Türkiye'nin En Genç Cumhurbaşkanı Adayının 7 Vaadi
Siyaset büyüklere mi mahsus?
Bilindiği gibi Türkiye Cumhuriyeti'nin 'reisi' olabilmek için belirli şartlar aranıyor. Bunların en başta geleni tabi ki 40 yaş zorunluluğu.
Türkiye’nin 0-30 yaş arası nüfusu 2013 yılı rakamlarına göre 37.827.892. Seçilecek olası 40 yaş üzeri cumhurbaşkanına göre daha genç olan kırk yaş altı toplam nüfus ise 50.197.710. Yani potansiyel cumhurbaşkanı ülke nüfusunun yarısından fazlasından yaşlı. Peki yaşlılık bir ülkeyi yönetmek için yeterli mi? Bir toplumun yarısından fazlasının yaşam koşullarından, isteklerinden, hayallerinden, o ülkenin toplumunun yarısını anlayabilme yeteneğinden yoksun bir kişinin ülkeyi yönetebilmesi ne kadar mümkün?
Yaşlanmak sadece yaş almakla mı alakalıdır? Yoksa yaşanmışlıklarla mı? Benim de içerisinde bulunmaktan gurur duyduğum 90 kuşağı ya da “batılıların” isimlendirmesiyle “y kuşağı” değil mi egemenlerin tahakkümüne başkaldırıp günlerce tüm ülkeyi ayağa kaldıran?
En büyüğü 25 yaşında, en küçüğü daha 15 yaşında, 8 genç insan değil miydi özgürlük için hayatlarını feda eden?
Ya da 2004 yılında, 12 yaşındayken 13 kurşunla vurulan Uğur Kaymaz? O da bu 90 kuşağından değil miydi? Yaşasaydı/yaşayabilseydi, büyüklerin kurşunlarından kurtulabilseydi o da çıkmaz mıydı sokağa Haziran Direnişinde?
Şimdi nerede ne yaptığını bile bilemediğimiz 12 yaşında baklava çaldığı için 9 yıl ceza alan çocuklar zamanında ödememiş miydi ayakkabı kutularındaki milyon dolarların cezasını?
13 yaşındaki N.Ç. küçücük yaşına bakılmaksızın 26 tane “büyüğün” tecavüzüne uğramamış mıydı? Hatta daha da “büyük” adaletimiz “kızın rızası var” diyerek, mahkemede uslu durdu “iyi hal” diyerek ceza indirimi yapmamış mıydı tecavüzcülere?
Evet abilerim/ablalarım, gördüğünüz gibi yıllardır bu ülkede siyaset biz gençlerin sırtından dönüyor. Devletin “güvenlik önlemleri” doğrultusunda “düşük yoğunlukta savaş”ta ölen asker de genç, gerilla da. Devlet “büyüklerimizin” siyasetleri doğrultusunda ölen de genç, öldüren de.
Yukarıdaki olaylar son 10-15 yıl içerisinde gerçekleşmiş ve birçok benzeri halen gerçekleşen olaylar. Başımızdaki “büyükler” gitmeden de gerçekleşmeye devam edecekler. Biz siyaseti ne yazık ki büyüklerin çıkarları için ölerek, öldürerek, tecavüze uğrayarak, cezaevlerine atılarak öğrendik. Cezaevlerindeki tutuklu öğrencilerin sayısının 2000’i çoktan aştığı ve çocuk cezaevlerindeki tecavüz vakaları ise hepimizin malumu.
Yok, artık bitti öyle gençliğin sırtından siyaset yapan “büyükler” devri. Bundan sonra onlar dinleyecek gençler karar verecekler kendi yaşamlarına. Büyüdükçe seçilen, seçildikçe “büyüyen” siyasetçiler yeter artık. En son ne zaman sokakta korumasız gezen bir başbakanı oldu bu ülkenin? En son ne zaman devletin sunduğu imkanları sonuna kadar kullanıp köşklerde oturan bir cumhurbaşkanı yerine kendi mütevazi evinde yaşayan, kendi yemeğini kendi pişiren bir cumhurbaşkanı oldu?
Olmadı. Çünkü onlar büyük. Önemli insanlar. Önemli insanlar hizmet etmez, önemli insanlara hizmet edilir. Elbette hep o makamda kalmayacaklar, o yüzden biraz da emekliliğe “birikim” yapmak lazım. Bu yüzden bir de kendi “gençleri” vardır. Bu gençler 15 yaşında bardakta mısır şirketi kurabilir. Ya da 25 yaşında milyon dolarlık evler alabilir. Önemli olan “babacığının genci” olmak değil topluma faydalı bir genç olmak.
Gençliğin sınıfsal aidiyeti –eğer kendisi işçi değilse- ailesinin sınıfına bağlıdır. Yani işçi anne-babanın çocuğu potansiyel işçidir. “Köşeyi dönme” hayalleriyle kandırılan, gözünü yükseklere dikip bulunduğu konumu görmeyen bir genç “büyüklerin” istediği gençtir. Kendi toplumsal sınıfının farkında olan gençlerin başına neler geldiği ise malum.
Velhasılıkelam artık kendi sözümüzü söylemek büyüklerin kendi aralarında halktan kopuk bir şekilde belirledikleri cumhurbaşkanı adaylarına karşı özbeöz halkın çocuğu, büyüklerin siyasetinin birebir mağduru olarak cumhurbaşkanlığına adaylığımı koyuyorum.
23 yaşındayım. Bekarım. 17 yıldır profesyonel öğrenciyim. Ege Üniversitesi'ni terkettim. Halen İstanbul ve Anadolu üniversitelerinde öğrenciyim. Bu sene yine sınava girdim. Kısmet.
Şimdilik kampanya sloganlarımdan bağzıları aşağıda #ÖğrenciCumhurbaşkanıAdayıCanAlaygut hastaginden takip edebilir, destek ve taleplerinizi iletebilirsiniz.
1-Çankaya Köşkü Öğrenci Yurdu Olacak
2-Çay 1 lira değil, BEDAVA olacak. Tüm kampüslere Çay Lobisi kurulacak.
3-Tüm öğrenim ve katkı kredileri bursa çevrilecek. Eski borçlar silinecek.
4-İnternet yasakları bitecek, Twitter kuşu ötecek. Herkes rahat bir tweet atacak.
5-Öğrenciler! Yeni nesil bizlerin eseri olacak.
6-Özünde çok iyi çocuğum, beni de tanısanız çok seversiniz.
7-''Ve şunu sakın unutmayın; Oylarınız damlaya damlaya, dağdan kestim kereste!''
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!