Yalnızca Hukuk Fakültesinde Okuyan ya da Hukuk Fakültesinden Mezun Olmuş Olanların Anlayabileceği 12 Durum
Hukuk denilince akla, uçsuz bucaksız kanunlar dünyası, kalın mı kalın kitaplar, cübbeli avukatlar, hakimler,savcılar ya da lokma niyetine doktrin (bilimsel görüş) döktüren akademisyenler gelir, bunları bir kenara bırakıp işin karşı tarafına odaklanalım istedim, işte bu içeriğimde hukuk fakültesinde dirsek çürüten hukuk öğrencileri ile hukuk fakültesinden henüz yeni mezun olmuş hukukçu adayı arkadaşlarımızı ele alan, yeri geldiğinde biraz tebessüm ettiren, yeri geldiğinde de biraz düşündüren birtakım konuları ele almaya çalıştım.
Toplanın ey saçlarını tuğla kalınlığındaki kitapların başında dökerek saç ekim merkezlerini zengin eden erkeklerimiz, toplanın ey final zamanları sınavlarından dolayı evliliği düşünen kızlarımız, gelecek kaygısı içinde düşünmekten boğulan hukukçu adaylarımız, anlatıyorum.... İşte karşınızda ''Yalnızca hukuk fakültesinde okuyan ya da hukuk fakültesinden mezun olmuş olanların anlayabileceği 12 durum''
NOT: Capsler için ''Goygoy Hukuk''a teşekkürlerimi sunuyorum.
12. Fakülteyi kazanınca çılgınlar gibi sevinmek, okurken ''Nereye geldim Lan ben?'' şeklinde tepki vermek.
11. Fakülte yıllarında yüksek ihtimalle numaralı gözlük kullanmaya başlamak.
10. Farklı farklı Kanunları tanıdıkça neyin nerde olduğunu hatırlayamamaya başlamak.
Sınav zamanı en büyük korkulu rüyalardan biridir bu durum tabi bir de bu yüzden yaşanan fiziki sorunlar var, mesela sırf bu yüzden alınır bir ton kanun kitabı, evdeki kitaplıkta nereye sıkıştırsam diye düşünülmeye başlanır, tabi bir de Borçlar Kanunu'nda Miras Hukuku maddelerini aramaya başladıysan ''Aşk bu kızılötesi yaralı müzesi hareket edemem.''
9. Fakülteyi okuyan kızların vize veya final zamanı evlilik kurumunu düşünecek safhaya gelmesi.
''Hangi birine çalışsam?'' sorunsalından ''Evlensem de kurtulsam!'' önermesine geçişin temel sebeplerinden biridir hukuk fakültesi kızlar için.
8. Üniversitede yaşayacağı ilişkilerde genel olarak okuduğu bölümün havasına kapılmak.
7. Fakülteyi okurken muhtemel meslek seçeneklerini çok ciddi hayal etmek.
Özellikle fakültede anlatılan dersler ışığında avukat profili hemen Suits'deki Harvey Specter, Hakim ve Savcı profili ise Amerikan veya İngiliz Yargı sistemindeki gibi hayal edilir ama ülkemiz gerçeklerinin bir hayli farklı olduğu mezun olunduktan sonra gayet net anlaşılır.
6. Sınavdan beklediği notu ya da beklediğine yakın bir notu alamamak.
Kanka ya ben sınavdan 90 bekliyordum 25 almışım, normaldir kanka alıştık artık..
Ya da şu durum net özetler;
''Sınavdan çıktığımda beklentim 80, arkadaşlarla konuşurken 60, cevap anahtarına bakarken 30, arabada 5, evde 15.''
5. Bütün bir yılı bütünleme sınavına girmeksizin geçmenin çok zor bir ihtimal olduğunu bilmek.
Bütsüz geçen arkadaşlar size başka gözle bakılıyor...
4. Bayramda memlekete gidildiğinde veya genel bir topluluğun içinde ilginç muhabbetlere maruz kalmak ve var olan bilgiyle işin içinden çıkmaya çalışmak.
Muhabbeti geçecek muhtemel bir senaryo şöyledir; (D: Dayı, HÖ: Hukuk Öğrencisi)
Bayram ziyareti için akrabalar bir araya gelmiştir ve dayı soruyu patlatır :
D: Yeğenim ben şimdi yengeni saçından sürükleyerek mutfağa götürsem, sonra ellerini bağlayarak mutfaktaki sandalyeye oturtsam, daha sonra bıçağı elime alıp yengeni 30 yerinden bıçaklasam kaç yıl yerim?
HÖ: Dayı, hönk?? (Mavi Ekran)
3. Edebiyata hukuki terminolojiyle farklı bir bakış açısı getirmek.
HUKUKÇUNUN AŞK ŞİİRİ :
ben icap dermeyan etsem,sen kabul etsen..
corpus juris civilis'ten şiirler okusam sana
ipotek tesis etsem gözlerinde
vedia akdiyle versem kalbimi sana
emredici hükümlere göre sevsek birbirimizi
aksi hiç kararlaştırılamasa...
yok hükmünde olsa hüzünlerimiz
ve butlanla malül olsa kederlerimiz...
ilan etsek aşkımızı,
traji ellibinin üstünde olan bir gazeteye...
iyiniyetli üçüncü kişiler bile kıskansa bizi
ve cezai şart öngersek bu aşktan dönene...
bakışlarımız karine olsa aşkımıza
benim için ilga olsa senden öncesi
ve mülga kalsa senin için benden öncesi...
muvazaa olmasa yaptıklarımızda,
evleviyetle sevsek birbirimizi...
birbirine uygun irade beyanlarımızla
inikat etse akdimiz,
sui generis olsa yani kendine özgü...
uzak kalsa bizden hata,hile ve ikrah
kalplerimiz olsa ifa yerimiz,
ve numerus clausus olsa ayrılık nedenlerimiz...
malikinde ben olsam,zilyedin de
tapu sicili olsa kalbim şerh düşsem seni
geçit irtifakı kursam kalbimden kalbine...
tatil ve talik zamanlarında da sevsem seni,
ve tebliğ edilse aşk mektubum bir gece vakti...
zihni kayıt yapıp 'ayrılalım' desem,dava açsan bana
sen müddei olsan,ben müddeialeyh
müddeabih de aşkımız...
aşk mektubu kıvamında olsa
cevap ve düplik dilekçelerim
kesin delillerle ispat etsem aşkımı
sulh olsak mahkeme de sonra yapılsa tefhim...
ve ey gözlerinin hapsinde
müebbete razı olduğum güzel kız!!!
muaccel olsa kavuşmalarımız
ve hep müeccel kalsa ayrılıklarımız...
2. İlginç gelecek evlilik tekliflerini kendi alanında olduğundan normal karşılamak.
Bu noktada İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı Profesörü Sayın Prof. Dr. Hüseyin Hatemi'nin evlilik teklifini de paylaşmadan geçmek istemiyorum :
1. Hangi arabanın motoru daha güçlü dercesine hangi kitap daha kalın araştırmasına girmek.
Özellikle bu konuda hukukçular iki görüşe ayrılırlar ;
1.görüş => Kemal Oğuzman Borçlar Hukuku kitabı daha kalın diyenler görüşü
2.görüş => Fikret Eren Borçlar Hukuku kitabı daha kalın diyenler görüşü
ve tabi 3.görüş olmadan olmadığını bilir aynı zamanda hukukçu ;
3.görüş => Her ikisi de olabildiğince kalın zaten diyenler görüşü (karma görüş)
BONUS !!! : Ve tabi ki haklı olduğunu düşündüğü olayda altta kalmamayı başarmak, her türlü zorluğa rağmen bölümünde okumanın gururunu taşımak !
Hukukçu haklı olduğunu düşündüğü her olaya eleştirel bir bakış açısıyla baktığı için genelde üste çıkan taraf olmayı bir şekilde başarır. Örneğin ;
Bir üniversitenin kütüphanesinde oğlan kızın masasına yaklaşarak yavaşça sorar:
'Yanınıza oturabilir miyim?'
Kız, yüksek sesle yanıt verir:
'GECEMİ SİZİNLE BERBAT ETMEK İSTEMEM!'
Kızın sözlerini herkes duymuş, başlarını kaldırmış, dik dik ayaktaki oğlana bakmaktadırlar. Oğlan çok utanır ve hiçbir şey
diyemeden,şaşkın şaşkın kendi masasına geri döner. Birkaç dakika sonra kız yerinden sessizce kalkar, oğlanın masasına yaklaşır ve ona yavaşça şöyle der:
'Ben psikoloji öğrencisiyim; demin,şaşıran bir erkeğin nasıl
tepki vereceğini öğrenmek istemiştim; bu arada sizi de herkesin önünde biraz utandırdım sanırım, özür dilerim!'
Bu kez oğlan onu yüksek sesle yanıtlar:
'BİR GECELİĞİNE 200 DOLAR MI? ÇOK PARA!'
Oğlanın dediklerini de yine herkes duymuştur ve bu kez ayaktaki kıza dik dik bakmaktadırlar ki, oğlan şoka girmek üzere olan kızın kulağına yaklaşıp şöyle fısıldar:
'Ben de hukuk öğrencisiyim: çevreye birini suçluymuş gibi nasıl gösterebilirim öğrenmek istemiştim, özür dilerim!'
Yorum Yazın