onedio
Görüş Bildir
article/comments
article/share
Haberler
Madımak'ta Hakk'a Yürüyenlerden Halka Kalanlar

Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!

category/test-white Test
category/gundem-white Gündem
category/magazin-white Magazin
category/video-white Video

Madımak'ta Hakk'a Yürüyenlerden Halka Kalanlar

Ali Gündür
01.07.2015 - 16:37 Son Güncelleme: 02.07.2016 - 12:14

2 Temmuz 1993'te, tarih bir kez daha tekerrür ediyordu Sivas'ta. Göz göre göre gelen bir katliamın vahşi finali sergilenmek üzereydi. Yüzlerce yıldır her fırsat verildiğinde onlardan olmayanları vahşice katledenler, bir kez daha bir araya gelmişlerdi. Madımak Oteli'nin içinde can pazarı vardı. Kimi son şiirini yazıyor, kimi mızıkasını çalıyordu. Tarihi biliyorlardı, olacakları biliyorlardı, öleceklerini biliyorlardı, yardım gelmeyeceğini biliyorlardı. Yüzlerinde şaşkınlıktan çok umutsuzluk ve hüzün vardı. O gün 35 can Hakk'a yürüdü. 'Birimize bir şey olursa ne yaparız?' dediler. 'Kalanlar ölenler için şiirler yazar' dedi Metin Altıok. Çok şiirler, çok türküler yazıldı, çok ağıtlar yakıldı arkalarından. Bir de onların yazdıkları, söyledikleri, çizdikleri vardı tabii. İşte o gün Hakk'a yürüyenlerin, halka bıraktıklarından naçizane seçmeler.

1. Muhlis Akarsu

1. Muhlis Akarsu

1948 yılında Sivas'ın Kangal ilçesine bağlı Minarekaya köyünde doğdu. Çocukluğundan itibaren saz çalıp türkü söylemeye başladı. Uzun süre Alevi-Bektaşi cemlerinde zakirlik yaptı. 2 Temmuz günü eşi Muhibe Akarsu ile birlikte barbarlığın ateşi tarafından yutulduğunda arkasında 100'den fazla kırkbeşlik plak, 4 uzunçalar, 20 kaset ve yüzlerce deyiş bırakmıştı...

'En büyük bir ibadettir, sevgi insana yakışır'

2. Metin Altıok - 'Bir daha ölmem artık'

2. Metin Altıok - 'Bir daha ölmem artık'

16 Mart 1940'ta Bergama'da doğdu. Felsefe öğretmenliği yaptı. Öğrencilerine kara tahtada yazanı ezberlemeyi değil, düşünmeyi, sorgulamayı öğretti. Vahşet yangınından ağır yaralı olarak kurtuldu ancak komadan çıkamayarak 9 Temmuz 1993'te Ankara'da vefat etti. Ardında derin bir acı ve yüzlerce şiir bıraktı. 

Günlerden öyle bir gün

Günlerden öyle bir gündü;

Üstüne tarih düştüğüm.

Gözümün önüne geldi birden

Balkıyan güzel yüzün.

Ve yüreğim yandı söndü,

Ter bastı avuçlarımı.

Bir işlek kovan uğultusu

Kapladı kulaklarımı.

Uzandım usulca cigarama;

Yavan ömrüme katık.

Ben o gün öldüm gülüm,

Bir daha ölmem artık.

3. Behçet Aysan - 'Çünkü beyaz bir gemidir ölüm'

3. Behçet Aysan - 'Çünkü beyaz bir gemidir ölüm'

1949 yılında Ankara'da doğdu. Psikiyatri ihtisası yapmış bir doktor ve aynı zamanda bol ödüllü bir şairdi. Aşktak, sevgiden, barıştan, özgürlükten bahsediyordu şiirlerinde. Geride bıraktıklarına bir şiirlerini, bir de acı ağıtları bıraktı 2 Temmuz'da.

Beyaz bir gemidir ölüm

sen bu şiiri okurken 

ben belki başka bir şehirde 

olurum 

kötü geçen bir güzü 

ve umutsuz bir aşkı anlatan 

rüzgarla savrulan 

kağıt parçalarına 

yazılmış 

dağıtılmamış 

bildiriler gibi 

uzun bir yolculuğa hazırlanan 

yalnız bir yolculuğa. 

çünkü beyaz bir gemidir ölüm 

siyah denizlerin hep 

çağırdığı 

batık bir gemi 

sönmüş yıldızlar gibidir 

yitik adreslere benzer 

ölüm 

yanık otlar gibi 

sen bu şiiri okurken 

ben belki başka bir şehirde 

ölürüm..

4. Asım Bezirci - 'Hayat efsanedir'

4. Asım Bezirci - 'Hayat efsanedir'

1927 yılında Erzincan'da doğdu.  İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunuydu ve yazarlık yapıyordu. Çevirileri de dahil çok sayıda eseriyle edebiyata büyük katkılar sundu. Fazla geldi kör cehalete, fazla geldi barbarlığa. 2 Temmuz'da Hakk'a yürüdü. 

Hayat efsanedir

Saçların aklarla dolduğu zaman 

Geriye hasretle bir bakar mısın? 

Yıllar mazimizi yolduğu zaman 

Göğsüne menekşe, gül takar mısın? 

Pembe kıyılardan geçse bir sandal, 

İşitsem sesini şen fıskiyenin; 

Zikrimde canlanır eski bir masal: 

Gözümde gözlerin, elimde elin... 

Zaman kalbimizde can vermiş gibi

En güzel renklerle süslenir mekân... 

Suda aksimizle, havuzun dibi 

“Hayat efsanedir” diyordu her an! 

5. Nesimi Çimen

5. Nesimi Çimen

1931 yılında Adana'nın Saimbeyli ilçesinde doğdu. Aslen Dersim Hozatlıydı. Çeşitli nedenlerle birçok kez yer değiştirdi. Küçük yaşlardan itibaren türkü derlemeleri yapmaya, saz çalmaya, türkü söylemeye başladı. Gözaltılar, işkenceler gördü. Almanya'da, Fransa'da, İsveç'te albümler çıkardı. Zeytinburnu'daki gecekondusuna gelen misafirleri arasında  Yaşar Kemal, Atıf Yılmaz, İlhan Selçuk, Behice Boran, Mehmet Ali Aybar, Harun Karadeniz, Yılmaz Güney, Mahzuni Şerif, Aşık İhsani, Emekçi ve Ali Özgentürk gibi isimler vardı. Gözü dönmüş katillerce elimizden alındı. Arkasında müzisyen Mazlum Çimen'i ve eşsiz bir birikim bıraktı.

Bize de Banaz'dan Pir Sultan derler'

6. Hasret Gültekin

6. Hasret Gültekin

1 Mayıs 1971 İmranlı, Sivas doğumlu. 6 yaşındayken bağlama çalmaya başladı. Şarkıları, güzel sesi ve şelpe tekniğiyle dikkat çekti.  Henüz 22 yaşındaydı Madımak canlara mezar olduğunda. 22 yaşında böyle içli vurulur mu sazın teline? 22 yaşında yanılır mı böyle?

'Sevgi kuşun kanadında'

7. Uğur Kaynar - 'Güneşin altında ölmek'

7. Uğur Kaynar - 'Güneşin altında ölmek'

1956 Sivas Zara doğumlu. Ankara'da yaşayan bir şairdi. Şiir kitapları bastığı bir yayınevi vardı. Hayatı boyunca yokluk içinde yaşadı. Başı birçok kez belaya girdi. 12 Eylül döneminde, iki yıla yakın Mamak'ta yattı. Şenliklere pek meraklı değildi ama doğduğu topraklara olan özlemi nedeniyle gitmeye karar verdi Sivas'a. Bir daha da dönemedi oradan. Yangından kurtarılan çantasından şöyle bir not çıkmıştı; 

''öldüğümde 

doğduğum yere gidiyorum 

yıllarca süren bir hasret ve bilinmezliği 

işte böyle yeniyorum''.

Güneşin Altında Ölmek

Ölüm aramızda geçinip giden

zavallı yıllar gibi

Hem bizimle

hem bizden biri değil

Sanki seninle varoldukça yaşayan bende

Sokağımın yangına ateşle koşan kızı

güzeller güzeli Neslime

İyi bak

kıvamıdır

İyi bak kırmızı şarap renkli akşamlarına

Ben akşamına azbuçuk kalayken

azbuçuk belasıyken başının

Tam zamanıyken

Şiirden ölen bir şairin

son bahanesi gibi

bir bahane bul kendine

Enazından öp beni

8. Asaf Koçak

8. Asaf Koçak

1958'de Yozgat'ın Yerköy ilçesinde doğdu. Küçük yaşta resim ve karikatür çizmeye başladı. Kırşehir Eğitim Enstitüsü'nü bitirdikten sonraki öğretmenlik yapmaya başladı. Daha sonra asıl tutkusu olan karikatürü seçti ve öğretmenliği bıraktı. Muhalif çizgileriyle ezilenlerin sesi olmaya çalıştı. Madımak canilerce kuşatıldığında, mızıka çalarak bekledi ölümü. ''Beni öldürebilirler ama çizgilerimi asla'' diyordu Asaf Koçak. Haklı çıktı...

''Beni öldürebilirler ama çizgilerimi asla''

''Beni öldürebilirler ama çizgilerimi asla''

9. Edibe Sulari

9. Edibe Sulari

1952 yılında Erzincan'da doğdu. Ünlü halk ozanı Aşık Davut Sulari'nin en küçük çocuğudur. Baba Davut Sulari Seyyit olduğu için küçük yaştan itibaren onunla beraber Alevi-Bektaşi cemlerine katıldı. Birçok plak ve kaset çıkardı. 1970li yıllarda İsviçre'ye göç etti ama Türkiye'deki Alevi-Bektaşi etkinliklerine katılmak için sık sık gelip gitti. Son gelişinde, kötülüğün vücut bulmuş hali olan bir güruh tarafından Madımak'ta katledildi.

Şah-ı Merdan