Görüş Bildir

barınak Haberleri

barınak ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. barınak ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

Popüler İçerikler

Gazze'de Geçici Ateşkes
İsrail ordusu Gazze'de 4 saatlik insani ateşkes uygulayacağını duyurdu. Ateşkes Türkiye saatiyle 15.00'da başladı. Açıklamada ateşkesin belli bölgelerde 'insani yardım amacıyla' geçerli olacağını belirtildi. Hamas'tan yapılan açıklamada, ateşkesin yalnızca belli bölgelerde uygulandığını vurguladı ve bir 'medyanın gözünü boyamak için yapıldığı' yorumunu dile getirdi. Hamas sözcüsü Sami Ebu Zühri, 'Bu ateşkesin hiçbir değeri yok çünkü Gazze sınırındaki pek çok sıcak çatışma alanını dışarıda bırakıyor. Bu süreçte o bölgelerdeki yaralılara yardım edemeyeceğiz' şeklinde konuştu. İsrailli bir yetkili, 'İsrail ordusu Gazze Şeridi'nde insani ihtiyaçların giderilmesi için belli bölgelerde operasyona ara verdi. Ancak bu ateşkes, İsrail askerlerinin operasyona devam ettiği bölgelerde uygulanmayacak' dedi.   BM: Okul saldırısı karşısında kelimeler kifayetsiz Bu sabah Gazze'de BM'ye ait bir okula İsrail tarafından saldırı gerçekleştirildi. Saldırıda en az 15 kişi hayatını kaybetti. BM'nin Filistinli mültecilere yardımdan sorumlu örgütü UNRWA'nın Başkanı Pierre Krahenbuhl, bu saldırı karşısında öfkesini ve kızgınlığını ifade edecek bir sözcük bulamadığını söyledi. İsrail ordusu ise, bilerek okulu hedef almadıklarını, askerlerin okulun yakınlarından gelen bir ateşe karşılık verdiğini savundu. BM yetkilisi, okulun yeri konusunda İsrail ordusunu 17 kez bilgilendirdiklerini vurgularken, ''Okulumuza yönelik bu, altıncı saldırı oldu'' dedi. Krahenbuhl, Cebeliye mülteci kampındaki okulun saldırıya hedef olduğu sırada 3 bin 300 kişiye barınak sağladığını kaydetti.Ölü sayısı artıyor Gece yaşanan can kayıplarıyla birlikte İsrail'in Gazze saldırılarının başlamasından bu yana hayatını kaybeden Filistinlilerin sayısı 1200'ü aştı. Ölenlerden çoğunun sivil olduğu belirtiliyor. İsrail ordusu ise çatışmalarda şu ana kadar 53 askerinin öldüğünü açıkladı. İsrail'in çatışmalardaki sivil kaybı ise 2. BBC'nin sorularını yanıtlayan UNRWA'nın Gazze'deki Direktörü Bob Turner de, okulun İsrail tankları tarafından açılan ateşle vurulduğunu söyledi. Turner, okulda binlerce sivilin barındığı konusunda İsrail'i defalarca uyardıklarını ifade etti. Birleşmiş Milletler, Gazze'deki barınakların hedef alınmaması için sivillerin sığındığı binaların koordinatlarını İsrailli yetkililere bildiroyor. Olayı 'utanç verici' sözleriyle niteleyen Turner, tüm tarafların bir daha sivillerin barındığı sığınaklara benzer saldırıların olmaması için çaba sarfetmesi gerektiğini ifade etti.İsrail 'inceliyoruz' dedi Günün ilk saatlerinde İsrail'in hava saldırıları ve tank bombardımanının Cebeliye mülteci kampında Birleşmiş Milletler (BM) tarafından yönetilen bir okulu vurduğu haberi geldi. Binlerce Filistinli okulu sığınak olarak kullanıyordu. İsrail ordusundan gelen ilk açıklamada, okulun vurulmasından önce bölgeden İsrail askerlerine ateş açıldığı ve askerlerin de buna karşılık verdiği belirtildi. Açıklama 'Konu araştırılıyor' ifadesiyle devam etti. Daha önce yapılan açıklamalarda İsrailli yetkililer Hamas'ı okul ve hastane gibi sivil binaları 'canlı kalkan' olarak kullanmakla suçlamıştı.Arabuluculuk çabaları Filistin'deki grupların temsilcilerinin bugün Kahire'de toplanması ve olası bir geçici ateşkesi görüşmesi bekleniyor. Mısırlı yetkililerin daha önceden masaya getirilen ancak reddedilen bir geçici ateşkes anlaşmasını revize ederek görüşmeye açacağı belirtiliyor. İsrail hükümeti ise, Hamas'ın Gazze ekonomisini ayakta tutmak için açtığını iddia ettiği kaçakçılık tünellerinin aslında bir tür terör altyapısı olduğunu savunuyor. İsrail ordusu bir ateşkes ilan edilse dahi Gazze'deki tünelleri imha etme çalışmalarının devam etmesini istiyor.Gazze'nin çöken altyapısı Gece düzenlenen İsrail saldırılarıyla birlikte Salı günü hayatını kaybeden Filistinlilerin sayısı da 100'ü aştı. Dün sabahın erken saatlerinde Gazze'nin tek elektrik santrali vurulmuş ve tüm bölgede elektrikler kesilmişti. Santralin Genel Müdürü BBC'nin sorularını yanıtlarken tesisi tekrar çalışır hale getirmenin en az bir yıl süreceğini söyledi. Şu ana kadar Hamas'a ait televizyon ve radyo binaları, üç camii, dört fabrika ve hükümet binaları İsrail tarafından vurulmuş durumda. BBC'ye bilgi veren Filistinli yetkililer Gazze limanının da saldırılar sonucu kullanılamaz hale geldiğini ifade etti. İsrail ise, sadece Salı günü 110 hedefin vurulduğunu söyledi. BBC Türkçe
Suriyeli Kız Çocuklarına ve Kadınlara 'Zorla Fuhuş Yaptırılıyor' İddiası
Bir dernek temsilcisinin iddiasına göre de iş bulamayan Suriyeli kız ve kadınlar fuhuşta çalışıyorlar350 bin Suriyeli mültecinin yaşadığı ve son günlerde Suriyeli mültecilere yönelik saldırıyla gündeme gelen Gaziantep’te, Suriyeliler boş ev bulamadıklarından iş yerlerinde ve yıkık dökük evlerde kalmak zorunda kalıyorlar. Bir dernek temsilcisinin iddiasına göre de iş bulamayan Suriyeli kız çocuklar ve kadınlar fuhuşta çalışıyorlar. Suriyeli mültecilere yönelik saldırılarla gündeme gelen Gaziantep’te iş yerlerinde kalan Suriyelilerin tahliye işlemi sürerken, tahliyelerin ekim ayına kadar süreceği ve tahliye edilenlerin Gaziantep’in İslahiye İlçesi ile Mardin’in Nusaybin ilçesi ve Şanlıurfa’nın Viranşehir İlçelerinde bulunan kamplara gönderiliyorlar. Gaziantep Suriye sınırına çok yakın olması nedeniyle Suriyelilerin en çok sığındıkları illerden birisi olmuş. Devletin kayıt altına aldığı rakam 215 bin olurken kayıtsız 135 binin de olduğu ve kentte toplam yaşayan Suriyeli sayısının da 350 bin olduğu öğrenildi. 33 bini devletin açmış olduğu kamplarda kalırken, Gaziantep’in İslahiye İlçesinde Gaziantep Büyükşehir Belediyesi tarafından 25 bin kapasiteli çadır kent kuruluyor. Buraya Gaziantep’te kötü yaşam koşullarında barınanlar ve kente uyum sağlamayanlar zorla getirilecek. Daha çok Halep kentinden gelen Suriyelilerin ciddi sorunlardan bir tanesi de barınak ve sağlıklı yaşama sorunu. Kentte çok az sayıda Suriyeli Mülteci parklarda sokaklarda, camilerde ve devlet hastanelerinde kalıyor. Gaziantep’te hemen hemen boş bir eve rastlamak mümkün değilken, aşırı mülteci yığınından dolayı kentteki ev kiraları 2 katına çıkmış. Boş evlerin olmaması nedeniyle Suriyeliler iş yerlerinde, eski yıkık dökük ve depreme dayanıklı olmayan evlerde kalmak zorunda kalıyor. Kimi Suriyelilerde 300 TL’den başlayan fiyatlarla kiraladıkları tek odalı iş yerinde kalmak zorunda kalıyor. Bu işyerlerinde ne mutfak ne lavabo var. Sağlıklı yaşama uygun olmayan iş yerlerinde kalan Suriyelilerin mikrop hastalıklarına da yakalandıkları konuşuluyor. Devlet yetkililerin verdiği bilgiye göre de Gaziantep’te iş yerlerinde kalan Suriyeli sayısının 7 bin olduğu tahmin ediliyor ve bu işyerlerinde kalanlar tahliye edilerek kamplara gönderilecekler. Suriyeli mültecilerde en çok zor şartlarda yaşayan kuşkusuz kadın ve çocuklar oluyor. Çarşı merkezinde dilencilik yaparak evine ekmek götürmeye çalışan gördüğümüz Suriyeli kız çocuğunun ayakkabısız gezmesi yürek dağlıyor. Rastladığımız bir başka Suriyeli çocuğun üzerinde yırtık elbiselerin olması ne kadar zor yaşam koşulları altında yaşadıklarını gözler önüne seriyor. Kimi Suriyeli çocuk çöp toplarken, kimi Suriyeli çocuklar da sokakta arkadaşlarıyla bir araya gelerek oyun oynuyorlar. Öte yandan ismini vermek istemeyen Suriyeli bir aile ise çocuklarının parka gittikleri zaman diğer Türkiyeli çocuklar ve aileleri tarafından dışlandıklarını iddia etti. Bir dernek temsilcisinin iddiasına göre de iş bulamayan Suriyeli kız ve kadınlar fuhuşta çalışıyorlar. Yetkilinin iddiasına göre Suriyeli kız çocukları dahi fuhuşta kullanılıyormuş. Aynı yetkili Suriyelilerin çok düşük ücretlerle çok ağır işlerde çalışmak zorunda kaldığını da aktardı.T 24
Danıştay, Çevre Bakanlığı'nın Kıyı Düzenlemesine Durdurma Kararı Verdi
Danıştay 14′üncü Dairesi, Karşıyaka Belediyesi’nin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı aleyhine açtığı davada, ‘Tabiat Varlıkları ve Doğal SİT Alanları ile Özel Çevre Koruma Bölgelerinde Bulunan Devletin Hüküm ve Tasarrufu Atındaki Yerlerin İdaresi Hakkında Yönetmeliği’nin 65′inci maddesinin yürütmesini durdurdu. Danıştay, kıyıda uygulanması mümkün olmayan, rekreasyon amaçlı kişi veya kurum ve kuruluşlara işletme hakkı verebileceğinden bahsedilmesini uygun bulmadı. Karşıyaka Belediyesi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 2 Mayıs 2013′de Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren ‘Tabiat Varlıkları ve Doğal SİT Alanları ile Özel Çevre Koruma Bölgelerinde Bulunan Devletin Hüküm ve Tasarrufu Atındaki Yerlerin İdaresi Hakkında Yönetmeliği’nin tümünün ve özellikle bazı maddelerinin iptali için açtığı davada hedefine kısmen ulaştı. Danıştay 14′üncü Dairesi, yönetmeliğin tümü ve bazı maddelerine yönelik açılan davadaki bazı istemleri, uzmanlık alanı olan Danıştay 10′uncu Dairesi’ne gönderdi. Ancak, yönetmeliğin 4/b, 65 ve 66′ncı maddeleriyle ilgili talepleri değerlendirdikten sonra kıyı planlamasıyla ilgili 65′inci maddenin yürütmesini durdurdu. Danıştay 14′üncü Dairesi, Kıyı Kanunu ve ilgili mevzuat gereğince kıyı ve sahil şeridinin birbirlerinden farklı kavramlar olduğunu belirtti. Sahil şeridinin kıyıdan sonra kara tarafından bulunan alan olduğu; gerek kıyıda, gerekse sahil şeridindeki her iki alana ait düzenlemenin farklı olduğu; kıyıda yapılması mümkün olan yapıların sınırlanarak kaldığı, rekreasyon amaçlı yapıların ise kıyıda değil, ancak sahil şeridinde yapılmasının mümkün olduğu kararına vardı. Dava konusu 65′inci maddenin başlığı ‘Kıyı ve sahil şeridinde yapılacak düzenlemeler’ olmasına karşın maddenin içeriğinde sadece kıyıya ilişkin düzenlemeler yapıldığını, sahil şeridine ilişkin herhangi bir düzenlemeye yer verilmediğini belirten Danıştay 14′üncü Dairesi, kıyıda uygulanması mümkün olmayan rekreasyon amaçlı kişi veya kurum ve kuruluşlara işletme hakkı verebileceğinden bahsedilmesini hukuka aykırı buldu. Danıştay, maddenin içeriği ile başlığı arasında bir bütünlük olmadığı kanaatine vardı. Bu nedenle de Karşıyaka Belediyesi’nin talebini kabul ederek 65′inci maddenin yürütmesini durdurdu. Mahkeme, 4/b ve 66′ncı maddelerle ilgili yürütmeyi durdurma talebini ise reddetti. Danıştay 10′uncu Dairesi’ndeki yönetmeliğin bütünüyle ilgili dava sürüyor. Karşıyaka Belediye Başkanı CHP’li Hüseyin Mutlu Akpınar, Karşıyaka Belediyesi’nin, bölgede Bayraklı’dan Çiğli’ye kadar çok uzun kıyı bandı bulunduğunu, yönetmeliğin kapsam alanı içindeki yerlerle ilgili uluslararası sözleşmelerin muhatabı ve uygulayıcısı olmak zorunda olan bir yerel yönetim olduklarını belirtti. Yönetmelik kapsamındaki pek çok taşınmazla ilgileri bulunduğunu dile getiren Akpınar, “Çevreye duyarlı bir belediye olarak bu davanın tarafıyız. Yargının da dava konusu yönetmelikle ilgili uyarılarımızı dikkate aldığı görülüyor. Yönetmelik bütünündeki bize göre değişmesi gereken maddelerle ilgili aynı sonucun çıkmasını bekliyoruz” dedi. Yönetmeliğin dokuzuncu bölümünde ‘Kıyı ve sahil şeritlerinde yapılacak düzenlemeler’ başlığı altındaki 65′inci madde şöyle: “Kıyılarda, kıyıların kamunun kullanımına açık tutulması kaydıyla, ziyaretçilerin ve kıyı işletmelerinin ihtiyaç duyduğu hizmetlerin karşılanması, doğa koruma tedbirlerinin uygulanması, kontrol altına alınması ve rekreasyon amaçlı kamunun hizmetine sunulması amaçlarıyla 42′nci maddede sayılan kurum ve kuruluşlara işletme hakkı verilebilir. Bu alanlarda yapılacak düzenlemelerin kapsamı, elde edilmesi hâlinde gelirlerin paylaşımı, sona ermeye ve diğer konulara ilişkin hükümler idare ile ilgili kuruluşlar arasında Ek-7′de verilen forma uygun olarak düzenlenecek protokollerle belirlenir.” 65′inci maddenin atıfta bulunduğu 42′nci madde de şöyle: “İdarece, aşağıda gösterilen kişi, kurum ve kuruluşlara doğrudan doğruya kiralama, kullanma izni, işletme hakkı verilebilir: a) Genel, özel bütçeli idareler ve Belediyeler, bunlara bağlı döner sermayeler ve sermayesinin yarısından fazlası bunlara ait olan ortaklıklar ve özel bütçeli idarelerin kurdukları birlikler, b) Kamu iktisadi kuruluşları ve iktisadi devlet teşekkülleri ile sermayesinin yarısından fazlası bu kuruluşlara ait olan ortaklık veya müesseseler, c) Özel kanunlarla kurulmuş ve kendilerine kamu görevi verilmiş tüzel kişiliğe sahip kuruluşlar, ç) Kamu yararına faaliyet gösteren vakıf ve dernekler, d) Diğer kamu tüzel kişileri, e) Uluslararası anlaşmalar uyarınca yapılacak işler.” İptal istemi kabul edilmeyen, ‘Kıyı yapıları’ başlığı altındaki 66′ncı madde şöyle: “3621 sayılı Kıyı Kanunu ve 3/8/1990 tarihli ve 20594 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Kıyı Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğe uygun olarak kullanılmak ve ilgili kuruluşlardan izin alınmak suretiyle; kıyıda deniz turizmi tesisleri, tersane, liman, barınak, iskele, yanaşma yeri, rıhtım ve benzeri türde tesis yapan yatırımcılara azami otuz yıla kadar kullanma izni verilebilir.” İptal istemi kabul edilmeyen ‘Tanımlar’ bölümündek 4′üncü maddenin b bendi şöyle: “Bu yönetmelikte geçen, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yer: Tabiat varlıkları ve doğal SİT alanları ile özel çevre koruma bölgeleri sınırları içerisinde kalan ve Türk Medeni Kanunu ile diğer kanunlarda Devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu belirtilen yerleri ifade eder.” DHA
Kısırkaya'da Plaj Yıkıldı, Doğalgaz Geldi, Çevre Bakanlığı'na Devredildi
Eski Çevre Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın ricasıyla imara açtığı Sarıyer’deki Kısırkaya köyünde İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), plajı “Hayvan barınağı yapılacak” diye yıktı. Ancak arazi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na devredilirken bölgeye doğalgaz hattının da çekildiği ortaya çıktı. Bir tarafı 3. havalimanı, diğer yanı 3. köprü inşaatı ile çevrili Kısırkaya köyü geçtiğimiz hafta, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın da adının karıştığı bir yasal dinleme kaydıyla gündeme geldi. Billur Özgül ’ün Taraf’taki haberine göre, 18 Temmuz 2013’te gerçekleşen dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar ile İstanbul Çevre ve Şehircilik İl Müdürü Ahmet Ayyıldız arasındaki görüşmede; Bayraktar, Emine Hanım’ın ricası olduğunu hatırlatıyor ve Gümüşdere ve Kısırkaya bölgesinde imar planlarının değiştirilmesi işinin “derhal” yapılması gerektiğini söylüyordu. Tapeler gündeme bomba gibi düşünce Bayraktar, “Bu adamcağız burayı almış. Ama bürokrasiye takılmış. İflasın eşiğinde. Olmayan bir imar izni vermek gibi bir durum yok. Adam bir şekilde Emine Hanım’a ulaşınca bizim de haberimiz oldu. Hukuksuz bir şey yok” şeklinde bir açıklama yaptı. Tapelerin gündeme gelmesinden sadece dört gün sonra Kısırkaya köyünde bir hareketlilik yaşandı. Perşembe günü köydeki plaj tesisi ortadan kaldırıldı. Soyunma kabini ve duşların bulunduğu tesis, Sarıyer Belediyesi ekipleri tarafından yıkıldı. Bu şekilde yavaş yavaş bölgenin imara açıldığını söyleyen köylüler ve onlara destek veren çevreciler, dün plajın bulunduğu yere giderek bir eylem gerçekleştirdiler. Eyleme katılan köylüler, yıkımın yavaş yavaş evlerine kadar uzanacağından endişe ettiklerini söylediler. 2012 yılında çıkan 6360 sayılı Büyükşehir Yasası ile köy ve beldeler mahallelere dönüştürülerek şehrin bir parçası haline getirilmişti. Kısırkaya köyü de bu şekilde mahalle statüsüne kavuştu. Bundan sonra bölgede sit alanı içinde kalan kimi yerler imara açıldı. Ancak bölgenin tamamen ranta açılması için “sahil şeridi sorununun” da ortadan kaldırılması gerekiyordu ve harekete geçildi. Kısırkaya köyündeki plaj tesisinin olduğu yer, imar planlarında mera alanı olarak görülüyordu. Plaj, 1966 yılında İller Bankası tarafından köye gelir sağlaması amacıyla yapıldı. Plajı yıllardır işleten köylüler, buradan gelir elde ediyorlardı. Ancak Kısırkaya, köy statüsünden çıkartılınca plaj köylülerin elinden alındı ve geçtiğimiz yıl Sarıyer Belediyesi tarafından mühürlendi. Köylüler arazilerini geri almak için Milli Emlak’a başvurdular ancak arazinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na devredildiğini öğrendiler. Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından büyük bir köpek barınağı yapılıyor. Kuzey Ormanları Savunması’ndan Emin Turan, köpek barınağının bir bahane olduğunu söyleyerek, önümüzdeki dönemde buranının tamamen imara açılacağını dile getirdi. Turan, “Plajın arka bölümünde yapılan barınak için mera olan yerin imar durumu, hayvan koruma amaçlı imar değişikliğine uğradı. Çünkü geçtiğimiz yıl buraların tamamının imar statüsü değiştirilememişti. Ama birkaç yıl içinde barınağı yıkarak burayı tam olarak imara açarlar” dedi. Heyelan bölgesi olduğu gerekçesiyle Kısırkaya Köyü’ne doğalgaz gelmediğini ancak barınağa doğalgaz hattı getirildiğini belirten köylüler, evlerinin büyük bir kısmının hazine arazisi üzerinde olduğu için plajın ardından yıkım sırasının önce barınağa sonra kendi evlerine gelmesinden korkuyor. Kuzey Ormanları Savunması (KOS) konuyla ilgili bir basın açıklaması yaptı. KOS’un basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi; “Bölgedeki boğulma vakaları, yıkım kararına bahane ediliyor. Gerçekten de köylüye göre 53, resmi rakamlara göre 13 kişi bu yaz, hiçbir denetim ve güvenlik önleminin olmadığı Kısırkaya plajında boğularak yaşamını yitirdi. Ancak Kısırkaya Köyü Dernek Başkanı Nurcan Kocaer, geçen yıla kadar köylünün işletip güvenlik önlemlerini aldığı tesiste çok az sayıda boğulma vakası yaşandığını, oysa plajın mühürlenip denetimsiz bırakılmasıyla birlikte çok sayıda insanın boğulduğunu belirtiyor. ‘İnsanlar buranın çay bahçesinde, soyunma kabininde mi boğuluyor da buraları yıkıyorlar?’ diye soruyor. Kısırkaya halkı, bütün özelleştirme vakalarında görülen, önce hizmet vermeyip çökertme, sonra bakımsızlığı bahane göstererek yıkma uygulamasının plaj tesisi için de geçerli olduğunu söylüyor.”T24
Törenle Batırıldı
Edirne'nin Keşan İlçesi'ne bağlı Saroz Körfezi kıyısındaki İbrice Limanı açıklarında oluşturulan Su Altı Tarih Müzesi'ne, eski Sahil Güvenlik gemisi batırıldı. Dünyanın ilk su altı tarih müzesi özelliği taşıyan projede, Samsun’dan İbrice Limanı’na getirilen ve Nusrat Mayın Gemisi’ne benzetilen eski Sahil Güvenlik gemisi, düzenlenen törenle Saros Körfezi'nde İbrice Limanı açıklarına batırıldı. Törene, Edirne Vali Yardımcısı Beyazıt Tanç, Keşan kaymakamı Bekir Dınkırcı, Keşan Belediye Başkanı CHP 'li Mehmet Özcan, Edirne İl Kültür ve Turizm Müdürü Ahmet Hacıoğlu ile çok sayıda davetli katıldı.Törende konuşan Keşan Belediye Başkanı ve Edirne Saros Turizm Altyapı Hizmet Birliği (ESTAB) Başkanı Mehmet Özcan, 'Saros Körfezi bölge için çok değerli. Bu proje ile kaçak, gemi ile avcılığın önüne geçmek, yerel balıkçılığa katkıda bulunmak ve dalış turizmini canlandırmak istedik. Bu işte su altı görselliğini kattık. Denize görsel bloklar attık ve geri dönüşümünü çok kısa sürede aldık. Görsellik kapsamında Seyit Onbaşı’nın heykellerini yaptık. Anzak ve Türk askerler yaptık. Çanakkale Savaşı’nın anısına bir de Nusrat Mayın Gemisi batırma işine giriştik. Daha sonra ise ülkemize 47 yıl hizmet eden ve daha sonra kullanım dışı kalan TCSG 122 adlı Sahil Güvenlik gemisini bulduk. Bot bu günden itibaren su altı dalış alanı olarak Saros Körfezi’nin deniz turizmine katkı sağlayacak, aynı zamanda yapay resif olarak deniz canlılarına barınak olarak görevine devam edecektir' dedi.Özcan konuşmasından sonra Proje Koordinatörü Savaş Yapman’a katkılarından dolayı plaket takdim etti. Buradaki törenin ardından Nusrat Mayın Gemisi’ne benzetilen gemi Çanakkale Sahil Güvenlik Komutanlığı’na bağlı teknelerin koordinatörlüğüyle gözetimi altında, dalgıçlarında desteğiyle Saros Körfezi açıklarında batırıldı. DHA
Günün Fotoğrafı
40.000 kereden fazla paylaşılan Günün Fotoğrafı galerimiz için yeni başlık açtık.Eski günün fotoğraflarını görmek için; http://onedio.com/haber/gunun-fotografi-164194 ve http://onedio.com/haber/gunun-fotografi-43470 adreslerini ziyaret edebilirsiniz.
42. Ölüm Yıldönümünde Pablo Neruda  ve 5 Muhteşem Şiiri
Şöyle diyor: 'Adımı 14 yaşımdayken, daha Santiago'ya gitmeden değiştirdim. Babam yüzünden. Mükemmel bir insandı, gelgelelim, genellikle şairlere, özellikle bana karşı idi. Hatta işi kitaplarımı ve not defterlerimi yakmaya kadar götürdü. Onun görüşüne göre, mühendis, doktor, mimar olmalıydım, çünkü diyordu, insanların bu gibi kimselere ihtiyacı var. Oğullarının toplum içinde sivrilmesini görmek isteyen, orta sınıfın köylülükten gelme bütün insanları gibiydi. Yine babamın görüşüne göre, toplumda yükselmeyi başarmanın tek yolu üniversiteydi, serbest mesleklerdi.Vaktiyle, aynı zamanda bir gazete yazarı olan büyük bir çek şairi vardı: Erwin kisch. Bu zat, bu soruyu sorarak yıllarca iflahımı kesti. Madrid'de, Mexico'da, Prag'da hep karşıma çıktı. ve Prag'ta bana şöyle dedi: 'Bana şu hikayenin sonunu söyle. Bak şimdi artık ihtiyarladım. Nice zamandır seni pek sıktım.' Gerçek şu ki, bu hikayede gerçek diye bir şey yok. Babamın gerçeği fark etmesinden en çok korktuğum günlerde -çünkü böyle bir şey felaket olurdu- bir dergiyi karıştırdım ve orada Jan Neruda imzalı bir hikaye gördüm. Tam o sıralarda bir şiirimle bir yarışmaya katılmak durumundaydım. o zaman Neruda soyadını seçtim ve ad olarak da Pablo adını aldım. Bu adın bir kaç ay sonra geçip gideceğini sanıyordum...'