Görüş Bildir

karabağ Haberleri

karabağ ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. karabağ ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

Popüler İçerikler

"Tweet Mweet Anlamam Ben Bu İşlerden"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,ın Konuşmasından satır başları İstanbul Türkiye’nin özetidir. Bu ne manzara? Bugün Türkiye bizi izliyor. Tüm dünya İstanbul’u izliyor. Tüm mazlumları, mağdurları, yolda kalmışları, garipleri, öksüzleri sizi izliyor. Kahire’de oyları çalınmış kardeşlerim sizi izliyor. Şam’da kurşunların bombaların altında yaşayan açlıkla sefaletle imtihan edilen, belki de yavrusunun başında ağıtlar yakan ciğeri parçalanmış anneler sizi izliyor. Bağdat’ta barışa susayan gönüller İstanbul’u izliyor. Karabağ’da toprakları çiğnenen Azeri kardeşlerim sizleri izliyor. Mogadişu bugün İstanbul’u izliyor. 'KILIÇDAROĞLU BAK BU MONTAJI NASIL YAPTIK' Varsın birileri montaj desin. Kılıçdaroğlu bak bu montajı nasıl yaptık? Güzel mi, beğendin mi? Bir montaj da sen yap böyle. Varsın birileri montaj desin, taşıma desin. Bu muhteşem coşkuyu küçümsesin. Ama bilesin ki İstanbul, Gazze’nin yetimleri Ramallah’ın öksüzleri sizi izliyor. Kabe’nin etrafında tavafta olanlar size dua ediyor. Diyorlar ki 30’unun akşamında müjde bekliyoruz. 'ONLAR AHLAKİ OLMAYAN ŞEYLERİ İZLİYOR' Telefon, sürekli soruyorlar İstanbul nasıl. Gelirken aynı şeye muhatap oldum. İstanbul sen her an dildesin, kulaktasın, gözlerdesin. İzleniyorsun İstanbul. Ama Pensilvanya’nın izlediği gibi değil. Onlar mahremleri izliyor. Ahlaki olmayan şeyleri izliyor. Ama burası güzellikleri izliyor. Ülkemin aydınlık yarınlarını izliyor. Mahzun, boynu bükük Kudüs bugün sizleri izliyor. “Biz, kısık sesleriz minareleri, Sen ezansız bırakma Allah'ım. Ya çağır şurada bal yapanlarını, Ya kovansız bırakma Allahım. Mahyasızdır minareler göğü de, Kehkeşansız bırakma Allahım. Müslümanlıkla yoğrulan yurdu, Müslümansız bırakma Allahım. Bize güç ver... Cihad meydanını, Pehlivansız bırakma Allah'ım. Kahraman bekleyen yığınlarını, Kahramansız bırakma Allah'ım. Bilelim hasma karşı koymasını, Bizi cansız bırakma Allah'ım. Yarının yollarında yılları da, Ramazansız bırakma Allah'ım. Ya dağıt kimsesiz kalan sürünü, Ya çobansız bırakma Allah'ım. Bizi sen sevgisiz,susuz,havasız, Ve vatansız bırakma Allah'ım. Müslümanlıkla yoğrulan yurdu, Müslümansız bırakma Allah'ım.” Amin sonsuz kere amin. Bugün bir kez daha tarih yazıyorsun İstanbul. Bugün bir kez daha tuzakları oyunları bozuyorsun İstanbul. 'RAHŞAN AFFIYLA KURTARDIN' Millet oynanan oyunu görüyor. Millet sınırsız basiretiyle Türkiye üzerindeki kirli oyunu, tuzağı görüyor. 94’te İstanbul’a aday olduğumda, kimse kazanacağımıza ihtimal vermiyordu. Kimden aldık belediyeyi CHP’den. Yolsuzlukların belediyesi CHP. Kılıçdaroğlu sen bu işleri anlamazsın. Seni zaten SSK’dan tanıyoruz. SSK’daki yolsuzluklarınla tanıyoruz. Rahşan affıyla kurtardın işi yırttın. SSK hastanelerinde çektiğimiz çileleri biz biliriz. Az önce Kocaeli’nde yaşlı bir amca illa sahneye sahneye dedi. Getirin dedim, geldi. Ne dedi biliyor musunuz? İki kere beni hastanede rehin tuttular beni dedi rehin. Nice rehin tutulanlar oldu. Geldiğimde ilk verdiğim talimat şuydu. Bundan böyle hastanelerin kapısından kimseyi döndürmeyeceksiniz ve asla rehin tutmak gibi bir şey duymayacağım. Duyduğum zaman başhekimlere kesin ikazımdır, kesinlikle ilişkilerini keseriz. İstanbul’un seçkinleri kaymak takımı böyle bir sonuç beklemiyordu. İstanbul susuzdu, çöp dağları vardı. Çünkü CHP demek kirlilik demektir. Yolsuzluk demektir, çöp demektir. CHP demek susuzluk demektir. Ey İstanbul o zaman Ümraniye’nin belediyesi de CHP’liydi. Ümraniye çöplüğünde vahşi depolama vardı, o çöplük patladı 39 kişiye maalesef mezar oldu. gençler bunu bilmeyebilir, geziciler bunu bilmeyebilir. Ah ah, çevreci ha, ne çevrecisi ya? 39 kişi orada maalesef öldü. CHP’li belediye vardı. Bunun hesabını soran oldu mu? Nerde o medya? Yandaş medya nerede? sordular mı bunun hesabını? Sormazlar, işlerine gelmez. Niye? Paslaşıyorlardı, dayanışma içerisindeydiler. Onları onlar getirdiler. Ama tarih hesap soruyor şimdi. Diyor ki ey CHP o 39 vatandaşımızın hesabını ver. Kılıçdaroğlu sen bunların hesabını ver. Ama bunlarda o yüz yok. Geldi İstanbul’a büyükşehir başkan adayı oldu Kılıçdaroğlu. Ben de merak ettim nerede oturuyor diye. Dediler ki Kağıthane’de. Nerede oturuyorsunuz diye, Kağıttepe’de oturuyorum demiş. Ve seçim günü geldi oyunu kullanamadı. Yahu bunun eline üç koyun verin kaybedip gelir. İnanın bundan bir şey olmaz. Şimdi biliyorsunuz pozlar veriyordu, klasör. Yolsuzluk klasörü. Tabi böyle şeylerin olacağını da zannetmiyordu. Baykal genel başkan o da yanında. Klasörün sırtında ne yazıyor yolsuzluk. Kimin klasörü bu? Şu anda büyükşehir adayı olarak gösterdiler zatın. Ne yaptılar onu? Partiden ihraç ettiler hırsız ya. O ihraç ettikleri kişiyi şimdi getirdiler büyükşehir adayı yaptılar. Peki bu nasıl iş? Ben söylemiyorum klasörü sen hazırladın, şimdi de kalkıyorsun o adamı aday yapıyorsun. Niye? Malzeme yok ellerinde malzeme. Kimi koysunlar? Bunlar felç olmuş felç. Ama biz gümbür gümbür geldik, yine gümbür gümbür geliyoruz. Biz İstanbul’a, ülkemize, milletimize efendi olmaya değil, hizmetkar olmaya geldik. Yine hizmetkar olarak yolumuza devam edeceğiz. İstanbul’daki seçkinler elitler, Recep Tayyip Erdoğan’ın başkan seçileceğine inanmıyorlardı. Milleti dahi kontrol ettiklerini, milletin aklını çeldiklerini zannediyorlardı. Milletim onlara ağır bir ders verdi. şimdi ne diyorum biliyor musun? 30 Mart’ta sadece onlara değil, hani bu telefonları dinleyenler var ya, Pensilvanya var ya, en önemli dersi ona vereceğiz. 'BUNLAR BİZİM HELALİMİZİ YEDİLER' Bunların dershanelerine gidenler varsa yavrularımızı lütfen oralardan alın. Milli Eğitim Bakanlığı olarak hafta sonlarında takviye kurslarını biz ücretsiz olarak vereceğiz. Yıllarca bunlar bizi sömürdüler ya. Sülük gibi sömürdüler. Ama sülük faziletli, sülük zararlı kanı emer. Bunlar bizim helalimizi yediler ya. Sadaka dediler yediler, zekat dediler yediler, kurbanlık koyun dediler yediler, adak dediler yediler. Ah kardeşlerim ha, benim sevgili peygamberime, kendi televizyonunda miraçtan iniyor kamyonete bindiriyor. Ve bu senaryoları da o onaylıyor biliyor musun? Yahu sen hoca mısın senarist misin? Nesin? İyi niyetimizin kurbanı olduk. Başörtülü kızlarımızın, yahu üniversiteye giderken başlarını açmaları noktasında fetva veriyor beyefendi. Niye? Çünkü 28 Şubatçı generaller onu istediler. Ya sen nasıl hocasın be. Ama 28 şubat öncesi öyle demiyor. Akşam başka sabah başka. Şu andaki yandaş medya var ya muhtar bile olamaz dediler. Muhtar bile olamaz dedikleri kişi 11 yıldır aralıksız Türkiye’de başbakan oldu. Bu milletin iradesini çalamazsınız. Biz önce halkın sonra hakkın iradesine boyun eğdik. Benim meselem milletimin hak meselesidir. Benim meselem milletimin hukuk meselesidir. Biz hukuku çiğnemeye karşı dik duruyoruz. Yargı darbesi yapmak isteyenlere karşı dik duruyoruz. Milli iradenin çalınmasına karşı dimdik duruyoruz. Müslüman olmayanlara da hizmet etmek bizim görevimiz. İster Müslüman olsun, ister Hıristiyan olsun, ister ateist olsun. Bizim görevimiz alanında hepsi var. Bizim iktidarımız ayrımcılığın iktidarı olmayacaktır. Epey zamandır bir şarkı tutturdular. Demokrasi sandıktan ibaret değildir. Sevsinler sizi. Nereden ibaret? Doğru bunlar öyle alıştılar. Ama böyle değil. Biz sandıksız bir demokrasiyi asla kabul etmedik ve etmiyoruz. Sen Şişli’de ne yaptın ya? İstanbul’a ne yapacaksın. Bunların böyle bir imkanı gücü yok. Geçenlerde bizim Taksim Yenikapı hattındaki, yeni yapılan köprü var ya, o köprüyü yıkacakmış. Ya bu CHP yıkmakla mükellef, yapmakla değil. İstanbul’da ulaşım sıkıntısı var. İkinci tüp geçidi yapacağız. Kılıçdaroğlu onu da yıkarsınız olur mu? Ama iktidara gelemeyeceğine göre sen artık aracınla gezersin. 'TENCERE TAVA HEP AYNI HAVA' Bak Kanal İstanbul dedik, adam Kanal İstanbul’dan rahatsız. Biraz kendinize gelin. Şu ülkede bir dikili ağacınız yok. Sadece yakarsınız yıkarsınız başka işiniz yok. Ondan sonra da tencere tava hep aynı hava. Adı da ne? Demokrasi özgürlük. Tencere tavayla özgürlük olur mu? Ancak huzursuzluk olur. Bakıyorsunuz şimdi bazı bu zihniyette olan, sokaklarda yollarda çirkin hareketler yapma… 12 yıl boyunca hırsızların art niyetlilerin farklı hesaplar içinde olanların bu davaya sızmaması için hep hassasiyet içinde olduk. 'UYDURMA BİR PASAPORTLA KAÇTIN GİTTİN' Pensilvanya beddua seansları yapıyor. Varsınlar etsinler ya. Hiç önemli değil. Bumerang gibi onları vurur. Kötü söz sahibinindir. Bitmedi. Şimdi geçenlerde baktım bir şey daha düşmüş. Ne diyor? O uzun bize çok hainlik etti diyor. Şu hale bak, ya sen ne biçim hocaefendisin ya. Ya sen bu noktada eğer dürüstsen 99’da bu ülkeden niye kaçıp gittin? 15 yıldır kaçaksın. Uydurma bir pasaportla kaçtın gittin. İlkokul mezunu ve öbür taraftan da maalesef hak etmediği halde bir pasaportla kaçış. Şimdi soruyorum diyorlar ki inzivaya çekiliyor. TWEET MWEET ANLAMAM BEN BU İŞLERDEN Ya şu medya. Açık söylüyorum. Başta Doğan Grubu olmak üzere, açık söylüyorum, Ciner grubu olmak üzere, buna benzerler. İsimlerini diğerlerinin vermeyeceğim. Utanmadan sıkılmadan kalkıp şu anda bu olaylarda bize karşı yapılan haksızlıkları savunur durumdalar hala. Ya bu ülkenin başbakanına bu hakaretler yapılırken, siz nasıl oluyor da bunları savunuyorsunuz? Ha söyleyeyim, çünkü Pensilvanya’nın onlarla ilgili kasetleri de var. Şantaj var onlarla ilgili şantaj. Yeri geldiğinde onu da açıklarız diyorlar. Geçenlerde bir tane açıklandı, diğeriyle de ilgili açıklandı. Şimdi korkuyorlar. Şimdi batmışlar, bataklığa batmışlar. Bunlardan çekiniyorlar. Kendi devletine güvenmiyor, onlara güveniyor. Biz de kusura bakmasınlar, gereken neyse bunu yaparız. Öyle tweet mweet anlamam ben bu işlerden. Evet, Twitter dürüst davranacaksa her türlü desteği veririz. Youtube her türlü desteği veririz. Facebook ahlaksızlıklarından vazgeçerse destek alır. Ama aileleri bozacaksa karşısında Türkiye Cumhuriyeti hükümetini bulur. Bunlarda neler var neler. Şimdi ne diyorlar, 25 Mart’ta şu çıkacak, 30 Mart’ta şu çıkacak. Hangi iftirayı atarsanız atın. Bu montajların bu ahlaksızlığınızın altında ezilip gideceksiniz. Daha şimdiden 30 Mart akşamı hangi yalanları söyleyeceklerini konuşuyorla “CUMHURBAŞKANIMIZIN KANAATİ FARKLI OLABİLİR” Şimdi ne diyorlar? Özgürlük elden gidiyor. Kusura bakmasınlar, bak şu Tayyip Erdoğan, kim ne derse desin bizim mahremimizi, görüşmelerimizi, konuşmalarımızı dinleyen ve dinletenlere karşı sonuna kadar mücadelesini verecektir. Özgürlük adı altında kimse bizim mahremimize giremez. Kim olursa olsun. Cumhurbaşkanımızın kanaati farklı olabilir. Beni dinleyecek, bakanları dinleyecek. Yahu bırakın tüm insanları dinleyecek. Beni dinleyemezsin, yok böyle bir şey. Ben artık evimde bile rahat rahat konuşamıyorsam, telefonla konuşamıyorsam, ailemle konuşamıyorsam, bu montaj, dublaj, uydurma şeylere itibar etmek suretiyle bu ülkede başbakanını yargılayamaz. Böyle bir hakları olmadığı halde bunlar bizi dinliyorlar. Ya şu medya. Açık söylüyorum. Başta Doğan Grubu olmak üzere, açık söylüyorum, Ciner grubu olmak üzere, buna benzerler. İsimlerini diğerlerinin vermeyeceğim. Utanmadan sıkılmadan kalkıp şu anda bu olaylarda bize karşı yapılan haksızlıkları savunur durumdalar hala. Ya bu ülkenin başbakanına bu hakaretler yapılırken, siz nasıl oluyor da bunları savunuyorsunuz? Ha söyleyeyim, çünkü Pensilvanya’nın onlarla ilgili kasetleri de var. Şantaj var onlarla ilgili şantaj. Yeri geldiğinde onu da açıkları diyorlar. Geçenlerde bir tane açıklandı, diğeriyle de ilgili açıklandı. Şimdi korkuyorlar. Şimdi batmışlar, bataklığa batmışlar. Bunlardan çekiniyorlar. Kendi devletine güvenmiyor, onlara güveniyor. Biz de kusura bakmasınlar, gereken neyse bunu yaparız. Öyle tweet mweet anlamam ben bu işlerden. Evet, Twitter dürüst davranacaksa her türlü desteği veririz. Youtube her türlü desteği veririz. Facebook ahlaksızlıklarından vazgeçerse destek alır. Ama aileleri bozacaksa karşısında Türkiye Cumhuriyeti hükümetini bulur. Bunlarda neler var neler. Şimdi ne diyorlar, 25 Mart’ta şu çıkacak, 30 Mart’ta şu çıkacak. Hangi iftirayı atarsanız atın. Bu montajların bu ahlaksızlığınızın altında ezilip gideceksiniz. Daha şimdiden 30 Mart akşamı hangi yalanları söyleyeceklerini konuşuyorlar. MİT müsteşarımı tutuklayıp süreci bozmak istediler. Benim Anadolu’daki Trakya'daki kardeşimin gözünden bile sakındığı 20 yaşındaki evladı o dağlarda şehit olmuş bunların umurunda mı? Yozgat'taki kardeşimin Samsun'daki Kastamonu'daki kardeşimin ocağına ateş düşmüş bunların umurunda mı? Babaların ciğeri dağlanmış bu Pensilvanya'nın umurunda mı? Ya Mavi Marmara vuruluyor Pensilvanya'nın gözünde yaş yok. Tam aksine o başkalarının yanında yer alıyor. Bu Aydın Doğan'ın bu Pensilvanya'nın onların medyasının umurunda mı? ‘NE KOMADA ÖLEN ÇOCUK, NE DE BURAK YAVRUMUZ’ Ne İstanbul'da, ne komada ölen çocuk, ne de sokakta vurulan gencecik Burak yavrumuz bunların asla umurunda değil. Bunlar nebbaş nebbaş. Bunlar mezarlık soyguncusu. Cumhuriyet
Başbakan Erdoğan: "Twitter Sözünü Yerine Getirmezse Gereğini Yaparız"
23 Nisan resepsiyonunda konuşan Başbakan Erdoğan, 'Taksim konusunda geri adım yok. Kimsenin bayramı zehir etmeye hakkı yok' dedi, Cumhurbaşkanı Gül ise 'şantaj' sorularını yanıtsız bıraktıMeclis Fuaye Salonu'nda düzenlenen 23 Nisan Resepsiyonu başladı. Resepsiyon salonuna gelen Başbakan Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili olarak, 'Sabır gerektirir, bir anda söylenirse olmaz' dedi. Erdoğan, Twitter konusunda ise, ''Verdikleri sözleri yerine getirmezlerse aynı noktadayız, gereğini yaparız'' diye konuştu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, cumhurbaşkanlığı seçimindeki adaylık tartışması için, 'Muhalefet destek vermezse de biz Meclis'e getireceğiz' dedi. Erdoğan, ''Karabağ sorunu çözülmeden Ermenistan ile normalleşme olmaz'' dedi. Meclis Başkanı Cemil Çiçek'in 23 Nisan dolayısıyla verdiği resepsiyon bu yıl öncekilerden farklı olarak Meclis Tören Salonu'nda değil, Fuaye Salonu'nda yapılıyor. Başbakan Erdoğan, sendika ve sivil toplum kuruluşlarının 1 Mayıs'ı Taksim'de kutlamak istemesiyle ilgili olarak, 'Taksim konusunda geri adım yok. Kimsenin bayramı zehir etmeye hakkı yok' dedi Gül şantaj kaset sorusunu yanıtlamadı Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, MHP Lideri Bahçeli'yle kısa süreli sohbet etti. Cumhurbaşkanı Gül ardından Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile görüştü. Gazetecilerin Gül'e, Başbakan Erdoğan'ın dile getirdiği şantaj kasetlerini sorması üzerine ise Gül yanıt vermedi. Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Dışişleri Bakanı Davutoğlu da “Süleyman Şah Türbesi'ne operasyon iddialarının da gerçek dışı olduğunu söyleyerek, bunun rutin bir sevkiyat olduğunu ifade etti. Bahçeli: Bizim üslubumuzda yok Resepsiyona ilk gelen isim MHP lideri Devlet Bahçeli oldu. Başbakan'ın cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili söylediği, 'ters köşe olabilir' sözlerine Bahçeli, 'Bizim böyle bir üslübumuz yok. Ters köşe, düz köşe üslübumuz yok. Yasal koşullara bakarak Erdoğan cumhurbaşkanı olamaz diyorum' yanıtını verdi. Bahçeli, 'Sizin Köşk adayınız ne zaman belli olacak' sorusuna, 'İleriki günlerde belli olacak' dedi. Bahçeli, iktidar ya da muhalefet kimin ne aday çıkardıklarını görmek istediklerini söyledi. 'Muhalefetle ilgili ortak bir aday düşünür müsünüz' sorusuna ise, Bahçeli, ''Bunlar çok erken sorular'' karşılığını verdi. Meclis'te Berkin Elvan mesajı CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun geldiği törende çok sayıda eski yeni milletvekili ve bürokrat bulunuyor. Kılıçdaroğlu, Başbakan'ın, 'Cumhurbaşkanlığı adayı konusunda ters köşe olursunuz' sözlerine, ''Ne söylediğini bilmiyor ki, sağım solum belli olmaz dediğine göre kafasında bir şey yok anlaşılan'' yanıtını verdi. Kılıçdaroğlu, bugün Berkin Elvan'ı anmak isteyen çocuklara yapılan polis şiddetini de eleştirerek, ''Benzer ölümler olmasın diye bugünü ona adadım. Çocuklar sevilmek ister, hele de böyle bir çocuk bayramında olacak iş değil' dedi. Kılıçdaroğlu, Köşk adayının sorulması üzerine ise, her parti kadar bekleyerek adaylarını açıklayacaklarını söyledi. Kılıçdaroğlu, Başbakan'ın 1915 olaylarıyla ilgili sözleriyle ilgili bir yorum yapmadı ve bununla ilgili yarın Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç'un bir açıklama yapacağını söyledi.T24
"Sen Nereden Biliyorsun? Senin Bu Arşivden Haberin Var"
CHP Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç, Başbakan Erdoğan'ın Meclis grup toplantısında Cumhurbaşkanı ve Genelkurmay Başkanı ile ilgili kasetlerin olduğu yönündeki konuşmasını eleştirerek, 'Sen nereden biliyorsun. Senin bu arşivden haberin var. Sen kaset koleksiyoncususun' dedi.CHP Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç, TBMM'de basın toplantısı düzenledi. Özel yetkili mahkemelerinin değişik tartışmalar sonrasında kapatıldığını belirten Koç, bu görevi sürdüren üst yargı organlarının mevcut gibi durduklarını belirterek YSK'yı eleştirdi. Birçok yerde itirazların olduğunu, bu itirazların muhalefet partisi tarafından yapılanların daha farklı değerlendirildiği algısı olduğunu belirten Koç, Yalova ve Ağrı seçimlerinin yenilenme kararlarının son derece ilginç olduğunu belirtti. Yalova'da CHP'nin alnının akıyla kazandığı seçimin masa başında kaybedildiğini öne süren Koç, 'Hatay'da benzer bir mekanizmayla seçimin iptali için özel yetkili seçim kuruluna başvurdular. Hatay'da Seçim 3-5 oyla kazanılmış değil, 4 bine yakın oy farkı var. Ortada ciddi olarak tartışılacak bir süreç var. AKP'nin kazanamadığı yerlerde masa başında sonucu etkileyecek kararları zaman içinde alma gayretindeler. Yalova'da alınan karar oy birliği ile değil. Kurulda bulunan bazı temsilciler karşı oy kullanıyorlar. Bir vesayet düzeninden bahsediyoruz. Tüm kurumlar vesayet altına alındı, demokrasinin içi boşaltıldı' dedi. Başbakan Erdoğan'ın Grup toplantısında Cumhurbaşkanı ve Genelkurmay Başkanı ile ilgili kasetlerin olduğu yönündeki konuşmasını eleştiren Koç, “Sen nereden biliyorsun. Senin bu arşivden haberin var. Sen kaset koleksiyoncususuö.dedi. Koç, 'Siyaseti tanzim etmek için kullanılan bir takım kasetlerin Başbakan'ın bilgisi dahilinde bir koleksiyon içinde tutulduğu günü geldiğinde Başbakan'ın oluru ile devreye sokulduğu aşikar bir şekilde ortaya çıkmış oluyor. Bu kirli siyaset döneminin baş aktörü Recep Tayyip Erdoğan'dır' diye konuştu. Seçim sistemi ile ilgili tartışmalara yönelik CHP'nin görüşlerini belirten Koç, 'Hiç katakulli yapmaya gerek yok, demokratik temsilde adalet için bir seçim sistemi mi istiyorsun, gücün yetiyorsa yüzde 10 barajını kaldır' dedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 1915 Ermeni olaylarına ilişkin yaptığı yazılı açıklamayı da değerlendiren Koç, '1915 yılında 1'nci Dünya Savaşı yılları içinde Osmanlı İmparatorluğu toprakları üzerinde yaşanan acı olayların tüm boyutları ile incelenmesinin, bağımsız tarihçiler tarafından yapılması gerektiğini öteden beri söyledik. Tabi ki, yaşamını yitirmiş tüm insanların acılarını bizlerde paylaşıyoruz. Bu talebi 2005 yılında TBMM'de o dönem grubu bulunan siyasi partiler ortak bir deklarasyon ile halkımız ve dünya ile paylaşmıştık. Bu talihsiz süreçlerin siyasetin öznesi olmaması gerektiğini tüm uluslararası platformlarda ortaklaşa dile getirdik. Bu arada, bu talihsiz süreçlerin devamında yaşanan diğer acıların kurbanlarına, Mehmet Baydar'dan İsmail Erez'e, Daniş Tunalıgil'den Galip Balkar'a kadar şehit edilen tüm diplomatlarımıza, Dağlık Karabağ'da hayatını yitiren tüm Azeri kardeşlerimize rahmet dilemeyi CHP olarak bir vicdan görevi olarak kabul ediyoruz. Ermenistan kendi iddialarından vazgeçmiyor. Erdoğan, dünyada son 2 yıl içinde itibarını gittikçe yitiren bir konumdadır. İyi niyet mesajları ile bir itibar arama gayretleri içine girmiş olabilir. Bu süreci siyasetin öznesine oturtursanız, tarihsel gerçeklerinden kopartırsanız kaybettiğiniz itibarınızı arama gayreti olarak algılanacağından şüpheniz olmasın. Bu süreçte yaşanan diğer acıları anmamak olmaz' dedi. Fırat KESKİNKILIÇ/ANKARA,(DHA)
"Mevcut Algıyı Kökten Sarsacak Bir Adım Attık"
'Mevcut algıyı kökten sarsacak bir adım attık'Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, NTV canlı yayınında Erdoğan'ın 1915 olaylarına ilişkin açıklamasına yönelik değerlendirmelerde bulundu. Davutoğlu'nun açıklamalarından öne çıkan başlıklar şu şekilde: 'BU AÇIKLAMAYI KİMSE BEKLEMİYORDU ' '1915 olaylarına ilişkin metin üzerinde çok çalıştığımız bir metin. Metinde geleceğe bir atıf var. Felsefi olarak dünyanın neresinde olursa olsun sadece aklına değil gönlüne de hitap etsin istedik. Her bireye hitap etmeyen bir dil kalıcı olamaz. Biz bunun herkese hitap etmesini istedik. Ermeni temsilcileriyle görüşüp anlamaya çalıştık. Metinle hedefimize ulaştığımızı düşünüyorum. Bunun sürpriz olduğunu biliyorum, bu açıklamayı kimse beklemiyordu. 'BU METNİN İLK ADIMI 2005'TE ATILDI ' Bu metnin ön izlerini 2005 yılında TBMM'de alınan kararlarda, Başbakan'ın açıklamalarında görebilirsiniz. Biz milli meselelerimizi, evrensel bir dille savunabiliriz. Adil hafızayla yeni bir tarih yönetimini ifade ettik. O acıları paylaşabilirsek, ortak mirası da değerlendiriz. Yöntemde anlaşırsak, zamanın ruhunu kavrarsak geleceği birlikte inşa edebiliriz. Umarım bu çağrımız karşılığını bulur. Sayın Başbakanımız dün her alanda normalleşmemiz lazım dedi. Siyaset zihniyet dönüşümüyle olur. Zihniyet dönüşümü de insanın kendisiyle barışık olmasıyla olur. Özgüveni olan kişi, tartışmaktan korkmaz. Bazen yanlış yaklaşılan durumlar oluyor. Çok değişik parametreleri aynı anda kontrol edemezseniz bir barışı çok zor kurarsınız. Karabağ'daki tek mermi sistemi tümden çökertir. Bu deklarasyonla biz Türkiye-Azerbaycan konusuna girmiyoruz. Karabağ meselesi çetrefilli bir yol ama adım adım buradaki barış da sağlanabilir. 'ZİHNİYET DEĞİŞMELİ ' Metnin arka planındaki zihin bir anda oluşmuş değil. Siyaset cesurca resmi dili değiştirme iradesi gösterirse, bir dönüşüm yaşanabilir. Bu metnin referans bir metin olmasını istiyoruz. Biz zihniyet dönüşümünü yapmadan siyaset dönüşümünü gerçekleştiremeyiz. 'MEVCUT ALGIYI KÖKTEN SARSACAK BİR ADIM ATTIK' İki taraftan biri el uzatmışsa, o zihin ve gönül orada durur. Biz beklediğimiz karşılığı almayınca taziyemizi geri alıyoruz diyecek değiliz. Biz mevcut algıyı kökten sarsacak bir adım attık. Biz diasporadan ezber bozacak bir adım beklemiyoruz. haberturk.com
Aliyev'den Erdoğan'ın 1915 Mesajına Destek
Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev, 1915 mesajına destek vererek, ' Erdoğan, Ermeni asıllı vatandaşlara taziye dileklerini sundu; fakat Ermenistan'dan yine olumlu karşılık gelmedi' dedi. BAKÜ Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 1915 olaylarına ilişkin mesajıyla ilgili 'Erdoğan birkaç yıl önce Ermenistan yönetimine arşivlerin açılmasını teklif etti ancak olumlu cevap gelmedi. En son malum olaylarda hayatını kaybeden Ermeni asıllı vatandaşlara taziye dileklerini sundu fakat ne yazık ki Ermenistan'dan yine olumlu karşılık gelmedi' dedi. Azerbaycan Devlet Haber Ajansı'nın bildirdiğine göre, Aliyev, Çek Cumhuriyeti’nin başkenti Prag’da yapılan Doğu Ortaklığı Zirvesi'nde, Türkiye'yi eliştiren Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan'a cevap verdi. Sarkisyan toplantıda, 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarını yineledi ve Ermenistan'a sınırlarını açmadığı için Türkiye'nin AB'ye üyeliğinin kabul edilemez olduğunu ileri sürdü. Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev de konuşmasında 'Bugün malesef Ermenistan Cumhurbaşkanı fırsat bularak Türkiye'ye saldırdı. Bunu yapmak çok kolay çünkü toplantıda Türkiye'den temsilci bulunmuyor. Fakat ben buradayım ve Türkiye-Ermenistan sınırının neden kapalı olduğunu anlatabilirim' dedi. 'Bölgede barış istemeyen açıkça ortadadır' Başbakan Erdoğan'ın 1915 olaylarıyla ilgili yayımladığı mesajı hatırlatan Aliyev, şöyle devam etti: 'Erdoğan birkaç yıl önce Ermenistan yönetimine arşivlerin açılmasını teklif etti ancak olumlu cevap gelmedi. En son malum olaylarda hayatını kaybeden Ermeni asıllı vatandaşlara taziye dileklerini sundu fakat ne yazık ki Ermenistan'dan yine olumlu karşılık gelmedi. ABD ve AB'nin Erdoğan'ın bu tutumunu desteklemesine rağmen Ermenistan hükümeti açıklamayı yetersiz buldu. Bu, bölgede kimin barış istemediğini açıkça ortaya koyuyor. Biz barış ve topraklarımızın geri verilmesini istiyoruz. Ermenistan işgale son vermelidir. Bu çok kolaydır. Sadece Ermenistan hükümetinde siyasi irade olmalıdır.' Cumhurbaşkanı Aliyev, Yukarı Karabağ işgali konusunda çifte standart uygulandığını belirterek, Batılı devletlere sitemde bulundu. Aliyev, şunları kaydetti: 'Azerbaycan halkının sizlere sorusu var. Neden Ermenistana yaptırım uygulanmıyor? Neden Avrupa Konseyi'nde Ermenistan'ın oy verme hakkı alınmıyor. Onlar başka bir ülkenin toprağını işgal altında tutuyorlar. BM Güvenlik Konseyi'nin dört kararnamesi uygulanmıyor ve karşılığında hiçbir ceza uygulanmıyor. Sözde Karabağ yönetiminin temsilcileri Avrupa ülkelerinden vize alabiliyor. Buna son verilmelidir.'AA
Bahçeli: 'Erivan'da Türküz Demek Niçin Hayal Ötesidir?'
Parti grubunda konuşan MHP lideri 'İstanbul'da hepimiz Ermeniyiz demek haktır da, Erivan'da Türküz demek niçin imkansız ve hayal ötesidir.' dedi. Son dönemlerde hükümete yönelik sert söylemleri ile dikkatleri üzerine çeken MHP lideri Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında hükümete yönelik sert eleştirilerde bulundu. Öcalan'ı Başbakan Erdoğan'ı danışmanı olarak nitelendiren MHP lideri 'Kürdistan rüyası gören gafiller, sevimsizler unutmayın ki MHP hepinizi bozguna uğratacaktır. Türk milleti içinden yeni bir millet çıkmaz' dedi. AYAKTA ALKIŞLANAN ERİVAN ÇIKIŞI Bahçeli, 1915 olayları için yayınlanan taziye mesajını sert sözlerle eleştirirken 'Soykırım tezlerini silah gibi kullanan, aleyhimize lobi çalışması yapan hangi Ermeni'nin Müslüman Türk milletinin yaşadığı acıları paylaştıkları görülmüş müdür? İstanbul'da hepimiz Ermeniyiz demek haktır da Erivan'da hepimiz Türküz demek niçin imkansız ve hayal ötesidir' şeklinde konuştu. Bahçeli'nin bu sözleri salondaki partililer tarafından ayakta alkışalndı. İşte Bahçeli'nin açıklamalarından satırbaşları; Taksim'i vazgeçilmez kutsal bir alan gibi sunmakla ne emeğin ne de dayanışmanın bir alakası vardır. Bu hiçbir yaraya merhem olmayacaktır. Taksim günü değildir. Geçmişte provokatörlerin dehşet ve vahşet saçtığı olayları toplumsal hafızada kanayan bir yaradır. Biz denince dayanışma yardımlaşma birlik ve ahlaki mücadeleyi görüyoruz. 'BAŞBAKAN TAHRİK ETMEMELİDİR' teröristlerin meydan okuduğu bir gün değildir. Bölücü niyetlerin, maskeli canilerin eli sapanlı militanların sözde geçit yeri değildir. Kavga gürültü eşkiyalıkla anılan bir gün olarak da değerlendirilmemelidir. Hem işçi örgütleri hem de hükümet sorumlu davranmalıdır. Sendikalar provokasyon yapmamalı, polis de töleranslı ve yumuşak davranmalıdır. Başbakan ve hükümeti ateşe benzinle gitmemelidir. Başbakan söz ve mesajlarıyla tahrik etmemelidir. 'ı şimdiden tebrik ediyorum. 'YURDUMUZUN BİR KISMI TERÖRİSTLERİN ELİNE VERİLMİŞ' Vatan ve millet üzerinde hesap yapan hainler meydanı boş bulmuş ve eylemlerine devam etmektedir. Milli ve üniter devlet yapımız tehdit altındadır. Analar ağlamıyor barış kazanıyor çözüm ilerliyor propagandasıyla PKK'nın toparlanmasına militan açığını takviye etmesine göz yumulmuştur. Dağ kadrosunun güçlenmesine el altından destek verilmiştir. Yurdumuzun bir kısmı neredeyse teröristlerin eline verilmiş ve devlet zaafa düşürülmüştür. Terör örgütü mensupları tarafından yollar kesilmekte vergi adı altında haraç toplanmakta, kimlik kontrolü yapılmakta, baskınlar düzenlenmekte karakollar ateşe verilmektedir. 'KALEKOL İNŞAATLARI ABLUKAYA ALINMIŞ' Teröristler Türkiye Cumhuriyeti'nin egemenlik haklarına bile kafa tutmaya yeltenmişlerdir. Karakol ve kalekol inşaatları ablukaya alınmaktadır. Bunun son örneği Tunceli Kırmızıdağ mevkiinde yapımı süren kalekola karşı yapılmıştır. Şiddet ile devletin en doğal bir tasarrufuna karşı çıkılmış insanlar yaralanmıştır. Diyarbakır'da Jandarma karakoluna ek bina yapılmasını protesto etmek suretiyle çıkan olaylar devam etmektedir. Burada 9 mehmetçik yaralandı. Diyarbakır'da 2 uzman çavuşumuz namertçe kaçırıldı. PKK'lı militanlar karakol inşaatı durmazsa kaçırdıkları uzman çavuşlarımızı serbest bırakmayacaklarını duyurmuşlardır. 'BÖLÜCÜ MİHRAKLAR ZEVK İÇİNDEDİR' PKK'lılar her çirkefliği yapmaktadır. Fakat buna karşı duracak dengeleyecek hükümet iradesinden ortalıkta iz dahi yoktur. Erdoğan nerededir? Niçin sus pus olmuştur. Ona buna laf yetiştiren siyasi silahşörlüğe soyunan iç işleri bakanı ve diğer hükümet üyeleri ne ile meşguldür? Daha bir kaç gün önce ulusal güvenliği tehdit eden babamız olsa dahi acımayız demiştir. Peki Doğu'da milli güvenliğimiz en vahşice tehdit edilirken Başbakan ne tepki göstermitir. Milli güvenlik deyince aklına sadece dini cemaatler mi gelmektedir? Başbakan gerçek bölücüleri gündemine ne zaman alacaktır. Bölücü mihraklar zevk içindedir. Çünkü Başbakan'a ne isterlerse yaptıracak bir kıvama getirmişlerdir. Bölücü kalkışmalar terör faaliyetleri hükümet eliyle saklanmak istenmektedir. 'ERDOĞAN PKK'YI ÖDÜLLENDİRİYOR' Erdoğan meydanlarda hamasi sözleriyle terör sorununu ötelemeye çalışmaktadır. Müzakereler sonunda PKK'ya verilen bir sözü var gibi görünmektedir. Terörle mücadelenin durması için sunduğu teminatlar nedir? Başbakan'ın gündeminde Türk devletinin hak ve hukukunu savunmak yoktur. PKK'yı ödüllendirmektedir. Bu siyasi patolojik vakada maksat İmralı canisini sevince boğmak ve özgürlüğüne kılıf uydurmaktır. Dört parçalı Kürdistan'ın kaşla göz arasında kurulmasıdır. MİT Yasası'nı Gül'ün onaylamasıyla İhanet pazarlıkları yasal güvenceye kavuşmuştur. Bu Türkiye'nin milli güvenliğine en açık darbe yasa makyajlı operasyondur. İmralı canisi PKK'nın meclis uzantıları kanalıyla derinlikli çözüm olmazsa çatışma ihtimali var diyerek Başbakan'a ayar vermiş ve elini çabuk tut mesajı göndermiştir. 'İMRALI BAŞBAKAN'IN DANIŞMANI OLMUŞTUR' Bebek katili yerel yönetim özerklik yasası ve demokratik toplum yasası çıkarılmasını istemiştir. Görünüşe göre İmralı, Başbakan'ın danışmanı olmuştur. Akıl ve tavsiye vermeyi kendisinde hak görecek kadar şımarmış ve şımartılmıştır. Bu şeref yoksunluğu payesi ise kesinlikle Recep Tayyip Erdoğan'ın üzerindedir. AKP milletin aleyhine olacak ne varsa özgürleşme demokratikleşme bahanesiyle benimsemekte ve kutsamaktadır. Türk milleti aşama aşama parçalanmaya götürülmektedir. 'İLK KEZ KÜRDİSTAN İSMİNİ KULLANAN PARTİ KURULMUŞTUR' BDP deri değiştirmiş ve HDP'ye katılmıştır. İsimleri ise Demokratik Bölgeler Partisi'ne döndürülecektir. Başbakan-İmralı canisi-Kandil-Barzani ve küresel güç merkezleri bütün planlarını bölünmüş bir Türkiye üzerine yapmaktadır. Karanlık güçler Kürdistan'ın kurulmasına hizmet etmektedir. Bölgemizde dört parçalı Kürdistan dayatılmaktadır. Erdoğan da bu uğurda herşeyi göze almış ve ihaneti olağan göstermek için canını dişine takmıştır. Türkiye Cumhuriyeti'nde ilk defa Kürdistan ismini kullanan bölücü bir parti kurulmuştur. Kürdistan Demokrat Partisi kurulması için resmi dilekçe verilmiştir. 'TEK KELİMEYLE KEPAZELİK VE İHANETTİR' Türkiye hem içte hem de dışta bağımsız Kürdistan amacı güden bölücü partilerle kuşatılmıştır. AKP ise bunlara karşı son derece Uysal ve dostane davranmaktadır. Erdoğan peşmerge reisi Barzani'yi Diyarbakır'da ağırlamış ve Kürdistan lafını ilk kez orada patavatsızca zikretmiştir. Türkiye'yi önce özerkliğe sonra federasyona sonra da kanlı bir dağılma girdabına sürüklemektedir. Kürdistan adını kullanan Barzani temsilciliğine onay verilmesi tek kelimeyle kepazelik ve ihanettir. Sayın Erdoğan bu gelişmeler milli güvenliğe tehdit değil midir? Kürdistan ile ilgili emellerin bedelini çok ağır ödeyeceğini hiç mi aklına getirmiyorsun. Üniter bir devletten devlet çıkarma teşebbüsünün kolay olacağını mı zannediyorsun. Bin yıllık kardeşlik hukukunun kutlu bir eseri olan Türkiye'nin sömürgecilerin kanlı hedeflerine sunabileceğinizi mi zannediyorsunuz. 'MHP HEPİNİZİ BOZGUNA UĞRATACAKTIR' İtalya'nın 21, İspoanya'nın 17, İngiltere'nin 4 özerk bölgesi varmış. ABD'nin 51, Rusya'nın da 81 özerk eyaleti varmış. Varsa var bize ne. Türkiye'nin milli birliğini bozmak için gerekçe üretenlerin alayı bilsin ki biz bu ülkeyi pazardan almadık sokakta da bulmadık! Kürdistan rüyası gören gafiller, sevimsizler unutmayın ki MHP hepinizi bozguna uğratacaktır. Türk milleti içinden yeni bir millet çıkmaz. 'TARİH EĞİLİP BÜKÜLECEK BİR ŞEY DEĞİLDİR' Tarihi yaşanmış hadiseler olarak görmek eksiktir. Tarih sonuçları itibariyle her zaman etkisini hissettirmektedir. Dünden ders almamış sonuç çıkarmamış geçmişine yabancı kalmış milletlerin tarih merdivenini tırmanmaları kimlikleri canlı tutmaları mümkün değildir. Tarih eğip bükülecek bir şey değildir. Objektif tarihçilik namuslu olmayı gerektirir. Adı üzerinde bizim bir milli tarihimiz vardır. Sahip olduğumuz tarih şuuru bizi köklerimize bağlamaktadır. Tarihe şaşı bakmak katliam izi sürmek, soykırım çetelesi tutmak, artniyetli arşivlerin tozlu raflarını incelemek hakikati değiştirmez. Tarihin asırlara uzayan vicdanında bu çabalar tutmaz. Tarih hükmünü vermiş fermanını yazmıştır. İster beğenelim ister beğenmeyelim tarihi silmek normal şartlarda bir toplumun yok oluşu demektir. 'AYNI ANDA TEPKİMİZİ GÖSTERDİK' Türkiye'yi 12 yıldır yöneten Başbakan'ın en büyük problemi tarih cahili olmaları ve önyargılarıdır. 1915'e ilişkin mesaj buna dair en son misaldir. Erdoğan mesajını yayınlarken aynı anda tepkimizi gösterdik. Erdoğan baştan sona gayri milli bakışla yazılan mesajında adil ve vicdani duruştan, o dönemde yaşanmış acıları anlamaktan bahsetmektedir. Sayın Başbakan biz kendi acılarımızın yasını hala tutarken, oluk oluk akan Müslüman Türk kanına hangi yetkiyle tavizler veriyorsun. 'ERİVAN'DA HEPİMİZ TÜRKÜZ DEMEK...' Erdoğan acılar hiyerarşisi kurulmasının acının öznesi için bir anlam ifade etmeyeceğine atıf yapmıştır. Acıları yarıştırmak bir aşamaya kadar insani ve İslami değildir. Ermeni çetelerinin katlettiği 518 bin 105 Müslüman Türkü ne yapacağız nereye koyacağız. Oldu bir kere ne yapalım ölenle ölünmez diyerek şehadetlere sırt mı çevireceğiz. Erdoğan Ermenilerin o dönemde yaşadıkları acıların hatırlarını anlamanın ve paylaşmanın insanlık vazifesi olduğunu ileri sürmektedir. Haksız yere ölen kim olursa olsun üzülmek insanlık gereğidir. Soykırım tezlerini silah gibi kullanan, aleyhimize lobi çalışması yapan hangi Ermeni'nin Müslüman Türk milletinin yaşadığı acıları paylaştıkları görülmüş müdür? İstanbul'da hepimiz Ermeniyiz demek haktır da Erivan'da hepimiz Türküz demek niçin imkansız ve hayal ötesidir. 'EMPATİYİ SADECE TÜRK MİLLETİ Mİ YAPACAK?' Sözde soykırım savunucusu Ermeni diasporası ve çağdaş PKK'ya gelince. Özgürlük sevdalısı Kıbrıs davasına ihanet edenlere gelince anlayışlı olan Erdoğan konu Türk milletinin hakları olunca niçin araziye uymaktadır. Başbakan'a bakarsak kırgınlıkları dostluğa dönüştürmek mümkünse, bütün taraflardan benzer bir anlayışı beklemek tabidir. Fakat empatiyi sadece Türk milleti mi yapacak. Hoşgörüyü sadece Türkiye mi göstermek zorundadır. Erdoğan 1. Dünya Savaşı esnasında yaşanan hadiselerin hepimizin ortak acısı olduğuna değinmiştir. Allah için söyleyiniz. Anadoluyu işgal etme hedefiyle Çanakkale kıyılarına kadar gelip de yüzbinlerce vatan evladını şehit edenlerin torunlarına yıllarca düzenledikleri şafak ayinlerine gelenlere ses ediyor muyuz? Sizin dedeleriniz buraya pikniğe mi geldi? Türk milleti daha nasıl acılara ortak olsun. Başbakan ve allameleri açıklasın. Düşmanla işbirliği yapıp arkamızdan hançerleyen çetelere, katillere, bebekleri süngüleyen canavarlara, Akdamar'da kızlarımıza tecavüz edenlere 99 yıl sonra ne iyi yaptınız dememiz bekleniyorsa Başbakan ve yandaşları daha çok bekleyecektir. Milleti sadıka ünvanının alınmasından tehcire kadar uzanan olayları Türk milletine yüklemek en hafif deyimiyle kansızlık olup yok hükmündedir. 'ŞEREFSİZLER ERDOĞAN'I SELAMLAMIŞTIR' Erdoğan sen git önce önüne konulan metni oku anlamaya çalış. Hatta yetmezse yanında gezdir tekrar tekrar oku. Türk milletinin üzerinden taziye kurbanı keserek kendini aklamak istemektedir. Sözde soykırım özrüdür. Erivan'da Türk bayrağını yakan şerefsizler Erdoğan'ı selamlamıştır. AKP'nin hazır kıta bekleyen ve paralel mıntıkayı temizlemekle uğraşan birliği ses bile çıkarmamıştır. Yanan nasılsa bir bez parçasıdır ve önemsizdir diye düşünmektedirler. 'BU BAKAN KLİNİK BİR VAKA OLARAK TARİHE GEÇMİŞTİR' Türk milleti haklı olduğu bir konuda 99 yıldır suçlanmaktadır. 1973ten 85'e kadar Asala tarafından 16 ülkede şehit edilen 42 diplomatımızdan bahseden kimse kalmamıştır. Başbakan sözde soykırım şebekesine zeytin dalı uzatmıştır. Bir insanın cahil olması anlaşılır fakat hain olması anlaşılır bir konu değildir. Başbakan tarihle yüzleşeceğine yolsuzluk siciliyle yüzleşsin. Ezber bozarak caka satacağına bozduğu hukuk düzenini tamir etsin. Resmi görüşü iptal etti tarihi belge insani davranış cesur çıkış anlamlı mesaj kutluyorum alkışlıyorum demokratikleşme refleksi yazıları yazdırdığı tetikçilerine adap öğretsin. Dışişleri bakanı ise tarihin normalleştiğini Türkiye'nin mesafe aldığını mesajın konjonktürel olmadığını hiç utanmadan söylemiştir. Bu bakan kesinlikle klinik ve akademik bir vaka olarak tarihe geçmiştir. 'ERDOĞAN TERÖRİST BAŞI GİBİ İFADELER KULLANIYOR' Petrosyan, Koçaryan ve Sarkisyan üçlüsünü saygıyla yad et. Van'da şimdiki Ermenistan devlet başkanı kucakla. Sonra Taşnak Pınçak ve Asala militanlarına protokolünle birlikte iki göz iki çeşme ağla. Benzerini Diyarbakırda yapmıştın. Bu konuda ustasın. ABD Başkanı'nın büyük felaket olarak nitelediği mesajla İmralı canisinin mektubunu yan yana koyunuz. Arada ufak tefek ayrıntılar dışında farklılık göremezsiniz. Öcalan 1915'le yüzleşmeyi istemiştir. Gerek Başbakan gerekse de Obama aynı eğilimdedir. İmralı Anadolunun kadim halkı diyor Başbakan Anadolu insanları diyor. Başbakan tıpkı terörist başı gibi ifadeler kullanıyor. iki kafadar iki kafa dengi iki kadim dost aynı elden çıkan mesajı farklı farklı tarihlerde yayınlayarak ABD başkanının kahrından kurtulmuşlar 24 Nisan'a fitne yatırımı yapmıştır. 'ARŞİVLER AÇIKTIR' 1915'de zorunluluktan dolayı alınan tehcir kararı soykırım olmayıp meşru bir karardır. Arşivler açıktır. Bugüne kadar yapılan sayısız çalışmanın ispat ettiği en yalın gerçek soykırımın yalan iftira ve aldatmadan ibaret olduğudur. Saygı duyulması gereken milli duruşu soykırım diye yaftalayanlar Balkanlar'dan göçe zorlanan 5 milyon evladı fatihanı hatırlasın. Dünyanın değişik yerlerinde yaşanan kitlesel kıyımlarla ilgili birşey söylenmelidir. Tehcir'de ölenlerin vebalini milletimize yıkmaya çalışanlar, Dağlık Karabağ'daki vahşi cinayetlerin hesabını vermelidir. Türk milletinin vereceği yoktur ama alacağı çok fazladır. Tehcire konu olanların torunlarına vatandaşlık verilmesi yıllardır dillendirilir. Buna Türk milleti müsade etmeyecektir. 'HEPSİ RAHAT UYUSUN' Ermeni silahlı terör örgütlerinin saldırılarında hayatını kaybeden milletimizin asil evlatlarına cenabı Haktan rahmet diliyorum. Hepsi rahat uyusun. Bu vatan bu millet hiçbir melun emele kurban verilmeyecektir. HAŞİM KILIÇ'IN SÖZLERİ Anayasa mahkemesinin 52. kuruluş yıldönümü devlet hayatının temsilcilerini buluşturmuştur. Bu vesileyle sayın Haşim Kılıç yankıları süren bir konuşma yapmıştır. Mahkeme başkanının sözleri Başbakan'ı rahatsız etmiştir. AYM Başkanı'nın ifadeleri adresini anında bulmuş yarası olan fail gocunarak sarsıla sarsıla kaçmıştır. Erdoğan hemen karalama düğmesine basmıştşır. Saldırı kampanyası başlamıştır. Sayın Kılıç hukukun üstünlüğüne temas etmiş ve kendi ve kurumuna yönelik suçlamalara da cevap vermiştir. Kılıç'ın konuşması Başbakan'ın mesnetsiz sözlerini çürüten ve aynen iade eden bir konuşma olmuştur. Başbakan mahkeme kararlarını gayri milli diyerek kötülemiş, AYM Başkanı bunu sığ bir eleştiri olarak yorumlamıştır. 'DÜN DEMOKRASİ KAHRAMANI OLARA ÖVÜLÜYORDU' AKP’li bakanların suçlama nöbetine giderek, AYM Başkanına veryansın etmeleri garip bir çelişkidir. Eğer bugün Başbakan sıfatıyla siyaset yapıyorsa, bu Haşim Kılıç’ın tavrı yüzündendir. Dün demokrasi kahramanı olduğu övünülerek söylenen sayın Kılıç, birden bire nasıl paralel yapının avukatı olarak suçlanmıştır? Şurası tartışmasızdır ki, siyaseti siyasetçiler yapmalıdır. Yüksek yargı üyelerinin siyasi yorumda bulunmaları kabul edilebilir değildir. Başbakan Erdoğan, sağımız solumuz belli olmaz dese de, yine terse yatan yanlış yere kapanan kendisi olacaktır. Başbakan AYM’nin dinlendiğini söylemiştir. 'ERDOĞAN CUMHURUN BAŞI OLAMAZ' Cumhurbaşkanı ve genelkurmay başkanından sonra dinleme içinin yüksek mahkemeye sıçradığı başbakan tarafından seslendirilmiştir. Başbakan devletin baştan ayağa dinlendiğini haykırmaktadır? Sen başbakan değil misin, başbakan bu vahim duruma açıklık getirmelidir. Kimler cumhurbaşkanından AYM’ye kadar dinlemiştir? Sayın Gül’ün üzerinde durmadığı bu konu neden başbakan tarafından dile getirmektedir? Ne olursa olsun Başbakan Erdoğan cumhurun başı olamaz. Yolsuzluktan ötürü yüzü simsiyah kesilmiş bu şahsı kaldıramaz. FENERBAHÇE’YE TEBRİK Süper Lig’i şampiyon olarak bitiren Fenerbahçe’yi, başkanını, futbolcularını ayrı ayrı kutluyorum. Fenerbahçe’nin şampiyonluğuyla, inanıyorum ki şampiyonluk adalete yeni bir fener yakacak, haksızlıklarla mücadelede yeni bir heyecan uyandıracaktır.haberler.com
Tiflis'te Üçlü Zirve
Güney Kafkasya’nın barış ve istikrar alanına dönüşmesi için yakın işbirliği yapmaya karar veren Türkiye, Gürcistan ve Azerbaycan liderleri Tiflis’te zirve toplantısı yapıyor. Zirve toplantısı bir ilk niteliği de taşıyor ve gelenekselleştirilmesi hedefleniyor. Bu çerçevede Gürcistan Cumhurbaşkanı Giorgi Margvelaşvili'nin ev sahipliğinde 6 Mayıs 2014’de bir araya gelen Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in üç ülke arasındaki işbirliğini daha da ileri götürme kararlılığını vurgulamaları bekleniyor. Liderler siyasi, ticari ve ekonomik alanda işbirliğinin arttırılması için görüş alışverişinde bulunacaklar. Üç ülke, Dağlık Karabağ ile Abhazya ve Güney Osetya ihtilaflarının egemenlik, toprak bütünlüğü ve uluslararası tanınmış sınırların ihlal edilemezliği ilkeleri çerçevesinde çözülmesi gerektiğini düşünüyor. Zirvedeki en önemli konulardan biri Bakü-Tiflis-Kars demiryolu hattı. Tiflis-Kars arası demiryolu yapım süreci, Türkiye kısmına göre biraz daha yavaş ilerledi. Bununla ilgili sorunlar projenin hızla bitmesi için en üst düzeyde ele alınıyor. “Dostluk ekonomide de kendini gösteriyor” Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye-Gürcistan-Azerbaycan Üçlü Zirvesi'nin Milli Kütüphane'de yapılan ana oturumunun açılışında konuştu. Abdullah Gül’ün konuşmasından başlıklar şöyle: 'Esasen bu üç ülke arasında yoğun işbirliği mevcuttur. Bakü-Tiflis-Kars demiryolu hattının Gürcistan kısmının 2007'deki temel atma töreninde de üç ülke cumhurbaşkanları olarak birlikteydik.” “Üç ülke olarak çok önemli projeler gerçekleştirdik. Bakü-Tiflis-Erzurum, Bakü-Tiflis-Ceyhan, Bakü-Tiflis-Kars ve Trans Anadolu gibi bölgesel ve küresel ölçekte büyük projeleri bu üç ülke gerçekleştirdi. Güney Kafkasya'nın refahına katkıları uluslararası alanda da takdir edildi.” “Kafkasya'nın yüksek dağlarını duvar olmaktan çıkardık, bir kapı, işbirliği alanı haline getirdik. Siyasi anlamda halklarımız birbirinin kardeşidir, dostudur. Bu dostluk ekonomik alanda da kendini göstermekte, biz de bu alanda katkı yapmak için en üst düzeyde görüşmeleri devam ettiriyoruz.' Bölgesel işbirliği vurgusu Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, zirvede uluslararası güvenlik, enerji güvenliği ve bölgesel konuların gündeme geleceğini söyledi. 'Eminim bu zirvenin çok güzel sonuçları olacaktır. Ülkelerimiz arasındaki ilişkilerin tarihte çok önemli bir yeri vardır. Karşılıklı ilişkilerimiz üst düzeyde devam etmektedir ve bugün Türkiye-Azerbaycan-Gürcistan arasında gerçekleştirilecek bu üçlü zirve bölgemiz ve dünya için büyük önem taşımaktadır. Çünkü bizim işbirliğimizin temelinde ortak amaçlar vardır ve bunlar bölgesel değil küresel amaçlardır.' Gürcistan Cumhurbaşkanı Giorgi Margvelaşvili ise, bölgede başlattıkları girişimin öneminden bahsetti. 'Bizim işbirlğimiz hem üç ülke için hem de bölgede çok uzun soluklu yoğun ve sonuç odaklı, olumlu bir işbirliği. Bugünkü toplantı da bir kere daha bölgede başlattığımız girişimin önemini ortaya koyuyor.' Gül’ün programı yoğun Gül, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Gürcistan Cumhurbaşkanı Giorgi Margvelaşvili ile ortak basın toplantısı düzenleyecek. Cumhurbaşkanı Gül, Gürcü mevkidaşı Margvelaşvili ve Gürcistan Başbakanı İrakli Garibaşvili ile ikili görüşmeler yapacak. Gül, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda bir araya gelecek. Türk ve Gürcü iş adamlarının katılımıyla düzenlenecek İş Forumu’na katılacak. Salı günü Tiflis'e gelen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Gürcistan Cumhurbaşkanı Giorgi Margvelaşvili ile başkentin 'eski şehir' diye anılan bölgesini gezdi. Cumhurbaşkanı Gül'e, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik ile Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan da eşlik ediyor. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da salı akşamı Tiflis'te olacak. Çarşamba günkü görüşmelere katılacak. Dışişleri Bakanları da görüşmüştü Üç ülkenin Dışişleri Bakanları da 19 Şubat 2014’de Azerbaycan’ın Gence kentinde bir araya gelmişti. Türk Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Azerbaycan Dışişleri Bakanı Elmar Memmedyarov ve Gürcistan Dışişleri Bakanı Maia Panjikidze üç ülke arasındaki insani ilişkileri geliştirme kararı almışlardı. Bu çerçevede çevrenin korunması, kültür, bilim, sağlık, turizm ve spor gibi alanlarda da işbirliğini arttıracaklarını ilan etmişlerdi. Dışişleri Bakanları, Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı, Bakü-Tiflis-Erzurum doğal gaz boru hattı gibi büyük çaplı enerji projelerinin başarılı bir şekilde uygulanmasının ve Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu projesinin inşasının en kısa sürede tamamlanmasının önemine işaret etmişlerdi. Kaynak: Al Jazeera
Dünyanın Pozitif Düşünce Haritası Çıktı
Araştırma şirketi Gallup, dünyanın ‘pozitif düşünce’ haritasını çıkardı. Gallup’un 2013′te 138 ülkede yaptığı araştırmaya göre, dünyanın en pozitif insanları Paraguay’da, en olumsuzlarıysa Suriye’de yaşıyor. Türkiye, 62 ortalamayla listenin ortalarında yer alıyor. Her ülkeden 15 yaş ve üzeri yaklaşık bin kişiyle görüşülerek yapılan araştırmada, her 10 kişiden yedisi kendisini mutlu, dinlenmiş, gülen, saygı gösterilen kişiler olarak tanımladı. Bu ‘pozitif ‘ tanımın içinde yeni bir şeyler öğrenmiş ya da yapmış olmak da yer aldı. Latin Amerika ülkeleri açık ara listenin ilk sıralarına yerleşirken, ilk 10′a bu coğrafya dışından sadece Danimarka girebildi. Araştırmacılar, ellerinde somut bir veri olmasa da, gelir düzeyi yüksek insanların daha pozitif hissettiğini saptadı. Kadınların ve erkeklerin pozitifliği tanımlamakta benzer örnekler kullanması da araştırmacıların dikkat çektiği noktalardan biri oldu. Listenin ilk 10′u şöyle: 1- Paraguay (87) 2- Panama (86) 3- Guatemala (83) 4- Nikaragua (83) 5- Ekvador (83) 6- Kosta Rika (82) 7- Kolombiya (82) 8- Danimarka (82) 9- Honduras (81) 10- Venezuela (81) İç savaşın devam ettiği Suriye, 36 ortalamayla listenin son sırasında yer aldı. Gallup araştırmacıları, bu rakamın şirketin tüm zamanlarda ölçtüğü en düşük ortalama olduğuna dikkat çekti. Pozitif hissetmeyen ülkeler de şöyle sıralandı: Karabağ (55) Azerbaycan (55) Yemen (55) Belarus (54) Nepal (54) Sırbistan (54) Bosna (54) Litvanya (53) Çad (52) Suriye (36)Diken
Abdullah Gül: 'Türkiye İle Ermenistan İçin Hala Umut Var'
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye'nin samimi bir şekilde Ermenistan'a yaklaştığını kaydederek, 'Türkiye ile Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi için hala umut var' dedi.BOSTON Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Gül, Harvard Kennedy School’da düzenlenen ve moderatörlüğünü ABD Dışişleri Bakanlığında ve Beyaz Saray’da bir dönem görevlerde bulunan diplomat ve Harvard’da öğretim üyesi Nicholas Burns’un yaptığı konferansta “Güncel Bölgesel Konular ve Geleceğe Bakış” konulu bir konuşma yaptı ve katılımcıların sorularını yanıtladı. Türkiye’de 4 eski bakan hakkındaki iddiaların anımsatılarak, Türkiye’de güçler ayrılığı ilkesine ne kadar uyulduğu ve iddialara ilişkin soruşturmanın nasıl süreceğine ilişkin bir soru üzerine Cumhurbaşkanı Gül, Avrupa Birliği (AB) ile üyelik müzakereleri sürdüren bir ülkenin cumhurbaşkanı olduğunu hatırlatarak, hukukun üstünlüğü, demokrasi ve şeffaflık gibi kurallarının Türkiye’de de uygulandığını, geçerli olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Gül, 4 eski bakan hakkındaki iddiaların hukuk sistemi içerisinde soruşturulacağını, TBMM’de araştırma komisyonu kurulduğunu, bazı davaların açıldığını ve sistem içerisinde bunların neticelendirileceğini bildirdi. 'İsteğimiz Irak’ın istikrarlı, kendi kaynaklarını kendi haklı için kullanabilen bir ülke olması' Türkiye ile Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi ve merkezi Irak yönetimi arasındaki ilişkilere dair soru üzerine de Gül, komşu ülke olarak Irak’taki gelişmelerin Türkiye’yi yakından ilgilendirdiğine vurgu yaptı. Irak halkının çektiği sıkıntıların Türkiye’ye yansımaları olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, “İsteğimiz Irak’ın istikrarlı, kendi kaynaklarını kendi haklı için kullanabilen bir ülke olması. Irak halklarını akrabamız olarak görüyoruz, tarih boyunca yakın iç içe olduğumuz insanlar” dedi. Irak’ta yönetim anlamında istikrar bulunmadığı için bazı temel yasaların Irak Meclisi’nden geçemediğini, bunlardan bir tanesinin de petrolün kontrolüne ilişkin yasa olduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Gül, “Petrol gelirinin nasıl paylaşılacağı konusunda tartışmalar söz konusu. Enerjinin kullanılması gerekiyor, bu çerçevede Türkiye ile Irak’ın parçası olan Kuzey Irak yönetimi arasında bazı görüşmeler yapıldı ve bu enerjinin, petrolün, gazın Türkiye üzerinden Avrupa’ya nakli söz konusu. Burada Irak anayasası takip edilecek, Irak anayasasına göre bunun yüzde 84’ü merkezi hükümetin, geri kalan da federal parça olan Kürt bölgesine bırakılıyor. Bununla ilgili işlemler Irak anayasası ne diyorsa bu çerçeve içerisinde gerçekleştirilecek. Irak’ın merkezi hükümetinin anayasal hakkı bloke edilecek, kesinlikle Irak anayasasını çiğneyecek bir şey söz konusu olmayacak” değerlendirmesinde bulundu. Gezi Parkı olayları Harvard Tıp Fakültesinden Emre Altındiş’in, Gezi Parkı odaklı olaylar sırasında ve son bir yıl içindeki toplumsal olaylarda hayatını kaybedenleri, kadın cinayetlerini hatırlatarak, “Bunlar yaşanırken buradan nasıl demokrasiden, hukuktan bahsedebiliyorsunuz?” sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, olaylarda hayatını kaybedenleri TBMM’de yaptığı bir konuşmada andığını, başsağlığı dileklerini ileterek, ailelerinin üzüntüsünü paylaştığını anımsattı. Altındiş’e “söylediğin şeylerde doğru olmayan sözler var” diyen Cumhurbaşkanı Gül, kadın cinayetlerinin 77 milyonun yaşadığı bir ülkede istenmeyen, olmaması gereken adli olaylar olduğunu, bunların siyasi cinayetler gibi takdim edilmesinin doğru olmadığını kaydetti. Cumhurbaşkanı Gül, Gezi Parkı olaylarının, bir kısmının ABD’nin terör örgütü listesinde yer alan, illegal örgütlerce istismar edildiğini, insanların sokağa dökülmesi için kışkırtıldığını, olaylara da emniyet güçlerinin müdahalesinin söz konusu olduğunu anlattı. Türkiye-Rusya ilişkileri Türkiye ve Rusya’nın bölgesel ve uluslararası barış ve güvenliği sağlamak için nasıl çalışabileceklerine ve Rusya’nın Fransa’dan alacağı 2 adet uçak gemisine ilişkin Rusya ve Fransa ile herhangi bir görüşmeleri olup olmadığına dair bir soru üzerine Cumhurbaşkanı Gül, şöyle konuştu: “Türkiye, Rusya ile denizden komşu, aynı bölgenin ülkeleri ama aynı taraflarda değiliz. Özellikle soğuk savaş günlerinde Türkiye, tüm hür dünyayı o zaman komünizme karşı koruyan bir ülkeydi. Aramızdaki ikili ilişkiler bölgenin kalkınması, ekonomik ilişkiler, bölgedeki problemlerin suhuletle çözümü konusunda, Karadeniz’i istikrarlı bir deniz olması için yakın temaslarımız, işbirliğimiz var, son Ukrayna, Kırım meselesi de dahil olmak üzere, Karabağ konularında Rusya’nın sözü var, bu konularda iki ülke ilişkileri önemlidir. Fransa’nın, Rusya’ya satacağı gemileri biliyorum ama bu Türkiye’den ziyade AB, NATO içerisinde ABD biraz o seviyede bir diplomasiyi meşgul ediyor bugünlerde, netice ne olacak bilemiyorum. Ukrayna politikasından dolayı ambargoların uygulandığı bir dönemde bu gemilerin satışıyla ilgili tartışmalar sürüyor.” 'Türkiye’de kurumların çalıştığından bir şüpheniz olmasın' Gül, dünkü törende Harvard’dan mezun olduğunu ifade eden Aysun Demircan’in “Türkiye’de iç barışın sağlanabilmesinde ne gibi sorunlar var?” sorusu üzerine de soru cümlesindeki “iç barış” ifadesi Türkiye’de bir iç kavga var şeklinde kullanmamak gerektiğini söyledi. 'Türkiye'de siyasi mücadeleler biraz sert' Türkiye’de siyasi mücadelelerin biraz sert, kırıcı bir çerçevede sürdüğünü, halkın da zaman zaman kutuplaştığını şeklinde bir tespitin daha doğru olacağını anlatan Cumhurbaşkanı Gül, şöyle konuştu: “Çoğulculuğun, demokrasinin temel argümanlarından birisi olan farklı siyasi partiler ve görüşler, birbiriyle yarışacaklar, yarışırlarken maalesef bazen bugünlerde şikayet ettiğimiz daha kırıcı ve zaman zaman daha yüksek tansiyon söz konusu oluyor, ama neticede bunlar demokraside nasıl halloluyorsa öyle halledilecektir. Seçimler olacaktır, seçimlerde millet ülkenin kimler tarafından idare edileceğine karar verecektir, ondan sonra her şey hukuk çerçevesinde olacaktır. Türkiye’de kurumların çalıştığından bir şüpheniz olmasın. Özellikle hukuk kurumlarının bir kararı, yanlışı söz konusu olursa bununla ilgili şikayetler mahkemelere gider, mahkemelerin kararları daima üst mahkemelerin itirazına açıktır. Türkiye’deki nihai kararla tatmin olmazsanız Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taraf olan bir ülke olduğu için vatandaşlarına AİHM’ne gitme hakkını vermiş bir ülkedir. Bütün bu konuştuğumuz şikayetler vatandaşlarına AİHM’ne gitme hakkını veren ve o mahkeme kararını tanıyan bir ülkeden bahsediyoruz. Sözünü ettiğiniz sorunların geçici olduğunu söylemek isterim.” Orta Doğu'daki gelişmeler Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başkan Barack Obama yönetiminin Ortadoğu barış sürecini yeniden canlandırmasını geçen yılın çok önemli gelişmeleri arasında değerlendirdiklerini kaydederek, tarafların doğrudan diyaloğa geçmesinin bu konuda umut verici gelişme olduğunu dile getirdi. Müzakerelerde son dönemde yaşanan sorunlara rağmen, İsrail ve Filistin arasındaki kapsamlı çözümün sağlanmasını umduklarını dile getirdi. Konuşmasında Arap Baharı odaklı gelişmelere de değinen Gül, bölgedeki ülkelerden Tunus'taki gelişmelerin ümit verici olduğunu ve ülkede uzlaşma ile anayasanın kabul edildiğini hatırlattı. İran ile sürdürülen nükleer müzakereleri de 'büyük bir fırsat' olarak değerlendiren Gül, bu sürecin taraflara görüşlerini belirtmede ve ileriye yönelik çözüm konusunda sağlam bir zemin hazırladığını kaydederek, 'Bizim bu konudaki görüşlerimiz açıktır. Biz Ortadoğu ve bütün dünyanın nükleer silahlardan arındırılmış olmasını arzuluyoruz' diye konuştu. Mısır'daki darbe süreci Abdullah Gül, konuşmasında Mısır'daki gelişmelere de değinerek, 'Mısır özgür parlamento ve başkanlık seçimini başarmıştı ancak askeri darbe, ülkedeki demokratikleşme sürecini kesintiye uğrattı. Ben kişisel olarak Mısır'ın normalleşerek demokrasiye dönmesini ve kapsamlı siyasi diyalog kurularak tüm meşru siyasi aktörlerin bu süreçte yer almasını istiyorum' dedi. Bu kapsamda siyasi tutukluların serbest bırakılmasının diyaloğa katkı sağlayacağını vurgulayan Gül, Mısır'ın uzun dönemli istikrarı ve sürdürülebilir kalkınması için dünya ile entegre olması gerektiğini, bunun da evrensel değerlerin yüceltilmesi, hukukun üstünlüğü ve serbest piyasa ekonomisi aracılığı ile olabileceğini dile getirdi. Gül, Mısır'ı kısır döngüye sokacak eski diktatörlük dönemi yönetimi uygulamalarına karşı da uyardı. Ermenistan ile ilişkiler Gül, Ermenistan ile ilişkilere de değinerek, 'Biz samimi şekilde Ermenistan'a yaklaşıyoruz. Ben, 2008'de Ermenistan'ı ziyaret eden ilk Türk Cumhurbaşkanı oldum' ifadesini kullandı. 'Türkiye ile Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi için hala umut var' diye konuşan Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın geçen ay 1915 yılındaki olaylarda hayatını kaybeden Ermenilerin torunlarına taziye mesajı ilettiğini söyledi. 1915 yılının Anadolu'da çok acı olayların yaşandığı bir yıl olduğunu vurgulayan Gül, soruna ilişkin Türkiye'nin tüm arşivlerini araştırmacılara açtığını kaydederek, sorunun çözümü için güçlü bir irade ve diyaloğa ihtiyaç olduğunu belirtti. 'Kırım'ın güvenliği Rusya'nın sorumluluğunda' Ukrayna'da yaşanan gelişmelere de değinen Gül, 'Uluslararası toplum ve Türkiye, Kırım'ın ilhakını tanımamaktadır. Kırım halkının ve Tatarların güvenliği, bölgedeki defakto Rus otoritelerinin sorumluluğundadır' dedi. Gül, kalıcı çözümün demokratik hakların tanınması, uluslararası normların uygulanması ve egemenlik haklarına saygıdan geçtiğini ifade etti. Konuşmasında, bölgenin ekonomik ve sosyal gelişmesi için gerekli unsurlara da değinen Cumhurbaşkanı Gül, bunların istikrar, güven, şeffaflık, hesap verebilirlik olduğunu söyledi. Gül'e protesto Bu arada kendilerine 'Bostonbullular' diyen ve sosyal medya üzerinden örgütlenen Türk vatandaşı bir grup, Gezi Parkı odaklı olayların yıl dönümü nedeniyle, Cumhurbaşkanı Gül'ün konuşma yapacağı merkezin önünde toplandı. İngilizce bildiri dağıtan grup üyeleri, Cumhurbaşkanı Gül'ün merkeze gelişinde sloganlar attı. Muhabir: Kadir Karakuş - Mustafa KeleşAA