onedio
Görüş Bildir
article/comments
article/share
Haberler
Evinden Çalışarak Çizerlik ve Tasarım Sanatını İcra Edenlerin İllallah Ettiği 12 Durum

Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!

category/test-white Test
category/gundem-white Gündem
category/magazin-white Magazin
category/video-white Video

Evinden Çalışarak Çizerlik ve Tasarım Sanatını İcra Edenlerin İllallah Ettiği 12 Durum

Rıza Türker
09.08.2016 - 15:47

Elbette saydığımız ve sayacağımız ne varsa, tasarım ya da sanatın başka bir dalını, freelance olarak icra eden diğer arkadaşların yüreğini sızlatacaktır. Lakin ilk yazım ile uyumlu olması açısından size bu rahatsız edici halleri, çizerlik üzerinden anlatmayı uygun gördüm.

İlk yazıyı okumamış olanları şuraya alıyoruz.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

1. Gelecektin gelmez oldun, hâlimi hiç sormaz oldun...

1. Gelecektin gelmez oldun, hâlimi hiç sormaz oldun...

Her şey bir maille ya da telefon görüşmesi ile başlar. Şartlar konuşulur, ortak paydada buluşulur, hatta bir çay içilir belki...  'Biz size acilen tüm bilgileri göndereceğiz.' der karşı taraf, ama hiç de acele etmez...

Başlangıçta 5-10 dakikada bir karşılıklı mailler atılır, hızlı geri dönüşler yapılır sorularınıza... Ta ki siz, işe başlayana kadar. 

İlk eskizi gönderdikten sonra, 'Ekibimizle görüşüp hemen geri dönüş yapacağız.' diye bir mail gelir. Beklemeye başlarsınız. Sevgilisiyle kavga edip o sessizliği yaşayanlar bilir; hemen hemen aynı histir böyle anlarda hissettiğimiz. 

Sonunda dayanamayıp 'Durum nedir?' diye mail atarsınız. Bir saat sonra, 'Gerekli brief'i vereceğiz birazdan.' şeklinde cevap gelir. Beklersiniz. Saatler ve hatta günler geçer... Ne başka işe başlayabilir ne de başka bir şeye odaklanabilirsiniz bu esnada. 

Ve dilinize bir şarkı dolanır; 'Brief-timal daha var, o da ölmek mi dersin?'

Bilgisayar başında beklerken, 50 sene yaşlanırsınız...

2. "Piyasadan yüklü bir alacağım var abi..."

2. "Piyasadan yüklü bir alacağım var abi..."

İster sözleşme imzalayın, ister avucunuza tükürüp el sıkışın; iş ödemeye geldiğinde problem yaşamamak bir hayli zordur. Sizin de ödemeniz gereken faturalarınız, kiranız olduğunu ya da en basitinden yemek yemeniz gerektiğini unutan işverenler yüzünden sürekli mahcup duruma düşersiniz. 

Normalde, alacaklınız karşınıza dikilince 'Falanca gün ödeme gelecek, o güne kadar mühlet ver.' dersiniz, olay biter ama freelance çizerlik yapıyorsanız, böyle bir cümle sarf etmeniz sadece alacaklının gözünde yalancı konumuna düşmenize ve herifin size iyice kıl olmasına neden olur.

'Ya vallahi bugün yatması lazımdı, bi' sorun olmuş herhalde...' en sık kurduğunuz cümlelerden biridir maalesef.

3. "Hem bizim için çalışma şerefine ulaşıyorsun, hem de laf ediyorsun!"

3. "Hem bizim için çalışma şerefine ulaşıyorsun, hem de laf ediyorsun!"

Kimi zaman 'Sen bu işi bedavaya yap, sonra ne işler gelecek buradan!', kimi zamansa 'Ya para mı önemli, isminin duyulması mı?' gibi cümlelerle ve 'Zaten senin için iki dakikalık iş, geleceğe yatırım gibi düşün.' şeklindeki gazlamalarla eşe-dosta-tanıdığa; bazen bir ünlüye ya da büyük bir firmaya iş yapmayı kabul edersiniz. (bkz. akıl tutulması)

Karşı taraf rica-minnet iş yaptığınızı görmez, başkasının binlerce lira ödediği işi bedavaya getirdiğini fark etmez ve cebinize hayrına milyonlar sıkıştırmış gibi davranır. Kibarlık, etik falan hak getire.

'Yarına bitsin bu iş.', 'Şurayı düzeltmiştin ya ondan vazgeçtik, burayı düzelt.' gibi emir cümleleri kurar. Aynı adam, işi yapmanızın üstünden 5 sene geçtiğinde bile mesaj atıp, sanki her yerde çalışmaları yanınızda gezdiriyormuşsunuz gibi 'Bana işin PSD'si lazım. Gönderiver.' diyecek kadar ileri gidebilir. 

Kitap sözleşmelerinde yer alan 'sınırsız süre için düzeltme yapmayı kabul etme' şıkkından bahsetmiyorum bile...

4. "Bana sen lazımsın..."

4. "Bana sen lazımsın..."

Her freelance çizer, hayatında en az bir defa, acil proje daveti almıştır. 'Almadım.' diyenin de henüz yaşı gelmemiş demektir. 

-Merhaba Toygarcan Bey... Biz sosyal yardım amaçlı bir sergi açmayı düşünüyoruz ve bu projemizde olmazsa olmaz dediğimiz kişi sizsiniz. Ufak tefek bir karalamayla dahi olsa katılmanızı rica ediyoruz.

+Tabii ki. Ne zaman olacak sergi?

-Yarın.

Hadi bakalım, sıkıysa 'Olmaz.' deyin... Sosyal sorumluluk projesinden kaçan çizer etiketi, bir ömür alnınıza yapışıyor mu yapışmıyor mu?

5. "Pardon, kime bakmıştınız? Ha onlar taşındı buradan..."

5. "Pardon, kime bakmıştınız? Ha onlar taşındı buradan..."

Tepenize çöreklenip, işin acilen yetişmesi gerektiğini söyleyen; gece-gündüz demeden telefonla, maille hal hatır soran, 'Nasıl gidiyor iş?' diye merak edip ilgilenen işveren, mesele ödeme olunca yavaş yavaş ortadan kaybolur. 

Biraz sıkıştırınca, 'Hallediyoruz.' der... 'Bankada bir problem olmuş.' der... 'Şimdi yolladım arkadaşı, banka kapanmış ama.' der... Sonra o hazırdaki para ne hikmetse kaybolur, 'Biz de ödemeleri alamadık piyasadan. Bi' toplasak ilk iş göndereceğiz.' der... 'E hani para hazırdı?' diye sorarsınız, bu sefer iş hakarete döner. 'Gerçek İslam... Pardon, gerçek profesyonellik bu değil! Böyle yaparsanız piyasada işiniz zor.' der. 

Biraz daha inatlaşırsanız, adamın parayı hiç göndermeyeceğinden korkarsınız. Zira eliniz sıkışıktır. Razı gelir, beklemeye başlarsınız. Bu sırada da muhatap olduğunuz kişinin kademesi iyice düşer. Patronla girilen diyalog, çaycıdan 'iddaa tüyosu' almakla sonlanır.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

6. "Aaa sen yaşıyor muydun ya?"

6. "Aaa sen yaşıyor muydun ya?"

Bir işverene göre, işveren her zaman haklıdır. Parayı verdiği için düdüğü çalmasında hiçbir sakınca yoktur. Sizi satın aldığına olan inancı tamdır. Bu yüzden de bir hayatınızın olduğu gerçeğiyle yüzleşmek istemez. 

Çizer uyumaz. Çizer acıkmaz. Çizer hasta olmaz! Kendisi hafta sonu çalışmasa bile çizerin hafta sonu, düğünü, bayramı yoktur. Bir mekanda kahvesinin gelmesini beklerken sıkıntıdan sizi arayıp 'Nasıl gidiyor bizim iş?' diye sorabilir. 'A Bey/ B Hanım, bu hafta sonu evleneceğimi söylemiştim hatırlarsanız...' dediğinizde şöyle bir cevap gelmesi olasıdır:  'E düğün akşam değil mi?' 

2005-2014 yılları arasında, ailem el ele yeni yıla girerken, ben bilgisayar başında iş yetiştirmekteydim. Kız kardeşimin düğününün yarısına kadar evdeydim ve iş yetiştiriyordum. O yüzden yukarıdaki tipleri uydurduğumu ya da abarttığımı düşünmeyin.

7. "Abi bize bi çizim be" a.k.a "bul birini, aldır, ne var?"

7. "Abi bize bi çizim be" a.k.a "bul birini, aldır, ne var?"

Bin bir rica ile sizden iş kapmayı başaran irili ufaklı mecmualar, nadiren size örnek gönderir. Bunun dışında iş başa düşer, mecmuayı arayıp bulmak zorunda kalırsınız. Tabii şanslıysanız ve 'Ya biz bastık dergiyi, haberiniz olsun.' diye bir bilgilendirme yapılmışsa... 

Bazı lokal dergileri bulmanız ise imkansızdır ve basıldığı şehirdeki tanıdıkları devreye sokmanız gerekir. Üstüne bir de kargo beklemek durumunda kalırsınız. Benden tavsiye, iyi niyet gösterip 'Gençlere destek olmak lazım.' demeyin. Amatör dergiyse, amatör bir ücret en olmadı 4-5 tane baskı örneği talep edin. 

İşin ciddiyetinin farkına varmaları ve profesyonel bir tavır takınmaları adına, daha önemli bir katkıda bulunmuş olursunuz. Zira yalvar yakar alınan işlerle ayakta kalmaya çalışan ve ne yazık ki yakında topu dikecek çok fazla yayın var. Ve bu ay onlar için en kral çizer sensen, sonraki ay bir başkası... 

'Hfff kndmi kllanlmş hssdyrm .s.s'

8. Durulacak zaman değil!

8. Durulacak zaman değil!

Çizer milletinin büyük çoğunluğu; sırt, bel ve boyun ağrısından muzdariptir. Gözler büyük oranda ayvayı yemiş, psikolojiler ise yerle yeksan olmuştur. Bunun dışında pek bilinmese de biz de grip, nezle gibi hastalıkların pençesine düşebiliriz. Lakin ne demiştik? Çizer uyumaz! Çizer üşümez! Hasta olmaz! Sakatlık nedir bilmez!

Ha oldu ki hastalandınız... Hiç fark etmez. Sonuçta oturarak çalışıyorsunuz değil mi? 'Çok hastayım. Bir kaç gün gecikecek sizin iş.' dediğinizde, karşı taraf size babaanneden kalma tarifleri verir, bir eczacı edasıyla almanız gereken ilaçları sıralar. Sanmayın ki sizi düşündüğünden... 'Ya bir saat falan uyu. Uyan. Dinlene dinlene halledersin. Zaten çok da bir şeyi kalmadı.' gibi ılımlı yaklaşımlarla sizi çalıştırmaya devam etme isteği içindedir müşteriniz.

E bu resmen şereflessness değil midir?

9. Kendin olma başkası ol, böyle çok daha güzelsin...

9. Kendin olma başkası ol, böyle çok daha güzelsin...

Açık ara başımıza gelen en garip durumlardan biri... Ülkece her şeyin çakmasına meraklı olduğumuzdan sanırım, sanat kürek işlerinde de bu tavırda olmamız beklenmekte... Bir sabah kalktığınızda mailinizde şöyle bir şeyle karşılaşabilirsiniz.

'Merhaba Fatmasu Hanım. İşlerinize öyle böyle bayılmıyoruz. Pırt Yayınları olarak komple hastayız size. Ben mesela çizimlerinizden oluşan bir kolajla kaplattım sırtımı, o derece. Ve bir sonraki çocuk kitabımızda bizimle çalışmanızı istiyoruz. Çünkü çizgileriniz inanılmaz süper. '

Karşılıklı bir kaç kelamın ardından; anlaşmaya vardığınız an, şöyle bir brief maili gelir.

'Şimdi, hikayemiz 4-5 yaşlarında, tuvalete gitmekten korkan bir çocuğu anlatacak. Biz çocuk için bir tip düşündük (ekte var)... Bu çocuğun bir de dedesi var tonton. (onun da örnek görselini ekledik) Aşağı yukarı 15 çizim olacak kitapta. Ama renk ve tarz olarak Vedat Kirkin'in işleri gibi olsun istiyoruz.'

E hani senin çizimine, kendine özgün tarzına hastaydı bunlar? Neden başkası gibi çizmeni istiyorlar ki? 

Böyle anlarda artık parasızlıktan mıdır nedir bi' deli cesareti geliyor insana. 'Çizerim ya ben de öyle, ne var?' diyebiliyorsun. Büyük hata. Zira bir kere yaptın mı artık kendin olamıyorsun. 

Lanet olası para...

10. Beyin göçüne giriş 101

10. Beyin göçüne giriş 101

Hem yurt içine hem yurt dışına iş yapanlarımızın iyi bildiği bir durumdur. Yurt dışından freelance iş gönderecek kişilerde güzel bir samimiyet ya da farklı bir kibarlık mevcuttur. Ülkemizde ise tabiri caizse 'birlikte postal bağlamış' tavrı hakimdir.

Yurt dışı müşterisi:

'Sayın Türker; (Soy adla hitap ediyor canına yandığım) İşlerinizi İnternet üzerinde gördüm ve birlikte çalışıp çalışamayacağımızı öğrenmek istedim. Şöyle şöyle bir işim var ve ayırdığım bütçe bu kadar. Olumlu ya da olumsuz geri dönüşünüzü bekliyorum. Başarılarınızın devamını dilerim.'

Yurt içi müşterisi:

Önce facebook/twitter/instagram mesajı: 'Beni bi' arasana. Numaram 0900 900 90 90'

'Hayırdır? Neden aramam gerekiyor?' şeklindeki cevabınıza binaen gönderilen mesaj: 'İş var. İstemiyorsan başkasına da giderim.'

'Bu işler telefonda olmaz öyle. Mail atarak gerekli bilgileri, isteğinizi, bütçenizi belirtirseniz sevinirim.' şeklindeki cevabınıza binaen gelen mesaj: 'Ya sen de amma nazlandın. Para kazanmak istemiyorsan söyle.'

Bir süre sessizliğin ardından, o mail paşa paşa gelir. İçerik aşağı yukarı şöyledir.

'Şimdi bak. Bizim amca oğlunun internet cafesinin camına bi' çizim istiyoruz. Kartal olacak. Klavye tutacak ağzında. Pençesinin birinde gül olacak, kan damlayacak, o da süzülüp alttaki kuru kafayı kırmızıya boyamış olacak. Yapar mısın? Yaparsan kaça yaparsın?'

Topla tası tarağı, kaç git bu diyardan...

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

11. Sarah Connor sen misin?

11. Sarah Connor sen misin?

Bazen, bünyelerindeki dostlarımızı konkur sevdası ile uykusuz bırakan ajanslar 'Dur bu projeye bir de freelance illüstratör dahil edelim.' der... Ya da hastalık, cenaze, düğün, bayram dinlemeyen işveren 'Falanca güne yetişmesi lazım.' diye sıkıştırır... En olmadı, o ay biraz fazla para lazımdır ve bulduğumuz her boşluğa irili ufaklı işler sıkıştırmak zorunda kalırız. 

İşten kafayı kaldırıp iki dakika soluklanma fırsatı bulup, sosyal medyadaki ahbapların 'Pazartesi Sendromu' temalı yakınmalarını gördüğümüzde ise kafamızda tek bir cümle dönmektedir. 'Pazartesi oldu mu ya? Çarşamba değil miydi bugün?'

12. Aranan kan bulundu...

12. Aranan kan bulundu...

Çevrenizdeki hemen herkesin, istisnasız bir projesi vardır ve ne tesadüftür ki bu mükemmel (!) ve devrim yaratacak, çok para getirecek proje için bir çizer lazımdır. Bilin bakalım bu çizerin kim olması uygun görülmüştür? Kafa dinleyeyim diye gittiğiniz bir mekanda, size hiç de ilgi çekici olmayan projesini büyük bir hevesle anlatan ve kendini pür dikkat dinlemenizi bekleyen bir insanın yaşattığı sıkıntıyı bilirsiniz değil mi?

'Bak süper bi' fikir var bende. Şimdi bu Ninja Kaplumbağalar var ya onları Türk yapacağız. Pizza yerine lahmacun yiyecekler. Ninja değiller bu arada, pehlivanlar ve de kaplumbağa yerine horoz düşünüyorum. Bak sen bunu çiz, yeminle her yere satarız. Acayip bir iş olur. Çizebilsem ben kendim çizeceğim de sen daha iyi çizersin diye sana teklif ediyorum.'

Bonus: X eşit değildir Y

Bonus: X eşit değildir Y

Çizer misiniz? Gündemin sürekli çalkantıda olduğu bir devirde mi yaşıyorsunuz? Toplumu etkileyen olaylar karşısında işten güçten fırsat bulup bir şeyler mi karalıyorsunuz?

Tebrikler! Artık siz de 'X için çizdin Y için çizmedin'ci zihniyetin hedefleri arasındasınız ki kendilerinin klavye tuşlarının arasında biriken toz ve pisliğin yarattığı yeni bir canlı türü olduğuna inanmaktayım.

Mottosu 'Ona üzülüyorsun da buna niye üzülmüyorsun?' olan bu mahlukata da verilecek tek bir cevap var.

'Çünkü eşeğin .......... dolayı.'

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Reklam
category/eglence BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
116
33
16
7
6
2
2
Yorumlar Aşağıda
Reklam
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın
Alperto

Freelance olmak her şeyde kötü... Fotoğrafçılıkta da içeriktekileri yaşıyoruz lanet girsin...

Hüseyin Can

5. Maddeden sonra okumadım bile. Yahu terbiyesizlik yapmanın lüzumu ne şimdi? Her şeyde bir şekilde İslam'a yönelik şeyler söylemek bir şekilde dini araya ka... Devamını Gör

Pasif Kullanıcı

tam evde cizim yaparken denk gelmesi de fazlaca manidar :)