Görüş Bildir

Noter Haberleri

Noter ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Noter ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

Popüler İçerikler

Muhalefetin Yolsuzluk Açıklamalarını Kaldırın!
Başbakan Erdoğan'ın, CHP lideri Kılıçdaroğlu ve MHP lideri Bahçeli'nin 17 Aralık yolsuzluk operasyonuna ilişkin yaptığı açıklamaların yer aldığı haberlerin Hürriyet'ten kaldırılmasını istediği ortaya çıktı Başbakan Tayyip Erdoğan 'ın 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonuna ilişkin seçimler öncesinde Hürriyet'te yayımlanan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli 'ye ait yolsuzlukla ilgili içeriklerin yer aldığı iki haberin kaldırılmasını istediği ortaya çıktı. Başbakan Erdoğan ve çocukları Bilal Erdoğan ile Sümeyye Erdoğan ’ın avukatları, Hürriyet’e, noter aracılığıyla ihtarname göndererek, 29 Ocak’ta çıkan “Belgeye belge fotoya foto” başlıklı Kılıçdaroğlu’nun, CHP Grup toplantısında, İran asıllı işadamı Reza Zerrab ile Başbakan Erdoğan’ın bulunduğu bir fotoğrafı göstererek “Başaktör, Başbakan’la aynı safta oturuyorlar burada” dediği haber ve 9 Şubat’ta “Alo Fatih kalpazanlık” başlığını taşıyan, Bahçeli’nin Ankara Spor Salonu’nda yaptığı konuşma ile ilgili haberin kaldırılmasını istediği belirtildi. Hürriyet'in Okur Tmsilcisi Faruk Bildirici'nin köşesine taşıdığı (21 Nisan 2014) ilgili haber şöyle Malum yerel seçimler öncesinde Başbakan Erdoğan’ın Habertürk’ü arayarak, Bahçeli’yle ilgili altyazının kaldırılmasını istediği ses kayıtları ortaya çıkmış; kendisi de bunu doğrulamıştı. Şimdi de Başbakan Tayyip Erdoğan ve çocukları Bilal ile Sümeyye Erdoğan’ın avukatları, Hürriyet’e, bir Kılıçdaroğlu, iki de Bahçeli haberinin yayından kaldırılması için noter aracılığıyla ihtarname gönderdi. Avukatların gönderdiği ilk ihtarname, 29 Ocak’ta çıkan “Belgeye belge fotoya foto” başlıklı Kılıçdaroğlu haberini hedef alıyor. Kılıçdaroğlu’nun, CHP Grup toplantısında, Reza Zerrab ile Başbakan Erdoğan’ın bulunduğu bir fotoğrafı göstererek “Başaktör, Başbakan’la aynı safta oturuyorlar burada” dediği konuşma yer alıyordu bu haberde. İkinci ihtarname, 9 Şubat’ta “Alo Fatih kalpazanlık” başlığını taşıyan, Bahçeli’nin Ankara Spor Salonu’nda yaptığı konuşma ile ilgili habere. Bahçeli bu konuşmasında “Alo Fatih demek milli irade hırsızlığı, milli irade kalpazanlığı değil mi?” diye soruyor, Erdoğan’ın Habertürk’ün haberlerine müdahalesini eleştiriyordu. Başbakan’ın avukatlarının üçüncü ihtarnamesi ise, Hürriyet’te 19 Şubat’ta yayımlanan “Kabataş yalan, özür dile” başlıklı haberi hedef alıyor. Bu haberde de Bahçeli, Erdoğan’ın Kabataş’ta türbanlı bir kadının darp edildiği iddialarıyla ilgili olarak “Söylendiği gibi bir saldırının olmadığı anlaşılmıştır. Başbakan çıkıp Türk milletinden özür dileyecek erdemi gösterebilecek midir?” diyordu. Avukat Ahmet Özel ve Ferah Yıldız, üç haberin de hurriyet.com.tr’den kaldırılmasını ve gönderdikleri cevap metninin hem gazetede hem de internette yayımlanmasını istiyor. Neredeyse matbu hazırlanmış denecek kadar birbirinin tıpkısı ihtarnamelerdeki gerekçeleri de enteresan doğrusu. Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’nin bu sözlerinin “haber niteliği taşımadığı”, bu haberlerle “soruşturmanın gizliliğinin ihlal edildiği”, “gazetecilik ilkelerinin çiğnendiği” ve böylece “hakaret ve iftira niteliği taşıyan yayın yapıldığı” savunuluyor. Özetlersem, “Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’nin sözlerini neden yayınladınız, onlar haber değil” diyor avukatlar. Hukuktan dem vurmakla kalmayıp, biz gazetecilere gazetecilik öğretmeye kalkıyorlar. Ne yazık, bunu da doğal hakları olarak görüyorlar... Okur Temsilcisi olarak kendilerine Anayasa’daki basın özgürlüğünden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve medyanın demokrasideki yerinden söz etmeyeceğim. Önemsediklerine emin olmasam da bildiklerini varsayıyorum. Sadece “soruşturmanın gizliliğini ihlal” tezinin mantıklı olmadığını söyleyeyim. Gazetecilik açısından bakınca da Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’nin o konuşmalarının haber niteliği taşıdığından hiç mi hiç kuşku duymuyorum doğrusu. Yerel seçimlere giderken muhalefet liderlerinin, iktidara yönelik eleştirilerde bulunması, yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarını seçmene anlatmaları, gazetelerin de bu görüşleri yayımlamasından doğal ne olabilir? Bu konuşmaları haber yapmamak hem bir siyasetçi olarak Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’nin ifade özgürlüğünün hem de kamuoyunun haber alma hakkının engellenmesi ve basın özgürlüğünün kısıtlanması anlamına gelir. Ne yapacak medya? Sadece Erdoğan’ın konuşmaları yayımlanacak, diğerlerine sayfalar, ekranlar kapatılacak mı? Sanırım istenen bu. Hürriyet’e gönderilen ve bence baskı kurmayı amaçlayan bu ihtarnamelerin başka gazetelere de gönderilmiş olması bunun yeni bir işareti olsa gerek. Milliyet gazetesi de aynı taleple karşılaşmıştıBaşbakan Erdoğan'ın avukatı Ahmet Özel aracılığıyla Milliyet'ten de Kılıçdaroğlu'nun Başbakan'a yönelik eleştirilerinin yer aldığı açıklamalarını içeren bir haberin kaldırılmasını istedi. Milliye, bugünkü nüshasında ilgili habere ilişkin düzeltme metni yayımladı. Gazete söz konusu haberi internet sitesinden de kaldırdı. T24
Türkiye'de Yata Yata Para Kazanan 15 Meslek Erbabı
Başlığın kinayeli olduğunu belirtmek zorumuza gidiyor ama maalesef anlamayanlar olabiliyor. Ekşi Sözlük'te son günlerde bazı meslek erbaplarının yattığı yerden para kazandığı iddiaları alıp yürüyünce böyle bir galeri hazırlamamız zorunlu oldu. İşte size yattığı yerden para kazanan 15 meslek dalı.
Hukuk mu Tıp mı?
Hukuk ve Tıp Fakülteleri Türkiye’de en fazla tercih edilen ana dallar arasında yer alıyor. Üniversite sınavlarında en yüksek puana sahip olan öğrencilerin yerleştiği bu iki geleneksel ana dal aynı zamanda popülaritesini her zaman koruyor. Tıp ve Hukuk ana dalları arasında kararsız kalan adayların öncelikle ilgi alanlarını, yeteneklerini ve kişilik özelliklerini bilmeleri gerekiyor. Ayrıca, bu iki ana dal arasında bir seçim yapmak için öncelikle ortaöğretimde Tıp için Matematik-Fen,  Hukuk için ise Türkçe-Matematik alanına yönelmek gerekiyor.Hukuk ve Tıp Fakültesini arasında bir tercih yapmayı düşünen adayların kendileri için doğru bir karar vermelerine yardımcı olmak amacıyla bu iki ana dalın özellikleri, lisans eğitimindeki dersleri ve gerektirdiği kişilik özellikleri gibi konularda detaylı olarak inceledik.Hukuk Fakültesi eğitimi 4 yıl sürüyor ve öğrenciler Anayasa, Aile, Ceza, Vergi ve İnsan Hakları Hukuku gibi temel hukuk derslerinin yanı sıra tarih, ekonomi, sosyoloji ve genel kültür alanlarında da dersler alıyorlar. Tıp Fakültesi eğitimi ise, üç aşamadan oluşuyor ve 6 yıl sürüyor. Eğitimin ilk aşaması, yani birinci ve ikinci sınıflar, temel tıp bilimleri eğitimini: ikinci aşaması, yani üçüncü, dördüncü ve beşinci sınıflar, klinik bilimleri eğitimini; ve üçüncü aşama yani altıncı sınıf, öğrencilerin tıp fakültesi hastanelerinde, gözetim altında üstlendikleri görev ve sorumlulukları içeriyor.Hukuk Fakültelerinden mezun olan bireyler Hukukçu, Tıp Fakültesinden mezun olanlar ise Pratisyen Doktoru unvanını taşıyorlar. Hukukçular ulusal ve uluslararası kamusal ve özel kurum ve kuruluşlarda görev yapabiliyor. Hukuk okuyanlar, mezun olunca serbest ve kurumsal avukat olabilmenin yanı sıra, birer hakim, savcı, noter, uzman hukukçu, hukuk uzmanı ve hukuk müşaviri gibi çeşitli hukuk formasyonu ile ilgili mesleklere de yönelebiliyorlar. Pratisyen Doktorlar ise, akademik kariyerlerine devam edebilme seçeneklerinin yanı sıra Tıpta Uzmanlık Sınavında başarı kazandıkları takdirde farklı sürelerde eğitimlerine devam edecekleri onkoloji, nöroloji ve  endokrinoloji gibi çeşitli alanlarda uzmanlaşabilirler. Uzmanlık eğitiminin ardından ise Uzman Doktor unvanı kazanırlar.Hukuk eğitimi almak isteyen bir bireyin genel olarak yerel sorunlara yerel bakış açısı ile, global sorunlara ise global bakış açısı ile bakabilmesi; bağımsız düşünebilmesi, eleştirel bir bakış açısına sahip olması, birey haklarına saygı gösteren ve toplumsal değerlere karşı duyarlı biri olması, adalet duygusuna sahip olması ve toplumsal ve bireysel problemlere duyarlı olması gerekiyor. Tıp eğitimi almak isteyen bir bireyin ise kimya ve biyoloji gibi temel bilimlere ilgili olması, hayat boyu öğrenmeye açık olması, insanlığa hizmet etmeye arzu duyması, empati yeteneğinin gelişmiş olması, güvenilir ve sorumluluk sahibi olması, insanları dinleyebilmesi ve insanlarla rahat iletişim kurabilmesi, detaylı araştırmalar yapabilmesi ve gelişmeleri takip etmesi gerekiyor.Hukukçu olmak isteyenlerin detaylı araştırmalar yapmaktan hoşlanması; bilgileri toplama, organize etme, analiz etme ve yorumlama becerisine sahip olması, sözlü ve yazılı iletişim becerilerinin gelişmiş olması, problem çözme ve problemlere alternatif çözüm yolları bulma konularında yetenekli olması ve analitik düşünme ve değerlendirme yeteneklerine sahip olması gerekiyor. Pratisyen Doktor olmak isteyenlerin ise güçlü iletişim yetenekleri olması, anatomi ve insan sağlığına karşı ilgili olması, hastalıklar hakkında bilgi sahibi olması, medikal tedavi ile ilgili olarak farklı kültürlerin tutum ve davranışları ile ilgili farkındalığa sahip olması, güncel bilgileri ve gelişmeleri takip etmesi, analitik zekası ve yorumlama becerisinin kuvvetli olması, hızlı ve doğru kararlar alabilmesi, araştırma yapmaktan hoşlanması, zaman yönetimi konusunda başarılı olması, bireysel çalışmalarda ve takım çalışmalarında başarılı olması, acil durumlarda soğuk kanlı olabilmesi ve baskı ve stres altında çalışabilmesi gerekiyor.
Hukuk mu Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık (PDR) mı?
Hukuk ve Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık (PDR) programları son yıllarda yüksek tercih edilme oranları ile en popüler programlar arasında yer alıyorlar. Ayrıca her iki program da eğitim sonrası iş imkanları ve sağladığı kazanç ile Türkçe-Matematik alanında öğrenim gören çok sayıda öğrencinin hayallerini süslüyor. Birbirinden farklı kişilik özelliklerine, yeteneklere ve ilgi alanlarına sahip olan bireylerin yönelebileceği; farklı lisans derslerine ve kariyer seçeneklerine sahip olan bu iki ana dal arasında bir seçim yapmayı düşünen adaylar için Hukuk Fakültesini ve PDR programını detaylı olarak inceledik.Hukuk Fakültesi TM-2 puanı ile öğrencileri kabul ederken PDR programına yerleşmek isteyen öğrencilerin TM-3 puanı önem taşıyor. Her iki programın da eğitim süresi 4 yıl; ancak lisans dersleri arasında büyük farklılıklar bulunuyor. Hukuk Fakültesinde Türk Anayasası Hukuku, Uluslararası Hukuk ve Borçlar Hukuku gibi temel derslerin yanı sıra günümüzdeki kültürel, teknolojik ve sosyal değişimlere göre Medya ve İletişim Hukuku, Spor Hukuku ve Uluslararası Örgütler Hukuku gibi dersler de yer alıyor. Bunların yanı sıra Hukuk Fakültesi öğrencileri Tarih, Ekonomi ve Sosyoloji gibi dersler de alıyorlar.Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık programında ise Öğretmenlik Meslek Bilgisi, Eğitim Felsefesi, Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlığın Temelleri gibi derslerin yanı sıra Kişilik Kuramları, Kültürlerarası Akımlar ve Araştırma Yöntemleri gibi dersler yer alıyor. Bunların yanı sıra PDR programında rehberlik ve danışmanlık uygulamaları ve psikoeğitim grup çalışmaları gibi uygulamalı dersler de bulunuyor.Hukuk Fakültesinde eğitim almak ve Hukukçu olmak isteyenlerin araştırma yöntemlerini bilmesi, eleştirel bakış açısına sahip olması, analitik düşünebilmesi, analiz etme ve yorumlama becerilerinin gelişmiş olması, uzun okumalar yapabilmesi, aktif dinleme becerisinin olması ve hayat boyu öğrenmeye açık olması gerekiyor. Bunların yanı sıra bir Hukukçunun sorunlara gerektiğinde yerel gerektiğinde global bir bakış açısıyla bakabilmesi; objektif olması, bilimsel ve bağımsız olarak düşünebilmesi, birey haklarına saygılı olması ve birey haklarını önemsemesi, adil olması, toplumsal ve bireysel problemlere karşı duyarlı olması gerekiyor.PDR programında eğitim almak isteyen ve Rehberlik Öğretmeni olmak isteyenlerin ise empati yeteneğinin bulunması, aktif dinleme becerisinin olması; sabırlı, anlayışlı ve hoşgörülü olması, iyi ilişkiler kurabilmesi ve sır tutabilmesi gerekiyor. Bunların yanı sıra bir Rehber Öğretmenin problem çözme yeteneğinin gelişmiş olması, sosyal konulara karşı ilgili olması, kendisini doğru ifade edebilmesi, gözlem yapabilmesi; pozitif ve açık fikirli olması ve sağlıklı iletişim ortamı sağlayabilmesi gerekiyor. Hukuk Fakültesi mezunları Hukukçu, PDR programı mezunları ise Rehber Öğretmen olarak lisans programlarından mezun oluyorlar. Hukukçular ulusal ve uluslararası kamu kurum ve kuruluşlarının yanı sıra özel kurum ve kuruluşlarda da çalışabiliyorlar. Hukuk Fakültesinden mezun olanlar avukat, hakim, savcı, noter, hukuk uzmanı ve hukuk müşaviri gibi çeşitli mesleklere yönelebiliyorlar. Ayrıca lisansüstü eğitimlerine devam ederek akademik kariyer yapabiliyorlar. PDR programı mezunları ise Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı ilköğretim ve ortaöğretim okullarında, özel eğitim kurumlarında, özel eğitim merkezlerinde ve psikolojik danışma merkezlerinde görev yapabilmelerinin yanı sıra Sivil Toplum Örgütlerinde, eğitim politikaları geliştiren kuruluşlarda ve kamu kurum ve kuruluşlarında çeşitli alanlarda çalışabiliyorlar. PDR programı mezunları da lisansüstü eğitimlerine devam ederek akademik kariyer yapabiliyorlar.
Babalarının Öldüğü Maden Ocağında Çalışıyorlar
Zonguldak'ta amca çocukları 35 yaşındaki İsmail ve 33 yaşındaki Muzaffer Aldırtmaz, 22 yıl önce 263 işçinin öldüğü grizu patlamasında babalarını kaybettikleri maden ocağında 5 yıldır kömür kazıyor. Kuzeniyle birlikte kurayla iş başı yaptığı ocakta çalışan ve aynı kazada kayınpederini de kaybeden İsmail Aldırtmaz, 'Duyanlar, 'Sen orada babanı, amcanı, kayınpederini kaybettin, nasıl çalışıyorsun?' diye soruyor. Herkes babasının öldüğü yerde çalışamaz. Bu Zonguldak'a has bir şey' dedi. Muzaffer Aldırtmaz da 'Burada çalışacağım hiç aklıma gelmezdi. Babamın cesedi faciadan 2 gün sonra buradan çıkmış. İnsan üzülüyor tabii ki. Ama şimdi çocuklarımız için çalışmak zorundayız. Onları okutmaya çalışacağız' şeklinde konuştu. Türkiye Taşkömürü Kurumu Kozlu Müessese Müdürlüğü maden ocağında 3 Mart 1992 tarihinde meydana gelen grizu patlamasında 263 maden işçisi öldü. Faciada 4 çocuk babası Recep ve 5 çocuk babası Bekir Aldırtmaz kardeşler de öldü. Recep Aldırtmaz'ın büyük oğlu, kurumun şehit madencilerin yakınlarına tanıdıkları haktan faydalanarak TTK'nın başka bir ocağında iş başı yaptı. Ancak diğer çocukları ve Bekir Aldırtmaz'ın çocukları ile birlikte yaşlarının küçük olması nedeniyle bu haktan faydalanamadı. KURAYLA MADENCİ OLDULAR Recep Aldırtmaz'ın oğlu İsmail ile Bekir Aldırtmaz'ın oğlu Muzaffer, 2009'da kuruma alınacak 3 bin işçi için başvuran 37 bin 119 kişi arasında yer aldı. Beden gücüyle alakalı dayanıklılık testini başarıyla geçen amca çocukları İsmail ve Muzaffer, noter huzurunda yapılan kura sonucu babalarını kaybettikleri maden ocağında iş başı yaptı. İki madenci, hala o büyük facianın izlerini taşıyan ocakta yerin metrelerce altında 5 yıldır kömür kazıyor. 'ŞANS BİZE DE GÜLDÜ' Aynı faciada babası ve amcasının yanında kayınpederi Mehmet Ünlü'yü de kaybeden evli ve 2 çocuk babası İsmail Aldırtmaz, babası öldüğünde henüz küçük olduğunu, bazı şeylerin henüz farkında olmadığını söyledi. Aldırtmaz, 'Maden kazasında babamızı kaybettiğimizi haberlerde gördük önce. Hayat ondan sonra başladı bizim için. 4 erkek kardeşiz. Kafamızda bir türlü ocağın nasıl bir şey olduğunu canlandıramıyorduk. Sonra şans bize de güldü, işe girdik. Şu an çalışıyoruz ve mutluyuz' dedi. 'BU ZONGULDAK'A HAS' Maden ocağında çalışmaya başladığı ilk günlerde biraz zorlandığını belirten İsmail Aldırtmaz, şöyle dedi: 'Ocağa ilk girdiğimizde babamın çalıştığı yerleri gösterdiler. O zamanki şartları anlattılar. Babamızın öldüğü madende çalışmak başka bir duygu. Herkes babasının öldüğü yerde çalışamaz. Bu Zonguldak'a has bir şey. Duyanlar, 'Sen orada babanı, amcanı, kayınpederini kaybettin, nasıl çalışıyorsun?' diyor. Buraya girdikten sonra insan o psikolojiye alışıyor. Biz bunu kutsal bir iş olarak görüyoruz. Her gün ailemizle helalleşerek iş yerine geliyoruz. Bu helal para. Çocuklarımıza buradan kazandığımız parayla bakıyoruz. Şu an en üst seviyede güvenlik tedbirlerinde çalışıyoruz. 6 ayda bir eğitimler de veriyorlar bize. O anki şartlar ile şimdiki şartlar arasında çok büyük farklar var.' 'ÇOCUKLARIMIZ İÇİN ÇALIŞMAK ZORUNDAYIZ' Evli ve 2 çocuk babası Muzaffer Aldırtmaz, babasını kaybettiğinde küçük yaşta olduğunu belirterek 'Devlet, beni ve bir kardeşimi yatılı okula verdiler. İlk ve ortaokulu öyle okudum. Ben sonra burada madenci oldum. Burada çalışacağım hiç aklıma gelmezdi. Babamın cesedi faciadan 2 gün sonra buradan çıkmış. İnsan üzülüyor tabii ki. Ama şimdi çocuklarımız için çalışmak zorundayız. Onları okutmaya çalışacağız' dedi.  Gürkay GÜNDOĞAN/Cenk TOPCU | Zonguldak/DHA
Final Biletleri Kapış Kapış
UEFA, normalde kapasitesi 65 bin kişi olan ancak güvenlik gerekçesiyle final için 61 bin kişiye indirilen statta her iki kulübe de 17 biner bilet ayırdı. Kırk yıl aradan sonra ilk defa Avrupa’nın en büyük kupasında final oynayacak Atletico Madrid, elindeki biletlerden 14 binini taraftarlara ayırdı. Madrid ekibi diğer biletleri ise yönetim kurulu üyelerine, sponsorlara, futbolculara, teknik heyete, eski futbolcularına ve kulüp çalışanlarına dağıtacağını duyurdu. Taraftarlar arasından en eski kulüp üyeliği olanlara öncelik tanıyan Atletico Madrid’in bugün satışa sunduğu biletlere ilgi yoğun oldu. Yaklaşık 300 kadar taraftar sabahtan satışa çıkan ve fiyatları 70 ila 390 avro arasında değişen final biletini alabilmek için Vicente Calderon Stadı’nın gişelerinin önünde sabahladı. Kulüp üyeliği kartı olması şartıyla bir kişiye en fazla 5 bilet satışı yapan Atletico Madrid, bilet alana 24 Mayıs’taki final günü Lizbon’da kullanabileceği bedava metro bileti de hediye etti. Real Madrid Kulübü ise noter huzurunda kura çekimiyle finale gidecek talihli taraftarları belirleme yoluna gitti. Santiago Bernabeu Stadı’nda yapılan kura çekimi için Real Madrid Kulübü taraftarına 12 bin bilet ayırdı. Ayrıca kadrodaki her futbolcusu için aile ve arkadaşlarına vermesi için 25 bilet ayıran İspanyol kulübü, bu kararıyla da bazı futbolculardan tepki aldı. Lizbon en pahalı kent olacak İki Madrid takımını ağırlayacak başkent Lizbon’da fiyat çılgınlığı yaşanıyor. Lizbon’daki otellerin doluluk oranı 24 Mayıs Cumartesi günü için şimdiden yüzde 90′ı geçti. Bazı otellerde gecelik fiyatın 2 bin avroya kadar çıkması dikkati çekiyor. Duygularını gazetecilerle paylaşan bir Real Madrid taraftarı, “Futbol çok hoşuma gidiyor ama gerçekçi olmak lazım. Bir maç için neredeyse bir maaşı ödemek, kafayı sıyırmak gibi bir şey” ifadelerini kullandı.AMK Spor
17 Nisan Şans Topu Sonuçları Açıklandı: 17 Nisan Şans Topu Kazandıran Numaralar ve Sonuç Sorgulama Sayfası!
Milli Piyango İdaresi tarafından düzenlenen şans oyunlarından Şans Topu'nda haftanın son çekilişi, bu akşam 20:30'da gerçekleşti. Şans oyunu severlerin yakından takip ettiği çekiliş noter ve Milli Piyango yetkilileri tarafından gerçekleşti. Haftanın iki günü Çarşamba ve Pazar akşamları düzenlenen Şans Topu'nda kazandıran numaralar açıklandı! Peki Şans Topu kazandıran numaralar ne oldu? İşte 17 Nisan Şans Topu sonuçları ve kazandıran numaralar...
Gerçek Hayatta Var Olmayan 17 Reklam Kadını
Reklamlarda izlediğimiz kadınların kaçı gerçek hayatta aramızda dolaşıyor? Çocuğu eve çamur içinde gelince kaç ev kadını bu olayı 'kirlenmek güzeldir' diye karşılıyor, kaç kadın usta kendisini bir rezistans yüzünden azarlarken haklısın aslında diye boyun eğiyor. İşte sizler için reklamlarda gördüğümüz ama gerçek hayatta var olmayan kadınları toparladık.
"Hakkımı Helal Etmiyorum"
Spor Toto Süper Lig'e yükselen Mersin İdmanyurdu'nun eski teknik direktörü Yılmaz Vural, takımdan alacakları yüzünden ayrıldığının doğru olmadığını bildirdi.Levent'teki Türkiye Spor Yazarları Derneği'nde (TSYD) düzenlenen basın toplantısında konuşan Vural, Samsunspor ile yapılan PTT 1. Lig play-off final karşılaşması öncesi Mersin İdmanyurdu'ndan ayrılmasıyla ilgili açıklamalarda bulundu. Vural, konuşmasına Soma'daki maden faciasında yaşamını yitirenler ile trafik kazasında hayatını kaybeden Fenerbahçe eski başkanı Ali Şen'in torunu Alp Ali Şen'i anarak başladı. Mersin İdmanyurdu'ndan ne kendisinin ne de yardımcılarının alacaklarını talep ettiğini belirten Vural, sözlerini şöyle sürdürdü: 'Başkan, yönetim kurulu ve oyuncuların yaptığı bir toplantıda, 'hoca alacaklarını alamadığı için bize hakaret ederek gitti, onunla devam etmeyeceğiz' kararı alınmış. Oyunculara 'kim gelsin?' diye soruyorlar ve Hakan Kutlu'yu oyuncuların isteğiyle getiriyorlar. Sonrasında fesih kararını duyduk. Kararın gerekçesi olarak alacağımı istediğim ve yönetim kuruluna tepki gösterip, onlara hakaret ederek Mersin'i terk ettiğim söylendi. Bizim parayla ne işimiz var? Saçma bir argüman.' Parasını alamadığı için ayrıldığı yönünde çıkan haberlerin asılsız olduğunu belirten 61 yaşındaki teknik adam, 'Sağlık problemim nedeniyle İstanbul'a geldiğim sırada uçaktan indikten sonra paramı alamadığım için ayrıldığım yönünde asparagas haberler yayıldı. Mersin İdmanyurdu ile 300 bin avro karşılığında anlaştık. Yarısı göreve başlayınca, yarısı nisan-mayıs aylarındaydı ama ödenmedi. Başarılı olursak 450 bin avro daha alacaktım. Biz başardık buna rağmen 600 bin avroyu bırakarak gidiyorum ama para için gittiğim söyleniyor' ifadelerini kullandı. 'Takımımız beni arkamdan hançerlemiştir' Play-off finali öncesi yaptıkları bir toplantının ardından yaşanan gelişmeleri aktaran Vural, şunları kaydetti: 'Samsunspor maçı toplantımızdan sonra oyuncular bir süre dağılmadı. Takım kaptanları Ali Tandoğan ve Nurullah Kaya, söz verilen alacaklarının ödeneceğine inanmadıkları için idmana ve maça çıkmak istemediklerini söyledi. Final öncesi idmanları iptal etmek zorunda kaldık. Tedavi için İstanbul'a gittiğim sırada planlama dışındaki bir antrenman öncesi benim çalışmada olmadığım yönünde noter tespiti yapıldı. Bir önceki gün antrenmana çıkmayacağını söyleyen futbolcular ve görevlilerin çalışmaya çıktığını öğrendim. Emek vererek finale kadar getirdiğimiz takımımız maalesef beni arkamdan hançerlemiştir.' 'Herkesin başarılı diye nitelediği hoca, takımı ligden düşüren isimdir' Sezona Mersin İdmanyurdu ile başlayan Hakan Kutlu'nun görevden ayrılmasıyla bir ilgisinin olmadığını savunan Vural, 'Herkesin başarılı diye nitelediği hoca, takımı ligden düşüren isimdir. Hocanın gitmesine benim neden olduğumu mu düşünüyorlar bilmiyorum. Durumu ortada olan bir takıma yardım etmeye gittim. Boluspor, Şanlıurfaspor ve Samsunspor'dan teklif almama rağmen yaklaşımdan dolayı kabul ettiğim bir görevde konuşulanlar saçma sapan. Zor durumda olan Mersin İdmanyurdu'nun teklifini başkanın bir sözüyle kabul ettim. 'Bu kulübün anahtarını size verelim ve bizi kurtarın aksi takdirde kulübün kapısına kilit vurmak zorunda kalırız' denince ben de bu büyük teveccüh sonrasında göreve geldim' ifadelerini kullandı. 'Yönetim kurulu üyelerine ve oyunculara hakkımı helal etmiyorum' Mersin İdmanyurdu camiasını Süper Lig'e yükseldikleri için tebrik eden tecrübeli teknik adam, yönetim kurulu üyelerine ve oyunculara hakkını helal etmediğini dile getirdi. Yönetim kurulu üyeleri ve futbolcuların yaptıklarını anlamlandıramadığını söyleyen Vural, 'Başarılarından dolayı kulüpteki 25 oyuncum, profesyonel çalışanlar ve ihtarname düzenlemiş olsalar bile kulüp başkanı ve yönetim kurulu üyelerine de sonsuz tebriklerimi iletirim. Mersin taraftarlarına ve halkına teşekkür ederim. Ancak muhasebecileri gibi çalışmama rağmen beni arkamdan hançerleyen, final maçında adımı dahi ağzına almayan tüm futbolculara ve kamuoyuna yanlış bilgi veren yönetim kurulu üyelerine hakkımı helal etmiyorum' diye konuştu.Eurosport