Görüş Bildir
Haberler
Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı

Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı

Batuhan
08.01.2016 - 10:55 Son Güncelleme: 08.01.2016 - 15:48

Türkmenler Türkiye'ye Neden Kızgın? | Fehim Taştekin | Al monitör

Kerbela'da İmam Hüseyin Türbesi içindeki müzeyi gezerken İslam Devleti (İD) ile savaşta yaşamını yitirmiş birinin cenazesini Hz. Hüseyin'in makamına getirdiler. Cenaze bir Türkmen gencine aitti. Cephede ölen birçok kişinin cenazesi, toprağa gömülmeden önce Necef ya da Kerbela'daki türbelere getiriliyor. Savaş kuzeyde yaşanıyor, ağıtlar ise güneyde yakılıyor.

Musul ve Tel Afer’deki Şii Türkmenler, İD’in gelişiyle yerlerinden oldu. Şimdi İD’e karşı Haşd El Şaabi’nin (Halk Seferberliği) ön saflarında savaşıyorlar. Al-Monitor'a konuşan yerel kaynaklara göre Haşd El Şaabi’ye katılan Türkmenlerin sayısı 12 bin civarında. Mesela Ali Ekber Tugayı’nın 5000 savaşçısından 500’ü Tel Aferli Türkmen. Kerbela’da devlet hastanesinde ziyaret ettiğim beş yaralıdan ikisi Türkmen çıktı. Irak’ın özel timi Şurt El İttihadiye’de de Türkmenler öne çıkıyor. Ayrıca son bir buçuk yılda Kerkük, Taze Hurmatu ve Tuz Hurmatu’daki Türkmenler silahlandı. Türkmenlerin Haşd El Şaabi çatısı altında örgütlenmesi, statüsü tartışmalı bölgeleri Kürdistan sınırlarına katmaya çalışan Erbil yönetiminin hesaplarını da zora sokan bir gelişme. Türkmenler 'Nasıl olsa Türkiye bizim haklarımızı garanti eder' diyerek 2014 öncesinde silahlı bir oluşum içine girmemişti.

Kaynak: http://www.al-monitor.com/pulse/tr/co...
İçeriğin Devamı Aşağıda

Kuzey Kore H-Bombasını Ne Yapacak? | Sami Kohen | Milliyet

Uzun bir süreden beri Ortadoğu üzerinde odaklanmış olan dikkatler, birdenbire Kuzey Kore’nin yaptığı hidrojen bombası denemesiyle Uzakdoğu’ya çevrilmiş bulunuyor.

K. Kore bizden çok uzak bir ülke. Bu nedenle onun yeni tip bir nükleer silaha sahip olması ilk bakışta bizi o kadar ilgilendirmeyebilir. Ne var ki bu küreselleşme çağında yeryüzünün herhangi bir yerinde olup bitenin, siyasetten ekonomiye kadar muhakkak bir etkisi oluyor.

Bu bakımdan K. Kore’nin atom bombası stokuna şimdi bir de H-bombasını eklemek üzere olmasını görmezden gelmek mümkün değil.

Nitekim bütün dünya şimdi şu soruların yanıtını arıyor: K. Kore neden nükleer silahların peşinde? Bu silahları ne yapacak? Kime karşı kullanacak?

Kaynak: http://www.milliyet.com.tr/kuzey-kore...

Facebook'tan Ceset Fotoğrafları İçin Açıklama Geldi Ama... | Ezgi Başaran | Radikal

Aynı gün, Facebook'un Türkiye'deki yetkilileri benimle irtibata geçti ve sözünü ettiğim adresleri ve fotoğrafları göndermemi istedi.

Geçtiğimiz çarşamba günü bu köşede “Bir özgürlük alanı olarak Facebook, Twitter ve Kürtler” başlıklı bir yazı yazmıştım.

Jandarma ve polis özel harekat mensubu bazı kişilerin açtığı sayfalarda korkunç fotoğraf ve yorumların yer aldığını söylüyordum: “Jandarma Özel Harekat’ın (JÖH) birden çok Facebook sayfası var. Yüreğiniz kaldırıp da bakabilirseniz daha bir çok feci ceset fotoğrafı ve korkutucu yorumla karşılaşırsınız. Tarif edebileceğim ya da bir bölümünü alıp buraya koyabileceğim türden değiller, inanın.

Okullara girip tahtaya “İtaat et” yazanlardan ve paylaşanlardan söz etmiyorum. Zira söz oraya gelemiyor bile. Kan ve şiddetin görünür halinden, parçalanmış ceset fotoğraflarından bahsediyorum.

Kaynak: http://www.radikal.com.tr/yazarlar/ez...

Metin Göktepe'siz Geçen 20 Yıl | Yücel Özdemir | Evrensel

Yoldaşımız, can dostumuz, çalışma arkadaşımız Metin Göktepe bundan tam 20 yıl önce, devletin kolluk güçleri tarafından Eyüp Spor Salonu’nda dövülerek katledildi.

Aradan 20 yıl geçtiği halde bu alçakça cinayet ve sonrasında yaşananlar halen hafızalarımızda dünmüş gibi duruyor.

Nasıl durmasın ki...

Günlerden pazartesiydi. Devlet yine devletliğini yapmış, cezaevinde iki devrimci tutsağı katletmiş, Metin cenaze törenini izlemek için olay yerine ulaşmaya çalışırken gözaltına alınmıştı.

Metin; ülkenin en büyük kentinde, devletin güvenlik güçlerine defalarca “Gazeteciyim” dediği halde katledildi. Kim olduğunu, ne yaptığını bilerek öldürdüler.

Kaynak: http://www.evrensel.net/yazi/75710/me...

Günlük Hayatta Görme Engelli Olmak | Ayşegül Domaniç Yelçe | Hürriyet

Ocak ayının ikinci haftası olan 7-14 Ocak tarihleri arası her yıl Beyaz Baston Körler Haftası olarak anılır. Baston, çağlar boyunca körlerin bağımsızlaşmasını ve özgürleşmesini simgeleyn en önemli araç olmuştur. Basit bir değnekten evrimleşerek baston haline gelen nesnenin beyaz baston oluşunun öyküsü yirminci yüzyılın başlarına uzanır. 1921 yılında Londra’da trafik kazası sonucu görme yetisini yitiren bir fotoğraf sanatçısı çevredekilerin kendisinin kör olduğunu anlaması için bastonunu beyaza boyar. Londra sokaklarında beyaz bastonuyla dolaşan bu sanatçının deneyimi o denli başarılı olur ki, 1931 yılında Fransız Körler Örgütü körlerin bastonunun beyaza boyanmasını kararlaştırdı.

Kaynak: http://sosyal.hurriyet.com.tr/yazar/a...

Erdoğan Başkan Olsaydı Onun İçin Ne Değişirdi ki? | Mehmet Barlas | Sabah

Siyaset meydanında esip gürleyenler, yapıcı hiçbir söz söylemeyip sadece neyi veya kimi istemediklerini anlatarak vakit geçirenler ve sürekli seçim kaybeden ana bunu da bir türlü kabullenmeyenler için, bir kabadayı fıkrası vardır.

Hâlâ sırtında sanıyor

Mahalledeki çok azgın bir eşek, sırtına binen herkesi fırlatıp yere atıyormuş. Mahallenin kabadayısı bunu duyunca gelip, eşeğin sırtına binmiş. Ama eşek taşıdığı kişinin kim olduğuna aldırmadığı için yine tepinmeye, sıçramaya başlamış... Ve sonunda sırtındaki mahallenin kabadayısını da yere fırlatmış. Kabadayı yerde perişan, hâlâ sıçrayan ve tepinen eşeğe bakıyormuş... O sırada kendisini acıyarak izleyen mahallelinin farkına varmış... Dönmüş onlara, ' Şu eşeğe bakın, beni hâlâ sırtında sanıyor ' demiş.

Gerçekler

Yeni Anayasa için Başbakan Davutoğlu'nun iki muhalefet lideriyle yaptığı görüşmeden bir uzlaşma işareti çıkmadı. Özellikle ' Başkanlık Sistemi ' arayışlarına karşı tavır koyduklarını haberlerden öğrendik.

Kaynak: http://www.sabah.com.tr/yazarlar/barl...
İçeriğin Devamı Aşağıda

Suriye Semaları Parsellenirken Türkiye Tümüyle Oyun Dışı | Amberin Zaman | Diken

PKK’nın Suriye kolu olarak tarif edilen Halk Savunma Güçleri (YPG) 26 Aralık günü Fırat Nehri üzerindeki Tişrin Barajı’nı IŞİD’in elinden almayı başardı. Batılı haber ajanslarına göre YPG daha sonra Fırat’ın batısına geçerek hemen dibindeki Abu Kilkil kasabasını da ele geçirdi. YPG’liler böylece cihatçıların ‘başkent’ i Rakka’ya uzanan ana ikmal yollarından birini daha kesti. Aynı zamanda Ankara’nın Ortadoğu coğrafyasında her daim solan ‘kırmızı çizgi’ lerinden biri daha aşıldı.

Şimdi önümüzde yepyeni bir durum var. Türkiye’nin geçen yılın temmuz ayında İncirlik Üssü’nü IŞİD karşıtı koalisyon güçlerine açmak için ABD’yle yaptığı anlaşma çatırdamaya başladı. Zira anlaşmaya göre Washington İncirlik’in kullanımı karşılığında YPG’nin Fırat’ın batısına geçmesini engelleyecekti. Çünkü YPG’nin Fırat’ın batısına geçmesi demek Cizire ve Kobani kantonlarını Afrin kantonuyla birleştirerek Rojava sınırlarını daha da genişletmesi demek.

Kaynak: http://www.diken.com.tr/suriye-semala...

Yakın Geçmişten 2016’ya Dünyanın Hali | Korkut Boratav | BirGün

ABD, Suriye’yi bir kan gölüne çevirerek para akıttığı “ılımlı İslamcı grupları” iktidara getirmeyi hedefliyordu. Bu gruplar El Kaide’nin türevi olan (IŞİD dahil) gruplara katılmışlardır

2016 başında “dünyanın hali” nasıl görünüyor? Farklı sorular etrafında tartışabiliriz. Bugün tartışmaya şu sorularla başlayalım: Halkların “farklı bir dünya” arayışları nasıl sonuçlar verecek? Sermayenin hegemonyasında aydınlığa açılan gedikler oluşacak mı? Bu hegemonya karanlık ortamlarda sürdürülecek mi?

Bu sorulara ışık tutan son yıllardaki olayları, eğilimleri hatırlayalım ve “dünyanın yakın geçmişteki halleri” üzerinde 2016’ya ulaşan bir gezinti yapalım.

Sermayenin saldırısı, halk direnmeleri

1980 dolaylarında uluslararası sermaye, emeğin ve “mazlum halkların” geçmiş kazanımlarına karşı kapsamlı bir saldırı başlattı. İlk yirmi yıl ciddi engellerle karşılaşmadı. “Küreselleşmenin ve neoliberal reformların zaferi”ni ilan etti.

Kaynak: http://www.birgun.net/haber-detay/yak...

3 Genç Gazeteci! | Necati Doğru | Sözcü

Adı: Canan Coşkun.

Mikrofonu önüne çekti.

Şunları söyledi:

“Bir duyum aldım. Lüks konut yapan bir şirket, İstanbul’da hakim ve savcılara büyük indirim yapmış. Ev sahibi olmuşlar. Neden bu ayrıcalık? haberi araştırdım. Doğruydu. Belgeledim. Yazdım. Savcı ve hakim başına 100 bin TL kıyak geçilmiş. Adalet insanları, konut satan şirkete ne avantaj sağladılar ki, hakim, savcı başına 100 bin TL indirim aldılar diye sordum. gazetem haberi yayınladı. İki savcı haberimi ve beni savcılığa şikayet etti. Hakkımda soruşturma açıldı. Sonra 2 şikayetçi arasına 8 hakim ve savcı daha katıldı. 23 yıl 4 ay hapis cezası ile yargılanmaya başladım. Mart ayında davam var. Beni dava eden adalet beni yargılıyor…”

Adı: Rıfat Doğan.

Mikrofonu önüne çekti.

Şunları söyledi:

“Ben ve benim yaşımda birkaç genç gazeteci bir araya geldik. İnternet gazeteciliği yapıyoruz. Sağlam, belgelere dayalı gazetecilik yapmaya karar verdik. Bu yolda yürüyoruz. İktidara yakın bir vakfın üyesi bir kişinin canlı konuşmasından 2 dakikalık bir bölümünü yayına koyduk. Bir saat sonra tehdit telefonları gelmeye başladı: Bu haberi yayından kaldırmazsan sana yapacağımızı bilirsin. Arkasından bir telefon daha… Bir telefon daha… Bir tane daha.. Tam 8 telefon…. Hepsi de aynı şeyi söylüyordu. İsimlerini veriyor. Haberi kaldırmazsan… Diye devam ediyorlardı… Arkadaşlarım bana “sen birkaç gün evden çıkma” öğüdü verdiler…”

Antigone Hakkı | Karin Karakaşlı | Agos

Hayatı ölümle ölçersin. Nasıl öldüğün, öldürüldüğün, senden sonra kalanların hayatı nasıl geçireceklerinin de ölçütüdür. Hele ki, ölüye eziyet edilecek denli alçalmışsa düzen, vay gelir sağ kalanların başına.

Genel yas ilan edilmesi gereken bir dönemi, devlet politikasının en iyi bildiği usüle uygun olarak, ayrı kompartımanlar halinde yaşıyoruz. Oyunu gören ve resmî yalanların sağanağında hakikatin sağlamasını kalbiyle yapanlar, acıya, zulme uğrayanların yanında olur. Yardım, destek için değil. Zira, bazı yaraların dermanı yoktur. Sadece başka türlüsü elinden gelmediğinden yapar bunu, iliğinde hissettiğinden...

Silopi'de Nuh Mahallesi’nde, komşusundan evine dönerken devlet güçlerince katledilen 11 çocuk annesi 57 yaşındaki Taybet İnan'ın cenazesi, ancak 7 gün sonra yaşamını yitirdiği sokaktan alınabildi. Tam bir hafta sonra, sabah saatlerinde mahalleye ambulansın girmesinin ardından, yurttaşlar da beyaz bayraklarla sokağa çıkarak Taybet İnan'ın cenazesini ambulansa taşıdı.

Kaynak: http://www.agos.com.tr/tr/yazi/13934/...
Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
7
6
3
3
0
0
0
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın