'Petrol İddiası Adice Bir İfade'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Katar dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı. Erdoğan Türkiye'nin IŞİD'den petrol aldığı iddiaları için 'Çok çirkin ve kesinlikle yalan, adice bir ifade' dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, iki günlük Katar ziyareti sonrası dönüş yolunda uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Erdoğan, Katar'ın ülkeden ayrılmalarını istediği Müslüman Kardeşler üyelerinin Türkiye'ye gelme ihtimalleri hakkında 'Talepte bulunanlar olursa inceler, sakıncalı bir durum yoksa bir yabancı nasıl misafir oluyorsa onlar da gelebilir' dedi.
Erdoğan'ın sözleri şöyle:
'Bunların Türkiye'ye gelmek gibi bir talepleri olması durumunda incelenir, bakılır. Gelmelerini engelleyecek bir sebep varsa farklı bakılır. Engel yoksa herkese gösterilen kolaylık nedir, onlara da bakılır. İsim bazında sıkıntı var mı, yok mu, bakılır. Bu noktada yoksa, herhangi bir yabancı nasıl misafir oluyorsa onlar da gelebilir.'
Bank Asya'nın durumu
Erdoğan, Borsa'daki tahtası uzun süre kapalı kaldıktan sonra tekrar açılan Bank Asya'nın durumu konusundaki soruları da yanıtladı, BDDK'nın atması gereken adımlar olduğunu, bu adımları atmadığı takdirde sorumlu olacağını söyledi.
'Bank Asya tahtası açıldı, dip yapma süreci var. Burada bir gerçeği görmek lazım. Böyle taşıma su ile değirmeni döndüremezsiniz. Bankacılığın kendine has kuralları var. Ona göre top oynamak zorundasınız. İstediği zaman vatandaş parasını çekebilmeli. Eğer vatandaş parasını çekemez hale gelirse, sermaye rasyosunda ciddi bir kapanma var demektir. BDDK'nın atması gereken adımlar var. Hangi maddeyi uygular bilemem ama benim de ülkemin birliği, dirliği için bir yere kadar işi takip edip gerekli bilgiyi almam lazım. takipteyiz. BDDK karar vermeli ve buna göre adım atmalı. Aksi takdirde bunun sorumlusu BDDK olur.'
'Ekonomik risk yok'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye hakkındaki değerlendirmelerini de eleştirdi, 'Türkiye'de ekonomik risk yok' dedi.
'Türkiye'nin önünde herhangi ekonomik bir risk söz konusu değil, bunlar bu açıklamaları siyasi yapıyor. Bu açıklamaların ekonomik bir temeli, bilimsel bir temeli yoktur. Bunu geçmişte de yaptılar. Standard and Poor's'la ilişkiyi kestik. Bunlar tavırlarını böyle sürdürürlerse Başbakan'a söylerim, 'bunlarla da ilişkiyi kes, bize bunlar bir şey kazandırmış değil'. Bunlarla gelmedik buraya. Batan ekonomileri değerlendireceksin, Türkiye gibi bir ülke büyüyor, sen kalkıyor hâlâ 'durağandır, budur' diyorsun. Siyasi yaklaşımlar... Bunların perde arkasında nelerin olduğunun sizler de benim gibi farkındasınız.'
'IŞİD'den petrol alındığı' iddiası
Erdoğan, New York Times gazetesinde yer alan Türkiye'nin IŞİD'den petrol aldığı iddiasını kesin bir dille yalanladı, 'Türkiye'ye resmi kanallar dışından gelen petrol olursa bunu imha ediyoruz' dedi.
'Bu konuyla ilgili Türkiye'nin duruşu her zaman belli. Burada bir defa 'IŞİD'den Türkiye petrol alıyor' ifadesi çok çirkin ve kesinlikle yalan. Bu ifadeleri ortaya koyanlar adice bir ifade ortaya koyuyorlar. Ben dün de açıklamamı yapmıştım. Bölgedeki tüm terör eylemlerine karşı duran bir ülkeyiz. Çünkü biz terör eylemlerinden çok çektik. Kaldı ki bize resmi kanal dışından giren bu tür petrol olursa bunları alıkoyup imha ediyoruz. Beş bin ton getirilmek istenen petrol yakalandı, imha edildi. Türkiye bu konularda hassastır, asla fırsat vermez. IŞİD ya da petrol kaçakçılığı yapan örgütlere müsamaha ile bakmamız mümün değil.'
'ABD ile stratejik ittifakımız devam ediyor'
Amerikan basınında yer alan, Türkiye'nin ABD'nin müttefiki olmadığı yönündeki yorumlarla ilgili olarak da Erdoğan şunları söyledi:
'Kerry ile de yaptığımız görüşmede söyledim. ABD basını asparagas, yalan haber üretiyor. Bu adını verdiğiniz gazete de bu tür haberler üretmekte mahir bir gazete. Bizim bir defa ABD ile stratejik ittifakımız devam ediyor. Hatta model ortaklığımız devam ediyor. NATO Zirvesi'nde bazı gerek ulusal, gerek uluslararası medya bizim görüşme yapmayacağımızı ve ertelendiğini yazdı. Biz Başkan Obama ile bir buçuk saat oturduk. ABD Milli Savunma Bakanı Türkiye'deydi, görüşmeler yaptı. Cuma günü Dışişleri Bakanı Türkiye'deydi. Bu kadar yoğun bir trafik Türkiye ile ABD arasında olurken, bu haberlerin kıymeti harbiyesi olabilir mi? Uydurma, amaç 'Türkiye ile ABD arasına nasıl fitne sokarız?' Türkiye'deki bazı grupların buna aracı olması da bunların ne kadar önemli olduğu konusunda önemli...'
ABD'nin IŞİD'le mücadele stratejisi
Erdoğan, ABD'nin ortaya koyduğu IŞİD'le mücadele stratejisinde Ankara'yı tatmin etmeyen unsurlar olduğu yönündeki değerlendirmelerle ilgili olarak 'Buradaki mücadelenin boyutunda hem Suriye'yi hem Irak'ı görüyorsunuz. Bu ifade benim NATO Zirvesi'nde de kullandığım ifade. Olayı sadece Irak olarak değerlendirmek yanlış' dedi.
Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
'Koalisyona lafta değil gerçekte kim gerekecek. Afgnaistan'da dört ülke kaldı. ABD, Almanya, Türkiye, İtalya. Sayı ortaya koyduğunda 10 bin. Burada da biz 'Tamamen işin dışında kalalım' demiyoruz. Bizim söylediğimiz, 'İnsani yardım konusunda destek veririz' diyoruz, 'Ama hassasiyetlerimizi göze almanız lazım' diyoruz. Bunu böyle değerlendirmeye alırlarsa, 'İnsani yardım konusunda haklılığımızı anlarsınız' diyorum.'
Erdoğan 'Peki anlayış var mı?' sorusunu, 'Kerry aksi bir şey söylemedi' diyerek yanıtladı.
'Suriye rejimi ile mücadele konusunda ABD tavrı tatminkar mı?' yönündeki soruya ise 'Burada olayın iki boyutu var: Strateji ve taktik. Bunlar çalışılıyor, değerlendirmeler yapıldıktan sonra gerçeği görür, ona göre 'memnunuz ya da değiliz' derler' yanıtını verdi.
IŞİD'in elindeki rehineler
'Katar'dan çok, gayretlerimiz ve çalışmalarımız, Irak'taki özellikle bu işle ilgili birimlerle yürüyor. Çünkü bu işin merkezi Musul. Olayın döndüğü yer orası. Tüm bu olanlar karşısında bizim 49 rehinemize yönelik elimizde bizim de kendimize yönelik bazı değerlendirebileceğimiz imkanlar var. Bizim derdimiz şu: Türkiye, halkının yüzde 99'u Müslüman ülke. Bu 49 arkadaşımızın hepsi Müslüman. Onlara karşı böyle bir yaklaşımın olması bizi üzmüştür. Bunu temaslarla nasıl çözeriz, bunun gayretindeyiz. Bunu istihbaratla yapıyoruz. İstihbarat örgütümüz bunu sürdürüyor. Temennim sağ salim bu işi başarırız. Dert, gayret bu.'
Tampon bölge
Erdoğan, Irak ve Suriye'de tampon bölge iddiaları için de 'Bu işin teknik boyutu silahlı kuvvetlerde. Onlarla görüşme sürüyor. Buna gerek var mı, yok mu; varsa, nerelerde; derinlik belirleyip önümüze getirecekler ve biz de 'uygundur ya da değildir' diyeceğiz' ifadelerini kullandı.
Kürtçe eğitim
Diyarbakır, Şırnak ve Hakkari'de Kürtçe eğitim verme amacıyla açılan okullar da gazetecilerin Erdoğan'a sorduğu sorular arasındaydı. Erdoğan, 'Devletin resmi dili Türkçe'dir. Biz Kürtçe olsun, diğer diller olsun; düşüncelerimizi söyledik. Seçmeli olarak, seçmeli derste Kürtçe öğrenebilir. Üniversitelerde ön açıldı. 'Yeterli değil' diyorlarsa, kurslar da açabilirler. Bunlar artık çok ciddi alınmış bir mesafe. Bunun dışında kalkıp da resmi dil olarak konuşmaya kalkarlarsa olmaz. Türkiye'nin resmi dili Türkçedir' dedi.
'Sağlıklı netice aldık diyemeyiz ama umut var. Bölge halkı çok mutlu. Beş maddelik bir yasal zeminimiz var. En önemli olanı silahların verilmesi, tekrar evlerine dönüş. Bunların farklı şekilde rehabilitasyon çalışması, iş sahibi yapılması gibi konular. Çözüm sürecinde devletin birimlerinde görev alan insanların, onlara yönelik adli, cezai uygulamaların olmaması konusu. Burada yol alan insanlar 'Adli, cezai noktada yarın bir takibata uğrayacaksam ben bu işin içine giremem' der. Yasal düzenlemenin içine koyduk.'
Erdoğan, 'Çözüm sürecinde en büyük risk nedir?' sorusuna da şu yanıtı verdi:
'Tahriklere kapılmamak ve soğukkanlılığı elden bırakmamak lazım. Bayrak indirme bir tahriktir. Araç yakma, yatırımlar vb. Bunlarla ilgili olarak girişim var. Güneydoğu'da bakıyorsun bir sürü adım atıyoruz, araçlar yakıldığında bunca insan çalışıyor, birçoğu bırakıp gidiyor, yeni müteahhit arıyorsun. Yollarda da aksamalar oluyor. Bir taraftan Kürt sorunu meselesi diyorlar, varsa bir sorun, yakma yıkma işlemlerine karşı benim vatandaşlarım direnç koymalı. Beni ekmeğimden ediyorsun. Diyarbakır'daki annelerin direnişi önemliydi, şahsiyetli duruştu. Bazılarının çocukları gönderildi, geldi. Bu konuda özellikle parlamentoda 'biz Kürt vatandaşlarımızın temsilciyiz' diyen partinin de samimiyetle kaçırılan insanların verilmesi noktasında, çocuklarla ilgili hükümetle el ele vermek suretiyle bu işi çözmeleri lazım. Biz ne yaptık? MİT Müsteşarı ile parlamentoda olan bu partiyi adaya belli aralıklarla gönderdik. Bir çözüm için gönderdik. Bundan dolayı biliyorsunuz parlamentoda grubu olan başka parti ya da partiler hakaret etti. Bizim derdimiz bağcı ile değil, üzümü yemektir. Siyaset risktir. Bu riski göze alamazsanız olmaz.'
O soruya yanıt vermedi
Erdoğan, dün bir gazetede yer alan ve Ahmet Davutoğlu'nun Başbakan olmasının ardından AK Parti'nin oyunun yükseldiğini gösteren anket hatırlatılarak sorulan bir soruya ise yanıt vermekten kaçındı. Cumhurbaşkanı 'Siz genel seçimlerde yüzde 34, 47 ve 49 almıştınız, sizce Davutoğlu için 2015 Haziran seçimlerinde başarılı sonuç nedir' sorusuna 'Böyle bir değerlendirmeyi yapmam bulunduğum makama ters olur, bana ters köşe yapmaya çalışıyorsun, fırsat vermem' dedi.
Kaynak: Al Jazeera