4 Yıl Önce Hayatını Kaybetmişti: Ünlü Müzisyen "Yapay Beyin" Sayesinde Tekrardan Müzik Yapabiliyor
Avustralya’nın Batı Sanat Galerisi’nde sergilenen 'Yeniden Canlandırma' enstalasyonu, 'ölümsüzlük' kavramını bambaşka bir boyuta taşıdı. 4 yıl önce aramızdan ayrılan ünlü besteci Alvin Lucier, ölümünden sonra bile müziğiyle var olmaya devam ediyor. Lucier’in DNA’sından elde edilen kök hücrelerle oluşturulan bir mini beyin, çevresindeki seslere tepki vererek sürekli yeni melodiler üretiyor.Detaylar içeriğin devamında!
Hayvanların da Tıpkı İnsanlar Gibi Benzersiz Parmak İzleri Var mı?
Elinizi bir yüzeye bastırdığınızda ortaya çıkan o kıvrımlı izlerin size özgü olduğunu zaten biliyordunuz. Ama aynı yüzeye bir koala da elini bastırdığında, ortaya çıkan izin neredeyse ayırt edilemeyecek kadar benzediğini biliyor muydunuz? Parmak izinin sadece insana özgü olduğu yıllar boyunca düşünüldü ancak evrim bu konuda biraz sürprizli davranmış gibi görünüyor. Bazı hayvanların, tıpkı biz insanlar gibi, hatta bazen daha da fazla detay içeren kendilerine özgü izleri var. Üstelik bu izler sadece görünüş olarak değil, işlev açısından da oldukça önemli bir rol üstleniyor.Kaynak
Ağzımızdan Çıkan Hava Neden Hohlayınca Sıcak Üfleyince Soğuk Gelir?
Elimizi ısıtmak istediğimizde dudaklarımızı gevşeterek sıcak bir nefes veririz. Ama sıcak çorbaya üflerken dudaklarımızı büzer, soğutmak isteriz. Aynı ağızdan çıkan bu iki farklı hava akımının sıcaklık hissi bu kadar değişiyorsa, ortada ilginç bir fiziksel mekanizma olmalı değil mi? Sahiden nasıl olabiliyor? Gelin bakalım...Kaynak 1, Kaynak 2
Beyaz ve Mavi Gözlü Kedilerin Neden Çoğunluğu Genellikle Sağırdır?
Bembeyaz tüyleriyle göz kamaştıran bir kediyi görünce dönüp bir daha bakmamak elde değil. Hele bir de gözleri cam gibi mavi mi tam “masal kedisi” diyesi geliyor insanın. Ama işin ilginci, bu güzelliğin arkasında pek çok beyaz kedinin duyamadığı gerçeği yatıyor. Mavi gözlü beyaz kedilerde sağırlık oldukça yaygın ve bu durum tamamen genetikle ilgili. Şimdi, gelin birlikte bu kedilerin sırrını çözelim.Kaynak 1, Kaynak 2
Bilim İnsanları Nesli Tükenmiş Hayvanları Nasıl Geri Getiriyor?
Son zamanlarda 'Bu teknolojiyle yakında mamutları bile diriltirler' diyorsanız, o gelecek çoktan geldi bile. ABD merkezli biyoteknoloji şirketi Colossal Biosciences, 12.500 yıl önce nesli tükenmiş olan Aenocyon dirus, yani meşhur 'ulu kurt' türünü geri getirdiğini açıkladı. Evet, Game of Thrones dizisindeki o dev kurtların ilham kaynağı olan tür artık tekrar hayatta! Üstelik bu gen düzenleme, klonlama ve eski DNA’ların kullanıldığı, uzun yıllardır sürdürülen titiz bir projenin meyvesi. Peki bu nasıl mümkün oldu?Kaynak 1, Kaynak 2
Game Of Thrones’un Soyu Tükenen Ulu Kurtları 12 Bin Yıl Sonra Hayata Döndürüldü
Bilim dünyasında heyecan verici bir gelişme yaşandı. Game of Thrones’a konu olan ulu kurtların soyu 12 bin 500 yıl önce tükenmişti. Kayıp türleri geri getirmeyi amaçlayan Colossal Biosciences isimli biyoteknoloji ve genetik mühendisliği şirketi, ulu kurtlara benzeyen genetiği değiştirilmiş üç kurt ‘yarattı’. Bilim dünyasında heyecan yaratan gelişme Time dergisinin kapağına konuk oldu. Peki bilim bunu nasıl başardı?
Tıp Bu Kadar Gelişmesine Rağmen Neden Hala Soğuk Algınlığına Bir Çare Bulamadı?
Soğuk algınlığına yakalandığınızda ilk tepkiniz hala 'biri beni hasta etti' demekse, yalnız değilsiniz. Çünkü bu düşünce, aslında neredeyse bir asırdır bilim insanlarının da elinde kalan tek net bilgi. Evet, artık biliyoruz ki soğuk algınlığına kötü hava değil, virüsler neden oluyor. Ama hangi virüs ya da kaç tane virüs olduğu hala büyük bir soru işareti. O yüzden 1925’teki halk sağlığı önerileriyle 2025’teki öneriler neredeyse aynı: Temas etme, bol bol dinlen ve bağışıklığını güçlü tut. Sahiden, neden?Kaynak 1, Kaynak 2
Arı Sokması Halk Arasında Söylendiği Gibi Faydalı mı?
Arı sokması deyince birçoğumuzun aklına önce acı, sonra şişlik geliyor. Ama bir de bunun şifa kaynağı olduğunu düşünenler var. Binlerce yıldır kullanılan arı zehri tedavileri, günümüzde yeniden gündeme gelmiş durumda. Sosyal medyada da sık sık “arı sokturma terapisi” yapanlar karşımıza çıkıyor. Ancak bu yöntem ne kadar bilimsel, ne kadar riskli işte orası biraz karışık.Kaynak
Fil ve Balina Gibi Büyük Cüsseli Hayvanlarda Neden Daha Az Kanser Görülüyor?
Fillerin ya da balinaların kanser gibi ciddi hastalıklara bizden daha az yakalandığını duymak ilk başta biraz şaşırtıcı geliyor değil mi? Özellikle de onların bizden binlerce kat daha fazla hücreye sahip olduğunu düşündüğümüzde bu durum daha da garipleşiyor. “Bu nasıl olur?” diye soran bilim insanları, bu çelişkiye “Peto Paradoksu” adını vermişler. Paradoksun temelinde, hücre sayısı fazla olan canlılarda teorik olarak kansere yakalanma riskinin de daha yüksek olması gerektiği fikri var. Ancak veriler, gerçek hayatta bunun tam tersinin yaşandığını gösteriyor.Kaynak
Vitaminleri Neden A, B, C Diye Harflerle İsimlendirdik?
Vitaminlerin adlarını okulda ezberledik, takviyelerde gördük, reklamlarında duyduk ama hayatımızın içinde olan bu harfler, öylesine sıralanmış gibi dursa da aslında hepsi bilimsel bir hikayenin parçası. Başlangıçta insanların beslenme konusunda bildiği tek şey protein, karbonhidrat ve yağ üçlüsüydü. Denizcilerde görülen iskorbüt, Asya’daki askerlerde ortaya çıkan beriberi gibi hastalıkların beslenmeyle ilişkili olabileceği düşünülse de bu fikir zamanla şekillendi.Kaynak
Metali Bile Eritebilen Mide Asidi Midemizi Nasıl Aşındırmıyor?
Gastrit, reflü ya da mide yanması yaşadıysan, mide asidinin ne kadar kuvvetli olabileceğini az çok biliyorsundur. Ancak asıl şaşırtıcı olan, bu asidin sadece yediğimiz yemekleri değil, metal yüzeyleri bile eritebilecek kadar güçlü olması. O zaman neden kendi midemizi delip geçmiyor, değil mi? Aslında midenin içinde bu asitle sürekli bir savaş halinde olan koruyucu bir sistem var. Kaynak 1, Kaynak 2
Sağlığına Dikkat Edenler İçin Doğal İçerikli Roll-on ve Deodorantlar
Ter kokusu kuşkusuz hepimizi rahatsız eder. Bu nedenle roll-on ve deodorantların hayatımızdaki yeri de büyük oluyor. Bu ürünleri alırken içeriğinde alüminyum bulunmamasına dikkat etmeliyiz. Geçtiğimiz günlerde Oxford Üniversitesi ile İsviçreli bilim insanlarının yapmış olduğu çalışmalar sonucu roll-on ve deodorantlarda bulunan alüminyum tuzlarının zehirli olduğunu ve meme hücreleri üzerinde kanserojen etki yaptığını duyurdu. Bu nedenle sizin için araştırdığımız doğal içerikli roll-on ve deodorantlara gelin birlikte bakalım.Bu içerik 03.04.2025 tarihinde oluşturulmuş, bu içeriğe erişim sağladığınız zamana göre listelenen ürün fiyatlarında değişiklikler olmuş olabilir.Satın aldığınız ürünlerde satıcılardan kaynaklanan sorunlardan Onedio sorumlu değildir. Stok durumuna göre fiyatlar değişiklik gösterebilir.“Bu içerik marka iş birliği içeriyor.”
Uzayda Çekilen Fotoğraflarda Neden Yıldızları Göremiyoruz?
Hiç gece parlak dolunay varken gökyüzüne baktınız mı? Yıldızların neredeyse tamamının kaybolduğunu fark etmiş olabilirsiniz. Aslında bu, gündüz gökyüzünde yıldız göremememizle aynı mantığa dayanıyor. Ortam ışığı fazla güçlü olduğunda, gözlerimiz zayıf ışıkları seçemiyor. Uzayda da işler tam olarak böyle yürüyor! Gökyüzü siyah ama yıldızlar görünmüyor çünkü ortam çok fazla ışıkla dolu.Kaynak 1, Kaynak 2
Bilim İnsanları Mars’ta Yaşayabilecek Bir Canlı Türü Keşfetti
Bir gün Mars'ta yaşamak mümkün olacak mı sorusu artık bilim kurgu değil, bilimsel araştırmaların konusu haline gelmiş durumda. Kırmızı gezegenin yüzeyinde sırt çantalı astronotlar yürüyüş yapmasa da yerleşim için atılan ilk adımlar çoktan başladı. Ancak Mars’ta yaşayabilmek için yalnızca oksijen değil aynı zamanda bitkiler, besin kaynakları ve en önemlisi uyum sağlayabilen canlılara ihtiyaç var. İşte tam da bu noktada, adını pek sık duymadığımız ama aslında dünyanın en zorlu bölgelerinde bile yaşamayı başaran bir canlı türü sahneye çıkıyor, yani 'likenler.'Kaynak
Bilime Göre Kıyafetle mi Uyumalıyız Yoksa Kıyafetsiz mi?
Uyurken üzerinize hiçbir şey giymemek kulağa ferahlatıcı gelebilir ama bu durum gerçekten de vücuda iyi geliyor mu, yoksa daha fazla zararı mı dokunuyor? Yaz aylarında sıcağın etkisiyle üzerimizdeki en ince pijamayı bile fazla bulabiliyoruz. Fakat uzmanlara göre işin bilimsel boyutu, bu kararı keyfimize göre değil, vücut sağlığımıza göre vermemizi gerektiriyor. Herkes için ideal uyku tarzı farklı olabilir ama bazı genel kurallar, uyku kalitesini doğrudan etkileyebiliyor. Özellikle gece terleyenler, alerjisi olanlar ya da hassas cilde sahip kişiler için bu konu daha da önemli hale geliyor.Kaynak