Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı
Suriyelilere Müjde de Türklere de Müjde mi | Ertuğrul Özkök | Hürriyet
Pazar günü Hürriyet'in şehir baskılarının manşeti şöyleydi:
“Suriyelilere vatandaşlık müjdesi...”
Bu söz Cumhurbaşkanı’nın ağzından verilmiş.
Tabii ki “Suriyelilere müjde...”
Tamam da “Bütün Türk vatandaşlarına da müjde mi...”
* * *
Emin değilim...
Gidip vatandaşa sormak lazım.
* * *
Biliyorum şunu diyeceksiniz...
“Vatandaş zaten AKP’ye temsil yetkisi vermiş...”
O zaman bir vatandaş da çıkar der ki:
“Kardeşim 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerine giderken bu ülkede 2.5 milyon Suriyeli göçmen vardı. Peki ama seçim bildirgesinin hangi satırında 2.5 milyon insana vatandaşlık vereceğin, her şeyine ortak edeceğin vaadi vardı...”
Yaşam Değişiyor Bayramlar Değişiyor | Güngör Uras | Milliyet
Türkiye’de yaşam değişiyor. Bayramlar da değişiyor.
Bundan elli yıl önceye kadar yerleşim bölgeleri arasında ulaşım imkânları yoktu ve sınırlıydı. Aileler dağılmamıştı. Göç başlamamıştı. Yerleşim yerlerinde herkes birbirini tanırdı. Aile bütünlüğü, akrabalık ilişkileri, komşuluk, hemşehrilik değer taşırdı. Ailelerin harcanabilir gelirleri sınırlıydı. Bu gelirlerin kullanım şekli farklıydı.
Aileler dağılmadığı için ailenin başka şehirlerde yaşayanlarını görmek veya tatil yapmak için seyahat etme alışkanlığı ortaya çıkmamıştı.
Aile üyeleri aile içinde, akraba, dost çevresinde bayramı yaşarlardı. Her kişi ve ailenin bayramda ziyaret edeceği kişiler ve aileler vardı. Ziyaretlerin bir sırası vardı. Bu ziyaretler karşılıklı yapılırdı. Büyüklere, saygı duyulanlara yapılan ziyaretler onlar tarafından iade edilir, onlar da ziyaret edenlerin evine giderdi. Buna da “iade-i ziyaret” denilirdi.
Bayram ziyaretleri için evlere çekidüzen verilir, evlerin boya badanası, perdelerin değiştirilmesi, mobilyaların onarılması veya yenilenmesi bayram öncesi tamamlanırdı.
Total Devlet ve Önder | Ahmet İnsel | Cumhuriyet
Türkiye’de Tayyip Erdoğan ve çevresinin kurmak istediği, AKP içinde ve çekirdek seçmen çevresinde belli bir destek bulan rejim, 20. yüzyılda örneklerini gördüğümüz “total devlet” modeline bazı açılardan benziyor. Hem çağın hem de içinde bulunduğu toplumun getirdiği farklar kadar önemli bu benzerlikler.
“Total” yani bütün kelimesi, bir rejimi, yönetim tarzını nitelemek amacıyla ilk kez İtalya’da, Ulusal Faşist Parti’nin iktidarına muhalefet edenler tarafından kullanıldı. Mussolini’nin siyasal sistem üzerinde bütünüyle hâkimiyet kurma amacını teşhir ediyordu. Ama Duçe bu tabiri beğenip, benimsedi ve “totalitario” fikrini savunup bunu uyguladı. Daha sonra Alman siyaset felsefecisi Carl Schmitt, total devlet fikrini 1931’de kuramlaştırdı. 1933’te Nazi partisine üye olan Schmitt’e göre, faşist devletin merkezinde güç vardı ve bu güç “total düşman”ın yok edilmesine odaklanmalıydı. Schmitt’in dile getirdiği “total düşman, total savaş ve total devlet” üçlüsü içinde, total düşman merkezde yer alıyordu.
Bayram Bilançosu... | Ali Bayramoğlu | Yeni Şafak
Bayramdan bayrama zor bir yıl geçirdik. T24'ten Rabia Çetin'in çıkardığı bilanço, Türkiye'nin son 1 yıl içerisinde 17 kez canlı bomba ve bombalı araçla saldırı yaşadığını, bunlarda 298 insanın hayatını kaybettiğini gösteriyor.
Liste uzun:
“5 Haziran Diyarbakır HDP mitingi saldırısı (IŞİD), 5 kişi ölü. 20 Temmuz Suruç katliamı (IŞİD), 34 kişi ölü. 10 Ağustos Sultanbeyli saldırısı (PKK-TAK), 1 ölü. 10 Ekim Barış mitingi katliamı (IŞİD), 103 ölü. 23 Aralık Sabiha Gökçen Saldırısı (PKK-TAK), 1 ölü. 12 Ocak Sultanahmet saldırısı (IŞİD), 13 ölü. 17 Şubat Ankara servis araçları saldırısı (PKK-TAK), 28 kişi ölü.. 13 Mart Kızılay saldırısı (IŞİD), 34 kişi ölü. 19 Mart İstiklal Caddesi intihar saldırısı, (IŞİD), 5 kişi ölü. 27 Nisan Bursa saldırısı (PKK-TAK), 13 kişi yaralı. 1 Mayıs Gaziantep saldırısı (IŞİD), 2 ölü. 10 Mayıs Bağlar saldırısı (PKK), 3 ölü. 12 Mayıs Sancaktepe saldırısı (TAK-PKK), 8 yaralı. 12 Mayıs Dürümlü köyü katliamı (PKK) 16 ölü. 7 Haziran Vezneciler saldırısı, (PKK-TAK)11 ölü. 8 Haziran Midyat saldırısı, (PKK), 4 ölü. 28 Haziran Atatürk Havalimanı saldırısı (IŞİD), 43 ölü”
Bu Kervan Doğru Yolda... | Markar Esayan | Akşam
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve hükümetimiz büyük bir beceriyle dış politikada sonuç alıcı hamleler yapıyorlar.
Düne kadar Rusya, İsrail ve Mısır ile ilişkilerin limoniliğini dillerine dolayanlar, bugün de bu gelişmeleri itibarsızlaştırmaya çalışmaktalar.
Bizim en büyük şansızlığımız ne Ortadoğu’ya, ne Balkanlara ne de Kafkaslara komşu olmamız.
Bizim en büyük şansızlığımız böyle gayrımilli, pespaye bir muhalefet ve medyaya sahip olmamızdır.
Dolayısıyla, bu arkadaşlar Türkiye’ye düşmanlık eden kim varsa kendilerini ona adıyorlar. Olur da, adadıkları aktör Türkiye ile ilişkileri normalleştirdiğinde, ihanete uğramış kıskanç aşık gibi “Ya benimsin, ya da kara toprağın” moduna geçiyorlar.
Hatırlayın, kendilerine göre Türkiye’nin ümüğünü Avrupa’dan sıktıklarını düşündükleri günlerde, Merkel göçmen krizi için Türkiye’ye geleceğini açıkladığında, bu şahıslar toplaşıp “Merkel gelme” bildirisi yayımlamışlardı.
Kılıçdaroğlu ve Demirtaş Avrupa ve ABD’de geçirdikleri “nitelikli” zamanları ülkelerine harcasalardı, oylarında anlamlı bir kıpırtı olabilir, en azından kendi halklarının nezdinde bir itibarları olurdu.
Kur'an’daki Müslüman, AKP’deki Müslüman… | Mehmet Altan | Özgür Düşünce
Ramazan ayının hemen başlangıcında ilahiyatçı genç akademisyen Emre Dorman'ın ‘Kur'an'daki Müslüman nasıl bir insandır' başlıklı bir yazısını okudum… Şöyle yazıyordu:
“DÜŞÜNME: İnsan, düşünen, sorgulayan ve aklını kullanandır.
BİLİM: İnsan, Allah'ın hem indirdiği ayetleri hem de evrende yaratmış olduğu ayetleri dikkate alandır. Bilime ve bilimsel düşünceye önem verendir.
MENFAAT: İnsan, dini, dünya işlerine alet etmeyendir. Din üzerinden çıkar sağlamayandır. Karşılığı yalnız Allah'tan bekleyendir.
DOĞRULUK: İnsan, doğru ve güzel söz söyleyen, davranışı ile örnek olandır.
ERDEM: İnsan, erdemli, ahlaklı ve dosdoğru olandır.
‘Sınırdan Rahatlıkla Geçersin Dedi’ | Ayça Söylemez | BirGün
Havalimanı saldırısı daha çözülmeden İlhami Balı’nın adı bir kez daha karşımıza çıktı.
Balı hem Diyarbakır’daki HDP saldırısı davasında hem de Ankara IŞİD/İslam Devleti davasında firari sanıktı.
IŞİD emirlerinden Ebu Bekir kod adlı İlhami Balı hakkında, HDP’nin mitingine yapılan ve dört kişinin hayatını kaybettiği bombalı saldırıyla ilgili iddianamede, ‘Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs’, ‘Nitelikli öldürme’, ‘Nitelikli öldürmeye teşebbüs’ ve ‘Tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma’ suçlarından 5’er kez ağırlaştırılmış ömür boyu hapis ve 4 bin 101’er yıldan 6 bin 318’er yıla kadar hapis cezası isteniyor.
Temel suçlama, IŞİD’in Suriye’deki merkezi Rakka’ya militan taşımak. Aralık 2015’te Rakka’ya çekildiği iddia edilen Balı’nın adı sadece binlerce kişinin Suriye’ye gönderilmesinde değil, bomba yeleklerinin, kilolarca bombanın Türkiye’ye sokulmasında da geçiyor.
Osmangazi Köprüsü Gerçeği | Yalçın Bayer | Hürriyet
İzmit Körfezi geçişini kısaltacak Osmangazi Köprüsü geçen cuma görkemli bir törenle açıldı. Kimine göre AKP iktidarının büyük bir hizmeti, kimine göre lüzumsuz. Bana sorarsanız büyük bir eserdir! Tarihe geçmeyi hak etmiştir. Tane tane anlatayım, siz değerlendirin.
Osmangazi Köprüsü’nün maliyeti 1 milyar dolar civarındadır. Yapımına harcanan bu paranın tamamı, aralarında Halkbank ve Vakıflar Bankası gibi devlet bankalarının da olduğu 9 bankadan AKP’nin verdiği gelir garantisi karşılığı kredi olarak temin edilmiş ve müteahhidin (yüklenicinin) cebinden hiç para çıkmamıştır.
Köprü dahil 12 km otoyol geçiş ücreti 35 USD+KDV’dir.
AKP iktidarı tarafından yükleniciye verilen araç geçiş garantisi günlük 40 bin araçtır. Şu anda İstanbul’da iki köprüden Anadolu’ya geçen araç sayısı günde ortalama 200 bindir. Sizce bunların kaçı Bursa-İzmir istikametine gitmektedir?
Suriyelilere Vatandaşlık Meselesi | Hilal Kaplan | Sabah
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Kilis ziyaretinde söylediği şu sözler tartışma yarattı: 'Kardeşlerimizin içinde inanıyorum ki Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak isteyenler var. İçişleri Bakanlığımızın bu konuda attığı adımlar var. Ellerinden geleni bakanlığımız bir ofisle takip etmek suretiyle bu kardeşlerimize bu yardımı, bu desteği yaparak, vatandaşlık imkânını vereceğiz.'
Aslında vatandaşlık verilmesi meselesi, Suriyeli mülteciler ülkeye girdiğinden bu yana, muhalefet tarafından kötüye kullanılan ve mültecileri düşmanlaştıran bir durum. 'Mültecilere sahte kimlikle oy kullandırıyorlar' bu hususta en çok söylenen ama bir kez bile kanıtlanamamış yalanların başında geliyor.
Peki, şimdi ne olacak? Tüm mültecilere mi vatandaşlık verilecek? Neye göre seçim yapılacak? İstisnai uygulamalar olacak mı? Bu ve benzeri sorular konusunda, hükümetin veya Külliye'nin bir an önce aydınlatıcı cevaplar vermesi gerekmektedir. Öncelikle açıklamanın zamanlaması şaşırtıcı değildi. Zira mevcut kanunlarımıza göre, normal şartlar altında bir kişinin vatandaşlık talebinde bulunması için en az 5 sene Türkiye'de yaşıyor olması gerekmektedir. Bu süre, ilkin Nisan- Mayıs 2011'de gelmeye başlayan mültecilerden başlayarak dolmaya başladı.
PKK'nın Beli Avrupa'da Kırılır, Kandil'de Değil | Türkiye | Fuat Uğur
Hep söylüyoruz, PKK terörizmine yönelik 45 yıllık mücadelede böyle bir başarı kaydedilmedi. Üstelik PKK’nın uluslararası desteği, bölgedeki tahkimatı, teknik ve silah donanımının bir terör örgütünün kapasitesi için en üst seviyeye çıkmış olması hesaba katılırsa başarı katsayısı daha da artar.
Bu başarı terörü bitirir mi?
Lafı ortasından söyleyelim.
Avrupa’dan insan ve parasal kaynak akmaya devam ettiği sürece elde edilen başarı hiçbir zaman kalıcı olmayacak.
Bu yüzden terörü önce Zürih’te, Paris’te, Londra’da, Berlin’de bitirmek gerek.
Şırnak, Mardin, Cizre ve Diyarbakır yeterli değil.
Bu kadar net.
Şu kadarını söyleyelim.
Yorum Yazın