Korku filmlerinde olduğu gibi bütün dünyayı istila etmek isteyen, önüne geleni oburca yiyip bitiren hayvanlar olarak adlandırılan Termitler, gerçekte böyle olmayıp, bildiğimiz karıncalardan farklı özellikleri vardır. 200 milyon yıldan beri varlıklarını devam ettiren Termitlerin, gerçekten vahşi özellikleri olsaydı, şimdiye kadar dünyayı istila etmiş ve heryeri yağmalamış olmaları gerekirdi. Oysa yapılan araştırmalardan bu karıncaların usta mimarlık örnekleri verdiklerini, vahşi yönlerinin bulunmadığını öğrenmekteyiz.
Bir termit kolonisinde yer alan kral, kraliçe ve bunların neslinden oluşan karınca grubu, resimde görülen mantar şeklindeki yuvalar kurarak hayatlarını sürdürmektedirler. Topraktan veya ağaçtan yapılan mantar şeklindeki bu yuvalar, gözü görmeyen koloni üyeleri tarafından küçük parçacıkların üst üste yığılmasıyla inşa edilmekte ve çevre şartlarından en az etkilenecek ustalıkta kurulmaktadır.
Bir şatoyu hatırlatan yapısıyla termit yuvaları, koridorlar ve yüzlerce odalarla bir bütün olarak yerin altına kadar uzanmaktadır.
Yeraltında daireleri bulunan bir apartmanı andıran bu termit şatolarındaki tüneller ise nöbetçiler tarafından korunmakta ve giriş çıkışlar kontrol altında tutulmaktadır.
Yağmura karşı şemsiye şeklinde inşa edilen yuvalar, bir ağaca yakın ise ağacın gövdesine karşı, yarı küre şeklinde saçaklar eklenmekte ve ağaçtan gelecek yağmur serpintilerine karşı korunma sağlamaktadır.
Termitlerin bu mimarlıkları yanında, yuvalarındaki havalandırma sistemleri de araştırmacıları hayrete düşürmektedir. Yuvaların içinde yer alan sıcak hava boruları ve izole kabinleri ile sıcaklık belirli seviyede tutulmakta ve hayatlarını sürdürmede çok uygun bir vasat meydana getirilmektedir.