amaçlı görev aldım. Görev yaptığım süre içerisinde kişisel manevi değerler açısından bir fiille karşılaşmadım. Bana yönelik salonda bulunan şahıslardan suç unsuru teşkil eden bir olay olmamıştır. Bu nedenle ben şikayetçi değilim' dedi.'ŞİKAYET HAKKIMI KULLANACAĞIM'Yine müşteki sıfatı ile dinlenen polis memuru Muammer Kayaoğlu, barodan kendisine avukat atanmasını isteyerek, “Barodan avukat tahsisi ile şikayet hakkımı kullanacağım' dedi.CAMİNİN GÜVENLİK GÖREVLİSİ TANIKLIK YAPTIGöstericilerin sığındığı Dolmabahçe'deki Bezm-i Alem Valide Sultan Camisi'nin güvenlik görevlisi Naif Uçar tanık olarak dinlendi. Olay günü akşam saat 18.30 sıralarında işbaşı yaptığını belirten Uçar ifadesinde şunları söyledi:“Akşam namazından sonra caddede kalabalık toplandı. Caminin imamı Halil Necipoğlu kalabalık olunca 'camiyi kapat' dedi. Camide bulunan birkaç kişiyi dışarıya çıkararak camiyi kapattım. Sonra kalabalık gittikçe çoğaldı. Kalabalık camiye ait demirleri söktü. Levazım kapısındaki brandaları aldıklarını gördüm. Ancak alanı tanımam. Camiden aldıkları malzemelerle polis gelmesin diye set kurdular. 2-3 bin kişi vardılar, belki de fazlaydı. Daha sonra 15-20 kişilik beyaz gömlekli bir grup geldi. Bunlar caminin kapısını zorladılar. Kapı hafif açılınca imam Halil Necipoğlu 'kapıyı aç' dedi, açtım. Ondan sonra camiye girildi. İçeriye girenler ilk önce ayakkabılarını çıkardılar, yaralılar gelmeye başlayınca ayakkabılarını çıkarmamaya başladılar. Camiyi bölümlere ayırmaya başladılar; eczane, cerrahi gibi. Ayakkabı raflarını ters çevirip içine ilaç koydular. Motosiklet kullanan kuryeler ilaç getiriyordu. İçeride bir kişinin sigara içtiğini gördüm çıkarmak istedim ama çıkmadı. Gidip doktora söyledim, doktor bu kişiyi dışarıya çıkardı. İçeride bin kişi vardı. Bunların yüzde 10'u sarhoştu.'HAKİM 'O SORUYU' SORDU TANIK YANITLADI : KUTUYU CAMİ TAMAMEN BOŞALDIKTAN SONRA GÖRDÜMNaif Uçar, Hakim'in “İçeride bira kutusu gördün mü? İçeride bira, alkol kullanan oldu mu?' şeklindeki sorusu üzerine, “Caminin tümüne hakim değildim ama bir tane bira kutusu gördüm. Caminin kadınların ibadet ettiği yerde pencerenin kenarında bira kutusu gördüm. Hafiften doluydu, kutu büzülmüştü. Kutuyu kullanan şahsı görmedim. Kutuyu cami tamamen boşaldıktan sonra gördüm. Cami boşaldıktan sonra yaptığımız kontrolde çok sayıda plastik su şişeleri, ilaç kutuları, gazete gibi şeyler çıktı. Cami kullanılmaz haldeydi, dış kameraları kırılmıştı' şeklinde ifade verdi.İDDİANAMEDENİstanbul Cumhuriyet Savcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, İddianamede, 31 Mayıs 2013 günü Gezi Olayları'nın devamında eylemcilerin Dolmabahçe Bezmialem Valide Sultan Camii'ne girmek istedikleri, Cami müezzini Fuat Yıldırım'ın grubun içeri girmesine engel olmaya çalıştığı, Yıldırım ve caminin güvenlik görevlisinin kırılan kapının arkasına kalaslar koyarak eylemcilerin içeriye girmesini engelledikleri ifade edildi. Ertesi gün 1 Haziran 2013 tarihinde ise eylemcilerin, cami kapısının açık olmasından faydalanarak içeri girdikleri , camideki ayakkabılıkları ters çevirerek tezgah gibi kullanmaya çalıştıkları, motosikletli kişilerin camiye sürekli ilaç taşıdıkları, tıbbi atık ve içeride yiyecek içecek artıkları ile içerinin kirletildiği, cami içine zarar verildiği, cami içindeki güvenlik kameraları ile minber kısmında Arapça yazılar bulunan perdelerden bir kısmını çaldıkları, daha sonra polisin yaptığı incelemede, pencere önünde içi boş ezilmiş halde bira kutusu ile müezzin bölümünde boş sigara kutusu, söndürülmüş sigara izmaritleri bulunduğu, eylemcilerin camininin dışına da zarar verdikleri kaydedildi. İddianamede ayrıca cami içindeki kamera görüntülerinin çözünürlüğünün düşük olduğu, Foto Film Şubesindeki iyileştirme çabalarına rağmen Bezmi Alem Valide Sultan Cami'nde bulunan sanıklardan E.Ö.'nün elindeki kutudan ne içtiğine yönelik bir tespitin yapılamadığı beliritildi.İŞLENDİĞİ İDDİA EDİLEN SUÇLAR VE İSTENEN CEZALARİstanbul Cumhuriyet Savcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, Dolmabahçe'deki Bezmialem Valide Sultan Camisi'ne girilmesi olayı ve Taksim çevresinde 31 Mayıs ve 1 Haziran tarihlerinde yaşanan eylemler yer alıyor. İddianamede, 7'si yabancı uyruklu 255 sanığın, '2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet', 'görevi yaptırmamak için direnme', 'kamu görevini usulsüz üstlenme', 'kamu malına zarar verme', 'özel kıyafetleri usulsüz kullanma', 'suçluyu kayırma', 'ibadethaneyi kirletmek suretiyle zarar verme' ve 'hırsızlık' gibi suçlardan 1 yıldan 11 buçuk yıla kadar değişen hapis cezasıyla cezalandırılmaları isteniyor.3 SANIK HAKKINDA DAHA YAKALAMA KARARI ÇIKARILDIAralarında 2 doktor ile Dolmabahçe Bezm-i Alem Camii'ne sığınan göstericilerin de bulunduğu 255 sanıklı Gezi Davası'nın ikinci duruşması sona erdi. Duruşmaya katılmayan 3 sanık hakkında daha 'yakalama kararı' çıkarıldı.İstanbul 55. Asliye Ceza Mahkemesi'nde bugün görülen duruşmanın sonunda, mahkeme heyeti, duruşmalara katılmadığı için haklarında daha önce 'yakalama kararı' verilen 11 sanık hakkındaki kararın devamına hükmetti.Mahkeme ayrıca, kendilerine tebligat yapıldığı halde duruşmaya katılmayan Fırat Kahyaoğlu, Mert Kaan Kuyumcuoğlu ve Seza Karaca hakkında da yakalama kararı çıkardı.İfadesi alınan sanıkların duruşmalardan vareste tutulmasına karar veren mahkeme, eksiklerin giderilmesi için duruşmayı 6 Mrat 2015 tarihine erteledi.Yüksel KOÇ / Cem TURSUN, İstanbul DHA
Gezi Davası'nda CHP'li Gençlere AK Partili Avukat
MANİSA'nın Akhisar İlçesi'ndeki Gezi Parkı eylemlerinde dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'a hakaret ettikleri iddiasıyla 83 sanığın yargılandığı davanın duruşmasında ilginç bir durum yaşandı.Ceza Muhakemesi Kanunu'na (CMK) göre Otomatik CMK Atama Sistemi (OCAS) üzerinden sanıklar arasındaki CHP'li iki genç için AK Partili avukat Bahadır Yenişehirlioğlu'nun atanması şaşkınlık yarattı. Erdoğan'a yakınlığıyla tanınan Yenişehirlioğlu, gençleri savunmasının etik olmayacağını belirtti. Dava bittikten sonra iki genç, Yenişehirlioğlu için azil dilekçesi verdi.Akhisar'da, 2 Haziran 2013 tarihindeki Gezi Parkı eylemlerine destek için Tahir Ün Caddesi'nde yürüş ve protesto gösterisi düzenlendi. Yaklaşık 5 bin kişinin katıldığı yürüyüşte hükümet ve dönemin Başbakanı, şimdiki Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan aleyhine slogan atıldı. Yürüyüşte slogan atarak Başbakana hareket ettikleri ileri sürülen 83 kişi hakkında 2 yıla kadar hapis istemiyle Akhisar Asliye Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı.Bugün ilk duruşması görülen davada sanıkların tek tek ifadelerine başvuruldu. CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel ve CHP Manisa İl Başkanı Cahit Kaplan'ın da izlediği duruşmada, sanıklar arasındaki öğrenci olan ve CHP'li olduklarını belirten gençlerden A.G. ve D.K.'ye ifade için sıra geldiğinde, hakim avukatları olup, olmadığını sordu. İki genç avukatları olmadığını belirtip, CMK kapsamında avukat istedi. Anında, Otomatik CMK Atama Sistemi'ne (OCAS) girilerek avukat istendi.OCAS tarafından atanan avukat Bahadır Yenişehirlioğlu duruşma sona ermek üzereyken salona geldi. Bu sırada salonda gülüşmeler ve şaşıranlar oldu. Avukat Yenişehirlioğlu, kendisinin AK Partili olduğunu belirtip, duruşmaya kendisinin girmesinin etik olmadığını söyleyip, katılmadı. CHP'li iki genç duruşma çıkışında dilekçe verip, kendilerini aile avukatlarının savunmasını talep etti. Diğer sanıkların CMK tarafından atanan 5 avukat tarafından savunulduğu davanın duruşması, ertelendi.AVUKAT ATAMASI ENTERASAN Sanıklara destek olmak için duruşmayı izlediğini belirten CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel, sanık gençlerin çoğunun avukatlarının bulunmayınca barodan avukat görevlendirilmesi yapıldığını söyledi. Özel, 'Saat 09.00'da başlayan davada, iki saat sonra avukatlar atanmaya başlandı. Cep telefonlarına mesaj giden avukatlar salona gelmeye başladılar. Gelen avukatlardan bir tanesi salona girdiğinde bir anda tansiyon yükselmesi oldu. Şaşıranlar, gülüşenler ve tepki gösterenler oldu. Salona giren avukat Bahadır Yenişehirlioğlu'ydu. Tayyip Erdoğan'ın Akhisar'a geldiğinde evinde kaldığı, çocuğunun düğününde nikah şahitliği yaptığı, Akhisar'daki en güçlü savunucusu olan avukat, gençlerin avukatlığına atanmıştı. Ücreti devlet tarafından ödenecekti. Biz kendisini salona gelmesini beklemedik. Ya davaya gelmemesi veya davadan çekilmesi söz konusu olabilirdi. Ama dava zabtına ismini de yazdırdı. Ama gençlerden iki arkadaş Anıl ve Devrim, avukatın Tayyip Erdoğan'la yakınlığı çok iyi biliyorlardı. Bu nedenle iki genç Yenişehirlioğlu'nun avukatlığını kabul etmediler. Dava bittikten sonra iki genç azil dilekçesi verdi. Ama bir tarafta Türkiye'nin en kudretlisi, diğer tarafta zekaları ve espiri anlayışı dışında hiçbirşeyleri olmayan gençler. O gençlere de yine devletin en kudretlisinin en yakın dostlarından bir tanesinin avukat olarak atanması enterasandı' dedi. Özel, bu durumu Twitter hesabından da duyurdu.'SON DERECE HUSURSUZ OLDUM'Yaşanan ilginç olay nedeniyle huzursuz olduğunu belirten Avukat Bahadır Yenişehirlioğlu ise 'Böyle bir hadisenin içerisinde yer almış olmak ve ismimin de zikredilmiş olması beni rahatsız etti. Özel'in 'Baro Cumhurbaşkanımıza yakın birini sanıkları savunmak üzere atanıyor' şeklindeki spekülasyona açık ve tamamen gerçek dışı ve asparagas bir konuyu benim üzerimden, baro üzerinden dillendirmiş olmasını esefle kınıyorum. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'nı tanıyorum, biliyorum ve bir gönül birlikteliğim var. Özel'in bu şekilde bir açıklama yapmasını şiddetle reddediyorum. Kendisinin bu durumu düzeltmesini Manisa Barosu ile iletişime geçerek bu sistemin nasıl işlediğini nasıl avukat atandığını hususunu da sormasını, öğrenmesini ve sorumlu bir milletvekili olarak ondan sonra açıklama yapmasını kendisinden rica ediyorum' dedi.Avukat Yenişehirlioğlu, yaşanan olayı ise 'Duruşmada avukat talebi olunca, OCAS, sırada ben olduğum için otomatik olarak beni görevlendirmiş, cep telefonuma mesaj geldi. Bize gelen atamalar ve mesajlarda davanın özelliği, cinsi belirtilmez. Sadece mahkemenin adı yazar ve suçlama ile bu şahsın kimin adına avukatlık yapmamız isteniyorsa, onun ismi zikredilir. Benim de telefonuma sabah iki mesaj geldi. Biri 10.59, diğeri 11.07'de. Mesajlarda, 'Akhisar 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2014/479 numaralı dosyasında A.G., yine aynı dosya numarasında D.K. için avukat olarak atandınız' yazıyordu. bunun üzerine adliyeye gittim. Ancak, salona girdiğim esnada, duruşma bitmişti. Bu davanın özelliği nedir diye sorduğumda, Gezi olayları ile alakalı bir davan olduğunu söylediler. Oradaki zabıt katibi ile yaptığım görüşmede, sistem bizi otomatik olarak atadığı için zabıtta da isimlerimizin zikredildiğini öğrendim. Daha sonra atandığım arkadaşları dışarıya çağırıp, 'Sistem beni avukat olarak atamış ama bunun çok şık bir şey olduğunu düşünmüyorum' dedim. Kendileri bunun üzerine 'Aile avukatımızı tutmak istiyoruz' dediler. Dolayısıyla bu davada kendilerini savunmak üzere aile avukatlarını görevlendireceklerini ve dosyaya vekaletname koyacaklarını belirttiler. Benim de bu noktada avukatlık vazifem bitmiş olacak. Bu iki arkadaşı savunmam söz konusu olmayacaktır' diye konuştu.'AVUKAT HANGİ DURUŞMAYA GİRECEĞİNİ BİLMEZ'Manisa Baro Başkanı Avukat Zeynel Balkız da CMK'ya göre karakola, adliyeye ve savcılığa düşen kişilerin avukat isteme hakkı olduğunu belirtip, 'Avukata anında OCAS'dan mesaj gelir. Avukat hangi davaya gireceğini bilmeden duruşmaya katılır. Yenişehirlioğlu da duruşma biterken gelip, davanın ne olduğun öğrenip çekilmek istemiş' dedi.Mehmed Hakkı ÖZBAYIR- Barış GEZİCİ/ AKHİSAR (Manisa),(DHA)
Gezi'nin En Küçük Sanığının Davası Düştü
Çanakkale'de Gezi Parkı gösterileri sırasında yola 'kahrolsun faşizm' yazdığı iddiasıyla mala zarar suçundan hakkında 6 yıla kadar hapis cezası istenen 13 yaşındaki B.T.İ. hakkındaki Çanakkale 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nde açılan dava düştü. Duruşmanın sonunda mahkeme B.T.İ.'nin ceza ehliyeti olmadığına hükmetti ve davanın düşürülmesine karar verdi. Baba Tamer İ. duruşma çıkışında yaptığı açıklamalada 'Biz çocuklarımızı bunlara teslim etmeyeceğiz. Onlardan asla korkmuyoruz. Bu ülkeden onlar gidecek, biz gitmeyeceğiz. Kahrolsun faşizm' dedi.İsmail Saymaz | Radikal
Mustafa Ali Tombul'a Gezi Davası
İzmir'de yaşayan ve bir konser için Gezi eylemleri sırasında gittiği İstanbul’da merak edip görmek istediği Gezi Parkı’nın yakınlarında polisin gaz kapsülüyle başından yaralanıp zorlu tedavi sürecinin ardından taburcu edilen liseli Mustafa Ali Tombul'a, İzmir'deki Gezi Parke eylemlerine katıldığı gerekçesiyle hakkında dava açıldığına ilişkin eline ulaşan tebligatla şaşkına döndü. DHA'dan Tufan Hamarat'ın haberine göre, İzmir’in Bayraklı İlçesi Doğançay Mahallesi’ndeki oturan lise 1’inci sınıf öğrencisi 18 yaşındaki Mustafa Ali Tombul, geçen yıl Temmuz ayında Grup Yorum’un konseri için İstanbul’a gitti. Akrabalarının yanında kalan liseli genç, eylemlerle sık sık gündeme gelen Gezi Parkı’nı görmek istedi. Valiliğin parkı kapattığını öğrenen Mustafa Ali, Mis Sokak yakınına gitti. Tam bu sırada polis müdahalesi başladı ve atılan gaz kapsüllerinden ikisi Mustafa Ali’nin başına isabet etti. NABZI DURMUŞTU Oğlu Mustafa Ali'nin zor günler yaşadıklarını anlatan babası 40 yaşındaki Mehmet Tombul, o günleri şöyle anlattı: “Bu dehşet verici bir şey, çocuğunuz konser için İstanbul’a gidiyor ve merak edip, Gezi Parkı’nı görmek istiyor. Polis insanları oğlumun bulunduğu noktaya doğru kovalıyor ve gaz kapsülü sıkıyor. İnsanların üzerine yakın mesafeden gaz kapsülü atıyorlar, adam öldürmeye ya da yaralamaya yönelik yapılıyor bu. Ali, hastaneye gittiğinde zaten nabzı durmuş. Doktorlar yaklaşık beş dakika kalbi yeniden çalıştırmak için çabalayıp oğluma hayat vermiş. Biz 1.5 ay Taksim İlk Yardım Hastanesi’nde kaldık bunun 23 günü yoğun bakımda geçti. Sonra İzmir’e geldik. Daha sonra tekrar İstanbul’a gittik. Son ameliyatı yapıldı başarılı bir şekilde.' “BAZI HASARLAR OLUŞTU” Yakın mesafeden başına aldığı şiddetli darbe nedeniyle, epilepsi hastası olan ve büyük ölçüde konuşma yeteneğini yitiren Mustafa Ali’nin biran önce sağlığına kavuşturulmasını isteyen baba Mehmet Tombul, “Çok yakın bir mesafeden çok şiddetli bir darbe aldığı için bazı hasarlar oldu. Şuan geçici olduğunu düşündüğümüz konuşma sıkıntısı var. Ardından Epilepsi hastası oldu. Darbeyi aldığı yer o hücrelere yakın bir bölge. Buna hayatı boyunca dikkat etmesi gerekiyor. En ufak bir şeyde yeniden beyin kanaması geçirebilir' dedi. Bu yıl oğlunun okulunu dondurduklarını belirten Mehmet Tombul, 'İnşallah nasip olursa seneye gidecek. Hükümet kanadından kimse aramadı. Ana muhalefet partisinin milletvekilleri ve belediye başkanları bize çok yardımcı oldu. Desteklerini çok gördük' diye konuştu. TEBLİGATLA SARSILDILAR Liseli Mustafa Ali’nin İzmir’de katıldığı Gezi Parkı eylemleri nedeniyle hakkında kamu davası açıldığını ve ellerine bugün bir tebligat ulaştığını bildiren baba Mehmet Tombul, tepkisini şöyle dile getirdi: “Biz suç duyurusunda bulunduk fakat bütün suç duyuruları toplanacak, ondan sonra da işlem yapılacak. Şu an bir gelişme yok. Ali hakkında bir dava var. Çok saçma sapan bir neden, Gezi Parkı eylemleri süresince, o insanlara destek amaçlı bir çok ilde eylemler yapıldı. Artık insanlar gerçeği biliyor. Gerçeklerin ne olduğunu herkes görüyor. Ali’ye açılan davayla ilgili belge bugün elimize ulaştı. İzmir’de, polisler çadırların kaldırılmasını istiyor, oradaki gençler de kaldırmamak için tepki gösteriyor, suç bu. Ellerinde silah yok, tebligatta da aynı şey var.' HÜKÜMETİN İSTİFASINI İSTEDİ Vergilerin yüksekliğinden söz eden ve insanların rahatsızlıklarını dile getirmeleri için demokratik eylemlerin en doğal hakları olduğunu savunan Mehmet Tombul şunları kaydetti; “Tüm ailelere sesleniyorum, bu düzene hep birlikte karşı gelsinler. Çocuklarını değil kendilerini öne koysunlar. Bu düzen artık yozlaşmış. Düşünün ki bir mahallede uyuşturucu satanlarla orada yaşayanlar çatışıyor ve polis onları ayırmaya geliyor. Hükümet derhal istifa etsin. Şuan bizim tek isteğimiz bu hükümetin istifa etmesi, çünkü Ali’nin başına gelenler bunların zamanında yaşandı. Baştakinin haberi olmasa bunlar yaşanır mı?” “DESTEK OLMAK İSTEYENLER ÇOK” Oğlunun tedavisi sürecinde işsiz kaldığını, Bayraklı Belediyesi tarafından kendine iş verildiğini belirten Tombul, “Zor günler geçirdik. Oğlumun tedavisinin en iyi şekilde yapılmasını istiyorum. İlerleyen dönemde konuşma terapisti desteği verilebilir. Ali her an beyin kanaması geçirebilir, o nedenle onunla her yere ben gidiyorum. Yalnız bırakamıyorum. Ali’nin tamamen iyileşip arkadaşlarının yanına yalnız olarak gidebilmesini istiyorum. Epilepsi hastalığı iyileştirilebiliyormuş, bu konuda bize yardım edilebilir. Ali’nin darbe aldığı yerdeki hücreler kendini yenilemiyor, işimiz zor ancak bunu başaracağımıza inanıyorum' dedi. Mehmet Tombul, oğlu Mustafa Ali'nin moralini yüksek tutmak için ellerinden geleni yaptıklarını anlatırken, 'Devlet yetkililerinden özür bekliyoruz, suçluların biran önce bulunmasını istiyoruz. Ben üzerime düşeni yapıyorum bir vatandaş olarak vergilerimi ödüyorum. Devletin polisi benim oğlumu yaralıyor, bu ortaya çıkartılmalı. Ali’nin eski sağlığına kavuşması için ne gerekiyorsa yapılmasını istiyorum” dedi. “TORUNUMA NASIL KIYDILAR” Torunu Mustafa Ali’nin yaralandığı dönemde hastanede yattığını dile getiren dede Mustafa Tonbul da “Ali yaralandığında rahatsızlığım nedeniyle hastanedeydim. Hemen taburcu edilmemi istedim ve İstanbul’a gittim. Torunumun bulunduğu katta bir sandalyede 45 gün bekledim. Ben Ali’yi eşimle battaniyede sallayarak büyüttüm. Ben onun saçının teline dokunmadım, onu vuran polis nasıl kıydı? Bu çocuk hırsızlık yapmadı, banka soymadı bir şey yapmadı. Akrabasına da gitmesin mi? Suçlular bulunsun” diye konuştu. (dha) | Başka Haber