Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Davutoğlu: 'Ülkeyi Terk Etmeyi Düşünenlerle Konuşmayı Arzu Ederim'
Başbakan Ahmet Davutoğlu TRT Haber'de gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Davutoğlu'nun açıklamaları şöyle:
'Sapmış olsaydık milletin güvenini kaybederdik'
5 kritik kavşak vardı. Biz orada yanlış bir adım atmış olsaydık 1 Kasım'da bu başarıyı elde edemezdik. 1 Kasım seçim zaferini biz 7 Haziran akşamı kazandık. Konya'da seçim neticesini alıp Ankara'ya gittiğimde genel bir karamsarlık havası vardı. Anayasal meşruiyet çizgisi içinde kaldık. Sapmış olsaydık milletin güvenini kaybederdik. 7 Haziran seçimlerinde millet bize kendinize bir çeki düzen verin demişti. Kongreye gitmiştik. Partinin birliğini bütünlüğünü koruyamamış olsaydık kaybederdik. Terörle mücadelede mükemmel bir performans sergiledik.
'7 Haziran'dan bu yana herhangi bir kutuplaştırıcı cümlemi getirsinler tartışmaya hazırım'
7 Haziran'dan bu yana hiçbir konuşmamda benim herhangi bir dışlayıcı, kutuplaştırıcı, ürkütücü bir cümle getirsinler bunu tartışmaya hazırım. Ne siyasi söylemimizde ne de eylemimizde bu olmadı. Birileri korku siyasetini egemen kılmaya çalıştılar. Kandil'den ayaklanma çağrısı geldi. 20 Temmuz'da DEAŞ Suruç'ta saldırdı. PKK Adıyaman'da saldırdı. İki polis evlerinde uyurken ensesinden şehit edilecek. Bu mesaj açık. Bu şu demek 'Artık bu bölgede polisler dahi kendisini koruyamaz.' Devlet dahi polisine sahip çıkamaz. Şimdi bunu yapanlar korku siyaseti üretmemiş olacak. Ona karşı tedbir alan devlet mi korku siyaseti yaymış olacak. O gün siyasi tarihimizin en riskli kararını aldık. Önümüzde bir seçim veya koalisyon söz konusu çok kapsamlı 3 terör örgütüne eş zamanlı mücadele etme kararı almak korku siyasetine Türkiye'yi egemen kılmak isteyenlere karşı yürütülen bir mücadeledir. Kimse korktu mu? Doğu ve Güneydoğu'da oylarımız niye arttı. 1 Kasım'da kimse kimseyi tehdit etmedi. Huzurla sandığa gitti. Birileri korku siyasetine Türkiye'yi mahkum etmek istiyordu. Biz ise sükûnetle ülkeyi seçime götürdük. Net bir zafer kazandık.
Muhalefete: 'Korku siyaseti gibi kavramlar üretmek yerine başlarını iki ellerinin arasına alsınlar'
Korku siyaseti diye iddia edenlerin oturup kendilerini niye biz bu oyları kaybettik diye kendilerini özeleştiriye tabi tutmaları gerekir. Bunu yapmak yerine AK Parti'nin başarısına gölge düşürmeye kalkarlarsa daha çok yenilgi tadarlar. Benim onlara tavsiyem; HDP, CHP, MHP'ye tavsiyem korku siyaseti gibi kavramlar üretmek yerine başlarını iki ellerinin arasına alsınlar 'ben yaptım bunu. Çekildim. Konya'dan Ankara'ya gelene kadar nasıl yöneteceğim bu süreci?' diye oturdum düşündüm. Şimdi onlara da tavsiyem şöyle bir çekilsinler. Acele açıklama yapmasınlar oturup düşünsünler 'biz nerede hata yaptık' diye. O zaman görecekler ki kendilerinin yüreğine sinmiş olan siyaset korkusu. Onlar siyaset yapmaktan korktular. Öyle olmasaydı bizimle hükümet kurarlardı. Türkiye'de korku siyaseti yok. Siyaset korkusu var. Siyaset korkusunu da bunlar yaşıyor. Biz de cesaret olduğunu gösterdik son 5 ay içinde millet de bizi mükafatlandırdı. Benim rahat olmadığım gece, 1 Kasım gecesiydi. Zafer kazandım ama rahat değildim. Çünkü o zaferin getirdiği bir sorumluluk var. O ağır sorumluluğu hissediyorsunuz.
'Fuat Avni denilen hesabı açsınlar baksınlar. Kimmiş baskı yapan halka'
Yüzlerce gözlemci geldi. Seçimin adil olmadığı yönünde bir rapor yok. Ankara saldırı sonrasında birkaç gün hepimiz yas tuttuk. Sonra meydanlara çıktım. Baskıyı yapan kim? kampanyayı yürüten o paralel lobi şeylerinin adamlarından bir tanesi o malum Twett hesabı şunu yazdı; Davutoğlu'nun Kayseri, Şanlıurfa, Konya mitinglerinden saldırı yapılacak. Ben şöyle düşünebilirdim. Herkes kenara çekildi. Ben de çıkmayayım seçim meydanlarına televizyon konuşmaları daha da etkili olabilir diye düşünebilirdim. Tehdit edilen biziz. Tehdit edilen AK Partili seçmen. Bugün saldırı olacakmış diye söylenti yayanlar. Bu Fuat Avni denilen hesabı açsınlar baksınlar. Kimmiş baskı yapan halka. Aynı dönemde, biz meydanlara çıktık. Diğer parti liderleri oturmayı tercih ettiler. Üzerlerinde bir baskı mı vardı? Miting yapmak istediler de biz mi engel olduk.
'Bütün vaatler yerine gelecek'
Benim ağzımdan çıkan her sözü teminat olarak söylüyorum. Önümüzdeki 3 ay içinde yerine gelecektir. Meclis takvimi olduğu için 3 ay içinde kanuni düzenleme gerektirmeyen bütün vaatler yerine gelecek.
Asgari Ücret ile ilgili, yarın akşam hem iş dünyamızı, işveren ve işçi kesimlerini bir araya getiren bir akşam yemeği sohbeti yapacağım. Hepsini dinleyeceğim taleplerini alacağım.
'Ülkeyi terk etmeyi düşünüyorum diyenlerle konuşmayı arzu ederim'
Ülkeyi terk etmeyi düşünüyorum diyenlerin olduğunu söylediniz. Kimse onlar, onlarla konuşmayı arzu ederim. Türkiye bırakın herhangi birinin terk etmeyi düşündüğü milyonlarca kişini sığınak olarak gördüğü bir yer. En çok mülteciyi biz barındırıyoruz. Kimse kendi geleceği ile kaygı duymamalı. Her kesim ile konuşmaya hazırız. Hiçbir kırmızı çiğimiz, önyargımız yok.
'Yeni Anayasayı hep birlikte yapacağız'
Yeni Anayasayı hep birlikte yapacağız. Önyargılarla Anayasa yapılamaz. Ana nasıl birdir ve paylaşılamaz Anayasa da yasaların anası olarak herkese hitap etmek durumunda. 12 Eylül Anayasası oylamaya sunulduğunda ben de gitmeyebilirdim. İlk defa oy kullandım hayır oyu verdim. Hayır dediğim anaysa hala yürürlükte. İçime sindiremiyorum. CHP, MHP, HDP genel başkanları da 12 Eylül Anayasası'nı içlerine sindirmiş değiller.
'Muhalefet liderleri ile bir araya gelmeyi planlıyorum'
Hükümeti kurduktan sonra eğer olumlu cevap alırsam yeni anayasa da dahil olmak üzere bütün konuları rahatlıkla konuşabileceğimiz bir şekilde muhalefet liderleri ile bir araya gelmeyi planlıyorum. Oturalım konuşalım. Gelin bu temsil kabiliyeti ile yeni bir ufuk açalım. Şahsi hesaplarımızı bir kenara bırakalım. Yargı bana dokunmuyorsa iyidir. Bana dokunduğu zaman tarafsızlığını kaybediyor demek olmaz. Mutabakat ile yargı kurumunun bütün siyasi tartışmaların dışına çıkması tuzun kokması denilen olayın yaşanmaması. Bütün reform anlayışının, yeni bir anayasanın ele alınması lazım.
'Cumhurbaşkanımız ile benim ilişkim doğası dolayısıyla sistem yürüyor'
Sayın Cumhurbaşkanımız ile benim ilişkim doğası dolayısıyla sistem yürüyor. Olumlu anlamda söylüyorum. Sayın Sezer ile Ecevit arasındaki bir krizin neye yol açtığını ülke ekonomisi biliyor. Birinci madde bu değil. Önce gerilimin düşmesi ve her şeyin konuşulabilmesi. Mesele cumhurbaşkanlığı makamının gücünü artırmak olarak görülmemeli. Devletin ve demokrasinin restore edilmeye ihtiyacı var. Sükunetle tartışılmalı. Devletin restore edilmeye ihtiyacı var. Yeni anayasa bizim ufkumuzu açar. Devlet yerine insan diyen anayasayı nasıl ön plana çıkaracağız bunları konuşalım.
'Referandum için sayımız, gücümüz yetmiyor'
Şimdi 317 milletvekilimiz var. Referandum için sayımız, gücümüz yetmiyor. O zaman bu mutlaka uzlaşmayla olacak. Şöyle bir algı yaratmak işitiyorlar. AK Parti kendi istediği sistemi dayatmak için bu tartışmayı başlatıyor. Şahsi hesaplarımızı bir kenara koyalım. 50 sene sonra da yaşayabilecek, 100 sene sonra da torunlarımızın gurur duyacağı anayasayı birlikte yazalım.
'Şahsi bir hesabımız yok'
Kendi halkına güvenen bir anayasa. Başkanlık sistemi bu açıdan tartışılmalı. Ne sayın Cumhurbaşkanımızın ne de benim şahsi bir hesabımız yok. Bizim kanaatimiz iyi tanımlanmış, güçler ayrılığı prensibine dayalı bir başkanlık sistemidir.
'Onlar dağlardan şehirlerden temizlenene kadar mücadeleye devam edeceğiz'
Bu ülkenin dağları teröristlerden temizlenecek dedim. Sesimi yükselttiğim nadir görülür. Ama ülkem tehdit altındaysa en karalı tutumu takınırım sonuna kadar giderim 15 Temmuz'da Demirtaş'a da söylemiştim ateş ile oynuyorsunuz. Kimse, kimse altını çizerek söylüyorum. Bu konunun müzakere edeceğini zannetmesin. Onlar dağlardan şehirlerden temizlenene kadar mücadeleye devam edeceğiz. Otururuz müzakere ederiz, biz eski mevzilerimize tekrar döneriz, eski düzen devam eder. Yok arkadaş. Terörle mücadele konusunda kararlı bir yol takip edeceğiz. Halkımızın büyük bir desteği var. Çözüm süreci iradesi var. Adları değişilebilir. Ama demokratikleşme ve özgürleşme üzerinden bu ülkenin bütün sorunlarını konuşmaya hazırız. Mayısta verilen söz yerine getirilirse, silahlar bırakılırsa, Türkiye terk edilirse tamam.
'TBMM çatısı altında konuşuruz, parti liderleriyle konuşuruz'
TBMM çatısı altında konuşuruz, parti liderleriyle konuşuruz. Kimseye kapımız kapalı değil. Kime kapalı, sırtımızı örgüte yaslıyoruz diyenlere kapalı. Bu mücadele kararlılıkla sürdürülecek. Terörle mücadele belirli bir aşamaya geldiğinde birçok konu daha rahat konuşulacak. Ama herkesin bu meseleyi sahiplenmesi lazım.
'G20'de Suriye konusunda çözümler aranacak'
G20 dünya ekonomisinin daraldığı, genç istihdam sorununun zirveye çıktığı, ticaret rakamlarının istenen düzeyin altında olduğu bir dönemde yapılıyor. G20 siyasal değil ekonomi ağırlıklı bir forumdur. Ama bu kadar lider bir araya gelince tabii ki siyaset de konuşulacaktır. Suriye konusunda çözümler aranacak.
'Bu yapılar silahları bırakmış olsaydı o zaman tablo farklı olurdu'
O günden bugüne YPG meşruiyet kaybetti. Amerika başta olmak üzere bütün müttefiklere her fırsatta söylüyoruz. Türkiye'yi tehdit eden kim olursa olsun, imkan sağlayan kim olursa olsun bizim için hasımdır. YPG ayrı, PKK ayrı demenin çizgisi aşıldı. Çözüm süreci devam ediyor olsaydı, bu yapılar silahları bırakmış olsaydı o zaman tablo farklı olurdu. 2013 mayısında biz onun için PYD ile konuşmanın önünü açmıştık. Ama yok sen orada o oyunu oynayacaksın Türkiye'de de silahlı mücadele çağrısı yapacaksın. O zaman. YPG artık bizim için PKK'nın uzantısıdır. Tedbir de alırız.
DHA