onedio
Görüş Bildir

Sıcak Hava Haberleri

Sıcak Hava ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Sıcak Hava ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Bakımına Önem Verenlerin Kaçırmaması Gereken Haftanın Kozmetik ve Parfüm İndirimleri
Bakımınıza önem veren ve kendinizi şımartmayı seven biriyseniz, bu haftanın en popüler 14 kozmetik ürününü kaçırmamalısınız. Bu ürünler, bakım ritüelinize taze bir enerji katmak için mükemmel bir seçenek. İşte, bakımını önemseyen ve kendini ödüllendirmeyi sevenlerin tercih ettiği haftanın en çok satılan 14 kozmetik ürünü.Satın aldığınız ürünlerde satıcılardan kaynaklanan sorunlardan Onedio sorumlu değildir.''Bu içerik marka iş birliği içeriyor.'Bu içerik 22.12.2024 tarihinde oluşturulmuştur, bu içeriğe erişim sağladığınız zamana göre listelenen ürün fiyatlarında değişiklikler olmuş olabilir.
Arabalarda Bulunan "İç Sirkülasyon" Düğmesi Gerçekten Ne İşe Yarıyor?
Araçlarımızda sürekli karşılaştığımız iç sirkülasyon düğmesi, aslında hayatımızı kolaylaştıran önemli bir teknoloji. Ancak doğru kullanmadığımızda bazı dezavantajları da beraberinde getiriyor. Peki, bu düğmenin gerçekte nasıl çalıştığını ve ne zaman kullanmanız gerektiğini biliyor musunuz? Öğrenince hem aracınızı daha verimli kullanacak hem de konforunuzu artıracaksınız. Gelin bakalım!
Gerçek Terapi: Sıcak Hava Balonuyla Kapadokya Üzerinde Uçmak
Fotoğrafçı Afonso Salcedo turist olarak geldiği Kapadokya'yı 'Sıcak hava balonları güneş ile uyum içinde yavaş yavaş yükseliyor. Havanın sessizliği... Peri bacaları, mağaralar ve kayalar ayaklarının altında. Ne büyük keyif! '' sözleriyle tarif etmiş. Bir de yabancıların objektifinden Kapadokya sizlerle...
Daha Önce Hiç Görmediğiniz Tarihi Kareler
Soyu tükenmiş hayvanların son fotoğraflarından tutun da nanik yapan Stalin’e, samuraylardan ilk bilgisayara, Einstein’ın şık plaj modasından on bir yaşındaki Hitler’e, torununa hikâye anlatan Tolstoy’dan Berlin duvarının yıkılışına kadar çeşitli tarihi anları ve figürleri yakalayan nadir fotoğraflar, insanı şaşırtıcı, ibretlik ve keyifli bir zaman yolculuğuna çıkarıyor.
Buğdayda Korkutan Tablo
Yaşanan kuraklık Amik Ovası’nı tehdit ediyor. Bu mevsimde yaklaşık 20 santimetre olması gereken buğdayın boyu bir çok yerde 5 santimetreyi bile geçemedi. Mevsim normallerinin üzerinde seyreden sıcak havanın çiftçileri artık korkutmaya başladığını kaydeden Antakya Ticaret Borsası Başkanı Mehmet Ali Kuseyri “Hatay genelinde 155 bin hektarlık arazilerin yüzde 75 sulanabilir araziler bulunmaktadır. Fakat mevsim normallerinin üzerinde seyreden sıcak hava Hatay’daki çiftçileri endişelendirmeye başlamıştır. Amik Ovası ile bölgedeki verimli tarım arazilerinin su ihtiyacını karşılayan barajların doluluk oranı kuraklık nedeniyle yüzde 25 seviyelerine kadar düşmüştür. Geçtiğimiz yıl ortalama doluluk oranı yüzde 70 olan bölgedeki baraj ve göletler, kuraklıktan dolayı yüzde 20 seviyesine kadar gerilemiştir. Ölçümlere göre Tahtaköprü Barajı 71'den 25'e, Yarseli Baraj yüzde 45'ten 22'ye, Yayladağı Barajı yüzde 100'den 28'e ve Karamanlı Göleti de yüzde 100'den 52'ye düşmüştür. Önceden kuyularımızdan 40 metreden su alınabilirken şuan 140 metreden su alınabilmektedir” dedi. 5 SANTİMETREYİ GEÇEMEDİ Bu yıl buğdaydan alınan verimin yüzde 60 oranında düşmesini beklediklerini belirten Kuseyri; “Türkiye’nin en verimli tarım arazilerinden ve bereketin simgesi olarak bilinen Amik Ovası, beslendiği Asi Nehri, Karasu ile Afrin Çayıyla da aynı zamanda bölgesinin en büyük toprak düzlüğüne sahiptir. 250 bin dekar ekilebilir alana sahip olan Amik Ovasını yüzde 40'ını buğday yüzde 20’sini Mısır ve yüzde 40’ını pamuk oluşturmaktadır. Geçen yıl Amik Ovası'nda 250 bin dekar ekili arazide 150 bin ton buğday üretimi yapılmışken, bu yıl ise 175 bin dekar alanda ekilen buğdayın veriminde susuzluktan dolayı yüzde 60 düşüş yaşanması beklenmektedir. Bilindiği üzere hızla artan ülke nüfusumuzun beslenmesinde buğday hasadı ile elde edilen ürün büyük önem taşımaktadır. Amik Ovası'nda mevsim normallerinin üzerinde giden hava kuraklığa neden olurken çiftçimiz ne yapacağını şaşırmış durumdadır. Yüzde 70’e varan tane kayıplarının olduğu buğdayda Amik Ovası'nda çiftçi kara kara düşünmeye başlamıştır. Bu mevsimde yaklaşık 20 santimetre olması gereken ürünün sulanmayan birçok yerde boyu 5 santimetreyi geçmemesi çiftçileri endişelendirirken buğdayların su ihtiyacı da ayrı bir endişe kaynağı haline gelmiştir. Bundan sonra yağacak yağmurun artık buğdaya bir faydası olmayacaktır” dedi. HATAYLI ÇİFTÇİ SIKINTILI Yaşanan kuraklığın ardından Hataylı çiftçilerin ikinci ürün ekimi için çalışmaya başladıklarını da kaydeden Kuseyri; “Hatay’da çiftçimiz çok sıkıntılı durumdadır. Sıcaklığın 30 dereceye çıktığı bu günler devam ederse gelecek pek de umut vaat etmemektedir. Biçerlere ödenecek paranın üründen karşılanmayacağını düşünen çiftçiler ikinci ürün olan pamuğu ekmek için çare aramaya başlamışlardır. Çiftçimiz bırakın buğday ekiminden zarar görmeyi ikinci ürün pamuğu yeterince su olmadığından ekemeyecek durumda. Pamuk eken çiftçimiz ise su olmadığından sulama yapamamakta ve pamuk filizlenmemekte. Meyve bahçelerinde aşırı sıcaklar sebebiyle ağaçlar ise tamamen çiçek açmış durumda. Her yıl nisan ayının başında çiçek açan ağaçlar şimdilerde Şubat ayında tamamen çiçek açarken, meyvecilikle uğraşan üreticiyi ve köylüleri korkutmaya başladı. Aşırı sıcaklar sebebiyle yalancı bahara aldanan ağaçların çiçek açması, önümüzdeki günlerde oluşabilecek yağışlı havanın etkisiyle ağaçların çiçeklerini dökerek meyve veremez duruma geleceğinden çiftçilerimiz endişeyle beklemekte. Acilen hükümetimiz tarafından ciddi tedbirler alınması gerekmektedir.' ifadelerini kullandı. Bölgede zararın şimdiden büyük boyutlarda olduğunu ve hükümetin acil olarak önlem alması gerektiğinin de altını çizen Kuseyri şöyle konuştu: 'Bölgemizde daha şimdiden oluşan zarar büyük boyutlardadır. Bundan sonra yağacak yağmur bu zararı ortadan kaldırmayacaktır. Tarımsal üretimde ciddi düşüş olacak, yeterli yağış olmazsa zararın boyutu çok daha büyüyecek, zaten birçok üründe dışa bağımlı olan Türkiye, daha çok tarımsal ürün ve gıda ürünleri ithal etmek zorunda kalacaktır. Gıda ürünlerinin fiyatı artacaktır. Kuraklık problemi bir yana, yıllardır kronik hale gelen yüksek girdi maliyetlerinin aşağı çekilmesi için somut adımlar atılması gerekmektedir. Gübre, mazot, ilaç, tohum ve diğer girdilerde büyük oranda dışa bağımlı olan Türkiye, bu girdilerdeki fiyat artışı çoğu zaman ürün fiyatlarından daha yüksek seyretmektedir.”CİHAN | Milliyet
"Su Sıkıntılı Ülkeler Ligindeyiz"
CHP İstanbul Milletvekili Şafak Pavey, Dünya Çevre Günü’nde hükümete 10 maddelik kırmızı uyarı yaptı. “Bu uyarı mektubunu bu ülkeye kıyamayanlardan biri olarak yazıyorum. İçinde en küçük bir siyasi fırsatçılık, zerre kadar çatışma duygusu yok. Büyük kaygı var” diyen Pavey, Türkiye’nin geçtiğimiz yıl 92 olan doğa ihtilaflı noktasının 167’ye yükseldiğine dikkat çekti. “Su sıkıntılı ülkeler ligindeyiz” dedi.Pavey’in, ‘Hükümete 10 kırmızı uyarı’ başlıklı yazılı açıklaması şöyle: “Parklarımıza attığınız gazların zehri temizlenmeden; ömürlerini adadıkları sularına, doğalarına sarılan Tortumlu Leyla’yı, Şimşirlili Havva Ana’yı, ağaçlarını koruyan Amasyalı gençleri dövdünüz. Masum ve cesur Anadolu insanına uyguladığınız resmi şiddeti kınarken; bu uyarı mektubunu bu ülkeye kıyamayanlardan biri olarak yazıyorum. İçinde en küçük bir siyasi fırsatçılık, zerre kadar çatışma duygusu yok. Büyük kaygı var. 1-Geçen yıl, ülkemizin doğa ihtilaflı 92 noktasını gösteren bir sivil toplum haritası sunarak dikkatinizi çekmeye çalıştık. Başaramamış olmalıyız ki; sorunlu alanlarımız bu yıl 167 noktaya yükseldi ( www.direncevre.org ). Doğamız hiçbir dönemde bu kadar tehdit edilmedi. Doğanın canı yanıyor ama dili olmadığı için ancak felaketlerle uyarıyor. Her felaketi bir şekilde atlattığımızı düşünüp, hatalarımızı gelecekte telafi etmeyi ummak, ölümcül bir yanlıştır. 2-Doğal kaynaklara olan talebimiz, dünyanın sağlayabileceği miktarı üçte bir aşıyor. Dünya nüfusunun yüzde 75′i tüketim oranlarının, doğanın kendini yenileme hızını aştığı ülkelerde yaşıyor. Bu oran Türkiye’de kırmızı alarm veriyor. Susuzluk, kuraklık, sel gibi doğa felaketlerinin artık sınırları yok. İçinde bulunduğumuz zamanın ihtiyaçlarını mirasyedi mantığı ile karşılarken, aynı ömür içinde buluşan genç kuşağın, var olma şansına zarar veren bir büyüme biçimini seçtiniz. Oysa tarım, balıkçılık ve turizm gibi sektörlerle de hem ekosistemi koruyup hem ekonomik kalkınma sağlayan yıldız ülkeler gözümüzün önünde duruyor. 3- UNEP’in verilerine göre Türkiye, Avrupa’da çölleşmenin başlayacağı ilk ülkelerden biri. Türkiye’de son 20 yılda kişi başına düşen yıllık su miktarı 4000 metreküpten, 1519 metreküpe inmiş. Sulak alanlarımız yarı yarıya azaldı. Bu haliyle “su sıkıntılı ülkeler ” ligindeyiz. 2030 yılında ise su kıtlığı olan ülkeler arasına gireceğiz. 2008 yılında yaşanan kuraklıkta tam yarım milyon çiftçi etkilendi. Maliyeti 2 milyar Euro.. Sulama alanlarımızın yüzde 94’ü konvansiyonel yöntemle sulanıyor. Bu yüzde 50 kayıp demek. Devletin hala anlaşılır bir tarım/sulama politikası yok. Hala derelerimizi kurutuyor. Ülkemiz hoyratça büyüyor. Gıda ve enerji üretimini belirleyen su kaynakları bu hoyratlıktan mağdur oluyor. Tek bir insan ömrü içinde balık türlerimizin yarısını kaybettik. Yiyecek fiyatlarında hızla katlanan artış önümüzde. Su sıkıntısı köylümüzün ekmeğini tehdit ediyor. 4- Yenilenebilir Enerji potansiyelimiz Almanya’dan fazla. Ancak Almanya’nın yenilenebilir enerjiden ürettiği elektrik, Türkiye’nin ürettiği toplam elektrikten daha fazla. Bizdeki oran yüzde 5, Almanya’da yenilenebilir enerji kullanım oranı yüzde 25,8… HES politikalarının ve kötü su yönetiminin yanı sıra, iklimimizdeki değişiklik sebebiyle 2080 yılına kadar yağışta ciddi bir azalma, sıcaklıkta da ciddi bir artış bekleniyor. Bu öngörü mevcut kötü politikalarla birleştirince 2023 oldukça kurak bir yıl olacak. Derhal HES’lerden vazgeçmek, su kaynaklarını korumak, geri dönüşümlü olarak değerlendirmek zorundayız. 5- Dünya Çevre Gününü ne yazık ki Soma felaketinin gölgesinde anıyoruz. Tarımdan maden sahalarına çevrilen alanlardan elde edilmesi planlanan 11.5 milyar ton kömür ve 80’den fazla kömürlü termik santral planı var. Bundan vazgeçmek zorundayız. Enerji Bakanlığı’nın kömür politikası, yüksek ve hızlı kâr hedefi; denetim ve güvenlik maliyetlerinin azaltılması, bizi maden felaketleri sıralamasında dünya birincisi yaptı. Tarım arazilerinde madencilik yapmak için bakanlıktan “kamu yararı” onayı almak yetiyor. Madencilik yapılan arazilerin uğradığı ciddi tahribat sonucu, bir daha o bölgelerde tarım yapılması mümkün olmuyor. Antalya’daki maden ocaklarının yüzde 90’ı ÇED istenmemiş alanlar… Kırsaldaki insanlarımızı yeraltında taşeron olarak çalışmaya mahkûm etmek yerine, bereketiyle başka kıtaları besleyebilecek çiftçilik politikalarına geçersek, hem yoksullukla mücadele eder, hem de insan hayatını korumuş oluruz. 6- Nükleer Enerji konusu Fukushima Faciası’ndan sonra Avrupa için neredeyse kapandı. Dünya’da nükleer enerji kullanım oranı 30 yıl öncesine gerilemiş. Almanya tesisleri tamamen kapatmayı planlıyor. Akkuyu Nükleer Santrali’nde ise ‘atık yönetim planı’ bile yok. Nükleerin felaket getireceği aşikâr, bu nedenle yenilenebilir enerjiyi yeniden hatırlatmamız gerekiyor. Greenpeace’in Avrupa Birliği Yenilenebilir Enerji Konseyi ve Dünya Rüzgâr Enerjisi Konseyi ile birlikte hazırladığı Enerji [D]evrimi raporu, Türkiye’nin 2040′a kadar elektrik ihtiyacının %85’ini, kömür gibi kirli ve pahalı bir enerji yerine yenilenebilir enerjilerden karşılayabileceğini açıklıyor. En önemli kaynağımız da güneşimiz. Güneşin üzerinde parladığı ülkemizde onun enerjisinden her hanenin faydalanabilmesini sağlamak mümkün.. 7- İnşaat sektöründe 2000 yılından beri tercih edilen hazır beton kullanımı, betonlaşmanın dehşetli hacmini temsil ediyor..Türkiye’de 1988 yılında 1,5 milyon metreküp hazır beton üretiliyordu. 2011 yılında bu miktar 90 milyon metreküpe çıktı. Yani 60 kat arttı. TOKİ başta olmak üzere kötü inşaat yatırımlarının doğamızı 60 kat daha hızlı tahrip ettiğini görüyoruz. Avrupa’da, bu kullanımla bize yaklaşabilecek ülke yok. Almanya, 2011’de 42 milyon metreküp üretmiş. Rusya ise 70 milyon. Kimileri betondan servetler kazanıyor olabilirler ama doğası yok olmuş bir ülkede o servetin sefasını sürmek mümkün olmayacak. 8- Hava kirliliği görünmez bir katil. İnsanları fark etmeden öldürüyor. Sağlığa etkisi kadar, fazla nitrojen kirliliği ve asit yağmurları yoluyla doğaya da büyük zarar veriyor. 2011 verilerine göre dünyanın en kirli havaya sahip 50 şehrinin içinde Türkiye’den 7 şehir var; Iğdır, Batman, Afyon, Osmaniye, Siirt, Gaziantep, Isparta. Kaz Dağları sahip olduğu özelliklerinden ötürü “Oksijen Deposu” olarak adlandırılır. Hava kirliliği bu kadar ölümcülken, Kaz Dağlarının oksijenini baraj inşaası, madencilik faaliyetleri ve HES’le nasıl tehdit edebilirsiniz? Hava kirliliğini 2030 yılına kadar şimdikine oranla yüzde 20 oranında azaltmayı hedefleyen AB tedbirleri mevzuatını uygulamaya sokmaya mecburuz. 9-İklim ısındıkça karbondioksiti emme özelliği olan bitkiler, özelliklerini yitirip sera etkisine yol açan gazları üretmeye başlayacaklar. Sıcak hava nedeniyle, organik çürüme artacak ve bugüne dek sadece insanların ürettiği karbon emisyonlarına bitkilerin ürettikleri de eklenecek. Bilimin tahminleri doğru çıktığı takdirde; kuraklık, kuraklığın etkisiyle orman yangınları, seller, bizi tehlikeli boyutlarda tehdit edecek. Türkiye 2011 DOHA, 2012 DURBAN ve 2013 VARŞOVA İklim Zirveleri’nde “Günün Fosili” seçildi. Çünkü sera gazı azaltım hedefimiz ve iklim değişikliği öngörümüz yok. İlgili Bakan zirveye gitmedi. 47 Milyar 523 milyon liralık yatırım bütçemizde; iklim değişikliğiyle mücadeleye sadece 4 kalem ayrılmış. 4 milyon 94 bin liralık bütçe, bölünmüş yol yapmak için ayrılan bütçenin ancak 28’de biri.. 10- Doğa; ülkemizde de insan yaşamının sürdürülebilirliğini sınıyor. Doğamızdaki tahribat, Soma’da gördüğümüz gibi yoksulluğu katlıyor. Doğayı tahrip etmeye aynı hızda devam edersek, kişi başına gelir 2050 yılına kadar yüzde 7 azalacak. Hükümetin ekonomik başarısı ölçülürken gayri safi ulusal gelirle birlikte ekonomik sürdürülebilirlik dikkate alındığında; gerçek durumu daha doğru anlama ve ona göre plan yapma şansı elde edebiliriz. Yaşanabilir bir gelecek için, kendi aramızda, gelecek kuşaklarla ve doğayla olan ilişkiyi değiştirmek, acilen doğaya saygılı politikaları uygulamaya başlamak zorundayız. Doğa politikamızı yeniden gözden geçirmezsek 2023’lerde şu andaki ihtiyaçlarımızı karşılamak için bile; iki Türkiye’ye birden ihtiyaç duyacağız. Doğal sermayenin fütursuzca kullanılması, ülkemizin refahını tehlikeye atıyor; yiyecek, su ve enerji fiyatlarının aşırı yükselmesine yol açıyor. Limon fiyatları sadece geçen yıla oranla bu yıl dört kat arttı. Susam fiyatları ise altı kat. Aramızda yarattığınız büyük kutuplaşmaya rağmen bu ülke, doğamızın sunduğu bereket ortak servetimiz. Aynı özen ve dikkatle korumaya mecburuz. Zete.com
11 Madde ile Dünya 3 - 6 °C Daha Sıcak Olsa Ne Olurdu?
19. yüzyılın sonlarından itibaren atmosferdeki karbondioksit artışıyla ( % 30 artmıştır) birlikte yeryüzünün ısısında yarım dereceden fazla bir artış gözlenmiştir. İstanbul Teknik Üniversitesi Avrasya Yerbilimleri Enstitüsü 'mevcut koşulların devamı halinde Türkiye’nin 2070 yılında, bu yıla göre 3 ile 6 derece daha sıcak olacağı'nı öngörmektedir.
Prandelli Siftah Yaptı
Sarı kırmızılı takımla ilk antrenmanına çıkan İtalyan antrenör, basın mensuplarına iddialı açıklamalarda bulundu.Galatasaray 'ın yeni teknik direktörü Cesare Prandelli , sarı-kırmızılı takımda ilk antrenmanına çıktı. Florya Metin Oktay Tesisleri'nde basına açık yapılan antrenmanın başında sahada topla ısınan futbolcular, daha sonra tesise çağrıldı. Oyuncuların içeri girmesinin ardından sahaya çıkan İtalyan teknik adam, önce sağlık ekibi ve diğer çalışanlarla tek tek tokalaşarak tanıştı. Cesare Prandelli, sahaya tekrar çağrılan oyuncularla da çıkış merdiveninin başında tek tek tokalaştı. İtalyan çalıştırıcının tokalaşma sırasında Hamit Altıntop, Semih Kaya ve Bruma ile kısa süre konuşması dikkati çekti. Prandelli, tanışmanın ardından oyuncuları, teknik ekibi, sağlık ekibini ve diğer çalışanları sahada etrafında toplayarak, ilk toplantısını yaptı. İtalyan teknik adamın toplantıda, 'Buraya şampiyonluk için geldim. Zaten başkanla da şampiyonluk için konuşmuştuk. Bugünü senenin ilk günü olarak düşünün. Şampiyonluk için sadece oyuncular değil, tüm çalışanların yanımızda olması lazım' diyerek ekibini tanıttığı bildirildi. Daha sonra Taffarel'e dönen Prandelli'nin esprili bir şekilde 'Biz onu futbol oynarken bırakmıştık, şimdi burada yine karşımıza çıktı. Hepimize en çok yardımcı olacak kişi o' dediği belirtildi. İtalyan teknik adamın toplantıda son olarak, 'Yardımcılarımla konuşurken benimle konuşmuş gibi hissedebilirsiniz' ifadelerini kullandığı kaydedildi. Toplantının ardından sahanın ortasında basın mensuplarına poz verildi. Galatasaray Futbol Akademi Kampı'na katılan çocuklar da takımla fotoğraf çektirdi. Prandelli yönetiminde yapılan antrenmana 22 futbolcu katıldı. Sarı-kırmızılılar, yaklaşık 1,5 saat süren yeni sezonun basına açık ilk antrenmanında, koşuların ardından yarı sahada çift kale maç yaptı. Çift kale maçta Semih Kaya ve Bruma yer almadı. Saha zemini kuru olduğu için sağlık ekibinin önerisiyle bu oyuncuların maçta oynatılmadığı bildirildi. İtalyan teknik adam, sıcak hava nedeniyle antrenmanda iki defa su molası verdi. Çift kale maçta fenalaşan genç oyuncu Emre Tosun, bir süre sahada tedavi oldu. Emre'nin başının döndüğü belirtilirken, genç oyuncu tesislere girdi. Antrenmana Nordin Ambarat, Bruma ve Furkan Özçal'ın yanı sıra yeni transferlerden Sinan Gümüş, genç kaleciler Alperen Uysal ile İsmail Çipe de katıldı. Kampa götürülmeyeceği açıklanan 10 futbolcu ile izinli olan Aydın antrenmanda yer almadı. Sezonun bitiminin ardından A Milli Takım'ın yaptığı kampa katılan Selçuk İnan, Burak Yılmaz, Hakan Balta ve yeni transfer Olcan Adın da antrenmana katılmadı. Bu oyuncuların pazartesi günü takımla Avusturya'ya gideceği bildirildi. Brezilyalı orta saha oyuncusu Felipe Melo'nun kampa geleceği, milli takımlarıyla 2014 FIFA Dünya Kupası'nda mücadele eden Muslera ve Chedjou'nun kampın sonuna doğru takıma katılacağı belirtildi. Hollanda Milli Takımı ile Dünya Kupası'nda yarı final oynayan Wesley Sneijder'in ise ağustos ayının ortasında takıma dahil olacağı aktarıldı. Galatasaray, yarın saat 17.00'de basına açık yapacağı antrenmanla yeni sezon hazırlıklarına devam edecek.Goal.com
Akıllı Telefonunuzu Suya Düşürürseniz  İlk Ne Yapacağınızı Biliyor Musunuz?
Akıllı telefonlar günlük hayatımızı kolaylaştırmak için önemli bir işlev yerine getiriyor. Yazla birlikte cep telefonlarını suya düşürme olasılığı da arttı. Böyle bir durumda ilk yapılacak şey, akılı telefonu kapatmak ve kavanozun içinde pirincin içine yerleştirmek. Alman Bild gazetesinde yer alan haberde, akıllı cep telefonlarını suya düşürenler için bir dizi öneri sıralandı. Haberde akıllı telefonu suya düşürdükten sonra sık yapılan hatalar da sıralandı. Suya düşürüldükten sonra ilk yapılacak şey, telefonu kapatmak ve bataryasını çıkarmak. Sonraki işlem ise, çok kimsenin aklına gelmiyor. Telefonu kavanozda pirinç içine yerleştirmek. Telefonun nemini çekmek için pirinç birebir. Uzmanlar suya düşen akıllı telefonu kurutmak için sık yapılan hataları da sıraladı. Cep telefonu fön ve mikrodalga gibi aletler yardımıyla kurutulmamalı. Sıcak hava, cep telefonunun hasas elektronik parçalarına zarar verebilir. Sıcak hava ayrıca cep telefonu içerisinde su torbacıklarının oluşmasına da sebep olabilir. Kuruma işlemlerinden geçirilen cep telefonu, birkaç gün bekletildikten sonra açılmalı.T 24
Yaz Aylarında Yaşanan Saç Problemleri ve Çözümleri
Bol tatilli, bol eğlenceli yaz mevsimini çok seviyoruz fakat sıcak havalar bazı sıkıntıların kaynağı olabiliyor. Bu sıkıntıların bir kısmı saçlarımızla ilgili oluyor.Sıcak hava ve aşırı nem saçlarımıza zarar verebiliyor. Hepimizin saç tipleri farklı olsa da bazı problemlerimiz ve çözümlerimiz ortak. İşte yazın karşılaştığımız saç problemleri ve çözümleri ; Kuruluk Güneşlenerek geçirdiğiniz uzun saatler kuru saçlar a neden olabiliyor. Bu sıcak ve yakıcı havanın saçımızdaki nemi emmesi çok normal aslında. Bunun tek çözümü, saçınızı her gün dipten uca iyice nemlendirmek ve düzenli olarak nem bakımı uygulamak. Yeşil saçlar Saçlarınız sarıysa, tatil sonunda klor nedeniyle saçlarınızın yeşile yakın bir renge dönebilir. Bunu engellemek için ilk olarak tatil boyunca saçlarınızı arındırıcı özelliği olan, klor giderici bir şampuanla yıkamalısınız. Ayrıca havuzdan çıkar çıkmaz saçlarınızı temiz suyla yıkamanız da saçınızdaki yeşil rengi azaltabilir. Yağlı saçlar En büyük saç problemlerinden yağlanma, elbette yazın da peşimizi bırakmıyor. Hiç kimse yağlı, sönük ve donuk saçlarla dışarı çıkmak istemiyor. Ama artık bunun da pratik bir çözümü var. Saç pudraları ya da şu sıralar oldukça popüler olan kuru şampuanları deneyebilirsiniz. Solmuş saç rengi Saçınızda boya varsa, yaz sizin için daha sık bakım yaptırmak anlamına gelebilir. Güneş, kum ve deniz bizim için mükemmel bir üçlü olsa da, saçlarımız için aynı şeyi söylemek zor. Boyalı saçlar için özel üretilmiş şampuanlardan özellikle UV korumalı olanları tercih ederek saçlarınız için doğru bir yaz bakımı uygulayabilirsiniz. Büyük bir şapkayla hem stilinize renk katmayı hem de saçlarınızın rengini korumayı da deneyebilirsiniz. Cansız saçlar Eğer ince telli saçlara sahipseniz, yazın en çok cansız saç görünümüyle uğraşabilirsiniz. Katlı bir saç kesimine sahip olmak, sadece yaz için değil her zaman en iyi çözüm olacak. Ayrıca hacim veren şampuanları ve kremleri tercih etmeniz de size yardımcı olabilir. Elektriklenme Bazılarımızın saçları soğuk ve nemli havada elektriklenirken, bazılarımızınki yaz sıcaklarından dolayı tel tel oluyor. Özellikle kıvırcık saçlıların karşılaştığı bu problemin en iyi çözümü saç serumları ve kremleri. Tabii ki bunların yağ bazlı ürünler olmasına da dikkat etmek gerekiyor. Hatta zaman zaman saçınıza uygulayacağınız saç bakım yağları da bu problemi çözmenize yardımcı olabilir Şekil almayan saçlar Bahsettiğimiz saç problemlerinin yanı sıra ya da onların birleşmesiyle oluşan en büyük sorunsa;