Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı
Tüm Zamanların En İyi AKP'yi Anlama Kılavuzu | Ezgi Başaran | Radikal
Bu tablonun ortasında gidip gelen o çizgilere bakın. İşte o çizgiler bizim hayatımız oldu. Bu deliliği hep birlikte görelim.
Bazen insan içinde yaşayınca, sabah akşam o iklimde soluyunca tam anlamıyla idrak edemiyor.
Nasıl bir delilik, nasıl bir lümpenlik, nasıl bir kısır döngü içinde savrulduğumuzun tam farkına varamıyoruz.
Ben size bugün bir mini tabloyla anlatmaya karar verdim.
Ne kadar basit, o kadar akılda kalır diye düşündüm.
Zaman Aşınır, Hüzün Aşınmaz | Can Dündar | Cumhuriyet
En başta Asiye Karakoç oturuyor, acıdan yapılmış bir heykel gibi...
Yorgun ellerini şalvarının üzerine öylece salıvermiş.
Ağlamaktan gözpınarları kurumuş; belli...
Beyaz yemenisinin bittiği yerde başlayan kalın kaşları, göğsünde resmi asılı adamınkine benziyor aynı...
O adam, oğlu:
Rıdvan’ı...
Onu 1995 yılında, o faili meçhuller karanlığında, Beykoz’da bir ormanda bulmuşlar. Tırnakları, elektrik işkencesinden morarmış haldeymiş; koltuk altları yırtılmış Filistin askısından...
Vücudunda sigara yanıkları...
Bunlar, katilinin çoğumuza tanıdık gelen imzası...
Haziran Seçimlerine Doğru | Soli Özel | HaberTürk
Keşke AKP kurucu seçkinlerinde, partinin ve ona hayat veren siyasi akımın önde gelen kişilerinde eski Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz’ın fikri namusunun ve cesaretinin çeyreği olsaydı.
Heyhat kapalı kapılar ardından sürekli şikâyet sıralayan, rahatsızlıklarını paylaşan, “Neyi söylemediğimize bakın, nerede durduğumuzu anlarsınız” diyerek korkunç baş eğmişliklerini mazur göstermeye çalışanlardan böyle bir şey beklemek abes.
Eğer halen Abdullah Gül döneminde başladığı Cumhurbaşkanlığı danışmanlığı devam etmiyorsa, ki herhalde etmiyordur, Durmuş Yılmaz yalnızca emekli bir memurdur.
Ayşe Teyzem'in Enflasyonu ile Başçı'nın Rakamları Farklı | Güngör Uras | Milliyet
TCMB Başkanı Başçı’nın enflasyonu başka, Ayşe Hanım Teyzem’inki başka. Başçı, enflasyonu Tüketici Fiyatları Endeksi’ndeki genel değişimden izliyor. Ocak ayında fiyatlar yüzde 1.10 arttı, yıllık artış yüzde 7.24 diyor.
Ayşe Hanım Teyzem ise ocak ayında gıda ve alkolsüz içecek fiyatları yüzde 3.52 arttı, mutfakta yıllık ortalama fiyat artışı (en az) yüzde 12.61 oldu diyor.
Ayşe Hanım Teyzem gibiler enflasyonu, tencere kaynatmak için ceplerinden çıkan paraya bakarak değerlendiriyorlar.
Türkiye’de en alt gelir grubundan en üst gelir grubuna, tüketim için yapılan her 100 TL harcamanın 24.25 TL’si gıda harcamasına gidiyor. Dikkat buyurunuz, bu ülke ortalamasıdır. Ayşe Hanım Teyzem gibi alt gelir gruplarında 100 TL’lik tüketim harcamasında gıda ve alkolsüz içecek harcamalarının payı 50 TL veya daha da fazla oluyor.
Bu Seçim Belki de Son Seçim: Sonra Ya ‘Kutsal Davaya Nefer’ Olacaksınız ya da ‘Hain’! | Nuray Mert | Diken
Mesele, parlamenter sistem veya başkanlık sistemi değil, ‘başka bir şey’i tartışıyoruz veya tartışamıyoruz demekte ısrarlıyım. Derdi, demokrasi, özgürlükler, insan hakları olan aklı başında herkesi bu ‘başka şey’i tartışmaya davet ediyorum. Yoksa zaten kısa bir zaman sonra hiçbir şeyi tartışamayacak hale geleceğiz.
İktidar partisi ve tartışılmaz lideri Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugünlerde adını ‘Türk usulü başkanlık sistemi’ koydukları siyasal sistemin ne olduğunu açıkça ifade ediyor.
Gidiş Nereye? | Ali Bayramoğlu | Yeni Şafak
Seçimlere ve önümüzdeki döneme doğru siyasette zihinleri meşgul eden üç mesele var.
İlki son günlerde başkanlık sistemi tartışmalarıyla gündeme gelen yeni anayasa meselesidir. İkincisi çözüm süreci, daha genel ifadeyle Kürt sorunudur. Üçüncü mesele ise bir hakim parti niteliği kazanan AK Parti içindeki iktidar döngüsü, daha doğrusu iktidar denklemi meselesidir.
Demokrasi-otoriterleşme, özgürlükçü-güvenlikçi politikalar ve gidiş tartışmalarını da kuşatan bu meseleler bir yumak gibi iç içe girmiş durumda...
Bugün üçüncüsünden yola çıkalım.
'Siyasi Değil Hukuki...' Taha Akyol | Hürriyet
Bank Asya'nın yönetimine el konulduğunda Başbakan dahil hükümet yetkilileri hemen açıklama yapma ihtiyacı duydular, 'karar siyasi değil, hukuki' diye...
Merkez Bankası'nın ve BDDK gibi kurumların bağımsız çalıştıkları konusunda herkesin güven duyduğu bir ülkede, mesela Almanya'da, Fransa'da böyle bir işlem yapılsaydı, hemen aceleyle 'siyasi değil, hukuki' açıklamasına ihtiyaç duyulur muydu?!
Bizde iktidar buna ihtiyaç duydu, çünkü hiyerarşik bürokrasi dışındaki Merkez Bankası, BDDK, hatta yargı gibi kurumların siyasi müdahaleden ne kadar korunmuş oldukları konusunda yaygın şüpheler var.
Diyarbakır’dan Bakınca: HDP Ne Yapıyor | Amberin Zaman | Taraf
HDP’nin seçim stratejisinin onca spekülasyon konusu olduğu bugünlerde meseleyi bir de bölgede araştıralım dedik: İlk durağımız Kürtlerin fahri başkenti Diyarbakır/ Amed oldu. Duyduklarımın bir kısmını aktarmakla yetiniyorum. Zira sağa sola koşturmaktan yazımı yarım saat gibi kısa bir sürede yetiştiriyorum.
Kentte görüşlerine uzun yıllardır başvurduğum ve analizlerine güvendiğim kişilerden biri tanınmış bir STK temsilcisi. Bu kişiye göre HDP ve Kandil birlikte hareket ediyor. Seçime parti olarak girmek onların fikri, Öcalan’ın değil.
Kıdem Tazminatını Kaldırmanın Sakıncaları | Yıldırım Koç | Al Jazeera Turk
İşsizliğin arttığı ve güvencesiz çalışma biçimlerinin yaygınlaştığı koşullarda, kıdem tazminatı önemini hâlâ korumaktadır. Fon modeli, iş yerlerinde verimliliği düşürecek, iş barışını olumsuz etkileyecektir.
Türkiye’de çalışma yaşamında en çok tartışılan konulardan biri, 1936 yılında kabul edilen 3008 sayılı İş Kanunu ile getirilen ve daha sonraki yıllarda birçok değişikliğe uğrayan kıdem tazminatıdır.
1975 yılına kadar kıdem tazminatına hak kazanabilmek için iş yerinde en az üç yıl çalışmış olmak gerekiyordu ve her bir çalışma yılı için ödenen kıdem tazminatı miktarı, giydirilmiş brüt ücretin 15 günlük tutarıydı.
Cemaat Nereden Buraya Geldi | Okay Gönensin | Vatan
Son dönemde Gülen Cemaatinin siyasi olaylarda oynadığı rollere bakıldı zaman sık sık gündeme gelen soru ‘Bu kadar gücü nasıl elde ettiler’ şeklinde ortaya çıkıyor.
Aslında bu kadar güçleri var mıydı, yoksa siyaseten onlara olduğundan fazla güç mü atfedildi sorusu da tartışma noktalarından biri oldu.
Cemaatin siyasi macerasına bakıldığında ilk kez ‘siyasi içerik’ taşıyan tavırlarının 1990’larda ve ağırlıklı olarak 28 Şubat döneminde ortaya çıktığı görülüyor.
Cemaat, okullarıyla, yurtlarıyla, finans kuruluşları ve bankasıyla dikkatleri üzerinde toplarken, açıkça deklare edilmeden ama çeşitli yollarla hissettirilerek, Tansu Çiller’in DYP’sinin yanında olduğu duyuruluyordu.