Görüş Bildir

emniyet müdürü Haberleri

emniyet müdürü ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. emniyet müdürü ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

Popüler İçerikler

Yazıcıoğlu'nun Ölümünde Yanıt Aranan 7 Soru
BBP Genel Başkanı Destici, BBP liderinin ölümüyle ilgili şüpheleri sıralarken 'Eski Kayseri Emniyet Müdürü Orhan Özdemir'in konuşması lazım' dedi. BBP'nin eski genel başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun ölümüyle ilgili iddialar son dönemde alevlenirken, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici VATAN'ın sorularını yanıtladı. Muhsin Yazıcıoğlu'nun ölümüyle ilgili dönemin valisinin 'Bize yaşıyor diye bilgi notu geldi' sözleri hala tartışılıyor... Kayseri eski Emniyet Müdürü Orhan Özdemir'in konuşması lazım. Çünkü bilgiyi sayın valiye getiren kendisidir. Sayın Vali, TBMM Araştırma Komisyonu'nda da söyledi. Vali, helikopterin düştüğünü öğrenince, emniyet müdürünü arıyor. Emniyet müdürü, 'Helikopter düştü. Muhsin Bey'in ayağı, kaburgaları kırık ama şuuru yerinde. Şu anda da yolda hastaneye götürülüyor' diyor. Bize gelen bilgi de böyle söylediği. Vali Bey, 'teyitli mi?' diye soruyor. Emnyiet Müdürü bir süre sonra tekrar arıyor ve 'Evet teyit edilmiş' diyor. Aramalar duruyor mu? Orasını bilemiyoruz ama mutlaka etkilemiştir. Çünkü önce 'kurtuldu' diye basına yansıdı. Bazı köylüler 'Gidiyorduk, haberi duyunca geri döndük' dedi. Bildiğimiz Kahramanmaraş Emniyet İstihbarat'tan, sadece Kayseri'ye değil, çevre illere de aynı bilgi notu geçiliyor. Bu dava açıldığında teferruatlı bir şekilde araştırılacaktır. Benim bilmediğim, muallakta olan şey, Kayseri Emniyet Müdürü'nün bu bilgiyi nereden aldığı. Maraş istihbaratının da nereden aldığı ayrıca önemli. Özdemir, 'Kahramanmaraş istihbarattan aldım' dedi ama bizim için yeterli olmadı. Maraş istihbaratın da 'bilgi kaynaklarımız çeşitlidir' gibi bir açıklaması var. Bu da bizi tatmin etmedi. 'Bu sürece alet edilmesin' Sosyal medyada Yazıcıoğlu'nun ölümüyle ilgili önümüzdeki günlerde şok bilgilerin çıkacağı iddiası geziniyor? Rahmetli Genel başkanımızın ve arkadaşımızın şehadet sürecinin Türkiye'nin şuanda bulunduğu çatışma sürecine alet edilmemesini istiyorum. Herkesin bundan uzak durmasını, titizlik göstermesini istiyorum. Gerçekten bilgisi, belgesi olan varsa dosya açık. Burada istismarcılar, provakasyoncular da çıkabiliyor. Kendi camiamıza da çağrım şu; sabırla bu işi bu noktaya getirdik. Geçmiş dönemde üzerimizde oynanmaya kalkan olayların peşinden gitseydik, hukukun dışına çıkmış olsaydık dosya buraya gelmezdi. Soruşturma istediğimiz gibi gitmedi. Ama bu tür hadiselerde bana göre Türkiye'nin en başarılı dosyası. Bu dosyanın üzeri kapatılamaz ancak geciktirilir. Sonunda aydınlanacak. Er ya da geç. 'Sokak olmasın' Ergenekon'da gizli tanık olduğu iddiaları da ortaya atıldı... Onu yapacak bir insan değil. Gidip kimseyi şikayet edecek, tabiri caizse gammazlayacak biri değildi. Ergenekon davasında yargılananlardan da diyalogda olduğu insanlar vardı. Muhsin Yazıcıoğlu'nu birisinin yanına koyup diğerinin karşısına koymak, bence ona haksızlıktır. Tüm cemaatlere yakındı. Sayın Baykal'la, Erdoğan'la, Bahçeli'yle diyaloğu vardı. Elbette PKK'ya karşı bir duruşu vardı. Ama bakın Hasip Kaplan bile cenazesine gelmiştir. Öldürülmesi için bir sebep bulamıyorum. Son günlerde sosyal medyada dolaşan iddialara inanmak da istemiyorum. Herkes soğukkanlı olsun. Neticede ne olursa olsun sokak olmasın. Hukuk içinde zaten hesabı sorulur. İki helikopter inip kalktı mı? 'Kurtuldu geliyor' bilgisi nereden çıktı? Helikopterin düştüğü 2.5 saatte tespit ediliyor ama o alan değil başka bir yer aranıyor. Neden? Helikopterin üzerinden bir takım cihazlar sökülüyor. Yakalananlar 9 ay tutuklu kalıyor ama bir şey söylemeden serbest bırakılıyorlar Bir hava hareketliliği var. Uçaklar düşürdü iddiası doğru mu? Yanlışlıkla mı, kasıtlı mı? Radar kayıtları 5 yıl olmasına karşın dört dakikalık o kayıtlardaki şüphe hala sürüyor Gizli bir tanık olaydan iki saat sonra 2 askeri helikopterin oraya inip kalktığını söylüyor. Yazıcıoğlu ve beraberindekilerin kanlarındaki karbonmonoksit oranları 3 raporda farklı belirtiliyor. Zehirlenmeye neden olacak bu oran hangi raporda doğru? Gül'e video gönderilmişti Muhsin Yazıcıoğlu, 25 Mart 2009'da, bindiği helikopterin Göksun'da düşmesi sonucu öldü. Cumhurbaşkanı Gül'e gönderilen bir videoda, 4 askerin düşen helikopterden parça söktüğü görüldü. Yazıcıoğlu için yeni keşif yapıldı Muhsin Yazıcıoğlu'nun hayatını kaybettiği helikopter kazasına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında, Ahlatlıbel'deki Hava Radar Mevzi Komutanlığında keşif yapıldı. Malatya Başsavcılığı'nın talimatı üzerine Ankara Cumhuriyet Savcısı Mustafa Başer ve bilirkişiler Ahlatlıbel'deki Hava Radar Mevzi Komutanlığında keşif yaptı. Savcı Bayer, Genelkurmay Başkanlığı'nda rotaların takip edildiği merkezde keşif işlemi yapmıştı.Gerçek Gündem
Eskişehir'de Eylemcinin Üstünde 'Zıplayan' Polis Kamerada
Seçim çalışmaları kapsamında bugün Eskişehir'de bir miting düzenleyen Erdoğan'ı protesto etmek isteyen gruba polis müdahale etti. Polisin gözaltına aldığı eylemcinin üzerinde zıplaması kameraya böyle yansıdı. Sivil giyimli kişinin elindeki telsiz dikkat çekiyor.
Efkan Ala'ya Ait Olduğu İddia Edilen Ses Kayıtları Yayınlandı
İçişleri Bakanı Efkan Ala ve İstanbul Emniyet Müdürü Selami Altınok arasında geçtiği iddia edilen bir telefon görüşmesinin ses kaydı sızdırıldı.Youtube’daki ‘BAŞÇALAN’ hesabından yayınlanan ses kaydının, 17 Aralık Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonu sonrasında İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne getirilen Selami Altınok’la, söz konusu tarihte Başbakanlık Müsteşarı olan Efkan Ala arasında geçtiği iddia ediliyor. İddiaya göre Cumhuriyet Savcısı Celal Kara’nın İstihbarat Şube Müdürü Ahmet Arıbaş’ı ifadeye çağırması üzerine Efkan Ala’yı arayan Selami Altınok, ne yapması gerektiğini danışıyor. Efkan Ala’nın; “Hiçbir kere, ifade mifade yok kardeşim”, “Yazıyı çöpe at, tanımıyoruz de”, gibi ifadeleri üzerine alt rütbeli memurların sıkıntıya gireceğini söyleyen Altınok, başsavcıyla görüşmeyi öneriyor. Altınok’un fikrini benimseyen Efkan Ala ise, kendisinin de Adalet Bakanı’yla görüşeceğini belirttikten sonra Altınok’a; “De ki, ben gönderirim Emniyetten adamları, seni alır getiririm; burada çete kurdunuz diye” söylüyor. Altınok’a valiyi de aramasını söyleyen Efkan Ala, tereddüt etmemesini de tembihliyor. Zete
Aday Gösterilmeyen Başkan Bakan'ı Yuhalattı!
ADALET Bakanı Bekir Bozdağ, Ergenekon davasında gerekçeli kararın 7 ay gecikmesine rağmen yazılmadığını hatırlatarak, 'Haklarında hüküm tesis edilenler bakımından gerekçenin hala yazılamamış olması bir hak ihlalidir. Gerekçeyi yazmaları gerekip de bugüne kadar yazmayanlar da hukukun çizdiği sınırları aşmışlardır. Yani hakkın iyi niyetli kullanımı olarak nitelendirilemez' dedi. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Kastamonu kent girişindeki Kadıdağı mevkiinde Vali Erdoğan Bektaş, AK Parti Kastamonu Milletvekili Hakkı Köylü, İl Jandarma Komutanı Albay Tevfik Anzerlioğlu, İl Emniyet Müdürü Mustafa Yoldan, Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Seyit Aydın ve partililer tarafından karşılandı. Bakan Bozdağ, buradan Vali Bektaş’ın makam aracına binerek Devrekani İlçesi’ne gitti. İlçe girişinde partililer tarafından karşılanan Bakan Bozdağ, Kaymakam Serdar Kaya’yı makamında ziyaret etti. UZUN TUTUKLULUK ELEŞTİRİLERİ KARŞILANDI Bakan Bozdağ, burada gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. Bakan Bozdağ, eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ’un tahliyesi ve Ergenekon davasında beklenen diğer tahliyelerle ilgili soru üzerine, 10 yıl olan tutuklama üst sınırının 5 yıla çekildiğini, böylece uzun tutukluluk süresi konusundaki eleştirilerin karşılandığını söyledi. Ayrıca uzun tutukluluğun Türkiye’de artık olmaması gerektiğine dair bir yasal irade ortaya konulduğunu vurgulayan Bozdağ, 'Umarız ki bundan sonra yargılama süreçlerinde tutuksuz yargılamalar yapılır. Zorunlu hallerde elbette tutuklama tedbiri uygulanabilir. Ama bu zorunlu hallerin de toplumun ve herkesin arzu ettiği gibi belli alanlarla ve belli şartlarla yasal çerçevede sınırlı olmasını temenni ederiz. Bu açıdan Genelkurmay Başkanı’nın yargılandığı bir davada tutuklu yargılama baştan yanlıştı. Biz o zaman da ifade ettik. Tutuksuz yargılanması doğru olandır' dedi. Mahkum olan kişilerle ilgili AİHM, Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararlar olduğunu hatırlatan Bakan Bozdağ, 'Bütün bu kararlar 5 yıllık tutukluluk süresinin mahkemenin karar verdiği tarih ile sona erdiğini ifade ediyor. Yani tutuklamanın fiilen uygulanmaya başladığı tarih ile mahkemenin mahkumiyet hükmünü verdiği tarih arasındaki geçen süre, bu 5 yıllık azami sürenin hesabında dikkate alınacak olan kısımdır. Yargıtay’da yani temyiz aşamasında geçecek sürenin bu sürenin kapsamında olmadığını hem AİHM, hem Yargıtay Ceza Genel Kurulu, hem de Anayasa Mahkemesi bireysel başvuru üzerine söylüyor. Yargının bu konuda kararı böyle. Tabii bundan sonra bu karar değişir mi değişmez mi onun da kararını verecek yine yargıdır' diye konuştu. ’GEREKÇENİN YAZILMAMASI HAK İHLALİDİR’ Bakan Bozdağ, tahliyelerle birlikte Ergenekon davasının çöktüğü yönündeki toplumda algı oluştuğunun hatırlatılması üzerine, yargılama süreci devam eden bir konuda davanın esasına dair görüş belirtmesinin doğru olmayacağını söyledi. Bakan Bozdağ, şöyle dedi: 'Ancak kararı veren mahkemenin 7 ay geçmesine rağmen gerekçeli kararı yazmamış olması kabul edilebilir bir durum değildir. Çünkü bizim mevzuatımız karar esnasında gerekçeli kararın da dosyaya konulmasını, karar anında konulamıyorsa en geç 15 gün içinde konulmasını emrediyor. Ergenekon diye bilinen davanın kararı verileli 7 ayı geçti. 7 ayı geçmesine rağmen gerekçeli kararın yazılmamış olması, hakkında mahkumiyet hükmü verilenler bakımından hak ihlalidir. Onların hak arama yolları böylelikle geciktirilmiştir. Kararın geç yazılması hem temyize gitmeyi hem bireysel başvuruyu hem de AİHM’e gitmeyi geciktiren bir durumdur. Ayrıca Yargıtay beraat verdiğinde o kişi gerekçeli kararın geç yazıldığı süreyi haksız yatmış olacak. Bunların hiçbirisi hukuken kabul edilebilir değildir. Haklarında hüküm tesis edilenler bakımından gerekçenin hala yazılamamış olması bir hak ihlalidir. Gerekçeyi yazmaları gerekip de bugüne kadar yazmayanlar da hukukun çizdiği sınırları aşmışlardır. Yani hakkın iyi niyetli kullanımı olarak nitelendirilemez.' ’ÇOK ÜZÜLDÜM’ TİB’in, 2012 ve 2013 yıllarında 1 milyonun üzerinde kişinin dinlendiğini açıklaması ile ilgili de Bakan Bozdağ, şöyle dedi: 'Ben bu açıklamaları dinleyince çok üzüldüm. Yasal da olsa Türkiye’de yüzbinlerce insanın dinleniyor olması hukuk devleti bakımından kabul edilemez bir durumdur. Bu konuda ortaya çıkan fotoğraf hepimizi rahatsız eden bir fotoğraftır. Bugün insanlar yan yana oturduklarında bile telefonlarını yanında bulundurmaktan çekinir hale geldi. Telefonda doğru dürüst konuşmaz hale geldi. Bu hukuki güvenlik bakımından, özel hayatın gizliliği, haberleşme hürriyeti, kişi hürriyeti güvenliği bakamından son derece önemli sorunlar ortaya çıkarmıştır. Dileriz ki bundan sonra Türkiye’de böylesi kötü manzaralar olmasın.' DİNLEMELER HUKUKA UYGUN DEĞİL Adli dinlemelerin hukukta başvurulması gereken son çare olduğunu hatırlatan Bakan Bozdağ, 'Şimdi baktığınızda son çare değil neredeyse dosya açılır açılmaz dinleme taleplerinin yapıldığını, dinleme kararlarının verildiğini görüyoruz. Bu hukukun himaye ettiği bir durum değildir. Talep eden savcı, karar veren hakim de olsa, talep eden, karar veren bakımından hukuka uygunluk var ama işin özü bakımından bana göre hukuka uygun değil. Onun içi dinlemeler konusunda adım attık. Onun için dinlemelerin Ağır Ceza Mahkemelerince oybirliğiyle karara bağlanmasının yolunu açtık. Dinlemelere sınır getirdik. Örgüt faaliyeti kapsamında olsa dahi 6 aydan fazla kimsenin dinlenemeyeceğini yasaya yazdık. Umarız ki bu düzenlemeler bundan sonraki süreçte dinlemelerin soruşturmada daha kolay neticeye ulaşmak için kullanılan bir yol değil, hukuki güvenlik bakamından yasaların öngördüğü bir yol olduğu herkes tarafından anlaşılır ve de öyle uygulanır' dedi. Dinlemeler konusunda muhalefetin samimi davranmadığını ifade eden Bakan Bozdağ, 'Dinlemeler böyle ortaya dökülürken ne ana muhalefet partisi ne diğerleri hukuku kullanarak, hukukun çiğnendiği bu yapılar karşısında bir cümle kurma zahmetinde dahi bulunmamışlardır. Umarım onlar da bu konuda hukuktan yana ahlaktan yana tavır takınırlar' diye konuştu. YENİDEN ADAY GÖSTERİLMEYEN BAŞKAN, BAKAN’A YUH ÇEKTİRDİ Bakan Bozdağ’ın Kaymakamlık ziyareti sırasında, AK Parti’den aday gösterilmeyince istifa ederek bağımsız seçime giren Devrekani Belediye Başkanı Mümtaz Aliustaoğlu’nu destekleyen kalabalık bir grup ilçe merkezinde toplandı. AK Parti Kastamonu Milletvekili Hakkı Köylü’ye tepki gösterip ’Hakkının değil halkın dediği olacak’ yazılı döviz taşıyan kalabalık, Bakan Bozdağ önlerinden geçerken sloganlarla tepki gösterdi. Belediye Başkanı Aliustaoğlu ise Bakan Bozdağ’ın yanına yaklaşık 'Hoşgeldiniz' diyerek elini sıktı. Bakan Bozdağ’ın, 'Bu yaptığın terbiyesizlik' demesi üzerine Başkan Aliustoğlu da kalabalığa, 'Yuhalayın arkadaşlar' diye bağırdı. Bunun üzerine kalabalık Bakan Bozdağ’ı yuhaladı. Bakan Bozdağ’ın arkasından sloganlarla yürümek isteyen gruba polis engel oldu. Polis ve kalabalık arasında arbede yaşandı. ’MEYVESİ OLAN AĞAÇ TAŞLANIR’ AK Parti seçim bürosu açılışında konuşan Bakan Bozdağ, Türkiye’nin geleceğini Türk milletinin belirleyeceğini söyledi. Seçim meydanlarında herkesin konuştuğunu belirten Bakan Bozdağ, şöyle dedi:'Siz sayın Bahçeli’nin, sayın Kılıçdaroğlu’nun, diğerlerinin, ’Oy verirseniz projelerimiz şudur, yapacaklarımız bunlardır, bunları yapmak için sizden yetki istiyoruz’ dediğini duydunuz mu? Yok böyle bir şey. Yatıyorlar kalkıyorlar, yalan, iftira. Başka heybelerinde bir şey yok. Eğer sizin heybenizde proje varsa, program varsa, plan, hizmet varsa onu millete sunarsınız. Yetkiyi ona göre itersiniz. Yapmıyorlar. Neden? Çünkü alışmışlar eski Türkiye’nin siyasetine. Yalanla, dolanla, hileyle, allem edip kallem edip milletin oyunu alıp yan gelip yatmaya alışan bir siyasetin temsilcileri bunlar. Herkes Tayyip Erdoğan’a vuruyor, herkes AK Parti’ye vuruyor. Sanki tek parti, tek rakip AK Parti. Ama biz bundan rahatsız değiliz. Meyvesi olan ağaç taşlanır. Bizim hamdolsun ağacımızda meyve var. Onun için taş atıyorlar. Partiler arasında yarış yok. AK Parti ile diğer partiler arasında yarış var.'
AK Parti'nin Şanlıurfa Mitingi
Genel Başkan ve Başbakan Erdoğan: (3) 'Şimdi diyorlar ki, 'Sakın AK Parti'ye oy vermeyin, kime verirseniz verin'. Sizin bu imamınız, 10 11 sene önce 'AK Parti'ye oy verin' mi diyordu, eğer o zaman 'AK Parti'ye oy verin' diyorsa ya o zaman yanlış yaptı ya sizin bu imamınız şimdi yanlış yapıyor.Ak Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 'Şimdi diyorlar ki, 'Sakın Ak Parti'ye oy vermeyin, kime verirseniz verin'. Sizin bu imamınız, 10-11 sene önce 'AK Parti'ye oy verin' mi diyordu, eğer o zaman 'AK Parti'ye oy verin' diyorsa ya o zaman yanlış yaptı ya sizin bu imamınız şimdi yanlış yapıyor. AK Parti aynı yerde duruyor, bu ülkeye hizmet vermeye devam ediyor. Demek ki sizin hocanızın da akşam bir başka Sabah bir başka. Aynen bu CHP'liler aynen Bahçeli gibi' dedi. Erdoğan, Ak Parti'nin Şanlıurfa Topçu Meydanı'nda düzenlediği mitingde yaptığı konuşmada, geçenlerde bir televizyon programına çıktığını anımsatarak, burada montajların nasıl yapıldığını gösterdiklerini anlattı. Erdoğan, şöyle konuştu: 'İzlediniz değil mi? Düşünebiliyor musunuz Bahçeli gibi birisi Öcalan'a nasıl methiyeler düzüyor. İnandınız mı? Ama aynı mıydı? Dudak okumalarına bakın o da aynıydı. Aynı şeyi Kılıçdaroğlu'na da. Baktık Kılıçdaroğlu da İstanbulBüyükşehir Belediye Başkanının yolsuzluklarını anlatıyor. O'nun ne düzenbaz olduğunu anlatıyor ve nasıl ihraç edilmesi gerektiğini anlatıyor. Konuşma, her şey, alkışlar hepsi montaj, dublaj nasıl? Teknoloji bu kadar ilerlemiş. Aynen bunu tutuyorlar bunları bizler için yapmaya kalkıyorlar. Sen meydanda ne  yapıyorsun onu söyle? Bu millete ne hizmet verdiniz onu anlatın. Tabii ben soruyorum ey CHPne hizmet verdin sen bu millete onu anlat. Şanlıurfa'ya geldi mi'Programda var mı' Niye gelsin? Onlar gideceği yeri bilir. Onlar kumsallarda siyaset yapmaya devam etsin. Biz kumsalda da siyaset yaparız, biz karada da yaparız, 780 bin kilometrekarede siyaset yaparız. Ama onlar yapamaz.Hep söylerim. Bahçeli Sivas'tan öte geçebiliyor musun? Geçemez. Belki sembolik olarak bir iki yere gelir. Niye? Onlar için Türkiye, 780 bin kilometrekare değil. Sadece belli yerler. Siyaseti orada yaparlar. Ama biz her yerde yaparız. Çünkü bizim için 780 bin kilometrekarenin tamamı Türkiye'dir.BDP sen nerede siyaset yapıyorsun? O da belli. İşte şimdi geldiler Şanlıurfa'da siyaset yapmaya. Şanlıurfa, gelin 30 Mart'ta bu BDP'ye güzel bir cevap verin. Buna hazır mıyız? Gümbür gümbür inşallah tüm ilçelerde. Şanlıurfa sizi büyükşehir kim yaptı? Biz  yaptık. Bu üç partinin tamamı da Şanlıurfa'nın büyükşehir olmasına karşı çıktılar. Üçü de yakıştırmadılar. Çünkü bunların derdi belediyecilik değil, bunların derdi hizmet değil, bunların derdi ideolojik siyaset.' -'İyisiniz, güçlüsünüz, buna inanıyorum'Yerel seçimlere 21 gün kaldığını anımsatan Erdoğan, alandakilere, 'Benim hanım kardeşlerim kapı kapı dolaşmaya var mıyız? Beyler kapı kapı dolaşmaya var mıyız?' sorusunu yöneltti. Alandakilerden 'evet' yanıtını alan Erdoğan, 'Öyle dolaşalım, öyle dolaşalım ki inşallah 30 Mart akşamı hep birlikte gülelim. Bu ülkenin birliği için gülelim. O sevdamızı burçlara diktiğimiz için gülelim. İnşallah ondan sonra daŞanlıurfa'ya bunu tebrik için gelelim. Kapı kapı dolaşıp inşallah bu seçimlerdeŞanlıurfa'yı çok daha farklı kılalım. İyisiniz, güçlüsünüz ben buna inanıyorum' diye konuştu. Erdoğan, konuşmasında 'Şimdi açık açık bir şeyler söylüyorlar. Denizli'de filan dolaşmışlar. SMS'ler atıyorlar, şunu atıyorlar, bunu atıyorlar... 'Artık Ak Parti'den başka kime oy verirseniz verin, yeter ki AK Parti'ye oy vermeyin'. Kim diyor bunu? Bu ara ablalar çıkmış meydanlara. Bizim ablalarımız bize yeter. Bir de ağabeyler çıkmış, bizim ağabeylerimiz bize yeter. Gençlerimiz bize yeter' ifadelerini kullandı. -'Bunlar, yalanı, tehdidi, şantajı meslek haline getirmiş'Son seçimlerde 21,5 milyon oyla sandıklardan çıktıklarını anlatan Erdoğan, 'İnşallah bu seçim daha başka  olacak ve tabii ki serzenişte bulunanlar oluyor ve diyorlar ki 'Sakın Ak Parti'ye oy vermeyin, kime verirseniz verin'. Sizin bu imamınız, 10 -11 sene önce ne diyordu? O zaman 'Ak Parti'ye oy verin' mi diyordu, eğer o zaman 'Ak Parti'ye oy verin' diyorsa ya o zaman yanlış yaptı, ya sizin bu imamınız şimdi yanlış yapıyor. Ak Parti aynı yerde duruyor, bu ülkeye hizmet vermeye devam ediyor. Demek ki sizin hocanızın da akşam bir başka Sabah bir başka... Aynen bu CHP'liler gibi, aynen bu Bahçeli gibi. Bunlar yalanı, tehdidi, şantajı meslek haline getirmiş. Anlaşılan korku dağları sardı. Sandığın rengi belli oldu. Bu paraleller korkmaya başladı, işyerlerinde işçilerini 'Ak Parti'ye oy vermeyin' diye ikna ediyorlar. Adeta 28 Şubat'taki gibi ikna odalarını kurdular. İşyerlerinde, okullarda yurtlarda ve dershanelerde; kızları, erkekleri ikna odalarında ikna etmeye çalışıyorlar. İkna olmazlarsa atıyorlar' şeklinde konuştu. 'Üniversiteli gençlerimize sesleniyorum. Bunların yurtlarında, evlerinde kalanlara sesleniyorum' diye konuşan Erdoğan,  'Bütün Kredi Yurtlar Kurumunun yurtlarında boşluklar şu anda tespit edildi. Sizleri oraya alabiliriz.  Hemen Milli Eğitim'e,  Gençlik ve Spor Bakanlığına müracaat edin. Eğer Kredi Yurtlar'da yer yoksa sizi otellerde ağırlayacağız, devletin kurumlarında ağırlayacağız. Çünkü bunların zulmüne sizi asla muhatap etmeyeceğiz' dedi. Çözüm sürecini sabote etmek isteyenlerin başarılı olamadığını vurgulayan Erdoğan, 'Başaramadılar ve başaramayacaklar. 30 Mart sizin bu muhteşem duruşunuzun bir cevabı olacak ve bu süreç başarıyla ilerliyor. Allah'a hamdolsun acı haberler almıyoruz. Bölgenin çehresi hızla değişiyor, şehirlerimiz hızla değişiyor, kepenkler açık kalıyor, artık şehirlerimize turistler geliyor, işadamları artık yatırımlara başladılar. Maşallah Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu, artık kalıcı bir baharın huzurunu, iklimini yaşıyor. Buna hep birlikte sahip çıkacağız. Bu huzuru, bu baharı hep beraber yaşayacağız. Eski günlere, eski Türkiye'ye dönülmesine asla izin vermeyeceğiz. Kana, gözyaşına, acıya, kaosa geri dönülmesine hep birlikte mani olacağız. Demokratikleşme konusunda, kültürel haklar konusunda, çok büyük adımlar attık. Demokratikleşme paketini çıkarttık. Özgürlükleri genişleten, hakları daha ileriye taşıyan yolları açtık' diye konuştu. Bu arada Başbakan Erdoğan, kalabalık arasında ezilme tehlikesi yaşayan bazı kadınların alandan çıkartılması için polis ekiplerini uyararak, 'Ya polis arkadaşlar, Allah aşkına siz burada durup da ne iş yapıyorsunuz? Açın şu arayı, yardımcı olun. Emniyet müdürü, sen ne iş yapıyorsun? Yardımcı olsana şuraya. Oradan seyrediyorsun ya' ifadelerini kullandı.  Erdoğan'a konuşması sırasında bir vatandaş tarafından hat sanatıyla yapılmış ay yıldızlı tablo hediye edildi. Hediye eden kişiye, 'Sen mi yaptın bunu?' diye soran Erdoğan, vatandaşın olumlu yanıtı üzerine hediyeyi kabul etti. - Ankara
Kırşehir'de Polis Otobüsü Devrildi: 3 Şehit
Kayseri'den Ankara'ya giden çevik kuvvet polislerini taşıyan otobüsün devrilmesi sonucu 3 polis memuru şehit oldu, 22 polis memuru da yaralandı. Kayseri 'den görev için Ankara'ya hareket eden Kayseri Emniyet Müdürlüğü'nde görevli 25 çevik kuvvet polisinin bulunduğu midibüs, saat 00.30 sıralarında Mucur İlçesi yakınlarında kontrolden çıkarak devrildi. CAN PAZARI YAŞANDI Can pazarının yaşandığı kaza yerine çok sayıda ambulans sevk edildi. İlk belirlemelere göre 3 polisin şehit olduğu kazada 22 poliste yaralandı. Yaralılar Kırşehir'de hastanelerde tedavi altına alındı. Kaza haberi üzerine Kayseri Emniyet Müdürü Mustafa Aydın da Kırşehir'e hareket etti.Çevik Kuvvet polislerinin Ankara'dan da görev için uçakla Muş'a gidecekleri öğrenildi. Kaza ile ilgili soruşturma sürdürülüyor. ŞEHİT VE YARALILARIN KİMLİKLERİ Kırşehir'de çevik kuvvet otobüsünün devrildiği kazada şehit olan bir polis memuru ile 22 yaralının kimlikleri tespit edildi. Kazada şehit olan polis memurlarının Abdullah Kılıç, Ömer Aktaş, Resul Erdal Aytemir olduğu belirlendi. Kazada şehit olan polis memurları Abdullah Kılıç'ın Sivas, Resul Erdal Aytemir'in Kahramanmaraş Göksun, Ömer Aktaş'ın Samsun Çarşamba nüfusuna kayıtlı oldukları öğrenildi. Cenazeler bugün Ahi Evran Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesinin morgundan alınıp Kayseri'ye götürülecek. Kazada yaralanan 22 polis memurunun isimleri ise şöyle 'Adem Esengül, Evren Kodal, Okan Güvenç, İsmet Kargın, Önder Sayar, Mustafa Uz, Behçet Yılmaz, Nuh Kaya, Mehmet Hanifi, Osman Kanlı, Şahin Çeliktaş, Doğan Durmaz, Yıldırım Kafadar, Fatih Taylan, Turan Gür, Enes Kader, Ömer Elalmaz, Ersin Demir, Resul Erdal Aytemir, Taner Durmaz, Gökhan Emre Örül, Hüseyin Yüksek.' Öte yandan kazada yaralanan Gökhan Emre Örül ve sürücü Behçet Yılmaz'ın sağlık durumlarının ciddiyetini koruduğu öğrenildi. haberler.com
Umut Oran’dan Hükümete “Tape” Bombardımanı
CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, Recep Tayyip Erdoğan, ailesi ile bakanları ve  AKP’lilerin usulsüzlüklerini içeren telefon görüşmelerini TBMM zeminine taşıdı. Oran, son çıkan tapelerle ilgili olarak Başbakan Yardımcıları Bülent Arınç ve Ali Babacan’a 5 ayrı önergede 32 soru yöneltti.Sabah-atv’nin gizli sahibi Erdoğan mı?CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın Arınç ve Babacan’a yönelttiği sorular şöyle:Recep Tayyip Erdoğan ile damadı Berat Albayrak arasında geçen bir telefon görüşmesi dün akşam sosyal medyada paylaşıldı. İkili arasında Sabah-atv hisse devri görüşülmesi yapılması karşısında Sabah-atv’nin gizli sahibi Recep Tayyip Erdoğan mıdır?Erdoğan ile damadı Berat Albayrak’ın Katar Devleti'nin yatırım ajansına ait Lusail şirketinin, Sabah-atv'deki yüzde 25 hissesinin durumunu görüşmesinin gerekçesi nedir?Berat Albayrak'ın Katar'ın yazılı onayı olmadan Sabah-atv'nin yüzde 75 hissesinin bile devredilemeyeceğini, yazılı onay alınması gerektiğini vurgulaması karşısındaKatar’dan söz konusu yazılı onay alınmış mıdır?RTE Katar’a 5 yılda kaç kez gitti?Erdoğan’ın 'Ahmet (Çalık) Bey dedi. Cezire'nin başındaki Samir mi ne varmış, yani bir gidip görüşsek dedi' diyerek 10-15 gün içinde bu konuyu şahsen çözmek için kendisinin gideceğini belirtmesi karşısında, Recep Tayyip Erdoğan Katar’a son 5 yıl içerisinde kaç kez resmi gezi düzenlemiştir? Erdoğan’ın Katar ziyaretlerinin tam tarihleri nedir?Sabah-atv’nin hisse devri için Erdoğan ve ailesinin Başbakanlık makamının yetki ve gücünü kullanmasının gerekçesi nedir?Basın organlarının satışı/devri hükümet görevi mi?Hükümetiniz, her basın yayın kuruluşunun satışı ve hisse devri için bu tür girişimlerde bulunmakta mıdır?Hükümet olarak 11,5 yıllık iktidarınız döneminde hangi basın yayın kuruluşlarının hisse satışı, devri, el değiştirmesi, sahiplik yapısının değiştirilmesi konusunda girişimlerde bulundunuz?Berat Albayrak’ın, Sabah-atv’nin yüzde 25'inin Ethem Sancak’a devredilebileceğini belirtmesi karşısında, bu konuda hükümet olarak hangi adımları attınız?Bilal, basılmamış Sabah-Takvim’in manşetini nereden biliyor?Dün akşam sosyal medyaya yansıyan bilgilere göre Recep Tayyip Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan’a ait olduğu belirtilen bir konuşmada, 17 Aralık 2013’te başlayan Büyük Rüşvet ve yolsuzluk Operasyonu sonrasında hükümet yanlısı yayın yapan gazetelerin 18 Aralık 2013’te hangi manşetle çıkacağını anlatılmaktadır. Bilal Erdoğan, bir gün sonra Takvim gazetesinin “Vaiz lobisi”, Sabah gazetesinin ise “Kaset olmadı dosya verelim” manşetiyle çıkacağını nereden bilmektedir?Bilal Erdoğan’ın ertesi gün bu iki gazetenin çıkacağı manşeti söyledikten sonra, “Onlar tamamen hazır babacığım, şu an sizin talimatlarınızı bekliyorlar. En tepeden vurmaya başlayacaklar” demesinin gerekçesi nedir? Sabah-atv ve diğer yandaş gazetelerin manşetlerini Recep Tayyip Erdoğan, oğlu Bilal Erdoğan veya görevinizden dolayı siz mi belirliyorsunuz?Görüşmede Bilal Erdoğan’ın sözünü ettiği “Bunlar haddini bilecek. Bitecek bu iş artık, ün üstüne gidene kadar bir şey yapılması lazım” dediği kişiler killerdir? Bu kişilere yönelik hükümetinizin bir eylem planı var mıdır, içeriği nedir?Atılacak adımlar görevden almalar mıydı?Recep Tayyip Erdoğan’ın 18 Aralık 2013’ün ilk saatlerinde yapıldığı belli olan bu telefon görüşmesinde söylediği “Bugün atılacak adımlar var zaten, iş epey şeye girecek” dediği adımlar hangileridir? 17 Aralık savcılarının, İstanbul İl Emniyet Müdürü ile İstanbul TEM, KOM Ve İstihbarat şubelerinin dağıtılması da söz konusu “atılan adımlar”dan mıdır?MİT, yandaşa bilgi mi sızdırıyor?Bilal Erdoğan’ın yandaş gazete yöneticileri için aktardığı “hele bir de bize biraz malzeme gelse MİT’ten” yakınmasını dile getirmesi karşısında MİT’ten yandaş basın kuruluşlarına bilgi-belge, istihbarat akışı başladı mı? MİT’in görevleri arasında hükümetin yandaşlarına bilgi-belge, istihbarat  aktarmak da bulunuyor mu? Bu yasadışı talep ve işlem karşısında hangi idari önlemleri aldınız? Bu kapsamda görevini kötüye kullandığı saptandığı için ceza verilen MİT personeli var mıdır, varsa bunların sayısı ve 10 yıl içerisinde yıllara göre dağılım nedir?MİT görevini iyi yapamıyor mu?Bilal Erdoğan’ın MİT’ten yandaş basına bilgi aktarılması talibi üzerine Recep Tayyip Erdoğan’ın “Bakacağız, bizden malzemeye daha çok ulaşıyor işte” tepkisi , MİT’in görevini yeterince iyi yapamadığı, basının istihbarata daha çabuk ve etkin ulaştığı anlamına mı gelmektedir?MİT, Tivnikli-Fatih Saraç telefon kaydına niye bakıyor?Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatı üzerine Abdullah Tivnikli ile Fatih Saraç’ın geçmişte yaptıkları kimi telefon görüşmelerinin kaydının MİT tarafından çıkartılarak Tivnikli’ye teslim edildiği doğru mudur?MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın özel kalem müdürünün ismi Edip Ali Y. mudur?MİT Özel Kalem Müdürü ile Tivnikli’nin bu amaçla sık sık telefonda görüştükleri doğru mudur?Abdullah Tivnikli ile Fatih Saraç’ın hangi tarihler arasındaki telefon kayıtları çıkarılmış ve nerede, ne zaman, kim tarafından kime, hangi yöntemle, nasıl teslim edilmiştir?Herkesin telefonu mu takip altında?MİT Müsteşarlığı, Türkiye’de yaşayan herkesin iletişimin izleyip takip mi etmektedir? Fatih Saraç’ın geçmiş aylara dönük telefon kaydının çıkartılarak bir başkasına (Abdullah Tivnikli) özel işleri için teslim edilmesi nasıl mümkün olabilmiştir?Türkiye’de kaç kişinin benzeri biçimde tüm iletişim kayıtları kaydedilmektedir? Bu kayıtlar ne kadarlık bir süre için MİT arşivinde tutulmaktadır? Söz konusu kayıtlar imha ediliyor mu, ne zaman, hangi kişilerce hangi yöntemle imha ediliyor?MİT, AKP karşıtı herkesi mi takip ediyor?Recep Tayyip Erdoğan, kabine üyeleri veya AKP aleyhine konuşan herkesin iletişimi MİT tarafından tespit mi edilmektedir? Bu genel ve milyonlarca insanı ilgilendiren izleme-takip işlemi hangi mevzuata dayanılarak yapılabilmektedir? Buna izin veren merci/makam kimdir, iznin tarih ve sayısı kaçtır?Gelmeyen Sayıştay raporlarıDün akşam sosyal medyaya yansıyan bilgilere göre Başbakanlık Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan ile AKP Grup Başkanvekili Nurettin Canikli arasında Sayıştay raporlarının TBMM’ye gönderilmemesi ile ilgili olarak yapılan görüşmede, “TBMM’ye iyi ki gelmedi. Çünkü raporlar çok berbat. Yani hükümeti ciddi anlamda… Var ya bu raporlar gelmiş olsaydı…” demesinin gerekçesi nedir?Meclis’te duman ederlerdi?Bu sözler üzerine Hasan Doğan’ın “bizi Meclis’te duman ederlerdi” demesinin gerekçesi nedir? Raporlarda yer alan usulsüzlük ve yolsuzlukların üzerinin örtülmesi amacıyla mı hükümetiniz Sayıştay raporlarının TBMM’ye gönderilmemesi için düzenleme yaptı?Canikli’nin Sayıştay’ı kastederek “Hepsi bizim adamımız baktığınız zaman” demesinin gerekçesi nedir? Sayıştay anayasal, bağımsız bir kurum değil midir? Sayıştay üyelerinin seçiminde, denetçi alımında AKP hükümetine bağlılık gibi özellikler mi arıyorsunuz?Canikli’nin sözünü ettiği “Sayıştay 2013 raporlarındaki müthiş şeyler” nelerdir?İleride herkesi mahkemede süründürürlerBaşbakanlık Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan’ın “İleride herkesi mahkemede süründürürler” dediği hükümet yolsuzluk ve usulsüzlükleri midir? İleride mahkemelerde yargılamaya konu olacak AKP hükümeti, Bakanlar Kurulu üyelerinin iş ve işlemleri nelerdir? Bu konularla ilgili idari inceleme yapılması talimatı verdiniz mi verecek misiniz?Bağımsız teftişler geri mi gelecek?Bakanlık teftiş kurullarının kaldırılarak, dışardan ‘bağımsız’ denetim yapılmasının yanlış olduğunu ısrarla savunan CHP’nin haklılığının ortaya çıkması karşısında Canikli’nin de sözün ettiği biçimde “eski sisteme dönüşü” ne zaman sağlayacaksınız? Bağımsız teftiş kurullarının yeniden kurulması için Canikli’nin “acilen başlamamız lazım” dediği çalışmalar hangi aşamadadır?Babacan, Rıza Zarrab için girişimde bulundu mu?Zarrab'ın, Happani'ye 'Senin verdiğin rapor vardı ya, o raporu verdim, incelemiş... Euro olarak diyor ki aldıklarımızda bir 10 kağıt daha aşağı aldım diyor' ifadelerini kullanması karşısında 17 Aralık 2013 tarihinde kamuoyuna yansıyan büyük yolsuzluk ve rüşvet soruşturması kapsamında bakanlık olarak Ali Babacan kamu maliyesi ve düzenleyici kuruluşları nezdinde herhangi bir girişimde bulundu mu, girişimleri var ise akıbetleri ne olmuştur, hangi sonuçları aldı?Süleyman Aslan’a “2 milyon” incelemesiBu telefon görüşmesinde Happani’nin 'Hesabı kitabı belli hangi tarihte ne verdiğimiz belli bizim. Önüne koymak lazım' demesi üzerine, Zarrab’ın 'Süleyman'a vermişiz ona geçmişizdir' karşılığını vermesi ve Happani’nin de 'Zaten iki milyon Süleyman'a verdiğimiz para...' diye konuşması karşısında 17 Aralık’ta tutuklanan ve 14 Şubat 2014’te salıverilen, tutuklandığında Halk Bankası Genel Müdürü olan Süleyman Aslan hakkında bu konuşmalar sonrasında Ali Babacan inceleme talimatı verecek mi, inceleme/araştırma talimatı verdiyse sonucu ne olmuştur?Babacan, MASAK’a başvurdu mu?Tutuklandığında evinde ayakkabı kutuları içinde 4,5 milyon dolar nakit para çıkan ve salıverildikten sonra Halkbank Yönetim Kurulu üyesi yapılan Süleyman Aslan’ın kişisel para trafiği ile ilgili olarak karaparanın aklanması kapsamında inceleme yapılması amacıyla Ali Babacan Mali Suçları Araştırma Kurumu’na (MASAK) başvurdunuz mu? Başvurdunuzsa sonucu ne olmuştur?MASAK niye harekete geçmedi?MASAK’ın bu tür bir gelişmeyi kamuoyundan öğrenir öğrenmez kendiliğinden harekete geçmesi gerekmiyor mu? MASAK bu konuda herhangi bir inceleme başlatıp, size ve bağlı/ilgili  kurumlarınıza 17 Aralık operasyonu ile ilgili olarak herhangi bir talepte bulundu mu, bilgi aktardı mı? Size ulaşan MASAK talebi varsa hangi yanıtı verdiniz, hangi işlemleri yaptınız?
Şehit Polisin Eşinden Sadık Yakut'a Tepki
Başbakan Erdoğan'ın Muş mitingi için Kayseri'den yola çıkan ve Kırşehir'de otobüslerinin devrilmesi sonucu şehit olan 3 polis memuru için dün tören düzenlendi. Törende TBMM Başkanvekili Sadık Yakut’un 'Takdir-i ilahi. Metin olun” sözlerine şehit polisin eşi Esma Kılıç, 2 yaşındaki kızı Ceylin Zehra’yı göstererek, 'Takdir-i ilahiyi çocuğuma anlatın” diye tepki gösterdi.3 polis şehiti için Kayseri’de havanın yağışlı olması nedeniyle Emniyet Müdürlüğü yerine, Dünya Ticaret Merkezi salonunda hazin bir tören düzenlendi. Meslektaşlarının da gözyaşı döktüğü törene Cumhurbaşkanlığı, İçişleri Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Türk Silahlı Kuvvetleri, Valilik, Emniyet Genel Müdürlüğü ve çok sayıda kurum ve kuruluş tarafından çelenk gönderildi. Törene Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Nejat Özdemiroğlu, Vali Orhan Düzgün, TBMM Başkanvekili Sadık Yakut, AK Parti Grup Başkanvekili ve Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, milletvekili Ahmet Öksüzkaya, İsmail Tamer, Garnizon Komutanı Hava Pilot Tümgeneral Ali Demiral, Erciyes Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fahrettin Keleştemur, Kayseri Emniyet Müdürü Mustafa Aydın, yüksek rütbeli subaylar, polis müdürleri, AK Parti İl Başkanı Ömer Dengiz, MHP İl Başkanı Mete Eke, şehitlerin silah arkadaşları ve şehit yakınları, çeşitli oda, kurum ve kuruluşların yöneticileri ile vatandaşlar katıldı.HAMİLE EŞTEN AĞITKırşehir’den alınan ve Türk bayrağına sarılı cenazeler Kayseri’ye getirilmeden önce, Dünya Ticaret Merkezine 3 yıllık polis memuru Ömer Aktaş’ın Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Tıp Fakültesi Hastanesinde hemşire olarak çalışan 3 aylık hamile eşi Dilara Aktaş ve yakınları geldi. Eşi için ağıtlar yakan genç hemşireye omuzlarından tutan bir kadın polis ve yakınları teselli etmeye çalıştı.ACILI EŞ: HAKKIMI HELAL ETMİYORUMTörene daha sonra şehit polis Abdullah Kılıç’ın, yine ERÜ Tıp Fakültesi Hastanesinde hemşire olan eşi Esma Kılıç, 2 yaşındaki kızı Ceylin Zehra ile geldi. Esma Kılıç, 'Biz buradayız, benim kocamı bu yağmurda oralara gönderenler nerede?” diyerek kendisine başsağlığı dileyen, aralarında milletvekillerinin de bulunduğu protokole 'Hakkımı helal etmiyorum” bağırdı.''TAKDİRİ İLAHİYİ ÇOCUĞUMA ANLATIN''TBMM Başkanvekili Sadık Yakut’un 'Takdir-i ilahi. Metin olun” sözlerine Esma Kılıç, 2 yaşındaki kızı Ceylin Zehra’yı göstererek, 'Takdiri ilahiyi çocuğuma anlatın” diye tepki gösterdi.CEYLİN BABASININ FOTOĞRAFINI ÖPTÜMinik Ceylin de annesinin ve yakınlarının kucağında iken sürekli babasının yakalara takılmak üzere yaptırılan fotoğrafını öpmesi dikkati çekti.Bekar olan polis memuru Resul Erdal Aydemir’in annesi Hatice Aydemir de, 'Benim oğlum bekardı. Onu evlendirecektik. Bu yağmurda yaşta bizim çocuklarımızın Muş’ta ne işi var. Oralarda devletin polisi yok muydu?” diye bağırdı.Daha sonra cenazeler merkeze getirildiğinde ortalık ana baba gününe döndü. Çevik kuvvet polisleri arkadaşlarının tabutunu taşırken ağladı. Şehit yakınları, Türk bayrağına sarılı tabutlara sarılarak, kendilerinden geçti. Bu sırada bayılan 3 şehit yakınına 112 Acil Sağlık ekipleri müdahale etti.Kuran’ı kerim okunmasının ve dua edilmesinin ardından Kayseri Valisi Orhan Düzgün, Türk Polisinin acı bir gün yaşadığını, 3 genç polisi elim bir kazada kaybettiklerini söyledi. Daha sonra şehit polislerden Abdullah Kılıç’ın cenazesi Sivas’a gönderilirken, Resul Erdal Aydemir ile Ömer Aktaş’ın cenazeleri ise Kayseri’de Hunat camisinde kılınan ve İçişleri Bakan Yardımcısı Osman Güneş’in de katıldığı namazın ardından, Şehir Mezarlığı içindeki Polis Şehitliğinde gözyaşları arasında toprağa verildi. Bakan Yardımcısı Osman Güneş ile Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Nejat Özdemiroğlu, daha sonra Kayseri’de toprağa verilen polis memurları Resul Erdal Aydemir ile Ömer Aktaş’ın evlerine taziye ziyaretinde bulundular.