Görüş Bildir

Virüs Haberleri

Virüs ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Virüs ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

Popüler İçerikler

Buzuldan Dev Virüs Çıktı
Sibirya’da buzulların içinde keşfedilen 30 bin yaşındaki virüs, şimdiye dek bulunanların en büyüğü. Buzulların erimesiyle, daha fazla ‘uyuyan’ virüsün ortaya çıkmasından endişe ediliyor. Amerika Birleşik Devletleri Ulusal Bilim Akademisi Dergisi (PNAS), Sibirya buzullarında hacim olarak dünyanın en büyük virüsünün bulunduğunu açıkladı. Devasa boyuna rağmen bu virüs insana zarar vermiyor. Keşfi gerçekleştiren Fransız ve Rus araştırmacılar, 1.5 mikrometrelik (1000 mikrometre = 1 milimetre) devasa boyutu ve kavanoza benzeyen şekli nedeniyle Antik Yunanca'da 'büyük kavanoz' anlamına gelen Pithovirus ismini verdi. Yapısal olarak Pandora virüsüne benzediği açıklanan Pithovirus, tek hücreli (amip) canlıların olduğu bir kaba konarak gözlendi. Virüs, kısa sürede amiplere bulaştı. 30 bin yıl buzlar arasında bekleyen virüsün hayatta kalması, küresel ısınmayla eriyen buzullardan çıkabilecek başka virüslerin tehlikeli olma ihtimalini düşünen araştırmacıları endişelendiriyor. Virüsler, canlıların hücrelerine çeşitli yollarla girerek kendilerini sınırsız sayıda yeniden üreten ve girdiği hücreyi yok eden varlıklar. Kendi başlarına kaldıklarındaysa tamamen hareketsizler. Bu nedenle ‘canlı’ sayılmıyorlar. Kaynak PNAS
Siber Saldırıdan Korunmanın Yolları
1.Akıllı telefon şifrenizin hatırlanması kolay mı? Değiştirin!Akıllı telefon kullanıcılarının büyük çoğunluğu hala 1, 2, 3, 4 ya da 1111 gibi çok açık olan parolaları seçmektedir. Siber suçlular bu parolaları kolaylıkla tahmin edeceklerdir. Parolanızı elde eden suçlular, sizin bütün verilerinizi elinde tutar. Zaman kaybetmeden değiştirin.2.Ünlem(!) ve numara ile biten şifrelerden kurtulun!İnternette başta bankacılık sayfaları olmak üzere pek çok site, kullanıcılarını ara sıra parolalarını değiştirmek için zorlar. Kullanıcılar bu isteği parolanın sonuna karakter, ünlem ya da numara ekleyerek yerine getirirler. Eğer parolanıza sızıldıysa, şifre kırıcıların ilk deneyecekleri yöntem budur. Şifrenizi mümkün olduğu kadar güçlü hale getirin. Ekleme yapmayın, tamamen değiştirin!3.Şu anda sisteminizde virüs olmadığını kontrol edin!Ücretsiz antivirüs yazılımlar ya da anlık kontroller, bilgisayarınızın 7/24 koruma altında olmasını sağlamaz. Eğer yanlış bir linki tıkladığınızdan endişeleniyorsanız ya da size yanlış gelen bir şeyler varsa ücretsiz online scanner seçenekleriyle sisteminizi taratın. Anlık tarama için ESET’s Online Scanner yardımcı olacaktır.4.Cafe’lerden internete girerken iki kere düşünün!Ücretsiz Wi-Fİ ağları size internete girmeniz için uygun yolu sağlar. Ancak dizüstü bilgisayarınızı ve akıllı telefonunuzu, Wi-Fi ile paylaşmak oldukça risklidir. Halka açık ağlarda, çevrimiçi bankacılık gibi parola girerek erişmeniz gereken sitelerde veriye müdahale edilip edilmediğini söylemek zordur. Korunma programınız yoksa bu riske girmeyin!
Telefon Faturasını E-Posta İle Alanlar Dikkat!
Siber Suçlar Bürosu'nun, Emniyet Müdürlüğü'nün internet sitesinden yaptığı uyarıda, vatandaşları kripto virüsüne karşı uyardı. Virüsle önce fatura bilgisi görünümünde mail gönderildiği, bu mailin açılmasının ardından ele geçirilen kişisel bilgilerin geri verilmesi için para talep edildiği belirtildi. Uyarıda, 'Son günlerde fatura maili ile gelen virüs çok sayıda kullanıcının ev ve işyerlerindeki bilgisayarlara bulaşarak, bilgisayarda yer alan tüm bilgiler ele geçirilerek şifrelenmektedir. Bu bilgilerinizin geri vermenin karşılığında para talep edilmektedir' denildi.Virüsün nasıl bulaştığı konusunda da şu bilgiler verildi: 'Bir GSM şirketinden (Turkcell) geldiğini zannettiğiniz bir e-posta alıyorsunuz ve fatura detay bilgisini tıkladığınızda, o GSM şirketine ait web sitesi gibi görünen, fakat onunla ilgisi bulunmayan bir siteye yönlendiriliyorsunuz. Buradan indirdiğiniz dosyayı açtığınızda virüsü bilgisayarınıza bulaştırmış oluyorsunuz.'Bu tür olayda şantaj mağduriyeti yaşanmaması için ise polis, 'Nereden geldiğiniz bilmediğiniz bir e-posta alırsanız dikkatli olun, emin olmadan açmayın. Şüphelendiğiniz durum olursa da hiç düşünmeden silin. Bilgisayarınıza güncel bir antivirüs programı kurun. İndirdiğiniz dosyaları virüs taramasından geçirin' uyarısında bulundu.
Sarı Virüs Geliyor
48 sanatçıyı bir araya getiren Hardan sanat topluluğu yeni bir sergiyle izleyicinin karşısında. Bir rengin kökenlerine inen serginin adı “Sarı Virüs” Sarı rengin farklı kültürlerdeki karşılıkları üzerine düşünen ve rengin hem arkeolojisini hem de bir anlamda etimolojisini çıkaran Sarı Virüs sergisi Cihangir Sanat Galerisi’nde 13 Mart’ta açılıyor. Dimitris Vogdanis Danis, Harris Louvros ve Özlem Haliloğlu tarafından 2008 yılında kurulan Hardan Art Team (Hardan Sanat Ekibi) öncülüğünde bir araya gelen 48 sanatçı, sarı renk üzerine çalışmalar yaptı ve “Sarı Virüs” sergisi ortaya çıktı. Hardan sanat topluluğunun öngörüsüne göre, Antik Çağ’da tanrısal gücü, ışığı ve güneşi temsil etmesi açısından önem taşıyan sarı renk, bugün en yaygın şekliyle taksiler, olay yerinde güvenlik şenitleri ya da trafik ikaz ışığı olarak aklımızda yer ediyor. Sarı kimi zaman ayrılığı anlatan bir gül rengi olarak kimi zaman da dünyanın en çok izlenen şarkıcısının saç rengi de olarak karşımıza çıkıyor. İçinde karşıt anlamları barındıran sarı rengin hikâyesini anlatan “Sarı Virüs” sergisi 24 Mart’a dek devam edecek. Kalabalık bir ekip ve kapsamlı bir çalışma gerektiren serginin destekçisi Promart. Hardan Art Team Hardan Sanat Ekibi görsel sanatçı / kostüm tasarımcısı Dimitris Vogdanis ve fotoğrafçı / sanatçı Harris Louvros tarafından 2008 yılında kuruldu. 2011 yılında tanınmış Türk ressam / sanatçı Özlem Haliloğlu da ekibe katıldı. Hardan Art Team çeşitli temalarda çağdaş ve güncel sergiler düzenliyor. Hardan ekibi, kuruluş amacnı, sanatı, kültürü yaymak ve güncel konularda kamu bilincini uyandırmak olarak açıklıyor. Türk ve Yunan sanatçılardan oluşan toplam 120 kişilik bir katılımla 2010, 2011 ve 2012 yıllarında İstanbul’da üç büyük sergi düzenlediler.aljazeera.com.tr
Çocuklarda Öpücük Hastalığı
Çocuğunuzdaki halsizlik, boğaz ağrısı, bademcik büyümesi ve ateşin nedeni kimi zaman yetişkinler tarafından sık sık öpülmesinden kaynaklanıyor olabilir. Çocukları günlerce yatağa düşürebilen bu rahatsızlık bağışıklık sisteminin zayıflamasına bağlı olarak pek çok ciddi hastalığa da davetiye çıkarabilir. Memorial Ataşehir Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. Özlen Kaya Çardak, öpücük hastalığı ve tedavisi hakkında bilgi verdi. Halk arasında öpücük hastalığı olarak bilinen enfeksiyon EBV (Epstein-Barr virus) adlı virüse bağlı olarak gelişmektedir. İnsandan insana tükürük yolu ile bulaşma olduğu için öpücük hastalığı olarak bilinmektedir. Tıbbi adı “İnfeksiyöz mononükleoz” dur. Öpücük hastalığının kuluçka dönemi yaklaşık 40 gündür ama küçük çocuklarda bu süre 15-20 güne kadar kısalabilmektedir. Bu virüs bulaşan kişilerde hastalık tablosunun oluşması o kişinin bağışıklık sistemi ile ilgilidir. Bazı kişilerde virüs bulaşmış olsa bile bağışıklık sistemi iyi çalışıyorsa hastalığın klinik bulguları gözlenmemektedir. Hastalık küçük çocuklarda (2 yaş altında) hiç belirti vermeden de geçirilebilmektedir. Sıradan bir üst solunum yolu enfeksiyonu ile karışabilir Öpücük hastalığı bulaşan kişilerin ağız ve boğaz salgılarında çoğalan virüs diğer insanlara öpüşme yoluyla geçmektedir. Kan ve kan ürünleri yoluyla da bulaşmalar olabilir. Nadiren hasta kişilerin tükürüğü ile bulaşmış bardak, çatal, kaşık gibi şeylerden de bulaşmalar olabilir. Virüs bulaşan kişilerin ilk 2 hafta şikayetleri olmaz. Bu virüs tükürük bezleri ve ağız içi lenf dokusunda çoğalır. Daha sonra kana karışan virüs ile birlikte şikayetler başlar. İlk belirtiler sıradan bir üst solunum yolu enfeksiyonu gibidir. Halsizlik, boğaz ağrısı, ateş ve boyun lenf bezlerinde büyümeler gözlenir. Bademcikler büyür, boğaz kızarır. Hastaların %30′unda bademcik üzerinde yaygın beyaz renkte iltihap gözle görülebilir. %50 hastada dalak büyümesi, %20 hastada karaciğer büyümesi muayene ile saptanabilir. Yüz ve dudaklarda ödem görülebilir. Antibiyotik tedavisi işe yaramıyor Bazı hastalarda tüm vücutta döküntü de gelişir. Ateş çok yüksek olur ve sıradan bir boğaz enfeksiyonuna göre uzun sürer. 7-8 gün yüksek ateş devam (39-39,5) edebilir. Hastalık etkeni bir virüs olduğu için antibiyotik tedavisi burada etkisizdir ve kişi antibiyotik kullansa bile ateşin düşmemesi ve boğaz bulguları öpücük hastalığını akla getirir. Bu hastalığın klinik bulguları “Beta” mikrobuna bağlı boğaz enfeksiyonu ile karışabilir. Bu nedenle ayırt etmek için boğaz kültürü alınmalı beta enfeksiyonu bulunamazsa öpücük hastalığı incelemeleri yapılmalıdır. Nadir de olsa böbrek ve kalp yetmezliği, sarılık, artrit ( eklem iltihabı), kansızlık, hepatit, menenjit ve dalak yırtılması gibi çok ciddi klinik tablolar oluşabilmektedir. Hastalık ile ilişkili halsizlik durumu aylarca sürebilir. Vakit kaybetmeden doktora başvurulmalı Hastalığın tanısı tipik klinik bulgular ile konulur. Laboratuvar testlerinde lökosit artışı gözlenir. Bu lökositlerin bir kısmı öpücük hastalığına özgü özel lenfositlerdir (atipik lenfositler). Kesin tanı için kan tahlillerinde bu virüse karşı oluşan antikorlar ölçülebilir. Bu antikor testleri hastalığın daha önceden geçirilmiş olduğunu veya o anda geçirilmekte olduğunu kesin olarak saptayabilir. Ateşli dönemde ateş düşürücü ilaçlar kullanılır. Yatak istirahati şarttır. Özellikle dalak büyümesi olan hastalarda dalağın yırtılma riski olması nedeniyle yatak istirahati çok önemlidir. Dalak hassasiyet kazandığı için spor faaliyetleri esnasında kolayca yırtılabilir. Anti viral ilaçların öpücük hastalığında etkinliği kesin olarak saptanamamıştır. Öpücük hastalığı bulaşıcı bir hastalık olduğu için bu tanı konan çocuklar okuldan en az 15 gün uzak tutulmalıdır. Şüpheli vakalar bardak, çatal bıçak gibi yemek malzemelerini başkaları ile paylaşmamalıdır. Takibinde dalak büyümesi olanlar dalak normale küçülene kadar spor faaliyetlerinden uzak kalmalıdır.
İdris Bal'dan Erdoğan'a 23 Soru
Kütahya Bağımsız Milletvekili İdris Bal, Başbakan Erdoğan'a mektup yazdığını, bunu basın toplantısı aracılığı ile ileteceğini ifade etti AKP'den istifa eden Kütahya bağımsız milletvekili olan İdris Bal , Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, Başbakan Tayyip Erdoğan 'a mektup yazdığını açıkladı. Bal, mektubunda Erdoğan'ın Gezi olayları sırasında iddia ettiği birçok suçlamaları ispat etmesi gerekliliğini vurgulayarak, 'Gezi Parkı olaylarının bir misilleme olduğunu ve bu olayların içerden ve dışardan koordineli bir biçimde yürütüldüğünü iddia ettiniz. Bu konu ile ilgili elinizde belgeler olduğunu ve bu ihanet şebekesini halka açıklayacağınızı ifade ettiniz. Ancak aradan 9 ay geçmesine rağmen hiçbir belge açıklamadınız? Bu belgeleri ne zaman açıklayacaksınız?' dedi. Başbakan'ın özellikle son dönemlerde kullanmaya başladığı dil ve üslubun, toplumu kucaklamayıp aksine hızlı bir şekilde kutuplaştırdığını öne süren Bal, 'Başbakan'ın meydanlarda kullandığı üslup ve ifadeler, siyasetin ve siyasetçinin saygınlığına zarar vermekte, toplumu derinden yaralamakta, ayrıştırmakta ve kaosa doğru sürüklemektedir' diye konuştu. Bal, şunları söyledi: 'Bir Başbakan olarak, kamuoyunda en fazla bilinen kişilerden biri olarak hal, tavır ve söylemlerinizle örnek olmanız gerekirken mesnetsiz iddialar, çelişkili ifadeler, ispatlanamayan ithamlarla ve hakaretlerle dolu ifadeleriniz konumunuza ve sizden beklenenlere uygun düşmemektedir. Türkiye ve dünya kamuoyuna mal olan ve artık açığa kavuşturulması bir zaruret haline gelen ifadelerinizi size tekrar hatırlatmak ve bunların biran önce cevaplanmasını kamuoyu adına sizden talep ediyorum. Sizin de birçok yerde ifade ettiğiniz gibi, iddia eden, iddiasını ispat etmekle mükelleftir. Kamu vicdanının rahatlatılması adına bu iddiaları ispat etmenizi bekliyoruz.' Bal, Başbakan'ın bazı olaylarla ilgili sözlerinden örnekler vererek, 'bu iddialarını ispatlamasını' istedi. İşte o mektup Sayın Başbakan; Bu mektup, bazı konuların aydınlatılması için tarafınıza yazılmıştır. Siz, 77 milyonun Başbakanı olduğunuzu her platformda ifade ediyorsunuz. Ancak, özellikle son dönemde kullanmaya başladığınız dil ve üslup, toplumu kucaklamamakta aksine hızlı bir şekilde kutuplaştırmaktadır. Meydanlarda kullandığınız üslup ve ifadedeler, siyasetin ve siyasetçinin saygınlığına zarar vermekte, toplumu derinden yaralamakta, ayrıştırmakta ve kaosa doğru sürüklemektedir. Bir Başbakan olarak, kamuoyunda en fazla bilinen kişilerden biri olarak hal, tavır ve söylemlerinizle örnek olmanız gerekirken mesnetsiz iddialar, çelişkili ifadeler, ispatlanamayan ithamlarla ve hakaretlerle dolu ifadeleriniz konumunuza ve sizden beklenenlere uygun düşmemektedir. Türkiye ve dünya kamuoyuna mal olan ve artık açığa kavuşturulması bir zaruret haline gelen ifadelerinizi size tekrar hatırlatmak ve bunların biran önce cevaplanmasını kamuoyu adına sizden talep ediyorum. Sizin de birçok yerde ifade ettiğiniz gibi ‘iddia eden, iddiasını ispat etmekle mükelleftir’. Bu çerçevede, iddialarınızı size hatırlatıyor ve kamu vicdanının rahatlatılması adına bu iddiaları ispat etmenizi bekliyoruz. Maddeler halinde bu soruları aşağıda sıralıyorum. 1) Geçmişteki çalışmalarından dolayı hep takdirle andığınız ve kendisine başarılarından dolayı zırhlı araç hediye ettiğiniz bir savcıya 17 Aralık yolsuzluk operasyonlarından sonra ciddi ithamlarda bulundunuz. 22 kez yurt dışına çıktığını ve tatil masraflarını başkasına ödettiğini söylediniz. Savcı ispat istedi ve ispat olursa istifa ederim dedi. Bir daha gündeme getirmediniz. İddialarınızı edecek misiniz ? 2) Reza Zerrap’la alakalı hayırsever işadamı dediniz fakat 8 ay önce MİT’in size Reza Zarrap’la alakalı rapor sunduğu iddia edildi. Eğer bu rapor doğru ise hangi sebeplerden dolayı böyle bir açıklama yaptınız. Neden MİT raporuna itibar etmediniz? 3) Her konuşmanızda milli irade vurgusu yapıyorsunuz. Bakanların fezlekeleri milli iradenin temsilcisi olan meclise niye bu kadar geç geldi ve neden klasörler ve içerikleri azaltıldı? 4) Sayın Fethullah Gülen’den size mektup geldiğini söylediniz. Mektubun içeriğinde pazarlık var dediniz. Mektubun Sayın Cumhurbaşkanına geldiği ve içeriğinde pazarlık olmadığı ortaya çıktı. Bir daha gündeme getirmediniz. Niye böyle bir iddiada bulunduğunuzu açıklayacak mısınız? Doğru olmadığı ortaya çıkan bu iddianızdan dolayı özür dileyecek misiniz? 5) Son günlerde ortaya çıkan sizin ve oğlunuza ait olduğu iddia edilen ses kayıtlarıyla ilgili neden tercihen ABD veya bir AB ülkesinde somut bir tetkik ve araştırma yaptırmıyorsunuz. Sayın Bakan’ın yaptığı ‘montaj olduğunu hissettim’ ifadesi kimseyi tatmin etmedi. Herkesin onay verebileceği bağımsız ve objektif kurumlara, bu ses kayıtlarını inceletecek misiniz? 6) 10 bin civarında polisi paralel yapı bağlantısı ile suçlayıp tasfiye mantığı ile tayin ettiniz. Belli birimlerde uzmanlaşmış ve tecrübe kazanmış bu polislerin tayin edilmesi, terör, istihbarat gibi farklı birimlerle alakalı bir zafiyete sebep olmayacak mı? Herhangi bir somut suçlama olmadan, kışın ortasında, ailelerini hiç hesaba katmadan bu kadar polisin tayinini nasıl izah edeceksiniz? Daha yakın zamandaki gezi olaylarında kahraman ilan ettiğiniz bir teşkilata şimdi böyle davranmanız bir çelişki değil mi? Emniyet Teşkilatında branşlaşmanın kaldırılması emniyette zafiyete yol açmaz mı? 7) Diplomasinin bir üslubu olduğu gibi siyasetin de bir üslubu olması gerekmez mi? Siyasetçilerin üslubundaki bozukluk halka nasıl yansır diye bir kaygı taşımanız gerekmez mi? Haşhaşi, kan emici vampir, virüs, sülük gibi ifadeler, bir Başbakan’a yakışan ifadeler midir? Sizi eleştiren demokrasiye, hukuk devletine davet edenleri, paralel, öteki, illegal ve hain ilan ederek, bu ülkeyi, ABD, AB ülkeleri gibi 1. Sınıf demokrasiye, sivil topluma, çoğulculuğa değil, Lübnanlaştırmaya götürdüğünüzün farkında mısınız? 8) 17 Aralık’tan bugüne kadar neredeyse her konuşmanızda bir ‘paralel yapı’ söyleminiz var. Sizce paralel yapı olma kriteri nedir? Hangi bilimsel ve sosyolojik kıstaslara dayanarak böyle bir iddiada bulunuyorsunuz? Daha da önemlisi hangi somut delillere dayanarak böyle bir iddiada bulunuyorsunuz? Belli bir grubu delilsiz bir şekilde paralel yapı ilan ederken, mahkemesi olan, vergi toplayan, her fırsatta sizi ve ülkeyi tehdit eden gerçek paralel yapıdan neden hiç bahsetmiyorsunuz? 9) 25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonuna imza atmak isteyen Savcı Muammer Akkaş’ı hedef tahtasına koydunuz. Savcı Akkaş ile bizzat hesaplaşma yoluna gittiniz. “Seninle işimiz bitmedi, senin nereye çalıştığını biliyoruz, sen açıklamazsan biz açıklayacağız” dediniz. Bu iddianızda hava da kaldı. Bu konuya bir açıklık getirecek misiniz ? 10) Bazı siyasilerin mahrem görüntüleri için özel değil genel demiştiniz. Sizinle alakalı ortaya çıkan tapeler bahsedilen siyasiler ile ilgili iddialardan daha genel ve toplumun genelini ilgilendiren konular değil midir? Niçin daha somut cevaplar vermiyor, bilimsel araştırmalara dayanarak konuşmuyorsunuz? 11) Sayın Fethullah Gülen’e ve arkadaşlarına ait olduğu iddia edilen konuşmalardaki bazı ifadeleri, bilhassa ‘ananas’ ve ‘tuzluk’ ifadesini çok sık kullanıyorsunuz. Kaset ve ses kayıtlarına bu kadar tepki gösterirken bunları kullanmanız, çifte standart, yaman bir çelişki değil mi? Eğer Sayın Gülen’e ait olduğu iddia edilen ses kayıtları doğruysa bile, bu kayıtlar bir suç unsuru içermezken, mitinglerde, konuşmalarınızda kullanmanıza rağmen, sizin hakkınızda bu kadar büyük iddialar varken neden montaj deyip geçiştiriyor ve gereğini yapmıyorsunuz? 12) Kabataş’ta saldırıya uğradığını iddia ettiğiniz bayanla alakalı kamera görüntüleri ortaya çıktı ve iddia edildiği gibi bir saldırı olmadığı belirlendi. Israrla saldırıya dair görüntüler var dediniz fakat hala görüntüleri ortaya çıkarmadınız. Görüntüleri paylaşacak mısınız? Eğer görüntüler yoksa, kamuoyundan özür dileyip sizi yanıltanlardan hesap soracak mısınız? 13) Gezi olaylarında, camide içki içildiğini, görüntünün olduğunu iddia ettiniz. Caminin müezzini yalanladı ve bunun üzerine tayin edildi. Bu tayin, yalan söylemediği için müezzin sürüldü şeklinde basına yansıdı. Varsa ilgili görüntüleri yayınlatacak mısınız? Yoksa, toplumsal huzursuzluğa yol açan, birçok insanı kutuplaştıran bu iddianızdan dolayı özür dileyecek misiniz? 14) Gezi Parkı olaylarının bir misilleme olduğunu ve bu olayların içerden ve dışardan koordineli bir biçimde yürütüldüğünü iddia ettiniz. Bu konu ile ilgili elinizde belgeler olduğunu ve bu ihanet şebekesini halka açıklayacağınızı ifade ettiniz. Ancak aradan 9 ay geçmesine rağmen hiçbir belge açıklamadınız? Bu belgeleri ne zaman açıklayacaksınız? 15) İç İşleri Bakanı Sayın Efkan Ala’nın Bank Asya’ya yönelik olduğu iddia edilen, döviz topladı iddiası bir daha gündeme getirilemedi. Sayın Bakan bunun belgeli bir iddia olduğunu söylemişti. Ne Bank Asya ile ilgili ne de başka bir kurumla alakalı şimdiye kadar bir belge sunulmadı. Bu belgeyi Sayın Bakan’dan isteyecek misiniz? Eğer böyle bir belge yoksa Sayın Bakan’dan hesap soracak mısınız? 16) Operasyonların arkasında ABD var dediniz ve ABD Büyükelçisine yönelik ciddi ithamlarda bulundunuz. Daha sonra ABD’den gelen uyarılar sonunda bu iddialardan vazgeçtiniz. ABD’nin bu olaylarla ilgisini ispatlayan belgeleri gerekli kurumlara teslim edecek misiniz? Yoksa böyle bir belgenin olmadığını, iddiaların mesnetsiz olduğunu kabul mü ediyorsunuz? 17) Halk Bankası genel müdürünün evinden çıkan paraların Çorum Osmancık İHL’ni yaptırmak için ayrılan bağış parası olduğunu söylediniz. Ancak o İHL için Kalkınma Bakanlığının bütçe ayırdığı ortaya çıktı. Bu çelişkiyi izah etmeyi düşünüyor musunuz? 18) Urla’da yapılan villalarla alakalı 35 yıldır orada olduğunu söylediniz. Fakat Google Earth haritasından bu yapıların birkaçı hariç hemen hemen tamamının, daha yakın zamanda yapılmış olduğu kanıtlandı. Bu ciddi iddiayı vuzuha kavuşturmayı ya da sözlerinizi geri almayı düşünüyor musunuz? 19) Sınırdan geçerken savcı tarafından durdurulan tırlarla alakalı Türkmenlere yardım götürdüğü açıklaması yapıldı. Fakat bizzat Türkmenler bu iddiayı yalanladı. Tırların ne taşıdığı ile alakalı ciddi iddialar ortaya atıldı. Kimileri tırların para taşıdığını, kimileri de Esed’in meşrulaşmasında büyük payı olan dünyada genelde terör örgütü olarak kabul edilen El Kaide’ye silah taşındığını iddia etti. Eğer tırlarda taşınan şey MİT kontrolündeki yardım ise valiliğe bilgi verilmesi gerekmez miydi? Tırların içinde ne olduğu ile alakalı kamu vicdanını tatmin edecek bir açıklama yapacak mısınız? 20) Başka partilerden size katılan belediye başkanları ve milletvekillerini, törenle ve coşkuyla kabul ederken, parti rozetlerini şahsınız sevinçle takarken, bizzat parti tarafından, sadece düşüncelerini açıkladı diye disipline verilen ben ve benim gibi vekillerin istifasının siz ve parti yetkilileri tarafından ihanet olarak ilan edilmesi yaman bir çelişki, ilkesizlik değil midir? 21) ABD Başkanı Sayın Obama’yı arayarak Sayın Fethullah Gülen’i iade etmelerini istediğinizi söylediniz. Sayın Obama’nında bu konu ile ilgili “mesaj alınmıştır” dediğini belirttiniz. Ancak Beyaz Saray yaptığı açıklamada böyle bir ifadenin olmadığını açıkladı. Böylelikle dünyada ilk defa ABD Başkanı tarafından yalanlanan bir Başbakan olarak tarihe geçtiniz. Dünya ve Türkiye kamuoyu önünde ülkemizin itibarı adına zedeleyici olan bu durumdan dolayı bir açıklama yapacak mısınız? 22) Her fırsatta eleştirdiğiniz 28 Şubat sürecinde öğrencilere yapılan baskı benzeri uygulamaların okullarda müfettişler tarafından yapıldığı iddia ediliyor bu konuda bir açıklama yapacak mısınız? 23) Devlet kurumları bir partinin, bir görüşün ya da bir kişinin değil milletin kurumlarıdır. Son dönemde devlet kurumlarının siyasallaştığına dair kaygılar var. Bu hususta kamuoyunu aydınlatıp rahatlatacak mısınız? Bu ve benzeri kamuoyuna mal olmuş soruların cevaplarını, bulunduğunuz makamın ve şahsınızın daha fazla yıpranmaması ve halk nezdinde itibar kaybetmemesi adına, kamuoyuyla paylaşmanızı sizden talep ediyorum. Bu soruların cevaplanmaması bulunduğunuz makama ve ülkemize çok büyük zararlar vermektedir. Daha vahim gördüğüm senaryo ise bu soruların cevabının bulunmamasıdır. Eğer bu kötü senaryo gerçek ise, ülkemizin selameti adına, bu sorular cevaplanana kadar ‘Başbakanlık’ makamını bırakmanızdır. Saygılarımla… T24 Hülya Karabağlı / Ankara
Kamalak'tan Başbakan Erdoğan'a Sert Eleştiri
Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Mustafa Kamalak, 'Haşhaşi, virüs, vampir deniyor, beraatı zimmet tüm insanlar için geçerli değil mi? Elde bu insanlar için mahkeme kararı var mı? Hüküm giyen var mı? Böyle dediğim için de ‘Sayın Kamalak sen cemaatçi misin?' diyorlar. Haktan yana olmak suç mu, doğruyu söylemek suç mu yahu?' diye konuştu.Seçim gezilerine Samsun'da Cumhuriyet Meydanı’nda düzenlenen mitingle devam eden Mustafa Kamalak, burada hizmet hareketine yönelik iftiralardan bulunan Başbakan Erdoğan’a yüklendi.Bakanlar ve işadamları için beraatı zimmetten bahsettiğini hatırlatan SP Genel Başkanı Kamalak, 'Doğru söylüyor, beraatı zimmet geçerlidir ama her nedense bu beraatı zimmet iktidar partisi ile onun önde gelenleriyle, onların kıymetli evlatları için geçerlidir. Ama başkası olursa beraatı zimmetin başta Sayın Başbakanımız olmak üzere hiç ama hiç önemi yok. Haşhaşi deniyor, virüs deniyor, vampir deniyor. Peki ben soruyorum beraatı zimmet tüm insanlar için geçerli değil mi? Elde bu insanlar için mahkeme kararı var mı? Hüküm giyen var mı? Böyle dediğim için de ‘Sayın Kamalak sen cemaatçi misin' diyorlar. Haktan yana olmak suç mu yahu? Doğruyu söylemek suç mu yahu? Bu ülkede bir hukuk var. İyi kötü bir anayasası var mahkemeleri var. Savcılar var, adliyesi var, polisi var. Hukuk konuşsa ne olur. Allah aşkına ülkeyi germek, kavgalar etmek bu millete ne kazandırır.' dedi.'TÜRKİYE'Yİ LÜTFEN GERMEYİN'Günden güne Türkiye’nin gerildiğini kaydeden ve 8 vatan evladının lüzumsuz tartışmalar yüzünden hayatını kaybettiğini belirten Kamalak şöyle konuştu: 'Buna bağlı olarak 2 gencimiz daha hayatından oldu. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Türkiye'yi lütfen germeyin. Gezi olaylarından bu yana ülkenin eline ne geçti?' diye soran SP Genel Başkanı Mustafa Kamalak, 'Günden güne Türkiye geriliyor. 8 vatan evladı lüzumsuz tartışmalar yüzünden hayatını kaybetti. Buna bağlı olarak 2 gencimiz daha hayatından oldu. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Peki ne kazandık? Bu ateşin Allah korusun sizlerin ocağına düşmeyeceğinden emin misiniz? İktidar partisine onun Sayın Genel Başkanına ve diğer yetkililerine sesleniyorum. Bu kavgadan hiç kimse kazanç sağlayamaz ama herkes kaybeder. Başta Türkiye kaybediyor. Milleti germeyin lütfen. Gerçek gündeme dönün.'CİHAN