Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı
Eşme'ye Bayrak Dikerek Aslında Ne Yaptık Yarabbim? | Ezgi Başaran | Radikal
Çektiğimiz yeni bayrak PKK/YPG'nin kontrolünde bir alanda, Facebook yönetimine dahi baskıyla kaldırttığınız Öcalan bayraklarının hemencecik yanında! İronilerin şahı!
Eşme’ye bayrak diken Türk askerlerinin fotoğrafı Pazar sabahı basına servis edildiğinde Radikal yazıişleri harika bir refleks ile hemen şu başlığı attı: “Iwo Jima’dan Eşme’ye.”
Japonya-ABD arasında (1945’te) Iwo Jima adasında yaşanan kanlı savaşın sembollerinden biri Amerikan askerlerinin bir tepeye bayrak diktiği fotoğraftı. Tabii ki o anda çekilmemiş, fotoğraf çekilsin diye askerler bir kez daha ‘o anı canlandırmıştı.’ Asıl mühim kısmı ABD hükümeti tarafından bu fotoğrafın savaşa desteği artırmak için bir propaganda malzemesi olarak kullanılmasıydı.
Madde Madde Türbe Operasyonu | Ahmet Hakan | Hürriyet
MADDE BİR: Hamasete hiç gerek yok. Askerin orayı terk etmesi doğrudur. Unutulmasın: Asker orayı terk etmeseydi ve IŞİD saldırsaydı... Bugün askerin çekilmesini eleştirenler, 'Niye önlem alınmadı, niye asker çekilmedi, niye Mehmetçik tehlikeye atıldı' diyeceklerdi.
*
MADDE İKİ: Türbe'nin Türk askerleri tarafından yerle bir edilmesine gelince... Türbe düşmanı IŞİD, o türbeyi zaten yıkacaktı. Sanırım bizimkiler, 'Yıkmak IŞİD'e nasip olmasın, biz yıkalım... Biz yıkarsak tepki olmaz. Bize oy verenler, bizim yaptığımız hiçbir şeye tepki göstermiyorlar' şeklinde bir fikir geliştirdiler. Kimin fikriydi acaba? Necdet Paşa'nın mı,
Ahmet Paşa'nın mı?
*
MADDE ÜÇ: Toprak kaybetme meselesine gelince... Önemli olan nedir? Suriye'de yaklaşık 10 dönümlük toprak sahibi olmak değil midir? O toprağı kaybettik ama türbeyi Suriye'nin bir başka yerine taşımak suretiyle aynı ölçekte toprağa el koymuş olduk. Böylece ne ütmüş ne de ütülmüş durumdayız.
Gülhane Parkı’nı Yıktılar, Ceviz Ağacını Yaktılar | Mine Söğüt | Cumhuriyet
Askeri yönetimler zamanında bu ülkenin demokrasisi defalarca çalındı;
Hukuk ve temel insan hakları her seferinde kalıcı yaralar aldı.
Ama yine de o zamanlar demokrasiyi inşa etme umudu hep canlıydı.
Darbeler sonrası için güzel hayaller kurabiliyordu.
Ama artık ülkenin başı polis devletiyle dertte.
Polis devleti, süresi olan ve geçici bir yönetim değildir.
Kalıcı bir faşizmin temelidir. O yüzden ölümüne tehlikelidir.
Var olan kötü demokrasiyi iyileştirme, bir gün anarşist, komünist, sosyalist ya da ütopik bambaşka bir devlet kurma olasılıklarının hepsini çok ama çok uzaklara iteler.
Kötü işleyen bir demokrasinin olanaklarını kullanarak başa gelen iktidar, seçim öncesi yoz emellerini gerçekleştirebilmek için atacağı son adımı atıyor.
Bizzat kendi güvenliğini sağlama telaşıyla, kendi dışında kalan herkesin güvenliğini hatta varlığını tehdit eden yasaları bir bir Meclis’ten geçiriyor.
CHP'yi Önermişim! | Murat Belge | Taraf
Taraf’ta yayımlanan mülâkattan sonra, önümüzdeki seçimde CHP’yi desteklemek gerektiğini söylediğime dair kalabalık bir cephe oluşmuş. Engin Ardıç da bunu yazıp duruyor. Onun ne yazdığı da ciddiye alınmayı gerektirir bir şey değil, ama anlaşılan, bu söylenti oldukça yaygın.
Mülâkatta, CHP’yi eleştiren (önemli olduğunu düşündüğüm) birçok söz var. “CHP’nin, AKP’ye muhalefet etmek dışında bir vizyonu yok” diyorum. “Eleştirenlerin (yani Kılıçdaroğlu’nun değişme çabalarını) savunduğu yapıyla CHP’nin bugün olduğundan iki santim daha fazla boy atmasının imkânı yok” diyorum. “Kemalist solculuk yok olmaya yüz tutmuş bir ideoloji.”
İnanç Özgürlüğü Kimin İçin? | Ragıp Zarakolu | Evrensel
Bu kez de Kopenhag’da bir Sinagog ve Cafe’ye saldırı... Yine hedef bir karikatürist: İsveçli Lars Vilks. Paris’teki Charlie Hebdo katliamından sonra...
Yine ifade özgürlüğünün sınırları tartışması.
Ve Sinagog’un, Hz. Muhammed’in karikatüristlerinin birlikte hedef seçilmesi. Bizdeki siyasal İslamcılar, bu tür saldırıları eleştirme yerine, İslamofobiden bahsederek, bir anlamda bu saldırıları dolaylı biçimde onaylamış oluyorlar. Elbette, inançlara, kimliklere saygı, elbette nefret söylemine karşı duruş! Eleştiri ile, insanlığın komik hallerini yansıtmak ile hakaretin, aşağılamanın sınırı nerede?
Siyasal İslamcıların, “hakaret” anlayışı ile, Ergenekoncuların “hakaret” anlayışı arasında ne fark var? Sapına kadar laik Diplomat Şükrü Elekdağ’ın, “Mavi Kitap” vesilesi ile, “Vay bana hakaret ediliyor” diye, tazminat almadığı yayıncı ve yazar kalmadı.
Gaçivedik Efem... | Melih Aşık | Milliyet
Geçen yıl 26 Mart 2014 tarihinde NTV’de Oğuz Haksever’in Süleyman Şah türbesine tehdit durumunda ne yapılacağı sorusuna dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan şu yanıtı veriyor:
- Böyle bir yanlışlık olacak olursa gereği neyse yapılacaktır. Bu topraklar bizim toprağımızdır. Bu topraklarda yapılacak bir saldırı aynen Türkiye’ye yapılmış bir saldırıdır.
Zamanın Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu 14 Mart 2014 tarihinde ne diyor? Şunu:
- Oraya (Süleyman Şah Türbesi’ne) dönük ister, rejimden ister radikal gruplardan, ister başka bir yerden gelebilecek her türlü saldırı aynı şekilde mukabele görür.
Lafa gelince cesur ve kararlı dünya liderlerine sahibiz. Ama cesaret sadece lafta...
AKP’nin “Esad gitsin” diye başlattığı sürecin sonunda Suriye’den giden “Esad” değil “Süleyman Şah” oldu.
Süleyman Şah'tan İnfaz Görüntüleri mi Gelseydi! | İbrahim Karagül | Yeni Şafak
Süleyman Şah Türbesi’nde görev yapan askerlerimizden bir tanesinin bile başına bir iş gelseydi, Allah korusun bir saldırı, rehin alma olayı, ardından IŞİD’in servis edeceği bir görüntü söz konusu olsaydı, Türkiye’de nasıl bir infial uyanırdı!
Hatırlayın, Ürdün’lü pilotun başına gelenleri. Ürdün devletini ve halkını provoke etmek için pilotu ateşe verdiler. Bütün ülke ayağa kalktı. Ardından Ürdün hava kuvvetleri IŞİD’e saldırıya başladı.
Hatırlayın, 21. Mısırlı Kıpti’nin idam sahnelerinin servis edilmesini. Bu görüntülerle Mısır provoke edildi. Amaç da buydu. Hem devleti hem de Mısır toplumunu provoke etmek istediler.
IŞİD’in Hedefi İstanbul | Ayça Söylemez | BirGün
Niğde’de yakalanan birkaç IŞİD militanı ile aylardır sorduğumuz soruların önemli kısmı yanıtlandı. Bu soruların biri de IŞİD’in Türkiye’de bir bombalı/silahlı saldırı daha yapıp yapmayacağıydı.
Reyhanlı davasında ortaya çıkmayan bağlantı da malum Niğde iddianamesinden çıkmış ve Reyhanlı-IŞİD bağlantısı kurulmuştu. IŞİD’in İstanbul’a yönelik eylem hazırlığı da yine Niğde iddianamesinde.
Niğde’de yakalanan IŞİD’çilerin yanından, en az 10 kaleşnikof, başka uzun namlulu silahlar, onlarca şarjör, otomatik tabancalar, susturucular, hava şartlarına uygun askeri yaşam malzemeleri ve bolca mühimmat çıktı. Savcıya göre hedefleri İstanbul’da silahlı saldırı gerçekleştirmekti:
Ne Zafer Ne Hezimet | Nihal Bengisu Karaca | HaberTürk
Türkiye’nin Suriye’de bulunan ve sınır dışındaki toprağımız olmasıyla bilinen Süleyman Şah Türbesi’ne düzenlenen Şah Fırat Operasyonu’na gelen tepkiler, durumu doğru değerlendirmeyi zorlaştıracak türden. Operasyonun amacı, sembolik önemi büyük olan Süleyman Şah Türbesi Saygı Karakolu’ndaki askerlerimiz ve emanetlerin sağlıklı bir şekilde nakledilmesini amaçlıyordu.
Muhafazakâr demokratlar, İslamcılar, sağcılar hadiseyi büyük başarı olarak lanse edip barış güvercinleri havalandırırken sol düşünceden gelen ya da düne kadar Türkiye’nin Suriye’de savaş çıkaracağını iddia ederek muhalefet edenler “vatan şairi” kesildi. Bir taraf, türbenin yeni yeri olan Eşme’ye Türk bayrağı diken askerlerin fotoğraflarını zafer nişanesi gibi paylaşırken, diğer taraf olaydan “vatana ihanet” suçu icat etmeye kadar gitti.
Devletin İç Güvenliği Nasıl Sağlanır? | Fikret İlkiz | Bianet
İstekleri çok açık. Tasarıyla ayırım gözetmeksizin tüm “arama” yetkilerinin polise verilmesini ve hakim kararı olmadan önleme araması dahil tüm aramaları yapmayı sağlamak istiyorlar.
Meclis’te siyasal şiddetin hüküm sürdüğü tartışmalar kamuoyunu derinden etkiliyor. Dışarıdaki şiddete, endişe ve kaygıya aldırmadan adına iç güvenlik paketi deniyor. “Polis Vazife ve Salahiyet Kanunun ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı” ile Terörle Mücadele Kanunu ve İl İdaresi Kanunu da değiştiriliyor. Hükümet kim ne dersin desin Tasarının kanunlaşacağını açıkça ilan etti. Bu Tasarının Anayasaya, hukuka, temel insan haklarına aykırı olduğu konusunda çoğunluk hemfikir!