onedio
Görüş Bildir

Türbülans Haberleri

Türbülans ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Türbülans ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Ferzan Özpetek'in Yeni Filmi İlk Kez Roma'da Gösterildi
Başrollerini Kasia Smutniak ve Francesco Arca’nın paylaştığı filmin gösterimi Roma’nın köklü sinema salonlarından Adriano’da yapıldı. Filmlerinde müziklere büyük yer veren ve soundtrack albümleri ile de müzik severlerin beğenisini kazanan Özpetek, Kemerlerinizi Bağlayın’da Sezen Aksu’nun oğlu Mithatcan Özer’in İngilizce bir şarkısı ile Aynur Doğan’ın ‘Bexo (Uyan)’ adlı şarkısına da yer verdi. Gösterimin ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Özpetek, Kemerlerinizi Bağlayın’ın 10’uncu filmi olduğunu hatırlatarak, böylece kariyerindeki eser sayısında yuvarlak bir rakama ulaştığını vurguladı. Yönetmen, İtalya’da tamamıyla komedi isteyen bir seyirci kitlesi olduğunu, bu konuda dağıtıcı firma ile anlaşamadıklarını söyleyerek şunları dile getirdi: “Bu filmin belirli kısımları kuvvetli bir şekilde ağlatıyor, heyecanlandırıyor. Onlar çok önemli benim için. Dağıtıcı firma da, filmin hüzün değil, komedi kısımlarını göstermemizi istedi. Böyle bir tartışma yaşadık. Ben de seyircinin sinemaya heyecan duymak için gittiğini, bunun hem ben, hem de izleyenler için çok önemli olduğunu söyledim. Herkesin komedi istediği bir dönemde de, ben o kadar komedi yapmıyordum.” Film, Elena’nın (Kasia Smutniak) Antonio’ya (Francesco Arca) duyduğu, beklenmedik, altüst edici aşkı, dostluğun arasına karışan, ani bir çarpışmaya sebep olacak yasak bir tutkuyu anlatıyor. Yasak bir tutkunun hikayesinden, 13 yıllık bir evliliğin yolculuğuna çıkan film, kahramanlarının kapıldığı duygusal ’türbülans’ ve ondan kurtulma çabalarını ele alıyor. Türkiye’de film çekme zamanı geldiğini de söyleyen Özpetek, bir sonraki filmi için aklında bir projenin oluştuğunu ve 11. filmini mutlaka İstanbul’da çekmek istediğini dile getirdi. Özpetek, ilk filmi Hamam’ın (1997) ile ikinci filmi Harem Suare’nin (1999) bir kısmını Türkiye’de çekmişti. 55 yaşındaki sanatçı, filminin gösterime girmesinin ardından yönetimini üstlendiği La Traviata Operası’nı, İtalya’nın Bari kentinde tekrar sahneleyeceğini de ekledi. Film gösteriminin ardından başrolde yer alan Polonya asıllı oyuncu Kasia Smutniak duygularını şöyle dile getirdi: “Çok heyecan verici bir deneyimdi. Daha önce böyle bir şey yaşamamıştım. Ferzan’la çalışmak, sinemanın da ötesinde çok insani bir deneyimdi.” Başrolü paylaşan Francesco Arca ise, bunun ilk sinema deneyimi olduğunu vurgulayıp, şöyle konuştu: “İlk filmimi bu kadar tanınmış bir yönetmen olan Ferzan’la ve böyle bir ekiple gerçekleştirmiş olmak heyecan verici. Bu film için 12 kilo almak zorunda kaldım. Benim için çok ilginçti.” Bu filme gelecek tepkilerin ardından sinemaya devam edip etmeyeceğini düşüneceğini belirten Arca, “Deneyimim olmadığı için kendimi Özpetek’in ellerine bıraktım ve o ne dediyse onu yaptım. O, benim favori yönetmemim” ifadelerini kullandı. Özpetek’in birçok filminde rol alan Paola Minaccioni de, “Ferzan bu sefer bana trajikomik bir rol verdi. Beni çırılçıplak bırakan bir rol oldu. Çünkü makyajsız, bakımsız bir kadını canlandırdım” dedi.Zete
Uçakta Büyük Panik!
Sarı-kırmızılıları taşıyan uçakta türbülans paniği yaşandı.Spor Toto Süper Lig'de dün oynanan ve Konyaspor ile 0-0 berabere kalan Galatasaray kafilesinin büyük bir tehlike atlattığı ortaya çıktı. Saat 23.00'de THY'nin özel uçak seferi ile İstanbul'a doğru hareket eden Galatasaray kafilesi uçakta korku dolu anlar yaşadı.Galatasaray takımını taşıyan uçak, uzun süre devam eden bir türbülansa girdi. Yönetim kurulu ve teknik heyet büyük bir korku yaşarken uçakta çığlık seslerinin yükseldiği ve bir çok futbolcunun dua ettiği öğrenildi.Şampiy10
"Türbülans Seçimlere İzin Verilmeyecek"
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Gezi Parkı eylemleri ve 17 Aralık yolsuzluk operasyonuyla Türkiye’nin türbülans seçime itilmek istendiğini savundu. 'Önümüzde iki seçim daha var' diyen Davutoğlu, Türkiye'de olağanüstü dönem görüntüsüne izin vermeyeceklerini söyledi.Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Mayıs 2013'te başlayan Gezi Parkı eylemleri ve 17 Aralık tarihli yolsuzluk ve rüşvet operasyonu ile bürokratik bir dikta hedeflendiğini savundu: Gezi'yi organize edenler de 17 Aralık’ı yapanlar da Türkiye’de bir türbülans seçimi olsun istediler. Bu iki operasyon başarılı olsaydı; ki halkımız, AK Parti ve Başbakanımızın dirayetli tutumu buna izin vermedi, Türkiye’de bir türbülans seçiminden bahsediyor olacaktık. Amaç bunun üzerinden de bürokratik bir diktayı kurmaktı. Önümüzde iki seçim daha var, bir kere herkes şunu kafasına koymalı: Türkiye’de türbülans seçimlere, olağanüstü dönem görüntüsüne izin verilmeyecek. TRT 1 'de Enine Boyuna programına konuşan Davutoğlu'na göre Milliyetçi Hareket Partisi'nin (MHP) cumhurbaşkanlığı seçimi için ortaya attığı 'çatı' yani ortak aday da bir türbülans kavramı. Davutoğlu 'çatı aday' fikri için, 'Bu, 'Madem ben seçimi kazanamayacağım, bir aday çıkarayım ve herkes buna oy versin' demek. Demokrasilerde temel vardır, çatı yoktur. Çatıyı da o belirler. Bu siyasi mühendisliktir.' dedi. 'Büyük davanın heba edilmesine izin verilmez' Davutoğlu ilk turu 10 Ağustos'ta yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimi için AK Parti'nin adayının pazarlıklarla değil siyasetle belirleneceğini söyledi. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olması halinde kargaşa yaşanıp yaşanmayacağına ilişkin soruya da şöyle cevap verdi: 'Halkın iradesiyle siyasi sistemin gereği neyse bu mekanizma işletilecek. Başbakanımızın adayı açıklamakta beklemesi bence doğrudur, çünkü isteniyor ki hemen bir isim açıklansın. Baktılar ki bu yollarla türbülansa sokamayacaklar, ümitleri AK Parti türbülansa girsin. Nasıl girecek? 'Başbakanımız cumhurbaşkanı olma tercihinde bulunursa AK Parti türbülansa girer.' Doğalın dışına çıkan hiçbir yöntem gerçek bir vizyoner sonuç doğurmaz. AK Parti’nin bir geçmişi var. Küçük nefsi hesaplarla kimse çıkıp da büyük davamızın heba edilmesine izin vermez. Biz devlet idare ediyoruz. CHP gibi genel başkan değiştirme lüksümüz yok. AK Parti cumhurbaşkanı seçiminin ertesinde de ülkeyi yönetme sorumluluğunda olan bir parti. En doğru yol istişarelerle bulunur. Ama kimse bir türbülansa ümit bağlamasın. İktidardaki partide yenilenme süreklilik içinde olur, kopuş içinde değil.' Bakan Davutoğlu, AK Parti'de meselelerin kişiler değil ilkeler temelinde değerlendirildiğini söyledi. Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olması halinde yerine geçecek kişinin sadece 2015 genel seçimlerine kadar idare edebilecek biri olmayacağını bu nedenle ismi istişarelerle belirleyeceklerini söyledi. Üç dönem mesajı AK Parti tüzüğüne göre en fazla üç dönem milletvekili olabilme şartı var. Erdoğan da bu kurala takılan isimler arasında. Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı'na aday olup Köşk'e çıkmazsa 2015 genel seçimlerinde milletvekili adayı olamayacak. Ancak AKP'de uzun süren tartışmalardan sonra bu kuralın korunmasına karar verilmişti. Davutoğlu, üç dönem şartının sürdürülmesinin ya da kaldırılmasının partinin sürekli yenilenmesini engellemeyeceğini söyledi. Ancak, 'Yenilenme ve değişimi devamlılık içinde gerçekleştirmek gerekir' diyerek bu kuralın kalacağının sinyallerini verdi. 'Eline kına yakanlar var' Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Mısır'da Abdülfettah Sisi'nin darbe ile başa gelip cumhurbaşkanı seçilmesini de değerlendirdi. Davutoğlu hem Mısır'daki seçimleri hem de Suriye'de Beşşar Esed'in koltuğunu koruduğu seçimleri 'türbülans seçimleri' diye değerlendirdi. 'Neredeyse Beşşar Esed 7 yıl daha lider oldu diye eline kına yakanlar var. Ama kaç insanın öldüğüne bakın. Böyle düşünmek mümkün değil.' dedi. Ukrayna'da da bir türbülans seçimi yapıldığını söyleyen Davutoğlu, bunun tersine dönüp Ukrayna'yı istikrara kavuşturmasının yeni cumhurbaşkanı Petro Poroşenko’nun tutumuna bağlı olduğunu ifade etti. Kaynak: TRT 1
Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı
O değerleri kişiliğinde cisimleştiren bir isimle birlikte yitip gidendir. Süleyman Seba bir devlet memuruydu. Beşiktaş’ta “devlet memurları geleneğinin” son temsilcisiydi. Yaşamı boyunca sadece Beşiktaş için değer yarattı. 16 yıllık başkanlığı döneminde sadece Beşiktaş’ı düşündü. Yaşamını Beşiktaş’a adadı. Evlenmedi. Başkanlığı döneminde zenginleşmedi. Tersine memurluktan edindiği tek varlığı olan evini, Madida transferi döneminde ipotek ettirerek, Beşiktaş’a bir oyuncu kazandırmayı, “servetine” yeğledi. Beşiktaş onun eviydi. O evde “laf çıkmasın” diye hiçbir yakını çalışmadı. Son anına kadar yanı başında olan yeğeni Tayfur Havutçu ilk Beşiktaş’ın kapısını çaldığında, “yanlış anlaşılır” kaygısıyla takıma almadı. Ne zaman ki Tayfur Fenerbahçe ve Kocaelispor’da kendisini kanıtladı. Artık “Beşiktaşlı Tayfur” olacaktı.
"Bana Mazeretle Gelmeyin"
Başbakan Ahmet Davutoğlu, ilk kez AK Parti Grup Toplantısı'nda vekillere hitap etti. Davutoğlu, 'Bana mazeretle gelmeyeceksiniz 24 saat yetmiyorsa 25. saati bulacaksınız. 6 gün yetmiyorsa 7 günle geleceksiniz. Önümüzde çok daha katledecek mesafeler var.' dedi.Erdoğan'ın TBMM'deki yemin töreni öncesi yaşanan gerginlikte Anayasa kitapçığını fırlatan CHP Milletvekili Engin Altay'ı ve CHP Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu eleştiren Davutoğlu, 'Niyetleri varsa CHP kulisinde okuma odası açsınlar sonra kitap semineri başlatsınlar bu arkadaşa da satahfta bulunma cezası versinler.' dedi.Kılıçdaroğlu'nun savaş ve benzeri durumlar hariç Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile görüşmeyeceğini açıklamasına ilişkin konuşan Davutoğlu, ' Sayın Kılıçdaroğlu’na şunu da mesaj olarak iletmek isterim savaş hariç sayın cumhurbaşkanımızla görüşmeyeceğini söyledi. Bu genel müdürü anlayışı. Genel müdür bile kurallara riyaret eder. Konuşsa ne yazar konuşmasa ne yazar. Ben kişilerin iradelerine saygı duyarım tıpış tıpış konuşacaksın demem ama öyle ya da böyle konuşacak. Zamanla göreceksiniz.' dedi.İşte Davutoğlu'nun konuşmasından önemli satır başları;TBMM'DE GERGİNLİKAk Parti grubu kahramanlar topluluğudur. Tarihi süreçler tarihi sınavları beraberinde getirirler. İnsanlık onurunu teminat alma bakımından TBMM’nin üstlendiği iki önemli fonksiyon devreye girmiş oluyor. Uşağın kurtuluşunu sağlayan milli iradenin arkasından TBMM ve milletvekilleri vardır. Allah bize 1. Meclis’in çalışma azmini versin. Bir daha milletimize hangi şartlarda olursa olsun esaret tattırmasın. Ak Parti istiklalimizin ve barışın teminatıdır. Biz istiklal bilincini ihya etmek için yola çıkmış kadroyuz. Sadece iç barışı değil bölgesel barışı da savunan ve bunun için adım atan ülke varsa o da Türkiye Cumhuriyeti devletidir.Türkiye uluslararası barışın da öncü ülkesidir. Siyaset bilimciler son 10-15 gün içinde yaşananları tahlil ettiklerinde , daha sonraları bu sıralarda oturan vekiller bu günleri tekerrür ettiklerinde Ak Parti’nin sergilediği tutumu örnek olarak tarihe geçireceklerdir. 10 Ağustos’ta tarihi devrim yaşadık. Milletimiz kendi cumhurbaşkanını seçti. Bir takım oyunlar, kumpaslar içinden geçerek başarıya milletimiz imza attı. Bir başka ilk daha yaşandı. İlk kez aynı kadro içinden iki cumhurbaşkanı birbirlerine bu makamı büyük katılımla gerçekleştirdiler. İlk defa aynı kadro içinden iki cumhurbaşkanı görev teslimi yaptı. İlk defa bu kadar geniş katılımlı onurlu törenler cumhurbaşkanlığı devir teslim töreni yapıldı. Biz Sayın Gül’e demokrasi mücadelesi nedeniyle teşekkür ediyoruz. 2007’de cumhurbaşkanlığı seçiminde neler yaşandığını biliyoruz.Hiçbir fani böylesine tarihi sorumluluğu tek başına omuzlarında taşıyamaz. Kollektif ortak irade böyle sorumluluğu taşıyabilir. Hepinizin yanımda durmanızı istiyorum. Eğer ola ki sizce herhangi yanlış gördüğünüz husus olursa gelip konuşmanız gereken bendenizim.Bu topluluk içine kulis, lobi, fitne sokmayacağız. Bizim gücümüz ve kudretimiz birliğimizden geliyor. İç tartışmalarla enerji tüketmeye vaktimiz olmayacak.Kimse görev değişimi ile ilgili herhangi spekülasyon yapmamalıdır. Görev devir teslimi doğal istişare neticesinde ortaya çıkmıştır. Hiçbir arkadaşımızın görevinde ne ihmal ne de tereddüt üzerinden görev değişimi olmamıştır. Bu arkadaşlarımızı aktif olarak yanımızda görmek istiyoruz. Son derece doğal bir değişim sürecidir. Bana mazeretle gelmeyeceksiniz 24 saat yetmiyorsa 25 saati bulacaksınız. 6 gün yetmiyorsa 7 günle geleceksiniz. Önümüzde çok daha katledecek mesafeler var.Hükümetle ilgili türbülans gerçekleştirmek istediler. Her gün karabasan gibi haberler yayınladılar ama cumhurbaşkanlığı seçimi destansı bir şekilde tamamlandı. Şimdi hesapları 2015 seçimleri.Ak Parti kadrosu kendi içinde ego hesabı yapmaz. Herhalde son 5 gün içinde yaşadıklarımız onlara gösterdi ki yaptığımız çalışmaları hesaplı yaparız.Ak Parti dönemsel bir parti değildir. AK Parti tarihten aldığı mirasla derinliğine gider, ebediyete kadar gidecek siyasi partinin adıdır.Sadece üyelerimizde Türkiye’nin en büyük partisiyiz. 21 milyon seçmenle Türkiye’den en geniş aileyi oluşturan partiyiz. İki Ak Parti’nin anlaşabilmesi için dillere ve kuşlaklara ihtiyaç yoktur onlar gönülden gönüle konuşuyor. Aramıza nefs ve ego girerse o zaman konjektürel parti haline geliriz. Dışarıda ak kurtlar gibi bekleyenler çok beklerler diyorum. Bu topluluk küçük hedeflerle yola çıkan topluluk değil.Kitaba olan saygısızlığı cezalandırma gibi düşünceleri varsa bu arkadaşı sahafta kalma cezası versinler. Bu psikiyatrik vakayı o şifa düzeltir. Ben içinde kitabı olmayan odada uyamadım. O kitap kokusunun nasıl güze şey olduğunu, insana nasıl iyi geldiğini bilirim. Niyetleri varsa CHP kulisinde okuma odası açsınlar sonra kitap semineri başlatsınlar bu arkadaşı da satahfta bulunma cezası versinler.Önümüzde ciddi ana muhalefet sorunu var. Sabırla ana muhalefet partisine edebi, devlet ahlaksını, kitap sevgisini öğreteceğiz. Bizim aramızdan hu tür tavırlar çıkacağını düşünmüyorum. Sayın Kılıçdaroğlu’na şunu da mesaj olarak iletmek isterim savaş hariç sayın cumhurbaşkanımızla görüşmeyeceğini söyledi. Bu genel müdürü anlayışı. Genel müdür bile kurallara riyaret eder.Konuşsa ne yazar konuşmasa ne yazar. Ben kişilerin iradelerine saygı duyarım tıpış tıpış konuşacaksın demek ama öyle ya da böyle konuşacak Zamanla göreceksiniz. Bizim meselemiz polemik yapma meselesi değil.HABER TURK
Yalçın Akdoğan'dan 'Çözüm Süreci' Açıklaması
Yalçın Akdoğan, çözüm süreci ile ilgili yaptığı açıklamada; 'Başbakanımızın başkanlığında tüm ilgili kurumlar, bakanlıklar bir araya geldik. Başbakanımız 'bu sürecin sahibi benim' dedi. Çözüm sürecinden sorumlu bakan falan değil, benim bu işin sahibi demiş oldu' dedi.Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, TRT Haber televizyonunun canlı yayınında gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. 2012 yılında verdiği bir röportajında söylediği 'Derin devlet bir tür zombi gibi. Öldü diyorsun, farklı bir vücutta yeniden diriliyor. Bu asalak yapılar temizlenmeden ileri demokrasiye ulaşılamaz' sözleri hatılatıldı. Akdoğan, paralel yapı ile ilgili iddialara ilişkin şunları söyledi; 'Bu kayıt dışılık yani devleti seçilmiş iktidarlar yönetmez, biz yönetiriz. Otorite sahibi biz olacağız. Siyaset mühendisliğini biz yapacağız. Bu bir hastalık. Bu anlayışın deşifre edilmiş olması, bu konuda bir farkındalık oluşmasının, onlara dönük bir güven sarsılması yaşanmasının ben bu mücadelede önemli bir nokta olarak görüyorum. Tasfiye edilip edilmemesinden daha önemli olan, bunun deşifre olması ve güven kaybetmesidir. Devletin gücünü kullanarak devlete operasyon çekmeye çalışıyorsa buna karşı elbette bir hukuk mücadelesi verilmesi gerekir.''DEVLETİN FOTOĞRAFINDAN ÖNCE SİVİL TOPLUMUN FOTOĞRAFINI ÖNEMSİYORUM'Hükümet-medya ilişkileri nasıl yürüyecek diye sorulan Akdoğan, 'Ben Başbakan yardımcısıyım ama bir iletişim bakanlığı gibi kurguluyorum. Devletin tüm iletişim birimleri, Basın Yayın Enformasyon, Basın İlan Kurumu, TRT, Anadolu Ajansı, RTÜK bütün bunları bir iletişim stratejisi çerçevesinde ortak amaca doğru yol yürüyen kurumlar olarak görüyorum. Çünkü bunlar uluslararası mahiyette kurumlar. Tüm bu birimler kamu diplomasisi faaliyeti yürüten birimler olarak da görülebilir. Cuma günü medya ve iletişim sektöründe bulunan STK'ları davet edeceğim bir toplantı yapmayı planlıyorum. 20 civarında sivil toplum örgütü var sektörde. Bunları öncelikle dinlemek istiyorum. Ben kamudan önce sivil toplumun görüşünü almak istiyorum. Devletin fotoğrafından önce ben sivil toplumun fotoğrafını önemsiyorum. Dinleyerek işe başlamak bence önemli. Bütün bu kurumların içeride doğru bilgilendirme yapma, kamuoyu oluşturma, hükümetin ve devletin iletişim politikası çerçevesinde halkı bilgilendirme konusunda önemli misyonlar yüklenmesi gerektiğini düşünüyorum. Kamuoyunun bilgilendirilmesi, gündem oluşturulması çerçevesinde birçok konu olduğunu görüyoruz. Çözüm süreci de bunun bir parçasıdır' diye konuştu.'MASUM HAK ARAMA MÜCADELELERİ VE GÖSTERİLER SİYASİ KALKIŞMALARA DÖNÜŞEBİLDİ'Gezi Olayları ile bağlantılı olarak sorulan Türkiye'nin kendisini dünyaya anlatması ile ilgili bir plan olup olmadığı sorusu için Akdoğan, 'Ülke gündeminde türbülans oluşturan her konuda toplumun sağlıklı bir şekilde bilgilendirilmesi önemli. Kamu diplomasisi derken propagandadan bahsetmiyorum. Propaganda da bilgi yaymak anlamına gelir ama orada bilginin doğruluğu yanlışlığı çok önemli değildir. İdeolojik maksatlarla da bunu yapabilirsiniz. Kamu diplomasisinde doğru bilgiyi yaymak önemlidir. Bu çerçevede birçok sıkıntı yaşadık. İdeolojik olarak savrulmalar oldu. Toplumda ciddi sıkıntılar yaşandı. Masum birtakım hak arama mücadeleleri ve gösteriler daha büyük siyasi kalkışmalara dönüşebildi. Bütün bunlarda kamu yayıncılığının daha objektif daha serin kanlı toplumsal fay hatlarındaki kırılmayı önleyecek şekilde yayın yapmaları önem taşıyor' diye kaydetti.'ERDOĞAN-DAVUTOĞLU UYUMU TÜRKİYE'Yİ ŞAHA KALDIRACAK BİR DİNAMİZM GETİRECEKTİR'Akdoğan, hükümetteki görev değişikliklerini değerlendirerek şöyle konuştu; 'Cumhurbaşkanı değişti, başbakan değişti, kabine değişti, MYK değişti, genel başkan değişti. Bunlar basit işler değil. Sıradan küçük bir partide bu değişiklikler olsa belki çok önemsenmeyebilir ama büyük bir iktidar partisinde bu değişimin yaşanması ülkenin de geleceğini ilgilendiriyor. Bu konuda bir sorun yaşanır mı bir çatlama olur mu gibi kaygıların hepsi boşa çıktı. Tereyağından kıl çeker gibi çok sağlıklı bir süreç yürüttük. Burada cumhurbaşkanı ve başbakan uyumu çok önem taşıyor. Bu konuda Sayın Davutoğlu'nun doğru bir tercih olduğunu buna en uygun isimlerden biri olduğunu gördük. Bu sürecin başarı ile tamamlanmasında Davutoğlu profilinin önem taşıdığını görüyorum. Yeni Türkiye'nin inşasında cumhurbaşkanı başbakan uyumu önemlidir. Erdoğan-Davutoğlu uyumu Türkiye'yi şaha kaldıracak bir dinamizm getirecektir. Herhangi bir sıkıntı yaşanması değil, tam tersine daha büyük bir enerji ve sinerji ortaya çıkacaktır diye düşünüyorum. Davutoğlu'nun kongre konuşması, grup konuşmasına baktığımızda müthiş bir kabullenme olduğunu görüyoruz Ak Parti kitlesinde. 62'nci Hükümetin bir seçim hükümeti olmadığını sadece 2015'i değil, 2019'u da hedeflediğini gösterdi.''ASANSÖR KAZASI, DAMPERLİ KAMYON, MADEN FACİASI MASAYA YATIRILACAK'Mecidiyeköy'de yaşanan asansör kazası sorulan Akdoğan, iş güvenliği tartışmaları hakkında değerlendirmelerde bulunarak 'Bu gerçekten hepimizi üzüntüye boğan bir karar. Bu kadar kolay olmamalı can kaybetmek. Milyar dolarlık yatırımlar bunlar ve Türkiye'nin de gurur olan projeler. Bunlara paralel olarak iş güvenliğinde de aynı hassasiyetin sergilenmesi, aynı kalite çıtasının yukarıya çekilmesi gerekir. 2012'de bir iş güvenliği yasası çıkarttık. Başbakanlık Teftiş Kurulu görevlendirildi. 2012'de çıkardığımız iş güvenliği yasasından sonraki tüm hadiseler damperli kamyon, maden faciası vs. Mevzuatta hala bir eksiklik mi var, bunun uygulanmasında mı bir sıkıntı var, denetimde mi sıkıntı var. Bütün olayları masaya yatıralım, sorgulayalım. Bunun üzerine ne yapmak gerekiyorsa yapalım. Ya bir denetim ya da bir eğitim sıkıntısı var' dedi.'BAŞBAKANIMIZ BU SÜRECİN SAHİBİ BENİM, DEDİ'Çözüm süreci ile ilgili sorulan soruyu Akdoğan, 'Süreçte herhangi bir olumsuzluk, sıkıntı yok. Planlandığı şekilde süreç işliyor. Başbakanımızın başkanlığında tüm ilgili kurumlar, bakanlıklar bir araya geldik. Başbakanımız 'bu sürecin sahibi benim' dedi. Çözüm sürecinden sorumlu bakan falan değil, benim bu işin sahibi demiş oldu. Bu şeffaf bir şekilde saydam bir şekilde yani gizli kapaklı yürütülecek bir şey değil. Bir hükümet ve devlet politikası olarak uygulanacak bir mesele. Burada toplumsal destek önemlidir. Toplumun bilgilendirilmesi ve iç huzurun sağlanması da önemlidir. Gizli kapaklı bir iş olmayacaktır. Gelinen noktada Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin de ben bu sürece ivme kazandırdığını düşünüyorum. Selahattin Demirtaş'ın aday olması, belli bir oy oranına ulaşması. Sürecin aktörü sayılabilecek Erdoğan'ın yüzde 52-53 oy oranına ulaşması dolaylı destek anlamına gelir. Bunun üzerine Demirtaş'ı da eklerseniz yüzde 60'ları geçen bir destek anlamına gelir. Lice'deki olaylar, yol kesme, adam kaçırma, haraç alma gibi birtakım hadiseler var. Bir eylemsizlik kararı alınmıştır. Bu eylemsizlik sadece karakol basma, kurşun sıkma ile sınırlı olmamalıdır. Terör, her türlü şiddet ve asayiş meselesi. Bunlar da bu eylemsizlik kapsamında ele alınmalıdır. Ve çözüm sürecinde kırılganlık üreten risk üreten, bunların devre dışı kalması için bu eylemsizlik kapsamı içine alması önemlidir. Yarım kalan çekilmenin tamamlanması bu süreçte önem taşıyan hadiselerdir' şeklinde yanıtladı.'SORUNU GÜNDEME GETİRMEK, SORUN ÜRETMEK DEĞİLDİR'Çözüm süreci ve bu süreçte yaşananlar ile ilgili kamuoyuna yansımayan hususların olup olmadığı sorulan Akdoğan, 'Böyle bir şey söz konusu olamaz. Türkiye bir hukuk devleti. Bu kadar iletişimin medyanın geliştiği sosyal medyanın geliştiği bir ortamda hiçbir şey gizli kapaklı kalabilir mi? Siz her şeyi kamuoyunun önünde yapıyorsunuz. AK Parti iktidarı 12 yıldır Türkiye'yi yönetiyor. Hiç gizli kapaklı bir şey yaptı mı? Toplumdan bir şey gizledi mi? Toplumda bir güven oluşmuş durumda. Bu güveni boşa çıkaracak hiçbir adımı AK Parti iktidarı atmaz. AK Parti bu çözüm sürecini gündeme getirdiğinde birileri bu sorun nereden başımıza bela ettiniz, dediler. Bu sorun zaten vardı. 40 bin insan öldü. Ama siz görmezden gelirseniz başınızı kuma gömerseniz hiçbir şey yokmuş gibi davranırsanız o zaman siz bir şeyleri kaçırıyorsunuz demektir. Bu sorunu gündeme getirmek sorun üretmek değildir. Var olan bir sorunu çözmek için adım atmaktır' diye kaydetti.'AK PARTİ'NİN BİR YAPI İLE KAVGASI DEĞİL, HUKUK MÜCADELESİDİR'28 Aralık 2012'deki bir röportajında 'Derin devlet bir tür zombi gibi. Öldü diyorsun, farklı bir vücutta yeniden diriliyor. Bu asalak yapılar temizlenmeden ileri demokrasiye ulaşılamaz' sözlerini ifade eden Yalçın Akdoğan'a bu söylemleri üzerinden asalak yapılar temizlenebildi mi, sorusu sorulan Akdoğan, 'Bu vesayetçi ruh farklı vücutlarda dolanıyor. Siz birini tasfiye ediyorsunuz. Yarın bu hastalık başka bir vücuda geçiyor. Bu kayıt dışılık yani devleti seçilmiş iktidarlar yönetmez, biz yönetiriz. Otorite sahibi biz olacağız. Siyaset mühendisliğini biz yapacağız. Bu bir hastalık. Bu hastalığın aktörleri değişiyor. Son dönemde bakıyoruz yeni vesayet odakları üretilmeye çalışılıyor. Bunlar demokrasiye, hukuka, milletin iradesine karşıdır. Ülkenin ve milletin menfaatlerine uygun işler değildir. Bu anlayışın deşifre edilmiş olması, bu konuda bir farkındalık oluşmasının, onlara dönük bir güven sarsılması yaşanmasının ben bu mücadelede önemli bir nokta olarak görüyorum. Tasfiye edilip edilmemesinden daha önemli olan, bunun deşifre olması ve güven kaybetmesidir. Ondan sonra elbette idari birtakım tedbirler alınacaktır. Adli birtakım süreçler olacaktır. Bu bir devlet meselesidir. Sadece hükümetin meselesi değildir. Bu AK Parti'nin bir yapı ile kavgası değildir. Hukuk mücadelesidir bu. Bu mücadele verilecektir. Sayın Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olması bunun bir devlet politikası olması açısından da çok büyük önem taşımaktadır. Uzun soluklu bir mücadeledir. Yanlış yapan her kim olursa olsun hukuka ve demokrasiye kim meydan okuyorsa, devletin gücünü kullanarak devlete operasyon çekmeye çalışıyorsa buna karşı elbette bir hukuk mücadelesi verilmesi gerekir. Yapılan da budur' diye yanıt verdi.'BUNLAR MİLLİ GÜVENLİK MESELELERİDİR''Çeşitli odaklarla mücadelenin devlet politikası haline gelmesi zaman mı alacak', sorusu için Akdoğan, 'Bu tür konuları biz parti ya da iktidar meselesi olarak görmüyoruz. Çözüm süreci de böyledir. Diğer vesayetçi odaklarla mücadele de böyledir. Avrupa Birliği perspektifi de böyledir. Bunlar ortak ulusal konulardır. Milli güvenlik meseleleridir. Devlet politikası olabildiği oranda bütün devlet organlarının arkasında durması anlamına gelir. O süreçlerin daha başarılı olmasını beraberinde getirir. Bunlar temel meselelerimiz bizim. Avrupa Birliği konusu da çözüm süreci konu da diğer konular da temel meselemiz. Bu konuda dünden daha iyi olduğumuz söylenebilir' ifadelerini kullandı.'CHP İDEOLOJİK BİR TRAVMA YAŞIYOR'CHP'deki kurultay hatırlatılarak 'Muhalefetten beslenebiliyor musunuz?' diye sorulan Yalçın Akdoğan, 'AK Parti'den önce Türkiye'nin bir demokrasi sorunu vardı. Şu anda bir muhalefet sorunu var. Giderek birbirine benzeşen birbirini aşağıya doğru çeken bir muhalefet bloğu ile karşı karşıyayız. Bu kongreler muhalefetin yaşadığı siyasi krizleri çözme kabiliyetini ortaya koymuyor. Kongreler vasıtası ile siyasi partiler kendilerini yeniler. Muhalefetteki kongrelerde böyle bir yapısal dönüşüm görmüyoruz. CHP bence ideolojik bir travma yaşıyor. Yapısal birçok sorunu var. Bu sorunu aşmak için ciddi bir öz eleştiriden geçmediği için daha kalıcı adımlar atamıyor. Devlete atfedilen ne kadar olumsuzluk varsa bunu üzerine alan bir CHP anlayışı var. Fikirlerin yarıştığı bir kongre olmadı. Burada hangi aday hangi görüşü savunuyordu ve o kazandı? Ben çok ümitli değilim açıkçası. Popülizmle değişim sağlanmaz. Sadece isimleri değiştirerek yapısal dönüşüm yapamazsınız. Özellikle son dönemde MHP ile yakınlaşma başka travmalar üretti. MHP'de daha fazla travma üretti. Erdoğan'ın MHP kitlesinden ciddi destek bulmasında bu yaşanan travmanın da bir etkisi olduğu söylenebilir.İkisi de birbirini aşağıya çekmeye başladı' diye konuştu.2015 ANAYASASI İLE İLGİLİ AKDOĞAN: GİDEREK BÜYÜYEN BİR ÜLKE VAR VE GİYSİLERİNİZ SİZE DAR GELİYORAkdoğan, 'Muhalefet destek vermese bile 2015 anayasası olacak mı?' sorusuna; 'Olması gerekiyor. Bu toplumun talebi ve beklentisi. 2023 hedeflerine ulaşabilmemiz için anayasa ve yasalarda ciddi dönüşümler olması gerekiyor. Belki bu başkanlık yarı başkanlığa kadar daha köklü birtakım değişimler yapılması gerekiyor. Giderek büyüyen bir ülke var ve giysileriniz size dar geliyor. Bu olmaz. Bir şekilde bu konuda adım atılması gerekiyor. Ak Parti için öncelikli konulardan biridir bu. Ak Parti tek başına da kalsa bu hedefini geriye düşürmeden yol yürümeye devam edecek. Diğer partileri de zorlayarak kendi sayısal çoğunluğa ulaşsın veya ulaşmasın bu hedefi kaybetmeden yol yürümeye devam edecek. Önümüzdeki seçimler çok kritik. Bu seçimlerde Ak Parti'nin ulaşacağı meclis çoğunluğu önem taşıyor. Anayasadan şikayetçi olan bütün toplum kesimlerinin bir şekilde diğer partiler üzerinde baskı kurması önemli bir husus' diye yantıladı.Bahar DEMİREL / ANKARA, (DHA)
Uçak Yolcularının Korkusu: Türbülans
Bugüne kadar türbülans nedeniyle hiçbir uçak düşmediABD’li ünlü pilot ve havayolu uzmanı Patrick Smith’in ‘’Bir pilota sorun’’ adlı blogunda yayınladığı son yazısı okuyucuları tarafından büyük ilgi gördü. Patrick Simith kendisine yöneltilen bir soru üzerine türbülansın bütünüyle normal bir hava olayı olduğuna ve uçağa hiçbir zararı olmadığına değindi.ABD’li pilot uçak yolcularını tedirgin eden türbülans olayı ile ilgili merak edilen sorulara açıklık getirdi.Patrick Smith, türbülans sırasında pilotların ekstra pek bir hamle yapmadıklarını vurguladı. Ünlü pilot ayrıca, uçakların savunma sisteminin oldukça güçlü olduğunu ve kanatlarının türbülans olayından zarar görmesinin neredeyse mümkün olmadığını belirtti.
Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı
IŞ(İD); Kobane; Halep; 6-7 Ekim olayları; Soma, Ermenek; Yırca: sınırımızda savaş ve insan trajedisi; değişen bölesel/küresel dengeler; sayıları hızla 4 milyona ulaşabilecek mülteciler; suların yuttuğu madenciler; altıbine yakın zeytini yok eden vahşi şirketler, merhametsiz büyümenin yarattığı acı sonuçlar v.b...Dahası, son dönemin en önemli gelişmesi olan Çözüm Sürecinin tılsımı bozuldu. Süreç devam edecek, ama, artık eski güven ve rahatlık kimse de yok.Türkiye, türbülans girdi . Riskler, çalkantılar, belirsizlikler, acılar, kızgınlıklar, güvensizlikler, Türkiye’yi, sıkılan kemerlerin bile rahatlatmadığı bir türbülansa soktu.Tüm bu, her taraftan mantar gibi çıkan sorunlar ve çalkantılar arasında, 2015 Genel Seçimleri'ne gidiyoruz.
Demirtaş'tan Astsubay Açıklaması: 'Bizi Derinden Yaraladı'
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ’ın açıklamalarının ardından HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş da 6-7 Ekim olayları konusunda net konuştu. Demirtaş, Diyarbakır’da bir astsubayın, eşinin yanında öldürülmesini, “Kirli güçlerin çirkin ahlaksız yöntemi”’ diye nitelendirerek, “Olay beni de, bizi de derinden yaraladı” dedi. Hürriyet gazetesinden Deniz Zeyrek , Demirtaş’la 6 Ekim’de başlayıp 50 kişinin ölümüyle sona eren olayları ve çözüm süreci üzerindeki etkilerini konuştu.Demirtaş şunları söyledi:“Olaylar sırasında ölenlerin çoğu Hüda-Par üyesi gibi yansıtıldı ama hiç siyasetle ilgisi olmayan insanlar da yaşamını yitirdi. Güvenlikçilerin öldürdüğü kişiler var. Sivillerin öldürdüğü HDP’liler var. Her kesimin muhasebe yapması lazım. Hükümet işin ucuzuna kaçtı, faturayı HDP’ye kesmeye, HDP’yi siyasi lince tutmaya çalışıp işin içinden çıkmak istedi. Bunlardan biz sorumlu olsaydık hesabını vermekten çekinmezdik. Hükümet ‘düşman’ı yanlış yerde arıyor. Tehlike olan HDP değil, açık olan yaradır. Bölgede bu yarayı kaşımak isteyen çok kesim var. Bu yara kapatılırsa, provokasyona uygun zemin ve fırsatlar yaratılmazsa, bir daha bu tür şeyler yaşanmaz. Bu yara açık kaldıkça, HDP olur olmaz, bu yarayı kaşıyanlar hep çıkar.Sokak meşru bir alandır. Meşruiyetin sınırı da kimsenin canına malına zarar gelmemesidir. Sokak gösterisi, evrensel-ulusal düzeyde haktır. Bu hakkımızı her zaman kullanırız. (6-8 Ekim’de) Yaşananlar konusunda kim nerede denetim ve sorumluluk konusunda söz sahibi ise kendi denetimini yapmak zorunda. Gücünüz varsa, onu disipline edemiyorsanız, o güç sizin değildir. Herkes eminim bu konuda muhasebe yapacaktır. Provokasyon riskini ortadan kaldırmak gerekir. Bazı eksiklikler yaşandı. Biz çağrı yaptığımızda, Hüda-Par binalarına saldırılacağına, Hüda-Par'lılarla gerilim yaşanacağına dair en küçük bir öngörümüz yoktu. Ne yönlendirmemiz, ne teşvikimiz vardı. Doğrusu çağrıyı yaparken böyle bir şey aklımıza da gelmedi. Mevzu Hüda-Par mevzusu değil, Kobani’nin düşmemesi için gündem yaratmaktı. Görünen o ki, bu tür durumlarda meseleyi başka bir tarafa çekmek isteyen kontrollü ya da kontrolsüz güçler devreye girebiliyor. Hiçbir şey olmamış gibi davranamayız. Yaşamını kaybeden, malını kaybeden herkesin canı, malı, huzuru iktidarda olmasak bile aynı zamanda bizim sorumluluğumuzdadır. Yitip giden her can bizim canımızdır. Onun HDP’li, Hüda-Par’lı, AKP’li olup olmadığına bakmayız. İnsanların yaşam hakkı, mal, can güvenlikleri kutsaldır.Türbülans tam anlamıyla geçti sayılmaz. Diyalog vardı ama tıkır tıkır işleyen bir müzakere yoktu. Bu gelişmelerle diyalog da koptu. Diyaloğun başlaması ve hızlı bir şekilde müzakereye geçmek lazım. Geleceğe bakmak daha mantıklıdır. Gerilim yaşanacaksa da siyasi alanda kalsın. Karşılıklı silahlı çatışmaya, ölümlere dönsün istemiyoruz. Siyasi gerilimden çekinmiyoruz. Siyaset arenasında tansiyon yükselebilir, gerilim artabilir, bu olağandır. Yeter ki ölümler olmasın. Çatışmalı günlere dönülmesin diye üzerimize düşeni yapacağız.Yaşananlar hepimizi tedirgin etti. Bir tek insanın bile ölmesi, kimliğinden bağımsız hepimiz için kayıptır. Yüksekova’da vurulan askerler, Bingöl’de vurulan polisler, Kağızman’da infaz edilen PKK’lılar, Diyarbakır’da eşinin yanında infaz edilen astsubay, bütün bunlar çok vahim olaylar. Ölüm var ölüm var. (Diyarbakır’daki saldırı) Yapanlar her kimse son derece çirkin bir şekilde, ahlaksızca bir yöntem seçmişler. Savaş asla olmasın. Ama savaşın bile bir hukuku, ahlakı vardır. Onu bile ayaklar altına alan çevreler kimlerse bunlar ortaya çıkarılmalı. Kirli güçlerin yöntemleriydi bunlar. Diyarbakır’daki astsubayın, eşinin yanında katledilmesi beni de, bizi de hakikaten derinden yaraladı. Ölümlere alışmamamız, tepki göstermemiz lazım.”T24