Görüş Bildir

MHP Haberleri

MHP ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. MHP ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

Popüler İçerikler

ORC Araştırması: Gençlerin En Sevdiği 10 Siyasetçi Belli Oldu!
ORC Araştırma, 16-20 Eylül tarihlerinde 17-29 yaş arasındaki gençlere en sevdikleri siyasetçiyi sordu. Anket sonuçlarına göre, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan listenin zirvesinde. Takip eden isimler ise İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş. 
"Çözüm Sürecinde Birleşik Krallık Örnek Alınabilir"
Ekmeleddin İhsanoğlu: Türkiye’nin daha ölçülü ve daha kalibre edilmiş bir dış politikaya sahip olmalı. Hem Türkiye’nin yüksek menfaatleri, hem de Ortadoğu’daki mazlum halklar savunulmalı. Başbakan Tayyip Erdoğan ’ın, Gazze’de arabuluculuk yapmadığı iddiasıyla ilgili olarak Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu , “Ramallah’a Sayın Abbas’la, Gazze’ye; Haniye ile Şam’a, Meşal’le görüşmeye gittim. Sonunda 19 Aralık 2006’da Sayın Abbas ile Sayın Haniye arasında 9 maddelik bir anlaşma imzalandı. ‘Yapmadı’ diyor ya, gülüyor. Ben size bunun vesikasını göstermek ve hatırlatmak isterim. Ben boş konuşmayı, tezvirat yapmayı bilemem. Ben bu ucuz siyaset içinden yetişip gelmedim” dedi. İhsanoğlu çözüm süreci konusunda, Konu ne olursa olsun, demokrasi içinde ve insan haklarının genişletilmesi çerçevesinde çözülmeli. Kavga etmeden, medeni ülkelerde olduğu gibi oturalım konuşalım” dedi. Çözüm için Birleşik Krallık’ı örnek gösteren İhsanoğlu, “Galler, İskoçya var. Bütün bunlara baktığınızda Türkiye bunları çözebilir. Çözüme matuf olan çalışmaların desteklenmesi lazım” ifadelerini kullandı. Anadil konusundaki görüşlerine açıklık getiren Cumhurbaşkanı adayı, “Diyarbakır’da doğmuş büyümüşsünüz fakat anadilinizi kullanma hakkına sahip değilsiniz. Neden? Çünkü eli sopalı biri geldi kafanıza vurdu ‘Konuşmayacaksın’ dedi. Bundan daha büyük zulüm olamaz” dedi. Türkiye’nin dış politikasını eleştiren Ekmeleddin İhsanoğlu, “Ben şahsen Türkiye’nin daha ölçülü ve daha kalibre edilmiş bir dış politikaya sahip olmasının hem Türkiye’nin yüksek menfaatlerinin hem de Ortadoğu’daki mazlum halkların savunulması bakımından daha faydalı olacağına inanıyorum. Yine mazlumun yanında olacaksınız ama daha farklı bir üslubu takip ettiğiniz zaman herkes daha kazançlı olacak. Çatışmada taraf olduğunuz zaman kendinizi çatışmanın içinde bulursunuz. Ama çatışan taraflar arasında arabuluculuk yaparsanız daha kıymetli olursunuz” dedi. “Homofobi evrensel bir mesele değildir” sözleriyle çok konuşulan İhsanoğlu, “Bizim toplumumuz muhafazakâr bir toplum. Muhafazakâr toplumun hassasiyetlerini düşünmemiz lazım. Türkiye’de 76 milyon insanın değerlerine saygılı olmamız lazım” diye konuştu. Hürriyet gazetesinde Cansu Çamlıbel ’e konuşan Ekmeleddin İhsanoğlu, son dönemde tartışma konusu haline gelen noktalara değindi. Gazze: Ramallah’a Sayın Abbas’la, Gazze’ye; Haniye ile Şam’a, Meşal’le görüşmeye gittim. Sonunda 19 Aralık 2006’da Sayın Abbas ile Sayın Haniye arasında 9 maddelik bir anlaşma imzalandı. (Dosyasından bir belge çıkarıp bana uzatıyor). ‘Yapmadı’ diyor ya, gülüyor. Ben size bunun vesikasını göstermek ve hatırlatmak isterim. Ben boş konuşmayı, tezvirat yapmayı bilemem. Ben bu ucuz siyaset içinden yetişip gelmedim. CHP-MHP uzlaşmasını arkasına alarak Cumhurbaşkanlığı yarışı için yola çıkan, yolda 8 partiyi daha çatıya katan Ekmeleddin İhsanoğlu ile Diyarbakır durağının ardından buluştuk. İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreterliği döneminden iyi tanıdığım İhsanoğlu, siyasetin temposunu sevmiş görünüyor. Ancak siyasi atışmalarda karşı tarafa laf yetiştirmek söz konusu olduğunda içinden ‘devlet terbiyem el vermez’ geçen cümleler kurmaya devam ediyor. Zaten ona kalırsa bu kadar kısa zamanda gördüğü ilginin merkezinde de bu munis tavır var. Kürtçe eğitim, LGBTİ hakları gibi mayınlı alanlarda üzerine gidince ‘bunları böyle ayak üstü konuşmak doğru olmaz’ diye kesiyor tartışmayı. Mahmud Abbas’ın Başbakan Erdoğan hakkında kapalı kapılar ardında söylediklerini anlatmaya ikna edemedim. Ama Erdoğan’ın ‘Yapmadı’ dediği Gazze arabuluculuğunu belgesiyle anlattı. Kampanya nasıl gidiyor? Sanki Türkiye’de 76 milyon insan adam yetiştiremeyecekmiş gibi bir anlayışın yıkıldığını görüyorlar. Ben buna çok seviniyorum. Bu uzlaşmanın odağında bulunmam benim için şeref vesilesidir ama bu yükü kaldıracak, layıkıyla ifa edecek çok insanın varlığını ben biliyorum. Milletin önündeki bir perdenin kalkmış olması en müspet gelişmelerden biridir. Bu yarıştaki zorlu rakibiniz Tayyip Erdoğan kendi inandığı çizgiden asla taviz vermeyen, karşıtlarıyla uzlaşma gibi bir derdi olmayan güçlü bir lider profili çizerken farklı siyasi görüşlerin uzlaşma adayı oldunuz. Kişiliğiniz ve tarzınızla da adeta bir antikahraman gibi çıktınız toplumun karşısına. Bu tabiri ilk defa sizden duyuyorum. Daha çok sinemada kullanılan bir tabirdir. Alışıldık başrol tiplemesinin zıddı bir karakteri anlatır. Biz şimdi gerçek hayatı konuşuyoruz. (Gülüyor) Bu tabii milletin beklentisi. Milletin artık daha munis bir şekilde konuşup ikna etmeye çalışan, akıllara hitap eden, huzura davet eden, kavgayı ve ötekileşmeyi reddeden, cepheleşmenin karşısında olan bir kucaklanmaya ihtiyacı vardı. Bu gerçekleşiyor. Bunu buldular. Cuma günü Diyarbakır’daydınız. MHP’yi zaten söylemeye gerek yok da CHP’nin de pek varlık gösteremediği ve kabul görmediği bir şehir. Giderken tedirgin oldunuz mu? Başından beri hiçbir partinin programını da benimsemedim ya da onları temsil etmeye çalışmadım. Zaten benim kim olduğumu herkes biliyor. Ben öyle meçhulden gelen bir insan değilim. 35 seneden beri Türk kamuoyunun önünde açık açık duran, bütün faaliyetleri herkes tarafından takip edilen bir Türk vatandaşıyım. Devletime hizmet ettim, uluslararası ilişkilere hizmet ettim. Herkes tanıyor. Belki televizyonları olmayan köy ve kasabalarda tanımayan olabilir ama bütün Türkiye tanıyor. Ben Diyarbakır’a o partinin ya da bu partinin siyasi programını temsilen gitmedim. Müşterekleri ifade eden ve Türkiye’yi yeniden birleştirmek isteyen, Türkiye’yi daha huzurlu bir ülke haline getirmek isteyen bir adayım. Zaten iki partiyle durmadı ki iş, 10 partiye kadar geldik. Bu partiler içinde sağ partiler de var sosyalist parti de var, kadın partisi de var. Başbakan Erdoğan çatıya son katılan partilerin oy oranlarını espri malzemesi yaptı adeta ‘hepsini toplasan kaç ediyor’ diye. O Sayın Başbakan’ın kendi görüşüdür. Başka şeyler de söylüyor. Ama ben baştan beri yüksek bir çıta koydum, o çıtaya riayet edeceğim ve sadece kendi görüşlerimi ifade edeceğim. Bu yarış Türkiye’nin en yüce makamı için yapılan bir yarıştır. Yarışanlar o makama layık şekilde hareket etmek durumundadırlar. Türk siyasetine biraz daha yüksek kalite ve seviye getirmek için ben gayret edeceğim. Kürt siyasi hareketi ile Ak Parti’nin çözüme bakışlarında ciddi farklar olsa da sonuçta hükümetin başlattığı bir süreç var. Siz ne vaat ediyorsunuz Kürtlere? Türkiye bölünmek istemiyor, can kaybı istemiyor, çatışmak istemiyor. Çok can kaybettik. Sırf bu meselede değil. Bundan önce de biz sağ-sol diye kavga ettik. Bizim neslimiz bu kavgaları, acıları yaşadı. Biz diyoruz ki Türkiye ne siyasi kutuplaşmadan ne de etik kutuplaşmadan dolayı çatışma zeminine kaymasın. Türkiye’nin bütün meselelerini diyalogla ve barışçıl yöntemlerle halletmesi lazım. Konu ne olursa olsun, demokrasi içinde ve insan haklarının genişletilmesi çerçevesinde çözülmeli. Kavga etmeden, medeni ülkelerde olduğu gibi oturalım konuşalım. Bu söylediklerinize bakarsak o zaman size göre hükümet doğru bir şey yapıyor. Bu barış çalışmalarının hedefi bakımından elbette doğrudur, çünkü bu meseleyi çözmek lazım. Bir daha ancak vatan müdafaasında yabancılar karşısında şehitlik olsun. Geçen hafta yine teröristlere karşı sınırlarımızı korurken 3 evladımızı şehit verdik. Biz bunun artmasını istemiyoruz. Bunu önlemek için de barışı sürekli destelemek lazım. O bakımdan da ben bu barış çabalarının destekçisiyim, çünkü ben savaşa karşıyım. Biz 1000 sene bu topraklarda beraber yaşadık. Bu ciddi bir mirastır. Bizi ayıran farklar bizi birleştiren unsurların yanında devede kulaktır. Temel mesele dildir. Avrupa Birliği’ne girmek isteyen bir ülkeyiz. Avrupa bunları aştı. İşte önümüzde Birleşik Krallık örneği var; Galler, İskoçya var. Bütün bunlara baktığınızda Türkiye bunları çözebilir. Çözüme matuf olan çalışmaların desteklenmesi lazım. Kürt sorununun kaynağını nasıl tarif edersiniz? Bu sıkıntıların sebebi devletimizin her şeyi sopayla halletme adeti. Bu devlet bu sopayı sadece Kürt kardeşlerimize kullanmadı. Dindarlara da kullandı, sağcılara da kullandı, solculara da kullandı. Türkiye’de işkencelerin en büyüğü milliyetçilere yapıldı. 1940’larda tabutluklar vardı, milliyetçilere tabutlarda işkence edildi. Tabii ki zulümler var, hatalar var ve bunları kabul ediyorum. Ama sadece Kürt oldukları için onlara yapıldı da başkalarına yapılmadı değil. Türkiye’nin insan hak ve hüviyetlerinin uygulanması bakımından çok fazla ilerleme kaydetmesi lazım. Avrupa bu işi çözdü derken, İskoçya ve Galler’i örnek verdiniz. Evet şu an için Birleşik Krallık içinde hayatlarına devam ediyorlar ama biliyorsunuz İskoçya bağımsızlık referandumuna gidiyor. Türkiye’nin çözüm sürecinde yerel yönetimlerin güçlendiği, hatta bir takım özerkliklerin gündeme geldiği formüller konuşulsa bakışınız nasıl olur? Ben Birleşik Krallık örneğine bakalım dedim, birebir alalım demedim. Bizimkisi üniter bir devlet ve bunu korumak lazım. Biz bu emaneti bu şekilde aldık ve bu şekilde devam ettirmeliyiz. Sıkı merkeziyetçilikten ademimerkeziyetçiliğe kayılması gerektiği yönündeki görüşleri en azından tartışmaya açık mısınız? Onların hepsi tartışılabilir tabii. Ama tartışıldığı zaman şu hususu dikkate etmek lazım; bu bir siyasi partinin kendi mülahazaları ve oy kaygısıyla bir pazarlık olarak mı görülüyor? Bu temel üzerine kurulan sağlam bir anlaşma olmaz ve kimseyi tatmin etmez. Ancak o siyasi programı savunanları tatmin eder. O da bir seçim hesabıdır. Eğer siz arkanıza parlamento desteğini alırsanız, bu milli meselede milli mutabakatı arkanıza alırsanız ilelebet çözersiniz. İkinci turda Kürtler kime oy verir? Barış süreci nedeniyle doğal müttefikleri Tayyip Erdoğan’dır gibi genel bir kanı var. Sizce? Tabii bunun takdiri Kürt kardeşlerimize aittir. Kürt kardeşlerimizle ilgili sıkıntıları gidermek için kaygan zemin üzerine değil, siyasi hesaplar üzerine değil, sağlam bir zemin üzerine oturmak lazım. Geçici bir oy hesabıyla bakarsanız bu iş, sonunda kalıcı bir şey kalmaz. Biz milli mutabakatın çözümün arkasında olmasını savunuyoruz. Millet Meclisi mutabakat verdiği zaman o artık ilelebet çözülmüş olur. Kürtlerin anadilde eğitim talebi var. Bunu bekleyen insanlara ‘Kürtçe bilim dilidir’ diyerek o oyu nasıl isteyeceksiniz? Bu mesele söylediklerim arasından cımbızla alındı. Filistin meselesinde söylediklerim de öyle yapılıyor. Çarpıtılan laflarımdan biri de başörtüsü. Ben başörtüsü insan hakkıdır, dini vecibedir ve bir gelenektir diyorum. Sanki ben ilk ikisini söylememişim gibi üçüncüsünü halka içine alıp ‘İhsanoğlu gelenek dedi’ diyorlar. Böyle bir tezvirat durumu var. Asıl soruma dönelim, bilim diliyle neyi kastettiniz? Bakın Tanzimat’a kadar bizim bilim dilimiz Arapçaydı. Ondan sonra tedrici olarak Türkçe kitaplar yazılmaya başlandı fizikte, kimyada, matematikte. Yavaş yavaş Türkçe’de terminolojiler yaratılmaya başlandı. Ben bilim dili olarak bunu kastettim. Yüksek eğitim meselesi noktasında söyledim ve İngilizce’yi de örnek verdim. Esas mesele bence bu değil. Esas mesele anadil meselesi. Orada ben şunu söylüyorum; insanın anadili ana sütü gibidir. İnsan nasıl ana sütü olmadan büyüyemezse, o hakkını kimse ondan alamazsa, anadil hakkını da kimse alamaz. Ben bunu şahsi tecrübem olarak söylüyorum. Ben gurbette doğmuş bir insanım. Gurbette insan vatanını ancak anadilini konuştuğu yerde hisseder. Düşünün Diyarbakır’da doğmuş büyümüşsünüz fakat anadilinizi kullanma hakkına sahip değilsiniz. Neden? Çünkü eli sopalı biri geldi kafanıza vurdu ‘Konuşmayacaksın’ dedi. Bundan daha büyük zulüm olamaz. Yükseköğretim boyutunu anlatıyorsunuz. Peki ilköğretimde, lisede de Kürtçe eğitim sizin için tamam mı? Hayır yani, bu bir söyleşide bu kadar kolay karar verilecek bir konu değil. Kategorik olarak karşı mısınız, değil misiniz? Bunlar ciddi meselelerdir. Ayaküstü bence bunu konuşmayalım. Birdenbire ilköğretim, yüksek eğitim falan konuşmak meseleyi başka mecralara sevk eder. Bunları tartışmanın zamanı değildir şimdi. Mesele anadilin hak olarak tanınmasıdır ve insanların anadilinden mahrum edilmesinin çok yanlış olduğunu söylemektir. ‘Öcalan’ın özgürlüğünün önünü açacak bir yasa önünüze gelirse bunu imzalar mısınız’ diye sormuşlar size. Siz de ‘Toplumda mutabakat olan her şeyi cumhurbaşkanı da kabul etmek durumundadır’ diye yanıt vermişsiniz. Doğru mu? Toplumda ve Meclis’te mutabakat tabii ki. Cumhurbaşkanının önüne böyle bir yasa gelirse Meclis’ten gelecektir. Meclis’in ve toplumun kabul ettiği bir şeyi cumhurbaşkanın da herhalde kabul etmesi gerekir. Milli mutabakatın olmadığı bir konuda millet bölünür. Milletin bölünmesini cumhurbaşkanı kabul etmez. Cumhurbaşkanın görev ve yetkileri arasında Anayasa’nın 104. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti milletinin bütünlüğünü temsil etmek vardır. ‘Meclis’te kabul edilip önüme gelirse imzalarım’ diyorsunuz. Evet. Meclis’in nitelikli çoğunlukla kabul ettiği bir şeyi cumhurbaşkanı da kabul etmelidir. Peki genel olarak Öcalan’ın bu süreçte izlediği tavrı nasıl yorumluyorsunuz? Ben bu konudaki detaylara vakıf değilim, onun için bir değerlendirme yapmak yanlış olur. Bu hükümetin kendi kendine yürüttüğü bir şey. Zaten benim de söylediğim; artık hükümetin daha şeffaf olması ve Meclis’e bilgi vermesi gerektiği. Geçmişte Gazze için arabuluculuk yaptığınız yönündeki sözlerinize Başbakan Erdoğan’dan ‘gülünesi iddia’ şeklinde yorumlar geldi. Siz tam olarak hangi dönemi, hangi ihtilafı kastettiniz? Hamas 2006’da seçimleri, nezih ve şeffaf bir seçimi kazandı. İktidarı kurarken ilk ziyaret ettikleri uluslararası teşkilat bizimkisi oldu. Önce Halid Meşal sonra Dışişleri Bakanı Mahmud Zehar geldi. Bizden destek istediler, biz de yardımcı olmaya çalıştık. Hatta o zaman AB Dış Politika Yüksek Komiseri olan Solana ziyaretime geldiği zaman Hamas’a yardımcı olmak gerektiğini anlattım. Hamas, içeride daha çok hizmetlere dayalı bir dini grup olarak başladı, sonra siyasi partiye dönüştü. İç siyaset üzerine kurulu söylemleri vardı, dış siyaset o zamanlar yoktu. Ben de onlara dış siyaset söylemleri konusunda bazı tavsiyelerde bulundum. Sayın Meşal bunu müspet karşıladı. Ben birkaç kez Şam’a gittim, onlar geldiler. Fakat Hamas iktidara geldikten sonra El Fetih ile aralarında çatışmalar başladı. Silah kullanma başladı, siyasi söylemler de sertleşti, toplum gerildi, karşılıklı adam öldürmeler sürdü. Ben o zaman El Fetih ile Hamas arasındaki bu tansiyonu düşürmek için bir dizi çalışma yaptım. Ramallah’a Sayın Abbas’la, Gazze’ye; Haniye ile Şam’a, Meşal’le görüşmeye gittim. Sonunda 19 Aralık 2006’da Sayın Abbas ile Sayın Haniye arasında 9 maddelik bir anlaşma imzalandı. (Dosyasından bir belge çıkarıp bana uzatıyor). ‘Yapmadı’ diyor ya, gülüyor. Ben size bunun vesikasını göstermek ve hatırlatmak isterim. Ben boş konuşmayı, tezvirat yapmayı bilemem. Ben bu ucuz siyaset içinden yetişip gelmedim. ‘Mahmud Abbas’ın Başbakan Erdoğan’ın Filistin meselesindeki tavrına dair söylediği bazı şeyleri açıklarsam çok ayıp olur’ şeklinde bir ifade kullandınız geçen haftalarda. Neyi ima ediyorsunuz tam olarak? Bunları bugün basın önünde paylaşmak gerçekten benim devlet terbiyeme yakışmıyor. İslam İşbirliği Teşkilatı’na a ev sahipliği yapan Suudi Arabistan’ın görevinizin son iki senesinde sizin geri çekilmenizi Türk hükümetinden talep ettiği, hatta AK Parti sizin arkanızda durdu diye kendilerinin Ankara’daki elçi atamasını askıya aldığı doğru mu? Bunlar tamamen hayal mahsulü. Devletlerin jestleri, size tavrı nereden belli olur? Hiçbir devlet sevmediği, takdir etmediği insana nişanını vermez. Ben görevimin sonunda Suudi Arabistan hükümetinin bu takdirlerini aldım. Belgeleri de var, bizzat kral adına takılan nişan da var. Bu merasimde oradaki hanedanın mensupları, bütün devletlerin büyükelçilerinin yanında Türkiye büyükelçisi de hazır bulundu. Devlet hiyerarşisinde kraldan sonra gelen dışişleri bakanı nişanı takdim etti ve çok güzel bir konuşma yaptı. Hatta bundan sonra da benim tecrübelerimden yararlanmak istediklerini ifade ettiler. Bu sefir raporlarında da gazetelerde de yazılan, bütün dünyanın bildiği şey. Bazıları, bunları bilmiyor ve kulaklarına fısıldanan şeyleri söylüyor. Bunlar kem söz. Kem söz sahibine aittir. Özellikle Mısır ve Mursi üzerinden ciddi bir ihtilaf yaşadınız Ankara’yla. Her şeye rağmen ‘Genel sekreterlik görevini bırakana kadar AK Parti hükümeti arkamda oldu’ diyebiliyor musunuz? Şüphesiz ki 9 sene içinde ben genel sekreter olarak ettiğim yemine sadık kaldım. Bütün İslam dünyasına ve İslamiyete hizmeti şiar edindim. Bu arada bir Türk olarak ülkemin haklı davalarında hep yanında ve yardımcı oldum. Ben bunları söylemek istemiyorum ama şu var ki genel sekreter seçilmem Türkiye’nin dış politikasına bir katkı olmuştur. Bu değişik sahalarda tecelli etmiştir. Özellikle Kıbrıs meselesinde tecelli etmiştir. Nitekim Kuzey Kıbrıs Türk hükümeti de bana olan takdirini en yüksek şekilde ifade etmiştir. Ben de bununla her zaman gurur duyarım. Bunların detayına girmeyelim. Ben göreve ilk geldiğimde bazı ülkeler beni Türk dış politikasının uzantısı olarak görmeye başladı. Bunlar büyük devletlerdi. Ben kendilerine içtiğim anda sadık kalacağımı ve Türkiye’nin böyle bir talebi olmadığını söyledim. Böyle bir talebi de olmamıştır Türkiye’nin. Ama 2009’a kadar Türkiye’nin Ortadoğu ülkeleriyle münasebetlerinde fazla bir problem yoktu. Çok ahenkli bir şekilde ilerliyordu. Bilhassa Arap ayaklanmalarından sonra tavırlar farklılaştı. Türkiye’nin son yıllarda hangi Arap ülkesiyle münasebetlerin geliştiğini söyleyebilirsiniz? Her gün daha az samimiyete ve daha derin farklılıklara gidiyoruz. Hükümet derinleşen kutuplaşmaların kendilerinin diktatörlere karşı ilkesel bir tavır almasından, vicdan temelli bir dış politika izlemelerinden kaynaklandığını savunuyor. O bir dış siyaset tercihidir. Artık o söylemin sahipleri onu savunsun. Ben şahsen Türkiye’nin daha ölçülü ve daha kalibre edilmiş bir dış politikaya sahip olmasının hem Türkiye’nin yüksek menfaatlerinin hem de Ortadoğu’daki mazlum halkların savunulması bakımından daha faydalı olacağına inanıyorum. Yine mazlumun yanında olacaksınız ama daha farklı bir üslubu takip ettiğiniz zaman herkes daha kazançlı olacak. Çatışmada taraf olduğunuz zaman kendinizi çatışmanın içinde bulursunuz. Ama çatışan taraflar arasında arabuluculuk yaparsanız daha kıymetli olursunuz. Siz genel sekreter iken İslam ile terör kelimelerinin birlikte kavramsallaştırılmasına karşı bir mücadele verdiniz. Fakat gelinen noktada hayatımızda IŞİD diye bir gerçek var. Bu kötü noktaya biz bir günde gelmedik. İstibdat idareleri, siyasi ve sosyal zulüm, ideolojik zulümle, uzun yılların birikimiyle gelindi. Bunların karşısında insanlar bir ideolojiye sığınıyorlar. Eskiden Marksizm, Leninizm, Maoizm vardı. Bugün de onlar yok. Bir tek yönelecekleri ideoloji din etrafındaki ideoloji. Bu da tabii dinin bütün değerlerine ters düşer. Bunlar dinin rahmet, mağfiret, insanlık mesajını nefrete ve şiddete çevirip adına İslam diyorlar. Cahil insanları arkalarından sürüklüyorlar. Biraz önce nişanını aldığınızı anlattığınız Suudi Arabistan’ın ve Katar’ın finansmanıyla bu noktaya geldikleri yönünde ciddi bir kanaat var. İslam devletleri sonuçta bu tür doğrudan ya da dolaylı desteklerle radikallere prim vermiş olmuyor mu? Bunların finansmanı çok büyük kaynaklardan geliyor. Gayrimeşru silah trafiğinden, narkotik trafiğinden, Afrika’daki köle trafiğinden, aşırıcı uçları destekleyen işadamlarından geliyor. Bunlar bizim görebildiklerimiz. Bir de göremediğimiz karanlık güçler var. Dünya bunlarla mücadele etmede maalesef başarısız oldu. İşte Afganistan’daki durum, Irak’taki durum, Suriye’deki durum. Sizin biraz önce hatırlattığınız benim 9 sene boyunca verdiğim mücadele bunların dinle ilişkisini koparmak içindi. Çünkü bunlardan İslam sıfatını aldığınız zaman çıplak kalıyorlar. Tetikçi, terörist olarak kalıyorlar. Ama İslami cilayı kabul ettirdikleri zaman esas tehlike orada. ‘İslam Devleti kurduk’ diyorlar şimdi. Bu terör devletidir. El Cezire’ye verdiğiniz bir mülakatta söylediğiniz ‘Homofobi evrensel bir mesele değildir’ lafı arşivlerde duruyor. LGBTİ bireylerin hakları ve toplumdaki konumlarıyla ilgili görüşünüz nedir? Tabii bu çok hassas bir mesele. Bir taraftan bu insanların toplumda yer aramalarıyla ilgili insan hakları boyutu var, bir de toplumun hassasiyetleri var. Bu iki parametre arasında düşünüp ele almak lazım. O denge nasıl bulunur? Toplumdaki homofobiyi aşacak formül nedir sizce? Nedir homofobi? LGBTİ bireylerini kabullenmeyen, hatta onları dışlayan aşırı yaklaşımı özetleyen bir kavram diyebiliriz. İşte bu hassasiyetleri ele almamız lazım. Birdenbire sert bir şekilde bir tarafın üzerine gitmek doğru olmaz. Bir de şu var; bizim toplumumuz muhafazakâr bir toplum. Muhafazakâr toplumun hassasiyetlerini düşünmemiz lazım. Türkiye’de 76 milyon insanın değerlerine saygılı olmamız lazım. Bir taraftan bu şekilde davranan insanlar var ve kendi haklarını müdafaa ediyorlar. Cinsel yönelimlerini özgürce tanımlamalarını hakları olarak görüyorsunuz o halde, öyle mi? Bir taraftan buna karşı olan bir ekseriyet de var. Şimdi benim bunu böyle ayaküstü, hem de havaalanına yetişecek bir anda söylemem mümkün değil. T24
‘Bunlar Molotof Koalisyonu’
Başbakan Davutoğlu, İç Güvenlik Paketi'ne ilişkin, 'Bu yasayı engellemek isteyenler şiddet ortamından sorumludurlar. Bunlar molotofçu koalisyon' dedi. Başbakan Ahmet Davutoğlu, Sivas Valiliğini ziyaretinde gazetecilere yaptığı açıklamada, rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu'nun annesi Fidan Yazıcıoğlu'nun vefatı dolayısıyla Sivas'a gelerek cenaze törenine katıldığını belirtti.'Cesur ve onurlu insan Muhsin Yazıcıoğlu'nu siyasi hayata bırakan rahmetli Fidan Hanım'ı, Dışişleri Bakanlığı dönemimde Sivas'ta evinde ziyaret ederek elini öpme şerefini bulmuştum' diyen Davutoğlu, 'Gerçek bir Anadolu kadınıydı. Tutumuyla, vakar ve misafirperverliğiyle unutamadığım bir hatıra yaşamıştım. Bir kez daha kendisine Allah'tan rahmet diliyorum. Muhsin Yazıcıoğlu dostuma da Allah'tan rahmet diliyorum. Allah cennette kavuştursun. Tüm Sivaslı hemşehrilerimize de taziyelerimi iletiyorum' diye konuştu. Davutoğlu, gazetecilerin İç Güvenlik Paketi'ne ilişkin sorusu üzerine, son 3 gün içinde Meclis'te hiç ummadıkları manzaralarla karşı karşıya kaldıklarını söyledi.İç Güvenlik Paketi'nin 6-7 Ekim olayları sonrasında, çok detaylı çalışmalarla hazırlanmış, o zamandan beri gündemde olan bir yasa olduğunu ifade eden Davutoğlu, şöyle devam etti:'Bugünlerde meclise sevk edilmiş olmakla birlikte aylardır daha kasım ayında benim detaylarını grup toplantısında kamuoyumuzla paylaştığımız bir yasadır. Bu süre içinde bu yasaya hiçbir katkıda bulunmayan, eleştirilerini hiçbir objektif temele dayandırmayan, defaatlerce çağrı yapmış olmamıza rağmen alternatif hiçbir görüş getirmeyen muhalefet partileri, bir anda ortak bir çabayla şiddet ve gerçekten meclisimizin vakarına yakışmayan bir davranışı meclisimize taşıyorlar. İki hafta önce bu yasa tasarısının tekrar gündeme gelmesini geçen hafta uzattık. Hep (acaba sağduyulu bir şekilde muhalefet partileri bir karar beyan ederler mi?) diye. Kanaat beyan etmek yerine demek ki bu arada perde arkasında bazı görüşmeler yaptılar bazı konularda mutabık kaldılar ki bir anda birbirleriyle anlaşması mümkün olmayan partiler bir çizgide buluştular. HDP bunun öncülüğünü yapıyor, CHP fiilen kürsü işgallerine yöneliyor MHP de bunlara destek veriyor. Bu tablo ibret verici bir tablodur. Her şeyden önce siyaseten bunu vurgulamak lazım.'Meclis görüşmelerinde engelleme olabileceğini ancak bunun da bir usulü, adabı olduğunu dile getiren Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:'Engellemek, kürsüde konuşan kişiye müdahale etmek, onun üzerine yürümek suretiyle ya da toplantıyı idare eden, oturumu idare eden grup başkanvekiline yönelik bir takım müdahalelerde bulunarak olmaz. Yine meclis iç tüzük içinde, zaten grup önergeleri her gün, gündemde bir anlam taşımayan grup önergeleriyle sürekli bir engelleme faaliyeti içinde bulunuyorlar.'Molotofçu koalisyonBaşbakan Davutoğlu, 'Bu yasayı engellemek isteyenler şiddet ortamından sorumludurlar. Bu yasayı engellemek için meclisi dahi şiddet ortamına dönüştürenler halka hesabını veremezler. Onlara destek veren MHP de veremez. Hepsi birden molotofkokteylini savunuyorlar. Bunlar molotofçu koalisyon. Molotof koalisyonu...' dedi.'Biz daha önce birçok sınavlardan geçtik' diyen Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:'Birçok böyle şiddet, engelleme yöntemleriyle karşılaştık. 2010 referandumu sürecinde neler yaşadığımızı herkes biliyor. Ama hiçbir zaman attığı adımdan meclis adabına saygılı olmak yanında, yasaların geçmesi konusunda kararlı tutumdan vazgeçmeyeceğiz. Gerekirse sabaha kadar oturumlar sürer ama bir daha bu ülkede molotofkokteyliyle yanmış kızlarımızı görmek istemiyoruz. Bir daha bu ülkede yüzlerine maske takmış sokağa çıkıp maskeyle ortalığı kasıp kavuran vandallara izin vermeyeceğiz'AA
Son Tutuklu Milletvekili Engin Alan Gelecek Hafta Meclis'te
Balyoz Davası’nda başlayan tahliyeler TBMM’de olumlu yankılandı. Engin Alan’ın bugün tahliye edilmesi ve gelecek hafta TBMM’de milletvekili andı içmesi bekleniyor.MHP Grup yöneticileri katıldıkları televizyon programlarında tutuklu olan son Milletvekili Alan için, “Bu süre içerisinde MHP ve Engin Alan dik durmuştur, hukuk devleti adil yargılama çerçevesinde duruma bakmıştır” dedi. Ankara-ZETE
'Baraj Sorunumuz Yoktur'
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, partisinin Şanlıurfa il kongresine katıldı.Abdullah Öcalan'ın Şanlıurfalı olduğunu ve barış için yola çıktığını ileri süren Demirtaş, 'Genç arkadaşlar fedakarca çalışma yürütürlerse bizim baraj sorunumuz yoktur. Baraj zihinlerimizle yazılmış bir engeldir. Halkın gümbür gümbür gelen seli Kenan Evren’in barajlarını tarumar edecektir' dedi.HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, partili milletvekili ve belediye başkanlarıyla birlikte GAP Arena Spor Salonu'nda düzenlenen Şanlıurfa il kongresine katıldı. Abdullah Öcalan’ın kardeşi Mehmet Öcalan'ın da katıldığı kongre salonunda Türk bayrağının yanında Abdullah Öcalan posterinin asıldığı görüldü. Çok sayıda pankart ve dövizin asılı olduğu salonda; 'Hz. Eyyüb'ün sabrı ile Hz. İbrahim’in isyanı ile Nemrutların barajını yıkacağız' pankartı dikkat çekti.IŞİD BENZETMESİKongrede partililere hitap eden Selahattin Demirtaş, IŞİD'in istediği yaşam tarzını Rojova olarak adlandırdıkları Suriye ve Irak'ta dayattığını, aynı uygulamayı Türkiye'de ise AK Parti, MHP ve CHP'nin sürdürdüğünü iddia ederek, 'Ama biz kimlik ve anlayışı ne olursa olsun herkesin eşitçe, özgürce yaşamasından yanayız. İşte bunun Türkiye'deki temsilcisi HDP'dir, Rojava'da ise PYD'dir' dedi.'HALKIMIZIN KAHRAMAN GENÇLERİ SAYESİNDE'Kimlikleri yok sayan devlet anlayışının yıllarca hüküm sürdüğünü ve bu zihniyetten dolayı kimliklerinden utandıklarını belirten Demirtaş şöyle konuştu:'Allah'ın bahşettiği kimliği, anayasa gereğince unutmamızı istediler. Bunu kabul etmedik çok şükür. Halkımızın kahraman gençleri sayesinde, onurumuzu kaybetmeden bugünlere geldik. Boyun eğmeyen bir halk gerçeği ile omuz omuza yürüyerek bugünlere geldik. Eğer bu mücadele ve emek heba olmasın istiyorsak doğru siyaseti yürütmemiz gerekir. Rojava direnişi, Kobani direnişi bize iyi gösterdi. Rojava'da bütün inanç ve kimlikler biraya gelerek dünyaya bir mesaj verdiler. Bu bizim için bir örnektir. İşte HDP de bu şekilde yola çıktı.''KENAN EVREN'İN BARAJINI TARUMAR EDECEKTİR'Abdullah Öcalan'ın 1978 yılında özgürlük ruhuyla Şanlıurfa'dan yola çıktığını söyleyen Demirtaş, genel seçimler öncesi HDP'nin baraj sorunu olmadığını savunarak sözlerini şöyle sürdürdü:'Sayın Öcalan, 'Bu topraklara barış getireceğim' diye yola çıkmıştı buradan. 'Genç başladık genç başaracağız' diyen Öcalan'ın hemşerileri, HDP sizlere emanet. Genç arkadaşlar, fedakarca bir çalışma yürütürlerse bizim baraj sorunumuz yoktur. Baraj zihinlerimizle yazılmış bir engeldir. Halkın gümbür gümbür gelen seli, Kenan Evren’in barajlarını tarumar edecektir'KOBANİ’YLE CANLI BAĞLANTIHDP İl kongresinde daha sonra Kobani Kantonu Başkanı Enver Müslim canlı bağlantıyla kongre salonundaki ekrandan partililere seslendi. Salonda bulunanların uzun süre alkışladığı Müslim, Kürtçe konuşmasında direnişlerinin sürdüğünü ve kentin önemli ölçüde kontrolünü elinde tuttuklarını kaydetti.KIŞANAK’TA BAKAN YILDIZ’A YANITKongreye katılan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Gültan Kışarak, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız'ın elektrik kesintilerinin ardından yaşananlara ilişkin yorumunu eleştirdi. Kışanak şöyle dedi:'Bu konuyu tamamen teknik bir konudur. Yasal bir konudur. Yasal mevzuat neyi gerektiriyorsa biz bunu yapmaya hazırız. Zaten onlar dışında herhangi bir şeyi bize dayatamazlar. Bize hukuki olarak ispatlanan, belgeleri ortaya konulabilen borçlarımız tabi ki borçlarımızı ödeyeceğiz. Ama bizden önce olanlarına itiraz ediyoruz. Bu borçları bizden isteyecek hakları yok.'Demirtaş'ın konuşmasının ardından 316 delegenin katılımı ile gerçekleştirilen seçimde HDP İl Eş Başkanlığı'na Rıdvan Yavuz ile Sevda Çelik seçildi.DHA
Meclis'e Giden Masraflı Yol
Siyasi partiler milletvekili aday adaylığı için başvuru ücretlerini belirledi. Buna göre en yüksek başvuru ücreti CHP’deki kontenjan adaylığı için ödenecek. AK Parti, CHP ve HDP'de kadın ve erkekler ayrı başvuru ücreti ödeyecek. MHP'de ise ücret sabit: 2 bin lira. Listelere giremeyen adayların ödedikleri bedel geri ödenmiyor.Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne girebilmek ve milletvekili seçilebilmek için partiler arasında ve aday adayları arasında yarış başlıyor. Meclis'e giden yol masraflı. Meclis'te turuncu koltuklara oturabilmek için vekil adayları öncelikle milletvekili adayı olmak istedikleri partilere başvuru yapacak. 7 Haziran'da yapılacak genel seçimler için partiler milletvekili aday adaylarından alınacak başvuru ücretlerini belirledi. Aday adaylığı başvuru ücretlerinde bir önceki seçime göre artış var.AK Parti'de adaylık tarifesi AK Parti'de aday adaylığı başvuruları başladı, başvuru süresi 20 Şubat'ta sona erecek.  Bu seçimde AK Parti'den aday adayı olmak için erkeklerden 5 bin lira, kadınlardan ise 2 bin 500 lira alınacak. Engelli aday adaylarından ise ücret alınmayacak. 2011 seçimlerinde ise AK Parti erkek aday adaylarından 3 bin, kadınlardan ise bin 500 lira başvuru ücreti almıştı. 2011 seçimlerinden AK Parti'ye 5 bin 410 kişinin aday adayı olmak için başvurduğu açıklanmıştı. Aynı seçimlerde AK Parti'nin kasasına giren para ise 14 milyon 226 bin lira oldu. En pahalı adaylık CHP’de kontenjan adaylığıAday adaylığı başvuruları önümüzdeki hafta başlayacak CHP de bu seçimde aday adaylarından alınacak ücretleri açıkladı. CHP Sözcüsü Haluk Koç'un verdiği bilgiye göre ön seçime girecek adaylardan 5 bin lira, kadın ve genç aday adaylarından ise 2 bin 500 lira ücret alınacak. En pahalı adaylık ise CHP’deki kontenjan adaylığı. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu tarafından kontenjan adayı olarak listelerde yer almak için yapılacak başvurulardan 7 bin 500  lira alınacak.CHP'de 2011 seçimlerinde aday adaylarından kontenjan adaylığı için 5 bin, önseçim veya eğilim yoklamasıyla aday gösterilmek isteyenlerden 3 bin, kadın ve gençlerden ise 2 bin lira başvuru ücreti alınmıştı. 2011 seçimlerinde o dönem Genel Sekreter olan Bihlun Tamaylıgil CHP'ye yaklaşık 4bin 200 aday adaylığı başvurusu yapıldığını açıklamıştı. MHP’de başvuru ücreti 2 bin liraMHP aday adaylarının ödeyeceği ücrette kadın-erkek ayrımı yapmadı, başvurulardan 2 bin lira alınması kararlaştırıldı. 2011 seçimlerinde MHP başvuru ücretini bin lira olarak belirlemişti. MHP'ye yapılan başvuru sayısı ise 2 bin 500 olarak açıklanmıştı. MHP’de milletvekili adaylık başvuruları 12 Mart Perşembe günü başlayacak ve 18 Mart Çarşamba günü sona erecek.HDP'de kadın ve gençlere pozitif ayrıcalık   Bu seçim, daha önceki seçimlere bağımsız adaylar veya ittifak yoluyla giren Kürt siyasi hareketi açısından da bir ilk olacak. Seçimlere parti olarak girme kararı alan HDP'de ise aday adaylığı için başvuruda bulunan erkeklerden 2 bin lira, kadın ve 27 yaşın altındaki gençlerden ise bin lira alınacak. Engellilerden ise ücret talep edilmeyecek. HDP'de aday adaylığı başvuruları 16 Şubat'ta başlayıp 2 Mart'ta sona erecek. Engellilerden ise ücret talep edilmeyecek. HDP’de ise aday adaylığı başvuruları 16 Şubat’ta başlayıp 2 Mart’ta sona erecek.BBP'de kadınlardan ücret alınmayacak BBP Genel Başkanı Mustafa Destici ise erkek aday adaylarından 500 lira başvuru ücreti alınacağını, kadın ve engelli adaylardan ise ücret alınmayacağını açıkladı. Başvurular sonunda partiler aday listelerini belirleyip Yüksek Seçim Kurulu'na sunacak. Bu listelere giremeyen aday adaylarının başvuru ücretleri ise geri ödenmiyor. Sibel Demirci Erdem, Al Jazeera Turk - AA
Vural: 'Doğalgaz Formül Kazığını Milletimize Atan AKP'dir'
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın Rusya’nın doğalgaza yaptığı yüzde 10’luk indirimin vatandaşa yansıtılamayacağı açıklamasıyla ilgili değerlendirmeler yaptı. “Doğalgaz formül kazığını milletimize atanı AKP’dir.” diyen Vural, “Zamanın formülü ile 109 dolar olan doğalgaz fiyatı 129 dolara çıkarılmıştır. Yüzde 22 zam yapılmıştır. Soçi’de Başbakanın 7,5 saat Putin’le yaptığı görüşmeden sonra doğalgaz formül kazığı ile yüzde 22 Rusların fiyatı artırılmıştır. Daha sonra yüzde 10’luk bir indirim yapılıyor vatandaşa müjde olarak verdiniz. Ama bunun aslında AKP’nin Rusya ile birlikte hareket ederek attığı kazığın devamından başka bir anlam taşımadığı ortaya çıktı. Millet kandırılmıştır aldatılmıştır.” diye konuştu.MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Vural gazetecilerin sorularını cevapladı. Bir gazetecinin, “Rusya doğalgazda indirim yaptı, enerji bakanı bunu tüketiciye yansıtamıyoruz açıklamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna Vural, “Doğalgaz formül kazığını milletimize atan AKP’dir. Zamanın formülü ile 109 dolar olan doğalgaz fiyatı 129 dolara çıkarılmıştır. Yüzde 22 zam yapılmıştır. Soçi’de Başbakan’ın 7,5 saat Putin’le yaptığı görüşmeden sonra doğalgaz formül kazığı ile yüzde 22 Rusların fiyatı arttırılmıştır. Daha sonra yüzde 10’luk bir indirim yapılıyor, vatandaşa müjde olarak verdiniz. Ama bunun aslında AKP’nin Rusya ile birlikte hareket ederek attığı kazığın devamından başka bir anlam taşımadığı ortaya çıktı. Millet kandırılmıştır aldatılmıştır. Millete müjde diye sunulan hususun aslında bugüne kadar AKP’nin doğalgazdan Rusya’nın lehine bize doğalgaz kazığı olarak yaptığı bu fiyat artışının aslından kabul edildiği anlamını taşır. Çünkü yüzde 10’luk bir fiyat düşüşü milletimizin beklentilerinden uzaktır ve bununda milletimize yansıtılmaması AKP’nin aslında milleti nasıl aldatıp kandırdığını gözler önüne seriyor. Benzin ve motorinin fiyatları petrol düşmesine rağmen aynı oranda millete yansıtıldı mı? Yansıtılmadı. Bugün gelinen bu noktada Taner Yıldız’ın ifadesiyle millet kazığı yemeye devam edecektir. Rusya’nın menfaatiyle attıkları kazığın bedelini millet ödemeye devam edecektir. Bunun anlamı budur.” cevabını verdi.Başka bir gazetecinin, “68 AK Partili vekil 3 dönem kuralı ile ilgili Recep Tayyip Erdoğan’la görüşmüş bu kural kaldırılsın diye bu konuda neler söyleyeceksiniz?” sorusuna Vural şu cevabı verdi: “AKP’nin eş Genel Başkanı olarak hareket eden bir cumhurbaşkanı olduğunu ortaya koyuyor. Bununla ilgili bir ziyareti adres olarak Davutoğlu’na gösterdiği iddiasını bir safsata olduğunu düşünüyorum. Çünkü ortada iradesi olan bir AKP Genel Başkanı bir Başbakan yok ki. Bakanlar kurulunun ne zaman toplanacağını bile cumhurbaşkanı açıklıyor. Cumhurbaşkanı böyle siyasi konulara girmiş olması halen AKP’yi yönettiği ve namusu ve şerefi üzerine yemin ettiği tarafsızlık ilkesine sahip çıkmadığını gayet açık ve net ortaya koyuyor. Partiyi yönetmeye devam ediyor. Recep Tayyip Erdoğan partinin siyasi kampanyasını yürütmeye devam eden bir Cumhurbaşkanı. Cumhurbaşkanı seçilmiştir ama Cumhurbaşkanı olamamıştır. Halen Adalet ve Kalkınma Partisinin Genel Başkanı olarak hareket etmekte, bu yönde siyasi kararlar vermektedir. 68 milletvekilinin adres olarak onu görmeleri de açıkçası bununla ilgili uygulamanın bu şekilde olduğunun ispatıdır.”'ECDADA KÜFÜR BURADA, HAKARET BURADA, CUMHURİYETİ AÇIKÇASI BİR REKLAM ARASI OLARAK GÖREN ZİHNİYET BURADA'“AK Partili Tülay Babuşçu’nun paylaştığı twitter mesajını nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna ise Vural, “Ne bekliyordunuz Cumhuriyeti reklam arası gören bir zihniyetten. Bununla ilgili özür dilediler ama zihniyetin arkasındaki zihniyetin Cumhuriyetle hesabı var. Milletin değerleri ile bir hesabı var. Bu zihniyet fiilen Türkiye’yi işgal etmek isteyenlerin işgal ettiği zihniyettir. Fiilen işgal edemeyenler Türkiye’yi yönetenlerin zihinlerini işgal ederek bu noktaya gelmiştir. Ecdada küfür burada, hakaret burada, Cumhuriyeti açıkçası bir reklam arası olarak gören zihniyet burada. HDP’nin yaptığı işareti bozkurt şeklinde foto montaj yapıp yayınlayan milletvekili burada AKP’nin içinde küfür eden burada, hakaret eden burada, saldıran burada. Atatürk’e dil uzatan burada, Cumhuriyete dil uzatanlar burada. Bunu bir kişinin yaptığı bir girişim ki özür dilemiştir buna da şahsi olarak diyeceğim yoktur ama bu kişileri çevreleyen zihniyet budur. Bu zihniyet AKP’ye oy verenleri temsil etmediğini gayet açık ve net biliyoruz.” cevabını verdi.YASAL Cihan
İç Güvenlik Paketinde Değişiklik Nasıl Olabilir?
İç güvenlik paketi’nin çözüm sürecinin koşulu olmadığını söyleyen AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal’ın “Tüm partilere yaptığımız tekriri müzakere dahil, öneri sunma çağrısı geçerlidir” sözleri kapının aralandığını gösteriyor. AKP Grubu, Davutoğlu’nun yurtdışı seyahati nedeniyle yarın toplanıyor. Grup toplantısıyla bu durumun netleşmesi bekleniyor.TEKRİR-İ MÜZAKEREAKP’nin uzlaşmaya yanaşması durumunda iç güvenlik paketinde değişiklik yapmak için için bir kaç seçenek var. 33 maddesi tamamlanan paketin ilk bölümünde yer alan maddeler ile başka maddeler komisyona çekilebilir. Komisyonda varılan mutabakatla yeni düzenlemeler tekrar Genel Kurula indirilebilir. Ancak, AKP’nin komisyona geri çekme önerisine sıcak bakmadığı belirtiliyor. İç tüzüküün ‘Yeniden görüşme’, ‘tekriri müzakere’ yi öngören 89. maddesi işletilebilir. İç tüzük hükmü, “Tasarı veya teklifin tümünün oylanmasından önce, belli bir maddesinin yeniden görüşülmesini gerekçeli bir önerge ile esas komisyon veya Hükümet bir defaya mahsus olmak üzere isteyebileceğini” hükme bağlıyor.BAKAN ALA HAKKINDA GENSORUGenel Kurul yarın 2 Mart Pazartesi günü MHP’nin İçişleri Bakanı Efkan Ala hakkında verdiği Gensoru Önergesi’ni görüşecek. Ala’nın “kamu düzenini sağlamada görevlerini yürütemediği, PKK/KCK’nın faaliyetlerini engelleyemeyerek paralel devlet yapılanmasına zemin hazırladığı, rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasını akamete uğratma girişimlerinde bulunduğu” iddiasıyla verilen Gensoru’nun, gündeme alınıp alınmayacağına ilişkin görüşmelerin tamamlanmasının ardından “İç Güvenlik Paketi’nin geçilip geçilmeyeceği de belli olacak.HDP: POLİS ÖLDÜRDÜĞÜ KİŞİLERİN KAÇTIĞINI İDDİA EDEBİLİR7 yılda 185 kişinin polis kurşunuyla öldürüldüğüne dikkat çeken HDP, silah kullanma yetkisi için ” Polis cinayetlerinin hiçbir cezai müeyyide ile karşılaşmamasının da garantisi verilmektedir. Bu düzenleme esas itibariyle polisin toplumsal gösterilerde işlediği cinayetlerin yasal hale getirilmesidir. Madde yazılış tarzı itibariyle çok esnek olup, polis öldürdüğü kişilerin silah kullanmaya teşebbüs ettiğini ya da kaçmaya çalıştığını kendisi iddia edecek (polis arkadaşları bu yönde tutanaklar tutacak) ve kendisini o doğrultuda savunacaktır” diyor.ZETE
Demirtaş: 'HDP Seçimlere Parti Olarak Girecek'
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Habertürk TV'de Türkiye'nin Nabzı programında Didem Arslan Yılmaz'ın sorularını yanıtladı. 2015 seçimlerine parti olarak gireceklerine ifade eden Demirtaş, 'İki dönem kuralı esner mi?' sorusuna 'Ben dahil birkaç arkadaş için bu kural esnetilebilir' şeklinde yanıt verdi.Demirtaş, 'Kadir İnanır'a teklif gitti mi' sorusuna ise 'Kendisiyle görüşeceğiz, ikna edebilir miyiz bilmiyorum. İlla da milletvekili olmasına gerek yok. Belki milletvekilliğini sevmiyordur. Milletvekili adayımız olursa biz bundan memnuniyet duyarız' cevabını verdi.İşte Demirtaş'ın açıklamalarından satır başları:HDP KESİN KARARINI VERDİ! O TARTIŞMA ARTIK BİTTİ! Seçimlere parti olarak girmekte elbette kararlıyız. Bizim partimiz ilgili kurumlarda bu kararı vermiş durumda. Buna hazırlıklarımızı ve çalışmalarımızı yapıyoruz. Bizim açımızdan kesinleşmiş bir karar bu. Seçimlere parti olarak giriyoruz. Bu konuda tartışılacak bir şey yok artık. Sayın Abdullah Öcalan da siyasi tabloyu görüyor ve bu konudaki kararımızı destekliyor.HDP'NİN ŞU ANDAKİ OYU: YÜZDE 9,5 Anketlere göre şu anda bile 9,5 dolayında oyumuz var. Ki hiç bir çalışma yapmış değiliz henüz. Bütün il ve ilçe teşkilatlarımızla çalışmaya başlayacağız seçimler için. Türkiye aslında HDP ile yeni yeni tanışacak. Anketlerde çıkan çarpıcı bir detay da paylaşmak istiyorum. Seçmenler arasında oy verdiği partiden en memnun seçmen HDP seçmeni. Bize oy verenler ellerim kırılsaydı da vermeseydim demiyor.BU KARARI KÖŞK SEÇİMLERİNDEN ÖNCE ALDIK!Biz Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce de parti olarak genel seçimlere girmek kararı almıştık. Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki sonuç bu kararımızı pekiştirdi ve ne kadar doğru bir karar aldığımızı gösterdi. Türkiye yaşadığı kutuplaşma ortamında HDP'ye ihtiyaç duyuyor. İnsanlarda geleceğe dönük güvensizlik yaşıyor. Yıllarca siyaset yaptık ama geldiğimiz noktada şunu görüyoruz. Kürtler Türklerle , Aleviler Sünniler ile ele ele vermediği sürece tam bir gelişme gösteremeyiz. Çok sesli, çok kültürlü, çok inançlı bir yaşamı örmek için kurulmuş bir partidir HDP. Kadın özgürlüğünün hakkıyla temsil edildiği tek partidir HDP. Mevcut oy oranımız 9,5 iken bağımsız adaylar ile seçimlere girmeyi kendimize yakıştırmıyoruz. Barajı fazlasıyla aşacağımıza inanıyoruz, Türkiye halklarının vicdanına güveniyoruz.DEMİRTAŞ ANKETLERDE HDP'DEN 2-3 PUAN ÖNDE!Anketlerde partimden 2-3 puan önde çıkıyorum. Bunun olumlu bir durum olduğunu düşünüyorum ama unutulmasın ki ben sadece şahsi değil HDP'nin düşüncelerini yansıtıyorum. HDP'nin politikaları ile bu ilgiyi görüyorum.HDP İSLAMİ KESİM VE CEMAATLERİN OYUNU ALABİLECEK Mİ?AKP kendi sivil toplum anlayışı ve teşkilatları ile devlette ahtapoy gibi yayılmış durumda. Sosyal yardımlar ile yoksulluğu denetim altında tutma arayışında. Kendi tabanına 'ben gidersem siz de gidersiniz' diyerek kontrolü sağlamaya çalışıyor. CHP ve MHP de buna çanak tutan, buna zemin sunan politikalar ile aslında AKP'ye katkı sunmuş oluyorlar.AKP tabanı belli korkular ile AKP'ye muhtaç kalmıştır. Demokratik bir laiklik anlayışı topluma anlatılabilirse bu açmaz aşılabilir. İnsanlar dinlerini, mezheplerini istedikleri gibi yaşayabileceklerini, başörtüsünün yeniden bir sorun olmayacağını bilmeli.550 ADAYIMIZ BÜTÜN TÜRKİYE'Yİ TEMSİL EDECEKParti meclisimizde farklı inançlardan kimliklerden arkadaşlarımız görev yapıyor. 550 milletvekili adayımız Türkiye'yi temsil edecek bir yapıda olmalı elbette. Alevilerin mecliste olmasını ben çok önemsiyorum. Farklı kimlikler etnisiteler diller var. Hepsi parlemantoda olmalı. Bunlar Türkiye'nin birliği içinde barışın ve yoksulların ezilenlerin siyasetini yapmak için orada olacaklar.KADİR İNANIR BOMBASI: TEKLİF GÖTÜRECEĞİZ!Kadir İnanır tartışması bizim ve kendisinin dışında yürüyor. Kendisi de çok olgun bir tutuma sahip. Çok saygı duyuyorum bu açıklamalarına. Ama biz yine de kendisi ile görüşeceğiz ve ikna etmeye çalışacağız. Milletvekili adayımız olursa çok mutlu oluruz. Kendisine teklifimizi götüreceğiz. Kabul etmezse bile milletvekili olmanın dışında da katkı sunabileceğine inanıyoruz. Sadece Kadir Bey değil onun gibi sanat, medya, akedemi camiyasından bu projeye destek vermek isteyen herkese kapımız açıktır.Speküle etmek istemem ama biz bağdan bahçeden, maden ocaklarından işçileri de ev temizliğine giden kadın emekçilerini de meclise taşımak istiyoruz. Halk doğrudan orada kendini temsil etsin istiyoruz. Eğer bunu başabilirsek bu HDP'nin değil Türkiye demokrasisinin başarısı olacaktır.CHP İLE BİR YAKINLAŞMA ASLA OLMADI, OLMAYACAK!CHP ile bir yakınlaşma arayışımız asla olmadı, olmayacak. Kesinlikle böyle bir şey sözkonusu değil. Tabandan böyle talepler olabilir ama kurumsal olarak böyle bir temas yok. Kaldi ki CHP'den son derece ucuz ve çirkin açıklamalar geldi AKP ile gizli bir uzlaşma, anlaşma içinde olduğumuza dönük. Cumhurbaşkanlığı seçimlerini Erdoğan'a ilk turda armağan eden kimdir? AKP ile biz mi anlaştık şimdi? Kim kolaylaştırdı AKP'nin işini. Bunun hesabını veremeyen bir parti şimdi çıkmış bizi AKP ile kapalı kapılar ardında iş tutmakla suçluyor.AKP İLE GİZLİ ANLAŞMA İDDİASI: BİZE OY VERİN OYUNU BOZUN!Parti olarak seçime girdiğimizde 70 kadar vekil çıkartabiliriz. 'AKP ile anlaştılar iddiası' onların değirmenine su taşır. Parlamentoda olsak da olmasak da başkanlık sistemine 'evet' demiyoruz. AKP ile kirli bir pazarlık partinin geleneğine aykırıdır. Biz bağımsız olarak girdiğimizde yine 35 vekil çıkarabiliriz. Yani yine AKP'ye haketmediği çok sayıda vekil çıkarma şansı vermiş olacağız. Bu şekilde AKP tek başına Anayasa yapmak şansına sahip olabilir. AKP'nin tek başına anayasa yapmasını engellemenin tek yolu HDP'nin parti olarak seçime girmesidir. Ne AKP ile ne CHP ile kapalı kapılar ardında bir görüşme bir anlaşma olmadı. AKP ile anlaşıp parti olarak seçime girip, baraj altında kalıp vekillerimizi AKP'ye bırakacağımız yönündeki iddiayı dile getirenler o zaman bize oy versinler ve bu oyunu bozsunlar. Biz çıkarlarımızı AKP'ye kurban edecek bir siyasi gelenek değiliz, bunu herkes bilmeli ve güvenmeli.HDP BARAJI AŞAMAZSA NE YAPACAK?Barajı aşamazsak, bu bir seçmen tercihidir der siyasete devam ederiz. Demokratik siyasette karar kılmış bir partiyiz. Bu yöntem dışında bir yöntemi benimseyemeyiz. Ayrıca böyle bir durumda AKP'nin meşruiyeti tartışma konusu olacaktır. Biz yüzde 9 ile meclis dışında kalırsak bunun sisteme dönük bir sorgulamayı oluşturacağı da bilinmeli. Biz mücadelemize devam eder, barajı kaldırmak için çalışırız. Bu baraj sadece bizim sorunumuz da değil ayrıca.CEMAATLE İTTİFAK İDDİASI: HİÇ BİR TEMAS OLMADI!Gülen Hareketi ile bizim resmi hiç bir temasımız olmadı. Cemaatin tanınmış isimleri var kamuoyunda ve medyada. Bu anlamda bazı isimler ile temaslar olmuştur ama bunlar kişisel temaslar olmuştur. Örneğin Hüseyin Gülerce ile temas olmuştur ancak bu kurumsal bir durum değildir.GÜLEN, DAVUTOĞLU VE ERDOĞAN 10 YIL BİRLİKTE AĞLADILAR!Ben şu anda Habertürk'te konuşuyorum bu beni buraya angaje etmiş mi oluyor? Bunlar 10 yıldır beraber ağlıyordu. Fethullah Gülen, Pensilvanya'da ağladığında Davutoğülu ve Erdoğan burada ağlıyordu. Türkçe olimpiyatlarında berebar ağladılar. Cemaate valilikler verildi, emniyet verildi. Ama buna rağmen ben cemaatin bir gazetesine demeç verince işbirliği yapmış oluyoruz.HDP'NİN İKİ DÖNEM KURALI 'ZORUNLU OLARAK' ESNEYECEK!İki dönem kuralı bizim için ilkesel bir tutum. Ancak ihtiyaçlar ve zorunluluklar temelinde bu kuralı esnetebiliriz. Ben de dahil bir kaç arkadaşımız için bu kuralın zorunlu olarak esnetilmesi sözkonusu olabilir. Bu kurala takılan her arkadaşımız için değil ama sınırlı sayıda arkadaşımız için esneyebiliriz. Pervin Buldan arkadaşımız için de geçerli bu. İmralı heyetini korumak isteriz Habertürk