Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Ankara Katliamı'nın Sembolü Olan O Fotoğrafın Acı Hikayesi
Cumhuriyet tarihinin en büyük terör saldırısının simgesi haline gelen fotoğrafta yer alan kişi İzzettin Çevik, katliamda kızını ve kız kardeşini kaybetti. Fotoğrafta sarıldığı eşini de yaralı olarak Ankara’da bırakan acılı öğretmen, kızı ve kız kardeşini uğurlamak için Suruç’un yolunu tuttu. Konuşmak istemeyen ve kısa açıklamalarla yetinen İzzettin öğretmen fotoğrafının tüm gazete manşetlerinde yer almasına tek cümlelik yorumu ise şöyle: “Acılarımızla mı manşet olacaktık?”
Barış talebiyle yapılan mitinge katılmak için Türkiye’nin dört bir yanından Ankara’ya gelen binlerce kişinin ortasında patlatılan bombalar, geride büyük trajediler bıraktı. Ankara'da resmi rakamlara göre 97 kişinin hayatını kaybettiği terör saldırısında, olaydan hemen sonra objektiflete yansıyan fotoğrafların tamamı ayrı bir dramı anlatıyor. Katliamın simgelerinden birisi ise saldırıdan hemen sonra feryat eden kadın ile o kadını sarılarak teselli etmeye çalışan, yaşadığı büyük acı ve şok, uzağa diktiği gözlerine yansıyan adamın fotoğrafı oldu.
'Kanseri yendi bombaya yenildi’
İşte o fotoğrafın acı öyküsü bugün basına yansıdı.
Milliyet'ten Gökçer Tahincioğlu ve Ünal Çam'ın haberine göre, yaşanan acıyı özetleyen o fotoğraf karesindeki isimler öğretmen İzzettin Çevik ve HDP Ankara 2. Bölge 9. sıra milletvekili adayı ve iktisatçı eşi Hatice Çevik.
Suruçlu Çevik ailesinin 9 çocuğundan biri olan İzzettin Çevik’in 4 yıldır memleketinde öğretmenlik yapıyor, engelliler okulunda görevini sürdürüyor.
Ailesinin ve arkadaşlarının verdiği bilgilere göre, Şanlıurfa’da ‘İzzettin Hoca’ olarak tanınan Çevik, üniversite yıllarından bu yana toplumsal olaylara olan duyarlılığı ile biliniyor. Ticaretle uğraşan kardeşlerinden farklı olarak ideali olan öğretmenliğe yönelen ve öğretmenliğe başladıktan sonra da Eğitim-Sen’e üye olarak, sendikanın etkinliklerine katılan Çevik, ailesiyle birlikte barış talebini dile getirmek için önceki gün Ankara’ya geldi. Eğitim-Sen Şanlıurfa Şubesi’nin Ankara’ya gelen heyetinde Çevik’le birlikte eşi Hatice Çevik ve kardeşi Nilgün Çevik de vardı.
Çevik ailesinin Ankara ziyaretinin amacı sadece miting değildi. İzzettin Çevik hem Ankara’da yaşayan diğer kardeşleriyle görüşmek, hem de kanser hastası olan ve kanseri büyük ölçüde yenen Suruç’tan birlikte geldiği kız kardeşi Nilgün Çevik’i doktor muayenesine götürmek niyetindeydi.
Hürriyet'ten Mesut Hasan Benli'nin verdiği bilgiye göre, Çevik, Ankara’daki mitinge eşi Hatice Çevik ve kızkardeşi Nilgün Çevik’le birlikte gitti.
Lise ve ortakokulda okuyan iki çocuğu ise Şanlıurfa’da kaldı. Atılım Üniversitesi İnşaat Fakültesi son sınıfta okuyan kızı Başak Sidar Çevik’in de yanlarına gelmesiyle birlikte Ankara Garı önündeki beklemeye başladılar. Şiddetli patlama hemen yanlarında meydana geldi. Patlamaya en yakın noktada kızı Başak Sidar ile kızkardeşi Nilgün Çevik vardı. Her ikisi de hayatını kaybetti. Yanındaki eşi Hatice Çevik gözünden yaralandı. Kendisi canlı bomba saldırısından ufak tefek yaralarla kurtuldu.
İlk olarak eşi Hatice Çevik’e sarıldı. İşte o an çekilen fotoğraf karesi, dehşetin görüntüsü olarak hafızalara kazındı. Barış için çıktıkları Ankara yolculuklarından geriye, izleri silinmeyecek acılar ve o acıların simgesi haline gelen o fotoğraf kaldı.
Hürriyet ve Milliyet gazetesine kısa bir açıklamada bulunan Çevik “Kızım Atılım Üniversitesi 4. sınıfta okuyordu. Buluşma noktasında beklerken kızım yanımıza geldi. Sonra alana girdik. Birilerine güveniyorduk. Barış diyorduk, başka bir şey demiyorduk. Sadece barış... Onlar da Ankara’nın göbeğinde bizlere bunları yaptılar. Acımız çok büyük. Tek istediğim şey şimdi canlarımızı toprağa vermek. Eşim şu an hastanede tedavi altında, başka bir şey söylemek istemiyorum.”
Konuşamadığını, cümle kuramadığını ifade eden İzzettin Çevik, tek mesaj vereceğini belirterek, “Sadece şunu söyleyebiliyorum, barışın bedelinin bu kadar ağır ve acı olmaması gerekirdi” diye konuştu.
Cumhuriyet gazetesinin Arkadaşı aracılığıyla “manşetlere tepkisi ne oldu” sorusuna ise tek cümlelik yanıt iletti: “Acılarımızla mı manşet olacaktık…”
Kaynaklar: Milliyet, Hürriyet ve Cumhuriyet