Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı
Bir Sözleşmeye, Bir de Meclis'e Bak | Serpil Çevikcan | Milliyet
Hayatı-mızda normal-leşen, ilk etapta dehşete düşüp hemen kanıksadığımız konular var.
Yoğun ve çatışmalı siyasi gündemin, ardı ardına gelen seçimlerin, seçim olmadığı dönemlerde tartışmalı yasaların gizlediği konular.
Son haftalarda, Başbakan Erdoğan’dan, çatı adayı İhsanoğlu’ndan, HDP adayı Demirtaş’tan sıyrılıp kafamızı kaldırdığımızda görebildiğimiz olaylar.
Öldürülen kadınlar, şiddete uğrayan çocuklar, daha birkaç yıl önce adını bile bilmediğimiz bonzai nedeniyle kaldırımlarda yaşamlarını kaybeden gençler.
Hakkını yargı aracılığıyla değil, yumrukla, silahla arayanlar.
Gülen Cemaati Hakkında Cevabı Zor Üç Soru | Ruşen Çakır | Vatan
Haziran ayı sonlarına doğru, Semih Sakallı ile birlikte hazırladığımız “100 Soruda Erdoğan-Gülen Savaşı” adlı kitap Metis Yayınları tarafından yayınlandı. Bu son derece karmaşık, kökü geçmişlerde olan ve geleceği belirsiz konuyu kavramada yüz sorunun yeterli olmayacağı açıktır. Nitekim kitabı hazırlarken aklımıza gelen birçok soruyu elemek zorunda kaldık.
Yine önemli bir başka nokta da, son derece açık seçik olan bazı temel sorulara aynı netlikte cevap vermenin mümkün olamaması. Zaten kitabı karıştırmış olanlar, bizim de sorulara “kesin” cevaplar vermekten kaçındığımızı, daha çok okurlara kendi geliştirecekleri cevaplar için bazı ipucu ve malzemeler sunmaya çalıştığımızı görmüşlerdir.
Ben Cemaatçi miyim? | Hayko Bağdat | Taraf
Yahu arkadaş;
Bugün vatan haini ilan ettiğin bu polislerden bazıları KCK adı altında binlerce Kürt’ü cezaevlerine tıkıştırırken;
Dink davasının şüphelileri olarak devletin her raporunda yer aldıkları hâlde soruşturulmazken;
Başbakan’ın has adamları olup “ devleti temizliyor ” görüntüsünde pek çok arkadaşımızı dinlerken, onlara kumpaslar kurarken;
Her biri devletin üst kademelerine doğru terfi alıp iktidarın dokunulmazları olarak tüm muhaliflere terör estirirken;
Bizler adliye kapılarında elimizdeki pankartlara onların adlarını yazıp yargılanmaları için kıçımızı yırtarken;
Sen bu polislerin önlerine yatıp, yemekli masalarda ahbaplıklar kurup, “ tutuklatırım bak seni ” diye meslektaşlarını tehdit etmek için onlarla kanka olmadın mı?
Yalan ‘Devlet'in Temelinde | Çiğdem Toker | Cumhuriyet
Hükümet, 70 yıllık “Saraçoğlu Mahallesi” ni satacak.
Anıt ağaçları (çınar, atkestanesi) ve Ankara’nın göbeğinde olmasına karşın, sakin kalabilmiş bu tarihi mahalle üzerindeki Maliye Bakanlığı tahsisleri artık yok!
Satışın önündeki son engeli de kaldıran Bakanlar Kurulu kararı Resmi Gazete’de yayımlandı.
Kararın altında, görevi devretmesine sayılı günler kalan Cumhurbaşkanı Gül’ ün de imzası var.
Yaygın adıyla, “Saraçoğlu” ya da “Devlet Mahallesi” diye bilinen lojmanlar için 1945 yılında, dönemin kamu bankası Emlakbank görevlendiriliyor.
Ulusal mimari anlayışını benimseyen Alman mimar Paul Bonatz başkanlığındaki Türk mimarlarca da yerel öğeleri öne çıkan bir anlayışla yapılıyor.
Merhaba | Özgür Mumcu | Cumhuriyet
Gençliğinde futbol oynadı. Fena da sayılmazdı. Ancak siyaset ağır bastı. Başarılı da oldu. Son seçimlerde oyların yaklaşık yarısı partisine gitti. Seçim zaferini “ahlaki düzenin tesisi” olarak değerlendiriyor. Ancak muhalifleri onu diktatörlüğe heves etmekle suçluyor.
Medyanın üzerinde baskı kurduğu, yargı bağımsızlığını ortadan kaldırdığı dillendiriliyor. O ise bu itirazları elinin tersiyle itiyor ve ve itiraz sahiplerini “yabancı odakların” maşası olmakla suçluyor. Denetimi altına aldığı medya organları da bu “yabancı odakların” ipliğini pazara çıkartmak için ellerinden geleni yapıyor.
Adı Viktor Orban . Kendisi Macaristan Başbakanı.
Şu aralar yine adından çok bahsettirmekte.
Kürt Dayanışması, Ezidi Sürgünü, Türkmen Yalnızlığı | Fehmi Taştekin | Radikal
Evet, Gazze çok büyük bir dram. İsrail’in yol açtığı felaketi Gazzeliler arasında geçirdiğim 12 günde bizzat yaşadım. Ancak Türk siyasetinin Gazze için verdiği ses, Türkiye’nin yanı başında yükselen çığlıklara karşı bir ses duvarına dönüştükçe AKP yönetiminin Filistin hassasiyeti üzerine gölge düşüyor. Türkiye’nin samimiyeti Gazzeliler arasında “Sadece konuşuyor; protesto ettiği İsrail’le ilişkileri dörde katlanırken Venezüella, Brezilya, Bolivya ve Şili’nin yaptığını bile yapamıyor” diye sorgulanıyor. Bu durum içerde de “Hükümet Gazze’den başka dram tanımıyor” diye düşünenleri Filistinlilerin gerçek acılarına yabancılaştırıyor. Üstelik fena hale sırıtan bu tutarsızlık Suriye ve Irak’ta olup bitenlerde Ankara’nın doğrudan ya da dolaylı dahli olduğuna dair kaygıları artırıyor. Suriye’nin kuzeyinde Rojava ’da, Irak’ın kuzeyinde Musul ve Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin kontrol ettiği bazı yerlerde Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) terör estiriyor, katliam yapıyor, insani değerleri ayaklar altına alıyor, kadim kültürlere ve dini topluluklara ait eserleri imha ediyor. IŞİD’a karşı bu akıl almaz hoşgörüyü sadece Türk diplomatları ve ailelerinin kaçırılmasından mütevellit Türkiye devletinin rehine haliyle daha ne kadar izah edeceğiz?
Erdoğan Olmasaydı, Gazze İçin Erdoğan Eleştirilebilir Miydi?| Mustafa Karaalioğlu | Star
Dış politika konuşmanın en kolay ve bazıları için de en keyif verici yanı, bir ilgi ve hafızaya ihtiyaç duyulmamasıdır. Hemen bu sabahtan itibaren neresinden isterseniz oradan diplomasiye başlayabilirsiniz. Bilhassa işin ucunda hazzetmediğiniz bir hükümet varsa...
Bugün yaşadığımız manzara da neticede böyledir.
Türkiye’yi Gazze konusunda içeriden kıyasıya eleştirenler ve fikir olarak da meseleyle alakası olmayan Kürecik radar üssünün kapatılmasını önerenler temelde bir politika önermedikleri gibi, duyarlılık da sergilemiyorlar. Yaptıkları, bildik, sıradan, gelişigüzel iç politika didişmesidir.
Kritik Seçim Arefesinde Durum Raporu | Bülent Keneş | Zaman
Türkiye'de ilk kez halkın seçeceği cumhurbaşkanı seçimi için sandıkların milletin önüne gelmesine sadece günler kaldı.
Yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın, seyahat halinde oldukları için gümrük kapılarında oy kullanacaklar hariç, oy kullanma işlemleri ise tamamlandı. Bu şartlarda seçime günler kala bir durum analizi yapmak farz oldu. Bu seçimlerin sıradan bir cumhurbaşkanlığı seçimi değil adeta rejim tercihine dair bir seçim olacağı konusunda neredeyse hemen herkes mutabık. Devlet gücünü ve kamu imkânlarını keyfince kullanarak, “çıkar çatışması” ilkesini göz ardı ederek başbakan koltuğundayken cumhurbaşkanlığı kampanyası yürütmekte herhangi bir etik sakınca görmeyen Başbakan Erdoğan'a göre, halkın oylarıyla devletin en yüksek konumuna çıkacak kişi, cumhurbaşkanının Anayasa'daki yetki ve sorumluluk tanımları ne olursa olsun, güçler ayrılığı ilkesi, kontrol ve fren (check and balances) mekanizmalarından azade olmak kaydıyla, bir başkanlık sistemindeki kadar güçlü bir başkan olmalı.
Cemaat Minareye Çıktı | Abdülkadir Selvi | Yeni Şafak
Böyle oluyor herhalde Fetullah Gülen'in desteği...
Ekmeleddin İhsanoğlu'na destek açıklamasında dahi beddualar yağdırıyor.
Anlaşıldı bu işi bedduasız yapamıyor.
Biz bedduanın değil, duanın insanlarıyız.
Bizim Peygamberimiz beddua peygamberi değil, dua peygamberiydi.
O yüzden sevgili oldu.
Sevgililerin sevgilisi.
Tebliğ için gittiği Taif'te taşlandığı zaman bile, Cebrail'in, Taif'i helak etmesini istememişti. Çünkü o şefkat peygamberiydi.
Bediüzzaman Said Nursi, Eskişehir hapishanesinde kendisine zulmeden savcının çocuklarını görünce masumlar zarar görür düşüncesiyle beddua etmekten vazgeçmişti.
Siyaset Mirasyedisine Kim Oy Verecek? | Yavuz Baydar | Bugün
Hukukun paspas edildiği Türkiye, seçimlerin ardından dört başı mamur, uçsuz bucaksız bir hukuk mezarlığına dönüşmenin SOS işaretlerini veriyor.
Aldığı tüm kurumsal hasara rağmen hâlâ özerkliğini koruma çabası gösteren Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) 3'üncü Daire Başkanı Ahmet Hamsici 'nin açıklamasına herkesin kulak vermesi gerekir.
“Devlet sadece siyasi iradeden ibaret değildir. Siyasi irade kendisi dışındaki devlet erklerini de kendisine tabi olmaya zorlamaktadır. Bu kabul edilemez bir durumdur” diyordu Hamsici .