onedio
Görüş Bildir

Anıt Haberleri

Anıt ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Anıt ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Hangi Ülke Senin İç Dünyanı Yansıtıyor?
Bazen kendimizi ifade etmek için kelimeler yetersiz kalabilir, işte bu noktada sanat, müzik ve tabii ki de coğrafya devreye girer.  Her birimizin iç dünyası, belirli bir ülkenin kültürü, atmosferi ve ruhuyla örtüşebilir. Belki sizin iç dünyanızı, İtalya'nın romantik sokakları, Fransa'nın büyüleyici sanat atmosferi, Japonya'nın huzur veren doğasını yansıtıyor olabilir.Hangi Ülke Senin İç Dünyanı Yansıtıyor?Haydiiii!
Dünyada Atatürk Adını Taşıyan Tek Coğrafi Konum Atatürk Entrance'nin Hikayesi
Avustralya’nın güneybatısında, Albany Körfezi’nde Atatürk’ün adını taşıyan bir boğaz olduğunu biliyor muydunuz? “Atatürk Entrance” ismi bir zamanlar düşman olan halklar arasında kurulan dostluğun unutulmaz bir simgesi. Anzak askerlerinin tarih sahnesine çıktığı bu körfez Türkiye ile Avustralya arasındaki bağın sembollerinden biri. Boğazın tepesinde bir Atatürk anıtı bu tarihi ilişkiyi onurlandırıyor. Dünyanın bittiği yerde bile Atatürk’ün izleri görülüyor!Kaynak
'Erdoğan, Berkin İçin...'
DÜZCE- Kötü hava koşulları düşünülerek Düzce Anıt Park Meydanı'nın yanında bulunan bir düğün salonunda yapılması planlanan miting havanın iyi olması nedeniyle dışarı alındı. Düğün salonunu dolduranlar düğün salonunun önüne çıktılar.Berkin Elvan'ın bugün toprağa verildiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, 'Berkin'i bugün toprağa veriyoruz, 15 yaşındaydı Allah rahmet eylesin. Genç bir çocuktu, hayata tutunur dedik, uzun süre hayata tutunmak için mücadele etti. Ama başarılı olamadı, Allah'ın rahmetine kavuştu. Ben isterim ki bu ülkedekiler şöyle durup bir düşünsün, vicdanını yoklasın ne oluyor, neden oluyor, neden 15 yaşındaki bir çocuğu biber gazı öldürüyor? Hangi gerekçeyle birimiz seviniyor, birimiz üzülüyor. Neden arkadaşlar? Çocuklar bizim çocuklarımız. Hangi görüşte olursa olsun, ailesinin, annesinin, babasının hiç önemli değil ama o çocuklar bizim çocuklarımız. O çocukların üzerine titremeliyiz. Onlar bizim gençlerimiz. Onlar umutlarımız, onlara daha iyi bir Türkiye bırakmak için çabalıyoruz' dedi.Kurtuluş Savaşı'nı anımsatan Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:'Bakın Çanakkale'ye babalarımız, dedelerimiz kucak kucağa yatıyor, şehit oldular bize güzel bir ülke bırakmak için. Çocuklarımız güzel ve özgür bir ülkede yaşasınlar diye. Bizim görevimiz de babalarımızın bize bıraktığı ülkeyi biz de çocuklarımıza daha güzel bırakmak durumundayız. Onların huzura ihtiyacı var, onların özgürlüğe ihtiyacı var, bizim çocuklarımız her şeye itiraz edebilirler adı üstünde delikanlılar. Delikanlı haksızlığa karşı mücadele eder. Gençlerin bireysel arzuları yoktur, toplumun arzularını düşünürler. Gençlerin üzerine titremeliyiz. Bakın şimdi bu kişi Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık koltuğunda oturan bu zat, 'Talimatı ben verdim' dedi. Sen talimatı nasıl veriyorsun, 15 yaşındaki çocuğun ölümünden sorumlu değil misin sen? Aynı Yunanistan'da oluyor. Yunanistan'da iç işleri bakanı istifa etti. Başbakan özür diledi. Türkiye'nin vicdanına sesleniyorum. Sanki bizim ülkemizde bütün dertler bitmiş Mısır'da bir kız çocuğu öldü diye, bizim başbakan çıktı ağladı. Peki senin ülkende, senin talimatınla 8 kişi öldü. En son Berkin çocuk. Peki gözünden bir damla yaş düştü mü? Ağzından bir Allah rahmet eylesin sözü çıktı mı? Bunda vicdan var mı? Ne söyleyeyim'HIRSIZ DEYİNCE ONUN ADI AKLA GELİYORBaşbakanı eleştiren Kılıçdaroğlu, 'Biz ne için uğraşıyoruz, o ne için uğraşıyor. Biz bu memleket nasıl huzura kavuşur diye uğraşıyoruz. Biz emekli nasıl daha fazla para alır, işsizliği nasıl önleriz, insanlar nasıl iş bulur onun için uğraşıyoruz. O ne için uğraşıyor, yedi sülalesini nasıl zengin edeceğim diye uğraşıyor. Yüzüne, gözüne, dizine dursun. Şimdi ben ne söyleyeyim bu adama. Ona asla başbakan demeyeceğiz. Çünkü başbakanlık koltuğu farklı bir koltuktur, kendisini milletine adamış bir koltuktur, evlatlarına değil. Cebine dolarları dolduracak dünyayı yönetecek ne olacak bu adamın hali ne olacak? Ya arkadaş kaç lira paraya ihtiyacın varsa çık konuş, vallahi kampanya açacağım. Milletin yakasından düş diye. Artık hırsız deyince onun adı akla geliyor. Herkes bunu biliyor. Türkiye'de hırsız kim derseniz onun adı geliyor. Türkiye Cumhuriyeti böyle bir başbakan görmedi. Böyle bir hükümet de görmedi'YALANCIDAN BAŞBAKAN OLMAZHalka yalan söyleyen kişiden başbakan olmayacağını ifade eden Kılıçdaroğlu, 'AKP'ye oy veren yurttaşlarıma sesleniyorum; sakın ola ki ben sizi onunla aynı kefeye koyuyorum diye düşünmeyin. Siz ayrısınız. Size söz verdiler. Biz geleceğiz yoksulluğu önleyeceğiz dediler, siz de oy verdiniz. Biz geleceğiz yolsuzluğu önleyeceğiz dediler. Onlar yine geldiler dediler ki biz hiç meraklanmayın özgür bir ülke kuracağız, yasakları kaldıracağız dediler, o yüzden oy verdiniz. Sizin verdiğiniz oylara hiçbir şey söylemiyorum AKP'ye oy verdiniz diye hiçbir yurttaşımızı da suçlamadım. Kimliği ne olursa olsun, inancı ne olursa olsun, yaşadığı bölgesi neresi olursa olsun insan olduğu sürece benim başımın üstünde yeri vardır. Hiç ayrım yapmadım. Benim için yandaş yok, vatandaş var. Aynı topraklarda yaşıyoruz, aynı mücadeleyi veriyoruz. Daha güzel bir demokrasi, daha güzel bir ülke istiyoruz. Elbette ki herkesin farklı görüşleri olacak, elbette ki farklı siyasi partiler olacak. Hiç bunlara itirazım yok. Halka yalan söyleyen adamdan başbakan olmaz, yalancıdan başbakan olmaz. İki hırsızdan başbakan olmaz, üç hem hırsızdan hem yalancıdan asla başbakan olmaz. Onun için ben bu ülkenin insanlarının vicdanlarına sesleniyorum. Eğer yalancıdan başbakan olmaz diyorsanız, hırsızdan başbakan olmayacaksa indirmemiz lazım ama nasıl demokratik yollardan. Ben bu ülkenin insanının sağduyusuna inanıyorum, dürüstlüğüne inanıyorum. Ve hep beraber ayın 30'unda sandığa gideceğiz. Bir şey istiyorum, ey ülkem elini vicdanına koy ve oyunu öyle kullan' diye konuştuKılıçdaroğlu, 17 Aralık operasyonuna değinerek, şöyle konuştu:'Sen hizmeti kendin ve çocukların için yaptın. 17 Aralık'ta bir operasyon yapıldı. Başbakan 08.02'de oğlu Bilal'i arıyor. Eldekileri sıfırlayın diyor. Ertesi gün 10.53'de oğlum paraları sıfırladınız mı? 30 milyon avro kaldı babacağım diyor. Onu da akşama kadar karanlıkta dağıtacağız diyor. Polisten nasıl şüphelendiklerini anlatıyor. Bunlar doğru değil dedi, bu montaj dedi. Doğru değil ve bir başbakanın sesi montajlandıysa açıkla. TİB var, Türkiye'de 76 milyon yurttaşın konuşmalarını ora tarafından takip ediliyor. Dedim ki senin konuşmaların montaj edildiyse, sen konuşmadığın halde çocuğunla böyle bir konuşma montaj edildiyse TİB kayıtlarını açıkla kim böyle bir şey yaptıysa hesabını soralım. Hangisi doğru hangisi yanlış açıklamıyor. İki, yine kendisine dedim ki bunlar montajsa Amerika'da bu işte uzman olan kuruluşlar var. O kuruluşlardan birine resmi yazı olarak gönder. Montaj olduğunu ya da olmadığını dünyaya göster. Peki gönderdi mi? Efendim biz gönderemiyoruz. İspat et dedim, ispat etmeyen namussuzdur. Ne yaptı korkudan gönderemedi. Üç , sanki Türkiye'nin işini bitirmiş Mısır'la uğraşıyor. Türkiye'de kardeş kavgasını bitirdik, Mısır'la uğraşıyoruz. Türkiye'de işçinin alın terini verdik te Mısır'la uğraşıyoruz. Aslında söylediği şu; benim dört bakanım var, bir tane başçalan.'
2 Günde 1 Kadın Şiddet Kurbanı!
Yılın ilk 100 gününde 61 kadın şiddet sonucu yaşamını yitirirdi. Kadının korunmasında yasal boşluklara dikkati çeken uzmanlar, şiddet gören kadının tedavisi bitmeden ona zarar veren erkek serbest bırakılıyor diyor... Türkiye, 2014 yılının ilk gününe Isparta’da boşanma davası açtığı eşi tarafından vurulan Ayşe Güzel’in ölüm haberiyle uyandı. O günden bugüne erkek şiddeti ve devamında gelen ölümler hiç durmadı.  Milliyet'ten Damla Yur'un haberine göre, yılın ilk 100 gününde 61 kadın gördüğü şiddet sonucu yaşamını yitirirken, çok sayıda kadın da gördükleri şiddetin ardından yoğun bakım ünitelerinde hala hayata dönüş mücadelesi veriyor. İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi Koordinatörü Aydeniz Alisbah Tuskan, son 10 ayda şiddet gördüğü için baroya başvuran 2 binden fazla kadın için tedbir kararı çıkardıklarını ancak bu kadınların yüzde 80’inin yasa ve uygulamalardaki eksiklikler nedeniyle şiddet görmeye devam ettiğini söyledi. Orta Doğu Teknik Üniversitesi Kadın Çalışmaları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Yıldız Ecevit’e göre kadının korunamamasında yargı organı ve polis teşkilatının da ataerkil yapıda olması önemli bir rol oynuyor. Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı kurucusu avukat Canan Arın ise, “Sığınma evi sayısı yeterli değil. Kaçmak isteyen kadına yeterli destek yok. Hukuki açıdan da uygulama sorunları var. Şiddetin ve cinayetlerin önüne geçmek için samimi bir çaba göremiyoruz” diyor. 11 günde 11 kadın Şiddetten ölen kadınların dijital ortamda istatistiğinin tutulduğu ‘Dijital Anıt’ın verilerine göre 2014 yılın ilk 3.5 ayında 54 kadının yaşam hakkı erkek arkadaşları, eşleri, ağabeyleri, babaları ya da akrabaları tarafından ellerinden alındı. Dijital Anıt’ın veri paylaştığı 7 Nisan 2014’ten sonra bu sayıya yaşamdan koparılan 7 kadın daha eklendi. Balıkesir’de yaşayan Name Yıldırım(33) 7 Nisan günü eşi Hasan Erkan Yıldırım tarafından boğularak öldürülürken, bir gün sonra da Zonguldak Ereğli’de Durukan Akcan eşi ve kayınvalidesini av tüfeğiyle vurdu. İki kadının ölümünden bir gün sonra da bu kez Bursa’dan bir kadın cinayeti haberi geldi. Doğan F., bir avukatlık bürosunda sekreter olarak çalışan Emine Ebren’i silahla öldürdükten sonra intihar etti. Geçtiğimiz Perşembe ve Cuma günleri de kadın cinayetleri halkasına 2 yeni cinayet daha eklendi. Hastaneden çıkmadan... Sadece Nisan ayının ilk 11 gününde şiddet sonucu 11 kadın yaşamını yitirdi. Aynı dönemde birçok kadın da maruz kaldıkları şiddet nedeniyle ağır yaralandı. Bursa’da 2 Nisan günü eşi tarafından şiddet gördükten sonra başından vurularak yol kenarına bırakılan 45 yaşındaki E.K. İnegöl Devlet Hastanesi Acil Servisi’nde 12 gündür yaşam mücadelesi veriyor. Tuzla’da 4 Nisan günü boşandığı eşi tarafından sokak ortasında üzerine benzin dökülüp yakılan G.G. ise çantasında taşıdığı biber gazı fişeğinin patlamasıyla solunum yetmezliği ve yanıkları sebebiyle 10 gündür yoğun bakımda gözlerini açamıyor. İzmir’de 9 Nisan günü boşanma davası açmak istediği için eşi tarafından burnu kırılan A.A.’nın ise tedavisi hâlâ sürüyor. Şiddet sonrası hayatta kalan kadınları ise evlerinde ve sokakta zorlu bir yaşam mücadelesi bekliyor. UZMANLAR NE DİYOR? ‘Hukuk kadının yanında değil’ İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi Koordinatörü Aydeniz Alisbah Tuskan, “Kadın henüz hastaneden çıkmadan adamlar serbest bırakılıyor, sokakta elini kolunu sallayarak geziyor” dedi. Kadını şiddetten korumaya yönelik yasal düzenlemeleri uygulamada göremediklerini kaydeden Tuskan şöyle devam etti: “Kadınlar bu mücadelede hukuku da yanında göremiyor. Şiddet uygulayan, ölümle tehdit eden adama yakalama kararı çıkartılmasa bile tedbir kararı alınıyor. Ancak adam bulunamazken tehditlerine devam ediyor. Yakalama kararları çıkıyor ama bir süre bulunamıyorlar. Bulunurlarsa da 2 gün sonra serbest bırakılıyorlar. Polise giden kadın hep son derece baştan savma bir tavırla karşı karşıya kalıyor. Ölümlerin çoğu uygulama sorunu kaynaklı. Bize bu son 10 ayda sadece şiddet gördüğü için başvuran 2 binden fazla kadın için tedbir kararı çıkarttık. Ama bu tedbir sadece kağıtta kaldı. Hakkında tedbir kararı alınan, uzaklaştırma uygulanan erkek, şiddetine de tehditlerine de devam etti. Bu kadınların yüzde 80’i şiddet görmeye devam ederken bazılarının da ne yazık ki ölüm haberini aldık. Böyle çözüm olmaz.” Giderek artıyor ‘Anıt Sayaç’ın verilerine göre; 2009 : 105 2010 : 165 2011 : 121 2012 : 139 2013 : 228 ‘Fatura hep kadına’ Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı kurucusu avukat Canan Arın: “Sığınma evi sayısı yeterli değil. Şiddet gören kadınların sığınma evlerine ulaşması çok zor. Alt yapısı olmayan ŞÖNİM’leri kurdular. Ancak kadınların oraya ulaşması zor olduğu için işlevini yerine getiremiyor. Sığınmak istyen kadın 12 yaşından büyük erkek çocuğuyla o eve giremiyor. Hukuki açıdan da uygulama sorunları var. Şiddetin ve cinayetlerin önüne geçmek için samimi bir çaba göremiyoruz” dedi.Prof. Dr. Yıldız Ecevit (Orta Doğu Teknik Üniversitesi Kadın Çalışmaları Anabilim Dalı Başkanı, sosyolog): “Sayı artsın artmasın kadına yönelik şiddete ilişkin varolan yüksek bir oran var. En derinde yatan neden Türkiye’de ve benzer toplumlarda kadına verilen değer düşüklüğü. Mevcut sistemde kuvvetli bir ataerkil zemin var ve bu ataerkil zemin her geçen gün besleniyor. Hukuk da koruyor erkekleri polis de. Kadına şiddet gösteren erkek, kadına yüklenen ‘iffetsizlik’ suçlamasıyla mahallede de korunuyor. Fatura hep kadına çıkıyor.”Yrd.Doç. Dr. Neslim Güvendeğer Doksat (Çocuk ve ergen psikiyatri uzmanı): “Şiddete maruz kalan ve tanık olan her yaştaki çocuk aile ve toplum içindeki psikolojik baskı, soğuk savaş, kadının erkeğe biat kültüründen etkileniyor. Çocuklar, ebeveynin ve ortamın gerginliğini adeta bir sünger gibi emme özelliğine sahiptir. Mevcut şiddet ortamını da çocuklar sünger gibi emiyor.”Prof. Dr. Yasemin İnceoğlu (Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi): “Kadına yönelik şiddet haberleri sıradanlaştırılarak, dramatize edilerek veya normalleştirilerek verilmekte. Hoşgörüsüz ve olumsuz bir haber dili var. Haberler fail suçu hafifletilerek, mağdur da neredeyse suçunu hak etmiş gibi verilmekte. Medya şiddeti toplumsal bir sorun değil adli bir vaka olarak veya münferit olay biçiminde sunuyor.” DAMLA YUR | Milliyet
Datça'da Berkin Elvan İçin Anıt Heykel Yapıldı
Muğla'nın Datça ilçesi'nde Berkin Elvan için anıt heykel yapıldı. 7 ton ağırlığındaki heykel, İskele mahallesindeki yürüyüş alanına konuldu. Gezi Parkı olayları sırasında başından yaralanan ve 269 gün sonra yaşamını yitiren Berkin Elvan için, Datçalı heykeltıraş Elbruz Denge tarafından, Datça'nın yöresel kireç taşından heykel yapıldı. İskele mahallesindeki yürüyüş alanına konulan heykel için tören düzenlendi. Törende Berkin Elvan'ın babası Sami Elvan'ın gönderdiği bir mektup da okundu.Mektupta, Berkin'in Datça'da yaşatılacağı dile getirilerek, 'Biz Berkin'in ailesi olarak sadece barış ve adalet istiyoruz. Artık ülkenin dört bir yanında koca bir aileyiz. Dileğimiz, başka Berkinler, başka çocukları kaybetmemek' denildi. Heykeltıraş Elbruz Denge, çocukların ölmemesi gerektiğini söyledi, 'Devlet marifetiyle de, partiler ve örgütler marifetiyle de çocuklar avucumuzda erimesin. Bu anıt bir armağan değildir, delinmiş kalbimizdir' dedi.cnnturk
Hollanda'da 'Ermeni Soykırımı Anıtı' Tartışması
Hollanda'nın Almelo kentinde yaşayan Ermeniler'in, 'soykırımı anma günü' olarak kabul ettikleri 24 Nisan'da açacağı 'soykırım anıtı' tartışmalara neden oluyor. Hollanda'daki bazı Türk örgütleri karar tepki gösteriyor. Ermeniler ise, tepkileri, 'tuhaf ve anlamsız' olarak değerlendiriyor. Yirmi bin civarında Ermeni'nin yaşadığı Hollanda'da ikinci 'soykırım anıtı' Perşembe günü açılıyor. Ülkedeki ilk anıt, Ermeniler tarafından 2001 yılında Assen Boskamp mezarlığında, 1910 -1920 yılları arasında kaybettikleri atalarının anısına yaptırılmıştı. İkinci anıt ise, Hollanda'nın doğusunda yer alan ve 3 bin dolayında Ermeni'nin yaşadığı Almelo kentinde yaptırılıyor. Almelo'daki Surp Krikor Lusavoritch Ermeni Kilisesi'nin bahçesinde yaptırılan anıt, 24 Nisan'daki ayinin ardından açılıyor. Ermenilerin, 1915 olaylarında yaşamımı yitirenler anısına yaptırdığı 'soykırım anıtı'nın açılışına siyasii parti temsilcilerinin de katılması bekleniyor. Almelo Belediye Başkanı Jon Hermans, anıtın dikilmesini 'kilisenin kararı' olarak değerlendiriyor. Hermans, 'soykırım anıtı' adının verilmesi konusundaki soruları da, 'Siyasi tartışmalara girmek istemiyorum. Almelo farklı kültürlerden insanların kardeşçe yaşadığı bir kent' karşılığını veriyor. Belediye yönetimi, anıtın kilisenin özel mülkü içinde yaptırılması ve belli ölçüleri aşmaması nedeniyle, belediye meclisinden izin alınmasına gerek olmadığını belirtiyor. Ermenilerin, kilise bahçesine yaptırdıkları anıt, Hollanda'daki çeşitli Türk kuruluşlarının tepkisine neden oluyor. AKP'ye yakınlığıyla bilinen Avrupa Türk Demokratlar Birliği (UETD) öncülüğünde bazı örgütler ortak bir bildiri yayımladı. Bildiride, 'Türk toplumunun, Ermeni diasporasının nefreti körüklemeyi ve huzursuzluk çıkarmayı amaçlayan bu yasadışı girişimini engellemek üzere, yerel ve ulusal makamları harekete geçirecekleri' belirtiliyor. Hollanda Diyanet Vakfı (HDV) Almelo Yunus Emre Camii Başkanı Salih İlhan da, Türk basınına yaptığı açıklamada, soykırım anıtını onaylamadıklarını belirterek 'gençlerin taşkınlık yapmasından endişe ettiğini' söylüyor. Almelo Belediye Meclisi'nin Türk kökenli üyesi Uğur Çete'ye göre, 'soykırım anıtı' mimari açıdan yasalara uygun. Ancak, 'soykırım anıtı' denmesine tepki gösteriyor. Uluslararası hiçbir mahkemenin 1915'teki olayları 'soykırım' olarak tanımadığını vurgulayan Çete, bu nedenle 'soykırım anıtı denemeyeceğini' savunuyor. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Hollanda'daki kolu olan HDV, 'soykırım anıtına karşı' cuma namazında okunması için bir hutbe yayımladı. Hutbede 'Almelo Ermeni Soykırımı Anma Anıtı'nın, 'barış ve kardeşlik kültürüne değil, çatışma kültürüne katkı sağlayacağı' öne sürüldü. Hutbede şu görüşlere yer verildi: 'Toplum arasında nefrete ve huzursuzluğa sebep olacak böyle bir girişimine üç semavi dinden biri olarak kabul gören bir dinin mabedinin, kilisenin ev sahipliği yapması, bu ülkede yaşayan yarım milyona yakın Türk'ü derinden üzmektedir. Mabetlerin nefrete değil, barış ve sevgiye kucak açmaları evrensel bir kabuldür.' Sorularımızı yanıtlayan Hollanda Ermeni Kuruluşları Federasyonu (FAON) yöneticileri Türk örgütlerinin tepkilerini, 'tuhaf ve anlamsız' olarak değerlendiriyor. Ermenilerin, 'soykırıma kurban giden' atalarını anmak için kilisede ayin yaptıklarını, çiçek bıraktıklarını belirten FAON yöneticilerine göre kilisenin bahçesine yaptırılan anıt da, bunun bir parçası. Hollanda Ermeni Kuruluşları Federasyonu (FAON) tarafından salı günü Lahey'de bir gösteri düzenlendi. Gösteride, 'Ermeni soykırımının inkârı' ile Suriye'de başta Ermeniler olmak üzere Hıristiyanlar'a yönelik şiddet protesto edildi. Ermeni temsilcileri, Parlamento Dışişleri Komisyonu'na bir dilekçe sundular. FAON yöneticileri, Lahey'deki Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne de, Suriye'deki olaylara 'duyarlı olması' çağrısı yaptılar. Ermenilerin protesto gösterisine Hollandalı parlamenterler de destek verdi. Göstılateriye kan Hıristiyan Birliği (CU) Milletvekili Joel Voordewind, Twitter hesabında eylemden bir fotoğraf paylaşarak 'Ermeni soykırımının kabul edilmesi için çalışma şu an başladı. Perşembe günü Almelo'da yeni anıtın açılışını yapacağım' yazdı. UETD öncülüğündeki bazı Türk örgütlerinin temsilcileri de, Ermenilerin ardından, Dışişleri Komisyonu üyeleriyle bir görüşme yaptılar. Türk örgütlerinin temsilcileri, tarihi olayların tarihçiler tarafından incelenmesi, Ermeni iddiası konusunda uluslararası bağımsız bir komisyon kurulmasını önerdiler. 1915 olaylarının, 'soykırım olmadığını' dile getirdiler.BBC Türkçe