Dünya Trump'la Dört Yıl Geçirdi: Peki Türkiye-ABD İlişkilerinde Neler Yaşandı?
Ankara, 20 Ocak 2017'de ABD Başkanı olarak göreve başlayan Donald Trump'ın 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminin ardından gerilen Türkiye-ABD ilişkilerindeki sorunların çözümü için adımlar atmasını umuyordu.
Başbakan Binali Yıldırım, Trump'ın göreve başladığı gün yaptığı açıklamada ABD Başkanı'ndan beklentilerini şöyle sıralamıştı:
Fethullah Gülen iade edilmeli,
YPG'ye silah desteği sona ermeli,
Türkiye'de ABD hakkındaki olumsuz algıyı düzeltmek için adımlar atılmalı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Trump arasında ilk temas, Trump'ın göreve başlamasından dört hafta sonra gerçekleşti.
8 Şubat'taki telefon görüşmesinde Donald Trump'ın "stratejik bir ortak ve NATO müttefiki olarak Türkiye'ye destek verdiği" açıklandı.
İlk kez 17 Mayıs'ta ABD'de bir araya gelen Erdoğan ve Trump ikilisi, ilerleyen süreçte de görüşmelerine devam etti ve Trump, "ABD ve Türkiye hiç olmadığı kadar yakın" dedi.
Liderlerin açıklamaları bir süre olumlu havasını devam ettirse de iki ülke arasındaki pek çok anlaşmazlık çözülmeden sürdü ve bu anlaşmazlıklar kısa bir süre sonra iki ülke arasında siyasi krize dönüştü.
İlk kriz: Andrew Brunson
Trump’ın başkanlığının ilk gününlerinde iki ülke arasındaki en ‘somut’ anlaşmazlık ise rahip Andrew Brunson’ın tutukluluğu oldu. Trump yönetiminin Aralık 2016'da "FETÖ'ye üye olmak" suçlamasıyla tutuklanan Brunson’ın serbest bırakılması yönündeki girişimleri başta sonuçsuz kalırken, Erdoğan’ın Eylül 2017'de sarf ettiği "'Papazı verin' diyorlar. Bir papaz da sizde var, bize verin, yargılayalım, biz de onu size verelim. 'Onu karıştırma' diyorlar" sözleri de karşılık bulmadı.
Yurt dışındaki ABD’li tutukluları ‘eve döndürme’ yemini etmiş olan ve hatta bu nedenle Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’a bile mektup yazdığı ifşa olan Trump, Brunson konusunda bastırıyordu.
Trump döneminde Türkiye-ABD ilişkilerinde uzun bir süre gündemi meşgul eden konulardan biri de Halkbank davası oldu.
İran asıllı Türk vatandaşı Reza Zarrab'ın Halkbank üzerinden ABD'nin İran'a yönelik yaptırımlarını deldiği iddiasıyla ABD'de açılan davada, Zarrab savcılıkla işbirliğine gitmeyi kabul ederek tanık sandalyesine geçti.
'Halkbank savcılarını değiştirin'
Halkbank konusundaki en çarpıcı iddia ise Trump’ın eski ulusal güvenlik danışmanı John Bolton’dan gelecekti. Bolton, Beyaz Saray'da görev yaptığı döneme ilişkin anılarını kaleme aldığı kitapta Erdoğan’ın Trump’tan Halkbank davasına bakan savcıları değiştirmesini istediğini öne sürdü. Bolton kitapla ilgili bir söyleşide de, Erdoğan ile Trump arasında Halkbank hakkında çok sayıda konuşma yapıldığını öne sürerek, "Erdoğan temelde, Halkbank üzerindeki baskıyı kaldıracak bir uzlaşma istiyordu" dedi.
"Halkbank'ın yaptığı şey, İran'a yönelik Amerikan yaptırımlarına dair yasaları ihlal etmekti" diyen Bolton, sözlerine şöyle devam etti: “Başkan ise Erdoğan'a bir noktada, 'Bakın, New York'taki o savcılar hep Obama'nın adamı. Ben kendi adamlarımı yerleştirene kadar bekleyin. Ve o zaman bu konuyu halledeceğiz' dedi."
Trump, senatonun kararını kabul etmedi
Trump yönetimi, 1915 olaylarını "soykırım" olarak tanımlayan ABD Kongresi'nde alınan kararlara katılmadıklarını, bu konuda ABD Başkanı Donald Trump'ın "kitesel mezalim" değerlendirmesinin halen geçerli olduğunu açıkladı.
Trump, 1915 olaylarının yıl dönümü olan 24 Nisan'da yayımladığı mesajlarda "Büyük Felaket" anlamına gelen "Meds Yeghern" ifadesini kullandı.