HDP 7 Ekim tarihinde yaptığı açıklamada, 'Çözüm süreci' ile Kobani'deki gelişmelerin birbirinden koparılamayacağını bildirirken, barış yolunun Kobani'den geçtiğini, birisinin çökmesi halinde diğerinin de doğrudan etkileneceğini ve büyük bir psikolojik kırılma görüleceğini ifade etti. Açıklamada, 'Öz savunma dahil Kobani halkının bütün ihtiyaçlarının sağlanması için Türkiye'den bir koridor açılması' talebinde bulunuldu. (bkz: ArtıBir)
9 Ekim tarihinde HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş bir basın toplantısı düzenleyerek hükümetin ortadoğu politikasını eleştirdi. AKP'nin bölgede mezhepçi bir politika izlediğini ifade eden Demirtaş, tırlarla bazı örgütlere silahlar gönderildiği, bu silahların IŞİD'in eline geçtiğini da ifade etti. 'Artık aleni oldu, iddia odur ki 2 bin TIR’dan fazla silah gönderildi. Toplanan silahlar 2 bin TIR’dan fazla gönderildi. Bunların bir kısmının El Nusra, El Kaide bağlantılı çetelerin eline geçtiği, IŞİD’in kullandığı silahların Türkiye’den giden silahlar olduğu çok tartışıldı. Bu da toplumda kırılma yarattı' diyen Demirtaş, Kobani'ye bir insani yardım tırının gönderilmesi için bile onlarca görüşme yapmak zorunda kaldıklarını, Davutoğlu'nun 'Kürtlerin bir devleti var, biziz' sözünün gereğini yerine getirmesi gerektiğini ifade etti. Sokak olaylarında kamu binalarına, bayrağa ve Atatürk heykellerine yönelik saldırıları da 'provokasyon' olarak nitelendiren Demirtaş, çözüm sürecinin devam etmesi için Kobani'ye yardım yapılması gerektiğinin de altını çizdi. (bkz: Radikal)
10 Ekim tarihinde ise HDP, DTK ve DBP Eş Genel Başkanları ortak bir yazılı açıklama yaparak 'Bizler hem ülke içinde, hem de dışında halklarımıza yönelen tehdidi Hükümet ile birlikte çalışarak bertaraf etmek istiyoruz' derken, 'Sn. Öcalan’ın da katkısı ve çağrısı dikkate alınarak Hükümetin Kobani konusunda attığı olumlu adımlara (sınırdan yaralı ve insani yardım geçişinin kolaylaştırılmasına ek olarak) devam etmesini, güvenlik güçlerinin göstericilere dönük şiddet kullanmasının önüne geçilmesi, provakatörlerin örgütlediği sivil grupların halka dönük saldırılarının mutlaka önlenmesi ve tansiyonu düşürecek mesajların verilmesi hususlarında daha özverili davranmasını bekliyoruz' ifadesine de yer verildi. (bkz: Başka Haber)
Bu açıklamalardan HDP'nin ve Kürt hareketine mensup diğer siyasi partilerin temel pozisyonlarını devam ettirdikleri görülüyor. Öcalan'ın çözüm sürecinin devam etmesi için verdiği son tarih olan 15 Ekim'e günler varken, hükümetin atacağı adımların HDP'nin bundan sonraki tutumunu da belirleyeceği görülüyor.