Üç Kez Saldırıya Uğrayıp Dünyanın En Gizemli Eserlerinden Olan Rembrandt Tablosu: Gece Devriyesi
Her hafta sanat dünyasından değerli bir eseri incelediğimiz köşemizde bu hafta Hollanda'nın en ünlü ressamlarından Rembrandt'ın 'Gece Devriyesi' tablosunu mercek altına alıyoruz. Tablonun başına gelenler, ilginç yaratılış hikayesi ve en ince gizli detayları için buyurun... 👇
Sanat dünyasına damgasını vurmuş birbirinden değerli binlerce eserden bir tanesini her hafta sizlerle mercek altına alıp en ince detaylarından ilginç hikayesine kadar işliyoruz bildiğiniz gibi…
Geçtiğimiz haftaki içeriğimizi şöyle bırakalım 👇
Bir de sanal müze turu ile Amsterdam’ın incisi Rijksmuseum’u gezmiştik beraber;
Bu hafta sizlerle Rijskmuseum’da muhtemelen en çok ilgi çeken tablo olan “Gece Devriyesi”ni inceleyeceğiz! 1642 yılında tablo üzerine yağlı boya ile yapılan eser, Hollanda’nın en ünlü Rembrandt van Rjin’e ait.
Rembrandt’ın kariyerinin zirvesindeyken çizdiği bu tablo gerçek hayatta oldukça büyük; görenleri hayran bırakan 363 cm x 437 cm boyutlarına sahip!
Hatta tablomuzun adı ressam Rembrandt tarafından verilmiyor, 18. yüzyılın sonlarına doğru iyice kalınlaşan vernik nedeniyle kararmaya başlayan eser insanlara gece vakti havası verdiği için bu ismi alıyor.
Eserin orijinal adı ise “Kaptan Frans Banninck Cocq’un Emri Altındaki II. Bölgenin Milis Ekibi” yani evet, bizce de “Gece Devriyesi” ismi çok daha makul. 😅
Şimdi isterseniz eserimizi yakından inceleyelim… Tabloya ilk baktığımız anda bir grup askeri muhafızın devriyedeki halini izlediğimizi görüyoruz.
Bu muhafızlar o dönem şehrin güvenliğini sağlamak için sokak sokak gezerek yangınları söndürüyor, hırsızları yakalıyor ve genel olarak şehre giriş çıkışı kontrol altında tutuyorlardı. Muhafızlar ayrıca Kraliyet Ailesi şehirden geçeceği veya kalabalık bir etkinlik gerçekleşeceği zaman mutlaka orada olarak olay çıkmasını engelliyorlardı.
Ressam Rembrandt aslında tabloya bakan kişilerin dikkatini bu kalabalığın içinde üç ana figür üzerine çekiyor.
Eserin orijinal adına ilham veren siyahlar içindeki kişi Kaptan Franz Banning Cocq, yanındaki daha kısa adam Teğmen Willem Van Ruytenburch ve sol merkezde arkaplanda yer alan küçük bir kız çocuğu.
Bu sarışın kız çocuğu figürü askeriyenin bir parçası değil, kendisi bir maskot. Tabloyu görenler bu kızın Rembrandt’ın rahmetli eşi Saskia veya bir melek olduğuna dair pek çok fikir ortaya sunuyorlar.
Ancak tek bildiğimiz, sarı elbisesi ve neredeyse ışık saçan kompozisyonu ile kendisinin epey önemli bir figür olduğu.
Biraz daha yaklaştığımızda elbisesine ayaklarından asılmış ölü bir tavuğun, barut ve silahla dolu bir de çantanın bağlı olduğunu görüyoruz.
Tablonun çıktığı dönem popülarite yakalamasının sebebi diğer Hollanda Barok dönemi eserlerine kıyasla askeri devriyelerin savaşmaya ve harekete geçmeye hazır halde resmedilmiş olması.
Eserde gördüğümüz her figür, Kaptan’ın emrine amade şekilde ağzından çıkacak olan komutları bekliyorlar. Bu nedenle tabloyu gören insanlar yoğun bir enerjinin resmedildiğini söylüyor.
👇
Askeri kıyafetlerin ne kadar ince detaylarla çizildiğini görüyor musunuz?
Gözünüzden muhtemelen kaçan bir detay daha var; resmin alt kısımlarında zamanla görünürlüğünü kaybeden bir köpek figürü de bulunuyor.
Eserimizin başlıca detaylarına baktığımız göre önemli bir bilginin altını çizelim: bu resim aslında askeri milis topluluğunun isteği üzerine parayla yapılıyor!
Ressam Rembrandt, o dönem bu tablosu için günümüzün parasıyla yaklaşık 726 euro kazanıyor. Hemen üzülmeyin, bu meblağa o dönem için kötü bir para değil.
Vernikten dolayı eserin karardığından ve bu ismi aldığından bahsetmiştik, bu vernik sayesinde eserin bıçaklı bir saldırıdan bile korunduğunu biliyor muydunuz?
Bunun ardından 1940’lı yıllarda Rijksmuseum yöneticileri eserdeki verniğin temizlenmesi kararı alıyor, restorasyonun ardından ortaya aydınlık bir tablo çıkıyor…
Ayrıca yıllar sonra araştırmacılar eseri özel teknoloji kullanarak tarayıp en altında tebeşir ile yapılan orijinal skeci keşfettiler! Bu skeç, Rembrandt’ın nasıl çalıştığına dair önemli izlenimler kazanmamızı sağladı.
Örneğin Rembrandt orijinal skeç için milis ekibinin giydiği şapkalara tüy eklemeyi planlamış ancak sonradan boyayla kapatmış üzerini.
Kaptan ve teğmenin arasına bir de kılıç eklemeyi düşünmüş ancak gördüğümüz üzere bu fikrinden vazgeçmiş.
Ayrıca eserimizin orijinal halinden bahsetmişken çok daha geniş olduğunu ancak 1715’te taşınırken Amsterdam Belediye Binası’nın kapısından geçmesi için üç tarafının zalimce kesildiğinden de bahsedelim.
Eserimiz incelemeye, ressamın selamıyla son verelim! Sık sık otoportresini çizen Rembrandt bu ünlü tabloya da kendisini gizleyerek sonsuza dek imza bırakmış.
Siz nasıl buldunuz bu tabloyu? Yorumlarda paylaşın!
Haftaya görüşmek üzere! 👋
Yorum Yazın