Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı
AKP'nin Taksim Kışkırtması! | Emre Kongar | Cumhuriyet
AKP iktidarının Taksim kışkırtmasını anlayabilmek için çok basit bir soru soralım
Türkiye’nin her yerinde, bütün kentlerde, bütün meydanlarda serbest olan 1 Mayıs kutlamaları niçin Taksim Meydanı’nda yasaklandı?
2012 yılındaki kutlamaların barış içinde olaysız geçmesi hepimiz için umut verici bir örnek değil miydi?
Üstelik Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Taksim kapattığı için, Türkiye’yi mahkûm etmiştir...
Yani Taksim Meydanı’nın kutlamalara kapatılması AİHM’nin kararlarına göre de demokrasiye aykırıdır...
Bu kapatma, AKP’nin, sendikalara, siyasal partilere ve sivil toplum kuruluşlarına karşı baskıcı, ceberut, kışkırtıcı bir tutum takınmasının sonucudur!
Güya kutlama Taksim’de yapılırsa İstanbul’da hayat felç olurmuş...
2012’de kutlamalar Taksim’de yapılınca felç mi oldu hayat?
2015’te hayatı yasaklarınızla bizzat siz felç etmediniz mi İstanbul’da?
Taksim Korkusu.. | Cengiz Çandar | Radikal
Tüm zorba ve zalim rejimler, 'meydan korkusu'ndan ötürü spazm geçirmeye başlarlar. 'Özgürlük başkaldırıları' da meydan isimleri ile simgelenirler.
1 Mayıs günü koskoca İstanbul’u “olağanüstü hal” altındaki bir şehre çevirdiler. Yer yer, 12 Eylül askeri darbesinin yapıldığı günü (1980) andırıyordu. Şehrin iki yakası arasında ulaşım kesilmişti. Avrupa yakasında merkez sayılan Taksim’e giden ana arterlerde olağanüstü önlemler alınmıştı. Birçok yere giriş yasaklanmıştı. Bundan 35 yıl önce köşebaşlarını tutmuş askerler vardı; dün onların yerinde polis.
Bütün bunların sebebi, “Emek Günü” olarak ilân edilmiş resmî tatil gününde, kutlamaların Taksim Meydanı’nda yapılmasını önlemekti. Bir şenlik gününü, güvenlik karabasanına çeviren bir “iktidar paniği” nin, bir başka tanımlamayla ise “akıl tutulması” nın yaşandığı bir “utanç şehri” ne çevirdiler İstanbul’umuzu.
Ne Yani, Gazeteler Bugün Böyle Çıkamaz mıydı? | Ahmet Hakan | Hürriyet
2012 yılı...
Çok değil, üç yıl önce yani.
2 Mayıs gününün gazeteleri...
Tümünde bayram havası var.
Bir gün önceki 1 Mayıs'ın nasıl da şenlik havasında kutlandığı anlatılıyor.
Mesela Sabah gazetesi manşetten haykırıyor:
'BİR ORMAN GİBİ KARDEŞÇESİNE...'
Manşetin altında ise şunlar var:
'Taksim... Tandoğan... Gündoğdu... İstasyon... Tüm renkler, tüm kökenler ve tüm görüşlerin katılımıyla Türkiye meydanlarında kardeşlik festivali yaşandı.'
Mesela Yeni Şafak, dev puntolarla bağırıyor:
'EN GÜZEL 1 MAYIS.'
Altında ise güzellikler övülüyor:'Taksim'e çıkma yasağı kalkınca 1 Mayıs bayram hüviyetine kavuştu. Güzel bir bahar günü üç koldan Taksim'e çıkan işçiler, Emek ve Dayanışma Günü'nü şenlik havasında kutladı. Her renkten ve her görüşten insan aynı coşkuyu paylaştı.'
Kafasını Kaldıranı… | Umur Talu | Haber Türk
Cumhurbaşkanı demeye getirmiş ya, “Parlamenter sistem çöktü” diye…
Doğru.
Altında da önce Başbakan ile AKP kaldı!
Sadece “Parlamenter sistemin ürünü, en büyük partisi” bir anda böyle sıfırlandığı için değil…
Dün itibariyle…
“ 1 Mayıs’ta sembolik gruplar Taksim’e karanfil bırakabilir. Serbest. Ben de en kısa zamanda Taksim’e gidip karanfil bırakacağım” diyen Başbakan, şu an yasal olarak kabinede dahi bulunamayan bir bakan marifetiyle, “karanfil” gibi ortada bırakıldığı için!
Gün boyu, icraattan sorumlu Başbakan’dan ziyade, “Tarafsız, sorumsuz, herkese eşit mesafedeki” Başbaşkan konuştu zaten.
Onun diyeceği çoktu…
Diğerinin pek yoktu!
Yüzde 50’yi bağlamak için kalan yüzde 50’yi dövmeye aşırı niyetli bir düzen var.
“ Herkese eşit mesafedeki” Başbaşkan ortadan yararak iki 50’yi de katılaştırmayı, böylece elindekinin taş gibi, sandığın beton gibi olmasını istiyor sanki!
.
1 Mayıs Dolayımıyla ‘Çatışma’ | Murat Belge | Taraf
Türkiye’de “” ve “ Taksim Meydanı ” akıldışı bir inatlaşmanın simgeleri haline geldi. Bir “ iktidar ” çekişmesinin ete kemiğe büründüğü nokta.
Şu dönemde “ iktidar benim ” diye her an kabarmaya hazır ve bundan belli ki zevk alan birinin varlığında bunun bir iddialaşma, bir gurur meselesi haline gelmesi kaçınılmaz oldu. Dolayısıyla şimdi ben bunları yazarken bir polis ordusu Taksim Meydanı’nı nüfus kâğıtlarında Türkiye vatandaşı oldukları yazılı işçilerden korumak üzere orada mevzilenmiş durumda. Bu “ koruma ”nın etkili olabilmesi için, Taksim Meydanı’ndan çok daha geniş bir alan ablukaya alınmış, kamu taşımasının araçları çalışmıyor, metroydu, metrobüstü durmuş, yani Türkiye Cumhuriyeti’nin yalnız “ işçi ” olan vatandaşları değil, İstanbul’un hemşehrileri olan herkesin bir tatil gününde sağa sola gitmesi yasaklanmış. Bu gün herkes için bir “ toplu işkence ” günü haline getirilmiş.
Bilindiği gibi, bundan yıllar önce, işçilerin 1 Mayıs’ı Taksim Meydanı’nda kutlamaları böyle yasaklanmamışken, birtakım karanlık güçlerin hazırladığı bir komplo sonucu, burada kırk küsür insan ölmüştü. Bugün sendikaların bu günü mutlaka Taksim’de anmak için ısrarlarının temelinde bu yatıyor. Bu, dolayısıyla, anlaşılır bir talep.
1 Mayıs | Nazlı Ilıcak | Bugün
1 Mayıs’ta Taksim Meydanı gene kapandı. Oysa yasak kalktığında hiçbir olay çıkmamıştı. Aksine yasak öfkeyi besliyor; öfke ise şiddeti doğuruyor. Bu inatlaşmanın sebebi ne? Eğer milli iradenin iktidara böyle bir yetki verdiğini düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz. Zira hiçbir demokrasi, “Devlet benim” ya da “Ferman padişahındır” zihniyetine cevaz vermez.
Hukukun guguk olduğu gece
32. Asliye Ceza Mahkemesi tahliye kararı verdi. HSYK, bu kararı veren Mustafa Başer’i açığa aldı. Yerine gelen hâkim, eski kararı yok hükmünde saydı.
Ondan önce, 10’uncu Sulh Ceza Hâkimliği de Başer’in kararının “yok hükmünde” olduğunu ilân etmiş, İstanbul Başsavcısı Hadi Salihoğlu ise 10. Sulh Ceza Hâkimliği’ne dayanarak, tahliyelerin “yok hükmünde” olduğunu tekrarlamıştı.
7 Haziran Bir Seçimden Daha Fazlası, Çünkü Erdoğan Dönemini Kapatacak! | Hasan Cemal | T24
Nereye gitsen hep aynı sorular.
Yüzde 10...
HDP ve baraj...
Hiç değişmiyor.
Brüksel’de de öyle.
Ama burada, HDP ve PKK çevrelerinde farklı bir hava esiyor. Çünkü ‘ baraj ’la ilgili kuşkuları yok, kendilerinden emin bir havadalar.
Onların değerlendirmeleri daha çok sonrasına dönük.
Bu bakımdan iki nokta öne çıkıyor:
(1) Gerçek yeni Türkiye
(2) Ve bu yeni dönemde artık Tayyip Erdoğan ’ın yer almayacağı...
Erdoğan’la birlikte Türkiye’nin ‘ yeni ’ye değil, ‘ eski ’ye doğru yol almakta olduğunu belirten iki kişi, PKK ’yı Avrupa’da en üst düzeyde temsil ediyor:
Zübeyir Aydar , KCK Yürütme Konseyi üyesi; Remzi Kartal , Kongra-Gel (KCK sisteminin halk meclisi) Eş Başkanı.
Kaynak Vardır... | Melih Aşık | Milliyet
Ne 1 Mayıs ayıbı... Ne iktidarın hoşuna gitmeyen kararı veren iki yargıcın tutuklanması... Ne gazeteci arkadaşımızın bir tweet yüzünden 5 yılla yargılanması... Artık hiçbirisi sürpriz değil. Çünkü büyüğümüz açıkladı; parlamenter sistemle birlikte hukuk ve demokrasi de bekleme odasına hapsedilmiştir.
Biz gelelim kaynak tartışmasına...
Başbakan “Vaatlerin gerçekleşmesi için yeterli kaynak yok” diyor... Muhalefet “var” diyor...
Aslında gerçek bir kaynağı herkes görmezden geliyor.
Gazetelerde zaman zaman milyarlarca dolarlık silah haberleri okuyoruz.. Eğer ulusal gereklere göre ayarlanmış barışçı bir dış politikaya yönelir, buna göre bir silahlanma programı uygularsanız... Alımları şeffaf hale getirir denetlerseniz... Milyarlarca dolar kaynak üretmiş olursunuz...
Ama bu konu ne iktidarın programında var ne muhalefetin...
Açın o hesapların üstünü...
1 Mayıs'ı Sulandırmak! | Necati Doğru | Sözcü
Vali, yine “Taksim Yasak” diye emir çıkardı. Alana gelmek isteyenlere TOMA’lar, biber gazları, darbeler, tokatlar, silleler, hazır kuvvet eli sopalı adamlar hücum etti. Vapur, tramvay, metro da çalıştırılmadı. 21 bin polisi de Taksim’e yığdılar. Taksim’i Taksim olmaktan çıkardılar. Dünya 24 saatte kendi ekseni etrafında ve 365 günde de güneşin etrafında dönüyor diyen ve o güne kadar kökleşmiş bilgileri yıkan Galileo Galilei’nin en önemli eseri; “İki Büyük Dünya Sistemi Hakkında Diyalog” adlı kitabını, yazıldığından 377 yıl sonra Türkçeye eksiksiz ve kusursuz olarak ilk kez Reşit Aşçıoğlu çevirdi. Dün Reşit Ağabey ile telefonda konuşuyorduk; “Taksim’in artık adını değiştirmek gerekli” dedi.
“Ne öneriyorsun?” diye sordum.
“Erdoğanopolis” olsun.
Polis şehir demek.
Costantinopolis (İstanbul):
Costantin’in şehri.
Hieropolis (Pamukkale):
Hiero’nun şehri.
Erdoğanopolis (Taksim):
Erdoğan’ın şehri.
Valilere emir veriyor, polisleri yığıyor.
1 Mayıs’ı kutlamaya gelmek isteyenleri Taksim’e sokmuyor.
“Derin Devlet 1 Mayıs’ı kana buladı” fakat “1 Mayıs hem resmi bayram ve hem de Taksim’de kutlu olsun” diyen ve 5 yıl önce 2010’da dediğini yapan oydu. 2012 yılı 1 Mayıs’ı da Taksim’de olaysız, kavgasız, kansız kutlanmıştı.
Taha Akyol | İki Türkiye | Hürriyet
TAKSİM Meydanı'nın 1 Mayıs gösterilerine açık olması mı, yasaklanması mı doğrudur?
Gündemde göze çarpan iki türlü cevap var:
-İktidar ne yaparsa o doğrudur. Taksim üzerindeki yasağı kaldırınca iktidarı özgürlük adına alkışlamak gerekir; yasaklayınca kamu düzeni adına alkışlamak gerekir.
Bizzat iktidarın böyle düşünmesini anlamak mümkün de, böyle yazan, çizen, manşet atan kalemleri anlamak mümkün değildir.
-İkinci cevap şöyle olabilir: Somut ve inkâr edilemez şekilde sabotaj falan gibi bir tehlike yoksa, her zaman doğru olan ilke özgürlüktür. İktidar Taksim üzerindeki yasağı kaldırdığı zaman doğru, yasakladığı zaman yanlış yapmıştır!
Bu cevapta felsefi bir tutarlılık olduğu açıktır.
İKTİDARIN SÖYLEMİ
Önce iktidara bakalım. 2010'da Taksim yasağını kaldırdığı zaman Başbakan Erdoğan partisinin 2 Mayıs'taki grup toplantısında şunları söyledi:
'32 yıl aradan sonra dün Taksim Meydanı 100 bini aşkın işçiyi, memuru ağırladı. Taksim'de tarihi bir gün yaşandı... Milletvekili arkadaşlarımız orada bizi temsilen bulundu...
Bugünün emek ve dayanışma günü olarak ilan edilmesi, bunlar AK Parti iktidarına nasip olmuştur. Taksim Meydanı'yla ilgili verilen karar AK Parti iktidarına nasip olmuştur.'
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!