Görüş Bildir

Teşkilat Haberleri

Teşkilat ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Teşkilat ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

Popüler İçerikler

Instagram'da En Çok Takipçiye Sahip Olan Yerli Diziler!
Televizyonda izlediğimiz yerli dizilerin çoğu en büyük desteğini sosyal medya hesaplarından alıyor. Çoğu dizi reytinglerde kötü sonuçlar alsa da sosyal medyadaki inanılmaz etkileşimlerle sezonlar boyu devam ediyor. Peki, Instagram'da en fazla takipçisi olan yerli diziler hangileri?
Gürakan: MEB Yasası Eğitimin Siyasallaşmasıdır
Türk Eğitim Sen Hatay 2 nolu Şuse Sekreteri Yaşar Gürakan yazılı bir açıklama yaparak hükümetin TBMM’ye sevk ettiği Dersaneler Yasası ile Milli Eğitim Bakanlığındaki müsteşarlar hariç tüm üst düzey kadroların değiştirilmesine ve müdür atamalarının Valilerin yetkisine bırakılmasının amaçlandığını belirtti. Gürakan açıklamasında; “Liyakatli, ehil okul müdür ve müdür yardımcıları devri son bulacak, torpili olanın sırtı yere gelmeyecek, yandaşlar padişah olacaktır. Bu madde ile birlikte 100 bin okul yöneticisinin görevi sona erdirilecektir. Bu durumda akıllara “AKP kendi devletini mi kurmaktadır?” sorusu gelmektedir” dedi.Türk Eğitim Sen Hatay 2 Nolu Şube Sekreteri Yaşar Gürakan yaptığı yazılı açıklamada; “Hükümetin TBMM’ye sevk ettiği Dershane Yasa Tasarısı eğitim camiasında bomba etkisi yarattı. Her zaman olduğu gibi yine ka palı kapılar ardında hazırlanan bu tasarıda sendikamızın asla kabul edemeyeceği hususlar yer almaktadır. TBMM’ye sevk edilen yasa tasarısında dershanelerin kapatılmasının yanı sıra Milli Eğitim Bakanlığı’nın Müsteşar hariç tüm üst düzey yönetiminin değişmesi de yer almaktadır. Daha önce de Eski Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer Teşkilat Yasası çıkararak, Bakanlık Merkez Teşkilatını yerle yeksan etmişti. Şimdi de Hükümet ve Milli Eğitim Bakanlığı bu konuda yeni bir hamle yapmıştır. Demek ki Ömer Dinçer’in Teşkilat Yasası, hükümet nazarında istenen etkiyi sağlamadı ve yeterli sayıda adam kayırılmadı ki, bununla ilgili bir düzenlemeye gidilmesi gündeme geldi. Peki bu ne demektir? Tasarının bu şekliyle yasalaşması halinde Milli Eğitim Bakan -lığı’na ard arda davalar açılacaktır. Zira bu, kazanılmış haklara vurulmuş bir darbedir. Bu, devletteki istikrarın zedelenmesidir. Bu, MEB’in hafızasının yok edilmesi demektir. Değişen bürokratların yerine kimler getirilecektir? Bu kişiler hangi vasıflara sahip olacaktır? Kariyer ve liyakat ilkeleri yine yerle yeksan mı edilecektir? Sırf yandaş diye iş bil-meyen bürokratlar ordusu mu Milli Eğitim Bakanlığı’nı yönetecektir? Yasa tasarısında dikkat çeken bir başka husus da 4 yıl ve üzeri sürelerle okul müdür ve yardımcısı olanların, bu görevlerinin ‘hiçbir işleme gerek kalmaksızın’ sona ereceğidir. Bilindiği gibi okul müdür yardımcıları yazılı sınav, okul müdürleri de yazılı ve sözlü sınav sonucuna göre atanmaktaydı. Ayrıca 5 yıl aynı okulda bulunun okul müdür ve müdür yardımcıları rotasyona tabi tutulmaktaydı. Yasa tasarısında “Okul ve kurum müdürleri, İl Milli Eğitim Müdürünün teklifi üzerine, Müdür Başyardımcısı ve Yardımcı-ları ise Okul kurum veya okul müdürünün inhası ve İl Milli Eğitim Müdürünün teklifi üzerine Vali tarafından dört yıllığına görevlendirilir. Bu görevlendirmelerin süre tamamlanmadan sonlandırılması, süresi dolanların yeniden görevlendirilmesi ile bu fıkranın uygulanmasına ilişkin diğer usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir. Bu fıkra kapsamındaki görevlendirmeler özlük hakları, atama ve terfi yönünden kazanılmış hak doğurmaz” denilmektedir. Yani bu şu anlama gelmektedir: Okul müdür ve müdür yardımcıları bun dan sonra sınav sonuçlarına göre görevlendirilmeyecektir. Okul müdürleri İl Milli Eğitim Müdürlüğünün, Müdür Başyardımcısı ve Yardımcıları da okul/kurum müdürünün inhası ve İl Milli Eğitim Müdürünün teklifi ile Vali tarafından 4 yıllığına görevlendirilecektir. Burada da okul müdür ve müdür yardımcılarının kaderi İl Milli Eğitim Müdürlerinin ve Valilerin yani Hükümetin iki dudağı arasında olacaktır. Kendilerine biat edenler, yandaşlar, torpilliler okul müdür ve müdür yardımcısı olarak 4 yılın ardından bir 4 yıl daha görev yapacak, ancak Hükümetin emir kulu olmayanların görevlerine son verilecektir. Böylece liyakatli, ehil okul müdür ve müdür yardımcıları devri son bulacak, torpili olanın sırtı yere gelmeyecek, yandaşlar padişah olacaktır. Bu madde ile birlikte 100 bin okul yöneticisinin görevi sona erdirilecektir. Bu durumda akıllara “ AKP kendi de -vletini mi kurmaktadır? ” sorusu gelmektedir. Bu insanların sosyal statülerini bir kanunla, bir kalemde nasıl ellerinden alabilir-siniz? Ne yazık ki üst yönetimlere, iktidara biat eden yönetici profili gelmektedir. Bu minvalde Türk Eğitim-Sen, genel olarak olumsuz bulduğu bu rezalet yasa tasarısını protesto edecektir. Gerekirse 800 bin öğretmen ile birlikte her türlü eylemi meşru göreceğiz. ‘Bakan koltuğu’ bundan sonra Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’ya çivi gibi batacaktır. Bakan ve Müsteşar o koltuklarda rahat oturamayacak, sınırsız yetki ile Bakanlıkta istediği gibi at koşturamayacaktır. Hükümet bilmelidir ki; Milli Eğitim Bakanlığı kimsenin tekelinde değildir. Bakanlık ve Hükümet istişare yapmadan, kapalı kapılar ardında alelacele kanun ve yönetmelikler çıkaramaz. MEB’i, tüm eğitim çalışanları ile birlikte yönetemiyorsanız, o koltukları da bir an önce bırakmalısınız” dedi. Haber okunma sayısı: 317
Ak Parti'den Gelen Mail Gazetecileri Ayağa Kaldırdı
AK Parti Kepez İlçe Teşkilatı Basın Müdürü Hamit Aydın adıyla basın kuruluşlarına geçilen 'önemli' ibareli mailde 'AK Parti Kepez ilçe haberlerine önem vermediğiniz ve yayınlamadığınız takdirde abonelikleri iptal edeceğim bilgilerinize.' ifadelerine yer verildi. Basın, yerel ve ulusal basına açıkça tehdit ve şantaj olarak algılanan e-mail'e Antalya lı gazeteciler sert tepki gösterdi. Gazetelerde AK Parti haberlerine yer verilmemesi halinde aboneliklerin kesileceği tehdidinin son günlerde basın üzerinde uygulanan baskıcı ve sindirme politikalarının bir tezahürü olduğunu dile getiren gazeteciler, özgür basının tehlikede olduğunu söyledi. 'BU TARZ TEHDİTLERE KARŞI BİRLİK OLMALIYIZ' Antalya'da AK Parti Kepez İlçe Teşkilatı'nın abonelik iptal tehdidiyle ilgili yazı için gazeteciler tepkilerini dile getirdi. Antalya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı ve Akdeniz Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanı Mevlüt Yeni, şunları söyledi: 'Gazetecileri, yayın kuruluşlarını, haberlerini yapmıyor diye veya haberlerini yapması için tehditvari yaklaşımlar son derece çirkin yaklaşımlardır. Biz yıllardır gazetecilerin özgür çalışmaları konusunda mücadele veriyoruz. Her yayın kuruluşunun kendine özgü yayın politikası vardır. Buna da herkesin saygı göstermesi gerekiyor. Antalya'da bu ve benzer baskıları sık sık görüyoruz ve endişeyle takip ediyoruz. Meslektaşlarımın da uyanık olmalarını istiyoruz. Bu tarz tehditlere ve yaklaşımlara karşı Antalya basınını birlik olmaya çağırıyorum. Biz bir olursak basına yönelik yapılan bu tarz çirkin yaklaşımların önüne geçebiliriz. Yönetim kurulu toplanıp, inceleyip gereğini yapacaktır. Bütün meslektaşlarımı uyarıyorum. Buradan dikkatli olmalarını istiyorum. Seçim döneminde bu tarz şeylerle çok sık karşılaşacağız. Seçim dönemini hasat dönemi gibi görmemek lazım. Herkesi görevini yapmaya davet ediyorum. Elmalar, armutlar her geçen gün birbirine karışıyor. En azından biz Antalya medyası olarak bu konularda hassas olalım. Bu tarz yaklaşımlara etik davranmalı, dik durmalıyız.' 'BU BİR KOMEDİ, BÖYLE BİR ŞEY OLUR MU?' Antalya Ekspres Gazetesi Genel Koordinatörü Haşmet Öyken : 'Bu bir komedi, böyle bir şey olur mu? Herhangi bir siyasi partinin bizim özgürlüklerimize bu türlü bir ambargo koymaları, böyle tehdit vari davranış biçimlerine geçmeleri anlam verilemeyecek ve kabul edilemeyecek bir şey. Bu son zamanlardaki ülkedeki siyasi konjönktürün yerele yansımasıdır. Bir taraftan düğmeye basılmış hareket ettiriliyor. İlçelerden başlayıp daha sonra illere geçecekler. Hangi parti üzerinden gelirse gelsin basın üzerinde böyle bir ambargo kullanma şansı kabul edilemez. Yakın siyasi tarihimizde böylesine saçma bir tavır içerisine kesinlikle girilmemiştir. Yeniden görüşlerini gözden geçirmelerini diliyorum. Böyle bir tavırdan derhal vazgeçilmelidir.' Antalya Körfez Gazetesi İmtiyaz Sahibi Rasim Gündüz : 'Bu bir rezalettir. Anadolu basının daha özgür yayın yapabilmesinin yolları bellidir. Bunlar gazete aboneliği verilecek olan ilanlar ve reklamlardır. Bunlara da siyasi erk göz dikerse, tehdit ederse yerel basından, basın özgürlüğünden bahsetmek söz konusu değildir, kınıyorum. Durumdan vazife çıkaran parti teşkilat temsilcileri olabilir. Yani genelde ülkeyi idare edenler basını hedef gösterirlerse ikinci bir emre ya da işarete gerek kalmaksızın liderine bakan alttaki yöneticiler kendisine durumdan vazife çıkarıp kendisine emir ve talimat verilmese bile etkilenebilir.' 'ONLARI AYAKKABI KUTULARIYLA BAŞ BAŞA BIRAKIYORUZ' Bizim Antalya Gazetesi İmtiyaz Sahibi Olgun Matur: 'Antalya yerel medyası AKP'nin beslemiş olduğu ulusal medyaya benzemez. Biz yerel medya olarak ne bir gazete aboneliğine ne de onların kör bir kuruş reklam paralarına ihtiyacımız yok. Onlar iptal etmeden ben bu mailden sonra aboneliğimi iptal edip onlara gazetemi göndermiyorum. Biz AK Parti'nin beslediği ulusal medyaya benzemeyiz. Bu mailden sonra aboneliklerimizi kendimiz iptal ediyoruz. Onları ayakkabı kutularıyla baş başa bırakıyoruz. AKP Kepez İlçe Teşkilatı'nın haberlerine yer vermeyeceğiz.' TEHDİT MAİLİ ATAN TEŞKİLATTAN AÇIKLAMA İlk atılan mailin üzerine tepkiler alan AK Parti Kepez İlçe Teşkilatı, basın kuruluşlarına ikinci bir mail attı. Maili atan kişinin basın biriminde bir görevi olmadığı, sadece AK Parti gönüllüsü olduğu, gerekenin yapılacağı belirtildi. AK Parti Kepez İlçe Başkan Vekili Yusuf İşeri, basın özgürlüğünden yana tavır takınmış ve bugüne kadar bu yönde hareket etmiş bulunmakta olduklarını söyledi. Yusuf İşeri imzalı mailde şu ifadelere yer verildi: 'AK Parti Kepez Teşkilatı adına bugün bir haber geçilmiş gibi görünse de mailde adı geçen şahsın partimizde hiçbir resmi görevi bulunmamakta olup gönüllülük esasında yüzlerce binlerce AK gönüllüden bir tanesidir. Konu ile ilgili gerekli işlemler yapılacaktır...' Kepez İlçe Teşkilatı Basın Müdürü Hamit Aydın ise yazdığının kesinlikle bir tehdit olmadığını savundu.
"Demokratikleşme Paketi" Kabul Edildi
'Demokratikleşme paketi' olarak bilinen Temel Hak ve Hürriyetlerin Geliştirilmesi Amacıyla Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapan Kanun Tasarısı, TBMM Genel Kurulu'nda kabul edildi.Kanuna göre, hem yerel hem de genel seçimlerde her türlü propaganda, Türkçenin yanı sıra farklı dil ve lehçelerde de yapılabilecek. Siyasi partiler, tüzüklerinde yer almak ve 2’den fazla olmamak koşuluyla eş genel başkanlık sistemini uygulayabilecek. Siyasi partilerin, bir ilçede teşkilatlanmaları için beldelerde teşkilat kurma zorunluluğu kalkacak. Siyasi partilere devlet yardımı yapılabilmesi için milletvekili genel seçimlerinde alınması gereken oy oranı yüzde 7'den yüzde 3'e indirilecek. Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının kullanılacağı yer ve güzergahı, ilgili belediye başkanları ile siyasi partiler, meslek örgütleri ve sendikaların görüşü alınarak, mahallin en büyük mülki amiri tarafından belirlenecek. Toplantı ve gösteri yürüyüşünün yapılacağı yer ve güzergahlar, yerel gazeteler ile valilik ve kaymakamlık internet sitelerinde ilan edilecek. Açık yerlerdeki toplantı ve yürüyüşler, güneş batmadan önce dağılacak şekilde, kapalı yerlerdeki toplantılar ise saat 24.00'e kadar yapılabilecek. Düzenleme kurulu Toplantı ve gösteri yürüyüşleri sırasında hükümet komiserinin görev ve yetkileri, düzenleme kuruluna verilecek. Toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde katılımcıların ve konuşmacıların ses ve görüntüleri, kolluk tarafından yapıldığı belli olacak şekilde kaydedilebilecek. Bu kayıtlar, şüphelilerin ve suç delillerinin tespiti dışında başka bir amaç için kullanılamayacak. Toplantının amacı dışına çıktığı veya düzen içinde gerçekleşmesi imkansız gördüğü takdirde kurul veya toplanamadığı takdirde kurul başkanı, dağılma kararı alacak ve durumu derhal yetkili kolluk amirine bildirecek. Düzenleme kurulu veya kurul başkanı, kanuna aykırı hale dönüşmesi durumunda, toplantı veya gösteri yürüyüşünün sona erdiğini topluluğa ilan edecek ve durumu derhal yetkili kolluk amirine bildirecek. Kurulun veya kurul başkanının bu görevi yerine getirmemesi halinde, durum yetkili kolluk amirince mahallin en büyük mülki amirine bildirilecek ve mülki amirce toplantının sona erdirilip erdirilmeyeceğine karar verilecek. Mülki amir, yazılı veya acele hallerde, sözlü emirle, mahallin güvenlik amirlerini veya bunlardan birini görevlendirerek olay yerine gönderecek. Farklı dil ve lehçelerde eğitim, öğretim Özel Öğretim Kurumları Kanunu hükümlerine tabi olmak üzere, Türk vatandaşlarının günlük yaşamlarında geleneksel olarak kullandıkları farklı dil ve lehçelerle eğitim ve öğretim yapmak amacıyla özel okullar açılabilecek. Bu kurumlarda eğitim ve öğretimin yapılacağı dil ve lehçeler, Bakanlar Kurulu kararıyla tespit edilecek. Kanunla, anayasada öngörülen temel hak ve hürriyetlerden biri olan eğitim ve öğretim hakkının kullanılmasının engellenmesi yaptırım altına alınıyor ve bu suç için belirlenen ceza artırılıyor. Cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla; devletçe kurulan veya kamu makamlarının verdiği izne dayalı olarak yürütülen her türlü eğitim ve öğretim faaliyetlerine, kişinin eğitim ve öğretim hakkının kullanılmasına, öğrencilerin toplu olarak oturdukları binalara veya bunların eklentilerine girilmesine veya orada kalınmasına engel olanlara, 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası verilecek. Kamu kurumlarında veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarında verilen ya da kamu makamlarının verdiği izne dayalı olarak sunulan hizmetlerden yararlanılması hakkının engellenmesinde de 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası uygulanacak. Yaşam tarzına müdahale suç kapsamında Kişilerin toplu ibadetleri yanı sıra bireysel ibadetlerinin engellenmesi de suç olarak düzenleniyor. Kişinin dini inancının gereğini yerine getirmesinin engellenmesi yaptırım altına alınıyor. Kişilerin Anayasa'da ve Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerde güvence altına alınan dini inanç, düşünce ve kanaatleri açıklama özgürlüğünün cebir veya tehdit kullanılarak engellenmesi suç olarak tanımlanıyor. Dini inancın gereğinin yerine getirilmesinin veya dini ibadet, ayinlerin bireysel ve toplu olarak yapılmasının cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla engellenmesi halinde, fail bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına çarptırılacak. Cebir veya tehdit kullanarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla bir kimsenin inanç, düşünce veya kanaatlerinden kaynaklanan yaşam tarzına ilişkin tercihlerine müdahale eden ve bunları değiştirmeye zorlayan kişiye de aynı ceza verilecek. Nefret suçu Kanunla, 'ayrımcılığın' yanı sıra 'nefret suçu' da kanun kapsamına alınıyor. Böylece söz konusu suçun nefrete dayalı ayrımcılık olduğuna vurgu yapılıyor. Dil, ırk, milliyet, renk, cinsiyet, engellilik, siyasi düşünce, felsefi inanç, din veya mezhep farklılığından kaynaklanan nefret nedeniyle; bir kişiye kamuya arz edilmiş olan bir taşınır veya taşınmaz malın satılmasını, devrini veya kiraya verilmesini, bir kişinin kamuya arz edilmiş belli bir hizmetten yararlanmasını, işe alınmasını, olağan bir ekonomik etkinlikte bulunmasını engelleyen kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacak. Köylere eski isimleri geri verilebilecek Kanunla, köy isimlerinin resen değiştirilmesine yol açan hükmü kaldırılarak, köylere, eski isimlerinin geri verilmesine imkan tanınıyor. Kanunun, 'Türkçeden başka dil ve yazı kullanamazlar' ibaresi madde metninden çıkarılarak, ön seçimler esnasında yapılacak propagandalarda Türkçeden başka dil ve yazı kullanılması yasağı kaldırılıyor ve adayların ön seçim propagandasında kendilerini Türkçeden başka dil ve yazıyla da ifade edebilmelerine imkan sağlanıyor. Her çeşit fitre, zekat, kurban derisi ve bağırsak yardımlarının sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarının geliri sayılmasına ilişkin düzenleme yürürlükten kaldırılıyor. Şapka İktisası Hakkında Kanun ile Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanunda yasaklanan eylemler ve yükümlülüklere aykırı davranmayı suç olarak düzenleyen Türk Ceza Kanununun 222. maddesi yürürlükten kaldırılıyor. Tasarıda, 'terör eyleminden mahkum olanların da aralarında bulunduğu bazı suçlardan' mahkum olanların, siyasi partilere üye olamayacakları ve üye kaydedilemeyeceklerine ilişkin düzenleme yürürlükten kaldırılıyordu. Ancak AK Parti'nin verdiği değişiklik önergesi ile bu maddede değişiklik yapılarak, mevcut hüküm korundu. Buna göre, kamu hizmetlerinden yasaklılar; basit ve nitelikli zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, kaçakçılık suçları, resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma veya devlet sırlarını açığa vurma suçlarından biriyle mahkum olanlar; taksirli suçlar hariç beş yıl ağır hapis veya beş yıl ve daha fazla hapis cezasına mahkum olanlar, terör eyleminden mahkum olanlar siyasi partilere üye olamayacak ve üye kaydedilemeyecek. Terörle Mücadele Kanunu'na gerek yok Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Terörle Mücadele Kanunu'na şu anda ihtiyaç olmadığını, bu kanundaki bütün maddelerin karşılığının Türk Ceza Kanunu'nda olduğunu söyledi. Atalay, TBMM Genel Kurulu'nda görüşülen, 'Demokratikleşme paketi' olarak bilinen Temel Hak ve Hürriyetlerin Geliştirilmesi Amacıyla Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapan Kanun Tasarısının 2. bölümü üzerinde milletvekillerinin eleştiri ve sorularını yanıtladı. Adalet Bakanlığı'nın yeniden yargılama ile ilgili çalışması olduğunu belirten Atalay, 'Bu konuda kapsam vesaire ne kadar, onun hacmini bilmek gerekiyor' dedi. Atalay, Terörle Mücadele Kanunu'na şu anda ihtiyaç olmadığını, kanundaki bütün maddelerin karşılığının Türk Ceza Kanunu'nda olduğunu ifade ederek, 'Bu kanunun kalkmasıyla hiç bir boşluk oluşmuyor. İleriki bir zaman içinde onun da yapılması gerektiğini düşünüyorum' diye konuştu. Tutukluluğun bir ceza değil tedbir olduğuna ve bunun mümkün olduğunca kısa sürmesi gerektiğine inandığını belirten Atalay, tutukluluğun süresinin son yapılan çalışmayla 5 yıla indirilmesinin olumlu bir gelişme olduğunu kaydetti. Atalay, tutuklamayı zorlaştıran epey düzenleme yaptıklarını söyledi. Başbakan Yardımcısı Atalay, tasarının, 'Yer isimlerinin değiştirilmesine ilişkin maddesiyle' ilgili de açıklama yaptı. 1949 yılında ilgili kanunla devlete, Türkçe olmayan yer isimlerini değiştirme görevi verildiğini belirten Atalay, '12 bin kadar yer ismi değişmiş. Bazen o ismin kökeni belli değil ama yıllardır oralarda o isimlerle biliniyor. Şimdi yapacağımız düzenlemeden sonra vatandaş kendi yaşadığı yerin ismini değiştirmek istiyorsa referandum yapacak, sonucunu da İçişleri Bakanlığı'na gönderecek. O yerin ismi de İçişleri Bakanlığı'nın onayı ile değiştirilecek' diye konuştu. Muhabir: Coşkun Ergül/Ali Hakan Der | AA
'Yazıklar Olsun Sana Bülent Arınç!'
Adalet eski bakanlarından Şevket Kazan, SP'nin Kahramanmaraş'taki seçim bürosunu ziyaret ederek partililerle bir araya geldi. SP İl Başkanı Mustafa Tüten tarafından karşılanan Kazan, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ı eleştirdi. Şevket Kazan, konuşması sırasında okunan ezanı duyunca görevlilerden kapının kapatılmasını isteyerek şöyle dedi:'Ezan da okunuyor ama ne yapalım, şunu tamamlayalım yarıda kalmasın. Kapıyı da kapat sen. Hiç olmazsa ezanın sesini duymak lazım ama, bu konuyu da bitirmemiz lazım. Çünkü namaza yetişilmesi lazım.''BEN BU ACZMENDİLERİ ALDIM, CEZAEVİNE KOYDUM''Bu defa aczmendiler çıktı. Ellerinde bastonlar bilmem neler. Şimdi yine Sütçü İmam'ın kabrini ziyaret ederken bir baktım karşımda aczmendiler. Ben bu aczmendileri aldım, cezaevine koydum. Neymiş efendim. Dinle alakası yok. Sadece gösteri yapıyorlar. Ellerinde bastonlar; şunlar, bunlar dönüp duruyorlar. Ne yapıyorsun sen şimdi? Senin yaptığın ne zikre benzer, ne fikre benzer. Ondan sonra şimdi burada ilk defa gördüm. Gazetelerin bulamadıkları şeyler bunlar. Bunlar Türkiye'nin gündemine geldi oturdu. Her Allah'ın günü irticai haberler. Kadınları televizyonlara çıkartıyorlar. Kadınlar ahkam kesiyor. O konuşuyor, şu konuşuyor o caiz, bu caiz değil. Yahu kimsin, nesin hangi bilgiyle konuşuyorsun. Ortalık allak bullak. Bu allak bullak ortalıkta sen hükümet olarak iş yapmaya çalış.''MİLLİ GÖRÜŞ'Ü ANLAYAMAMIŞSIN'Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın 'Biz dünya meselelerine eskiden at gözlüğüyle bakıyorduk, aşiret usulü idare ediliyorduk' sözlerine tepki gösteren Kazan, şunları söyledi:'Bülent Arınç bir beyanat vermiş. Efendim biz Fazilet Partisi'ndeyken Erbakan hocayla beraber çalışırken 'Dünya meselelerine eskiden at gözlüğüyle bakıyorduk, aşiret usulü idare ediliyorduk.' Bizimle çalışırken siz teşkilat olarak böyle bir şey hissettiniz mi? Ama adam öyle diyor. Yıllarca 'milli görüş' konferansları vermiş birisiydi. Bülbül gibi de konuşur, güzel de konuşur. Benim ona cevap vermem lazım. Ben mecliste de değilim nereden cevap vereceğim. Bari kitabıma yazayım da cevabı herkes okusun. Yazıklar olsun sana Bülent Arınç. Yıllarca milli görüş konferansı veren sana yazıklar olsun. Bu kadar konferansını verdiğini 'milli görüş'ü anlayamamışsın. Milli görüşü 'dünya meselelerine at gözlüğüyle bakmak' olarak tarif ediyorsun. Sana yazıklar olsun. Milli görüş, dünya meselelerine at gözlüğüyle bakmak değil, değil, tevhit akidesini kalbin merkezine oturtup kalp gözüyle dünyaya bakmaktır.'İL BAŞKANINA 'OĞLUM LAF KARIŞTIRMA'Şevket Kazan, konuşması sırasınhda arkasından sesi gelen Saadet Partisi İl Başkanı Mustafa Tüten'e dönerek 'Oğlum laf karıştırma. Bak dinle, laf karıştırma. Bak sus dinle' diyerek tepki gösterdi.Konuşmasının sonunda partililerden SP adaylarına destek isteyen Şevket Kazan, Ankara'ya döndü.Mücahit YOLCU / KAHRAMANMARAŞ (DHA)
HDP'ye Saldırılar Sürüyor
Türkiye en gergin yerel seçim arifesini yaşarken, Halkların Demokratik Partisi (HDP) yetkililerine ve teşkilat binalarına yönelik saldırılar kaygı verici boyutlara ulaştı. Son olarak sosyal medyada örgütlenen yaklaşık bin kişilik bir grubun Muğla’nın Fethiye ilçesindeki ilçe örgütü açılış törenine saldırması, bugüne kadar HDP’ye yapılan diğer saldırıları gündeme getirdi. Hemen hemen her saldırıda, HDP’li yetkililerin de belirttiği üzere kamu görevlilerinin olayları engellemekte ‘zaafiyet’ göstermesi dikkat çekiyor.    ‘Kamu görevlileri kışkırtıyor’ HDP Eşbaşkanı ve Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, Radikal’e verdiği demeçte, ‘ İzmir Urla’daki saldırıyı emekli bir özel harp görevlisinin, Ordu’daki saldırıyı üniversitede görevli bir okutmanın kışkırttığını, Fethiye’de ise belediye başkanı ve emniyet müdürünün saldırganların istediği yönde hareket ettiğini’ ileri sürdü. Bugüne kadar HDP’ye yapılan saldırılar şöyle: 8 Mart: Giresun’da HDP seçim otobüsü, polis eşliğinde Kürkçü’nün partililere sesleneceği Bulancak Cumhuriyet Meydanı’na gelirken kalabalık bir grup tarafından taşlandı. 7 Mart: Seçim çalışmaları için Ordu’ya giden Ertuğrul Kürkçü, parti binasındayken bir grup tarafından protesto edildi. Uzun süre büro önünden ayrılmayan protestocular yüzünden saatlerce içerde beklemek zorunda kalan Kürkçü’yü polis arka kapıdan taksiyle kaçırmaya çalıştı, ancak bu kez de protestocu grup taksiye saldırdı. Olaylar kitlesel gösteriye dönüşüyor 5 Mart’ta Aksaray’da İl Başkanlığı binası açılışında laf atmayla başlayan olaylar kitlesel gösteriye dönüştü, 30 kadar kişi yaralandı. 4 Mart’ta Keşan’da, HDP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel’in seçim otobüsüne yaklaşık 30 kişilik bir grup Türk bayrağı açarak taşla saldırdı.Seçim bürosu açılmadan taşlandı 23 Şubat günü İzmir’in Urla İlçesi’nde seçim bürosu açma hazırlığındaki HDP’lilere yönelik bin kişilik bir grubun saldırısıyla başlayan olaylarda dördü ağır dokuz kişi yaralandı. Aynı gün, İstanbul’da Kadıköy’de de HDP İstanbul Büyükşehir Belediyesi Eş Başkan Adayı Sırrı Süreyya Önder’in katılımıyla gerçekleşen mitingin ardından parti seçim otobüsü saldırıya uğradı. 27 Şubat: Yaklaşık 300 araçlık bir konvoyla Urla’ya gitmek isteyenHDP’liler polis engeliyle karşılaştı. HDP’liler polis eşliğinde ilçeden ayrılırken, ilçe girişinde bekleyen HDP’lilere de polis tazyikli suyla müdahale etti. Kaynak: Diken
Paralel Yapı Devletin Gizli Sırlarını Sattı
İstanbul Emniyet Müdürü Selami Altınok, Erzurum Palandöken Gazetesi Başyazarı Mehmet Şener'e paralel yapının iç yüzünü anlattı.Paralel yapının devletle oynamaya kalktığını ifade eden Altınok, buna izin vermeyeceklerini söyledi. Altınok, konuyla ilgili yaptığı açıklamasında, '17 Aralık'tan buyana hasar tespiti yapmaktayız. Ortaya çıkan tablo öyle vahim öyle vahim ki, birileri bu milletin müşterek kurdukları devlete kastetmişler ve dış güçlerden aldıkları destekle devletimizin ne kadar sırrı ve gizli bilgisi varsa yabancı istihbarat örgütlerine servis etmişler. Bu kanun dışı oluşuma karşı hukuki altyapı hazırlanmakta. Herkes çok yakında devletin bu paralel yapıya karşı nasıl bir yasal prosedür izleneceğini görecek. Biz asırlık devlet geleneği olan bir milletiz. Üç beş korsana teslim mi olacaktık.' ifadelerini kullandı.Altınok, açıklamalarına, ' Paralelciler gem'i öyle azıya almışlar ki ülkede dinlemedik kimse bırakmamışlar. Şimdi kendileri sonlarının geldiğini anladı. Yıllar yılı emniyet bünyesinde ne kadar yasadışı iş yapmışlarsa giderken izlerini silmeye çalışmışlar ama teşkilat içerisinde vicdan ehli insan sayısı onlardan daha çok. Biz şimdi işte o suç delillerini teker teker tespit ediyoruz.' ifadelerini de ekledi.
AKP'den 50 Kişilik 'Cemaat' İstifası
AKP İzmir teşkilatlarında cemaate yakın parti yöneticileri yollarını ayırıyor. Aralarında AKP Bornova İlçe Başkan Yardımcısı Yusuf Kuşkapan ve İl Gençlik Kolları Başkan Yardımcısı Kemal Gülpınar'ın bulunduğu 50 kişi partilerinden istifa etti. AKP İzmir teşkilatlarında cemaate yakın parti yöneticileri yollarını ayırıyor. Aralarında AKP Bornova İlçe Başkan Yardımcısı Yusuf Kuşkapan ve İl Gençlik Kolları Başkan Yardımcısı Kemal Gülpınar'ın bulunduğu 50 kişi partilerinden istifa etti. DHA'dan Elif Demirci'nin haberine göre, Gülpınar, 'Yüzlerce ülkede okulları, eğitim kurumları bulunan insanlara gerçekleştirilen hareketleri kabul etmiyoruz ve istifa ediyoruz' dedi. AKP İl Gençlik Kolları Başkan Yardımcısı Kemal Gülpınar, yaptığı basın açıklamasında cemaate yönelik eleştiriler nedeniyle partiden ayrılma kararı aldıklarını belirterek, 'Ne yazık ki son bir yıldır ülkemizde yaşanmakta olan bazı olaylar sebebiyle AK Parti İzmir il gençlik kollarındaki görevlerimizden istifa ediyoruz. Kendilerini muhafazakar olarak adlandıran bazıları bizi hain, bölücü ve müfteri olarak ilan etti. Bizler 2010'dan bu yana demokratik dönüşüm teorisine inandığımız için askeri vesayetin sonlandırılması ve çevrenin taleplerinin merkezde dile getirilmesi adına 'yetmez ama evet hareketi' ile beraber AK Parti'ye dahil olmuştuk. Fakat son zamanlarda demokratikleştirme önündeki reformların durdurulması, dış politikamızda yaşanan üzücü gelişmeler, Türkiye'deki milliyetçiliğin karşılıklı olarak yükselmesi, toplumsal kutuplaşmanın artması, yolsuzluk soruşturmalarında takınılan tavır ve davranışlar, belirli sivil iradelere yönelik hareketler bizi çok üzdü. Yüzlerce ülkede okulları, eğitim kurumları bulunan birçok insana yönelik gerçekleştirilen hareketler ve askeri vesayetin kontrol edilemeyen bürokratik vesayete dönüştürülmesinden dolayı istifa ediyoruz' dedi. SOSYAL MEDYADAN SAVAŞ AÇILDI AKP'den istifa eden Gülpınar, sosyal medyadan kendilerine ağza alınmayacak hakaretler yapıldığını öne sürerek, şunları söyledi: 'Bugün bir avuç kişiyiz ama diğer arkadaşlarımıza da örnek olacaktır. Bu haksızlığa, hukuksuzluğa karşı bizler bir ses vermek istiyoruz. Karıncaya söylenen gibi 'sizin sırtınızdaki su nedir ki gidip ateşi söndürmeye çalışıyorsunuz' deniyor. En azından tarafımızı belli ediyoruz. Berkin Elvan'la ilgili olarak gerçekleşen üzücü durumlara karşı da üzüntümüzü ifade ediyoruz. Fake hesaplar yoluyla hem şahsımıza hem yakınlarımıza ciddi tehditler yapıldı. Devam etmesi halinde hukuksal yolları kullanacağımızı ifade ediyoruz. Kimsenin davranışları ve yaşananlardan dolayı kırgın değiliz. Rövanşist bir tutum içinde olmayacağız. Yeni Türkiye'nin siyasi kodlarını tüm herkesi kucaklayacağına inanıyoruz. Biz sandığa inanıyoruz. İnsanların düşüncelerini sandık yoluyla dile getirmelerini istiyoruz. Biz AK Parti çakısı altında ülke politikalarına bir şeyler katmak istedik. Bugün artık AK Parti'nin belli bir üretimden ziyade daha çok çatışma odaklı bir takım icraatlarda bulunuyor olması bizi son derece üzmüştür. 'Yetmez ama evetçiler' liberaller ve diğer bir takım topluluklarla olan sıkıntılı münasebetler bugün hizmet hareketiyle devam ediyor. Bu AK Parti'nin kuruluş amacına, söylemlerine uymuyor. Son dönemde artan bu durum ciddi rahatsızlık yarattı.' KİMLER İSTİFA ETTİ İl Gençlik Kolları Başkan Yardımcısı Kemal Gülpınar, İl Gençlik Kolları Yönetim Kurulu Üyesi Süleyman Gök, AKP Bornova İlçe Başkan Yardımcısı Yusuf Kuşkapan, Bornova Gençlik Kolları Teşkilat Başkanı Kerim Yakut, AKP Bornova Gençlik Kolları eski Yerel Yönetimler Başkanı Harun Ünal, AKP Bornova Gençlik Kolları eski yöneticisi Niyazi Zeybek'in aralarında bulunduğu 50 kişi partilerinden istifa etti.
Başbakan'a Tazminat Davası Açtı, Açığa Alındı
BAYRAM KAYA, FAZLI MERT HABERLER gündemEmniyet Genel Müdürlüğü eski İstihbarat Dairesi Başkanı Ramazan Akyürek’in açığa alınmasının ardından yeni bir dalga daha geldi. Eski Muş Emniyet Müdürü Muharrem Durmaz, istihbarattan sorumlu Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı Hami Güney, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Şube Müdürü Yakup Saygılı’nın da aralarında bulunduğu 40’a yakın emniyet müdürü, amir ve polis açığa alındı. Açığa alınan müdürlerden Yakup Saygılı ve Nazmi Ardıç, ‘görevlerini yaptırmadığı’ gerekçesiyle Başbakan Tayyip Erdoğan hakkında 50 bin liralık tazminat ve ceza davası açmıştı.Emniyet Genel Müdürlüğü’nde sular durulmuyor. 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasının ardından yaklaşık 10 bin personelin tasfiye edilmesinin ardından, şimdi de teşkilat mensuplarının silah ve kimliklerine el konuluyor. Alınan bilgilere göre, İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın talimatıyla Emniyet Genel Müdürlüğü’nde 5 kişilik bir ekip kuruldu. Bu ekip, Cemaat ile irtibatlı olduğu iddiasıyla emniyet müdürü, amir ve polislerle ilgili olarak kapsamlı bir çalışma başlattı. Bu kapsamda yolsuzluk soruşturmasından sonra görevinden uzaklaştırılan emniyetçilerin yeniden teşkilata dönmemesi için bazı soruşturma dosyaları raftan indirildi. Ardından da görevden almalar başladı.Ramazan Akyürek’in açığa alınmasından sonra dün de kapsamlı bir tasfiye furyası yaşandı. İlk olarak daha önce Ankara ve İstanbul terörle mücadele ve istihbarat şubelerinde görev yapan polis şefleri hedef alındı. Bu kapsamda İstanbul ve Ankara’da 20’si rütbeli emniyet müdürü toplam 40 polis açığa alındı. Meslekten uzaklaştırılan emniyet personelinin maaşlarına da hukuksuz bir şekilde el konulduğu iddia ediliyor. Açığa alınan emniyet müdürlerinin bir kısmına baskı yapıldığı ve itirafçı olmaları istendiği öne sürülüyor. Ayrıca eski Mali Şube Müdürü Yakup Saygılı ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Nazmi Ardıç, Başbakan Erdoğan hakkında “Görevimi yaptırmıyor” gerekçesiyle 50 bin liralık tazminat ve ceza davası açmıştı.