Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Neden Sürdürülebilir Bir Yaşamı Benimsemeliyiz Sorusuna Cevap Olan İstatistikler
Hazırsan başlıyoruz!
Yaşadığımız dünya her geçen gün pek çok sorunla karşılaşıyor ve değişiyor.
Bunlardan en önemlisi hava kirliliği! Dünya nüfusunun %92'si içerisinde kirletici madde bulunan havayı soluyor.
Hatta her yıl 6 milyon insan hava kirliliğine bağlı hastalıklardan dolayı hayatını kaybediyor.
Yukarıdaki görsel de Çin'de yıllar içinde artan ve yayılan hava kirliliğinin bir örneği...
Su kirliliği de her geçen yıl git gide artan başka bir çevre sorunu. Dünyadaki 663 milyon kişi, temiz suya erişimde sıkıntı yaşıyor.
Kirli suları içme suyu olarak tüketen 502 bin kişi hayatını sırf bu yüzden kaybediyor.
Her gün ortalama 1000 çocuk önlenebilecek ve iyileştirilebilecek olan su kirlilikleri yüzünden hayatını kaybediyor.
Denizleri, okyanusu ve tüm su birikintilerini kirleten bir diğer şey de tamamen biziz: Biz ve atıklarımız.
Denize attığımız misinalar, pet şişeler, poşetler, alüminyumlar ve benzeri pek çok ürün...Her biri 1 yıldan 1000 yıla kadar farklı zaman dilimlerinde yok oluyorlar. Yok olmadan önce de tüm deniz yaşamını etkiliyorlar.
Balıklar bu çöplerden kaynaklı ölüyor, deniz bitkileri yaşayamıyor ve her geçen yıl çok daha kötüye gidiyoruz.
Yıllardır karşı karşıya kaldığımız küresel ısınma da durmadan devam ediyor hatta çok daha kötü bir hal aldı.
Kuzey Buz Denizi'nde son 23 yılda tam 28 trilyon buz eridi, bu da Kuzey Buz Denizi'nin %70'inin yok olduğu anlamına geliyor.
Eğer küresel ısınma bu şekilde giderse 70 yıl içerisinde Venedik tamamen yok olacak.
Geçtiğimiz yüzyılda 30 cm yükselen su seviyesi şehri yavaş yavaş etkisi altına alıyor. Genelde yılda 1.5 cm suyun yükseldiği hesaplanıyor.
İşte bu hesaplara göre de Venedik 70 yıl içerisinde tamamen batık bir kente dönüşebilir.
Küresel ısınma sadece şehirleri ve buzulları vurmuyor, okyanuslar ve okyanustaki canlılar da bu durumdan etkileniyor.
Okyanustaki mercanlar ışık, besin ya da küresel ısınma gibi yüksek sıcaklıklardan kaynaklı değişim sonucunda renklerini kaybediyor ve beyaza dönüyor.
Bilim insanları 2043 yılına kadar mercan resiflerinin %90'ının iklim değişikliği ve insan faaliyetleri nedeniyle kaybolabileceğini düşünüyor.
Evsel atıklar, yanlış tarımsal uygulamalar ve yanlış gübre kullanımı ile toprak da kirleniyor. Toprak kirliliği de yadsınamayacak derecede önemli ve ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkıyor.
Kirletilmiş toprakta bilinçsizce yetiştirilen meyve ve sebzeler her yıl 420 bin kişinin ölümüne sebep oluyor.
Atıkların geri dönüştürülememesi toprak kirliliğine neden oluyor. Ortalama olarak atıkların %85'i geri dönüştürülemiyor ve toprağı kirletmeye devam ediyor.
İşitme kaybına sebep olan gürültü kirliliği de bir diğer çevresel sorun.
Guangzhou (Çin), Delhi (Hindistan), Kahire (Mısır), Mumbai (Hindistan) ve İstanbul ilk 5'te yer alıyor.
Dünya genelinde işitme kaybının en sık görüldüğü ülkelere baktığımızda da Delhi, Mumbai ve İstanbul ilk üç sırada yer alıyor.
Gürültü kirliliği sadece insanları değil denizin altında yaşayan canlıları da etkiliyor.
İletişim ve yön bulma becerilerini ses frekansları ile sağlayan deniz canlıları okyanus ve denizlerdeki gürültü kirliliğinden dolayı zarar görüyordu ve türleri bozuluyordu.
1960'lar ile 2000'lerin başında yapılan araştırmalara göre insanların ürettiği seslerin her 10 yılda yaklaşık olarak 3 desibel artış gösterdiği belirlenmişti.
Ama pandemi ile birlikte okyanuslarda işler biraz iyiye gitti. 2020 yılı Sessiz Okyanus Yılı seçilmişti. Şu anda bu sessizliğin mercanlarda, balinalarda ve diğer çeşitli deniz türlerinde ne gibi etkileri olduğu hala araştırılıyor.
Daha sürdürülebilir bir yaşam, daha güzel yarınlar ve güzel ülkem doğa bize emanet!
Ülker olarak, “Önce Ülkem, sonra Ülker” ilkesiyle “Güzel Ülkem Doğa Bize Emanet” diyoruz ve sürdürülebilirlik konusunu önemsiyoruz!
#GüzelÜlkem #DoğaBizeEmanet
Yorum Yazın