Kuş Cenneti'ne Sanayi Tehdidi
Manyas Kuş Cenneti sanayi tesislerinin tehdidi altında. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, itirazları dikkate alıp tesislerin yapılacağı alanı küçülttü ama endişe giderilebilmiş değil. Plana itiraz edenler bölgede turizm ve tarıma ağırlık verilmesini istiyor.
Balıkesir sınırları içerisinde bulunan Manyas Kuş Cenneti Milli Parkı, 256 türden yaklaşık üç milyon göçmen kuşa ev sahipliği yapıyor. Kuşların, yaz ve kış aylarındaki kıtalararası göç yolları üzerinde bulunuyor. Park, Avrupa Konseyi tarafından, çok iyi korunan ve kıta ölçeğinde değer taşıyan doğal alanlara verilen A sınıfı diplomaya sahip.
Ancak park, bugünlerde, Bandırma’ya bağlı Edincik, Şirinçavuş, Hıdırköy ve Bezirci mahallelerinin ortasındaki alana kurulması planlanan sanayi tesislerinin tehdidiyle karşı karşıya. Bunun nedeni, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlatılıp, Balıkesir Büyükşehir Belediyesi tarafından kabul edilen, Balıkesir-Çanakkale 1/100 bin ölçekli Çevre Düzeni Planı. Plana göre, 48 bin hektarlık alanda, kimya fabrikaları ve ana metal ihtisas organize sanayi bölgesi oluşturulması öngörüldü.
Bölgedeki arazi fiyatlarının bir anda dönüm başına 80-90 bin liraya çıkıp köylülerin arazilerini elden çıkarmaya başlamasına neden olan plan, tepkiyi ve dayanışmayı da beraberinde getirdi.
İtirazlar, eylemler yapıldı
Plana tepki gösterenler, Erdek Körfezi Dayanışma Platformu çatısı altında birleşti. Çeşitli etkinliklerle protesto edilen, yerel yönetimlerin görüşünün alınmadığına inanılan planla, bölgenin en önemli gelir kaynağı tarım ve turizmin yok edileceği, çevre ve canlı sağlığının olumsuz etkileneceği savunuldu.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı da çeşitli kurum, kuruluş ve vatandaşların itirazlarını değerlendirip planı revize etti. Sanayi tesisi ve depolama alanı kurulması planlanan alanı 48 bin hektardan 10 bin hektara düşürdü. Al Jazeera, çevre düzeni planının en çok tartışıldığı bölgeye gitti, tepki ve talepleri dinledi.
‘Plansız’ sanayileşme yapacaklar
Erdek Körfezi Dayanışma Platformu üyesi Kadir Dadan’a göre, yeni düzenlemenin de sorunu çözmediği görüşünde. 'Sanayi tesislerinden vazgeçilmedi' diyen Dadan, arsa satışlarına dikkat çekiyor:
“Şu an bölgede bir doğal gaz santrali var. Yeni tesisler için de zeytin ağaçlarının kesimi yapılıyor. Ne kadar düzenleme yapılsa da arsa satışları devam ediyor. Planlı değil plansız bir sanayileşme tehditi çıktı şimdide ortaya. Bölgenin, turizm, zeytincilik ve balıkçılığa dayalı bir ekonomisi var. Revize edilen alana inşa edilecek ağır metal işleyen tesislerle hem yüzeyden hem havadan kirlilik yaratılacak. Kuş Cenneti’nin de suyu buradaki tesislere çekilecek. O kadar firma suyu gölden çekince bir felaket ortaya çıkacak. Bölgede çeltik kalmayacak. Depremselliğin en yoğun olduğu bölgelerden birisi burası. Artan nüfus, kentselleşme ve sanayileşmeyle bölge yok olur. Doğadaki biyolojik çeşitlilik, SİT alanlarındaki tarihi yapılar da risk altında. Bölgenin sanayileşmeye ihtiyacı yok. Tarımsal bir gelişme olmalı ki, turizm de zarar görmesin”
Dadan, Erdek’in, Bursa ve İstanbul’da oturanlar için günübirlik nefes alma yeri olduğunu, sanayileşmeyle bu özelliğini kaybedip cazibesini yitireceğine inanıyor. Kamu eliyle bu bölgenin tarımsal araştırmalara ayrılması ise en büyük isteği.
“Risk daha da artacak”
Manyas Belediye Başkanı Tarcan Barcin, Marmara Denizi’ndeki poyraz rüzgarından en çok etkilecek yerin kuş cenneti olacağını söylüyor. Deniz kenarındaki fabrikaların yaratacağı hava kirliliğinin rüzgarla kuş cennetinin üzerini kaplayacağını, kuşların yaşam alanlarının yok olacağını vurguluyor.
“Kuş Cenneti, yılda 40 bin ziyaretçisi olan, nadide kuş türlerinin konakladığı, ürediği bir yer. Sürüngenlere de ev sahipliği yapıyor. Zaten, tüm önlemlere rağmen çevresindeki tavukhaneler nedeniyle gölde bir kirlenme söz konusu. Balık ölümleri yaşanıyor. Bunlar yaşanırken bölgedeki sanayileşmeyle risk daha da artacak. Sanayileşmeye karşı değiliz ancak daha kırsal alanlarda bu yapılmalı. Balya gibi daha müsait yerler var. Kuş Cenneti’ne sahip çıkmak hepimizin görevi”
“Çevreye duyarlı sanayinin destekçisiyiz”
Bandırma Kent Konseyi Başkanı Adil Levent Coşkun da, plandaki değişiklikleri olumlu ama yetersiz buluyor:
“Planın hazırlanma tarzi sorunludur. Halkın, yerel yönetimlerin görüşü alınmamıştır. Bu plan, doğal tarihi ve kültürel değerlerin koruma-kullanma dengesini sağlamaktan çok uzaktır. Önerilen sanayi alanı, tarımsal üretimin ve sulamanın yapıldığı bir bölgedir. Ağır metal faaliyetleriyle hastalıkların artacağı da kaçınılmaz bir gerçektir. Sanayiye karşı değiliz, denetimsiz sanayiye karşıyız. İsteğimiz, çevreye duyarlı, şeffaf, AB ölçeğinde üretim yapan sanayi. Ana metal organize sanayi termik santral barındıracağı için EPDK lisansı alacak, bu lisansla kamulaştırma hakkı elde edilecek önerilen alan yine büyüyecektir. Bölgedeki hassasiyetin, endişelerin dikkate alınmaması durumunda hukuki mücadeleye devam edeceğiz”
“Herşey plan notlarında gizli”
Bandırma Belediye Başkanı Dursun Mirza da, plandaki değişikliği seçim dönemine bağlıyor. Ona göre muhalefetin eleştirilerinin önüne geçmek için değişiklik yapıldı.
Mirza, arazilerin çoğunun satıldığını, alan firmaların da kimya, çelik, ağır metal fabrikaları olduğunu söylüyor:
'Plan notları var. Bir firmanın o bölgede 500 dönümün üzerinde arazisi varsa plan değişikliği yaptırabiliyor. Mevzi imar planıyla sanayiyeye dönüştürebiliyor. Herşey plan notlarında gizli. Bunlar ortaya çıktığında bölgenin geleceği belli olacak. Ama biz mücadelemizden ödün vermeyeceğiz”
Sanayiye karşı olmadıklarını, toprağın, suyun, havanın korunmasını istediklerini söyleyen Dursun Mirza, Bandırma Körfezi'ni hatırlatıyor:
'Marmara’nın tek mavi bayraklı körfezi Erdek. Yanıbaşındaki Bandırma Körfezi’nde, asit, gübre fabrikaları var. Hem havayı hem denizi kirletiyor. Kanser vakaları çok üstte. Aynı durumun Erdek Körfezi'nde yaşanmasını istemiyoruz”
Turaç Top, Al Jazeera Turk