Bilim İnsanlarına Göre Başımız Dertte: İklim Değişikliğinde Kritik Seviyeyi Aşmak Üzereyiz
Geçtiğimiz Aralık ayında Paris'te yapılan iklim değişikliği müzakelerinde, çölleşme, sıcak hava dalgaları, yaygın olarak görülen seller ve küresel ısınmanın diğer etkilerinin önlenebilmesi adına sıcaklık artışında 1.5C derecelik bir limitin korunması kararlaştırılmıştı. Görüşmeler sonrasında bilim insanları ve konunun savunucuları müzakereyi oldukça faydalı bulduklarını defalarca vurgulamıştı. Bugün ise bilim insanları aradan yalnızca 8 ay geçmiş olmasına rağmen ortaya konulmuş hedeflerin çok yakınında olduğumuz konusunda ciddi uyarılar yapıyor. Küresel ısınma sanayi öncesine göre çok daha hızla ve tehlikeli biçimde ilerlemeye devam ediyor...
Reading Üniversitesi meteoroloji uzmanı Ed Hawkings'in Met Office verilerine dayanarak hazırladığı rakamlar ortalama küresel ısının geçtiğimiz yıl boyunca, biri hariç her ay sanayileşme öncesine göre 1C dereceden fazla olduğunu gösteriyor. 2016 yılının Şubat ve Mart aylarında ise 1.38C derece ile en büyük farklar kaydedildi. Bilim insanları bu artışlara bakılacak olursa zaten 1.5C derecelik limitin aşılmamasının çok zor olacağını söylüyor.
The Guardian'ın haberine göre bu endişelendirici rakamsal veriler ve artışlar bu ay Cenevre'de gerçekleşecek olan Hükümetlerarası İklim Değişikiği Paneli'nin temelini oluşturacak. Bu panelde ayrıca bilim insanları Şubat ayında Paris'te belirlenen hedeflerin nasıl uygulamaya geçirileceği konusunda da bilgi verecekler. Küresel boyutta kömür yakıtı ile çalışan elektrik santrallerinin ve yanmalı motorların kullanımının durdurulması hakkında muhtemelen önümüzdeki 15 yıl içinde olacak bir tarihe karar verilmesi bekleniyor.
Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli Ağustos ayında Cenevre'de gerçekleşecek.
Atmosferdeki ısınmanın kısmen El Nino ile tetiklenmiş olmasıyla birlikte 2016 yılının kayıtlara geçmiş en sıcak yıl olması bekleniyor. 50C derecenin üzerine çıkan sıcaklıklarla yanan Irak, tarihteki en yoğun musonunu yaşayan Hindistan ve orman yangınları ve kuraklıkla başa çıkmaya çalışan Kaliforniya ise bu rekor iklim değişikliğinden en çok etkilenen yerlerden yalnızca bir kaç tanesi.
IPCC (Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli) eş başkanı, Standford Üniversitesi profesörü Chris Field, the Observer'a yaptığı açıklamada konulan 1.5C limitin aşılmamasının şimdilik imkansız ya da çok zor olduğunu belirtti.
Paris zirvesi ilk olarak değerlendirdiği 2C derecelik limitii daha sonra buzulların erimesi veya resfilerin yok olması, deniz seviyesinin yükselmesi gibi felaketleri önleyebilmeyi mümkün kılmak adına 1.5C dereceye çekmişti.
Kolorado'da yer alan Atmosfer Araştırmaları Ulusal Merkezi'nde görev yapan Dr. Ben Sanderson, 'Eğer dünya bütün kaynaklarını fosil yakıtı yakmadan enerji elde etmenin yollarını bulmaya ayırırsa, ve bunu hemen yapmalarını zorunlu kılan uluslararası anlaşmalar olursa ve karbon emisyonları 2050'den önce sıfıra çekilirse, ancak o zaman 1.5C derecelik hedef belki gerçekleşebilir,' diyor.
Paris zirvesi ilk olarak değerlendirdiği 2C derecelik limiti daha sonra 1.5C dereceye çekti.
Potsdam Enstitüsü İklim Etkisi Araştırmaları başkanı John Schellnhuber da 1.5C'lik hedef artışı yakalayabilmemiz için 2025 yılına kadar bütün kömür yakıtı kullanan santralleri kapatmamız ve 2030 yılına kadar yanmalı motor kullanımını tamamen bitirmemiz gerektiğinin üzerinde duruyor. 'Dekarbonizasyon 1.5C dereceyi garantilemeyecek ama en azından bize bir şans verecek, ki bu bile muazzam bir iş' diyor.
Birçok bilim insanı 1.5C derecelik hedefi en düşük değerlerle aşmanın ancak karbon emisyonlarını sıfıra indirmek ve mecvut karbondioksitin atmosferden dışarı atılmasını sağlamak ile gerçekleşebileceği konusunda hemfikirler. Diğer bir deyişle insanlığın atmosfere karbon emilimi yapmak yerine tam tersini, negatif karbon emilimi adı verilen işlemi yapmaya başlaması gerekiyor.
Birleşik Krallık iklim değişikliği komitesi üyesi Profesör Jim Skea da negatif karbon emilimi konusuna değinen bilim insanlarından, '1.5C derecelik limite sadık kalınacaksa negatif emilim teknolojisi kesinlikle çözümünü bir parçası haline getirilmeli, atmosfere karbon salan insan aktiviteleri her zaman var olacaktır ama bunun negatif emilim teknolojileriyle telafi edilmesi gerekir,' diye açıklıyor.
Atmosfere karbon emisyonu yapmak yerine negatif emisyon yaparak karbondioksiti azaltmalıyız.
Fakat henüz bu negatif emilim teknolojisinin tam olarak ne anlama geldiği bilinmiyor. Önerilen çeşitli teknikler mevcut, örneğin karbon dioksit emen silikat kayaların toprağa yayılarak kullanılması, okyanuslara demir tohumların bırakılıp karbondioksit alımlarının arttırılması bu öneriler arasında yer alıyor. Ancak henüz bu tasarıların arasında karbon tutan bio-enerji kullanımı hariç hayata geçirilebilecek bir metod yok. Bu yöntemde de geniş ağaç ve bodur bitki plantasyonlarının ekilip, bu ağaç gövdeleri yakılarak enerji elde edilmesi ve ortaya çıkan karbondioksitin de sıvı hale getirilerek yer altında saklanması tasarlanıyor.
Cambridge Üniversitesi iklim uzmanı Profesör Peter Wadhams 'Bu işe yarayabilir aslında' diyor ve ekliyor 'Buradaki sıkıntı ise, yakıt elde etmek için o kadar geniş bir alana ağaç ve bitki dikmemiz gerekiyor ki, tarım yapacak veya gezegenin vahşi yaşamına ev sahipliği yapacak alanlar yer kalmaz. Sonuç olarak, sanırım önümüzdeki 20 yıl içinde bilim adamlarının bir karbon dışa atım teknolojisi keşfetmelerini ümit etmekten başka yapacak bir şey yok. Eğer bu olmazsa, başımız gerçekten dertte olacak.'
Yorum Yazın
650milyon yil once dunyanin ekvatoruna kadar tamamen buzlarla kaplandigi snowball earth, 250milyon yil once dunyadaki yasamin nerdiyse tamamen yok oldugunu e... Devamını Gör
gelgelelim bir kere denge bozuldugunda sonuclarida bir o kadar agir oluyor, donusu olmuyor. pes pese felaketler geliyor, her bir felaket yeni bir felakete ne... Devamını Gör
boşuna demiyoruz ağaç dikelim diye şahsen ben eylül ayının ortasında en az 5 tane fidan dikeceğim ve bunu her sene yapacağım inşallah,bu asfalt olayını icat ... Devamını Gör
Ulan dünya üzerindeki tüm güzellikleri mahvettik şimdi sıra dünyanın kendisine geldi aq. Bakalım ne olacak.