GENEL KÜLTÜR

Masallar, tarih boyunca yalnızca çocukları uyutmak ya da eğlendirmek için anlatılan basit hikâyeler değil, toplumların kolektif hafızasını ve kültürel genetik kodlarını taşıyan çok katmanlı anlatılar olagelmiştir. Her masal, yüzeyde bir macerayı ya da kahramanlık hikâyesini sunarken, derinlerde bir dönemin ahlaki değerlerini, korkularını, umutlarını ve siyasi eğilimlerini yansıtır. Ancak masalların bu sembolik gücü, sadece masal anlatıcılarının ya da edebiyat tarihçilerinin değil, aynı zamanda istihbarat örgütlerinin de dikkatini çekmiştir. Bu örgütler, özellikle kriz dönemlerinde, masalları bir propaganda aracı, şifreli iletişim dili ve hatta psikolojik operasyon unsuru olarak kullanmışlardır.

Herkesin çalışırken daha çok verimli olduğu bir düzen var. Kimi tek başına daha iyi odaklanır, kimi ise ekiple paylaşımı sever. Peki ya sen? İşleri kendi hızında ve kendi yöntemlerinle mi yapmayı tercih ediyorsun, yoksa fikir alışverişi yaparak, ekip ruhuyla mı daha motive hissediyorsun? Belki de tam ortada bir yerdesin! Bu testle çalışma tarzını keşfetmeye hazır mısın? Hadi başlayalım!

Avustralya’nın Batı Sanat Galerisi’nde sergilenen 'Yeniden Canlandırma' enstalasyonu, 'ölümsüzlük' kavramını bambaşka bir boyuta taşıdı. 4 yıl önce aramızdan ayrılan ünlü besteci Alvin Lucier, ölümünden sonra bile müziğiyle var olmaya devam ediyor. Lucier’in DNA’sından elde edilen kök hücrelerle oluşturulan bir mini beyin, çevresindeki seslere tepki vererek sürekli yeni melodiler üretiyor.Detaylar içeriğin devamında!

Evet sevgili Onedio.com okuyucularım. Bugün yine şahane bir röportaj okuyacağınızın garantisini verebilirim sizlere. Geçtiğimiz günlerde röportaj için bir araya geldik sevgili Tamer Gürsoy ile. Gitmeden önce bu kadar kendime yakın hissedeceğimi ve bu kadar çok ortak noktamızın olacağını inanın tahmin etmiyordum ama resmen kendimle röportaj yapar gibi hissettim. Buradaki en büyük pay, karşımda gerçekten çok samimi, sıcak, duygularıyla yaşayan ve bunu da en şahanesinden dile getirebilen biri olmasıydı.  Sizi, daha fazla bekletmeden, bu keyifli insanla gerçekleştirdiğim keyifli röportajla baş başa bırakıyorum.

Tarihin büyük kırılma anlarında, toplumlar ya içlerindeki sesi dinleyerek ortak bir bilinç geliştirirler ya da o sesi susturup günübirlik reflekslere teslim olurlar. Türkiye Cumhuriyeti, varoluşunu sadece askeri bir zaferin değil, çok daha önemlisi, zihinsel bir devrimin üzerine inşa etmiştir. Bu devrim; eğitimde, hukukta, toplumsal cinsiyet ilişkilerinde, bilimde ve kültürde derin bir yeniden inşayı beraberinde getirmiştir. Ancak bugün, bu temel harcın yani Mustafa Kemal Atatürk’ün düşünsel ve ideolojik mirasının sistematik biçimde yok sayıldığı bir dönemin eşiğindeyiz. Peki, soralım: Bir ülke, kendisini var eden fikri yok sayarak, var olmaya devam edebilir mi?Bu sorunun cevabı, yalnızca politik değil, aynı zamanda felsefî, sosyolojik ve epistemolojik boyutlar taşır. Çünkü Atatürk’ü önemsememek; yalnızca bir siyasi pozisyon değil, aynı zamanda bir epistemik kopuş, bir ahlaki geri çekilme ve toplumsal hafıza kaybıdır. Bu hafızasızlıkla sürdürülen her gelişim iddiası, temeli olmayan bir gökdelen gibi, yükseldikçe kendi ağırlığıyla çökme riskini artırır.

Nobel Ödüllü Mario Vargas Llosa, 89 yaşında hayatını kaybetti. Edebiyat dünyasını yasa boğan bu haberin ardından Llosa’nın kim olduğu araştırılmaya başlandı.Mario Vargas Llosa Kimdir? Hayatını Kaybeden Nobel Ödüllü Mario Vargas Llosa'nın Hayatı ve Kariyeri

Zincir kahvecilerden aldığınız o kahve bardaklarının üzerindeki minik delik, çoğu zaman fark etmediğimiz ama aslında çok önemli bir işlevi yerine getiriyor.Kahvenizi yudumlarken, sıcak içeceğinizin güvenli bir şekilde taşınmasını ve rahatça içilmesini sağlayan bu küçük detay,hiç şüphesiz her gün kullandığımız tasarım harikalarından bir tanesi. Peki o minik deliğin tam olarak ne işe yaradığını hiç merak ettiniz mi?

Flört enerjini zirveye taşıyacak, kendini daha çekici hissettirecek o şarkıyı keşfetmeye hazır mısın? Bu testle, kalp atışlarını hızlandıracak ve enerjini artıracak en uygun parçayı bulacak, flörtöz ruhunu tam anlamıyla ortaya çıkaracaksın!Merak ettiğini biliyoruz, o zaman seni hızlıca teste alalım❤

'Nasıl yani bu şarkılar çıkalı 10 yıl mı oldu?' demeden birkaç saniye önce size 'Evet!' diyoruz. 2015 yazında içimizi kıpır kıpır yapan, heyecandan öldüren, gençlik hevesimizi hatırlatacak o şarkılar bu listede. Bu şarkılar da olmasa n'apardık kim bilir!

90'lar sonu ve 2000'ler başında çocuk ve genç olan herkes bilir ki bu şarkılar muhteşemdir. Hepimizin çocukluk ve gençlik zamanlarını, hatıralarını canlandıracak!

Çalma listesi kişi hakkında çook şey anlatır! Sen bize listeni anlat, biz de sana hangi müzik türünün hakimiyetinin sende olduğunu söyleyelim!

Türk caz sahnesinin en özel seslerinden biri olan Jülide Özçelik, kendine özgü vokali ve müzikal tarzıyla dinleyicileri büyüleyen bir sanatçı Caz, Türk sanat müziği ve Anadolu ezgilerini modern bir yaklaşımla birleştiren Özçelik, yalın ama etkileyici yorumuyla müziğine ruh katmakta. Sahip olduğu ipeksi sesiyle her notaya duygusunu aktarıp, dinleyiciyi derin bir müzikal yolculuğa çıkaran Jülide Özçelik'i birlikte tanıyalım!

Bahar geldiğinde her şey bir anda daha güzel hissettirmeye başlar. Güneş yüzünü gösterir, hafif esen rüzgarın getirdiği çiçek kokuları havayı sarar, içimizde tarif edilemez bir yenilenme hissi uyanır. İşte tam da böyle bir ruh haline eşlik edecek şarkılar var! Sanki taze açmış bir çiçeğin kokusunu içine çekiyormuşsun gibi seni bir sabah serinliğinde yürüyormuşsun gibi hissettirecek, içini hafifletip huzur verecek en güzel bahar şarkılarını senin için sıraladım. Hazırsan kulaklığını tak, gözlerini kapat ve baharın tazeliğini bu şarkılarla içine çek!

Elinizi bir yüzeye bastırdığınızda ortaya çıkan o kıvrımlı izlerin size özgü olduğunu zaten biliyordunuz. Ama aynı yüzeye bir koala da elini bastırdığında, ortaya çıkan izin neredeyse ayırt edilemeyecek kadar benzediğini biliyor muydunuz? Parmak izinin sadece insana özgü olduğu yıllar boyunca düşünüldü ancak evrim bu konuda biraz sürprizli davranmış gibi görünüyor. Bazı hayvanların, tıpkı biz insanlar gibi, hatta bazen daha da fazla detay içeren kendilerine özgü izleri var. Üstelik bu izler sadece görünüş olarak değil, işlev açısından da oldukça önemli bir rol üstleniyor.Kaynak

Olay, sıradan bir çiftçinin bahçesinde patateslerini yiyen bir domuzu vurmasıyla başladı. Domuzun sahibi İngiliz, çiftçi Amerikalıydı ve her ikisi de aynı adada yaşayıp o toprakların kendilerine ait olduğunu düşünüyordu. Birkaç gün içinde, bu küçük tartışma uluslararası bir krize dönüştü ve iki ülke, yüzlerce askerle karşı karşıya geldi. Ne var ki işler düşündüğünüz gibi bir savaşa dönüşmedi ama son derece ilginç bir şekilde tarihe geçti. Üstelik bu olayın arkasında çok daha derin bir sınır anlaşmazlığı vardı. Gelin bakalım...Kaynak 1, Kaynak 2