Eş, Baba, Evlat, Kardeş... Rakam Değil İnsan: 8 Ayda 300'den Fazla Şehit
Çözüm sürecinin askıya alınmasının ardından yeniden başlayan terör olaylarında 7 Haziran 2015'ten 20 Şubat'a kadar tam 316 güvenlik görevlisi şehit oldu. Onlarca sivil, IŞİD ve PKK saldırılarında yaşamını yitirdi. Doğu ve Güneydoğu'da sokağa çıkma yasakları ile çatışmaların devam ettiği bölgelerden ise hâlâ şehit haberleri gelmeye devam ediyor...
Uzun bir aranın ardından yeniden patlak veren terör nedeniyle Türkiye, son 7-8 aylık süreçte en zorlu ve en karanlık dönemlerinden birini yaşıyor. Bir yanda ardı arkası kesilmeyen acı haberler, bir yanda bu kötü gidişattaki belirsizlik. Kimse 'işin sonu nereye varacak?' sorusuna net bir yanıt veremiyor.
Tüm bunlar 2012'den sonra hayata geçirilmeye başlanan, silahlı mücadele yerine diyalog ve müzakereyi esas alan çözüm sürecinin bertaraf edilmesiyle başladı. Süreç boyunca devam eden çatışmasızlık ortamı ise 2015'in Nisan ayı ortalarında Ağrı Diyadin'de yaşanan çatışmayla birlikte beklenmedik bir şekilde sekteye uğradı.
Bu tarihten itibaren artık çözüm sürecinden kopuş başlıyor ve yeniden silahların konuştuğu bir döneme giriliyordu.
Bu aşamaya nasıl gelindi?
Çatışmasızlık dönemi için kırılma noktası sayılabilecek 11 Nisan'da Diyadin'in Yukarıtütek köyündeki ‘bahar şenliği'nde asker ve PKK arasında çıkan çatışmaya engel olmak isteyen HDP Diyadin eski eş başkanı Cezmi Budak yaşamını yitirmiş, dört asker de yaralanmıştı. TSK, valiliğin talebi üzerine bölgeye gönderilen askerlere PKK'lılarca ateş açıldığını açıklarken, PKK ise çatışmayı askerlerin başlattığını öne sürmüştü. HDP cephesi olayın bir provokasyon olduğunu, askerlerin operasyon amacıyla bölgeye gönderildiğini söylerken, hükümet ve askeri makamlar bu iddiaları yalanlamıştı.
O gün Diyadin'de neler yaşandığını gazeteci Ahmet Şık şöyle özetlemişti:
Bu olayın ardından yaklaşan genel seçim nedeniyle siyaset cephesinde gerilim giderek tırmanırken sürecin muhataplarından da birbirini suçlayan açıklamalar geliyordu. Sonuçta 7 Haziran seçimlerine parti binalarına ve mitinglere düzenlenen saldırıların gölgesinde gidildi. 13 yıllık iktidarı frenlenen Ak Parti'de ise bazı isimler 'kaos' uyarısı bulundu.
Bu tarihten sonra ülke gündemine bir anda sivilleri hedef alan intihar saldırıları, güvenlik güçlerine yönelik saldırılar ve canlı bombalar yerleşti. 1 Kasım'a IŞİD ve PKK saldırılarındaki yüzlerce kayıpla, yeniden ortaya çıkacağı belirtilen 'beyaz toros' tartışmaları eşliğinde gidildi.
1 Kasım'da Ak Parti'nin bir kez daha iktidara geçmesinin ardından, geleceği söylenen 'istikrar' bir türlü gelmedi; çatışmalara, ölümlere her gün bir yenisi daha eklendi.
Suruç'la başlayan terör olayları
PKK'nın silahlı kolu HPG yaptığı bir açıklamayla saldırıyı üstlendiğini duyurdu. Saldırıdan bir kaç gün sonra KCK sözcüsü Demhat Agit, iki polisin öldürüldüğü saldırıyı PKK'nın yapmadığını belirterek; 'Bunlar PKK'den bağımsız birimler. Bizim yaptığımız bir şeyi üstlenmekle ilgili çekincemiz yok' diyecekti.
Bu olayların ardından saldırılar ve çatışmalarla geçen son 8 aylık süreçte tam 316 güvenlik görevlisi şehit oldu. Bu zaman zarfında ülkenin bir ucundan diğer ucuna ateşin düşmediği il neredeyse kalmadı.
Acı bilanço: Ay ay şehit sayıları
7 Haziran sonrası ile Temmuz ayında Diyarbakır, Hakkari ve Şırnak olmak üzere terör olaylarında 9'u asker 8'i polis 17 güvenlik görevlisi şehit oldu.
Ağustos'ta 37’si asker, 17’si polis, 1’i korucu olmak üzere 55 şehit verildi.
Eylül, en fazla şehit haberinin geldiği ay oldu. Ülke çapında tepki eylemlerinin düzenlenmesine neden olan Dağlıca saldırısının da gerçekleştiği Eylül ayında 26’sı asker, 40’ı polis, 1’i korucu tam 67 şehit verildi.
Ekim ayında 24’ü asker, 11’i polis 35 şehit verildi.
Kasım ayında 12’si asker, 8’i polis 20 şehit verildi.
Aralık ayında 15’i asker, 8’i polis 23 şehit verildi.
Ocak ayında 21’i polis, 20’si asker, 2’si korucu 43 şehit verildi.
Şubat ayının 20. gününe kadar 46'sı asker, 10'u polis 56 şehit verildi. 18 Şubat'ta Ankara'daki terör saldırısında 16 sivil de yaşamını yitirdi.
Türkiye'nin kalbine ikinci saldırı
Başkent Ankara geçtiğimiz Ekim ayında 100'den fazla vatandaşın hayatını kaybettiği canlı bomba saldırısının ardından bir kez daha terörün hedefi oldu.
18 Şubat'ta Hava Kuvvetleri Komutanlığı'na yakın bir noktada TSK personelini taşıyan servislere yönelik bombalı saldırıda 28 kişi yaşamını yitirdi, onlarca kişi de yaralandı.
Hayatını kaybedenler arasında 12 rütbeli asker, 12 sivil memur, 2 işçi, 1 bankacı ve 1 gazeteci bulunuyordu.
Saldırının Suriye'den Türkiye'ye giren YPG mensubu Salih Neccar tarafından gerçekleştirildiği açıklandı. Ancak PKK'ya bağlı TAK örgütü yaptığı açıklamayla saldırıyı üstlendiğini duyurdu.
En fazla şehit haberi Diyarbakır'dan geldi
Bu süreçte en fazla şehit haberinin geldiği il Diyarbakır oldu. 18 Şubat'ta düzenlenen bombalı saldırıda 6 askerin daha şehit olmasıyla Diyarbakır'daki şehit sayısı 80'in üzerine çıktı.
Diyarbakır''dan sonra Şırnak ve Hakkari geldi. Bu iki ilde de toplamda 100'den fazla şehit verildi.
Mardin, Iğdır, Siirt, Bitlis, Batman, Tunceli, Bingöl, Van, Ağrı, Erzurum, Muş, Şanlıurfa, Adana ve Kars, PKK saldırılarında şehit verilen iller oldu.
Diyarbakır'daki operasyonda 2 polis, Kilis ve Hatay'da ise 4 asker IŞİD ve bağlantılı teröristler tarafından şehit edildi.
200'e yakın çocuk yetim kaldı
Bu 7 aylık acı dönemde aklımızda kalanlar
Birbiri ardına gelen şehit haberlerinden yüreklere en çok dokunanlardan biri Mardin Midyat'ta mayınlı saldırıda yaşamını yitiren 20 yaşındaki Antalyalı Jandarma Er Barış Akkabak'ın hikayesiydi.
Şehidi dedesi ve anneannesi büyütmüş
Er Barış Akkabak'ın şehit olduğu haberi Antalya Serik'teki ailesine ulaşınca şehit askerin hayatına dair acı detaylar da ortaya çıkmıştı.
Şehidin 2003 yılında annesini kanserden kaybettiği, babasının kendilerini terk ettiği ve iki kardeşi Ferhat ile Onur'un çocuk esirgeme yurtlarına verildiği öğrenilmişti.
Dağlıca'da toprağa düşen gencecik fidanlar
6 Eylül Pazar günü Yüksekova'nın Dağlıca bölgesinde bir saldırının söylentileri dolaşmaya başlamış, Genelkurmay da saldırıyı doğrulayarak 'şehit ve yaralananlar olmuştur' demişti. Ancak bir sayı vermemiş, spekülasyonlar birbirini izlemişti.
O günün ertesinde 16 askerin şehit olduğu açıklanmıştı. Çoğu 20'li yaşlardaki askerlerden en küçüğü 95 doğumluydu.
Dağlıca şehitlerinin isimleri ve memleketleri:
Şehit Piyade Kurmay Yarbay İlker Çelikcan / 1976 / Erzurum-Olur,
Şehit Piyade Çavuş Tolga Artuğ / 1991 / Iğdır,
Şehit Piyade Er Adnan Ergen / 1990 / Muğla-Seydikemer,
Şehit Piyade Er Uğur Yıldız / 1987 / Tokat-Erbaa,
Şehit Piyade Er Resul Coşkun / 1992 / Konya Kadınhanı,
Şehit Piyade Onbaşı Fatih Duru / 1988 / Çanakkale-Ezine,
Şehit Piyade Er Cihan Aksarı / 1988 / Düzce,
Şehit Piyade Uzman Çavuş Tayfur Hançer / 1990 / Ardahan-Göle,
Şehit Topçu Uzman Çavuş Tuğrul Köseoğlu / 1987 / Konya-Ereğli,
Şehit Piyade Er Muharrem Öksüz / 1995 / Konya-Karatay,
Şehit Astsubay Üstçavuş Okan Taşan / 1988 / Erzurum-Şenkaya,
Şehit Uzman Çavuş Harun Saltalı / 1986 / Kahramanmaraş- Andırın,
Şehit Astsubay Çavuş Deniz Göçkün / 1992 / Balıkesir-Karesi,
Şehit Astsubay Mustafa Özdemir / 1992 / Bilecik-Bozüyük.
İş yerleri, parti binaları ateşe verildi
Olaylar bunlarla da sınırlı kalmadı. Doğu illerine yolcu taşıyan otobüs firmalarına taşlı sopalı saldırılara, mevsimlik işçilerin linç edilmesine, esmer tenli olduğu için dövülen insanlara şahit olduk.
Kameraları alıp 'oğlunuz şehit oldu' dediler
Tepki çeken bu görüntülerin ardından Kaymakam Mustafa Pala hakkında soruşturma başlatıldığı duyurulmuştu.
Şehit ailelerinin tepkileri dinmedi
22 Ağustos'ta Şırnak'ta şehit olan Yüzbaşı Ali Alkan'ın ağabeyi Yarbay Mehmet Alkan, kardeşinin cenaze töreni sırasındaki isyanıyla ülkenin gündemine oturmuştu.
Yarbay Alkan, kardeşinin tabutunun başında 'Buradaki vatan evladı daha 32 yaşında. Vatanına, sevdiklerine doyamadı. Bunun katili kim? Bunun sebebi kim? Düne kadar çözüm diyenler ne oldu da sonradan savaş diyor? Sırça saraylarda 30 tane korumayla gezip zırhlı arabalara binip de 'şehit olmak istiyorum' diye bir şey yok' demişti.
Bu tepkinin ardından sosyal medyada Yarbay Alkan ve şehidin ailesine yönelik linç kampanyası başlatılmıştı.
Soruşturma ve davalar da açıldı
19 Ağustos'ta Siirt'te şehit düşen 8 askerden biri Recep Beycur'un Erzurum'daki cenaze töreninde şehidin kuzeni Ömer Bulur Cumhurbaşkanı Erdoğan'a tepki göstererek; “Kardeşi kardeşe kırdırıyor. Genç kardeşimi gönderdim, cesedini alıyorum. Sayın Cumhurbaşkanı bunu bilsin. Ben bunu bu yaşa getirene kadar ne çektim biliyor mu? Allah'tan hiç mi korkmuyor?” diye bağırmıştı.
Cenazede gösterdiği tepkinin ardından Facebook hesabındaki paylaşımları nedeniyle 'terör örgütü propagandası yapmak, halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik' suçlarından Bulur hakkında dava açılmıştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da şikayetçi olduğu Bulur hakkında hazırlanan iki ayrı iddianamede 21 yıla kadar hapis ile cezalandırılması talep edilmişti.
Ordulu şehidin babaevi hafızalara kazındı
4 Ocak'ta şehit olan 25 yaşındaki Ordulu Nuh Özdemir'in şehadet haberini vermek için babaevine giden yetkililer; sıvasız, naylonlarla kaplanmış derme çatma tuğla bir evle karşılaştı.
Çınar'daki saldırı 3 çocuğu yaşamdan kopardı
5 aylık bir bebek ve iki çocuk
14 Ocak'ta Diyarbakır'ın Çınar ilçesindeki saldırıda polis memuru Şenol Çiftçi 4 yaşındaki kızı Mevlüde İrem ile birlikte hayatını kaybetmişti.
Saldırıda yaşamını yitirenler arasında saldırının yapıldığı yerin yakınındaki evde oturan Lokman Açıkgöz, 5 aylık kızı Ecrin ve 12 yaşındaki oğlu Alper Murat da vardı.
Yiğit Tuğra annesiz kaldı
Öğretmen olarak atanamayınca polis olmuş
4 Ocak'ta Sur'daki çatışmalarda yaralanarak şehit olan Kayserili özel harekât polisi Musa Yüce, İngilizce öğretmenliğini bitirmiş ancak ataması yapılmayınca polis olmuştu. Göreve başladığı Hakkari'de evlenen Yüce, biri üç yaşında, diğeri ise henüz on aylık iki çocuk babasıydı.
Geçtiğimiz yıl Ocak ayında İstanbul Sultanahmet'teki Turizm Şube Müdürlüğü'ne yönelik intihar saldırısında şehit düşen polis memuru Kenan Kumaş da, tıpkı Musa Yüce gibi atanamadığı için polis olmuştu. IŞİD bağlantılı saldırıda şehit düşen 29 yaşındaki Trabzonlu Kenan Kumaş, fizik öğretmeniydi.
Şehit teğmen maaşıyla kardeşlerini okutuyordu
Hakkarili bir korucunun 12 çocuğundan biri olan ve Sur'da şehit düşen şehit Teğmen Abdulselam Özatak'ın hikayesi de yürekleri burktu.
Özatak, tüm zorluklara rağmen azmederek Kara Harp Okulu’na girmeyi başarmış ve teğmen olmuştu. Daha iyi bir gelecekleri olsun diye de 9 kardeşini Hakkari’den alarak Ankara’ya yerleştirmişti. Maaşıyla da, 8 kardeşini okutuyor, kardeşlerden en büyüğü 23 yaşındaki ablaları da çocuklara annelik yapıyordu.
Şehadet haberinin ardından aile, şehidin Ankara'daki küçük kardeşlerine abilerinin öldüğünün söylenmemesini istemiş, küçük çocuklar ‘Yarın sizi sömestr tatiline, Annemize, babamıza götüreceğiz’ denilerek Hakkari'ye götürülmüşlerdi.
Şehit Teğmen Hakkari'nin Durankaya beldesinde yüzlerce kişinin katıldığı törenle son yolculuğuna uğurlanmıştı.
Asker babası: 'Niye bir milletvekilinin çocuğu ölmüyor?'
15 Ağustos'ta ilk görev yeri olan Bingöl'de şehit düşen Astsubay Muhammet Gürlek'in Osmaniye'deki babaevine acı haberin verilmesinin ardından 10 günlük bir askerin babası olduğunu söyleyen mahalle sakini bir kişi 'Versin zengin parayı yatsın evde, benim gibi garibanın çocuğu ölsün. Niye bir milletvekilinin çocuğu ölmüyor. Niye bir fabrika sahibinin çocuğu ölmüyor.' diyerek tepki göstermişti.
Vekil çocukları 'bedelli' yapıyor
Asker babasının 'Niye bir milletvekilinin çocuğu ölmüyor' sorusunun yanıtını yine Ağustos ayında CHP'li Gürsel Tekin veriyordu. Tekin 2014 yılında çıkan bedelli askerlik uygulamasından 157 siyasetçinin çocuğunun yararlanarak askere gitmediğini söyledi. Bu uygulamadan sadece siyasetçilerin çocuklarının değil, çok sayıda yakın akrabalarının da yararlandığı yine o dönem medyaya yansıyan haberlerdendi.
Şehit yakınlarının cenaze törenlerinde 'oğlunu askere göndersin' diyerek tepki gösterdiği Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da büyük oğlu Burak Erdoğan sağlık sorunları nedeniyle askerlik yapmazken küçük oğlu Bilal Erdoğan 2009’da, damadı Enerji Bakanı Berat Albayrak da 2006’da bedelliden yararlanan isimler arasındaydı.
Çocuklarını askere göndermeyen vekiller 29 Temmuz'da terör gündemiyle olağanüstü toplanan Meclis Genel Kurulu'nda 'Toplumsal barışı tehdit eden, artan terör olaylarının nedenlerinin araştırılarak, alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis Araştırması açılmasına' ilişkin önergeyi de gerekli görmeyerek reddedeceklerdi.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın
Vallahı yoruma gerek kalmamış.İçeriği yapan alnının çatına çatına vurmuş sıra sıra olayları. Bunlardan sorumlu olanlar utanma gösterip s*ktirip gitsinler bir... Devamını Gör
Onedio cidden kime çalışıyorsunuz.. Şehit haberi altında pkkyı temize çıkarma, devleti suçlama, üstüne bir de hükümete çakma olmuş bu haber.. peki bunun yanı... Devamını Gör
onedionun baris sürecini elestirdigini hic görmedim. elestirenler vardi, cünkü tüm toplantilar gizli yapiliyor halka kimseye pkk ile ne konustuklarini söylem... Devamını Gör
bir rabiaya gözyaşı dökmekten perişan olan devlet adamlarının, bu kadar can'ın gidişinde yüzünde çizgi bile oynamaz..yazıklar olsun !