Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Emniyet'ten Ankara Katliamı Öncesi Personeline 'Canlı Bomba' Uyarısı
10 Ekim 2015 tarihinde çok sayıda sivil toplum örgütü ve sendikanın destek verdiği ’Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi’ için Ankara’ya giden binlerce insanın toplandığı Ankara Tren Garı kavşağında iki şiddetli patlama meydana gelmiş, 102 kişi hayatını kaybetmişti.
Cumhuriyet’ten Kemal Göktaş’ın haberine göre Ankara Garı’ndaki 10 Ekim barış mitingi öncesi yaşanan canlı bomba katliamı ile ilgili müfettiş raporunda Emniyet’in mitingte yaşanacak olası bir canlı bomba saldırısı için kendi personelini uyardığı, ancak mitinge katılanlara karşı dışarıdan yapılabilecek saldırı risklerinin değerlendirilmediği ortaya çıktı.
Mitingden önce emniyet birimlerine gönderilen “Emniyet tedbir yazısında” da Diyarbakır ve Suruç patlamaları da göz önüne alınarak göreve ilişkin talimatlar başlığı altında “bütün personelin öncelikle kendilerine yönelik olası ‘canlı bomba’ konusunda duyarlı olmaları” talimatı verildi.
10 ayda 62 bomba istihbaratı
IŞİD’in olası bir canlı bomba saldırısı ile ilgili 10 ay içinde 62 istihbarat bilgisinin Ankara Emniyeti’ne ulaştığı belirtilen raporda buna rağmen neden canlı bomba saldırısını önleyecek önlemler alınamadığı sorusuna polis müdürleri tartışma yaratacak yanıtlar verdi.
Mitingten önce yapılan toplantılarda mitingin yapılmasına izin verilmemesinin de gündeme geldiği ancak 2 polis müdürünün “izin verilmezse marjinal gruplar olay çıkarır” gerekçesiyle mitingin yapılmasını istedikleri belirtildi. Mitingten bir gün önce yapılan yol uygulamalarına canlı bombaların Ankara’ya girdiği saatlerde ara verilmiş olması da dikkat çekti.
4 tartışmalı gerekçe
Ankara Valisi Mehmet Kılıçlar imzalı İl İdare Kurulu’nun 29 Şubat 2016 tarihli kararı ile soruşturma izni verilmemesine karar verildi. Ankara Cumhuriyet Savcısı Hamza Yokuş ise 7 Mart 2016’da Valiliğin kararını yerinde bularak itiraz edilmeyeceğini belirtti ve “işleme koyma kararı” verdi. Valiliğin ve savcılığın dosyayı kapatmaya yönelik iki kararında şu gerekçeler ileri sürüldü:
1. Her miting için alınan tedbirler bu miting için de alındı, hatta görevlendirilen personel sayısı (1500’den 2044’e) artırıldı ve tedbirlerde bir eksiklik yoktu.
2. İstihbarat bilgileri genel nitelikteydi ve bu mitingle ilgili somut bir bilgi içermiyordu.
3. Mitingi siyasi partiler değil sivil toplum kuruluşları düzenliyordu ve somut nitelikli bir istihbarat yoktu.
4. Alınacak her türlü tedbire rağmen canlı bombaların bu tür eylemlerinin engellenmesinin çok zor olduğu dikkate alınmalıdır.
Yaralıya gaz 'normal'
Müfettişler, yaralıların üzerine gaz bombası ve su sıkılması ile ilgili olarak ise polislerin kusuru olmadığı sonucuna vardı.
Müfettiş raporunda, polis ekiplerinin patlamalardan sonra, başka patlama ihtimallerine karşı çevrenin boşaltılması, ambulans sevkinin sağlanması ve olay yerinin kontrol altına alınması için Gar’ın önüne intikal ettiği savunuldu. Raporda, “Polisin müdahalesi sonucunda herhangi bir ölümün olmadığı Adli Tıp Kurumu raporu ile teyit edilmiştir” denildi.
İntihar bombacısı 2 ay önce bildirilmiş
Patlamanın meydana geldiği 10 Ekim tarihinden 2 ay 6 gün önce, 4 Ağustos 2015’te canlı bomba Yunus Emre Alagöz’ün adının İstihbarat Daire Başkanlığı tarafından TEM Daire Başkanlığı’na bildirildiği ortaya çıktı. Söz konusu yazıda 5 Haziran’daki HDP mitinginde meydana gelen patlamanın faili Orhan Gönder ile 20 Temmuz’daki Suruç patlamasında ölen canlı bomba Abdurrahman Alagöz’ün Adıyaman’da faaliyet gösteren IŞİD yanlısı Mustafa Dokumacı grubuna dahil oldukları belirtildi. Yazıda, aynı grup içinde hareket eden Mehmet Işık ve Yunus Emre Alagöz’ün meydana gelen patlamalardan sonra aileleriyle “helalleştikleri” bildirilerek bu kişileren Türkiye’de sansasyonel eylemlerde kullanılabileceği uyarısı yapıldı. Emniyet’in bu bilgiyi Alagöz’ün mayıs ayı içinde yaptığı ve dinlenilen telefon görüşmelerinden edindiği belirtildi.
Bu yazı üzerine Ankara Emniyeti de 7 Ağustos’ta bütün birimleri tedbir alınması için uyardı. İstihbarat Daire Başkanlığı, patlamanın meydana gelmesinden sadece yarım saat önce gönderdiği uyarı yazısında ise 4 Ağustos tarihli istihbarat notunu hatırlatarak Dokumacı grubu içinde faaliyet gösteren Hacı Yusuf Kızılbay’ın 8 Ekim’de Mehmet Işık’ın annesi ile irtibat kurduğu ve Mehmet Işık’ın da Kızılbay ile birlikte olabileceği değerlendirmesi yapıldığı belirtildi.
Bütün bu uyarılara rağmen Yunus Emre Alagöz, Ankara’ya gelerek canlı bomba eylemini gerçekleştirebildi.
Valilik ve savcılık soruşturmayı kapatmıştı...
Mülkiye Başmüfettişi Özcan Bademci ve Turan Ergün ile polis başmüfettişleri Ayhan Acet ve Ertan Kara’nın hazırladığı 25 Şubat 2016 tarihli raporda, eski Ankara Emniyet Müdürü Kadri Kartal, eski İstihbarat Şube Müdür Vekili Cihangir Ulusoy, TEM Şube Müdürü Hakan Duman, eski Güvenlik Şube Müdür Vekili Adem Arslanoğlu ile TEM Şubesi C Büro Amiri Hüseyin Özgür Gür hakkında soruşturma izni verilmesi istenmesine rağmen Valilik soruşturma izni vermedi. Bu kararın gönderildiği Cumhuriyet Başsavcılığı itiraz hakkını kullanmadı ve dosyaya ilişkin işlemden kaldırma kararı verdi. Bu karara karşı şikâyetçi avukat Murat Yılmaz Danıştay’da dava açtı.
Yorum Yazın
Biz ozamanda söyledik böyle bir patlamada ölenlerin arasında hiç sivil polis olmaması sizinde dikkatinizi çekmedimi diye.
Yetkililerin haberi varken böyle bir olayın yaşanması, birilerinin bu olayın olmasını istediğini gösterir.
Dün telefon dolandırıcılarından birisi tarafından arandım. Ben dişli çıkınca lafı eveledi geveledi telefonu kapattı. Sonra 155`i aradım "şu numaradan arandım... Devamını Gör