onedio

depresyon Haberleri

depresyon ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. depresyon ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Bilimsel Araştırmalara Göre Şarkılar 50 Yıl Öncesine Göre Artık Daha Stresli
1973–2023 dönemine ait en çok dinlenen İngilizce şarkı sözlerini inceleyen bilim insanları, popüler müzikte belirgin bir dönüşüm olduğunu ortaya koydu. Scientific Reports’ta yayımlanan çalışmaya göre şarkı sözleri son 50 yılda hem belirgin biçimde sadeleşti hem de daha karamsar bir tona büründü. Ayrıca günümüz hitlerinde stresle bağlantılı kelimelerin geçmişe kıyasla çok daha sık kullanıldığı tespit edildi. Uzmanlar, bu değişimin dinleyicilerin stresle başa çıkma biçimlerinde müziğin üstlendiği rolün de zamanla yeniden şekillendiğine işaret ettiğini belirtiyor.
İlaçsız Tedavi Dönemi Başlıyor! ABD’den Evde Kullanılan Cihaza Onay Geldi
ABD’de depresyon tedavisine dair önemli bir gelişme yaşandı. Gıda ve İlaç Dairesi, ev ortamında kullanılabilen ilk beyin uyarım cihazını onayladı. Flow Neuroscience tarafından geliştirilen sistem, ilaç temelli tedavilere alternatif sunmayı hedefliyor.Yetkililer, cihazın kontrollü kullanım şartlarıyla yeni bir tedavi alanı açtığını açıkladı.Kaynak
“Sonsuz Şimdi” Alegorisi: Zaman Kavramının Olmadığı Bir Dünyaya Yolculuk
Salvador Dali’nin Belleğin Azmi tablosunu bilirsiniz. Tabloda erimiş saatler ve karıncalı bir saatle karşılaşırız. Karıncalı saat çarpık olmayan tek saattir ve bu zamanın çürümüşlüğünü temsil eder. Eriyen saatler ise subjektif zamana atıfta bulunur. Bu kavram herkesin yaşamında çok tanıdık olan bir durumu anlatır. İçinde bulunduğumuz durum bize keyif veriyorsa zamanın çabuk geçtiğini hissederiz. Ama içinde bulunduğumuz durum rahatsız ediciyse zaman çok daha yavaş akıyor gibi hissederiz. İşte bu durum hissedilen zamanı ifade eder.
Bir İçerik Üreticisi Kadınların Neden Makyaj Yaptığını Anlamak İçin Gelin Makyajı Yaptırdı
Birçok kadın için makyaj, sadece güzellik rutini değil, aynı zamanda bir terapi şekli. Çoğu zaman makyaj kendilerini ifade etme, yaratıcılıklarını sergileme ve günlük streslerden bir mola verme aracı. Tüm yorgun ve soluk görüntüyü alan makyaj, kadınların özgüvenlerini artırıyor ve kendilerini daha iyi hissetmelerini sağlıyor. Fakat erkekler bunu pek algılayamıyor. 'efruzaydin' isimli içerik üreticisi, kadınların neden makyaj yaptığını anlamak için profesyonel makyaj yaptırdı. Sonuç ise fena olmadı.
Psikolojiye Göre Evden Çıkmak İstememek Ne Anlama Geliyor?
Son dönemlerde arkadaş buluşmalarını, kalabalık etkinlikleri ya da dışarıda vakit geçirmeyi sık sık erteleyenlerin sayısı giderek artıyor. Her daveti reddetmek, sosyal medyadaki yoğun hayat temposuna ayak uyduramamak ya da yalnız kalmayı tercih etmek çoğu kişiye soğukluk ya da asosyal davranış gibi yanlış bir imaj kazandırıyor. Oysa psikologlar, bu tutumun çoğu zaman depresyon ya da iletişim zorluğu ile ilgisi olmadığını belirtiyor. Kaynak
Dijital Refah Hakkında Konuşmalıyız: Sağlıkta, Eğitimde, Sosyal Kalkınmada, Medyada E-Hizmetler
“Hayatımızı seçme özgürlüğü, refahımıza büyük katkılar sağlayabilir. Refah perspektifinin ötesinde, özgürlüğün kendisi de önemlidir. Düşünebilmek ve seçebilmek, en insani iki konu değil midir? Dijital dünyada neyi edinmek veya takip etmek için iyi bir nedenimiz olduğunu bizim belirlememiz gerekir.”Dijital refah, dijital iyi oluş, uluslararası kullanımıyla ‘digital well-being’, iyi bir yaşam sürmemiz üzerinde dijital teknolojilerin rolünü konu alan bir kavram. Bilim dünyasının gündeminde ancak toplumda henüz karşılığının olup olmadığından emin değilim. Muhtemelen bu konuyu konuşmaya başladığımızda üstün bir toplum formuna erişmişiz demektir. Çünkü dijital teknolojiler ekseninde yer alan dijital refahın bir boyutu etik, bir boyutu özgürlüklerle ilgili.Dijital refah konusunu bilimsel araştırma* sonuçları ve yaşamımıza dokunan örnekler üzerinden açıklayarak neden gündemimize girmesi gerektiğini tartışıyorum bu yazıda. En yaşamsal önceliğimiz sağlıkla başlayalım.
Günlük Hayatta Beynimizi Öldüren 9 Gerçek
Günlük yaşamımızda gerçekleşen her olaydan biz farkında olmasakta beynimiz etkilenir. Yediğimiz gıdalardan, yılların verdiği kötü alışkanlıklardan, beynimizi kullanmak zorunda olduğumuz güçten.. Tüm bu etkileşimler zekamızın artmasına ya da bazen azalmasına sebep olur. Zihinsel gücün gelişiminde çok önemli rol oynayan ama bizim fazla önemsemediğimiz bu alışkanlıklar veya olaylar bizim beyin hücrelerimizin ölmesine veya zihinsel durgunluk diye adlandırdığımız ama halk arasında düşük zeka olarak adlandırdığımız olaya sebep olur. Bu alışkanlıklardan kurtularak ve uzak durarak en önemli organımızı kurtarabiliriz.
Bilinçaltımız Hastalıklara Yol Açabilir mi?
Hastalıklarımızın sebeplerinin sadece fiziksel olmadığını, duygusal çatışmalarımızın da hasta olmamızda büyük bir etken olduğu bilinen bir gerçek. Ruhsal Gelişim Danışmanı Gülnur Ünal duygusal çatışmalarımızn hastalık sebebi olduğunu belirtiyor ve “Hastalığı bedenden uzaklaştırmak tedavi edilmeli. Ancak, bilinçaltımıza yerleşmiş ve hastalığa neden olan olumsuz düşünceleri tespit ederek onları dönüştürdüğümüzde hastalıkları kalıcı biçimde ortadan kaldırmak mümkün” diyor. Son zamanlarda hangi doktora gidersek gidelim, “stresten uzak durun” önerisini sık sık duymaya başladık. Yaşamımızdaki her deneyim gibi hastalıklarımızı da düşüncelerimizle, bilinçaltımıza yerleşmiş inançlarımızla kendimiz yaratıyoruz. Ruh, zihin ve beden bütünlüğünü bozduğumuz zaman ruhsal veya fiziksel rahatsızlıklar baş göstermeye başlıyor. Öfke en önemli etken Ayrıca öfkenin hasta olmamızla ilgili çok önemli bir etken olduğunu vurgulayan Gülnur Ünal Şunları söylüyor: “Yaşadığımız olaylar ve bunların bizde bıraktığı düşünce, inanç ve duygular bilinçaltımızda kodlamalar olarak yerleşiyor. Geçmişte yaşanmış bir olayı kodlayan bilinçaltı, o durumu hatırlatan bir imgeyle karşılaştığında sorunu aktifleştiriyor. Duygusal çatışma yaşadığımız her durum bedenimizde belirli bir bölgeyi etkiliyor. Çatışmanın şiddetine bağlı olarak rahatsızlığın ölçüsü de değişiklik gösteriyor. Yorgunluk, halsizlik, isteksizlik, çarpıntı, sırt ve boyun ağrıları, egzama gibi rahatsızlıklar; en çok da korku, endişe, öfke, güvensizlik duyduğumuz zamanlarda ortaya çıkıyor. Öfke ya da korkuya kapıldığınızda kalbinizin ritmini, akciğerlerinizi ve diğer organlarınızın sağlıklı çalışmasını bozabilirsiniz.” www.unimetre.com Ayrıca kimi duygu ve düşüncelerin vücudun belirli yerlerinde rahatsızlıkara yol açabileceğini söyleyen Gülnur Ünal, bunları şu şekilde sıralıyor; •Baş Ağrısı: Kendini muteber görmemek. Kendini eleştirmek. Korku. • Kilo: Korku, korunma ihtiyacı. Duygulardan kaçmak. Güvensizlik, kendini reddetmek. Doyum aramak • Bulimia: Kendinden nefretin çılgın bir doldurma ve boşaltması. Umutsuz dehşet. • Bunama (Alzheimer): Çocukluğuna sözde geri dönüş. Bakım ve ilgi talep etmek. Hayatın yükünden kaçış. • Cinsel Soğukluk: Korku, zevk almayı reddetmek. Cinsel ilişkinin kötü bir şey olduğuna inanmak. Duyarsız partnerler. Babadan Korkmak. • Depresyon: Sahip olma hakkına sahip olmadığını hissetmekten kaynaklanan kızgınlık. Umutsuzluk. • Hiperaktiflik: Korku. Kendini baskı altında ve çılgın hissetmek • Diyabet: “Keşke öyle olsaydı” düşüncesinden kaynaklanan özlem. Büyük bir kontrol ihtiyacı. Derin keder. “Geriye hiçbir tatlılık kalmadı.” • Horlama: Eski düşünce kalıplarını bırakmayı inatçı bir biçimde reddetmek. • Kalp Krizi: Para ya da mevki uğruna kalbindeki tüm sevinci yok etmek. • Kanser: Derin incinme. Uzun zamandır süren içerleme. İnsanı yavaş yavaş yiyip bitiren bir sır ya da üzüntü. Nefretleri taşımak. “Ne yararı var ki?” yaklaşımı. • Kısırlık: Korku ve yaşama sürecine direnme veya ebeveynlik deneyimine ihtiyacı olamama. • Menepoz: Artık arzu edilmeme korkusu. Yaşlanma korkusu. Kendini reddetmek. Kendini yeterince iyi, yeterli hissetmemek. • Sağırlık: Reddetmek, inatçılık, kendini tecrit etmek. “Duymak istemediğiniz nedir? “Beni rahatsız etmeyin?” • Selülit: Biriktirilmiş öfke ve kendini cezalandırmak. • Tiroit- boğaz rahatsızlıkları: Kendi duygu ve düşüncelerini ifade edememe: • Göz rahatsızlıkları: Hayatından memnun olmama, kendine güvensizlik, umut kaybı. • Dalak, pankreas rahatsızlıkları: Hayatın zevklerini yaşayamama, gelecekten ve başaramamaktan korkma • Boyun, omuz ağrıları: Yaşamda esnek olmama, inatçılık, öfke kaynaklı duygusal çatışmalar.
Depresyon ve Stresle Mücadele Eden Vitamin ve Mineraller
B1 vitamini Ortalamanın üzerindeki miktarlar (thiamin)   depresyon ve endişe krizlerini hafifletmeye yardımcı olur.B6 vitamini Dopamin ve norepinephrin gibi doğal (piridoksin) antidepresanların yeterli üretimine yardım eder.Pantotenik asit  Doğal bir gerilim azaltıcıdır.C vitamini stresle mücadelede esastır.Depresyon ve Stresle Mücadele Eden Vitamin ve MinerallerB12 vitamini sinirliliği azaltmaya, konsantrasyonu artırmaya, enerjiyi yükseltmeye ve sağlıklı bir sinir sistemini korumaya yardımcı olur.Kolin sinir tepilerini beyine gönderir ve sakinleştirici bir etki üretir.E vitamini  beyin hücrelerinin ihtiyaç duyulan oksijeni almasına yardım ederFolik asit yetersizliklerinin zihinsel hastalığa katkıda bulunan faktörler oldukları bulunmuştur...haber kaynağı: 724saglik.org/vitaminler