Soma Davası'nda Patrona ‘Siz’, İşçiye ‘Sen’
301 maden işçisinin ölümüyle ilgili Soma Davası'nda sanık avukatlarından Koçyiğit'in, patrona siz, işçiye sen diye hitap etmesine mağdur avukatları tepki gösterdi.
Akhisar Ağır Ceza Mahkemesinde devam eden Soma davasının 4’üncü duruşmasının 3’üncü günü tamamlandı. Dava yarına ertelendi.
Bugünkü oturumda sekizi tutuklu 46 sanığın yargılandığı davada iş cinayetinden sağ kurtulan işçilerin ifadesinin alınmasına devam edildi.
Madende şalterci olarak çalışan Ramazan Akkoç, kendisine daha önce madende tehlike anında neler yapması gerektiğinin anlatılmadığını belirtti. Sanık avukatlarından Yusuf Koçyiğit'in, Akkoç'la konuşurken 'sen' diye hitap etmesine müşteki avukatları 'patrona 'siz', işçiye 'sen' mi oluyor' sözleriyle tepki gösterdi.
Tanık olarak dinlenen Mustafa Bostancı, ocağın bazı bölgelerinde son zamanlarda sıcak kömür çıktığını, daha önce günde 50-60 kamyon kömür çıkarılırken, son dönemlerde bu sayının 70-80 kamyona yükseldiğini, en çok kömür çıkaran vardiya amirinin fotoğrafının panoya asıldığını ifade etti.
Bostancı, kendisine soru sormak isteyen tutuklu sanığın geçmiş olsun dileğine 'sağol şef' cevabını verdi. Mağdur avukatlarından Can Atalay, ' Sanık sorularının ne kadar önemli olduğunu mahkeme başkanı görmeli. İşçi üzerindeki baskıyla hala şefim diyor' dedi.
Duruşmaya öğle arası verildi.
Savcılık ifaleri ile mahkemedeki ifadeler çelişiyor
Mahkemenin öğleden sonraki bölümünde madenden sağ olarak kurtulan işçilerden Mustafa Köse ve Ramazan Balı dinlendi.
Dinlenen tanıklardan Mustafa Köse’nin, savcılıkta, iş müfettişlerinde ve mahkemede farklı ifadeler vermesi dikkat çekti.
Mustafa Köse diğer tanıkların aksine saat 15.15’te kulakları sağır edecek bir patlama olduğunu ve bu patlamanın dinamit patlamasına benzemediğini iddia etti. Diğer ifadelerinde kolunda saat olduğunu söyleyen Köse, mahkemede ise kolunda saat olmadığını tahmini olarak konuştuğunu söyledi. Savcılık ve iş müfettişlerine verdiği ifadede temiz havaya tek başına ulaştığını belirten Köse’nin mahkemede ise 2 bant boyunda kendinden geçtiğini ve kendisinin sağlıkçılar tarafından dışarıya çıkarıldığını belirtti.
Köse, “Saat 15.15’te kulakları sağır edecek şekilde basınçlı bir patlama sesi oldu. Serken Arslan ustam kardeşinin aşağıda olduğunu belirterek benim yer üstüne kaçmamı söyledi. O da aşağıya doğru gitti. Ben temiz hava kanalından 2. banda ulaştığımda tökezlemeye başladım. Orada sağlıkçılar beni kurtardı” dedi.
Mahkemenin yangın söndürme tüpü boş çıktı
Köse ifadesinde ayrıca ocaktaki hiçbir yangın söndürme tüpünün dolu olmadığını ve her kaynak öncesinde ocakta dolu tüp aradıklarını öne sürdü. Yangın söndürme tüpü olmadan emniyetçilerin kaynak yapımına izin vermediklerini de belirten Köse, “Bize verilen eğitimde yangın tüpünde kırmızı çizginin boş, yeşil çizginin ise dolu olduğu söylendi. Hangi yangın tüpüne baksak kırmızı çizgideydi. Dolu tüp bulmak için ocağın başka yerlerine bakardık. Yangın söndürme tüpü yanımızda olmadan emniyetçiler kaynak yapmamıza izin vermezdi” şeklinde konuştu.
Tanığın çelişkili ifadeler vermesi üzerine sanık avukatları ile sanıklar tarafından sürekli soru sorulmasına tepki gösteren müşteki avukatları ve maden şehidi yakınları mahkeme salonunda kısa süreli gerginliğe neden oldu.
Mahkeme heyeti duruşmaya 15 dakika ara verdikten sonra yeniden başladı. Mustafa Köse isimli tanığın ocaktaki hiçbir yangın söndürme cihazının dolu olmadığını ve hepsinin kırmızı çizgiyi gösterdiği belirtmesi üzerine sanık avukatlarından Yusuf Koçyiğit mahkeme salonundaki yangın tüpünü göstererek bu tüpün de kırmızı çizgiyi gösterdiğini belirtmesi mahkeme salonunda ilginç bir diyaloğun yaşanmasına neden oldu.
Müşteki avukatları tanığa bu şekilde bilgi veren emniyetçilerin yargılanması gerektiğini söylerlerken sanık ve müşteki avukatları arasında kısa süren sözlü tartışma mahkeme başkanı tarafından yatıştırıldıktan sonra tanıklardan Ramazan Balı’nın dinlenmesine geçildi.
'İsmail Adalı'nın üzeri çamur içindeydi'
2010 yılından bu yana Eynez madeninde tamir tarama ekibinde çalıştığını ve 3 ay önce 2. sınıf usta unvanı aldığını anlatan Ramazan Balı, “U-3 Anayol bant boyunda işimize başladık. Bantlar zorlanmaya başlamıştı. 12.30-13.00 sıralarında tahkimat işi yapıyorduk. TEAŞ direklerinden biri yamuk çıkmıştı. Onu prese götürdük. Döndüğümüzde bantçılar bize top atılacağını ve bulunduğumuz alandan uzaklaşmamızı söylediler. Bizde çalıştığımız yerden güvenlik mesafesine çekildik.” dedikten sonra bir süre duraklaması üzerine hakim ‘İyi misin’ diye sorunca Balı, “Olaydan sonra unutkanlık başladı. Zaman zaman unutuyorum” diyerek cevap verdi. Balı konuşmasına şöyle devam etti:
“Saat 14.45 sıralarında oldu bunlar. Top atımı yapıldıktan 5 dakika sonra çalışma alanımıza geri döndük. Dinamit atımının yapıldığı yere 100 metre mesafede çalışıyorduk. Dinamit atımınınDumanı bize gelmedi. Top atımından 10-15 dakika sonra yoğun bir duman geldi. n Önce açık renkli ardından siyah bir duman aldı. Bantçılar ve biz vardık 10-15 kişiydik. Kimse telefona gitmedi. Sonra bana dediler. Gidip izlemeyi aradım ve 10-15 dakika sonra İsmail Adalı ve çok sayıda kişi yanımıza geldi. İsmail Adalı’nın üzeri çamur içindeydi koşarak geldiği belliydi. Açık bir alev görmedik. Dumana doğru su tuttuk. Kaynakçı Mustafa Köse veya Serkan Arslan’ı görmedim. Patlama sesi de duymadık sadece yoğun bir duman geldi.”
Ramazan Balı’nın dinlenmesinin ardından mahkeme heyeti duruşmayı yarın Sabah 09.00’a erteledi. Mahkeme çıkışında ise salonun boş olan yangın söndürme tüpleri doldurulmak üzere mahkeme salonunda çıkarıldı.
Sanıklar Soma Kömürleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan, Genel Müdürü Ramazan Doğru, Emniyet Teknikeri Mehmet Ali Günay Çelik, İşletme Müdür Yardımcısı İsmail Adalı, İşletme Müdürü Akın Çelik, Maden mühendisleri Yasin Kurnaz, Hilmi Kazık ve Ertan Ersoy, yaklaşık 17 aydır Şakran Cezaevinde tutuklu bulunuyor.