Huurre, '90 Day Finn' olarak adlandırılan HBH programı için başvuruların yüzde 30'unun Kuzey Amerika'dan yapıldığını, geri kalanın ise farklı ülkelere dağılım gösterdiğini söylüyor. Başvuruların yüzde 70'i ise evden çalışma, yüzde 16'sı girişimci, yüzde 12'si de doğrudan Helsinki'de istihdam için yapılmış. Ottarsson da dahil 60 yatırımcı da başvuruda bulunmuş.
HBH'ye başvuran ancak seçilmeyen kişiler için de bir veri tabanı oluşturularak Helsinki'den işletmecilerin havuz olarak kullanabileceği bir alan yaratılmış. Zira amaç sadece kente 15 kişi taşımak değil, mümkün olduğunca çok sayıda yeteneğin taşınmasını sağlamak.
Başvurular dünyanın her yerine açık olsa da asıl hedefin ABD'nin batı kıyılarından teknoloji çalışanları olduğu saklanmıyor. ABD'de salgınla mücadele konusundaki başarısızlık ve siyasi kutuplaşma karşısında İskandinav ülkelerinin sosyal devlet sistemi, ebeveynler için cömert doğum izinleri, ücretsiz sağlık hizmetleri gibi faktörler büyük cazibe kaynağı olabiliyor.
Ailesiyle birlikte 2019'da California'daki Silikon Vadisi'nden Helsinki'ye taşınan biyokimyacı Harinder Jaswal, 'Burada ailenin ve onlarla zaman geçirmenin önemli olduğunun farkındalar; ABD'de ise sürekli toplantılara katılma, eve koşturup çocukları futbol kursuna yetiştirme stresi vardı; pek esnek olamıyordum' diye anlatıyor farkı.
Helsinki yakınlarındaki Espoo'ya taşınmanın zorlukları da olmuş elbet. Jaswal, soğuk iklime alışmanın, Finlandiya dünyanın en mutlu ülkesi olarak görülse de Fin kültürünü anlamanın zaman aldığını söylüyor. 'Amerikalı olarak bazen kendimi çok bağırıyormuşum gibi hissettim; Finler çok daha sessiz ve kişisel alana önem veriyor' diyor.
Dünyanın en büyük işletmecilik eğitimi veren kuruluşu INSEAD'den Felipe Monteiro, '90 Day Finn' programının, küçük işletme programlarının San Francisco, Londra, Singapur gibi iş merkezleriyle rekabet bakımından, farklı yaklaşımların iyi sonuç alabileceğine dair iyi bir örnek oluşturduğunu söylüyor.
Ottarsson ise Helsinki'ye gitmekle orada kalmanın aynı şey olmadığını söylüyor. Dönüş biletini de almış. Helsinki'ye gidişini 'bağlantılarımız olmayan bir yerde yaşamın nasıl olabileceğine dair bir deneme' olarak görüyor.
Monteiro ise Helsinki'nin de aslında bir deneme yaptığı kanısında.
'Bu işi doğru yaparsa, gelecekte daha uzun süreli kalışı sağlayacak daha etkili ve daha cazip projeler başlatılabilir' diyor. Ayrıca bunun başka kentler için de uygulanabilecek bir program haline gelebileceğini söylüyor.
Yorum Yazın
TR'de hayatta kalmayı başaran genç yetenekler olarak başarılı olabileceğimizi düşünüyorum ben :))))
Ben cezboldum ama küresel yetenek sayılır mıyım bilmem:)
modern dunyanin en buyuk sermayesi egitimli kalifiye insan gucudur. bati bunu bildigi icin dunyanin her yerinden yetenekleri kendine cekme gayretinde. biz is... Devamını Gör