Görüş Bildir
Haberler
Atatürk'ümüzün Annesi "Molla" Zübeyde Hanım'ı Ne Kadar Tanıyoruz?

Atatürk'ümüzün Annesi "Molla" Zübeyde Hanım'ı Ne Kadar Tanıyoruz?

Görkem Kızıldağ
08.05.2022 - 11:14 Son Güncelleme: 08.05.2022 - 11:26

O da Mustafa'yı doğurduğunda kendisini sıradan bir anne sanıyordu... Ancak daha 50'lerine gelmeden dünyanın en büyük komutanlarından birinin annesi olacağı neredeyse belli olur. Meşakkatli bir hayat yaşayan Zübeyde Hanım'ın küçük Mustafa'yı yetiştirmesi ise Türk milleti için paha biçilemez. Var ol 'Molla Zübeyde' en çok da senin Anneler Günün kutlu olsun!

Kaynak: Atatürk Ansiklopedisi

İçeriğin Devamı Aşağıda

1857'de Selanik yakınlarında Langaza'da doğan küçük Zübeyde'nin ailesi "Sofuzadeler" olarak bilinir. Babası Feyzullah Ağa, annesi ise Ayşe Hanım'dır ve Zübeyde bu çiftin tek çocuğu olur.

1857'de Selanik yakınlarında Langaza'da doğan küçük Zübeyde'nin ailesi "Sofuzadeler" olarak bilinir. Babası Feyzullah Ağa, annesi ise Ayşe Hanım'dır ve Zübeyde bu çiftin tek çocuğu olur.

Ayşe Hanım'a bilge kişiliğinden ötürü 'Molla Hanım' denir. Bundan ötürü de Zübeyde Hanım etrafında 'Zübeyde Molla' diye anılır. Küçük Zübeyde yeterince eğitim görmemesine karşın çocukluğunda okuma yazmayı öğrenir.

Zübeyde Hanım'ın ataları Evlad-ı Fatihan olarak bilinen, Osmanlı'nın fetih dönemlerinde Balkanların Türkleştirilmesi için bölgeye yerleştirilen Anadolu'daki Yörük Türkmen soyundandır.

Zübeyde Hanım'ın ataları Evlad-ı Fatihan olarak bilinen, Osmanlı'nın fetih dönemlerinde Balkanların Türkleştirilmesi için bölgeye yerleştirilen Anadolu'daki Yörük Türkmen soyundandır.

Zübeyde Hanım’ın anne soyu “Konyarlar” diye anılan ve Konya Karaman’dan Rumeli’ye gelen Yörüklerden gelir. Konyarlar, Fatih Sultan Mehmet döneminde 1466’da Rumeli’ye göç ettirilerek iskân edilirler ve ilk yerleştikleri yer Batı Makedonya’daki Vodin ilçesinin batısındaki Sarıgöl Bucağı'dır. Selanik’e de buradan gelirler.

Gazi'nin kız kardeşi Makbule Hanım da Zübeyde Hanım'ın sık sık "Soyumuz Yörük'tür. Konya Karaman yöresinden buraya gelmişiz." dediğini anlatır.

Gazi'nin kız kardeşi Makbule Hanım da Zübeyde Hanım'ın sık sık "Soyumuz Yörük'tür. Konya Karaman yöresinden buraya gelmişiz." dediğini anlatır.

Bununlar birlikte Atatürk'ün de birçok kez “Benim atalarım Anadolu’dan Rumeli’ye gelmiş Yörük Türkmenleridir” dediği bilinir.

Küçük Zübeyde, Selanik'e 1 saat mesafedeki Lamgaza'da Rapla Çiftliği'nde büyür. Genç kızken eline bir yorgan iğnesinin batması üzerine doktor için gittiği Selanik’i ve havasını beğenmeleri üzerine ailecek buraya yerleşirler.

Küçük Zübeyde, Selanik'e 1 saat mesafedeki Lamgaza'da Rapla Çiftliği'nde büyür. Genç kızken eline bir yorgan iğnesinin batması üzerine doktor için gittiği Selanik’i ve havasını beğenmeleri üzerine ailecek buraya yerleşirler.

Ve genç Zübeyde oldukça erken bir yaşta, 14 yaşında Selanik'te Ali Rıza Efendi ile evlenir. Makbule Hanım'a göre Zübeyde Hanım evlendiğinde 'uzun boylu, ince yapılı, altın saçlı, yeşil gözlü bir kadındır.'

Bu arada Zübeyde Hanım'ın ailesinin bu evlilik için zar zor ikna edildiğini de söyleyelim. Yeni evli çift Selanik'teki Ahmet Subaşı mahallesindeki baba evine yerleşirler. İlk evlilik yılları bu evde mesut bir şekilde geçse de çocuklarının ölümleri onları sarsar.

Bu arada Zübeyde Hanım'ın ailesinin bu evlilik için zar zor ikna edildiğini de söyleyelim. Yeni evli çift Selanik'teki Ahmet Subaşı mahallesindeki baba evine yerleşirler. İlk evlilik yılları bu evde mesut bir şekilde geçse de çocuklarının ölümleri onları sarsar.

Fatma, Ahmet, Ömer, Mustafa, Makbule ve Naciye adında 6 çocukları olsa da yalnızca Mustafa ve Makbule hayatta kalır. Çocuklarının ölümünün ardından eşini de bağırsak vereminden kaybeden Zübeyde Hanım ailenin geçinmesi konusunda ortaya çıkan maddî sıkıntıdan dolayı, çocuklarını da alarak Selanik Langaza’daki kardeşi Hüseyin Ağa’nın yanına çiftliğe gitmek zorunda kalır.

İçeriğin Devamı Aşağıda

Genç yaşında dul kalan Zübeyde Hanım, Selanik’e gelen ve Mora eşrafından, iki oğlu ile iki kızı olan Ragıp Bey adlı bir reji memuruyla ikinci evliliğini yapar.

Genç yaşında dul kalan Zübeyde Hanım, Selanik’e gelen ve Mora eşrafından, iki oğlu ile iki kızı olan Ragıp Bey adlı bir reji memuruyla ikinci evliliğini yapar.

Ancak Balkan savaşları sona erdiğinde Ragıp Bey de hayata gözlerini yumar. Ki Selanik de artık Osmanlı toprağı değildir. Böylece Zübeyde ve Makbule Hanım'lar İstanbul'a gelir ve Beşiktaş semtindeki Akaretler'de 76 numaralı eve yerleşerek yeni bir hayata başlarlar.

Doğduğu günden itibaren oğlunun üstüne titreyen Zübeyde Hanım, Mustafa Kemal sarılık olduğunda Şam'a gidip onu ziyaret eder. Oğlunun hakkında 1919'da idam kararı çıktığında ise bu habere dayanamaz ve kısmi bir felç geçirir.

Doğduğu günden itibaren oğlunun üstüne titreyen Zübeyde Hanım, Mustafa Kemal sarılık olduğunda Şam'a gidip onu ziyaret eder. Oğlunun hakkında 1919'da idam kararı çıktığında ise bu habere dayanamaz ve kısmi bir felç geçirir.

Bu arada Makbule Hanım, Mustafa Mecdi Bey ile evlenir. Zübeyde Hanım da kızı ve damadıyla Beşiktaş'taki evde yaşamaya devam eder. İyiliksever olarak bilinen Zübeyde Hanım'ın oturduğu semtteki 4 senedir bozuk olan 2 çeşmeyi yaptırdığı bilinir.

Mustafa Kemal Paşa, 1922'de annesini, güvenliği açısından farklı bir isimle İstanbul'dan çıkartmayı başarır ve Adapazarı'na getirir. 14 Haziran 1922'de kendisi de Adapazarı'na gelen Başkomutan annesi ile 3 yılın üzerine hasret giderir.

Mustafa Kemal Paşa, 1922'de annesini, güvenliği açısından farklı bir isimle İstanbul'dan çıkartmayı başarır ve Adapazarı'na getirir. 14 Haziran 1922'de kendisi de Adapazarı'na gelen Başkomutan annesi ile 3 yılın üzerine hasret giderir.

Yaklaşık 10 gün burada kalan Paşa, Claude Farrere ile görüştükten sonra annesi ile birlikte 24 Haziran'da Ankara'ya hareket eder. Artık oğlunun yanında ve mutlu olan Zübeyde Hanım'ın sağlığı ne yazık ki kötüye gider. Ve ölmeden oğlunun mürüvvetini görmek ister.

Mustafa Kemal Paşa bu isteği geri çevirmeyerek hem annesinin sağlığı hem de Latife Hanım ile tanışması açısından Zübeyde Hanım'ı ikna eder ve onu İzmir'e gönderir.

Mustafa Kemal Paşa bu isteği geri çevirmeyerek hem annesinin sağlığı hem de Latife Hanım ile tanışması açısından Zübeyde Hanım'ı ikna eder ve onu İzmir'e gönderir.

Ancak Zübeyde Hanım oğlunun evlendiğini göremeden 14 Ocak 1923'te, 66 yaşında hayatını kaybeder. Zübeyde Hanım İstanbul’da da hasta olduğu bir sırada; daha önce vasiyetini hazırlatır ve kendisi öldükten sonra her sene ruhuna hatim okutmak için bağış yapmak istediğini söyler. Bu isteği ise Darüşşafaka'da gerçekleşir.

Atatürk'ün yaverlerinden Cevat Abbas Gürer Zübeyde Hanım için şunları söyler:

Atatürk'ün yaverlerinden Cevat Abbas Gürer Zübeyde Hanım için şunları söyler:

“Bayan Zübeyde de hasta yatağında olsa dahi büyük bir ihtimamla Atatürk’ü kabule hazırlanırdı. Saçlarını taratır, işlemeli başörtüsünü örter, … Oğlunu beklediği haberini gönderirdi.”

İçeriğin Devamı Aşağıda

Son döneminde onu canlı olarak görmüş olan Halide Edip Adıvar da Zübeyde Hanım’ı şu sözlerle anlatır:

Son döneminde onu canlı olarak görmüş olan Halide Edip Adıvar da Zübeyde Hanım’ı şu sözlerle anlatır:

“İhtiyar hanımın yüzü, ince, hareketli vücudu sıkılgan ifadesiyle, Mustafa Kemal Paşa’nın aynıydı. Yetmiş yaşında olmakla birlikte, süt gibi beyaz, pembe renkli cildinde bir tek buruşuk yoktu. Çok çabuk öfkelenir olmasına karşın koyu mavi gözlerinde ve ağzında bir şefkat duyulurdu. Beyaz entarisi, ütülü mendilleri, beyaz elleri büyükannemi hatırlatırdı. Tam Makedonyalı bir kadındı.”

Bu içerikler de ilginizi çekebilir:

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
55
22
3
2
2
0
0
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın