97. Yıl Dönümünde Büyük Bir Zaferin Tescili ''Lozan Barış Antlaşması'nın" Hikayesi
Bundan tam 97 yıl önce, Milli Mücadelenin hukuki onayı demek olan, Lozan Antlaşması temsilcimiz İsmet (İnönü) Paşa tarafından imzalandı. O günden bugüne kadar hakkında birçok defa konuşuldu, asılsız iddialar yüksek sesle dile getirildi.
Esasında Lozan'a gidilmeden önce Türk zaferinin neticeleri Mudanya'da görüşülmeye başlanmıştı.
Lozan'a gidecek Türk heyetinin başkanlığına evvela Rauf (Orbay) Bey talip olmuştu. Oysa Mustafa Kemal Paşa bu konuya hiç de sıcak bakmıyordu.
Türk Heyeti 20 Kasım 1922'de konferansta toplandı. İsmet Paşa kurnaz İngiliz diplomatları ve sinsi Avrupa siyasetiyle savaşmak zorundaydı.
Diğer İtilaf Devletleri de tamamen İngiltere'ye bağlı olarak hareket ediyorlardı. İngiltere ise Türkiye'ye yenilmiş bir taraf olarak bakıyordu.
Bu olayın ardından mecliste hararetli tartışmalar başladı. Bir kısım vekiller Türk Heyetinin geri dönmesini başarısızlık olarak yorumluyorlardı.
23 Nisan 1923'te yeniden başlayan görüşmelerde bu defa gergin İngiliz siyasetçisi Lord Curzon'un yerini daha ılımlı olan Rumbold almıştı.
Sevr ile Lozan arasındaki birkaç temel fark bile her iki antlaşmanın mukayesesini kolaylaştırır.
Teknik olarak Sevr 433 madde, Lozan ise 143 madde idi. Sevr antlaşması savaşın taraflarından birisi olan Fransa'nın topraklarında görüşülüp imzalanmışken, Lozan tarafsız bir ülke olan İsviçre'de görüşülüp imzalanmıştı. Sevr ile getirilen ekonomik ve askeri sınırlandırmaların yanında, tasarlanan İtilaf Devletlerinin işgal alanları da Lozan ile tamamen Türkiye Cumhuriyeti tasarrufuna geçmişti. Özetle Sevr, yenik bir tarafa dayatılan zorunlu bir belge iken; Lozan ise zafer kazanmış bir tarafın, çok önceden planladığı Misak-ı Milli'yi gerçekleştirmek gayesi ve eldeki kazanımları muhafaza etmek amacıyla ortaya çıkan bir belgeydi.
Lozan hakkında bilinen yanlışların kaynağı: Dr. Rıza Nur
Rıza Nur hatıralarında Lozan'daki etkili konuşmalarını, Lord Curzon'a meydan okumalarını, İsmet Paşa'nın farkına varamadığı noktalara dikkat çektiğini ve özetle görüşmelerde en büyük pay sahibi olduğunu iddia etmektedir. Oysa Rıza Nur'un iddiaları Lozan Tutanaklarıyla karşılaştırıldığında taban tabana bir zıtlık söz konusudur. Nur buna da cevap olarak ''benim dediklerimi tutanaklara yazmadılar'' demektedir. Oysa antlaşmada Rıza Nur'un açıkça imzası mevcuttur. İddia ettiği gibi bir durum söz konusu ise, Rıza Nur kendi sözlerinin dahi kayıt edilmediği bir belgeyi imzalayarak neden onaylamıştır? sorusu akıllara gelmektedir.
Netice itibarıyla gerek Rıza Nur gerek ise Lozan hakkında ortaya sürülen diğer iddiaların, meraklıları açısından doğrudan itibar edilmemesi ve etraflıca araştırılması gerekmektedir. Aynı zamanda bu usul bütün tarihi bilgiler için geçerlidir. Bugün 97. yılına girdiğimiz Lozan Antlaşmasının ise bu kadar uzun ömürlü olmasının sebebi de şüphesiz ki uzun ve detaylı bir görüşme sonucunda ve bilhassa gerçekçi bir zeminde imzalanmış olmasıdır.
Yorum Yazın
Yandaşlarını 6. Filo'ya secde ettiren Amerikancı Mehmet Şevket Eygi, Damat Ferit'in olmayan torunundan teşekkür mektubu alan FETÖ'nün çakma tarihçisi Mustafa... Devamını Gör
Hicbir kutlama Lozandan önemli degildir.
Yürü be..
Bundan tam 97 yıl önce, Milli Mücadelenin hukuki onayı demek olan, Lozan Antlaşması temsilcimiz İsmet (İnönü) Paşa tarafından imzalandı. O günden bugüne kada... Devamını Gör