Görüş Bildir

Elektrik Faturası Haberleri

Elektrik Faturası ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Elektrik Faturası ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

Popüler İçerikler

Yandaş İşadamının Kaçak Elektrik Zararının Karşılanması Tapesi TBMM'de
CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, Recep Tayyip Erdoğan'ın danışmanı İbrahim Kalın ile Dicle Elektrik A.Ş. özelleştirmesini alan işadamı Abdullah Tivnikli'nin tapelerinde geçtiği şekliyle, bölgede elektrik borcunu ödemeyen abonelerin elektriklerinin Ağustos 2014'e kadar kesilmemesi yönünde bizzat Erdoğan'ın talimat vermesini TBMM gündemine taşıdı.CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran'ın, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı tarafından yanıtlanması istemiyle bugün TBMM'ye sunduğu soru önergesi şöyle:1.                  Abdullah Tivnikli Dicle Elektrik A.Ş.’nin ihalesini hangi tarihte kaç TL’lik teklifle aldı? Öngörülen ödemenin ne kadarlık bölümü hangi tarihlerde kaç dilim/taksit halinde ödendi? Teklifte ödemeyi vaat ettiği toplam miktarın ne kadarı kamuya aktarıldı, kalan borcu kaç TL’dir?2.                  Abdullah Tivnikli’nin, Dicle Elektrik A.Ş.’yi aldığı tarihten bu yana abonelerinden tahsil edemediği fatura tutarının toplum meblağı kaç TL’dir? Bu batık paralar kaç abonenin hangi tarihler arasındaki dönem borcudur?3.                  Sosyal medyaya yansıyan mahkeme kararıyla yapılmış yasal (TAPE ID: 2445202860) ses kayıtlarında Recep Tayyip Erdoğan’ın dile getirdiği biçimde söz konusu kayıp/kaçak oranı yüzde 60-70’leri mi bulmaktadır?4.                  Recep Tayyip Erdoğan’ın “Tabii ki ödememiz lazım yüzde 60-70’lerde kaçakla nasıl başedecekler?” talimatı üzerine Abdullah Tivnikli dışında bu şekilde kayıp/kaçak oranı çok yüksek olduğu için zararı karşılanan başka işadamı örneği var mıdır?5.                  İbrahim Kalın kimdir, Başbakanlıktaki görev tanımı nedir?6.                  18 Kasım 2013 tarihinde Recep Tayyip Erdoğan’ın, danışmanı İbrahim Kalın ile Abdullah Tivnikli arasında geçen telefon konuşmasında sözü edildiği biçimde Ağustos 2014’e kadar kaçak elektrik bedelinin karşılanması talimatını verdiği açıklaması doğru mudur?7.                  Ağustos 2014 tarihinin belirlenmesinde o tarihte yeni Cumhurbaşkanının görevine başlayacak olması ve seçim süreci mi etkili olmuştur?8.                  Telefon kaydında Abdullah Tivnikli sizin farklı düşündüğünüzü belirtmesi karşısında yapılan bu hukuksuzluğa karşı girişiminiz oldu mu, siz hangi girişimde bulundunuz?9.                  Tivnikli’nin bu konuşmada sözünü ettiği şekliyle bölgedeki 3 ildeki elektrik iletim bürokrasinin “aşırı tutucu yapısı” nedir?10.             Abdullah Tivnikli’nin ihale şartnamesi dışında, bölge bürokratları nedeniyle ödemek zorunda kaldığı toplamda 173 milyon TL’yi bulan meblağneyin karşılığı olarak kim tarafından tahsil edilmiştir?11.             Bölgedeki 300 bin köy abonesinin 188 bininin borcunu ödemediği doğru mudur?12.             Bölgede aylık 80-90 TL elektrik faturası gelen bir abonenin aylık sadece 5-10 TL ödemesi nedeniyle kendisine ihbarname gönderilerek elektriği kesildiğinde AKP’li bakanların milletvekillerinin “bu elektriği kesmeyin yoksa bizim oyumuz düşecek” diye şikayet ettikleri iddiası doğru mudur?13.             AKP’li Mardin Belediyesi, Kasım 2013 itibariyle birikmiş olan 25 milyon TL’lik elektik borcunu niçin ödememektedir?14.             Kaçak elektrik bedelinin karşılanacağını bilmediği için Dicle Elektik A.Ş.’nin özelleştirilmesinde düşük fiyat vererek Tivnikli’nin gerisinde kalan firmalar aleyhine haksız rekabet yaratılmış olmuyor mu?15.             Bu şekilde kaçak elektrik kullanım bedeli, Hazine, kamu maliyesi tarafından karşılanan son 5 yılda kaç şirket oldu? Yapılan ödemelerin toplamı son 5 yıl içinde yıllar itibariyle kaç TL olmuştur?
Kendi Elektriğini Üreten Veysel Narin, Dev Kesintiden Etkilenmedi
Türkiye, yaşanan elektrik kesintisi nedeniyle karanlığa gömülürken, Yozgat’ta güneş ve rüzgar enerjisinden elektrik üreten ilkokul mezunu inşaat ustası Veysel Narin ise bu durumdan etkilenmedi. İki yıldır güneş ve rüzgar enerjisinden elektik üreten Narin, yılda sadece 120 lira elektrik faturası ödüyor. Televizyonu, buzdolabı, bilgisayarı normal günlerde olduğu gibi elektrik kesintisinin yaşandığı dün de çalışan Veysel Narin, 'Herkes benim gibi kendi elektriğini üretmiş olsa Türkiye böyle bir sıkıntıya düşmez, hiç kimse kimseye muhtaç olmaz” dedi.
Enerjide Kriz Kapıda, İçme Suyu Sıkıntısı Da Cabası
CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran​, kış ve bahar aylarında yaşanan yağış azlığı nedeniyle beliren kuraklık tehlikesine rağmen hükümetin ilgili bakanlarının gayriciddi açıklamalarla konuyu geçiştirdiğini belirterek, yaklaşan enerji krizi ve içme suyu krizine dikkat çekti. CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, konuyla ilgili olarak çözüm önerilerini de içeren ​yazılı bir açıklama yaparak şunları kaydetti:Türkiye bu yıl eşi görülmemiş bir kuraklık felaketi ile karşı karşıya… Kuraklık, Türkiye’yi enerjide de krizle karşı karşıya bıraktı. Barajları besleyen su miktarı yaklaşık yüzde 60 azaldı. HES’ler kuruyor. Elektrik açığını kapatmak için ithalata başvurulacak, doğalgaz santrallerine ağırlık verilecek, bu durum nükleer santral için de bahane yapılacak. Kuraklığın tarımda yol açtığı felakete karşı önlem almayan AKP hükümeti, enerjide de aynı tavrı sürdürüyor. Konuyla ilgili iki bakan sorumsuzca, gayriciddi açıklamalarla adeta tuluat yapıyor, Karagöz-Hacivat oyunu oynuyor, kafa karıştırıyor. Enerji Bakanı Taner Yıldız, elektrik üretimi düşecek diyor, “İran ve Gürcistan’danithalat” diyor. Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu ise tersini savunuyor; su sıkıntısı olmayacağını iddia ederek “Barajlar dolu, istenen oranda enerji üretilebilir” diyor. Büyükşehirlerde içme suyu sıkıntısı yaşanmayacağını da savunan Eroğlu, “İstanbul’da su kesilirse bıyıklarımı keserim” diye iddiaya giriyor. HES’ler elektrikte maliyetleri dengeleyen en önemli unsur. Ancak kuraklık nedeniyle barajlarda yeterli su birikmemesi, tamamen dışa bağımlı olduğumuz doğalgaza talebi daha da artırdı. Doğalgaz ve diğer ithal ürünlere dayalı her birim üretim artışı, mevcut konjonktürde zam demek ve tüketicinin aleyhine. Doğalgazın payının asıl yaz aylarında artacak olması, elektrik birim maliyetlerini artıracak ve herkesi olumsuz etkileyecek, konutlar, sanayi ve diğer kesimlerin elektrik faturası kabaracak. Enerjide bir yandan talebin karşılanması riske girerken diğer yandan da zam baskısı giderek artıyor. AKP hükümetinin plansız elektrik politikaları nedeniyle tüketiciler bu yıl zor bir yaz geçirecek. AKP hükümetinin ne kuraklıkla mücadele eylem planı var ne enerji tasarruf planı ne de enerjide arz güvenliği ve ülke yararını gözeten planlı enerji politikaları… Enerji alanındaki sorunların çözümü için hükümet, sivil toplum kuruluşları, özel sektör, üniversiteler, meslek birlikleri ve ilgili diğer tüm kuruluşlarla koordinasyonu sağlayarak hem uzun vadeli planlar oluşturmalı, hem de kuraklık nedeniyle ufukta beliren krize karşı kısa vadeli önlemler için hızla harekete geçmelidir. Türkiye tarımını vuran kuraklık felaketi, enerjide de ülkeyi krizin eşiğine getirirken,  AKP hükümeti bu konuda da ciddi önlemler alma ihtiyacı duymuyor. Hükümetin ilgili bakanları bu konuda kolaycı ve sorumsuz açıklamalarla kafa karıştırıyor, birbirini çürüten ifadelerle adeta Karagöz-Hacivat oyunu oynuyor. HES’LER KURUYOR Kış mevsiminde  kar ve yağmurun yeterince yağmaması yanında, mevcut suyun plansız kullanımı Türkiye’yi elektrikte de bir krizle karşı karşıya bıraktı. Türkiye’nin elektrikte yaklaşık 64 bin megavatlık (MW) kurulu gücü içinde HES’lerin payı 22 bin MW ve toplam 910 santralin yarıya yakınını HES’ler oluşturuyor. TEİAŞ verilerine göre 2013 yılında elektrik enerjisi tüketimi önceki yıla göre yüzde 1,3 artarak 245.5 milyar kWh, tüketimi ise yüzde 0,1 azalarak 239,3 milyar kWh olarak gerçekleşti. Geçen yılki elektrik enerjisi üretiminin yaklaşık yüzde 25’ini HES’ler gerçekleştirdi. Oysa kuraklık nedeniyle HES’ler kuruyor. 2013’ün son çeyreği ve bu yılın ilk dört ayına yağışların yetersiz kalması nedeniyle hidroelektrik santrallerini besleyen su miktarının yaklaşık yüzde 60 azaldığı bildiriliyor. Su yetersizliği nedeniyle bazı HES’lerin üretimi durma noktasına geldi. Özellikle; elektrik üretiminde önemli bir paya sahip olan Keban Barajı’nda su seviyesinin 10 metreye gerilediği dikkati çekiyor. Keban, Atatürk, Karakaya ve Birecik barajlarının yeterli su olmadığı için üretim yapamaması durumunda ciddi elektrik kesintileri yaşanabileceği belirtiliyor. Uzmanlar bu ihtimale işaret ediyor ve uyarıyor. HES’lerin elektrik enerjisi üretiminde yaşanacak yüzde 10’luk bir düşüş bile 6 milyar kilovatsaate karşılık geliyor. DOĞALGAZA YÜKLENİLECEK, İTHALATA BAŞVURULACAK Bu yıl ihtiyaç duyulan elektriğin ağırlıklı olarak su, doğalgaz ve kömürle çalışan santrallerden karşılanması planlanıyordu. Ancak yağışların yetersiz kalması, elektrik enerjisi arz talep projeksiyonlarını altüst etti. Ortaya çıkan elektrik açığının doğalgaz ve ithalatla kapatılması gündeme geldi. Yaz aylarında doğalgaz santralleri daha fazla çalıştırılacak. Rusya ve Ukrayna arasındaki sorunlar nedeniyle doğalgaz arzında sıkıntı yaşanması ihtimali üzerine elektrik ithalatının artırılmasına karar verildi. Rusya-Ukrayna krizinde herhangi bir kesinti yaşanmaz ise Türkiye yaz aylarında elektrik ihtiyacının önemli bir bölümünü doğalgazla çalışan santrallerde üretecek. Ayrıca İran, Bulgaristan ve Gürcistan’dan daha fazla elektrik alınması öngörülüyor. ELEKTRİK FATURALARI KABARACAK Ancak kurdaki yükseliş nedeniyle doğalgazla üretimin maliyeti hızla artıyor. Kur artışlarının önümüzdeki dönemde doğalgaz fiyatlarına daha fazla yansıması bekleniyor. Türkiye’nin elektrik enerjisi üretimin yaklaşık yüzde 61’i yabancı, yüzde 39’u ise yerli kaynaklarla gerçekleştiriliyor.Hidroelektrik santraller elektrikte maliyetleri dengeleyen en önemli unsurdu. Ancak kuraklık nedeniyle barajlarda biriken suyun bu yıl tahminlerin çok altında kalması, tamamen dışa bağımlı olduğumuz doğalgazın elektrik enerjisi üretimdeki payını artırdı. Doğalgaza ve diğer ithal ürünlere dayalı her birim üretim artışı, mevcut konjonktürde zam anlamına geliyor ve tüketicinin aleyhine bulunuyor. Doğalgazın payının asıl yaz aylarında artacak olması, elektrik birim maliyetlerini artıracak ve herkesi olumsuz etkileyecek, konutlar, sanayi ve diğer kesimlerin elektrik faturası kabaracak. Enerjide bir yandan talebin karşılanması riske girerken diğer yandan da zam baskısı giderek artıyor. AKP hükümetinin plansız elektrik politikaları nedeniyle tüketiciler bu yıl zor bir yaz geçirecek. İÇME SUYU TEMİNİNDE DE CİDDİ RİSK VAR Yağışsızlık, tarım ve enerjinin yanı sıra içme suyu teminini de riske soktu. Kış aylarında kar yağmaması ve bahar aylarında yağışların mevsim normallerinin altında kalması üzerine hükümet umudu Mart ve Nisan yağmurlarına bağlamış, Orman ve Su İşleri Bakanı Eroğlu, halkı “yağmur duasına çıkmaya” çağırmıştı. Ancak, yeterli yağış olmaması nedeniyle özellikle büyük şehirlere içme suyu sağlayan barajların geçen yıl yüzde 90 olan doluluk oranı bu yıl yüzde 30’lara geriledi. Barajların doluluk oranı 22 Nisan itibariyle İstanbul’da yüzde 31. Ankara’ya su sağlayan barajlardaki doluluk oranı ise yüzde 34 dolayında. Sakarya ve Kocaeli’ye su sağlayan Sapanca Gölü’nün su seviyesinin kritik noktaya indiği bildiriliyor.Önlem alınmaması durumunda yaz aylarında sağlıklı içme suyuna erişimin zorlaşacağı ve büyük şehirlerde su kesintilerinin gündeme geleceği görülüyor. KRONİK KURAKLIK TEHLİKESİ KAPIDA, HÜKÜMETİN ÖNLEMİ YOK Türkiye genelinde yağışlarda ciddi bir düşüş yaşanmasından dolayı bu yıl su kaynaklı elektrik üretimi olumsuz etkilenirken, bunun arızi bir gelişme olmadığı, izleyen yıllarda Türkiye’nin kronik bir kuraklık ve su sorunu ile karşı karşıya kalacağı konusunda uzmanlar uyarıyor. AKP hükümeti ise bu soruna uzun vadeli ve etkili çözümler geliştirme yönünde adım atmıyor. Türkiye, iklim değişikliği ve küresel ısınma yüzünden giderek artan büyük bir kuraklık tehlikesiyle karşı karşıya bulunuyor. Uluslararası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) raporuna göre, Türkiye’nin çoğu bölgesinde kuraklık 10 kattan fazla artış gösterecek. Her 100 yılda bir gerçekleşen aşırı kuraklık, 10 yıldan birden de daha sık yaşanır hale gelecek. Binlerce bilim insanının oluşturduğu IPCC’nin raporu bunu vurguluyor. KARAGÖZ-HACİVAT TULUATI İZLİYORUZKuraklığın tarımda yol açtığı felakete karşı ciddi bir önlem almayan AKP hükümeti, aynı tavrı enerjide de sürdürüyor. Enerji Bakanı Taner Yıldız, elektrik üretimi düşecek diyor, İran, Bulgaristan ve Gürcistan’dan elektrik ithalat edileceğini söylüyor. Yıldız, “Biz 400 MW kadar İran’dan elektrik alabilecek bir yapıyı hazırlamış bulunuyoruz. Önümüzdeki yaz kuraklıktan kaynaklanan elektrik üretimi kısıtlaması olursa buradan bir kısmını telafi etmeyi düşünüyoruz” açıklaması yaparken, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu ise tersini savunuyor; su sıkıntısı olmayacağını iddia ederek “Barajlar dolu, istenen oranda enerji üretilebilir” diyor. “Enerji ithalatına gerek yok” diyen Eroğlu, Büyükşehirlerde içme suyu sıkıntısı yaşanmayacağını da savunan Eroğlu, “İstanbul’da su kesilirse bıyıklarımı keserim” diye iddiaya giriyor. Konuyla ilgili iki bakan sorumsuzca, birbirini yalanlayan, gayriciddi açıklamalarla adeta tuluat yapıyor, Karagöz-Hacivatoyunu oynuyor, kafa karıştırıyor. AKP’NİN YANLIŞ ENERJİ POLİTİKALARININ FATURASI AĞIR OLACAK AKP hükümetleri her akarsuya HES yapma saplantısı ile hareket etti. Diğer sürdürülebilir enerji kaynaklarının üretimdeki payı artmadı. Sürdürülebilir enerji kredilerinin tamamına yakını HES’lere plase edildi; güneş ve rüzgar projelerine hak ettiği önem verilmedi. Türkiye’nin güneş enerjisi ekonomik potansiyeli, hidroelektrik enerji potansiyelinin 2.5 katı. Oysa elektrik enerjisi üretiminin yaklaşık yüzde 25’i HES’lerden elde edilirken, güneş enerjisinin payı sadece yüzde 0.3 düzeyinde bulunuyor. ENERJİDE SORUN YAPISAL Türkiye’nin enerji talebinin büyük bölümü fosil kaynaklardan karşılanıyor. Bunların başında doğalgaz geliyor. Fosil kaynakları yetersiz olduğu için de Türkiye enerjide yüzde 73 oranında dışa bağımlı durumda. Bu bağımlılık ülkemizin siyasi ve ekonomik özgürlüğünü tehlikeye atıyor. Enerjide dışa bağımlılığın faturası oldukça ağır... 2013 yılında enerji maddeleri ithalatına ödenen döviz  56 milyar dolarla toplam ithalat faturasının yüzde 22’sini oluşturdu. Türkiye’nin enerji alanındaki başlıca sorunları şunlar: Enerjide yüksek oranda dışa bağımlılık Arz sıkıntısı Yerli ve yenilenebilir kaynaklardan yeterli düzeyde yararlanılamaması Gerçekçi, uzun vadeli, yeterli, etkin enerji politikalarının olmayışı Enerji verimliliğinin etkin biçimde uygulanamaması Kamuda kurumlar arası koordinasyonun yetersizliği Özel sektör için yeterli destek ve teşvik mekanizmalarının uygulanamaması Sektörde uzman eksikliği Bu sorunlara yeterli çözüm politikalarının geliştirilememesi durumunda izleyen yıllarda ülkemiz çok büyük sıkıntılarla karşı karşıya kalacak. AKP hükümetinin ise kuraklıkla mücadele eylem planı olmadığı gibi enerji tasarruf planı da yok… AKP hükümetinin enerjide arz güvenliği ve ülke yararını gözeten planlı enerji politikaları zaten hiç ortada yok… PEKİ SORUNLAR NASIL ÇÖZÜLÜR? Enerji alanındaki yapısal sorunların çözümü için hükümet, sivil toplum kuruluşları, özel sektör, üniversiteler, TMMOB ve ilgili diğer tüm kuruluşlarla yeterli koordinasyonu sağlayarak, hem uzun vadeli planlar oluşturmalı, hem de kuraklık nedeniyle ufukta beliren krize karşı kısa vadeli önlemler için hızla harekete geçmelidir. Öncelikle şu adımlar acilen atılmalıdır: Gerçek anlamda rekabetçi bir piyasa oluşması sağlanarak üreticiye-yatırımcıya yatırım yapılabilir bir piyasa, tüketiciye de kaliteli hizmet sunumu sağlanmalıdır. Kuraklık vb. durumlar nedeniyle oluşan enerji açıklarını kapatmak için ithalata sarılmak yerine ve genel anlamda verimli kullanım için enerji tasarrufuna gidilmelidir. Türkiye'nin ithalata bağımlılığının azaltılması ve mevcut tüketimin 3.5 katına erişen yerel, yenilenebilir enerji kaynakları geliştirilmelidir. Dışa bağımlılığı azaltmak için yerli ve yenilenebilir enerji kaynakların kullanımının artırılması ve önümüzdeki yıllarda stratejik hale gelecek suyun kullanımını azaltmak için rüzgar, güneş, jeotermal HES dışı sürdürülebilir enerji kaynaklara yatırım yapacaklara hızlı biçimde lisans verilerek bu yatırımların önünün açılması gerekiyor. Çevre ve ekonomi açısından sürdürülebilir bir enerji politikası için karbon salınımlarının azaltılması, kaynaklar geliştirilirken çevrenin dikkate alınması, sürdürülebilir yaşam hedeflenmelidir. Yenilenebilir enerjiye daha büyük teşvikle ve bununla paralel olarak yerli imalatın geliştirilmelidir. Devlet, yeterli destek ve teşvik mekanizmaları oluşturarak özel sektör yatırımlarının önünü açmalı; enerji yatırımlarına engel oluşturan durumları ortadan kaldırmak için yeterli düzeyde ve uygulanabilir yasalar çıkarılmalıdır.Türkiye'nin komşularıyla ilişkilerine ve AB'ye katılım müzakerelerinde enerji faslının açılmasına katkıda bulunacak, entegre bir dış enerji politikası geliştirilmeli, dış politika ile enerji politikasının bütünleşik yapısı dikkate alınmalıdır.Ortadoğu’da özellikle komşu ülkelerde yaşanan terör, savaş gibi siyasi hareketlilikler, petrol ve doğalgaz gibi ürünlerin arzını güçleştirmektedir. Herhangi olumsuz bir süreçte Türkiye büyük bir elektrik ve enerji sorunuyla karşı karşıya kalabilir. Bu yüzden Türkiye, bölgede teröre ve savaşa destek vermek yerine, barışa ve istikrara oynamalıdır. Türkiye çoğu yenilenebilir olan pek çok yerel enerji kaynağına sahip, ancak çevre ve toplumsal boyutları görmezden gelen 'sorumsuz' politikalar sebebiyle insanlar kendi bölgelerinde her türlü enerji tesisinin inşasına haklı olarak karşı çıkmaktadır. Bu nedenle hidrolik santrallerde havza planlaması, ÇED, bilimsel can suyu hesabının olmazsa olmaz olduğu kabul edilmelidir. Tarım, orman arazilerine, SİT alanlarına, balık üreme bölgelerine santral yapılmamalıdır. Bu doğrultuda AB'nin 'Çevre Etki Değerlendirmesi' ve 'Stratejik Çevre Değerlendirmesi' yönetmelikleri referans alınmalı, sürece çeşitli tarafların katılımı sağlanmalıdır.
Tatillerde Aile Evine Gitmenin En Güzel 16 Yanı
Öğrenci / bekar evlerinde, yurtlarda vb. her ne kadar eğlencenin dibine vurulsa da, ve kankaların yerini hiç kimse alamayacak olsa da, bazen bunlara bir pause verip, aile evine dönüp, ruhu ve bedeni arındırmak gibisi yok. Evin olduğu memlekete dönüş, aile ocağı inanılmaz derecede rahatlatıcı bir terapi merkezi.
Ak Saray’ın Aylık Elektrik Maliyeti '700 Bin TL'
1,3 milyar TL maliyetli ‘Ak Saray‘ın, aylık ortalama 700 bin TL’lik elektrik faturası giderinin olacağı hesaplandı...Atatürk Orman Çiftliği’ne kaçak biçimde yapılan ‘saray’ hakkında verilere dair kamuoyuna ‘güvenlik gerekçesiyle’ resmi bir açıklama yapılmıyor. Ancak ‘saray’ın 35 bin metrekarelik bir alana inşa edilmiş yaklaşık 300 bin metrekarelik bir kapalı alana sahip olduğu biliniyor. Diğer bir ifadeyle ‘Ak Saray’ın sadece kapalı alanı 30 adet futbol sahası büyüklüğünde. Birgün’den Uğur Koç’un haberine göre, bu veriler üzerinden  bir değerlendirme yapan EMO eski yöneticisi Nevzat Çeltek, Cumhurbaşkanlığı’nca kullanılan kaçak binanın kurulu elektrik gücünün 10 bin kVA (Kilovolt amper) olarak öngörüldüğünü söyledi.YÜZDE 40 OLURSA...Çeltek şöyle devam ediyor: “Bu asgari bir güç öngörüsü olup, günümüzde yöneticilerin lüks tüketim anlayışının da etkisi düşünüldüğünde, verimlilik yöntemleri gelişmekle birlikte tüketimin de geliştiğini dikkate almak gerekmektedir. Bu nedenle yapının aylık tüketiminin, eşzamanlılık faktörleri ile birlikte, kurulu gücünün yüzde 40 oranında daimi kullanımda olduğu, yukarıda baz alınan rakamsal verilere göre 1 milyon 800 bin kilovat saat olduğu hesaplanmıştır.”ASGARİ ÖNGÖRÜ: 700 BİN!Isıtma-soğutma sistemleri, iç ve dış aydınlatma gibi faktörlerin birlikte düşünülmesi gerektiğini belirten Çeltek “Bu tüketimin maddi karşılığı, EPDK’nin resmi daireler için geçerli kılınan ticarethane tarifesi üzerinden hesaplama yapıldığında aylık olarak yaklaşık 700 bin TL olacaktır” dedi. Buna göre ‘Ak Saray’ın sadece elektrik gideri için kamunun cebinden yıllık yaklaşık 8,5 milyon TL çıkacak.Kaynak: Birgün
Umut Oran: 'Kaçak Saray’ın Elektriği İçin Her Vatandaş 1 Kuruş Vergi mi Ödeyecek?'
CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, Cumhurbaşkanlığı’nın bin odalı kaçak sarayının aylık elektrik faturasının 700 bin TL’yi bulacağını anımsatarak, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’a, “76 milyon vatandaştan ayda 1 kuruş vergi mi toplayacaksınız? Ya da 700 bin liralık elektrik faturası için 34 milyon elektrik abonesine aylık 2 kuruşluk yeni kesinti kalemi mi ilave edilecek?” diye sordu.35 bin m2 kapalı alanı varEnerji Bakanı Yıldız’ın yanıtlaması istemiyle hazırladığı soru önergesini TBMM’ye sunan CHP’li Umut Oran, önergesinde, “Atatürk Orman Çiftliği’nin (AOÇ) kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün vasiyetine aykırı davranılıp binlerce ağaç kesilerek ve imar yasasına aykırı biçimde kaçak olarak yapıldığı mahkeme kararıyla sabit olan ve sadece inşaatı 1,37 katrilyon liraya malolan Başbakanlık-Cumhurbaşkanlığı Sarayının 300 bin metrekare üzerine kurulu 35 bin metrekare kapalı alandan oluştuğu belirtilmektedir” dedi. Oran, Bakan Yıldız’A şu soruları yöneltti:Elektrik Mühendisleri Odası hesapladı- Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) eski yöneticisi Nevzat Çeltek’in Cumhurbaşkanlığı’nca kaçak olarak kullanılacak binanın kurulu elektrik gücünün 10 bin kVA (Kilovolt amper) olacağı şeklindeki öngörüsü doğru mudur? AOÇ’de yapılan Cumhurbaşkanlığı Sarayının kurulu elektrik gücü kaç kVA’dır?Aylık elektrik tüketimi 1 milyon 800 bin kilovat saat- Cumhurbaşkanlığı Sarayının aylık elektrik tüketiminin, eşzamanlılık faktörleri ile birlikte, kurulu gücünün yüzde 40 oranında daimi kullanımda olduğu göz önüne alındığında yaklaşık 1 milyon 800 bin kilovat saat olacağı bilgisi doğru mudur?Yıllık 8,5 milyonluk faturayı kim ödeyecek?- Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın, her türlü ısıtma-soğutma sistemleri, iç ve dış aydınlatma gibi faktörleri birlikte düşünülerek, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) resmi daireler için geçerli kılınan ticarethane tarifesi üzerinden hesaplama yapıldığında aylık olarak yaklaşık 700 bin lira elektrik faturası mı ödenecektir? Cumhurbaşkanlığı Sarayı için yıllık 8,5 milyon lira elektrik faturasını kim ödeyecek?Vatandaşa aylık 1 kuruşluk vergi mi geliyor?- Cumhurbaşkanlığının imar mevzuatı açısından kaçak konumundaki sarayının aylık 700 bin liralık elektrik faturasının ödenmesi için 76 milyon vatandaştan ayda 1 kuruş vergi mi toplayacaksınız? Ya da 700 bin liralık elektrik faturası için 34 milyon elektrik abonesine aylık 2 kuruşluk yeni kesinti kalemi mi ilave edilecek?
Oran: 'Kaçak Saray’ın Elektriği de mi Kaçak?'
CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın elektrik abonesi olup olmadığının açıklanmasını istedi. Oran Enerji Bakanı Taner Yıldız’ın yanıtlaması istemiyle hazırladığı soru önergesinde 'Ruhsatı olmayan Cumhurbaşkanlığı Sarayı elektrik abonesi olmadan, kaçak olarak mı elektrik kullanıyor? Aylık 700 bin TL’lik fatura “kayıp kaçak bedeli” olarak Ankaralılara mı fatura edilecek?' diye sordu...CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, yasalar karşısında kaçak konumda olan ve doğal olarak ruhsatı bulunmayan Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın elektrik abonesi olup olmadığının açıklanmasını istedi. Umut Oran, Enerji Bakanı Taner Yıldız’a, “Ruhsatı olmayan Cumhurbaşkanlığı Sarayı elektrik abonesi olmadan, kaçak olarak mı elektrik kullanıyor? Sarayın aylık tahmini 700 bin TL’lik elektrik faturası, ‘kayıp kaçak bedeli’ olarak Ankaralılara, İçanadolu Bölgesi abonelerine mi fatura edilecek?” diye sordu.Cumhurbaşkanlığı Sarayı elektrik abonesi mi?Enerji Bakanı Taner Yıldız’ın yanıtlaması istemiyle hazırladığı soru önergesini TBMM’ye sunan CHP’li Umut Oran, şu sorulara yanıt verilmesini istedi:- Yasalar karşısında halen kaçak ve ruhsatsız yapı olan Alparslan Türkeş Bulvarı üzerindeki Cumhurbaşkanlığı Sarayının elektrik aboneliği var mıdır? Abonelik gerçekleşti ise dosyasına göre kim talepte bulunmuş abonelik işlemini kim gerçekleştirmiştir?Ruhsatı olmadan nasıl abone oldu?- AOÇ’de bulunan kaçak konumundaki Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın imar ve iskân ruhsatı olmadan elektrik abonesi olduğu doğru mudur?Sarayda kaçak elektrik mi kullanılıyor?- 29 Ekim 2014 tarihinden bu yana kullanılmaya başlanılan Cumhurbaşkanlığı Sarayı, abone olmadan mı elektrik harcamaktadır, Cumhurbaşkanlığı Sarayı kaçak elektrik mi kullanmaktadır?Ankaralı, Kaçak Saray için kayıp kaçak bedeli mi ödeyecek?- Cumhurbaşkanlığı Sarayında kaçak elektrik kullanılmaya devam edilecekse, aylık 700 bin TL’lik fatura bedeli İç Anadolu Bölgesindeki, Ankara’daki tüm elektrik abonelerine “kayıp kaçak bedeli” olarak mı paylaştırılacaktır? Bu durumda İç Anadolu Bölgesindeki elektrik abonelerine aylık kaçar TL’lik kayıp kaçak bedeli yansıtılmış olacak?Elektrik için ceza kesildi mi?- Kurulu elektrik gücünün 10 bin kVA (Kilovolt amper), aylık elektrik tüketiminin ise yaklaşık 1 milyon 800 bin kilovat saat olacağı belirtilen bu yapı için herhangi bir kaçak elektrik cezai işlemi uygulandı mı, uygulanacak mı?TCK’ya göre işlem yapıldı mı?- Kaçak elektrik kullananlar hakkında Türk Ceza Kanunu’nun 163. Maddesi uyarınca “karşılıksız yararlanma” suçundan dava açılmıyor mu, Cumhurbaşkanlığı Sarayı için bu konuda ihbar veya suç duyurusunda bulunan oldu mu?- Ayrıca TCK’nın 1-5 yıl arasında hapis cezası öngören 184.maddesi kapsamında ruhsat olmadan elektrik abonesi olunması söz konusu mudur? Bu suç kapsamında hakkında işlem yapılanlar var mıdır, varsa isimleri nedir?
14 Maddede "Gelişmiş Bir Demokraside Sarayda Oturmanın Maliyeti!"
'Bütçe görüşmelerinde muhalefet milletvekillerinin sorularını cevaplayan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek,  Ak Saray'ın maliyetinin 1 milyar 370 milyon lira olduğunu açıkladı. Şimşek, saray için Başbakanlık bütçesinden 964 milyon harcandığını, 2015'te 300 milyon lira ödenek ayrıldığını bildirdi.'Rakamlar bazen kafa karıştırıcı olabiliyor. Ama gelişmiş demokrasilerde sıradan her vatandaşın yapılan harcamalarla ilgili soru sorma hakkı vardır...Bir saray, bir ülkenin prestijine, elbette önemli katkı yapabilir. Özellikle de, o sarayın sakinleri aynı zamanda da birer mütevazi vergi mükellefi oldukları gerçeğini, halkıyla açıkça paylaşıyorsa. Aslında bu tür bir şeffaflık, topluma önderlik etmenin en güzel yoludur. Herkes tarafından bir süper güç olarak kabul edilen Amerika'da, 'Beyaz Saray'da oturmanın bir faturası var. Kimilerine göre ödeniyor kimilerine göre de ödenenler gerçekleşen harcamaların binde biri bile değil. İşte o faturalar:
Hemen Bugün Başlatılması Gereken 10 Yardım Kampanyası
Ethem Sarısülük'ü öldüren polise yardım kampanyası açıldığını öğrenince şaşırmadık ve hemen ardından Yeni Türkiye'de derhal düzenlenmesi gereken kampanyaları sizler için bir araya getirdik. Uyuma vatandaş milli iradene falan sahip çık!http://onedio.com/haber/ethem-sarisuluk-u-vuran-polis-icin-resmi-yardim-kampanyasi-426049
Sayaç Okuma Süreleri Uzadı, Elektrik Faturaları Tavan Yaptı
Bazı dağıtım şirketlerinin sayaç okuma sürelerini uzattığı gerekçesiyle bu ay abonelerin elektrik faturası şişti. Vatandaş protesto ederken, şirketler kendini ‘mevzuata uygun’ diye savunuyor. EPDK ise konuyu mercek altına aldı.Elektrik faturanızda bir gariplik mi var? Örneğin geçtiğimiz ay 100 lirayken, bu ay bir anda 200 liraya mı çıktı? Sebebi, faturalandırma döneminin değişmesi olabilir. Yani dağıtım şirketi, 30 gün yerine, daha uzun bir süreyi kapsayan tüketim dönemini faturalandırmış olabilir. Son olarak Antalya’da vatandaşlara iki ay elektrik faturası göndermeyen elektrik dağıtım şirketi, daha sonra iki aylık yüklü miktarda faturalar göndermeye başlayınca kamuoyunda infiale sebep oldu. Hürriyet'ten Merve Erdil'in haberine göre; Normalin iki katı gelen elektrik faturalarını ödemede sıkıntı yaşayan vatandaşlar imza kampanyası başlattı. Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği’nde, “Tüketicinin tüketim dönemi, bir aydan az olmamak ve bir yılı geçmemek üzere, görevli tedarik şirketi tarafından belirlenir” deniliyor. Bu da elektrikte faturalandırma döneminin 1 yıla kadar uzayabilmesine imkan tanıyor. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), dağıtım şirketlerinden uzun fatura dönemleriyle alakalı savunma talep edecek. Son dönemde elektrik faturalarında gün uzatımı ya da kısaltımı nedeniyle, vatandaşlar mağduriyet yaşıyor. Elektrikte bir aylık tüketimin faturalanması gerekirken, bazı dağıtım şirketlerinin okuma tarihlerinde değişiklik yaptığı ve kimi zaman gün kısaltımına giderek 20 günlük tüketimi faturaladığı, kimi zaman da gün uzatımına giderek 70 günlük tüketimi faturaladığı ortaya çıktı. Son olarak Antalya’da, ödeme düzenlemesi yaptığı gerekçesiyle bazı abonelere 2-3 aylık fatura tek seferde yansıyınca, yüksek meblağlarla karşı karşıya kalan vatandaşlar tepki gösterdi. EPDK ise konuyu mercek altına aldı. KonuşulacakBir EPDK yetkilisi, mevzuatta fatura dönemiyle alakalı “bir aydan az, bir yıldan fazla olmamak üzere” şeklinde hüküm bulunduğuna işaret ederek, “Ayrıca altı aydan fazla olan sayaç okumalarına da taksitlendirme imkanı getirildi. Uzun okuma aralıkları mevzuata aykırı değil ancak abone grupları bazında bir ayrım yapılabilir. Örneğin tarımsal sulama birlikleri, sulama sezonu başlayınca ürün kaldırana kadar fatura gelmesin istiyor. Bu da altı ayı bulabiliyor. Diğer taraftan, uzun faturalandırma süreleri meskenlerde sıkıntıya yol açıyor. Bu sıkıntının olduğunu görmüş olduk. Şirketlerle oturup konuşulması gerekiyor. Bu konuda yükümlülükler getirilebilir” diyor.Diğer bedellere dikkatEMO yetkilileri, süre uzatımları dışında faturalarda zaman zaman kesme bağlama veya sayaç bedeli gibi ekstra yansımalar da olabildiğine, bunlara ayrıca dikkat edilmesi gerektiğine vurgu yapıyor. Faturalandırma süreleri, elektrik faturasındaki ilk okuma tarihi ve son okuma tarihi kalemlerine bakılarak görülebiliyor.EPDK gerekçesini şirketlere soracakAynı yetkili, 2013 yılsonunda da benzer sorunlar yaşandığını ifade ederek, “Şirketlere uyarı yazısı yazdık ve ‘Sözleşmeler Hukuku’nun genel ilkelerine uyun’ dedik. Yine sıkıntı yaşanan dağıtım bölgelerinden gerekçelerini talep edeceğiz. Sıkıntıların Antalya, Ankara ve İstanbul’un bazı bölgelerinde yaşandığı görülüyor” diyor. İstanbul’da aralık ayında 152 TL, ocakta ise 245 TL elektrik faturası gelen bir tüketicinin, bu faturalarını bizim için inceleyen Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) temsilcileri şunları kaydediyor: “Elektrik sayaçlarının en az 30 günlük periyodlarla okunması gerekiyor. Yılda bir kereye mahsus, okuma periyodunu kaydırmak için bir ay 20 gün, bir sonraki ay 40 gün olabilir. Ancak daha önceki faturalarda da 20 gün çıkıyorsa bu usulsüz bir okumadır. İncelediğimiz faturada aralık ayında 20 günlük periyodu, bir sonrakinde 40 günde çıkarmış...”Faturada farklılık oluşur mu?EMO temsilcileri, faturalandırmanın günlük tüketimin yapıldığı aya göre belirlendiğini ifade ederek, “Diyelim ki ilk okuma 16 Aralık, son okuma tarihiniz 16 Ocak. Aralıktaki tüketim o ayın tarifesi, ocaktaki tüketim ocak tarifesi üzerinden alınır. Ki aralık ve ocak tarifesi arasında faturayı etkileyecek büyük fark yok. Ocakta okundu, 2015’in zamlı fiyatlarıyla fatura kesildi’ iddiası doğru değil” diyor. EPDK yetkilileri ise “70 günlük tüketim faturalandırıldığında 70’e bölünüyor. 15 Ocak’ta fatura kesildiyse, 15 günü ocak, geriye kalan 55 gün bir önceki dönem tarifesinden faturalandırılır. 70 gün eşit tüketim kabul edilir ve o ayın tarifesine göre faturalandırılır. Yine de Tarife Dairesi inceleyecek” diyor.CLK: Taksit  imkânı verilecekCLK Akdeniz’den yapılan açıklamada, yüksek faturalar nedeniyle ödeme güçlüğü çeken abonelere taksitlendirme imkanı verileceği belirtildi. Açıklamada, şöyle denildi: “Bu uygulamanın sonucunda sınırlı sayıda abonemize 30 günden daha uzun süreli fatura hesaplanmıştır. Fatura hesaplanmasında bir hata olmamasına rağmen, tüketim gün sayısını 30 günden fazla olması ve tüketimin yüksek olduğu döneme denk gelmesi nedeniyle bazı abonelerimizin tek seferde ödeme güçlüğü yaşadığı tespit edilmiştir. Abonelerimiz müşteri hizmetlerimize müracaat ederek taksitlendirme yapabilir.”