Nükleer savaş sonrası totaliter İngiltere'de geçen film, 'V' olarak bilinen ve Guy Fawkes maskesini yüzünden asla çıkarmayan bir adamın (Hugo Weaving), fena halde Thatcher yönetimini anımsatan, vatandaşlarının üzerinde zulüm, baskı ve korkutma yoluyla kontrol kuran bir devlete karşı açtığı tek kişilik savaş üzerine. Başlarda modern süper kahramanlara benzer V, gölgelerin altından maskesiyle belirir ve Evey isimli genç bir kızın (Natalie Portman) hayatını kurtarır. Ama süper kahraman benzerliği bu noktada sona erer, çünkü aynı gece parlamento binası patlar ve V, gururla patlamanın sorumluluğunu üstüne alır. Bu patlama sonuncu da olmayacaktır, daha büyük bir planı vardır. Geçmişte, V'nin henüz bir adı ve yüzü varken, devlet onu hapsetmiş, işkence etmiş, üzerinde deneyler yapmıştır, ve aslında ona eskiden bunları yapanları tek tek öldürürken V'nin tek istediği, faşist yönetimi devirmek ve halkı, kendi kendini yönetmek için ikna edebilmektir. Evey V'nin geçmişini öğrenirken yavaş yavaş kendi ideallerini de keşfetmeye başlar ve V. faşist yönetimi devirmek, halka özgürlük ve adalet getirmek için uğraşırken, ona beklenmedik bir yandaş olur.
Wachowski Biraderlerin senaryolaştırıp beyazperdeye uyarladıkları çizgi roman serisinin yazarı olan Alan Moore filmin son halini o kadar beğenmemiş, öyle bir nefret edilesi bulmuş ki, isminin filmin künyesinden kaldırılmasını, kendisiyle hiçbir ilişiği kalmamasını istemiş - filmin IMDb'deki sayfasında yazarlar arasında adı görünmüyor mesela. Yazarın kendi eserinin ne halde geldiğiyle ilgili görüşlerini sorgulamak bana düşmez tabii ki ama, ne kötü uyarlamalar görmüş birisi olarak, V for Vendetta'nın hiç mi hiç fena olmayan bir uyarlama olduğunu düşünüyorum, hikayeden temel olarak ayrıldığı çok fazla yer olsa da, farklı ama şahane bir film çıkmış ortaya. (Şimdi Wikipedia'ya baktım da, yanlış biliyormuşum, V for Vendetta'dan önceki birkaç çizgiromanının uyarlamasından nefret etmiş Moore, V for Vendetta'nın ve Watchmen'in filmleriniyse izlememiş bile, reddediyormuş izlemeyi. İlginç, yani öykülerinin Hollywood filmlerine dönüşmesi ve değişmesiyle ilgili sorunları olması sonuna kadar anlaşılır bir şey tabii ki ama, o zaman baştan niçin satıyor haklarını acaba?)
Öykünün bana kalırsa en önemli özelliği, kahramanının, hükümet tarafından terörist olarak damgalanan bir devrimci olması. Zorba hükümetle savaşan, idealleri uğruna binaları bombalayıp insanları öldürmekten çekinmeyen 'iyi adam'lara pek rastlanmıyor genelde filmlerde. Moore'un filmin uyarlandığı çizgiromanda sorguladığı da bu zaten; halkı bilinçlendirmek adına yapılan terör, kahramanlık olarak kabul edilebilir mi?