Görüş Bildir

Kuraklık Haberleri

Kuraklık ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Kuraklık ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

Popüler İçerikler

'Türkiye'de Tehlikeli Bir Konu Daha Var: Kuraklık'
Wall Street Journal, kuraklığa dikkat çekerek ekonomide çok ciddi bozulmalara sebep olabileceğini vurguladı. Wall Street Journal, Türkiye'de 'ekonomiyi siyasetteki tatsız hava kadar olumsuz etkileyebilecek başka bir gelişme daha var: Kuraklık' diyor. Türkiye'nin gündeminin siyaset arenadaki çalkantının etkisinden kurtulamadığı, gelişmelerin ekonomide ve finansal piyasalarda derinden hissedildiği belirtilirken 'Ancak ekonomiyi siyasetteki tatsız hava kadar olumsuz etkileyebilecek başka bir gelişme daha var: Kuraklık' değerlendirmeleri yapılıyor. ABD'nin borsa ve iş çevrelerinin gazetesi Wall Street Journal, Türkiye'deki kuraklık sorununu irdelediği haberinde ekonomistlerin kuraklığın tarımsal üretimi azaltabileceğini, bu nedenle enflasyonun artmasına ve büyümenin yavaşlamasına neden olabileceğini belirtiklerini anlatıyor. ENFLASYONU YÜZDE 12'LERİN ÜZERİNE ÇIKARIR Finans Yatırım tarafından yapılan bir araştırmanın kuraklığın 2014 enflasyonunu 1.1 puan artırabileceği sonucuna ulaştığına dikkat çeken gazete, şöyle devam ediyor: 'Yağış ortalamaları mevsimsel ortalamaların altında, sıcaklık ise mevsimsel ortalamaların üzerinde seyrederken çalışma, 2008 benzeri bir kuraklığın yaşanması varsayımı altında en çok işlenmiş gıda üretiminin olumsuz etkileneceğini kaydediyor. Bu durumda işlenmiş gıda enflasyonun yüzde 14'e kadar çıkabileceği tahmin edilirken, işlenmemiş gıda fiyatlarının da eklenerek hesaplandığı toplam gıda enflasyonun yüzde 12,2 olmasının beklendiği belirtildi.' PANİK YAPMAK İÇİN ERKEN Habere göre, Finans Yatırım Ekonomisti Burak Kanlı, yine de panik yapmak için erken olduğunu söylerken 'Önemli bir kuraklık alarmı çalıyor. Ancak henüz bir şey kaybetmedik. Çünkü şu anda tohumlar atıldı. Mart-Mayıs ayları arasında tohumların hacim kazanma zamanıdır. Dolayısıyla önümüzdeki aylarda önemli bir yağış gelirse kuraklığın yaratacağı tehdit atlatılır' diyor. Bu arada, yağışlara karşı en duyarlı ürünler bulgur, beyaz un, kuru fasulye, ayçiçek yağı, pirinç, mısır yağı, mercimek ve zeytinyağı olarak sıralanırken sebze ve meyvelerin ise kuraklıktan etkilenmesi beklenmediği kaydediliyor.sondakika.com
Rize Bütün Gece Yandı...
Rize'nin Ardeşen ilçesi Işıklı Köyü kırsalında dün öğlen saatlerinde başlayan ve Kaçkar Dağları Milli Parkına doğru ilerleyen orman yangını, 20 saat sonra kontrol altına alındı. Rize'nin Ardeşen ilçesi Işıklı Köyü kırsalında dün öğlen saatlerinde başlayan ve Kaçkar Dağları Milli Parkına doğru ilerleyen orman yangını, 20 saat sonra kontrol altına alındı. Yangında 70 hektar alan zarar gördü. Işıklı Köyü Afyonbaba Tepesi'nde dün öğlen saatlerinde çalılık alanda başlayan yangın rüzgarında etkisiyle Kaçkar Dağları Milli Parkı sınırına doğru ilerledi, çamlık alanı etkisi altına aldı. Rize ve ilçe itfaiye ekipleri ile AFAD, AKUT, Sivil Savunma, Rize Arama ve Kurtarma Ekibi (RİKE), Artvin, Trabzon ve Giresun Orman Muhafaza görevlileri gece boyu yangına müdahale etmeye çalıştı. Ancak yol olmadığı için ekipler yangına müdahale etmekte zorlandı. YERLEŞİM YERLERİNİ TEHDİT ETTİ Çam ormanlarında etkili olan yangın nedeniyle yükselen alevlerin Işıklı köyü Yeniay Mahallesi ile Yurtsever köyü Orta Mahallesi'ne ulaşmaması için tedbir alındı, 3 ev boşaltıldı. Alevlerin rüzgarın etkisiyle yön değiştirmesi nedeniyle itfaiye ekipleri zaman zaman zor anlar yaşadı. Dumandan etkilenen yangın söndürme ekibinden 4 kişiye sağlık görevlileri müdahale etti. Yangın sabaha karşı, yaklaşık 20 saat sonra kontrol altına alındı. Bazı bölgelerde devam eden küçük çaplı yangınlara ekipler müdahalesini sürüyor. Yangının kontrol altına alındığı bölgede ise soğutma çalışmalarına devam ediliyor. Sabah saatlerine kadar yangına müdahale eden ekipler yorgun düştü, bazı görevliler araçlarda uyudu. 70 HEKTAR ALAN YANDI Yangının kontrol altına alındığını belirten Rize Valisi Nurullah Çakır, 70 hektar alanın yandığını belirterek şunları söyledi: 'Yangın, arkadaşlarımızın yoğun ve özverili çalışması ile sabaha karşı kontrol altına alındı. Yer yer soğutma çalışmaları devam ediyor. İlk belirlemelere göre 70 hektar alan yandı, ama teknik anlamda ormancılarımız gerekli ölçümleri daha sonra yapacak. İklim değişiklikleri nedeniyle yangınlara karşı vatandaşları uyarmıştık. Zaman zaman kuraklık yaşıyoruz. Birkaç gün boyunca havanın sıcak gitmesi ve yağışın olmayışı, böyle bir sonucu tetikleyebiliyor. Yangına müdahaledeki hız da önemli ama bir taraftan da yangın çıkmaması için azami gayreti hep birlikte göstermemiz gerekiyor.' haberler.com
Seçim Bitti Zam Fırtınası Başladı
CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, seçimler nedeniyle hükümet tarafından zamların ardı ardına gelmeye başladığını belirterek, 'Seçim bitti zam fırtınası başladı. Türkiye’nin çevirmesi gereken yüklü miktarda dış borcu var, dış kaynak girişi ise giderek kıtlaşıyor. Döviz fiyatındaki yükselme nedeniyle, hem halkın temel ihtiyacı hem de sanayinin temel girdisi niteliğindeki benzin, mazot, doğal gaz, elektrik fiyatları artmaya devam edecek. Ekonomide temel girdi niteliğindeki enerji ürünlerine yapılan zamlar, zincirleme biçimde iğneden ipliğe tüm mal ve hizmetlerin fiyatına yansıyacak, ete, süte ve diğer nihai tüketim maddelerine yayılacak. Dalga dalga yayılacak zamlarla, enflasyon azacak. Gelirleri bu paralelde artmayan geniş halk kitleleri, reel olarak daha da yoksullaşacak. Zamlar 76 milyonu etkileyecek...' dedi. CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran bugün yaptığı yazılı açıklamada konuyla ilgili olarak şunları kaydetti: Ekonomide temel girdi niteliğindeki elektrik ve doğalgazda, seçim öncesinde döviz kurundaki hızlı yükseliş nedeniyle zorunlu hale gelen zamlar seçim nedeniyle bekletildi. Hatta Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, 'Nisan ayında da doğalgaz __ve elektriğe zam yapmıyoruz, herhangi bir fiyat değişikliğine gitmiyoruz, popülist yaklaşımlarda bulunmuyoruz” diye açıklama yaptı. Ancak AKP, seçim biter bitmez zamlar için hemen düğmeye bastı. Seçim öncesinde oylarını olumsuz etkilememesi için ertelediği ve “yok” dediği zamları seçimin ardından hemen uygulamaya koydu.Seçimin hemen ardından zam sağanağının ucu gözüktü; yüzde 6.1’lik elektrikle siftah yapıldı.Sağlıkta “örtülü zam”: SGK resmi tatil günlerinde muayeneye provizyon vermeyi kesti. Muayene olmak isteyenler özel hastanelere gidecek, provizyon alamadıkları için yüzde 40 daha fazla tedavi ücreti ödemek zorunda kalacak. Bu sağlık hizmetlerine yapılan gizli bir zamdır. Kırmızı eti bayramdan bayrama, beyaz eti ayda bir yiyebilen dar gelirli yurttaşın sofrasına, artık patates, pirinç ve kuru fasulye bile bu yıl uğramaz oldu. Son bir yılda patates yüzde 170, kuru fasulye yüzde 52, pirinç yüzde 42 zamlandı. Önümüzdeki dönemde dış kaynak iyice kıtlaşacak; bu yüzden de döviz pahalanmaya devam edecek. Dövizdeki yükseliş nedeniyle benzin, mazot, doğal gaz, elektrik fiyatları artmaya devam edecek. Ekonomide temel girdi niteliğindeki bu ürünlere yapılan zamlar, zincirleme biçimde iğneden ipliğe tüm mal ve hizmetlere yansıyacak, ete, süte ve diğer nihai tüketim maddelerine yayılacak. Zamlardan 76 milyon etkilenecek.!! Dövizkurlarındaki sıçrama nedeniyle elektrik, doğalgaz ve akaryakıtta zam kaçınılmaz hale gelmişti. Akaryakıt dağıtımı ve ticareti tamamen özel sektörde olduğu için bu ürünlere kurdan kaynaklanan maliyet artışları seçim öncesi yansıtıldı, gereken zamlar yapıldı.  Böylece benzinin litre fiyatı, seçimden önce 5.08 TL’yi gördü. Ekonomide yine temel girdi niteliğindeki elektrik ve doğalgazda ise kura bağlı maliyet artışı nedeniyle zorunla hale gelen zamlar bekletildi. Bununla da kalmadı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, 'Nisan ayında da doğalgaz ve elektriğe zam yapmıyoruz, herhangi bir fiyat değişikliğine gitmiyoruz, popülist yaklaşımlarda bulunmuyoruz” diye açıklama yaptı. Ancak AKP, seçim biter bitmez zamlar için düğmeye bastı. AKP, seçim öncesinde oylarını olumsuz etkilememesi için ertelediği ve “yok” dediği zamları seçimin ardından hemen uygulamaya koydu. Yani AKP, halkı bu konuda da aldattı... Yerel seçimler öncesi halkın tepkisinden korkan AKP ekmek zammını bile seçim sonrasına bırakma kararı aldı. Bazı vergilerde geçici indirimlere de giden AKP, seçimin bitmesiyle birlikte faturayı vatandaşa kesecek. İlk elektriğe… Seçimin hemen ardından zam sağanağının ucu gözüktü; siftah elektrikle yapıldı. Türkiye Elektrik Ticaret ve Taahhüt A.Ş.’nin (TETAŞ) elektrik tarifesinde yüzde 6.1 artış öngören EPDK kararı Resmi Gazete’de yayımlandı. Karar uyarınca; TETAŞ’ın dağıtım ve görevli tedarik şirketlerine yaptığı elektrik satışında uyguladığı fiyat 16.32 kuruştan 17.32 kuruşa yükseltildi. Elektrik zammı, önümüzdeki günlerde vatandaşların elektrik faturalarını kabartmakla kalmayacak, üretiminde elektrik kullanılan tüm ürünlere zincirleme biçimde yansıyacak. Elektrik zammı otomatiğe bağlandı… Bu arada EPDK kararına göre TETAŞ, makroekonomik göstergelerde meydana gelebilecek değişiklikler veya başka nedenlerden dolayı EPDK’ya başvurarak tarife değişikliği isteyebilecek, EPDK da değerlendirme sonucunda karar verecek. Örneğin TETAŞ,kurlar arttı gibi gerekçelerle EPDK’dan zam isteyecek, Kurul da zammı onaylayacak. Böylece kur artışları sürecinde elektrik zamları otomatiğe bağlanmış oluyor. Türkiye elektrik ihtiyacının yüzde 44’ünün doğalgaz çevrim santrallerinden karşılıyor. Bu nedenle döviz kuru ve doğalgaz fiyatlarında yaşanan dalgalanmalar elektrik fiyatları üzerinde ciddi baskı oluşturuyor. Sırada doğal gaz zammı var… Doğal gazı yüksek fiyattan alıp halka daha uygun fiyattan satan BOTAŞ’ın zararı 2 milyar lirayı aştı. Kurda yaşanan yükseliş bu zararı daha büyütüyor. BOTAŞ siyasi baskılarla zam yapmayarak bu zararı sırtlamaya çalışıyor. Ancak bu fiyatlama politikası sürdürülemez nitelikte ve doğal gaza zam artık kaçınılmaz hale geldi.  Sektör temsilcileri, döviz kurundaki artış nedeniyle doğal gaza yüzde 20-25 zam yapılması gerektiğini söylüyor.  Kurlardaki hızla yükselme sürecine rağmen doğal gazda gereken zam, seçim sonrasına bırakıldı. Seçim öncesi ertelenen zamlar seçimden sonra vatandaşa birikmiş olarak yansıyacak. Sağlıkta yüzde 40 örtülü zam… Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) yayınladığı bir genelge ile MEDULA sistemi üzerinden verilen klinik muayene hizmetlerine resmi tatil günlerinde muayeneye provizyon vermeyi kesti. Yani bundan sonra artık hastalar hafta sonu ve 19 Mayıs ve Kurban Bayramı gibi diğer resmi tatil günlerinde anlaşmalı hastanelerde SGK üzerinden klinik tedavi hizmeti alamayacağı için özel hastanelere gitmek zorunda kalacak. Özel hastanelere gidecek hastalar ise provizyonu cepten ödeyecek. Özel hastanelere giden hastalar da provizyon alamadıkları için yüzde 40 daha fazla tedavi ücreti ödemek zorunda kalacak. Bu sağlık hizmetlerine yapılan gizli bir zamdır. Vatandaşlar, kamu hastanelerinde sunulan sağlık hizmetinin kalitesiz oluşu nedeniyle özel hastaneye gidiyor, bu hastaneleri zorunlu nedenlerden dolayı tercih ediyor. Bu düzenleme ise vatandaşların özel hastanelerden sağlık hizmeti alma hakkını engeller nitelikte.   Devletin vatandaşa kesintisiz sağlık hizmeti sunma görevi vardır. Resmi tatil günlerinde klinik hizmetinin kaldırılması hasta haklarına aykırıdır. Bu, Anayasa’ya, Sosyal Güvenlik Kanunu’na ve hasta haklarına aykırı bir düzenlemedir. Vatandaş kuru fasulyeye bile hasret… Kırmızı eti bayramdan bayrama gören, beyaz eti ayda bir yiyebilen dar gelirli yurttaşın sofrasına, eskiden menünün vazgeçilmezleri olan patates, pirinç ve kuru fasulye bile bu yıl uğramaz oldu. Çünkü son bir yılda patates yüzde 170, kuru fasulye yüzde 52, pirinç yüzde 42 zamlandı. Bu fiyat artışlarında dünya fiyatlarındaki yükselişlerin yanı sıra Türkiye’deki üretim yetersizliğinin payı büyük… Özellikle 2013’te üretim yetersiz kalan patatesin kilosu 5-6 TL’ye kadar çıktı. Türkiye pirinçte ise net ithalatçı bir ülke ve kurdan etkileniyor. Bu yıl, kuraklık nedeniyle pirinç ve buğday rekoltesinde düşüş bekleniyor. Bu da fiyatları yükseltecek. Zam sağanağı devam edecek… Fed operasyonları ve 17 Aralık operasyonlarının etkisiyle yaşanan sermaye çıkışı ve bunun kurlarda yol açtığı yükseliş, sıcak paracıların seçim sonuçlarını kendileri lehine “istikrar” için olumlu bulması nedeniyle hız kesti. Ancak bu geçici bir durum ve önümüzdeki dönemde sıcak para hareketleri yine net çıkış yönünde seyredecek, bu da kurları yükseltmeye devam edecek. AKP, iktidarı boyunca ekonomiyi, Borsa’ya tahvil bonoya yatırım yapıp parayla para kazanmaya gelen sıcak para ile çevirdi. Bu sayede döviz ucuz kaldı, ithalat patladı, cari açık büyüdü. AKP, halka borçla finanse edilen sanal bir refah dönemi yaşatarak bunu oya tahvil etti. Ancak Fed’in tahvil alımlarını 85 milyar dolardan 50 milyar dolara düşürerek piyasalara verdiği likiditeyi daraltması dışında azalan güven ve artan ülke riski nedeniyle artık sıcak para muslukları iyice kısıldı. Türkiye’nin çevirmesi gereken yüklü miktarda dış borcu var, dış kaynak girişi ise giderek kıtlaşıyor. Yani önümüzdeki süreçte döviz girişleri iyice azalacak, hatta net bazda çıkış yaşanacak; bu yüzden de döviz pahalanmaya devam edecek. Döviz fiyatındaki artış, tüm ithal girdilerin maliyetini artıracak, yerli tarım ve sanayi ürünlerinin fiyatını da yükseltecek. Döviz fiyatındaki yükselme nedeniyle, hem halkın temel ihtiyacı hem de sanayinin temel girdisi niteliğindeki benzin, mazot, doğal gaz, elektrik fiyatları artmaya devam edecek. E!!konomide temel girdi niteliğindeki enerji ürünlerine yapılan zamlar, zincirleme biçimde iğneden ipliğe tüm mal ve hizmetlerin fiyatına yansıyacak, ete, süte ve diğer nihai tüketim maddelerine yayılacak. Dalga dalga yayılacak zamlarla, enflasyon azacak. Gelirleri bu paralelde artmayan geniş halk kitleleri, reel olarak daha da yoksullaşacak.!! Zamlar 76 milyonu etkileyecek...
Bir 'B Planı' Vardı, Ne Oldu Ona?
30 Mart yerel seçimleri öncesinde ciddi ‘su kıtlığı’ yaşanabileceğine ilişkin uyarılara “B planımız var” diyerek kulak tıkayan hükümetten, seçimlerin hemen ardından ‘susuz ve elektriksiz yaz’  itirafı geldi. Mart ve nisan aylarındaki yağışların da beklenen oranda gerçekleşmediğini belirten Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, “Su yoksa elektrik de yok” dedi. ‘Yağmur yağmazsa suyumuz olmaz, suyumuz olmazsa…’ Bursa Ticaret ve Sanayi Odası heyetiyle yaptığı görüşmenin ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Bakan Yıldız, İran’dan 400 megavata kadar elektrik alabilecek altyapının hazır olduğunu söyledi. Yıldız, önümüzdeki yaz ‘muhtemel kuraklık’ nedeniyle elektrik üretiminde de düşüş yaşanacağını belirtip, bu düşüşü İran ve Gürcistan’dan elektrik satın alarak telafi etmeyi düşündüklerini açıkladı.  “Yağmur yağmaz, kar yağmazsa suyumuz olmaz, suyumuz olmazsa da istediğimiz oranda elektrik üretemeyiz” diyen Yıldız, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde barajların seviyelerinin düşük olduğunu aktardı. ‘Su sorunu aspirin tedavisiyle çözülmez’ Karamsar bir tablo çizen Taner Yıldız, sözlerini şöyle sürdürdü: “Mart ve nisan ayındaki yağmurların da beklediğimiz oranda gerçekleşmediğini gördük. Bakalım önümüzdeki aylarda artış olursa ne ala, yoksa barajlarımızda üretilecek elektriğimizin daha da azalacağını ne yazık ki söylemek durumundayım” dedi.  Bakan Eroğlu, ‘Su kesintisi yaşanırsa bıyıklarımı keserim’ demişti Şubat ayı içerisinde yağışların geçtiğimiz yıla göre yüzde 41.2 azalmasıyla‘susuz bir yaz’  tehlikesine yönelik uyarılara karşın ‘oldukça rahat ve iddialı’ bir görüntü çizen Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, hükümetin ‘B’ ve ‘C’ planları olduğunu savunmuştu. Ülke çapındaki ‘su kıtlığı’ tehlikesini İstanbul’a indirgeyen Bakan Eroğlu, kentte ‘su kesintisi’ yaşanmayacağını iddia etmiş, “Aksi takdirde bıyıklarımı kesmek durumunda kalacağım” demişti. Diken
Isparta'da Su Yasağı!
ISPARTA’nın Yalvaç İlçesi’nde, kuraklık nedeniyle su sıkıntısının baş göstermesi üzerine belediye, evlerin bahçesinde sebze yetiştirilmesini, halı ve araç yıkanmasını yasakladı. Belediye hoparlörlerinden sık sık uyarı anonsları yapılan ilçede, içme suyunu amacı dışında kullananlara, Kabahatler Kanunu kapsamında 67 lira idari para cezası kesileceği belirtildi. Kış mevsimini ılıman ve az karlı geçiren Yalvaç’ta, bahar aylarında beklenin yağmurlar da gelmeyince, ilçeye içme suyu sağlayan Hisarardı Köyü’ndeki su kaynağının debisinde düşüş oldu, susuz kalma riski ortaya çıktı. Su seviyesindeki düşüşün yazın daha da artacağı endişesini taşıyan yetkililer, vatandaşları su tasarrufu konusunda uyardı. Yalvaç Belediyesi, ilçede su sıkıntısı yaşanmaması için, evlerin bahçesinde sebze yetiştirilmemesi dahil bir dizi yasak getirdi. Belediye Başkanı MHP’li Halil Hilmi Tütüncü, içme suyunun sağlandığı kaynağın kar ve yağmur sularıyla beslenen doğal su kaynağı olduğuna işaret etti. Başkan Tütüncü, susuzluk tehlikesi ve önlemleri şöyle açıkladı: 'Bu kış oldukça ılıman geçti. Kar yağışı önceki yıllara göre çok az oldu. Bahar aylarında yağmur miktarı da beklenilenin çok altında kaldı. Kuraklık su kaynağının debisinde gözle görülür bir azalmaya yol açtı. Yazın susuz kalmamak için halkımızı tedbirli davranmaya davet ederek, caydırıcı önlemler de almaya başladık. En başında evlerin bahçelerine sebze eken vatandaşlarımıza bu yıl böyle bir şey yapmamalarını, suyu amacı dışında kullanmamaları yönünde sürekli anonslar yaparak uyarıyoruz. Kurala uymayanlara Kabahatler Kanunu kapsamında 67 lira ceza kesileceğini de ifade ediyoruz.' BOŞA AKAN ÇEŞMELER KAPATILIYOR Diğer önlemler hakkında da örnekler veren Yalvaç Belediye Başkanı Tütüncü, mezarlıklara ve sokaklara hayırseverler tarafından yaptırılan çeşmelerin çoğu zaman açık unutulduğunu ya da musluklarının sıkça bozulması yüzünden suyun boşa aktığına dikkati çekerek, bu çeşmelerin kör tapa ile kapatıldığını söyledi. Tütüncü, ayrıca umumi tuvalet ve cami şadırvanlarındaki bozuk muslukların elden geçirilerek onarıldığını kaydetti. ESNAF İŞYERİNİN ÖNÜNÜ SULAMASIN Esnafın yaz döneminde serinlemek için sık sık işyelerinin önünü suladığını da hatırlatan Başkan Tütüncü, bu konuda da uyarı yaptıklarını ve yasak getirdiklerini söyledi. Vatandaşlardan araçlarını şebeke suyuyla yıkamamalarını isteyen Başkan Tütüncü, 'Araçlarını mutlaka daha az su tüketen otomatik yıkama yapan yerlerde yıkasınlar. Yine gerek görmedikçe, sık sık araç yıkanmaktan kaçınsınlar. Çünkü çok kurak bir yaz bizleri bekliyor' dedi. SOKAKTA HALI YIKAMAYIN Başkan Tütüncü, su konusunda bir uyarıyı da bahar temizliği yapan kadınlara yaptı. Sokaklarda halı yıkanmamasını isteyen Başkan Tütüncü, halı yıkamanın ciddi su israfına yol açtığını söyledi. Tütüncü, halı yıkama için özel yıkama merkezlerini adres gösterdi. Bu merkezlerde özel makinelerle yıkama yapıldığını hatırlatan Tütüncü, 'Bu şekilde hem daha az su tüketiliyor hem de kadınlarımız yorulmuyor' yorumunu yaptı. KURALLARA UYACAĞIZ Evinin önündeki bahçesine bakım yapan İrfan Derin, 'Kuraklık Türkiye’nin sorunu. Yalvaç’ta da bu yıl su sorunu var. Belediye bu konuda bazı tedbirler aldı. Daha önceki yıllarda hobi olarak bu bahçeyi kurmuştuk. Bu yıl belediyenin aldığı kararlara mecburen uyacağız. Bahçemde sadece çiçek var. Gerekirse az sulama yapacağız' dedi. CEZA DA VERSELER SULARIM Belediyenin yasağına tepki gösteren Ramazan Kaptan ise şöyle dedi: 'Yurtdışında yaşıyorum. Her baharda Yalvaç’a geliyorum. Bütün yaz bahçemdeki küçük seranın bakımını yapıyorum. Onun dışında çeşitli çiçek ve ağaçlar var. Özenle bakıyorum. Ancak bu yıl belediyenin kuraklık nedeniyle koyduğu bazı yasaklar var. Yalvaç’ın içinde geçen bir çay var. Boşa akıyor. Sulama suyu olarak depolanıp kullanılmalı. Böyle bir çalışma yapıldığında içme suyunu kimse amacı dışında kullanmaz. Bana ceza da verilse bahçemi, seramı sulamaya devam edeceğim. Buradaki ağaç ve çiçeklerin kurumasına göz yumamam. Çok zorda kalırsam tankerle su taşıyacağım.'Milliyet
Enerjide Kriz Kapıda, İçme Suyu Sıkıntısı Da Cabası
CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran​, kış ve bahar aylarında yaşanan yağış azlığı nedeniyle beliren kuraklık tehlikesine rağmen hükümetin ilgili bakanlarının gayriciddi açıklamalarla konuyu geçiştirdiğini belirterek, yaklaşan enerji krizi ve içme suyu krizine dikkat çekti. CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, konuyla ilgili olarak çözüm önerilerini de içeren ​yazılı bir açıklama yaparak şunları kaydetti:Türkiye bu yıl eşi görülmemiş bir kuraklık felaketi ile karşı karşıya… Kuraklık, Türkiye’yi enerjide de krizle karşı karşıya bıraktı. Barajları besleyen su miktarı yaklaşık yüzde 60 azaldı. HES’ler kuruyor. Elektrik açığını kapatmak için ithalata başvurulacak, doğalgaz santrallerine ağırlık verilecek, bu durum nükleer santral için de bahane yapılacak. Kuraklığın tarımda yol açtığı felakete karşı önlem almayan AKP hükümeti, enerjide de aynı tavrı sürdürüyor. Konuyla ilgili iki bakan sorumsuzca, gayriciddi açıklamalarla adeta tuluat yapıyor, Karagöz-Hacivat oyunu oynuyor, kafa karıştırıyor. Enerji Bakanı Taner Yıldız, elektrik üretimi düşecek diyor, “İran ve Gürcistan’danithalat” diyor. Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu ise tersini savunuyor; su sıkıntısı olmayacağını iddia ederek “Barajlar dolu, istenen oranda enerji üretilebilir” diyor. Büyükşehirlerde içme suyu sıkıntısı yaşanmayacağını da savunan Eroğlu, “İstanbul’da su kesilirse bıyıklarımı keserim” diye iddiaya giriyor. HES’ler elektrikte maliyetleri dengeleyen en önemli unsur. Ancak kuraklık nedeniyle barajlarda yeterli su birikmemesi, tamamen dışa bağımlı olduğumuz doğalgaza talebi daha da artırdı. Doğalgaz ve diğer ithal ürünlere dayalı her birim üretim artışı, mevcut konjonktürde zam demek ve tüketicinin aleyhine. Doğalgazın payının asıl yaz aylarında artacak olması, elektrik birim maliyetlerini artıracak ve herkesi olumsuz etkileyecek, konutlar, sanayi ve diğer kesimlerin elektrik faturası kabaracak. Enerjide bir yandan talebin karşılanması riske girerken diğer yandan da zam baskısı giderek artıyor. AKP hükümetinin plansız elektrik politikaları nedeniyle tüketiciler bu yıl zor bir yaz geçirecek. AKP hükümetinin ne kuraklıkla mücadele eylem planı var ne enerji tasarruf planı ne de enerjide arz güvenliği ve ülke yararını gözeten planlı enerji politikaları… Enerji alanındaki sorunların çözümü için hükümet, sivil toplum kuruluşları, özel sektör, üniversiteler, meslek birlikleri ve ilgili diğer tüm kuruluşlarla koordinasyonu sağlayarak hem uzun vadeli planlar oluşturmalı, hem de kuraklık nedeniyle ufukta beliren krize karşı kısa vadeli önlemler için hızla harekete geçmelidir. Türkiye tarımını vuran kuraklık felaketi, enerjide de ülkeyi krizin eşiğine getirirken,  AKP hükümeti bu konuda da ciddi önlemler alma ihtiyacı duymuyor. Hükümetin ilgili bakanları bu konuda kolaycı ve sorumsuz açıklamalarla kafa karıştırıyor, birbirini çürüten ifadelerle adeta Karagöz-Hacivat oyunu oynuyor. HES’LER KURUYOR Kış mevsiminde  kar ve yağmurun yeterince yağmaması yanında, mevcut suyun plansız kullanımı Türkiye’yi elektrikte de bir krizle karşı karşıya bıraktı. Türkiye’nin elektrikte yaklaşık 64 bin megavatlık (MW) kurulu gücü içinde HES’lerin payı 22 bin MW ve toplam 910 santralin yarıya yakınını HES’ler oluşturuyor. TEİAŞ verilerine göre 2013 yılında elektrik enerjisi tüketimi önceki yıla göre yüzde 1,3 artarak 245.5 milyar kWh, tüketimi ise yüzde 0,1 azalarak 239,3 milyar kWh olarak gerçekleşti. Geçen yılki elektrik enerjisi üretiminin yaklaşık yüzde 25’ini HES’ler gerçekleştirdi. Oysa kuraklık nedeniyle HES’ler kuruyor. 2013’ün son çeyreği ve bu yılın ilk dört ayına yağışların yetersiz kalması nedeniyle hidroelektrik santrallerini besleyen su miktarının yaklaşık yüzde 60 azaldığı bildiriliyor. Su yetersizliği nedeniyle bazı HES’lerin üretimi durma noktasına geldi. Özellikle; elektrik üretiminde önemli bir paya sahip olan Keban Barajı’nda su seviyesinin 10 metreye gerilediği dikkati çekiyor. Keban, Atatürk, Karakaya ve Birecik barajlarının yeterli su olmadığı için üretim yapamaması durumunda ciddi elektrik kesintileri yaşanabileceği belirtiliyor. Uzmanlar bu ihtimale işaret ediyor ve uyarıyor. HES’lerin elektrik enerjisi üretiminde yaşanacak yüzde 10’luk bir düşüş bile 6 milyar kilovatsaate karşılık geliyor. DOĞALGAZA YÜKLENİLECEK, İTHALATA BAŞVURULACAK Bu yıl ihtiyaç duyulan elektriğin ağırlıklı olarak su, doğalgaz ve kömürle çalışan santrallerden karşılanması planlanıyordu. Ancak yağışların yetersiz kalması, elektrik enerjisi arz talep projeksiyonlarını altüst etti. Ortaya çıkan elektrik açığının doğalgaz ve ithalatla kapatılması gündeme geldi. Yaz aylarında doğalgaz santralleri daha fazla çalıştırılacak. Rusya ve Ukrayna arasındaki sorunlar nedeniyle doğalgaz arzında sıkıntı yaşanması ihtimali üzerine elektrik ithalatının artırılmasına karar verildi. Rusya-Ukrayna krizinde herhangi bir kesinti yaşanmaz ise Türkiye yaz aylarında elektrik ihtiyacının önemli bir bölümünü doğalgazla çalışan santrallerde üretecek. Ayrıca İran, Bulgaristan ve Gürcistan’dan daha fazla elektrik alınması öngörülüyor. ELEKTRİK FATURALARI KABARACAK Ancak kurdaki yükseliş nedeniyle doğalgazla üretimin maliyeti hızla artıyor. Kur artışlarının önümüzdeki dönemde doğalgaz fiyatlarına daha fazla yansıması bekleniyor. Türkiye’nin elektrik enerjisi üretimin yaklaşık yüzde 61’i yabancı, yüzde 39’u ise yerli kaynaklarla gerçekleştiriliyor.Hidroelektrik santraller elektrikte maliyetleri dengeleyen en önemli unsurdu. Ancak kuraklık nedeniyle barajlarda biriken suyun bu yıl tahminlerin çok altında kalması, tamamen dışa bağımlı olduğumuz doğalgazın elektrik enerjisi üretimdeki payını artırdı. Doğalgaza ve diğer ithal ürünlere dayalı her birim üretim artışı, mevcut konjonktürde zam anlamına geliyor ve tüketicinin aleyhine bulunuyor. Doğalgazın payının asıl yaz aylarında artacak olması, elektrik birim maliyetlerini artıracak ve herkesi olumsuz etkileyecek, konutlar, sanayi ve diğer kesimlerin elektrik faturası kabaracak. Enerjide bir yandan talebin karşılanması riske girerken diğer yandan da zam baskısı giderek artıyor. AKP hükümetinin plansız elektrik politikaları nedeniyle tüketiciler bu yıl zor bir yaz geçirecek. İÇME SUYU TEMİNİNDE DE CİDDİ RİSK VAR Yağışsızlık, tarım ve enerjinin yanı sıra içme suyu teminini de riske soktu. Kış aylarında kar yağmaması ve bahar aylarında yağışların mevsim normallerinin altında kalması üzerine hükümet umudu Mart ve Nisan yağmurlarına bağlamış, Orman ve Su İşleri Bakanı Eroğlu, halkı “yağmur duasına çıkmaya” çağırmıştı. Ancak, yeterli yağış olmaması nedeniyle özellikle büyük şehirlere içme suyu sağlayan barajların geçen yıl yüzde 90 olan doluluk oranı bu yıl yüzde 30’lara geriledi. Barajların doluluk oranı 22 Nisan itibariyle İstanbul’da yüzde 31. Ankara’ya su sağlayan barajlardaki doluluk oranı ise yüzde 34 dolayında. Sakarya ve Kocaeli’ye su sağlayan Sapanca Gölü’nün su seviyesinin kritik noktaya indiği bildiriliyor.Önlem alınmaması durumunda yaz aylarında sağlıklı içme suyuna erişimin zorlaşacağı ve büyük şehirlerde su kesintilerinin gündeme geleceği görülüyor. KRONİK KURAKLIK TEHLİKESİ KAPIDA, HÜKÜMETİN ÖNLEMİ YOK Türkiye genelinde yağışlarda ciddi bir düşüş yaşanmasından dolayı bu yıl su kaynaklı elektrik üretimi olumsuz etkilenirken, bunun arızi bir gelişme olmadığı, izleyen yıllarda Türkiye’nin kronik bir kuraklık ve su sorunu ile karşı karşıya kalacağı konusunda uzmanlar uyarıyor. AKP hükümeti ise bu soruna uzun vadeli ve etkili çözümler geliştirme yönünde adım atmıyor. Türkiye, iklim değişikliği ve küresel ısınma yüzünden giderek artan büyük bir kuraklık tehlikesiyle karşı karşıya bulunuyor. Uluslararası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) raporuna göre, Türkiye’nin çoğu bölgesinde kuraklık 10 kattan fazla artış gösterecek. Her 100 yılda bir gerçekleşen aşırı kuraklık, 10 yıldan birden de daha sık yaşanır hale gelecek. Binlerce bilim insanının oluşturduğu IPCC’nin raporu bunu vurguluyor. KARAGÖZ-HACİVAT TULUATI İZLİYORUZKuraklığın tarımda yol açtığı felakete karşı ciddi bir önlem almayan AKP hükümeti, aynı tavrı enerjide de sürdürüyor. Enerji Bakanı Taner Yıldız, elektrik üretimi düşecek diyor, İran, Bulgaristan ve Gürcistan’dan elektrik ithalat edileceğini söylüyor. Yıldız, “Biz 400 MW kadar İran’dan elektrik alabilecek bir yapıyı hazırlamış bulunuyoruz. Önümüzdeki yaz kuraklıktan kaynaklanan elektrik üretimi kısıtlaması olursa buradan bir kısmını telafi etmeyi düşünüyoruz” açıklaması yaparken, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu ise tersini savunuyor; su sıkıntısı olmayacağını iddia ederek “Barajlar dolu, istenen oranda enerji üretilebilir” diyor. “Enerji ithalatına gerek yok” diyen Eroğlu, Büyükşehirlerde içme suyu sıkıntısı yaşanmayacağını da savunan Eroğlu, “İstanbul’da su kesilirse bıyıklarımı keserim” diye iddiaya giriyor. Konuyla ilgili iki bakan sorumsuzca, birbirini yalanlayan, gayriciddi açıklamalarla adeta tuluat yapıyor, Karagöz-Hacivatoyunu oynuyor, kafa karıştırıyor. AKP’NİN YANLIŞ ENERJİ POLİTİKALARININ FATURASI AĞIR OLACAK AKP hükümetleri her akarsuya HES yapma saplantısı ile hareket etti. Diğer sürdürülebilir enerji kaynaklarının üretimdeki payı artmadı. Sürdürülebilir enerji kredilerinin tamamına yakını HES’lere plase edildi; güneş ve rüzgar projelerine hak ettiği önem verilmedi. Türkiye’nin güneş enerjisi ekonomik potansiyeli, hidroelektrik enerji potansiyelinin 2.5 katı. Oysa elektrik enerjisi üretiminin yaklaşık yüzde 25’i HES’lerden elde edilirken, güneş enerjisinin payı sadece yüzde 0.3 düzeyinde bulunuyor. ENERJİDE SORUN YAPISAL Türkiye’nin enerji talebinin büyük bölümü fosil kaynaklardan karşılanıyor. Bunların başında doğalgaz geliyor. Fosil kaynakları yetersiz olduğu için de Türkiye enerjide yüzde 73 oranında dışa bağımlı durumda. Bu bağımlılık ülkemizin siyasi ve ekonomik özgürlüğünü tehlikeye atıyor. Enerjide dışa bağımlılığın faturası oldukça ağır... 2013 yılında enerji maddeleri ithalatına ödenen döviz  56 milyar dolarla toplam ithalat faturasının yüzde 22’sini oluşturdu. Türkiye’nin enerji alanındaki başlıca sorunları şunlar: Enerjide yüksek oranda dışa bağımlılık Arz sıkıntısı Yerli ve yenilenebilir kaynaklardan yeterli düzeyde yararlanılamaması Gerçekçi, uzun vadeli, yeterli, etkin enerji politikalarının olmayışı Enerji verimliliğinin etkin biçimde uygulanamaması Kamuda kurumlar arası koordinasyonun yetersizliği Özel sektör için yeterli destek ve teşvik mekanizmalarının uygulanamaması Sektörde uzman eksikliği Bu sorunlara yeterli çözüm politikalarının geliştirilememesi durumunda izleyen yıllarda ülkemiz çok büyük sıkıntılarla karşı karşıya kalacak. AKP hükümetinin ise kuraklıkla mücadele eylem planı olmadığı gibi enerji tasarruf planı da yok… AKP hükümetinin enerjide arz güvenliği ve ülke yararını gözeten planlı enerji politikaları zaten hiç ortada yok… PEKİ SORUNLAR NASIL ÇÖZÜLÜR? Enerji alanındaki yapısal sorunların çözümü için hükümet, sivil toplum kuruluşları, özel sektör, üniversiteler, TMMOB ve ilgili diğer tüm kuruluşlarla yeterli koordinasyonu sağlayarak, hem uzun vadeli planlar oluşturmalı, hem de kuraklık nedeniyle ufukta beliren krize karşı kısa vadeli önlemler için hızla harekete geçmelidir. Öncelikle şu adımlar acilen atılmalıdır: Gerçek anlamda rekabetçi bir piyasa oluşması sağlanarak üreticiye-yatırımcıya yatırım yapılabilir bir piyasa, tüketiciye de kaliteli hizmet sunumu sağlanmalıdır. Kuraklık vb. durumlar nedeniyle oluşan enerji açıklarını kapatmak için ithalata sarılmak yerine ve genel anlamda verimli kullanım için enerji tasarrufuna gidilmelidir. Türkiye'nin ithalata bağımlılığının azaltılması ve mevcut tüketimin 3.5 katına erişen yerel, yenilenebilir enerji kaynakları geliştirilmelidir. Dışa bağımlılığı azaltmak için yerli ve yenilenebilir enerji kaynakların kullanımının artırılması ve önümüzdeki yıllarda stratejik hale gelecek suyun kullanımını azaltmak için rüzgar, güneş, jeotermal HES dışı sürdürülebilir enerji kaynaklara yatırım yapacaklara hızlı biçimde lisans verilerek bu yatırımların önünün açılması gerekiyor. Çevre ve ekonomi açısından sürdürülebilir bir enerji politikası için karbon salınımlarının azaltılması, kaynaklar geliştirilirken çevrenin dikkate alınması, sürdürülebilir yaşam hedeflenmelidir. Yenilenebilir enerjiye daha büyük teşvikle ve bununla paralel olarak yerli imalatın geliştirilmelidir. Devlet, yeterli destek ve teşvik mekanizmaları oluşturarak özel sektör yatırımlarının önünü açmalı; enerji yatırımlarına engel oluşturan durumları ortadan kaldırmak için yeterli düzeyde ve uygulanabilir yasalar çıkarılmalıdır.Türkiye'nin komşularıyla ilişkilerine ve AB'ye katılım müzakerelerinde enerji faslının açılmasına katkıda bulunacak, entegre bir dış enerji politikası geliştirilmeli, dış politika ile enerji politikasının bütünleşik yapısı dikkate alınmalıdır.Ortadoğu’da özellikle komşu ülkelerde yaşanan terör, savaş gibi siyasi hareketlilikler, petrol ve doğalgaz gibi ürünlerin arzını güçleştirmektedir. Herhangi olumsuz bir süreçte Türkiye büyük bir elektrik ve enerji sorunuyla karşı karşıya kalabilir. Bu yüzden Türkiye, bölgede teröre ve savaşa destek vermek yerine, barışa ve istikrara oynamalıdır. Türkiye çoğu yenilenebilir olan pek çok yerel enerji kaynağına sahip, ancak çevre ve toplumsal boyutları görmezden gelen 'sorumsuz' politikalar sebebiyle insanlar kendi bölgelerinde her türlü enerji tesisinin inşasına haklı olarak karşı çıkmaktadır. Bu nedenle hidrolik santrallerde havza planlaması, ÇED, bilimsel can suyu hesabının olmazsa olmaz olduğu kabul edilmelidir. Tarım, orman arazilerine, SİT alanlarına, balık üreme bölgelerine santral yapılmamalıdır. Bu doğrultuda AB'nin 'Çevre Etki Değerlendirmesi' ve 'Stratejik Çevre Değerlendirmesi' yönetmelikleri referans alınmalı, sürece çeşitli tarafların katılımı sağlanmalıdır.
Edebiyat Tarihinin En İyi 25 Giriş Cümlesi
Yazarlar puslu zamanların büyülü namelerini bize söylerken, içimize dokunan kelimeler beğendikleri bir yere geçip oturmaktaydı. Serçelerin şarkısı, ulusların yıkılışı, medeniyetin hançerleri, melankoliye meyilli kahraman veya anti-kahramanlar bize kulaklarımızı dört açmamızı söylüyorlardı. Bulundukları yerlerden... PS: Eğer bu galeriyi okumaya niyetliyseniz devam edin. Birkaç satır okuduktan sonra burada daha fazla olmak isteyeceksiniz. Bu yüzden devam edin. Burada kalmaya devam edin. Kendinize bakın, hala tek parçaysanız o zaman bu haberi okumanız için bir sorun yok demektir.
‘Sevgi Çiçeği'ni Kuraklık Vurdu
Dünyada sadece Ankara’nın Gölbaşı ilçesinde Mogan Gölü çevresinde yetiştiği belirtilen ve halk arasında “Yanar Döner”, “Gelin Düğmesi”, “Kırmızı Peygamber Çiçeği”olarak da bilinen Sevgi Çiçeği, havaların kurak gitmesi sonucu bu yıl açmadı. Dünya Doğayı Koruma Birliği (IUCN) kriterlerine göre nesli tehlike altında olan ve Bern Sözleşmesi'ne (Avrupa'nın Yaban Hayatı ve Yaşama Ortamlarının Korunması Sözleşmesi) göre de kesin korunan bitki türü listesinde yer alan Sevgi Çiçeği, mevsimin kurak geçmesinden dolayı bu yıl açmadı. Gölbaşı ilçesi Hacıhasan Mahallesi mevkii Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü’ne ait 100 bin 400 metrekarelik telle çevrili arazide ve çevresinde Nisan ayı sonları ile Haziran ayı başlarında açan Sevgi çiçeği, en son 2010 yılında yoğun bir şekilde açtı. 2010 yılından sonraki yıllarda ise nadir ve yoğun olmayan şekilde açtığı görüldü. YOK OLMA TEHLİKESİ GÖLDER Başkanı İsa Ömercan, “Sevgi çiçekleri, bu yıl aşarı kurak ve yeterince yağış alamamasından dolayı açmadı. Ayrıca sevgi çiçeklerimiz son 4 yıldır az açmaya başladı. Bunun sebebinin bir an önce araştırılması gerekiyor. Sevgi çiçeği için gerekli tedbirler alınmaz ise yok olma tehlikesiyle karşı karıya kalacak' dedi. Sevgi Çiçeği'ni yıllardır yakından inceleyen Hacettepe Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ayşe Boşgelmez ise yaptığı açıklamada, 'Sevgi Çiçeği'nin açmamasının birinci etkeni, açtığı zamanlar vatandaşlar tarafından toplama yapılıp, tohumları yok olması. İkinci etkeni ise Sevgi çiçeğinin açtığı bölgede çok aşırı derecede güvercinler tarafından kopartılıp, tohumlarının zarar görmesi. Üçüncü bir etken ise mevsimlerden dolayı aşırı kuraklık veya aşırı yağış alması, sevgi çiçeğini olumsuz etkiledi. Gerekli tedbirler alınmaz ise Sevgi çiçeği gelecek yıllarda yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalacak” diye konuştu . Ankara/DHA