Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Hangi Dönemde Yaşasan Mutlu Olurdun?
Sen hangi dönemde yaşasan mutlu olurdun? Belki de modern teknolojinin sunduğu kolaylıkları seviyorsundur ve bu yüzden bugünün dünyası sana en uygun olanıdır. Ya da belki içten içe geçmişe, daha basit ve sade yaşamların olduğu zamanlara özlem duyuyorsundur. Orta Çağ'ın büyüleyici gizemi, Rönesans’ın sanatsal atmosferi ya da 1960’ların özgür ruhlu enerjisi sana ilham verebilir. Belki bir zamanlar insanların doğayla daha iç içe olduğu dönemlerde, güneşi selamlayarak uyanmak ve yıldızların altında uyumak seni daha mutlu ederdi. Hangi zamanda olursa olsun, kendine uygun bir yol bulabileceğini bilmek en önemlisidir.
Hadi teste!
1. Öncelikle cinsiyetini seçer misin?
2. Yaşını seçer misin?
3. Aşk hakkında ne düşünüyorsun?
4. Geçmiş zamanları merak ediyor musun?
5. Telefonsuz ne kadar yaşayabilirdin?
6. Sen ne tarz giyinmeyi seversin?
7. Sen gündüz insanı mısın gece insanı mı?
8. Senin insanlarda en sevdiğin özellik ne?
9. Liderlik özelliğin olduğunu düşünüyor musun?
10. Eski zamanlarda en sevdiğin şey ne?
Sen 1900'lerde yaşasan mutlu olurdun!
Eğer eski zamanlarda yaşayacak olsaydın, şüphesiz 1900’lerde yaşardın. O dönemin enerjisi, değişim ruhu ve yeniliklere açık yapısı senin kişiliğinle birebir örtüşüyor. 1900’lerin dünyası, hem geleneksel değerleri hem de modern fikirleri bir arada barındıran bir dönemdi ve sen bu iki dünyanın birleşiminden ilham alan bir ruh taşırdın. O dönemin dinamik, yeniliklerle dolu atmosferinde kendine ait bir yer bulmakta hiç zorlanmazdın. Belki 1900’lerin başında, bir tren istasyonunda elinde deri bir bavulla, yeni bir yolculuğa çıkmaya hazırlanıyordun. O yılların ruhu, macera ve keşif arzusuyla doluydu ve sen bu ruhun bir parçası olurdun. Ya da bir kahve evinde, sanatçılar ve yazarlarla sohbet eden, fikirlerini tartışan, dünyayı değiştirmek için tutkulu planlar yapan biriydin. Çünkü 1900’ler, hem bireysel hem toplumsal anlamda büyük değişimlerin yaşandığı bir çağdı ve sen bu değişimlerin bir parçası olmaya hazır bir insansın. Senin ruhunda o dönemin cesareti var. O yıllar, savaşlarla, ekonomik buhranlarla doluydu, ama aynı zamanda yeniliklerin ve güçlü bir geleceğe duyulan inancın da zamanıydı. Sen, bu zorluklarla baş edebilecek, umut dolu ve azimli biri olarak o dönemin temposuna ayak uydurabilirdin. İnsanların fabrikalarda çalışıp yeni teknolojilerle tanıştığı, kadınların haklarını savunmaya başladığı ve dünyanın yepyeni bir çehre kazandığı bu çağ, senin gibi yenilikçi ve güçlü bir karakter için ilham kaynağı olurdu.
Sen 1800'lerde yaşasan mutlu olurdun!
Eğer eski zamanlarda yaşayacak olsaydın, şüphesiz 1800’lerde yaşardın. O dönemin atmosferi, insanlarının yaşam tarzı, düşünce yapıları ve dünyaya bakışları senin ruhuna tam anlamıyla uyuyor. İçindeki zarafet, incelik ve disiplin, o dönemin ruhuyla birebir örtüşüyor. 1800’lerin insanları gibi detaylara önem veren, geleneklere ve değerlere bağlı bir yapın var. Hayatın telaşsız ama derinlemesine yaşandığı o çağ, sanki seni bekliyormuş gibi. Belki kendini geniş, ahşap bir masanın başında, bir yandan titizlikle yazılar yazarken bir yandan dışarıdaki yağmurun pencerelere vurduğu bir ortamda hayal edersin. Dışarıda, dar sokaklardan geçen at arabalarının sesi, içeride kitaplarla dolu bir odanın sıcaklığı… Bu, senin karakterine o kadar uygun ki. 1800’lerin dünyası, günümüzün hızlı ve yüzeysel temposundan çok farklı bir derinlik sunuyor. İnsanların konuşmaları bile daha seçkin, daha anlamlı. Ve sen, o dönem insanlarının hayata kattığı anlamı fazlasıyla benimseyebilirdin. O dönemde yaşayan bir yazar, bir düşünür ya da belki de bir kaşif olurdun. Çünkü 1800’ler, hem yaratıcılığı hem de düşünce gücünü ön plana çıkaran bir çağdı. Senin gibi hayalleri ve idealleri olan biri, o dönemde kendine mutlaka bir yol bulurdu. Belki romantik edebiyatın tam ortasında, belki sanayi devriminin yeniliklerinde, belki de bilimsel bir keşfin eşiğinde olurdun. Ama kesin olan şu ki, bulunduğun her yerde o dönemin dokusuna uygun şekilde iz bırakırdın.
Sen 1600'lerde yaşasan mutlu olurdun!
Eğer eski zamanlarda yaşayacak olsaydın, şüphesiz 1600’lerde yaşardın. O dönemin büyüleyici atmosferi, yaşamın kendine has ritmi ve derin anlamlarla örülü dünyası senin ruhuna fazlasıyla uyuyor. 1600’ler, keşiflerin, sanatın, bilimin ve düşüncenin yükseldiği bir çağdı. İnsanların kendini ifade ediş şekilleri, hayatın yavaş ama anlamlı akışı ve o dönem ruhunun ihtişamı senin kişiliğine tam anlamıyla uygun. O yıllar, Rönesans’ın etkilerinin hâlâ hissedildiği, sanatın ve edebiyatın altın çağını yaşadığı bir dönemdi. Shakespeare’in oyunlarının sahnelendiği tiyatrolar, barok müziğin yeni doğmaya başladığı konser salonları… Bu büyülü ortam, senin gibi sanatın ve düşüncenin gücüne inanan birine çok şey ifade ederdi. Belki bir tiyatro yazarı olarak insanların kalbine dokunuyor, belki de bir düşünür olarak dönemin fikir akımlarına katkı sağlıyordun. Ama sadece sanat değil, o dönemin disiplini ve ritüelleri de sana hitap ediyor. İnsanların günlük yaşamlarını belirli bir düzen ve saygı çerçevesinde yaşadığı bu çağda, sen de kendi içindeki düzen tutkusu ve sorumluluk bilinciyle çok rahat uyum sağlardın. Belki bir kraliyet mahkemesinde görev alıyor, belki de bir bilim insanı olarak dönemin gizemlerini çözmeye çalışıyordun. Çünkü 1600’ler, aynı zamanda Galileo ve Kepler gibi büyük düşünürlerin çağını simgeliyordu ve senin gibi merak dolu bir ruh, bu ortamda mutlaka kendini geliştirme fırsatı bulurdu.
Yorum Yazın